İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler
İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
İslam ever yazında adaletli gibi davranmaya calışmışsın ama atladıgın birşey var Filistindeki alimler birligi dahil herkesin acıklaması var adam problem ve Haması Müslüman görmüyor bu tekfir deilde nedir. müslüman görmedigi içinde İsraille olan savaşa katılmıyor Adam mücahid falan da deil .Bizim haması savunmamız Şeyh Ahmet yasin dönemi ne ise bu günde aynıdır.İsrailin her türlü saldırılarına karşı dimdik ayakta duran bir yapıya sen müslüman deilsin diyeceksin vede karşındakinden sana yumuşak davranmasını bekleyeceksin bu olmaz.
karadavi bölgeyi iyi bilir işimize gelince fetvası delil işimize gelince bölgeyi bilmez bu da adaletli deil.
O KADAR ALİM ACIKLAMA YAPACAK İŞİMİZE GELMEDİGİ ZAMAN AÇIKLAMALARI HAK KABUL ETMEYECEGİZ BUDA ADLETLİ DEİL.BİZ HAMASI MÜSLÜMAN VE MÜCAHİD KABUL ETTİGİMİZ İÇİN SÖZÜ BİZİM NAZARIMIZDA GECERLİDİR.HAMAS GEREKLİ AÇIKLAMALRI YAPTI HAMAS DIŞINDA BİR COK KONUYA VAKIF İNSANDA ACIKLAMA YAPTI GERİ Sİ BOŞ.
Tevhidi iptal ederek yapılan bir cihadın meşruluğunu bir anlatsan da öğrensek....
__________________DENİZ VE KUM TEVHİDİ ÖGREN SONRA İPTAL EDİLİP EDİLMEDİGİNİ ÖGREN SONRA YAP YAPIŞTIRLARI BIRAK.SONRADA KONUŞALIM
rambo öncelikle birilerine tevhidi öğren gel deme, kişinin tevhidinde sorun varsa delillerle yaz.
Tekrar ediyorum çizgi aynı değil. Yusuf El kardavi hakkındada bir yeri bilmek için içinde olmak lazım, suuddan da alimler var oturduğu yerden ahkam kesen fetva veren, bize kalsa türkiyeden de bu şekilde ahkam kesen fetva verenler çıkar.Benim demek istediğimi iyi anla. Hamasın alimlerinin dedikleri tartışılır,araştırılı nitekim bir sonuçda çıkar , o insanlar ister tekfirci olsun ister olmasın bu hamasın çizgisinin HAK olduğunu göstermez.
vallahi babam olsa gidip bir yandan cihad etse bir yandanda sosyalist partilerle rey verip başa geçmeye kalksa onu hak görmem, Resulullah sav'in metodu üzerine metod kurulmaz. Savaş hile dedik anladık ancak bu savaşın hilesi de bir yere kadar onca şeye onlar yaptıysa doğru demek de bir yere kadar.
Bana getirdiğin alimler şii kökenli olmayacak bu bir. Ve dediğim gibi alimler cihadın içinde değilse cihadla alakalı fetvalarını takmam.
Bir gün bir alim afganistana gidiyor, orada ders veriyor islami..
Sonra günlerden bir gün aniden kafir uçakları o yeri bombalamaya tutuyorlar. Alim müslüman şeyh hemen bir kayaya sığınıyor ders verdiği müslümanlar ise küçük çapta silahlarla uçağa karşılık veriyor. Ateş bitince alim şeyh onlara şunu diyor , alim olan sizsiniz..
Yani fetva vermek için o havayı teneffüs etmek lazım.
Yusuf el kardavinin hak olan fetvalarını elbette alırız. Ancak onun islam dışı nefsi fetvalarını alacak kadar daha körleşmedik. İstersen onunla alakalı verilmiş fetvaları araştır, her söze olduğu gibi itimat ediyorsan eğer yusuf el kardavi hakkında düşüncelerin değişecekdir. İşte önemli olan eleştirirken insafı elden bırakmamak.
Hamas Lideri, İşgalci Grubun Eleştirilerini Cevapladı
Allah Gazze’de bize ihsan etti de işgalciyi yenip onları zelil ve küçük düşmüş olarak yurdumuzdan çıkardık. Gazze’ye tekrardan karmaşa ve kaos ya da saldırı ve yıkımla hakim olamadılar.
