Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Hanbeli Mezhebi Fıkıh Bilgisi Verir misiniz?

  • Konbuyu başlatan cimkeriy
  • Başlangıç tarihi
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
s.a bana hanbeli mezhebinin görüşleri namazı nasıl kılarlar orucları nasıldır yani gündelik hayatta uyulması gereken temel kurallar yaşam şekilleri giyim kuşamları gibi kısa bir fıkıh bilgisi verirmisiniz ben öğrenmek istiyorum .hanbeliyim ama hiç bişey bilmiyorum .
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullah kardeşim,

Dört mezhebe göre fıkıh ve ilmihal bilgileri olan aşağıdaki kitaplardan, Hanbeli mezhebinin konuyla ilgili bilgilere ulaşabilirsin.

Abdurrahman el Ceziri
DÖRT MEZHEBE GÖRE İSLÂM FIKHI-I
 
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
hocam piyasada satılan bu kitap var acaba alsam onda yazarmı .


Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı 8 Cilt (1.hmr)-Fıkıh Külliyatları-Çağrı Yayınları.


birde hocam 3 tane sorum var kısa ve öz olarak cevap olabilirseniz ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN .


SORU1=şimdi hanbeli mezhebinin fıkıhında (kurban yanlızca Allah için kesilir kabirlere tapılmaz vs biliyosunuz işte ).

fakat hanefi mezhebinde durum bunun tam tersi . peki acaba hanefi fıkıh eserlerindemi böyle yazıyor yoksa ınsanlarmı görmek istemiyor .yani ebu hanifenin yazmış olduğu fıkıh külliyatında bunun için bir yasak yokmu işte kabirlere tapılmaz kurban yanlızca Allah için kesilir kesilir vs .


soru 2=dün çok utandım kendimden vahhibilerin kurucusu muhammed vahhabın kötü birisi oldunu sanıyordum sofizm düşüncesınıde ılkkez orda duydum çok nakşi vs sohbetlere gitmiştim nur sohbetlerine katılmıştım ama olaya hiç bu gözle bakmamıştım . şimdi ben artık hanbeliyim ama sıkıntı şu bize sorulduğunda biz hanbelimiyiz selefımıyız yoksa vahhabimiyiz.


benim bildiğim =selefılık tıpkı sofilik gibi bir isim yani mezhep vs değil aslında mantıkda herkez selefıdır .bu bakımdan selefılığı zaten kabul ettik .geriye ikişey kaldı vahhabilik ve hanbelilik vahhabilikte zaten hanbeliliğe biat etmiş bir tür tarıkat gibi görürsek biz hanbeliyiz . tıpkı sünni olan hanefi olan nakşiler gibi değilmi .



soru 3=mezhepler arasında (şafi,maliki,hanbeli,hanefi) bize öz anlamında (yani fıkıh kitapları,mezhebin kurucu imamı vs ) en yakın mezhep hangisidir.

birde günümüzdeki (değişmiş hallerini göz önünde bulundurarak) en yakını hangisi.
 
A Çevrimdışı

Ahl Sunnah

Misafir
SORU1=şimdi hanbeli mezhebinin fıkıhında (kurban yanlızca Allah için kesilir kabirlere tapılmaz vs biliyosunuz işte ).

fakat hanefi mezhebinde durum bunun tam tersi . peki acaba hanefi fıkıh eserlerindemi böyle yazıyor yoksa ınsanlarmı görmek istemiyor .yani ebu hanifenin yazmış olduğu fıkıh külliyatında bunun için bir yasak yokmu işte kabirlere tapılmaz kurban yanlızca Allah için

Esselamu Aleykum

Maalesef bu sözlerinizde çok büyük hatalar bulunuyor. Zannediyorum ki belirttiğiniz gibi bazı meselelerden yeni haberdar olmanız, doğru bildiğiniz bazı şeylerin yanlış olduğunu öğrenmeniz bu sözleri dile getirmenize neden olmuş.

4 mezhebin de aslı Ehl-i Sünnet vel Cemaat (Selef-i Salihin) akidesi üzerinedir. Bırakın bahsettiğiniz şirk amellerini, bu mezheblerin hepsi şirk, küfür derecesine varmayan itikadi bidatlardan dahi son derecede sakındırmışlardır.

Ben halen hayatta olan çok değerli, itikadda Sünni (Selefi) ve bu çerçeve içinde Hanbeli usul üzere olan alimler biliyorum ki sürekli olarak mezhebler arası ihtilaflara hürmet edilmesini, bu mezheblerden birinin diğerine üstün olduğunun iddia edilmemesi gerektiğini tavsiye edip, önemli olanın icmaya ters, şaz görüşlerden, bidat, şirk ve küfürlerden uzak durulması olduğunu ısrarla vurgularlar.

