Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Günümüz Şartlarında Doktor Olmak Caiz midir?

Öğrenen Müslüman Çevrimdışı

Öğrenen Müslüman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum
Türkiye şartlarında kanunlar vs. olarak durumu ele alırsak (Hipokrat ve Memurluk yeminleri vs.) doktor olmak caiz midir? Bu konuda forumda dolaşırken kimi arkadaşlar vazgeçmek daha güzel olur rızkı veren Allah.
O şekilde yemin etmektense vazgeç derken kimileri de Müslüman Doktor/Hemşir(e) olmazsa kim Müslüman kardeşlerimize bakıcak onların halinden anlayacak diyor. Eğer vazgeçmek daha hayırlıysa hangi meslekler Türkiye şartlarında caizdir? Şuanda tıp eğitimi alıyorum. MYP ile bölüm değiştirme hakkım var. Hangi bölümlere geçmek daha iyi olur?(Sadece sayısal olan bölümlerde geçiş yapabiliyorum.) Ya da tamamiyle bu üniversite işlerinden vazgeçmeli miyim?
Not:Yazının küfür sayılıp sayılmamasıyla alakalı yazıyı okudum ve diğer meslek dallarıyla alakalı da yazıları okudum. Bazı meslekler bu durumda daha tehlikeli olduğunu biliyorum. O yüzden bu soruyu yazdım. Bir bacı/abla da bu soruyu sormuş ama erkeklerin çalışması para kazanması ile kadınlardaki çalışıp para kazanmasındaki farklılıkları daha iyi biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum. Orda evinde oturup beklemesi daha hayırlı olabilir tarzında bi yazı vardı hatta onu da ekliyim yazıya.
 

Ekli dosyalar

  • IMG_20231201_223006.jpg
    IMG_20231201_223006.jpg
    111.5 KB · Görüntüleme: 111
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Aleykümselam kardeşim

Gereken konuları okumuş sun, yazı söz gibi değil kısmına ve mesleğin helal dairesinde bir iş ortamına göre şekillendiğine inanıyorum.
Bugün her sözleşme için elektrik su doğalgaz internet programlar vs....bunlardan beri olarak kim yaşayabiliyor?
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Aleykümselam kardeşim

Gereken konuları okumuş sun, yazı söz gibi değil kısmına ve mesleğin helal dairesinde bir iş ortamına göre şekillendiğine inanıyorum.
Bugün her sözleşme için elektrik su doğalgaz internet programlar vs....bunlardan beri olarak kim yaşayabiliyor?
Ahi aslında kat'î olarak yazılmış ibarelerde yazı, söz gibidir. Aynı söz gibi hüccettir. Rabbimiz yazıyı hüccet kabul ediyor ve indirdiği Kitabını da yazı olarak koruma altına almış.

"Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın." (Bakara 282)

"Her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz. Zira biz onu yazmaktayız." (Enbiyâ 94)

"Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar." (Zuhruf 80)

"İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar." (Kâf 17)

Bugün her sözleşme için elektrik su doğalgaz internet programlar vs....bunlardan beri olarak kim yaşayabiliyor?

Ama bu sözleşmelerin birçoğunda olduğu gibi yazı kat'î değilse yani kinayeliyse o zaman da niyete yani kasta itibar edilir, demişler. İbn Kayyım, Ilamul Muvakkin'de bunu baya uzun ele alıyor.
Ayriyeten Musa hoca bu konuda @Abdulmuizz Fida abiye sorduğum Mukatebe hadisini de delil getirmiş.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
bu kısmı biraz daha açar mısınız kati ve kinayelinin ne demek olduğu hakkında ikisinde de yazı yazmıyor mu nasıl anlaşılır kinayeli veya kati olduğu. Elektrik su ile memuriyet sözleşmesi arasında mesela hangisi kati hangisi kinayeli
"İhtilaf vukuunda ......... mahkemeleri yetkilidir."
Misal bu ifade kinayeli. Yani ihtimalli.

Ama kâfirlerin hükmünün kabul edildiği ve doğrudan o hükümden razı olunduğuna dair bir ifade olursa o zaman o kinayeli değil, kat'î yani kesin bir ifade olmuş olur.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Ahi aslında kat'î olarak yazılmış ibarelerde yazı, söz gibidir. Aynı söz gibi hüccettir. Rabbimiz yazıyı hüccet kabul ediyor ve indirdiği Kitabını da yazı olarak koruma altına almış.

"Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın." (Bakara 282)

"Her kim mümin olarak iyi davranışlar yaparsa onun çabasını görmezlikten gelmek olmaz. Zira biz onu yazmaktayız." (Enbiyâ 94)

"Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadırlar." (Zuhruf 80)

"İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar." (Kâf 17)



Ama bu sözleşmelerin birçoğunda olduğu gibi yazı kat'î değilse yani kinayeliyse o zaman da niyete yani kasta itibar edilir, demişler. İbn Kayyım, Ilamul Muvakkin'de bunu baya uzun ele alıyor.
Ayriyeten Musa hoca bu konuda @Abdulmuizz Fida abiye sorduğum Mukatebe hadisini de delil getirmiş.


Kardeşim ben bu konuda imam şafinin belirtmiş olduğu 3 maddeyi doğru buluyorum.
Kişinin niyeti ile iş ortamında küfre şirke girmeyecek bir iş ise ve ümmete faydalı olacaksa ben bir sıkıntı görmüyorum.
Dediğim gibi sıkıntılı meslekler hariç.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Kardeşim ben bu konuda imam şafinin belirtmiş olduğu 3 maddeyi doğru buluyorum.
Kişinin niyeti ile iş ortamında küfre şirke girmeyecek bir iş ise ve ümmete faydalı olacaksa ben bir sıkıntı görmüyorum.
Dediğim gibi sıkıntılı meslekler hariç.
İbn Kayyım der ki;
"Bizim, "akitlerde önemli olan maksatlar(niyetler)dir, manâ ve hakikatleri kastedilmemiş ya da kendileri ile başka manâlar kastedilmiş olan lafızlar değildir" sözümüz ile kastettiğimiz şudur: Akitlerdeki, "aldım, sattım, evlendim, kiraya verdim" gibi tabirler, ya önceden gerçekleşmiş bir akdi haber vermek ya da yeni bir akdi inşâ etmek veyahut da her ikisini birden ifade etmek içindir. Neticede bu tabirler, kişinin içinden geçen ve akde delâlet manâları ya da hariçte bir akdin inşâsına delâlet etmektedir. Dolayısıyla akit lafızları manâlarının hariçte gerçekleşmesini gerektirir...Eğer bu manâlar gerçekte kişinin niyetinde bulunmuyorsa o zaman haber yalan olur. Bu, bir münafığın, "Allah'a ve ahiret gününe iman ettim" sözüne benzer. Bu şekilde yalan söylemiş, bâtıl bir akit inşâ etmiş olur..." (İlâmu'l-Muvakkı'în, 2/153)

Yani özetle; akitlerde önemli olanın niyet olduğunu anlatıyor.

Misal diyelim ki, elektrik, su vs... sözleşmelerde;
"İhtilaf vukuunda ...... mahkemeleri yetkilidir."
lafzı geçiyor. Burada bunu imzalatanın gayesi, imzalayan kişiye tâğutun hükmünü kabul ettirmek değil, kendini güvenceye almaktır. Ayrıca hüküm kabul ettirmeye dair kesin bir lafız yok, mahkemenin yerini belirtiyor sadece.

Ama memurluk yemininde olduğu gibi "Demokrasiye, laikliğe, ilkeye, inkılaba bağlı kalmaya..." diye bir yemin edilirse burada bunu sana imzalatanın gayesi, apaçık bir şekilde sana demokrasi dinini kabul ettirmektir. İster yazıyla, ister sözle olsun farketmez. Bu madde imzalandığı anda İslâm bağı kesilmiş, demokrasi dini kabul edilmiş olur.

"Ama benim niyetim öyle değil ki..." demesi fayda etmez. Çünkü buradaki yemini, imzalayanın değil, imzalatanın niyetine itibar edilir.

Ebû Hurayra (r.anh) şöyle demiş: Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Senin yeminin, arkadaşın seni ne üzerine tasdik etti ise ona göredir.» buyurdu.
(Muslim, Eyman, bab 4, Hadis no: 20 , 1653)

Bu konu şurada da işlenmiş;


İmam Şafiî (rahimehullah), muhtemelen o senin söylediğin görüşünde, kinayeli olan talâktan bahsediyor olabilir.

