Bunları okuyunca Seyyid Kutub’un şu sözleri aklıma geldi:
“Bizim tek eksiğimiz kuvvetli ve sağlam bir imandır.
İşte bu iman olmadan sahip olduğumuz hiç bir şey bizi doyurmayacaktır”
Çoğu huzursuzluğumuzun kaynağı yapmamız gerekirken yapmadıklarımız ve bunun tersi. Allaha hamd etmek lazım ki bizi ‘iç sesimiz’ dediğimiz vicdanımızla uyarıyor ve bu şekilde hasta kalbimizi canlı tutuyor. Ve @Alketa ya katılıyorum, bu muazzam bir şey, yani Rabbimiz bizi unutmuyor ve her an gözetimide olduğumuzu bize hatırlatıyor…
Ne geçmişi değiştirmeye gücümüz yeter ne de geleceğe yön vermeye, dolayısıyla geçmişe üzülmeyi ve gelecek için kaygıyı azaltıp (tamamen atmak bazen imkansız olabilir) anın gereğini yapıp Rabbimizle irtibatı koparmadan istiğfarla yardım dileyerek yola devam etmek en güzeli olacaktır diye düşünüyorum, Allahu alem…
ablacım sana çok çok fazla katılıyorum. şifa yolu elbette orası ama şuna değinmek istiyorum ve şunu altını çizerek belirteyim ki gerçekten sana veya buradaki herhangi bir kardeşe bir cevap niteliğinde yazmıyorum. herhangi bir kırılmaya sebep olmak istemem. sadece senin mesajın benim için bir hatırlatıcı oldu, Allah razı olsun.
müslüman depresyona giremez, iç çöküş yaşayamaz diye yaygın bir kanı var. hatta depresyon lafı daha tam dökülmemişken "sen nasıl müslümansın ki depresyona girebiliyorsun" gibi itham bombardımanına maruz kalınabiliyor.
yani sonuçta müslüman dediğimiz de etten kemikten bir insan, kaldıramadığı durumlar olabilir. bazen sadece öylece bir duygu dinliğinin, hiçbir şeyin içinde öylece kalmak isteyebilir. acısını, sızısını gidermeye derman bulamayabilir. yani bunu kalkıp kişinin imanı ile ilintilemek çok abes. tamamen bağımsız demiyorum elbette ama bütünsel olarak imana bağlamak zaten kötü olan kişiyi daha çok dibe çekiyor. o zaman benim imanımda mı yok o halde kaybedecek neyim kaldı ki, yok şöyle yok böyle diye diye o kişi ya oradan çıkamaz ya da çıkması epey zaman alır.
insanlığımızda hakikatten büyük bir üslup sorunu var. uç noktada keskin çizgileri var. insan olmanın acziyetinin bilincini taşımak gerek. biz eksik olana mükemmeli dayatıp kıyas ediyoruz ve sonu hep hüsran oluyor.
görmek isteyene o dibe çöküş çok şey öğretiyor. yaşanılan her an kıymetli, her an bulunmayı bekleyen bir hazine çünkü o kişiye tecrübesel bilgiyi veriyor.
biz müslümanlar zaten dertli insanlarız. şu hayatta bizi hayata bağlayan en kuvvetli şey imanımız hatta bazımız için hayata bağlayan tek şey bu. dolayısıyla insan olmanın acziyetinden kaynaklanan düşüşleri kişilerin imanına bağlayan çok insan var. şifa olmak yerine dermansız dert oluyorlar. bu hakikatten çok üzücü bir durum. Allah bizlere, kalplerimize, dillerimize, düşüncelerimize, fiilerimize selametlik versin.
düşmekten ziyade kalkmamaktan sorulacağız Allahu alem. düşenin üstüne basmak çok büyük bir zalimliktir, Allah bizi bu durumdan muhafaza etsin.
tekrar etmekte fayda görüyorum, bu yazımın muhattabı bu sitedeki kardeşler değil. reelde çok fazla bu tavra şahitlik ediyorum ve sanırım bir dolmuşluk peyda olduğu için konu ile ilintisi olan yorumu görünce dayanamadım ))
sürçü lisan ettiysem affola inşaallah.