Hatta bir örnek de vereyim. Şeyhülislam İbn-i Teymiyye'nin (Rahimahullah) Ehl-i Sünnet mezheblerinin ihtilafları hakkında yazdığı Ref'ul Melam an Eimmetil A'lam (Önder İmamların üzerinden suçlamaların kaldırılması) risalesini şerh eden Şeyh Yusuf el-Ğafis hak mezheblerin ihtilaf nedenlerinden bahsederek, bunları tahkik etmiş ve bu ihtilaflara hürmeti tavsiye etmiştir, yine Şeyh el-Ğafis bu şerhinde "Hanbeli mezhebi Sünnet'e en uygun mezhebdir" ve benzeri ifadelerin yerilen mezheb taassubu cinsinden olduğunu söylemiştir, gayet güzel bir şerhdir:

صفحة الشيخ يوسف الغفيص - شرح رسالة رفع الملام عن الأئمة الأعلام

Şerh seslidir ama yazıya da geçirilmiştir, inşaAllah böyle eserler, şerhler yakında Türkçeye de kazandırılır hem de inşaAllah kardeşlerimiz Arabca öğrenip bu eserlerin orijinalinden istifade ederler.

Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab ve alim olan oğullarınıni torunlarının (Rahimahumullah) davetinden gelen ulemanın eserleri ed-Durerusseniyye fi Ecvibetinnecdiyye isimli 16 ciltlik eserde toplanmıştır. Bu derlemeyi yapan da, Şeyhülislam İbn Teymiyye'nin eserlerini 37 cilt olarak Mecmuul Fetava ismiyle derleyen Şeyh Abdurrahman bin Muhammed bin Kasım (1894-1972) (Rahimahullah)'dır. Durer dışında da Şeyh İbn Abdulvehhab'ın risaleleri, davetinden gelen alimlerin fetvalarının toplandığı eserler de vardır.

Bu eserlerin tümüne bakıldığında onların 4 mezhebe nasıl hürmet ettiği görülebilir. Bu Şeyhler hiçbir eserlerinde 4 mezhebden biri için "bu mezheb Sünnete daha uygundur, bu mezheb Sünnete uymuyor" v.b ifadeler kullanmamışlardır. Şeyh ve o davetten gelen alimler usulen bir meselede 4 mezhebin fetvalarını da sıralamışlar ve bu sıralamada kendileri usulen Hanbeli olmalarına rağmen Hanefi mezhebi ile başlamışlardır. Eserlerini şerh eden şahıslar, bunun Hanefi mezhebinin en yaygın hak mezheb olmasından kaynaklandığını belirtmişlerdir.

Ve bu alimler eserlerinde Hanefi mezhebinin küfür ve şirke giden yolları kapamada, Hanefi alimlerin sözlerinden alıntılarla en hassas mezheb olduğunu vurgulamışlardır. Örnek olarak Şey Muhammed bin Abduvehhab, Mufid el-Mustefid fi Kufri Tarikittevhid isimli risalesinde bundan bahsetmiştir.

Size naçizane tavsiyem fıkıhda yaptığınız amellerin Ehl-i Sünnet çerçevesinde olmasına dikkat edin, Selefi olmak için Hanbeli olmak şart değildir öenmli olan hak üzere olmaktır. Bir kimsenin, ilim talebesi değilse, fıkıhda taklid etmesi normaldir. İster Hanbeli olalım, ister Hanefi olalım ama Sünnet akidesi üzerinde olanların ihtilaflarına hürmet edelim.

Ehl-i Sünnet yani Selefi olmak nedir dendiğinde maalesef çok şeyler birbirine karıştırılıyor. Selefin icma edip akideleştirdiği ile üzerinde ihtilaf ettiğine ayrı ve doğru bir bakış açısı getirmeden Selefin menhecini doğru ankayabilmemiz mümkün değildir.

Siz siz olun Selefin menhecini, fehmini iyi anlamaya bakın, akidelerini doğru öğrenip ona sımsıkı sarılın, fıkıhda ise amel ettiğiniz görüşlerin Sünni bir müctehidin, Sünnet ehlinin görüşleri içinde bir görüşü olmasına dikkat edin, Allah cümlemizi ona kullukta muvaffak etsin.AMİN
 
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
arkadaşlar bakın yanlış anlaşılmış olan yerleri düzelte bilmem için yazdıklarımı lütfen okuyun .