Hamas lideri Dr. Yunus Astal, son dönemde Hamas aleyhinde yapılan suçlamalara kaleme aldığı yazısıyla yanıt verdi. İşte o yazı:
Allah, sizden iman eden ve salih amel işleyenlere, daha öncekileri kıldığı gibi onları yeryüzünde halife kılacağı, hoşnut oldukları dinlerini kendileri için sağlamlaştıracağı ve korkulu hallerini güvene çevireceği sözünü vermiş ve bu sözü verdiği kimselerin; yeryüzüne hakim olduklarında namazı kılacakları, zekatı verecekleri, marufu emredip, münkerden nehyedeceklerini ve işlerin akıbetinin ona döneceğini açıklamıştır.
Allah Gazze’de bize ihsan etti de işgalciyi yenip onları zelil ve küçük düşmüş olarak yurdumuzdan çıkardık. Gazze’ye tekrardan karmaşa ve kaos ya da saldırı ve yıkımla hakim olamadılar. Direnişe karşı koyamayacaklarını çok iyi anladılar, kötü tuzak ancak layık edene bulaşır.
Kendisi 48’de gasp edilen toprakların ve mültecilerin hakkını yok sayarken ambargo ve imar ihtiyacı altında ard arda yapılan altı diyalogla işgalin meşruluğunu ve direnişten vazgeçerek onun güvenliğini sağlama hakkını kabul eder, hatta devletin Yahudiliğini tanırız diye bize şantaj yaptı.
Bütün bu komplolar karşısındaki efsanevi direniş, düşmanımızı kalelerimizi içten tehdit etmeye sevk etti. İnternet kafeler, dergiler ve içgüdüleri harekete geçiren film ve fotoğrafların yanı sıra uyuşturucu ve cinsel uyarıcıların kaçakçılığında artış olduğunu gördük.
Bugün ise belki de bizi en çok tehdit eden şey İslam adına yapılan fikri savaştır. Bazı kişiler bir takım şüpheler devşirdiler, onları allayıp pullayıp mürekkep yalamamış, ilimden nasibini almamış yeni neslin akıllarına ektiler. Bu kişiler de Gazze’deki meşru hükümetin ve onu bağrına basan hareketin İslamın derdini taşımadığı ve şeriatın tatbik edilmesini istemediğine ikna oldular. Onlar imandan çok küfre yaklaştılar. Hatta bazıları daha da aşırı gidip hareketin mürtet ve hükümetin kafir olduğuna hükmettiler. Bu kişiler; hükümeti rahatsız etmeyi, hatta onu oyun dışı etmeyi, sembolik şahsiyetlerini hedef almayı laik direniş ve Filistin halkı içindeki bazı grupların yaydığı dinden çıkmayla uğraşmaktan daha uygun gördüler. Hatta onların bunu işgale karşı direnmekten daha önemli gördüklerini söylersek abartmış olmayız.
Fikir ancak başka bir fikirle def edilir. Bu grupların hükümete karşı koz olarak kullandığı meselelerin hepsini ele almamız, onlardaki gerçeği ortaya çıkartmamız, referans aldığımız şer’i temelleri açıklamamız gerekiyordu belki böylece sakınırlardı. Biz onların çoğunun saf niyetler taşıdığını, İslam hükmünün gölgesi altında yaşamaya yoğun istek duyduklarını biliyoruz. İster şeriatı anlama, ister vakıa hakkında bilgi sahibi olma ya da hükümetin planları ve uygulamalarını incelemede olsun sahip oldukları basit özellikler onları bu kanaate sevk etti ve ardında yorgunluktan başka bir şey getirmeyen bu davranışı onlara miras bıraktı.
Bu şüpheleri çürütmeden evvel bu alandaki siyasi eylemin ip üstünde yürümeye ya da lağım çukurlarını aşmaya benzediğini ve bu alanda çalışmanın bir açıdan ıslah ve değişimde başka bir açıdan da fikri ve davranışsal yozlaşmadan korunması, Kuran ve iman silahını kuşanması, ilim ve takvayla süslenmesi için yeni nesli kucaklama gibi çok geniş bir alana hükmettiğini itiraf etmek istiyoruz.
