Happy Birthday Muhammed !
MEVLİD KANDİLİNİ KİM YAKTI
...Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp...
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbi olan ALLAH’a mahsustur. Salât ve selâm ALLAH’ın kulu ve rasûlü Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in, ailesinin, ashabının ve onun öğrettiği ile yetinen mü’minlerin üzerine olsun.
Osmanlılar döneminde 2.Selim (1566-1574) zamanından başlayarak minarelerden kandiller yakılarak duyurulduğu ve kutlandığı için bu geceler kandil ismiyle anılır olmuştur. Bu gecelerin ismi kandil olmazdan evvel yine kutlanıyorlardı fakat bu kutlamalar Rasulullah'dan üç yüz yıl sonra başladı.[1]
Mevlid doğum demektir. Mevlid kandili demekle ise Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in doğduğu günün kutsiyeti kastedilmiş olur. Bu cümle yüzyıllardır kullanılır ve bu isim altında bazı dini merasimler yapılır. Son yıllarda ise hem şemsî hem de kamerî olmak üzere (iki takvime göre de ) bir yılda iki defa kutlandığına hep birlikte şahit olduk. Bu kutlamalar esnasında ; camilerde ve tv.lerde Süleyman Çelebi’nin yazdığı; Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in doğumunu anlatan ve onu öven mevlid şiiri okunmakta, ilahiler söylenmekte ve Kur’an tilavet edilmektedir. Bunları hepimiz biliyoruz. Peki biz bu işi Peygamber (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in arkadaşları olan, sahabelerin yaptığı gibi yapsak daha iyi olmaz mı ? Elbette daha iyi olur. Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir tarihi araştırmayla görüyoruz ki; sahabeler peygamberin doğum gününü kutlamamışlardır. O güne özel merasimler tertip etmemişlerdir. O güne özel oruç tutmamışlardır. O gece daha sevap olur diye onlarca rekat namaz kılmamışlardır. Ya ondan sonraki asırda ? Onlar da böyle bir şeyden habersiz yaşamışlardır. Ne mezhep imamlarının, ne de diğer müctehid alimlerin doğum günü kutlamasından haberleri yoktur.
Mevlid şiirini yazan Süleyman Çelebi de, insanlar bu şiiri Peygamberin doğum gününde okusunlar diye yazmamıştır, ya da –ne alakası varsa- ölülerin ardından okunsun diye ! Hal böyleyken; Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp; bizim peygamberimiz doğum günü kutlanmaya daha layıktır, demeleri neticesinde, bu mevlid kandili dinimize bulaşmıştır. Sanki şiir okumakla yücelttiklerini sandıkları Peygamber: “Hrıstiyanların Meryem oğlu İsa’yı övmede aşırı gittikleri gibi, beni övmede aşırı gitmeyin, sadece ALLAH’ın kulu ve Rasûlüdür deyin” dememiş gibi !
Şimdilik bu kadar aşırı gidiyorlar. Hrıstiyanlar da İsa’nın doğumunu kutlamaya içki içerek başlamamışlardı, fakat zaman nelere şahit oldu. Birileri minarede kandil yaktı, birileri kandil simidi dağıttı, birileri bu işin ALLAH'ın emri olduğunu sanarak o gün oruç tuttu, namaz kıldı, ve daha birkaç yıldan beri, mevlid kandili senede iki kere kutlanır olduğu gibi birçok değişmeler olacak ve insanlar asılsız hurafe işlerle uğraştırılacaktır.
Dinimizin gerçek emir ve yasaklarından ve sevap kazanma yollarından habersiz yaşadığımız ve önümüze din diye ne konursa onunla yetindiğimiz acı bir gerçektir. ALLAH’ın emrettiği işlerle, Peygamber (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in emrettiği işlerle uğraşmadığımız ve hatta asılsız işlerle zaman harcadığımız için; huzur-u İlâhi’de amel defterlerimiz başımıza çalınıp da eyvah demek istemiyorsak; en kolay inandığımız sözler ve işler din adına herkesin söyledikleri olmamalı. Çünkü dinde olmayan birçok hurafe ve bid’atları din diye satanlar var. Bir karpuzu seçmeye gösterdiğin titizliği, din adına duyduğun bir sözü tahlil etmeye de gösteriyor musun ? Hani bir üçgen parça kestirirsin karpuzdan, madem olgun ispatla dersin ya, onun gibi. Din adına kapalı kutuları almadan önce içindekinin isbatını istemelisin. Mesela bu kandiller niye kutlanıyor. Peygamber böyle bir şey öğretmiş midir ? “Aslı olmasa yapılır mıydı” derler. O halde hangi hadis kitabında ve sahih mi ? demelisin. Mahiyetini bilmediğin her mesele için sahih kaynaklardan delil sormalısın. Bilmelisin ki Kur’an ve sahih sünnetten başka sevap kazanma ve ibadet tarzı öğreten bir kaynak olamaz. Bu hususlarda kim ne yazmış veya söylemişse sözünü Kur’ana ve sahih sünnete dayandırmalı, ispatlayabilmelidir. Muhterem kardeşim; sana Rasulullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in bir hadisini nakledeyim, ilk defa duyacak olanların bilmesi için de bir kelimeyi dipnotta açıklayayım. ALLAH’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Rasulullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“İşlerin en şerlileri dine sonradan sokulanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır.
Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemliktir.”[2]
VE SELAMUN ALE’L MURSELÎN VE’L HAMDU LİLLAHİ RABBİ’L ALEMÎN
Kaynaklar :
[1] (Şamil İslam Ansiklopedisi “Kandil” bölümüne bakınız.)