şimdi ben islamı sizler kadar iyi bilmiyorum .çevremdeki insanların islamiyetle kuş kadar ilgileri olmamalarının yanında antipati (düşmanlık) duyuyorlar. bu yüzden lütfen bana yardımcı olun amacım doğruyu (tıpkı hz ibrahim gibi) bulmak hiç bir mezhebi yada tarıkati savunduğum yok .

düne kadar vahhabilerin sapkın insanlar oldunu düşünüyordum bu gün değil . fakat bana yazdılar osmanlı döneminde kabircilik başladı vs gibi şeyler yazdılar peki bunları yapanlar kimdi kabircilik dedikleri ney yani kabirmi yapıyo bu adamlar haram olan bumu .

kendi kendime düşündüm yani osmanlı bildiğim kadarı ile hanefi ise ozaman yukarıdada sorduğum gibi hanefilermi yanlışdı hanefilik mezhebimi yanlışdı osmanlımı yanlışdı.bu uzun bir soru çünkü aNCAK sorarsam doğruyu bulurum.yani 4 mezhep de doğru ise ozaman bu mezheplere uyan kişiler yanlış yola sapmışlar oyüzden böyle şeyler çıkmış .
 
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
Esselamu Aleykum

Maalesef bu sözlerinizde çok büyük hatalar bulunuyor. Zannediyorum ki belirttiğiniz gibi bazı meselelerden yeni haberdar olmanız, doğru bildiğiniz bazı şeylerin yanlış olduğunu öğrenmeniz bu sözleri dile getirmenize neden olmuş.

4 mezhebin de aslı Ehl-i Sünnet vel Cemaat (Selef-i Salihin) akidesi üzerinedir. Bırakın bahsettiğiniz şirk amellerini, bu mezheblerin hepsi şirk, küfür derecesine varmayan itikadi bidatlardan dahi son derecede sakındırmışlardır.

Ben halen hayatta olan çok değerli, itikadda Sünni (Selefi) ve bu çerçeve içinde Hanbeli usul üzere olan alimler biliyorum ki sürekli olarak mezhebler arası ihtilaflara hürmet edilmesini, bu mezheblerden birinin diğerine üstün olduğunun iddia edilmemesi gerektiğini tavsiye edip, önemli olanın icmaya ters, şaz görüşlerden, bidat, şirk ve küfürlerden uzak durulması olduğunu ısrarla vurgularlar.

Hatta bir örnek de vereyim. Şeyhülislam İbn-i Teymiyye'nin (Rahimahullah) Ehl-i Sünnet mezheblerinin ihtilafları hakkında yazdığı Ref'ul Melam an Eimmetil A'lam (Önder İmamların üzerinden suçlamaların kaldırılması) risalesini şerh eden Şeyh Yusuf el-Ğafis hak mezheblerin ihtilaf nedenlerinden bahsederek, bunları tahkik etmiş ve bu ihtilaflara hürmeti tavsiye etmiştir, yine Şeyh el-Ğafis bu şerhinde "Hanbeli mezhebi Sünnet'e en uygun mezhebdir" ve benzeri ifadelerin yerilen mezheb taassubu cinsinden olduğunu söylemiştir, gayet güzel bir şerhdir:

صفحة الشيخ يوسف الغفيص - شرح رسالة رفع الملام عن الأئمة الأعلام

Şerh seslidir ama yazıya da geçirilmiştir, inşaAllah böyle eserler, şerhler yakında Türkçeye de kazandırılır hem de inşaAllah kardeşlerimiz Arabca öğrenip bu eserlerin orijinalinden istifade ederler.

Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab ve alim olan oğullarınıni torunlarının (Rahimahumullah) davetinden gelen ulemanın eserleri ed-Durerusseniyye fi Ecvibetinnecdiyye isimli 16 ciltlik eserde toplanmıştır. Bu derlemeyi yapan da, Şeyhülislam İbn Teymiyye'nin eserlerini 37 cilt olarak Mecmuul Fetava ismiyle derleyen Şeyh Abdurrahman bin Muhammed bin Kasım (1894-1972) (Rahimahullah)'dır. Durer dışında da Şeyh İbn Abdulvehhab'ın risaleleri, davetinden gelen alimlerin fetvalarının toplandığı eserler de vardır.

Bu eserlerin tümüne bakıldığında onların 4 mezhebe nasıl hürmet ettiği görülebilir. Bu Şeyhler hiçbir eserlerinde 4 mezhebden biri için "bu mezheb Sünnete daha uygundur, bu mezheb Sünnete uymuyor" v.b ifadeler kullanmamışlardır. Şeyh ve o davetten gelen alimler usulen bir meselede 4 mezhebin fetvalarını da sıralamışlar ve bu sıralamada kendileri usulen Hanbeli olmalarına rağmen Hanefi mezhebi ile başlamışlardır. Eserlerini şerh eden şahıslar, bunun Hanefi mezhebinin en yaygın hak mezheb olmasından kaynaklandığını belirtmişlerdir.

Ve bu alimler eserlerinde Hanefi mezhebinin küfür ve şirke giden yolları kapamada, Hanefi alimlerin sözlerinden alıntılarla en hassas mezheb olduğunu vurgulamışlardır. Örnek olarak Şey Muhammed bin Abduvehhab, Mufid el-Mustefid fi Kufri Tarikittevhid isimli risalesinde bundan bahsetmiştir.