Gelin şimdi bu şüpheleri bir bir ortadan kaldıralım. Yardım Allah’tan istenir, başarı ondandır.
1- Demokrasi
Bu kişiler bu kavramı duyduklarında bile tiksiniyorlar. Çünkü bu kelime fikri temelde, halkın halkı yönetmesi anlamına geliyor. Bu da halkın Allah’la birlikte yönetime katılması ya da ondan başka ilah tanımamak demek oluyor. Bu doğru çünkü yaratma ve emir O’nundur. Allah ve rasulu bir şeye hükmettikleri zaman mümin erkek ve kadının kendi işlerinde artık başka bir şeyi seçmeye hakları yoktur. İnanan bir kavim için Allah’tan daha güzel kim hüküm verebilir. Her şeyi açıklaması, bir hidayet ve Müslümanlara müjde olması için kitabı size mufassal olarak indiren odur.
Fakat burada, her geçen gün biraz daha İslama yaklaşmak için anayasa ve bakanlıklardaki karar mekanizmalarına meydan okuyarak elimizdeki ve boynumuzdaki bu zincirleri kırmaya çalışırken ülkelerimize demokrasiyi getiren biz miydik ya da gözlerimiz bölgeye ithal anayasalar ile pozitif kanunları getiren Arap ve Batı işgaline mi açıldı? sorusu sorulmaktadır.
Bugün bizler İslamla demokrasi, ya da demokrasiyle diktatörlük ve bazen demokrasi abasına bürünen monarşi yönetimi arasında seçim mi yapıyoruz? Bundan da önemlisi biz demokrasiyi her şeyiyle benimsiyor muyuz? Yoksa bizler demokrasinin sadece seçim ve oy sandıkları kısmını mı alıyoruz? Siyasi çöküşü ve ahlaki yozlaşmayı durdurmak için siyasi rekabetten başka yol var mıydı? Bizim seçimleri kazanmamızın tasfiye projelerini ve sahte demokrasiyi tehdit edeceğini kesin olarak bilmeselerdi bize farklı şekillerde ambargo uygularlar mıydı yoksa muhalifler tek bir ev ve mahalledeki düşmanlık ve kinin miras bıraktığı kan gölü ve cesetler yoluyla mı değişim olsun istiyorlar? Yetimler, dul kadınlar, oğullarını yitirmiş analar ve bağrı yanıkların kanlarını ve sevdiklerini unutmaları mümkün mü? Bizler davetçi miyiz yoksa yargıç mı?
2- Parlamentoya Giriş
Bu yenilikçiler, adı yasama meclisi olduğu ve yasama yetkisi de sadece Allah’a ait olduğu, temel kanunda da İslamın yasama kaynaklarından biri olduğu –bu büyük şirktendir- yazdığı için hareketin parlamentoyu ele geçirmesini uygun görmediler.
Parlamentonun iki görevi vardır: gözetleme ve kanun koyma. Hiç kimse soru cevap, ziyaretler ve gerekli nasihatler kanalıyla yargı ve icra makamlarını gözetlemeye karşı değildir.
Ama kanunların hepsi koyulmuştur ve bunlar tamamlanmaya ve değişikliğe ihtiyaç duymaktadır. Burada modern kanunlarla düzenlenmesi gereken başka alanlar da vardır. Biz yasama meclisine daha fazla şeriat ve İslam fıkhında uzman kişi sokmaya çalıştık. Sonra kanun konseyine hakim olmaya özen gösterdik. Bu kanun komisyonu diğer komisyonların başıdır ve başkanı, karar alıcısı ve üyelerinin çoğunun Hamas bloğundan oluştuğu tek komisyondur. Ayrıca orada Hamaslı fakihler ve müftüler de bulunmaktadır.
Geçtiğimiz 3 sene içerisinde 44 kanun gözden geçirildi ve İslama aykırı olanlar ya da Filistin halkının yararına olmayanlar elendi. Dönüş hakkı, Filistin ve Kudüs’ten taviz vermenin yasaklanması, işgale karşı direniş hakkımız, direnişe zarar verenin cezalandırılması ya da bunun şiddet ve terör olarak kabul edilmesi gibi sabiteleri koruyan 17 kanun çıkarıldı.