Hangi Birimde Doktorluk Yapmalıyım

 
Vҽϲízҽ Çevrimdışı

Vҽϲízҽ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu yeminlerden kurtuluş yok mu ya. Burada bunlardan sıyrılarak memurluğa devam eden birileri var mı acaba?
 
مراد Çevrimdışı

مراد

Üye
İslam-TR Üyesi
514: Memurluk Yemini Caiz mi? Öğretmenlik Caiz mi?


SORU


Selamun aleykum hocalarım. Ben atanmayı bekleyen bir öğretmenim. Benim devlete atanıp memurluk yeminini sözlü ya da imzalı bir şekilde yapmam doğru mudur? Şer'an bir sakıncası var mıdır? Dinden çıkar mıyım?


CEVAP


Ve aleykumusselamu ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.


Muhterem kardeşim laik ve demokratik TC devletinde memuriyeti şu iki ana kısımda değerlendirebiliriz. Bir: Laik ve demokratik TC devletini ikrar ve tasdik ederek memurluk yapanlar. Bunlar kâfirdir. Velev ki memur olmasalar da veya memur olup memurluk yeminini yapmamış olsalar da. İki: Laik ve demokratik TC devletini inkâr ederek memurluk yapanlar. Birinciler zaten bizim konumuz değiller.


İkincilere gelince, derim ki laik ve demokrat TC devletinin herhangi bir kurumunda memurluk yapmak Müslümana aslen caiz değildir. Çünkü birincisi 657 nolu Devlet Memurlar Kanununda düzenlenmiş olan “Yemin Belgesini” yemin ve imza etmesi gerekir ki bu açık küfürdür. Ve ikincisi kâfir bir devletin memuru olacak ki bu da onu zannı galiple dininde fitneye düşürecektir.


Mevzubahis yönetmelik harfiyen şöyledir:


Amaç ve Kapsam


Madde 1 – Bu Yönetmelik 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi tüm kamu kurum ve kuruluşları ile bunların personelinden, Asli Devlet Memurluğuna atanan personelin, 657 Sayılı Kanunun 2670 sayılı Kanunla değişik 6. maddesi gereğince yemin etmeleri için kurum veya kuruluşlarınca düzenlenecek yemin, merasiminin usul ve esaslarını belirlemek amacıyla düzenlenmiştir.


Özel Hükümler


Madde 2 – Devlet Memurları Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve kanunları sadakatle uygulamak zorundadırlar. Devlet Memurları bu hususu asli Devlet Memurluğuna atandıktan sonra en geç bir ay içinde kurumlarınca düzenlenecek merasimde yapacakları yeminle belirlerler. Yemin Metni Aşağıdadır: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetciliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."


Madde 3 – Kurum ve Kuruluşlarda yemin merasiminin yapılacağı gün atamaya yetkili amirler tarafından tayin ve tesbit edilir.


Madde 4 – Asli Memurluğa atanan personelin tesbit edilen günde yemin merasimine iştirak etmesi şarttır. Ancak, hastalık v.s. gibi yetkili amirlerce kabul edilebilecek mücbir sebeplerle yemin merasimine iştirak edemeyen memurlar tayin edilecek bir günde amirlerinin huzurunda yemin eder.


Yemin Merasimi Usul ve Esasları:


Madde 5 – Yemin edecek memurlar; atamaya yetkili amir veya görevlendireceği bir yetkili tarafından tesbit edilen günde, toplanarak önce edecekleri yeminin önemi hatırlatılır, yurt sevgileri, milletin kendilerinden neler beklediği, çalışmada göstermeleri gereken fedakarlıklar tekrar tazelenir.


Madde 6 – Atamaya yetkili amir veya görevlendireceği yetkili, bakanlık ve kuruluşlarda Müsteşar, Müsteşar Yardımcıları, Ünite Amirleri, İllerde daire amirleri merasimde bulunurlar.


Madde 7 – Yemin edecek memurların mensubu olduğu kurum veya kuruluşun memurları da (Hizmet ve görevi aksatmayacak şekilde bir kısmı görev başında kalmak suretiyle) merasim yapılacak yerde hazır bulundurulur.