Size naçizane tavsiyem fıkıhda yaptığınız amellerin Ehl-i Sünnet çerçevesinde olmasına dikkat edin, Selefi olmak için Hanbeli olmak şart değildir öenmli olan hak üzere olmaktır. Bir kimsenin, ilim talebesi değilse, fıkıhda taklid etmesi normaldir. İster Hanbeli olalım, ister Hanefi olalım ama Sünnet akidesi üzerinde olanların ihtilaflarına hürmet edelim.

Ehl-i Sünnet yani Selefi olmak nedir dendiğinde maalesef çok şeyler birbirine karıştırılıyor. Selefin icma edip akideleştirdiği ile üzerinde ihtilaf ettiğine ayrı ve doğru bir bakış açısı getirmeden Selefin menhecini doğru ankayabilmemiz mümkün değildir.

Siz siz olun Selefin menhecini, fehmini iyi anlamaya bakın, akidelerini doğru öğrenip ona sımsıkı sarılın, fıkıhda ise amel ettiğiniz görüşlerin Sünni bir müctehidin, Sünnet ehlinin görüşleri içinde bir görüşü olmasına dikkat edin, Allah cümlemizi ona kullukta muvaffak etsin.AMİN









hocam Allah razı olsun

anladım şimdi yani konu şu itikadında sıkıntı olduktan sonra hangi mezhepden oldunun önemi kalmıyor.dolayısı ile kabircilik olayının vs bunların hiç birinin herhangi bir mezheple ilgisi yoktur ve cehalettir .4 mezhep imamıda hakdır hangisi ile tam olarak itaat içinde olursak doğru yol budur . değilmi . ve arapçası olmıyan ben , türkiyede en iyi öğrenebileceğim fıkıh hanefi mezhebi olduğundan hanefi mezhebinin fıkıh külliyatlarını alıp okumam +camius sağir gibi benzeri eserleride edinip alıp okumam tek çıkar yol gibi .
 
A Çevrimdışı

akilli55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
evet bu mezheplere uyan kişilerden kimileri, mezhebin yolundan sapmış başka yollara tevessul etmişlerdir. Sizin açıklamanız ancak bu şekilde izah edilebilinir.
 
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
hocam Allah herkezden razı olsun .ben sapıklardan değil Allah'ın emrettiği bir kul olmak istiyorum ne sofizm yolunda nede başka bir yolda hz ömer,hz ali,hz ebubekir,hzosman hey neydi ise bende o yolda olmak istiyorum bu yüzden buda araştırmadan olmuyor .
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
hocam piyasada satılan bu kitap var acaba alsam onda yazarmı .


Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı 8 Cilt (1.hmr)-Fıkıh Külliyatları-Çağrı Yayınları.


birde hocam 3 tane sorum var kısa ve öz olarak cevap olabilirseniz ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN .


SORU1=şimdi hanbeli mezhebinin fıkıhında (kurban yanlızca Allah için kesilir kabirlere tapılmaz vs biliyosunuz işte ).

fakat hanefi mezhebinde durum bunun tam tersi . peki acaba hanefi fıkıh eserlerindemi böyle yazıyor yoksa ınsanlarmı görmek istemiyor .yani ebu hanifenin yazmış olduğu fıkıh külliyatında bunun için bir yasak yokmu işte kabirlere tapılmaz kurban yanlızca Allah için kesilir kesilir vs .


soru 2=dün çok utandım kendimden vahhibilerin kurucusu muhammed vahhabın kötü birisi oldunu sanıyordum sofizm düşüncesınıde ılkkez orda duydum çok nakşi vs sohbetlere gitmiştim nur sohbetlerine katılmıştım ama olaya hiç bu gözle bakmamıştım . şimdi ben artık hanbeliyim ama sıkıntı şu bize sorulduğunda biz hanbelimiyiz selefımıyız yoksa vahhabimiyiz.


benim bildiğim =selefılık tıpkı sofilik gibi bir isim yani mezhep vs değil aslında mantıkda herkez selefıdır .bu bakımdan selefılığı zaten kabul ettik .geriye ikişey kaldı vahhabilik ve hanbelilik vahhabilikte zaten hanbeliliğe biat etmiş bir tür tarıkat gibi görürsek biz hanbeliyiz . tıpkı sünni olan hanefi olan nakşiler gibi değilmi .



soru 3=mezhepler arasında (şafi,maliki,hanbeli,hanefi) bize öz anlamında (yani fıkıh kitapları,mezhebin kurucu imamı vs ) en yakın mezhep hangisidir.

birde günümüzdeki (değişmiş hallerini göz önünde bulundurarak) en yakını hangisi.

Aslında Ahl Sunnah kardeş gereken açıklamayı yapmış ama bende bazı eklemeler yapmak için yazıyorum.