Son dönemde çıkarılan kanunların en önemlisi zekat ve ona ait bir heyetin kurulması kanunuydu. Böylece zekat zenginlerimizden alınıp fakirlerimize verilecekti. Buna ek olarak; İslam şeriatındaki ispat yöntemlerinin hepsini kullanan, cep telefonları, bilgisayarlar gibi modern olanları da kapsayan cezai uygulamalar da kanunda yer almaktadır. Yine meclisin listesinde üzerinde çalışılmayı bekleyen onlarca kanun bulunmaktadır.
3- Ateşkes ve Cihadın Durdurulması
Kassam Tugayları ve başka gruplar sınırlı bir müddet, direnişin isteklerini yerine getirme karşılığında düşmanla ateşkes yapmayı kabul etti. Ama Siyonist düşman bundan kaçıyordu. Biz ise onların sözlerinde durmayacaklarını biliyorduk. Böyle düşman olunca direnişe yeniden başlamak için bize bahane hazırlamış oluyordu.
Soru: Direniş arada sırada nefes alma ya da saflarını yeniden düzenleyecek, çatışma turlarından istifade edecek ve kaybettiği teçhizatı yerine koyacak bir dinlenme dönemine ihtiyaç duymuyor mu?
Rasulullah, Kureyş ile Hudeybiye anlaşmasını imzalamadı mı? 10 sene boyunca savaşı bir kenara bırakmaya karar vermediler mi? Sahabelerin çoğu bunu bir çeşit dinin aşağılanması olarak görmüştü ama Allah onu açık fetih olarak tanımladı.
Ateşkesin rahatlama, gevşeme ve hain düşmana güvenme dönemi olmadığı herkesçe bilinmiyor mu? Yanılsama süreci ve Gilad Shalit’in esir edilmesi ateşkesin karşılığı değil miydi? Dünya, Kassam Tugaylarının Siyonistlerin açıkça en modern silahları kullanarak ve 3 haftadan fazla süren bir dönem boyunca güneye yaptıkları saldırı karşısındaki direnişini görmedi mi? Bu direniş karşısında Yahudiler saldırıyı tek taraflı durdurmak ve en son darbeyi bize vurmak zorunda kaldılar. Bu, hazırlık için ateşkes gerekli olduğunu ortaya çıkarmıyor mu? Bugün burada ilan edilmemiş bir ateşkes var. İsrail daha önceki ateşkes dönemlerinde yaptığı gibi havada yoğunlaştırılmış suikastlar yapmaya cesaret edemiyor. Çünkü onlar bugün direnişin Majdal ve Ashdod’u hatta Tel Aviv’in merkezini tehdit edebilecek füzeler gibi caydırıcı araçlara sahip olduğunu düşünüyorlar.
4- İran ve Başka Ülkelerden Finansal Yardım
Ayıp olan para yardımı almak mı yoksa bağışçıların şartlarına boyun eğmek mi? Filistin yönetimi ve Fetih hareketini direnişi takibe alma ve başka suçların yanı sıra güvenlik koordinasyonu kurulması ve İslami hareketin alt yapısının yıkılmasını kabul etmeye kadar götüren şey, politize olmuş sermayedir.
Ama biz kim olursa olsun kararımızı ipotek altına almayız. Şûrada kararlarımızı alırız. Çoğunluğun görüşü görüşlerin çeşitliliğindedir. Hiç kimse tek başına karar veremez. Böylece kışkırtmalara boyun eğmemiş oluruz.
Üstelik Arap ülkeleri bizim direnişimizi desteklemek için ellerinden geleni yaptılar biz de reddedip İran’a mı yöneldik? İran İslam ülkelerinden biri değil mi? Siyasi konumunda, direnişe verdiği destekte Sünni olduğunu iddia eden bununla birlikte Amerikan üsleri barındıran, haçlıların serbestçe dolaşıp istedikleri gibi eğlendikleri bir çok Arap ülkesinden daha iyi değil mi?
Peygamberimiz bazı gazalarında Safvan Bin Umeyye’nin geniş zırhlarını istemedi mi? Safvan kafirken böyleydi ya mümin olsaydı ne olurdu?
5- Münkeri Elle Değiştirmek
Münkerin değiştirilmesinin şartlarından biri daha büyük ya da ona denk bir münkere dönüşmemesidir. Kişilerin kanunları kendi ellerine almaları kargaşaya sebep olur ve güvenliği tehdit eder.