Madde 8 – Yemin edecek memurlar, "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafet Yönetmeliğinde" belirtilen Kılık ve Kıyafetle, temiz ve beyaz örtülü masanın üzerine ve masa kenarından sarkmayacak şekilde konulan TÜRK BAYRAĞI etrafında sıralanırlar. Bayrak üzerine kesinlikle hiçbir şey konulmaz. İstiklal Marşının çalınıp ve söylenmesinden sonra günün anlam ve önemi görevlendirilecek bir üst yönetici tarafından açıklanır ve yemine başlanır. Memurlar masanın üzerinde bulunan Bayrağın üzerine ellerini koymak suretiyle yemin ederler.


Madde 9 – Yemin metnini ihtiva eden Yemin Belgesi yemini yapan memur tarafından merasimden sonra imzalanarak sicil dosyasına konulur.


Yürürlük ve Yürütme


Madde 10 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.


Madde 11—Bu Yönetmeliği Bakanlar Kurulu yürütür.


Evet! Muhterem kardeşim bu yeminin açık küfür olduğunu ispat etmeye dahi ihtiyaç yoktur. “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılap ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetciliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlaki insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”


“Yemin edecek memurlar, "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafet Yönetmeliğinde" belirtilen Kılık ve Kıyafetle, temiz ve beyaz örtülü masanın üzerine ve masa kenarından sarkmayacak şekilde konulan TÜRK BAYRAĞI etrafında sıralanırlar. Bayrak üzerine kesinlikle hiçbir şey konulmaz. İstiklal Marşının çalınıp ve söylenmesinden sonra günün anlam ve önemi görevlendirilecek bir üst yönetici tarafından açıklanır ve yemine başlanır. Memurlar masanın üzerinde bulunan Bayrağın üzerine ellerini koymak suretiyle yemin ederler.”



Böyle bir yemini kendi ihtiyarı ile yapan ve böyle bir metni kendi ihtiyarıyla imza eden ve kendi ihtiyarıyla elini Türk Bayrağının üzerine koyup yemin eden kişi şüphesiz kâfirdir. Ancak kendi ihtiyarı ile değil de inkâr etmekle beraber zaruret gördüğü için veya sahih bir tevil ile veya tevriye yaparak veya muteber gördüğü ilim ehlini taklid ederek imza eden kişi tekfir edilmez. Evet! Ameli küfürdür ama bahsettiğim durumlar kişiden küfür hükmünü men edecek olan manilerdir.


Ama şuna dikkat edilmeli: Bu durumda kâfir olmadığı için caiz oluyor da değil. Hayır! Caiz değildir. Müslümanın kendisini küfre arz etmesi nasıl caiz olabilir! Ama bahsi geçen maniler tekfirine mani olurlar.


Farz edelim memur olacak olan şahıs hiç böyle bir duruma girmeyecek. Tanıdıklar vesilesiyle veya başka yollarla hiç yemin etmeden ve hiç imza atmadan, yani o merasime hiç katılmadan memur olacaksa yine laik ve demokrat bir devlette Müslümanın memur olması caiz değildir derim. Çünkü kâfir işverenin ki bu işveren devletin kendisidir, müslümanı işinde Rabbine asi olmaya sevk edeceği kesindir. Memurluklar bu konuda hepsi aynı değildir. Kimisi bu bağlamda daha tehlikelidir kimisi daha azdır. Ama hepsinde aynı tehlike mevcuttur. Devlete bağlı öğretmenlikte bu tehlike çok yüksektir. Nitekim çalışacağı yer devlet okulu olacaktır. Ders müfredatında mevcut olan yalanlar, haramlar ve küfürler. Erkek, kadın karışımı. Müzik, resim, beden eğitimi ve benzeri müfsit dersler. Okuluna göre idarenin veya okulun genel siyasi baskın fikriyatı. Bu ve bundan başka sebepler Müslümanı sürekli Rabbine itaat ile karşı karşıya getirecektir. Bundan ötürü ulema bir müslümanın kâfirin eli altında çalışmasını asıl itibariyle kerih görmüşlerdir. İmam el-Buhari (rahimehullah)’ın tahriç ettiği hadiste Habbab bin Eret (radıyallahu anhu) şöyle demiştir:


كُنْتُ قَيْنًا بمَكَّةَ، فَعَمِلْتُ لِلْعَاصِ بنِ وائِلٍ السَّهْمِيِّ سَيْفًا فَجِئْتُ أتَقَاضَاهُ، فَقالَ: لا أُعْطِيكَ حتَّى تَكْفُرَ بمُحَمَّدٍ قُلتُ: لا أكْفُرُ بمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عليه وسلَّمَ حتَّى يُمِيتَكَ اللَّهُ، ثُمَّ يُحْيِيَكَ، قالَ: إذَا أمَاتَنِي اللَّهُ ثُمَّ بَعَثَنِي ولِي مَالٌ ووَلَدٌ، فأنْزَلَ اللَّهُ: (أَفَرَأَيْتَ الذي كَفَرَ بآيَاتِنَا وقالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا ووَلَدًا)

“Ben Mekke’de demirciydim. As bin Vail es-Sehmi için kılıç dövmüştüm. Ona geldim ve kendisinden alacağımı istedim. O “Hayır vallahi sen Muhammed'i inkâr etmedikçe sana vermeyeceğim” dedi. Ben de “Asla! Allah'a yemin olsun ki, sen ölüp de sonra tekrar diriltilinceye kadar ben Muhammed’i inkâr etmem!” dedim. O “Ben ölecek sonra da diriltileceksem o zaman orada benim için muhakkak mal ve çocuk olacaktır. (Sana orada öderim)” dedi. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: “Ayetlerimizi inkâr eden ve “Bana elbette mal ve evlat verilecektir” diyen adamı gördün mü?"


Öğretmenlikte durum daha da tehlikelidir çünkü eğitmendir. Okullarda öğretilen yalan veya haram veya küfür olan madde ve mevzuları zaten inkâr etmesi gerekiyor ama çocuklara bunları öğretmemesi ve onları ifsat etmemesi de gerekiyor. Bazı batıl fikirlere ve davranış biçimlerine vesile değil mani olması gerekiyor. Devlet memuru öğretmenlikte böyle bir tehlike mevcuttur. Müfsit liberal, ibahi sistemin gençliği ifsat etme çalışmasına istemeden yardımcı olacaktır. El-Muhelleb (rahimehullah) şöyle der: “Ulema müslümanın ücret karşılığında müşrik için çalışmasını mekruh görmüştür. Zarureten iki şart ile müstesna: Biri yaptığı işin müslümana helal olmasıdır ve diğeri yaptığı iş ile Müslümanlara zarar olacak olana yardımcı olmamasıdır.”


Hulasa, memurluk yeminini yapman ve imza etmen caiz değildir. Sana tavsiyem, varsa Müslümanların okul veya okul benzeri çalışmalarında görev almandır veya böyle bir imkân yoksa dini değerlere bağlı olan veya en azından dini değerlere karşı saygılı olan özel okullarda öğretmenlik yapmandır. Rabbim ayaklarını sabit kılsın ve helal bir göreve muvaffak kılsın.


7 Eyl, 2020Tarık Ebu Abdullah


Etiketler: Okul, Memur, Öğretmen, Yemin



 
Öğrenen Müslüman Çevrimdışı

Öğrenen Müslüman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Farz edelim memur olacak olan şahıs hiç böyle bir duruma girmeyecek. Tanıdıklar vesilesiyle veya başka yollarla hiç yemin etmeden ve hiç imza atmadan, yani o merasime hiç katılmadan memur olacaksa yine laik ve demokrat bir devlette Müslümanın memur olması caiz değildir derim.
Benim öyle tanıdığım bile yok

Madem böyle bir durum var aklıma gelen ihtimaller eyüp622 kardeşin attıklarına göre burdaki birçok yol da yemin olmasa bile caiz değil.

1- Tıp okumaya devam edip sonrasından Avrupada veya uygun olan başka bir ülkeye geçip okumak ve orda vatandaşlık alıp devam etmek (bilen birisi bilgilendirirse sevinirim ordaki memuriyetlerde burdaki gibi şeyler var mı? Örn. Almanya daha kolay sanırım tıpta geçiş için)(Aynı zamanda bu seferde kafir devletlerden vatandaşlık almak caiz mi sorusu çıkıyor)(Sanırım Avrupa ülkelerinde öyle vatandaşlıkta yemin ettirilmiyor)
2- Okumak ve burda doktor olmak (Ama bu seferde işte o metni yazanın niyeti devreye giriyor)
3- Tamamiyle müh vs gibi bir bölüme geçmek ve kendim iş kurmaya veya özel firmalarda çalışmak(Burda da bu tarz durumlar oluyor mu bilmiyorum okuyan varsa yine bilgilenmek isterim)
4-Tamamiyle üniversite işlerini bırakmak(Ama bunda da daha önce uzunca çalıştığım deneyimim olan bir iş yok)

Allah'ım bizlere Peygamberimiz Muhammed (SallAllahu Aleyhi ve Sellem)' in uyguladığı gibi Allah'ım Senin hükümlerinin uygulandığı yönetimler nasip eyle.
 
