Ebu Hamid Tusi"Her kim Allah'ı sever O'na aşık olup O'nunla buluşma arzusunda olursa semaı aşkını perçinleştirici etki yapar."demiştir.
Müellif der ki:Ben derim ki Allah'a aşık olmak ifadesi çirkin bir ifadedir.Daha önce bunun yanlışlığını açıkladık.Sonra örneğin şarkıcının şu sözünde aşkı perçinleştiren ne yön var
Altın renkli yanağını değdirdiğinde
Sanki ateş yanıyor sanırsın
Müellif der ki:Ben derim ki:İbn Akil bir sofinin şöyle dediğini işittiğini söyler:"Bu taifenin şeyhleri tabiatları her köreldiğinde onu ilahi ve marşlarla bilirler.İbn Akil der ki:Bu sözün hiçbir değeri yok.Çünkü kalpler ancak Allah'ın (c.)Kur'andaki vaad ve tehditleriyle,Rasulullah'ın (s.) sünnetiyle bileylenir.Çünkü yüce Allah "Onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda imanlarını artırır."(enfal8/2) buyurur.Bu kimselere kasideler söylendiğinde coşup oynarlar.Duyguları nağmelerle harekete geçirmek ise kişiyi Allah'tan koparır.Şiirler yaratıklarla maşukların sıfatlarını içerir.Bunlar kişide şehvet doğurur.Her kime,güzellere bakmak ve şarkı vs. dinlemekle ibret elde edileceği hoş görülmüşse o aldanmıştır.Bilakis Allah'ın bize işaret ettiği yerlere deve,at,rüzgar vs. ye bakara ibret almak gerekir.Bunlar şehveti tahrik etmeyen,bilakis kişinin gönlünde yaradana karşı saygı uyandıran manzaralardır.Sizi şeytan aldattı da şehvetlerinizin kölesi halinde geldiniz.Sonunda bu tür sözler sarfettiniz!Siz abid kıyafetleri içindeki zındık,zahid giysileri içindeki aç gözlülersiniz.Allah'a aşık olunacağına,O'na kara sevdaya tutulunacağına,Onunla aşk türü ünisyet ve ülfet kurulacağına inanıyorsunuz.Bu ne kötü bir vehim,çünkü Allah varlıklarları birbirleriyle uyumlu ve benzer yaratmıştır.Çünkü asılları itibariyle birbirlerinin eşleri benzerleridir.Bunlar temel unsurları ve biribirlerine benzer yapılarıyla yani şekillerinde ve zatlarında birbirleriyle ünsiyet ve ülfet kurarlar.Birbirleriyle uyuşmaları,eğilim göstermeleri ve aşık olmaları işte burdan kaynaklanmaktadır.Ülfet şekli yönüyle birbirine yakınlık ve benzerlik oranında olur.Biz suya,içimizde su bulunduğundan dolayı yakınlık duyarız.İnsan bitkiye cansız maddelerden daha yakındır.Çünkü ikiside gelişebilen ve büyüyen canlı olma yönünden ortaktırlar.En spesifik yönlerden ortağı veya türler arasınd en yakın bulunduğu hayvana ise bitkiden dahaya yakın ve ünsiyetlidir.Peki yaradan ile yaratılan arasındaki ortak payda nedir ki ikisi arasında bir meyil,aşk ve şevk oluşsun?Çamur ve su ile gökyüzünü yaradan arasında ne alaka vardır?Bunlar Yüce Yaratıcıyı kalplerde yerleşik bir şekil gibi görüyorlar.Allah (c.) şekli şehvet ve şeytan olan bir put değildir.Allah'ta şehvetlerin meylettiği,nefislerin iştiyak duyduğu bir vasıfda yoktur.Bilakis İlahlık niteliğiyle "sonradan olmaklık" niteliği arasındaki zıtlık ve uzaklık insanların içinde heybet,korku ve saygı doğurur.Allah aşığı sofilerin iddia ettikleri Allah sevgisi ise geçici bir vehim ve nefislerde şekillenip Kadım(evveli bulunmayan) olan Allah'a kulluktan perdeleyen bir haldir.Onlar bu görüntüye bağlanmışlardır.Akıl ve tabiat gereği bu kaybolduğunda o şekle olan arzuları sebebiyle kaygılanırlar.Bunun üzerine kara sevdalının aşkı esnasında duyduğu üzüntü,sızıntı,şehvetin harekete geçişi ve tutku gibi halleri yaşarlar.Biz putların kırılması gibi kalplerden atılması şer'an vacip olan alçak vesveselerden ve bu saçma sapan şehevi hallerden Allah'a sığınırız!
(İBNÜ'L-CEVZİ)