Bu yüzden güç kullanarak yapılacak değişikliğin şartı özel ya da genel velayettir. Genel olan hükümet ve güvenlik güçlerinin özel olan ise aile reisinin, müdürlerin, şirket sahipleri, öğretmen ve vb. kişilerin velayetidir.
Eğer kişiler kendileri değişikliğe giderlerse hükümete karşı –özellikle de o değişimi aşama aşama, ilk basamaklardan başlayarak ve bunun için kan dökmeden gerçekleştirirken- küstah davranmış olurlar.
Şüphesiz ki; Allah Kuran’dan daha çok hükümdarla caydırır ama hükümdar yeryüzünde nüfuz sahibi olmalıdır. Bizim Gazze hapishanesindeki hakimiyetimiz parçalanmıştır, hava sahasının yanı sıra sularımız ve sınır kapılarımız üzerinde de söz hakkımız yoktur. Şüphesiz ki insanların bir kısmı Ramallah’tan gelen yaşam zirvesinin yararına idareyi zorla gasp etmiştir ve bunlar kendilerini toplumun yıkıcı unsurları haline getiren bazı şartlara boyun eğmişlerdir. Bunlarla ilgilenme, başımıza çorap ören düşmanla ilgilenememe anlamına gelmektedir.
6- Casuslar ve Yeryüzündeki Müfsitler Meselesi
Bu kişiler, hükümetin casus şebekeleri ve toplumdaki aşağılık kişileri yakalamakta ihmalkar davrandığını düşünüyor. Burada bu kişilerin yakalanması ve şebekelerinin dağıtılması için harcanan çabaları kınadığı görülmektedir. Ama sorun Oslo projesinin büyük bir güvenlik sözleşmesi olmasından kaynaklanıyor. Bu sözleşme, özerk yönetimin Filistin halkının aldığı nefesleri saymasıyla sınırlı kalmamakta onun dışarıdaki konsoloslukları da Amerika ve İsrail lehine İslam ve Arap halklarını gözetleme tüccarlığı yapmaktadır.
Bu yüzden hükümetin çabaları en büyük suçlular ve çıban başları için harcanmaktadır ki sırlarımız düşmanın eline geçmesin. Hükümet herkesin peşine düşmüş olsaydı yeni birkaç hapishane daha inşa etmek zorunda kalırdı. Üstelik bunun önünde başka engeller de var. Bunların en önemlisi inşaat maddelerinin azlığının yanı sıra yeterli bütçenin olmamasıdır.
7- İslam Şeriatının Uygulanması
Bu kişiler uçan başlar, kesilen eller ve kırbaçlanan sırtlar görmeyince birkaç kadın ve düğün onları kışkırtır ve kendilerince bozulmuş olan şeriata ağlarlar. Bu uzun bir mevzu. Fakat biz bu konuyu şu şekilde özetleyeceğiz: şeriat sadece hat cezalarıyla sınırlı bir hukuk değildir. Aksine o kamil bir dindir. Şer’i yasa ise dinin uygulanması üzerine kuruludur. İşte başbakan, milletvekilleri ve bakanlar Cuma günü cemaate imamlık ediyor, vaaz edip fetva veriyor, vakıflar, medya ve örgütsel terbiye ile daveti rasyonelleştirmeye çalışıyorlar. Allah’ın yardımıyla insanların korkularını yok ettik, açlıklarını giderdik. Baktığımızda bu yönetimin maaşları faizli borçlar ve politize edilmiş bağışlardan ödediğini ama öte yandan tek bir dolar bile faizli borç ve bağışçı ülkelerden para almadığını, bütün bankaların onunla muamelede bulunmayı reddettiğini buna rağmen onun maaşları vaktinde ödediğini, işleyen bir bütçe oluşturduğunu, yapabildiği kadarıyla fakir ve çalışana yardım ettiğini yine yavaş yavaş bizi işgalciyle bağlantı kurmaktan müstağni kılacak programları uyguladığını görürüz.
Biliyor musunuz bu yönetim 1400 dönümlük bir alana meyve ve turunçgil dikmiştir. Bunlara ek olarak ulusal İslam bankası ve sigorta şirketleri gibi ekonomik kurumlar inşa edilmiş ve küçük projeler için kredi açma çalışmaları sürdürülmüştür.
Asıl sorun, bu kişilerin hat cezalarını yerine getirmenin şartının insanların ihtiyacını gidermek olduğunu bilmemesidir. Bu sayede helale giden yol açılır. İslam ise ceza vermeyi değil günahları gizlemeyi yeğlemektedir. Ve İslam tedaviden önce koruma üzerine kurulmuş bir düzendir.
8- Müslüman Halkın Bazı Meselelerinde Tarafsız Kalmak
Bu gençler, "hükümet Çeçenistan’daki kardeşleri savunmadı" diye kin güdüyor hatta "10 senedir Çeçen kardeşlerimizin kanını döken hunhar Rusya hükümetiyle siyasi olarak ilişkiye devam ediyor" diyorlar
Rusya, Siyonist düşmanın bütün ihtiyacını karşılayan Amerika kutbuna karşı gelebilecek en büyük devlettir. Biz ambargoyu kırmak ya da bu darboğazdan çıkıncaya kadar bazı deneyim ve teçhizat takviyesi almak için onunla ilişkiye geçtik. Bu pozisyonda kusurlu olan bir taraf yok. Peygamberimiz de ashabını şu sözlerle ikna etmeye çalışıyordu: Ey Yasir ailesi! Sabredin. Yeriniz cennettir. Hatta ashabı Kureyş hapishanesindeyken Hudeybiye anlaşmasını imzaladı. Rasulullah hapishanesinden kurtulup zincirlerini sürüyerek peygambere sığınmış Ebu Cendel’i bile kurtaramadı. Suheyl Bin Amr bu anlaşmanın ilk uygulandığı kişinin Cendel olmasını ve Kureyş’e iade edilmesini ya da anlaşmanın feshedilmesini istemişti.
Bu konuyu ayrıntılı olarak anlatmak uzun sürer. Ama felaket, bu gençlerin tartıyı adil bir şekilde tartmamalarıdır. Sadece bardağın boş kısmına bakıp hükümetin icraatlarını bir kefeye bildirimlerini de diğer kefeye koymuyorlar. Eğer tartı ağır gelir ve faydası günahından çok olursa onu destekleyip arkasında durmaları ve bir kusur gördüklerinde nasihat etmeleri gerekir. Üstellik denge krizinde bir başka sorun daha vardır. Bütün öfkelerini hükümet ve hareketin üzerine boşaltmaları doğru mudur? Yoksa mantıklı olan Siyonistlerin bölge için oluşturdukları tehlikeye karşı birlikte saf olmak mıdır? Son savaşın ya da –Allah göstermesin- ileride olabilecek bir savaşın gücümüzü kıracağı, hükümeti devireceği, Kassam Tugaylarını zayıflatacağını kabul edersek geriye kalan gruplarla hatta hükümetin onurunu çiğneyen ve asıl düşmanın cehalet ve gaflet olduğunu düşünenlerle ne yapacaklar? Kim bilir belki de düşman safları deler ve bu güçleri kendi çıkarına kanalize eder de bu komploya katılanların çoğunun ruhu bile duymadan onları yakalar.
Yahudi Abdullah Bin Sebe Müslüman olmuş gibi görünüp Hz. Osman’ın siyasetine karşı insanları kışkırttı ve kanının dökülmesi için kitleleri harekete geçirdi. Çıkan bu fitne Hz. Ali’nin oğlu Huseyin gelip Muaviye lehine halifelikten çekilinceye kadar 90 bine yakın kişinin şehid olmasına sebep oldu. Allah ondan sonra Müslümanların arasını düzeltti, 5 yıldan fazla süren kanlı çatışmalardan sonra birlik kuruldu. Biz şimdi bu tecrübenin peşinden mi sürükleniyoruz? Bundan Allah’a sığınıyor ve ondan bizi görünen ve görünmeyen fitnenin şerrinden korumasını, kalplerimize ulfet, saflarımıza birlik vermesini istiyoruz ki düşmanımızın kalbine saplanan hançer olalım.
* Filistin Alimler Birliği üyesi, milletvekili ve Hamas lideri Yunus Astal'ın Hamas hareketine karşı yapılan suçlamalar üzerine kaleme aldığı bu analiz, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edildi