[2] Nesâî (1578)
MEVLİD KANDİLİNİ KİM YAKTI

...Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp...
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbi olan ALLAH’a mahsustur. Salât ve selâm ALLAH’ın kulu ve rasûlü Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in, ailesinin, ashabının ve onun öğrettiği ile yetinen mü’minlerin üzerine olsun.
Osmanlılar döneminde 2.Selim (1566-1574) zamanından başlayarak minarelerden kandiller yakılarak duyurulduğu ve kutlandığı için bu geceler kandil ismiyle anılır olmuştur. Bu gecelerin ismi kandil olmazdan evvel yine kutlanıyorlardı fakat bu kutlamalar Rasulullah'dan üç yüz yıl sonra başladı.[1]
Mevlid doğum demektir. Mevlid kandili demekle ise Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in doğduğu günün kutsiyeti kastedilmiş olur. Bu cümle yüzyıllardır kullanılır ve bu isim altında bazı dini merasimler yapılır. Son yıllarda ise hem şemsî hem de kamerî olmak üzere (iki takvime göre de ) bir yılda iki defa kutlandığına hep birlikte şahit olduk. Bu kutlamalar esnasında ; camilerde ve tv.lerde Süleyman Çelebi’nin yazdığı; Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve sellem) ‘in doğumunu anlatan ve onu öven mevlid şiiri okunmakta, ilahiler söylenmekte ve Kur’an tilavet edilmektedir. Bunları hepimiz biliyoruz. Peki biz bu işi Peygamber (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in arkadaşları olan, sahabelerin yaptığı gibi yapsak daha iyi olmaz mı ? Elbette daha iyi olur. Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir tarihi araştırmayla görüyoruz ki; sahabeler peygamberin doğum gününü kutlamamışlardır. O güne özel merasimler tertip etmemişlerdir. O güne özel oruç tutmamışlardır. O gece daha sevap olur diye onlarca rekat namaz kılmamışlardır. Ya ondan sonraki asırda ? Onlar da böyle bir şeyden habersiz yaşamışlardır. Ne mezhep imamlarının, ne de diğer müctehid alimlerin doğum günü kutlamasından haberleri yoktur.
Mevlid şiirini yazan Süleyman Çelebi de, insanlar bu şiiri Peygamberin doğum gününde okusunlar diye yazmamıştır, ya da –ne alakası varsa- ölülerin ardından okunsun diye ! Hal böyleyken; Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp; bizim peygamberimiz doğum günü kutlanmaya daha layıktır, demeleri neticesinde, bu mevlid kandili dinimize bulaşmıştır. Sanki şiir okumakla yücelttiklerini sandıkları Peygamber: “Hrıstiyanların Meryem oğlu İsa’yı övmede aşırı gittikleri gibi, beni övmede aşırı gitmeyin, sadece ALLAH’ın kulu ve Rasûlüdür deyin” dememiş gibi !
Şimdilik bu kadar aşırı gidiyorlar. Hrıstiyanlar da İsa’nın doğumunu kutlamaya içki içerek başlamamışlardı, fakat zaman nelere şahit oldu. Birileri minarede kandil yaktı, birileri kandil simidi dağıttı, birileri bu işin ALLAH'ın emri olduğunu sanarak o gün oruç tuttu, namaz kıldı, ve daha birkaç yıldan beri, mevlid kandili senede iki kere kutlanır olduğu gibi birçok değişmeler olacak ve insanlar asılsız hurafe işlerle uğraştırılacaktır.
Dinimizin gerçek emir ve yasaklarından ve sevap kazanma yollarından habersiz yaşadığımız ve önümüze din diye ne konursa onunla yetindiğimiz acı bir gerçektir. ALLAH’ın emrettiği işlerle, Peygamber (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in emrettiği işlerle uğraşmadığımız ve hatta asılsız işlerle zaman harcadığımız için; huzur-u İlâhi’de amel defterlerimiz başımıza çalınıp da eyvah demek istemiyorsak; en kolay inandığımız sözler ve işler din adına herkesin söyledikleri olmamalı. Çünkü dinde olmayan birçok hurafe ve bid’atları din diye satanlar var. Bir karpuzu seçmeye gösterdiğin titizliği, din adına duyduğun bir sözü tahlil etmeye de gösteriyor musun ? Hani bir üçgen parça kestirirsin karpuzdan, madem olgun ispatla dersin ya, onun gibi. Din adına kapalı kutuları almadan önce içindekinin isbatını istemelisin. Mesela bu kandiller niye kutlanıyor. Peygamber böyle bir şey öğretmiş midir ? “Aslı olmasa yapılır mıydı” derler. O halde hangi hadis kitabında ve sahih mi ? demelisin. Mahiyetini bilmediğin her mesele için sahih kaynaklardan delil sormalısın. Bilmelisin ki Kur’an ve sahih sünnetten başka sevap kazanma ve ibadet tarzı öğreten bir kaynak olamaz. Bu hususlarda kim ne yazmış veya söylemişse sözünü Kur’ana ve sahih sünnete dayandırmalı, ispatlayabilmelidir. Muhterem kardeşim; sana Rasulullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem)’in bir hadisini nakledeyim, ilk defa duyacak olanların bilmesi için de bir kelimeyi dipnotta açıklayayım. ALLAH’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Rasulullah (sallALLAHu aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
“İşlerin en şerlileri dine sonradan sokulanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır.
Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemliktir.”[2]
VE SELAMUN ALE’L MURSELÎN VE’L HAMDU LİLLAHİ RABBİ’L ALEMÎN
Kaynaklar :
[1] (Şamil İslam Ansiklopedisi “Kandil” bölümüne bakınız.)
[2] Nesâî (1578)