Ekli dosyayı görüntüle 10481
Gazze'ye geleli henüz iki ay olmamıştı ki,16 Mart 2003 tarihinde iki İsrail buldozerine karşı 8 ISM aktivistinin 3 saatlik direnişi sonrasında öldürüldü. Ölümü öncesinde üzerinde parlak, fosforlu, turuncu bir yelek vardı ve megafon kullanıyordu. Öldürüldüğü esnada Filistin'deyken tanıştığı dostu eczacı Samir Nasrallah'ın ailesinin evini yıkmaya çalışan İsrail buldozerinin karşısında duruyordu. Tonlarca ağırlıktaki çelikten canavarların önüne geçmesi sonucu ezilerek hayatını kaybeden barış gönüllüsü, Rachel Corrie'nin, buldozer tarafından iki kez çiğnenmesi sonucu kafatası kırıldı, kaburgaları parçalandı ve akciğerleri delindi... 10 Nisan 1979 - ö. 16 Mart 2003
İTTTrail hükümeti olayın bir kaza olduğunu ve operatörün Corrie'yi görmediğini iddia etmektedir.(Buna kargalar bile güler)
Corrie ailesi, 23 yaşındaki kızlarının kasten ve yasadışı şekilde öldürüldüğü ve İTrail hükümetinin olayla ilgili güvenilir bir soruşturma yürütmediği gerekçesiyle Hayfa'da dava açmıştı. Mahkemenin, 28 Ağustos 2012 tarihinde açıkladığı kararda, devletin "savaş zamanındaki eylemlerinden ötürü oluşan hiçbir zarardan sorumlu tutulamayacağına" karar verdi. Rachel Corrie'nin ölümü ise 'üzücü bir kaza' olarak nitelendirilmişti.
Ona ait sözler
"Gerçekten de bu dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan geçiştirilebilmesine inanamıyorum. Canımı yakıyor, geçmişte de yaktığı gibi, dünyanın böyle korkunç bir hale gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek. Buradaki halkın büyük çoğunluğu, kaçabilecek ekonomik durumları olsa bile, topraklarında direnmekten vazgeçip buraları terk etmeye kalksalar bile gidemezler. Çünkü vize başvurusu yapmak için İsrail'e bile giremezler ve zaten hiçbir ülke de onları kabul etmez. Dolayısıyla bütün hayatta kalma yolları kesilmiş insanlar içinden çıkamayacakları bir hapishanede tutuluyorsa, bence buna Jenosit denir."
İTrail zulmüne karşı, Mazlumlardan yana İslamca ve İnsanca bir duruş sergileyerek; "Zulüm bizden ise ben bizden değilim" dedi.