C 1: Kabirlere kurban kesmek, tapınmak mezheblerle alakası olmayan, cahil sapıkların amellerindendir. Hanefi mezhebi dahil hiç bir ehli sunnet mezheb alimi bunlara cevaz vermez.

C 2 - 3 : İmam Ali (r.anh) bir sözünde "Kişilere bakarak Hak tanınmaz, Önce Hak bilinirse, kişiler tanınır". Sofiler, cahil muridlerinin Hakkı görüb uyanmasına engel olmak için şirk ve hurafelerini reddedib kendilerini eleştiren ehl-i sunnet alimlerini (İbn Teymiyye, Abdulvehhab vb) iftira ile karalayarak gözden düşürmeye, hakkı setretmeye çalışmışlardır.
Size sorulduğunda ehl-i sunnet we'l cemaat musluman olduğunuzu, bunun yanında mezhebleri kabul etmekle birlikte taasub duymadığını , illa birini alıb 3 ünü atman gerekmediğini, Kur'an ve sahih hadisle delili olan (mezheb - selef) muctehidlerinin görüşleriyle amel edilebileceğini söyleyebilirsiniz.

İlgili Konu:

Mezheb ve Mezhebcilik?

https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-ve-mezhebcilik.21883/
 
H Çevrimdışı

hutame

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAH muhammed ibn abdulvahhaba rahmet etsın...4 mesep hak kabul edılmiştır mesebe takılma hanbelı meshebı isende devam lakın kuran sunnet ıle önce kendını yogur kuranın yada sunnetın içinde butun ıbadet ve şekılerı gecer bulamadıgını hambelı mesebıen bakan ki meseplerde bunlardan beslenır lakın fetvaalrındada hata ederler hataalrındada sevab alırlar ALLAH 4 mesep alimine rahmetını bereketını esırgemesın.. yine söleyeyim dini konularda kurana bak bulamassan sunnete bak illakı vardır. yoksa meseplere bak
 
C Çevrimdışı

cimkeriy

Misafir
şuanda açık seçik güzel bir anlatımı olan şafi fıkıh külliyatını buldum o yüzden onu öğreniyorum .
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
● NAMAZ KİTABI

Namazın Şartları

Daha önce de beriltildiği gibi teharet namazın şartlarından birisidir.

Namazı diğer bir şartı da namazın vaktinin girmesidir. Bu konuda esas alınan Cibrilin hadisidir : "O, Resulullaha vaktin öncesinde ve sonunda namazda imamlık etti ve dedi : "Ey Muhammed ! Namaz bu iki vaktin arasında olur". Bunu Ahmed (1/133), Tirmizi (149) ve Ebu Davud (393) rivayet etmiştir. [Ahmed Şakir sahih diyor (Müsnedin tahkiki 3081). Albani sahih diyor (irvaul ğalil 249)].

Abdullah bin Amr (r.a.) rivayet ediyor ki, Resulullah dedi : "Öğle namazının vakti, hüneş zevali aştıktan sonra ve bir kimsenin gölgesinin boyu, kendi boyuna eşit olduktan sonra başlar, ikindi namazının vakti gelincye kadar sürer. İkindi namazının vakti , güneş sararmaya başlayıncaya kadar sürer. Akşam namazını vakti, ufuktaki kızıllık kaybolunaya kadar sürer. Yatsı namazının vakti, gece yarısına kadar sürer. Sabah namazının vakti ise, fecrin doğuşundan güneş doğuncaya kadar sürer. Güneş doğduğunda namaz kılmayı bırak. . . [Muslim 612]

Bir rükete yetişmiş kişi namazın vaktine yetişmiş sayılır, çnki Resulullah demiştir : "Kim namazdan bir rükete yetişirse namaza yetişmiştir" [Buhari 580, Muslim 607]

He bir özür ve başka sebep olmadan namazları ve ya bazı namazları vaktinden sonraya ertelemek helal değildir.

Sefer ve ya yağış veya hastalık veya benzeri sebeplerle diğer namazla bileştirmek maksadı ile ertelemek istisnadır.

Namazı vaktinin evvelinde kılmak efzeldir. Eğer zorluk (çile) olmazsa yatsı namazı ve şiddetli sıcakta öğle namazı istisnadır. Resulullah demiştir : "Sıcaklık şiddetlendikte namazı serinliğe saklayın, çünki sıcağın şiddeti cehennemin nefesidir [Buhari 534, Muslim 615].

Kim bir namazı kazaya bırakarsa (namazı kılmadan namazın vakti geçerse) tertibe uymakla derhal kaza etmelidir . Eğer tertibi unudarsa veya cahil olarsa veya namazı ötürmekten korkarsa (kazaya bıraktığı) namaz ile vakti girmiş namaz arasındaki tertib hükümden düşür. [Yani eğer namazı bilerekten veya unudarak veya uykuya dalarak kazaya bırakırsa, hemen kaza etmesi ve bu zaman namazların tertibini koruması vaciptir. Eğer öğle namazı vaktinde uykuya kalırsa ve ikindi namazı vaktinde uyanırsa bu zaman önc öğle namazını kaza etmeli ve sonra ikindi namazını kılmalıdır. Fakat unutarak ikindi namazını kılarsa veya kazaya bıraktığı amazlardan hangisinin önce olduğunu bilmediği için yanlış kılarsa, böyle oldukta tertibin zorumluluğu hükümden düşür]

Namazın şartlarından birisi de insanın derisini tavsif etmeyen (dar, şeffaf giysiler vücudu tavsif eder , onlarda namaz kılınmaz) mübah (mesela - çalınmış giyside namaz kılınmaz) bir giysiyle avreti kapamaktır.

Avretin üç çeşiti var.

1. Müğalleza : bu heddi-bülüğa ulaşmış kadının avretidir. Yüzünden başka vücudunun hepai avret sayılır.

2. Muhaffefe : bu yedi yaşından on yaşına kadar olan çocuğun avretidir. Çocuöun cinsiyet organı ve arka azasıdır (anüs deliği)

3. Mutevassita : bu yukarıdaki iki çeşitten başka geriye kalan herkesin avretidir. Göbekten dize kadar olan kısımdır.

Allah buyuruyor : " mescide çıkışınızda/ibadetinizde güzel giysilerinizi giyinin" [Araf 31]

Şartlardan birisi de kıbleye yönelmektir.

Yüce Allah buyuruyor : "Her nereden sefere çıkarsan çık , namaz kıldıkta Mescidi Haram tarafına yönel. [Bakara 149]

Aciz oldukta tüm vacipler hükümden düşdüğü gibi hastalık vea diğer sebeplerden dolayı insan kıbleye taraf dönmekten aciz olarsa bunun vacipliği hükümden (kuvvetten) düşür.

Allah buyuruyor : "Gücünüz yettiği kadar Allahdan korkun." [Tegabun 16]

Resulullah saferde iken devenin üstünde (sırtında) devenin yöneldiği tarafa nafile namazı kılardı. [Buhari 1093] . Tivayetin birinde ise "fakat faz namazlarında kılmazdı" [Müslim 700; Nesai 1/243 ,244] sözleri gelmiştir.

Şartlardan birisi de niyettir.

Tüm yerlerde namaz kılmak sahihdir, yalnız sayacağımız yerler istisnadır.

- necaset olan yer
- veya kasb edilmiş yer
- veya türbe
- veya hamam
- veya deve ahırı

et-Tirmizinin "es-Sünnen" serinde merfu olarak rivayet ediliyor ki, "Türbe ve hamamdan başka yeryüzünün heryeri secde yeridir." [Tirmizi 317 ; Ebu Davud 492; ibn Mace 745; Hakim 1/251. Albani sahih diyor "Sahihu ibn Mace"606]



● Namazın kılınış şekli ile ilgili bab

Namaza sakin ve ciddi tarzda gelmek müstahabtır.

Mescite (Camiye) girdikte bu sözleri söylemek gerek : "Bismillah, ves-Salatu vas-Selamu ale Resulilleh, Allahummeğir li zunubi vafteh li ebvabe rahmetik" [Tirmizi (314) , ibn Mace (771) ve ibn Hanbel (6/283). Albani "Sahih et-Tirmizi"de (259) sahih, Şueyb el-Arnaut ise "Camiul-Usul"da (4/317) hasen saymıştır] (Duanın anlamı - "Allahın ismi ile, Allahın Resuluna hayır-dua ve selam olsun ! Allahım benim günahlarıml bağışla ve rahmetin kapılarını yüzüme aç)

Mescide (Camiye) zağ ayakla girmek, solmayakla çıkmak gerek. Çəkarken yine aynı zikir yapılmalıdır, fakat sonuna "vafteh li ebvabe fadlik" sözleri artırılmalıdır, çünki bununla ilgili Ahmed ve ibn Mace'nin rivayet ettikleri hadis vardır.

Namaza başlarken "Allahu Ekber" demeli [bu ihram tekbiridir. Bu tekbir olmadan namaz sahih olmaz] ve dörd yerde ellerini çiyin beraberinde veya kulağına kadar kaldırır :

1. İhram Tekbirinde
2. Rükuya giderken
3. Rükudan kalktığında
4. Birinci teşehhütten kalktığında.

Çünki bu konuda Resulullahdan sahih hadisler gelmiştir.

Sağ elini sol elinin üzerine koymalı ve onları göbek üstüne veya göbek altına veya göğüs üzerine koymalıdır.

Sonra ise "Sübhaneke Allahumme ve bihemdike ve tabarakasmuke ve teale ceddüke ve la ilahe ğayruke" [Evy Davud 775; Tirmizi 232, 233 ; Nesai 2/132 ; ibn Mace 894, 806 ; Muslim 399] sözlerini vea Resulullahtan varid olmuş diğer istiftah dualarını okumalıdır.

Sonra "teavvuz" edir ve besmele getirir. Sonra fatiha suresini okumalıdır. Fatiha suresi ile birlikte dört rüketli ve üç rüketli namazlarda ilk iki rüketinde daha bir sure okunur. Sübh namazında mufessel surelerin uzunlarından birisini, mağrip namazında kısalarından birisini ve diğer namazlarda ise orta surelerden birisini okur. [Mufessel sureler "kaf" suresinden başlayan surelerdir. Mufessel uzun sureler kaf suresinden murselat suresine kadar, kısa sureler ise duha suresinden sona kadar olan surelerdir. Orta sureler ise amme suresi ile valleyli iza yağşa suresi arasındaki surelerdir]

Sonra rükuya gitmek için tekbir getirir, ellerini dizlerinin üzerine kiyur ve başını sırtı ile aynı beraberde tutur ve "sbhane rabbiyel-adim" [Muslim 772 ; Ebu Davud 871, 874 ; Nesai 1068, 1144 ; ibn Mace 888; Tirmizi 262] der ve bu sözleri tekrarlar. Bununla birlikte hem rüku, hem de secde halinde "sübhaneke Allahumme, Rabbane va bihandike, Allahummeğfirli" [Buhari 817 ; Muslim 484] sözlerini söylemesi güzeldir.

Sonra imam olarak veya yalnız olarak namaz kılarsa "semi Allahu limen hamideh" [Buhari 732 ; Muslim 411] diyerek başını kaldırmalıdır.

Bundan sonra her bir kes der : "Rebbane ve lekel-hemdu, hemden kesiran tayyiben mubarekeb fihi" [Buhari 799] "mil'es-seme'i va mil'el-ardi ve mil'e me şi'te min şeyin badu" [Muslim 476]

Sonra yedi azası üzerine secde edir, çünki Resulullah demiştir : "Yedi kemik üzerinde secde etmekte emrolundum : alın- ve eli ile burnuna işaret etti - iki el, iki diz ve ayaklar üzerine" [ Buhari 809, 810, 812, 815, 816 ; Muslim 490].

Secdede olarken "sübhane rabbiye ala" [Muslim 778] denir. Sonra tekbir getirir ve sol ayağı üzerine oturur, sağ ayağını (bacağını) ise dik tutur ve bu "iftiraş" adlanır. Yalnız sonuncu teşehhütten başka namazın tüm oturuşlarında böyle oturur, son teşehhütte ise yere oturub sol ayağını arka tarafın sağından çıkararak "tevarruk" edir.

Birinci secdeden kalktıktan sonra der : "Rabbiğfir li, varhamni, vahdini, varzuqni, vacburni, ve afini !" [Ebu Davud 850; Tirmizi 284; ibn Mace 898. Albani (Sahih Sünneni ibn Mace 732 ; Sahih Süneni't-Tirmizi 233) sahih demiştir.]

Sonra birinci secde gibi ikinci bir secde edir, sonra tekbir ederek penceleri üzerinden [Tirmizi 288] ayağa kalkır. Sonra ikinci rüketi de birinci rükette olduğu gibi kılır ve sonra birinci teşehhüt imin oturur . Bunun sözleri böyledir : "et-Tehiyyetu lillahi, vas-salevatu vat-tayyibet, es-selamu akeyke eyyuhen-nebiyyu ve rahmetullahi va beraketuhu, esselamu aleyne ve ale ibedillehis-salihin, eşhedu elle illallah ve eşhedu enne Muhammedin abduhu ve rasuluh" [Buhari 831, 6265; Muslim 402. İbn Mesudun rivayet ettiği seçenektir].

Sonra tekbir getirir ve her rükette fatiha suresini okuyarak namazın kalan kısmını kılır, sonra ise sonuncu defa teşehhüt edir ve bu teşehhüdün nasıl olduğunu söylemişdik. Sözlerin üzerine bunu ilave edir : "Allahumme, salli ale Muhammedin va ale ali Muhammedin, keme salleyte ale ali İbrhime, inneke hemidun-mecid, va barik ale muhammedin ve ale Ali Muhammedin keme berakte ale Ali İbrahime, inneke hemidun-mecid" [Buhari 6357 ; Muslim 406]

"Euzu billahi min azabi cehennem ve min azebil-qabr va min fitnetil-mehye vel-memet ve min fitnetil-mesihid-deccal" [Buhari 832 ; Muslim 589,590].

Sonra Allaha dua edip dilediyini isteye bilir. Daha sonra Ebu Davud'un Vali bin Hucrdan rivahet ettiği hadise [Ebu Davud 997. ibn Hacer sahih diyor (Buluğ el-Meram sayfa 340). Albani el-İrva'da (2/32) sahih diyor] esaslanarak hem sağına , hem de soluna "es-selamu aleykum ve rahmetullah" diyerek selam verilir.
Yukarıda kaydedilenler arasında lafzi erkanlar bunlardır : ihram tekbiri, me'mumdan başkalarına fatihanı okumak [imam veya yalnız olarak namaz kıldıkta fatihanı okumak vaciptir. Lakin me'mum oldukta yani imamın arkasında namaz kıldıkta imam kuran okuduğu zaman susarak dinlemek vaciptir. İmamın kıraatı arkasında namaz kılanlar için yeterlidir], sonuncu teşehhüt ve selam.

Diğer fiili ameller ise fiili erkanlardır, bunların arasında istisna olanlar ise birinci teşehhüttür, çünki o, namazın vaciplerindendir, aynı zamanda ihram tekbirinden başka diğer tekbirler, rükuda "sübhane Rabbitel Adim" ve sadece bir defa "sübhane rabbiyel ala", iki secde arasındaki oturuşta bir defa "rabbiğfirli" daha artık söylemek ise sünnettir. - imam ve yalnız olarak namaz kılan için "semi Allahu limen hemideh" herkes için ise "rabbane ve lekel hamd" söylemek namazın vaciplerindendir.

Bu vacipleri yanlışlıkla terketmek onları itibardan düşürür ve sehiv secdeleri etmek bunların yerini doldurur, cehalet yüzünden terketmek de böyledir.

Erkanlar ise ne yanlışlıkla ne cehalet yüzünden , ne de bilerekden terketmekle itibardan düşmez.

Diğerleri ise namazı güzelleştiren lafzı ve fiili sünnetlerdir.

Namazın erkanlarından birisi de tüm diöer erkanlarda "tume"nine göstermektir [tume"nine - hareketlerde acele etmemek, sakince hareketleri tam kirallarına uygun etmektir]

Ebu Hüreyreden Resulullahın şöyle dediği rivayet ediliyor : "Namaza kalktığın zaman güzel abdest al, sonra kıbleye taraf dön ve tekbir getir. Sonra sana kolay gelicek kadar Kurandan birşeyler oku, sonra ezalar sakince yerine oturuncaya kadar rüku et, sonra düz olucak kadar kalk, sonra ezaların sakince yerine oturuncaya kadar secde et, sonra bununtüm namazıarında yap ! [Buhari 757 ; Muslim 397]

Resulullah demiştir : "Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz öyle namaz kılın" [Buhari 631 ; Ahmed bin Hanbel 5/53 ; ed-Darimi 1/286]

Namazı bitirdikten sonra üç defa Allahtan bağışlanma diliyor ve diyor "Allahumme, Entes-Selam ve Munkes-Selam , tebarekte ya zel-Celali val-İkram !" [Üç defa bağışlanma dilemek üç defa "esteğfirullah" demekle olur./ Muslim 591]

"Le ilahe illallahi, vehedhu le şerike lehu, lehul-mulku ve lahul-hamdu va huva ale kulli şey'in kadirun, la ilahe illellahi ve la ne'budu ille iyyehu, lehun-ni'meti ve kehul-fedlu ve lehus-sana'ul hasenu muhlisine lehud-dine ve leu kerihel-kafirun" [Muslim 594]

Her biri otuz üç defa (33) olmakla "sübhanallah" , "elhamdülillah" , "Allahu Ekber" , zikirlerini söyler ve sonda yüzüncü defa "la ilahe illallah, vahedhu la şerike lahu lahul-mulku va lahul-hamdu va huva ale kulli şey'in kadir" [Muslim 597].

Farz namazlarına tabi olan tekid edilmiş ratibe namazları on adettir ve bunlar ibn Ömerin (ra) hadisinde kaydedilmiştir : "Resulullahtan on rüket ezberledim : "Öğleden önce iki rüket ve sonra iki rüket, Akşamdan sonra evde iki rüket, yatsıdan sonra evde iki rüket ve imsaktan (sübh) önce iki rüket" [Buhari 1182, Muslim 729]

AbdurRahman bin Nasir es-Sadi el-Hanbeli 'Menhecus-Salikin Tevdihil-Fıkhı fid-Din'' kitabindan yazdim . hanbeli fikhi ile ilgili muhtasar bir eserdir. son zamanlar hanbeli fikhi ogrenmeye balsayan ilim talebelerine bu kitaptan ders vermekle baslarlar , onceler ibn balbanin ahsarul-muhtasarat kitabindan ders verilirdi.

hanbeli mezebinin onemli kitaplarindan olan ibn kudamenin el-mugni eseri turkceye 4 cilt olarak muhtasar cevirilmistir.
 
Üst Ana Sayfa Alt