I Çevrimiçi

islamirade571

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamünaleyküm, sözleşmeli personeller yemin metni imzalamıyor mu? Asli memur olunca yemin ediliyor ya da metin imzalanıyor diyenler var ve yönetmelikte de öyle yazıyor ama sözleşmeli de yemin eder diyenler de gördüm. Tanıdığı kişilerden örnek bilen var mı bu konuda?
 
B Çevrimdışı

Blackeagle

Guest
İslam-TR Üyesi
Aleykumselam ve rahmetullah
Sözleşmeli personel ,memurların( kadroya geçenler) hemen hemen tüm haklarından(hastalık izin, rapor, evlilik izni,vb.) yararlanır.Sözleşmeli personel ne memur ne de işçidir . Kamu personeli olarak geçer. 4b sözleşmeli personel de yemin falan yoktur.
 
E Çevrimdışı

ebu _yahya

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamünaleyküm, sözleşmeli personeller yemin metni imzalamıyor mu? Asli memur olunca yemin ediliyor ya da metin imzalanıyor diyenler var ve yönetmelikte de öyle yazıyor ama sözleşmeli de yemin eder diyenler de gördüm. Tanıdığı kişilerden örnek bilen var mı bu konuda?
Aleykum selam ve rahmetullah.sözleşmeli olarak atananlarda yemin yok mtnek olarak öğretmen hemşire gibi 3 sene sonunda kadroya geçen meslekler gibi.Kadrolu olarak aday memur olarak atanıp 1 sene sonunda asil memur olanlar için var diş hekimleri bu şekilde galiba doktorlarda böyle
 
I Çevrimiçi

islamirade571

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykumselam ve rahmetullah
Sözleşmeli personel ,memurların( kadroya geçenler) hemen hemen tüm haklarından(hastalık izin, rapor, evlilik izni,vb.) yararlanır.Sözleşmeli personel ne memur ne de işçidir . Kamu personeli olarak geçer. 4b sözleşmeli personel de yemin falan yoktur.
Tamamdır, teşekkür ederim
 
I Çevrimiçi

islamirade571

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullah.sözleşmeli olarak atananlarda yemin yok mtnek olarak öğretmen hemşire gibi 3 sene sonunda kadroya geçen meslekler gibi.Kadrolu olarak aday memur olarak atanıp 1 sene sonunda asil memur olanlar için var diş hekimleri bu şekilde galiba doktorlarda böyle
Tamam, teşekkür ederim. Sözleşmeli olarak atananlar sözleşmeliyken etmese de, kadroya geçerken yemin ediyorlar. Bununla ilgili birçok haber gördüm. Siz de bunu demek istediniz sanırım
 
Öğrenen Müslüman Çevrimdışı

Öğrenen Müslüman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mecburi hizmeti sözleşmeli personel ya da 657’ye tabi memur olarak yapma tercihim var mı?
Mecburi hizmet 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca atanma yoluyla yerine getirilebileceği, 4924 sayılı Yasa uyarınca sözleşme ilişkisi biçimindeki bir çalışma yoluyla da yerine getirilebilir. Bu iki statüden birini seçmek yetkisi tabibe aittir.
kaynak: Mecburi Hizmet > TUSDATA – TUS Hazirlik Merkezleri
Hayır. 3+1 Sözleşmelilerde kadroya geçerken de yok. sadece aday memurluk olan memuriyetlerde var böyle saçma bir durum
Doktorluk hakkında böyle bir olay gördüm. Zorunlu hizmet denilen şeyi sözleşmeli yapıp kadroya geçersem tıpta da yeminlik bir durum oluyor mu?
Hipokrat olayı zaten isteğe bağlıymış bildiğim kadarıyla...
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt