H
Çevrimdışı
- HAYIZ, İSTİHÂZE VE NİFAS 1-HAYIZ VE İSTİHÂZE.. 2
* Hayız Ve İlgili Hükümler. 2
* Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır. 4
* Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti. 5
* Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak. 5
* Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer Ve Hayızlının Artığı Temizdir. 8
* Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması Ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi 9
* Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni Ve Elbisesi Temizdir. 10
* Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli. 11
* Âdet Dışı Kan (İstihâze) Gören Kadının Hayız Ve Sonraki Hâli. 12
* Adet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzli Kadının Durumu. 14
* Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayıramayan İstihâzeli Kadının Durumu. 14
* Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar. 15
2- Nifas (Lohusalık). 16
* Nifas Müddeti Ve Hükümleri. 17
Fıkhı Hükümler. 17
Tablo II (Gusül). 19
K- HAYIZ, İSTİHÂZE VE NİFAS 1-HAYIZ VE İSTİHÂZE
İslâm, bazı ibadetlerde temizlik şartı koşar. Maddî temizlik yanında manevî temizlik de bu noktada çok Önemlidir. Abdest ve gusül gerektiren haller manevî kirliliktir. Söz konusu hallerin bir kısmı tabiî sebeplerden kaynaklanır, bunlar da hayız ve nifas[1] gibi kadınların özel halleridir. Bu durumda bir Müslüman kadın bazı ibadetleri terk eder ve kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunamaz. Bazı şeylerin bu dönemde terk edilmesi emredilerek birtakım keyfiliklerin önüne geçilmiştir. İslâm'ın sağladığı bu kolaylık, kadınların özel hallerinde biyolojik ve psikolojik sıkıntı içinde olmalarından kaynaklanmış olabilir. Ancak önemli olan Allah ve Rasûlü'nün emirlerine teslim olmaktır.[2]
* Hayız Ve İlgili Hükümler
Allah Teâlâ buyurdu:
'Sana hayzı sorarlar. De kî, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan (cinsel olarak) uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın! Temizlendiklerinde Allah'ın size emrettiği şekilde (meşru yoldan) onlarla beraber olun! Şüphesiz Allah tövbe edenleri sever, temizlenenleri sever' (Bakara 2/222).[3]
1/805- Enes b. Mâlik’ten (Radıyallahü anh):[4]
Yahudiler, bir kadın hayız gördüğünde evlerinde onunla oturup yemek yemezler ve cima etmezlerdi. Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) ashabı durumu sorunca Allah şu âyeti indirdi:
'Sana hayzı sorarlar. De ki, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın!’
Âyetin inzali bitince/okuyunca Rasûlullah (Saliaiiaha aleyhi ve sdiem) şöyle buyurdu:
"Cinse! birleşme dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz."[5]
2/806- Hz.Âişe annemizden (Radıyallahü anha):[6]
Mekke'ye girmeden önce Şerif[7] denilen yerde kendisi hayız görünce Rasûlullah (Saiiaiı'aha aleyhi veseiiem) ona şöyle dedi:
"'Beytullahı tavaf etmen dışında, bir hacının yapabileceği her şeyi yapabilirsin."[8]
3/807- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUaha anhâ):[9]
Yedi seneden beri,[10] Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümmü Habibe bt. Cahş'ın[11] istihâze hâli uzadı (kam hiç durmadı)[12] ve durumu Rasûlullah'a bildirdi.[13] Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seHem) şöyle buyurdu:
"(Devam eden) bu kan hayız değildir, ancak bir damar (akıntısı/sızıntısı) dır. Hayız (günü) başladığında namazı bırak, süre tamamlanınca gusül al ve namazını kıl!"
Hz.Âişe ekledi:
"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın kırmızı rengi (leğendeki) suyun yüzüne çıkar (ve rengini değiştirirdi)."[14]
4/808- Muâze'den;[15]
Hz. Âişe'ye (RadıyaUahu anhâ): "Hayızlı kadının orucu kaza ettiği hâlde namazı kaza etmemesinin sebebi nedir?" diye sorunca bana dedi ki:
“Sen Hancı mısın[16] yoksa?[17]
"Ben Haricî değilim, ancak soru soruyorum."
"Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dönemindeyken bu hal geldiğinde biriyle emrolunur, diğeriyle emrolunmazdık. Rasûlullah orucun kazasını emreder, (ama) namazın kazasını emretmezdi"
NOT: Hz. Âişe onun Haricî olmadığını bildiği hâlde "Sen Haricî misin?" şeklindeki sorusunda, her şeye itiraz eden Haricîlere benzememek gerektiğine ince bir işaret bulunmaktadır. Hz. Âişe, Muâze'nin sorusunda samimi olduğunu anlayınca "Rasûlullah bize böyle emrederdi" diyerek konunun iman ve teslimiyet boyutuna dikkat çekmiştir.[18]
* Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır
5/809- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh):[19]
Rasulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle buyurdu:
"Kim hayızlı karısıyla cinsel ilişkide bulunursa ya da karısına arkadan (dübüründen) yaklaşırsa veya kâhine (soru sormaya) gider de tasdik ederse Allah'ın Muhammed'e indirdiği (dinden/kurallardan) uzaklaşmış olur."
§Diğer rivayette: "Kâhinin dediğini tasdik ederse Allah'ın Muhammed’e indirdiğini inkâr etmiş olur" şeklinde geçmektedir.[20]
* Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti
6/810- İbn Abbas (Radıyaltaltü anhüma):[21]
Hz. Peygamber'in (Saiiaitaim aleyhi ve seikmy. "Karısıyla hayızlı hâlde cinsel ilişkide bulunan bir dinar ya da yanm dinar tasadduk edeceği" (sözünü) nakletti.
§İbn Abbas'tan (başka lafızla), Hz. Peygamber'in hayızlı iken karısıyla cinsel İlişkide bulunan kişi hakkında, "O kişi bir dinar tasadduk eder, eğer bulamazsa yarım dinar yeter" (sözü) nakledildi.
NOT: Hayızlı hâldeyken kişinin karısıyla cima etmesi haramdır ve bu. şekildeki cimânın büyük günah olmasında ulemânın ittifakı vardır. Bunun keffâreti ittifakla, söz konusu cima âdetin ilk günlerinde olursa 1 dinar (4,25 gr. altın), son günlerinde olursa yarım dinar tasadduk etmek müstehabdır.[22]
* Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak
7/811- Meymûne annemizden (Radtyaiiahu anhû):[23]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) hayızlı hâldeki eşlerine izar[24] üzerinden dokunurdu/favdalanırdı.[25]
8/812- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiahUanhâ):[26]
Rasûlullah (SaüaUaim aleyhi ve setiem) hayızlı hâldeki eşlerine izar üzerinden dokunurdu/faydalanırdı.[27]
9/813- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM anhâ):[28]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) birimize hayızlı hâldeyken izar kuşanmasını/bağlamasını emreder, sonra (izar üzeriden) ondan faydalanırdı.[29]
10/814- Hz. Âişe annemizden (Radıyailahu anha):[30]
Ben hayızlıyken Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana temas eder, ben hayızlıyken benimle birlikte yorganımın altına girer (yanımda yatardı). Fakat o, doğal ihtiyacı[31] konusunda, kendisine en çok sahip olanınızdı.[32]
11/815- Hz. Âişe annemizden (Radıyailahu anha):[33]
Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) bana izan kuşanmamı/bağlamamı emreder, sonra bana temas ederdi. Ben hayızlı olarak, o itikâftayken onun başını yıkardım.[34]
12/816- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anha):[35]
Ben hayızlıyken üzerimde elbise olduğu hâlde Rasûlullah'la aleyhi ve sel tem) aynı yatakta uyurdum.[36]
13/817- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anha):[37]
Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saiiaitaim aleyhi ve sellem) bana sarılır ve başımdan faydalanırdı (öperdi).[38]
14/818- Hz. Âişe annemizden (Radtyallahu anhâ):[39]
Rasûlullah (Saikına/m aleyhi ve seiiem) mescitte itikattayken bana başını uzatırdı ve ben de hayizlı olduğum hâlde onun saçını tarardım.[40]
15/819- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[41]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), hayızlı karısından faydalanmak isteyen adam hakkında şunu söyledi:
"Sadece izar üzerinden (faydalanma hakkı vardır)."[42]
16/820- RasûluIlah'ın eşi Meymûne annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[43]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) eşlerinden birine hayizhyken, eşinin üzerinde (avret mahallini örten) baldırlarının yarısına kadar ya da dizlerine kadar ayırıcı/engelleyici bir kumaş olduğu hâlde ona dokunurdu.[44]
17/821- İbn Kurayza es-Sadefî'den:[45]
Hz. Âişe'ye (Hadıyaitahü anhây, "Sen hayızlıyken Rasûlullah seninle beraber yatar mıydı?" diye sorunca şöyle dedi:
"Evet, üzerime izarımı bağladığımda (benimle yatardı). O dönemde ancak tek yatağımız vardı. İzzet ve celâl sahibi Allah bana bir yatak daha nasip edince Rasûlullah'tan ayrı yatmaya başladım."[46]
18/822- Cümey' b. Umeyret-Teymî'den:[47]
Halam ve teyzemle beraber Hz.Âişe'ye (Radıyaiiahü aniıâ) gittik ve ona; "Sizden biri hayız gördüğünde, Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) için ne yapardı?" diye sordum. Dedi ki:
"Bizden biri böyle olduğunda üzerine geniş bir izar bağlar, sonra Rasûlullah'a elleri ve boynu ile sarılırdı/ kucaklardı."[48]
19/823- Ümmü Seleme annemizden (Radıyaitaha anhâ):[49]
Rasûlullah'la (Saiiaiiahü aleyhi ve seiicm) aynı örtü altında yatarken ben hayız gördüm ve (yataktan) ayrıldım. Rasûlullah:
"Hayız mı[50] gördün?" diye sorunca şöyle dedim:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Kadınların gördüğü[51] şeyi gördüm."
Bunun üzerine Rasûlullah buyurdu ki:
"Bu, Âdem'in kızlarına takdir edilen bir şeydir."
Ümmü Seleme devamla şöyle dedi:
Sonra onun yanından ayrıldım, durumumu ayarladım, bir kumaşla kan mahallini kapattım/bağladım ve gelip Rasûlullah'la aynı örtü/yorgan altına girip (yattım)."[52]
20/824- Hz.Âişe annemizden (Radıyaitaha anha):[53]
Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) aynı yatakta yatarken ben hayız gördüm ve ondan geri çekildim. "Hayız mı gördün?" diye sorunca 'Evet' dedim. Rasûlullah: "Üzerine izar al/bağla ve geri gel!" dedi.[54]
21/825- Büdeyye'den:[55]
(Rasûlullah'ın hanımı) Meymûne bt. Haris (Radıyaiiahu anhâj, beni Abdullah b. Abbas'ın karısına (Radıyaiiahu animm) göndermişti, aralarında akrabalık vardı. Baktım ki onun yatağı kocasının yatağından ayrıydı. Bunun ayrılık için yapıldığını zannettim ve durumu sordum. Şöyle dedi:
'Hayır, ama ben hayızlıyım ve hayız günlerimde yatağıma kocam yaklaşmaz (yatmaz).'
Sonra Ümmü Seleme'nİn (Radıyaiiai™ anim) yanına döndüm, durumu anlatınca beni İbn Abbas'a gönderdi ve şunu söyledi:
'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sünnetini terk mi (eder)? Rasûlullah eşlerinden hayızlı birisiyle (aynı yatakta) yatarken aralarında ancak dizlerini aşan/geçen bir örtü bulunurdu (ayrı yatmazlardı).'[56]
Açıklama
Bu rivayetlerden, bir kişinin hayızlı hâldeki karısından izar üzerinden faydalanmasının meşru olduğunu anlıyoruz. Ancak müctehidier bu durumda kişinin faydalanma Ölçüsünde ihtilâf ettiler; İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre izar üzerinden faydalanması caizdir, ama göbekle diz kapağı arasından faydalanamaz/dokunamaz. Ancak İ. Ahmed'e göre cima dışında kişinin karısının diz kapağı ile göbeği arasından da faydalanması mubahtır. Müctehidlerin ihtilâfının sebebi, Rasûlullah'm; "Cima dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz"[57] sözü ile izar üzerinden faydalanma şeklindeki ameli arasında farktır. Cumhur, mutlak hadisin kayıtlanması şeklinde olan Rasûlullah'm uygulamasını esas olarak aldı. İ. Ahmed ise, mutlak söz ile amel etti ve kayıtlanan uygulamanın mendûb (fazilet) olduğunu belirtti.
'İzar üzerinden faydalanma' görüşü ihtiyaten alınmalıdır.[58]
* Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer Ve Hayızlının Artığı Temizdir
22/826- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaha anha):[59]
Rasûlullah'a (SaUaihhü aleyhi ve seiiem) bir kap getirildiğinde hayızh olduğum hâlde (önce) ben içerdim, sonra Rasûlullah onu alır, aynı yerden içerdi,[60] etli kemikten yediğimde ağzımı koyduğum yere Rasûlullah da ağzını kordu (aynı yerden yerdi).[61]
23/827- Abdullah b. Sa'd'dan (Radıyaitaha anh):[62]
Rasûlullah'a (Saitaüahu aleyhi ve seiicm), hayızlı bir kişiyle beraber yemek yemenin (hükmünü) sordum, şöyle buyurdu. "Onunla yemek yiyebilirsin!"[63]
* Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması Ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi
24/828- Menbûz, annesinin (şu sözünü) nakletti:[64]
Meymûne annemizin (Radıyaiiahu anim) huzurundayken, yanına İbn Abbas geldi. Ona dedi ki:
"Ey yavrum! Başının dağınıklığı da ne böyle?" İbn Abbas:
"Beni güzelleştiren (eşim)[65] Ümmü Ammar hayızlı" diye cevap verince, o şöyle dedi:
"Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?[66] Bizden birisi hayızlıyken Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) onun yanına gelir, başını onun kucağına kor ve o, eşi hayızlı olduğu hâlde (ona bitişik olarak) Kur'ân okurdu. Bizden birisi hayızlıyken, Rasûlullah'ın seccadesini getirir ve mescide bırakırdı. Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?"[67]
25/829- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaha anh):[68]
Ben hayızlıyken, Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) başını kucağıma kor/ bana yaslanır[69] ve Kur'ân okurdu.[70]
26/830- İbn Ömer'den (Radıyallalıü anhüma):[71]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve settem) Hz. Aişe annemize (Radıyallahü anM) "Mescitten seccadeyi[72] bana al, getir!" deyince: 'Temiz değilim/hay izliyim" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde mi?"
§Bir rivayette: Ben: "Hayızlıyım" deyince: "Hayzın elinde değil..." buyurduğu nakledilir.[73]
27/831- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü auhâ):[74]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem): "Mescitten seccadeyi bana al, getir!" deyince ben:
"Hayızlıyım" dedim. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde değil."[75]
28/832- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ):[76]
Rasûlullah (SaitaUahu aleyhi ve seiiem) mescitteyken bir cariyeye dedi ki: "Bana seccadeyi al, getir!"
(Hz. Âişe ekledi: Rasûlullah seccadeyi serip üzerinde namaz kılmak istiyordu.)
Cariye: "Ben hayızhyim" deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onun hayzı elinde değil."[77]
Açıklama
Hayızlı kadının mescide girmesi konusunda ihtilâf edildi:
a- Zeyd b. Sabit, Müzenî ve Zahirîler 'mescidin kirletilmesi söz konusu değilse hayızlı kadın girebilir1 dediler ve bu babdaki hadisleri delil getirdiler.
b- Hanefî ve Mâlikîler 'orada oturması ve oradan geçmesi caiz değildir* dediler ve Rasûlulfah'ın: "Mescide cünüp ve hayızlı olanın girmesini helâl kılmıyorum"[78] hadisini delil getirdiler ve bu babdaki hadisleri de "girmek" yerine, sadece "elini uzatıp almak/vermek" olarak anladılar.
c- Şâfiî ve Hanbelîler ""Cüniipde olduğu gibi sadece mescitten geçebilir,
ancak orada kalamaz' dediler ve âyetteki "...ancak yolcu/yolda giden" bölümü ile delil getirdiler, Hanefî ve Mâlikîlerin delil olarak getirdiği hadisin bu âyetle tahsis edildiğini iddia ettiler.[79]
* Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni Ve Elbisesi Temizdir
29/833- Huzeyfe b. el-Yemân'dan (Radıyallahü anh):[80]
Bir gece Rasûlullah'm (Saiiaihiıu aleyhi ve seüem) evinde kaldım.[81] Rasûlullah namaza kalktı; üzerinde yorganın bir tarafı ve hayızlı olup namaz kılamayan Hz. Âişe (RadıyaUaM aniıâ) annemizin üzerinde de diğer tarafı vardı, (aynı yorganda yatmışlardı).[82]
30/834- Abdullah b. Şeddâd'dan:[83]
Hz. Peygamber'in eşi olan Meymûne annemizin (Radıyaüaha anhâ) şöyle dediğini işittim:
"Ben yanında uyurken Rasûlullah (Saitatiaim aleyhi ve setiem) gecenin bir bölümünde namaza kalkar ve namaz kılardı. Secdeye gittiği zaman da elbisesi bana değerdi, hâlbuki ben hayızlıydım."[84]
31/835- Hz. Âişe annemizden (Radtyaitahu anhâ):[85]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sdtem) namaz kılarken kendisinin geceleyin hayız vakti gelmişti ve üzerinde kan olan (Hz. Peygamber'e ait) elbiseyi işaret edince Rasûlullah namazda ona 'yıkamasını' işaret etti. Hz. Âişe kan olan yeri yıkadı, daha sonra Rasûlullah o elbiseyi alıp (giydi) ve onunla namaz kıldı.[86]
32/836- Hz. Peygamber'in eşi Âişe annemiz (Radtyaiiahu anha):[87]
"Ben hayızlıyken Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aieyiu ve seiiem) aynı yorgan içinde gecelerdim/yatardım" dedi ve ekledi:
"Eğer benden ona bir şey (kan) bulaşırsa, başka yere taşırmaksizın[88] sadece o kısmı yıkar ve aynı elbiseyle namaz kılardı."
NOT: Yıkama ile ilgili bu tavsiyenin sebebi çölde su azlığı ve elbise yetersizliğidir. Çünkü bu gibi rivayetlerde temiz olan bir elbiseye bulaşan küçük lekeler yıkanmakla iktifa edilmektedir. Ancak dileyen elbisenin tümünü yıkayabilir.[89]
* Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli
33/837- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anhâ):[90]
'Bir kadın Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) geldi ve dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! (Hayızdan) temizleneceğimde nasıl gusül alayım?" Rasûlullah:
"Kokulu/güzel bîr kumaş parçası al ve onunla temizlen!"
"Onunla nasıl temizleneyim?"
"Onunla temizlen!"
"Onunla nasıl temizleneyim?" Kadının tekrar sorması üzerine Rasûlullah 'Subhânallah!' dedi ve başka tarafa yönelerek:
"Onunla temizlen!" diye sözünü tekrarladı.'
Hz. Aİşe (Radıyaltahil aııhâ) del* kî:
'Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) demek istediğini anlamıştım, hemen o kadını tutup kendime çektim, sonra da Rasûlullah'ın demek istediğini ona anlattım.'
§İkinci rivayet: İbrahim b. Muhacir'den:
Safiyye bt. Şeybe, Hz. Âişe'nin (Radıyaiiahuanhâ)şu sözünü nakletti: 'Esma[91] Rasûlullah'a {Saiiaiiaim aleyhi ve senem) hayızh kadının gusül alma konusunu sordu. Rasûlullah şöyle dedi:
"Sizden biri suyunu ve sidrini[92] alır, (onlarla) temizlenir, temizliğini tam yapar. Sonra başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Bunun peşinden üstüne (tüm vücûduna) su döker, (temizlenir) ve güzel/kokulu bir kumaş parçası alır, onunla da temizlenir." Esma:
"Onunla nasıl temizlenir" diye sorunca Rasûlullah tekrar:
"Subhânallah! Onunla temizle[93]" dedi.'
Hz. Âişe (Radıyattaimanhû) sözüne şöyle devam etti:
'Sanki o kadın, kanın izi ile ilgili konuyu öğrenmek için anlamazlıktan geliyordu ve Rasûlullah'a cünüp olan kişinin alması gereken guslü sordu, Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Suyunu alırsın, temizlenirsin, temizliğini tam yaparsın (fazlaca temizlenirsin). Sonra bu kişi başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Ardından üzerine (tüm vücuduna) su döker."'
Hz. Âişe annemiz ekledi:
'Ensarm kadınları ne iyi kadınlar! Onlardaki haya duygusu, dini öğrenmeye mani olmuyor.1
NOT: Bu rivayette müftî ve müsteftî (fetva soran) ile ilgili hükümlere işaret edilmiştir.
1- Fetva veren kişi, sorulara doğru cevap vermelidir, ancak yanlış anlaşılmayacaksa bazı şeyleri mutlak olarak ya da kinaye yoluyla ifade edebilir.
2- Her Müslüman dinî sorunlarını âlim/uzman bir insana sormalı ve doğrusunu öğrenmelidir.
3- Kadınlara has konularda bilgili/uzman kadınlar yetiştirilmelidir. Rasûlullah döneminde, özellikle kadınlara ait birçok problemi başta Hz. Âişe annemiz olmak üzere Hz. Peygamber'in eşleri hallediyordu.[94]
34/838- Hz. Âişe annemiz (Radıyatiaha anhâ):[95]
Ensann kadınlarından bahsedilince onlardan övgüyle bahsetti, onlar hakkında güzel şeyler söyledi ve dedi ki:
"Nur sûresi(indeki örtünme âyeti) inince, hemen izara (ya da etraflarındaki izarlara) yöneldiler ve onları kestiler, sonra başörtüleri olarak kullandılar.
(Ensardan) bir kadın Rasûlullah'm (Saiiaiiaitu aleyhi ve sdiem) huzuruna girdi ve:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Hayızdan temizlenme şeklini bana anlatır mısın?'[96] deyince Rasûlullah buyurdu ki:
"Evet, sizden biri su ve (kokulu madde) sidri alsın..." Hz. Âişe yukarıdaki hadisin benzerini nakletti."
NOT: Hz. Âişe annemiz bu rivayette ensar kadınlarının iki önemli vasfına dikkat çekmektedir:
1- Mutlak teslimiyet: Başörtüsü ile ilgili Allah'ın emri inince, hemen elbise veya kumaş cinsinden bir şey aradılar ki onu kesip başörtüsü yapabilsinler. Burada kadın sahabilerin kulluk ve teslimiyete verdikleri Önem göze çarpmaktadır. Allah ve Rasûlü'nün emirleri karşısında yorum yapmadan, dini sulandırmadan ve işlerine geldiği gibi te'vil etmeden kul olan/itaat eden bu insanların şuuruna bugün ne kadar muhtacız!..
2- Dini doğru öğrenme gayretleri: Kendi sorunlarını Rasûlullah'a ve onun temiz eşlerine anlatıyorlar, dinî konularda hiç çekinmeden ilgili sorular sorabiliyorlardı.[97]
* Âdet Dışı Kan (İstihâze) Gören Kadının Hayız Ve Sonraki Hâli
İstihâze, kanın âdet günlerinden kısa ya da daha uzun süre gelmesidir, meselâ (Hanefîlere göre) üç günden az ya da âdetini aşıp on günden fazla gelmesi ve nifaslı kadın için kırk günden fazla gelmesi hali gibi, buna hastalık kanı da denmektedir.[98]
35/839- Fâtıma bt. Ebû Hubeyş'ten:[99]
Hz. Aişe annemizin (RadıyaitaimanhUma) yanına geldim ve dedim ki:
"Ey mü'minlerin annesi! İslâm'dan benim bir hissemin olmamasından ve (ayrıca) cehennemliklerden olmaktan korkuyorum, (zira) istihâze günlerimde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyorum." Hz. Aişe şöyle dedi:
"Hz. Peygamber (Saiiatiaim aleyhi ve sellem) gelinceye kadar otur!"
Hz. Peygamber gelince Hz. Âişe ona dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Bu, Fatıma bt. Ebû Hubeyş'tir. İslâm'dan kendisinin bir hissenin olmamasından ve cehennemliklerden olmaktan korkuyor, (zira) istihâze günlerinde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyor." Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Fatıma bt. Hubeyş'e her ay âdet günleri kadar durmasını, sonra gusül almasını, pamukla kan mahallini kapatmasını, kumaşla bağlamasını, bu şekilde temizlenip her namaz vaktinde abdest almasını ve namaz kılmasını emret/söyle! Bu (fazla kanama) şeytandan gelen bir darbedir ya da yaralanan bir damar veya ona arız olan bir hastalıktır."
NOT: Allah Rasûlü döneminde istihâze kanı gören kadınların sayısı dokuz olarak nakledilir:
1- Fâtima bt. Ebû Hubeyş (Radıyallahu anhâ),
2- Ümmü Habîbe bt. Cahş (Radıyallahü anhâ),
3- Hamne bt. Cahş (RadıyaUahu anhö),
4- Zeyneb bt. Cahş annemiz (RadıyaUahu anhâ),
5- Sevde annemiz (Radıyallahu anhâ),
6- Sehle bt. Seni (Süheyl) (RadıyaUahu anhâ),
7- Esmâ bt. Mersed el-Hârisiyye (Radıyallahü anhâ),
8- Zeyneb bt. Ebû Seleme (Radıyallahii anhâ),
9- Badine bt. Gaylan es-Sekafıyye (Radıyaliaha anM).[100]
36/840- Urve b. Zübeyr'den:[101]
Fatıma bt. Ebû Hubeyş (Radtyaiiaha aniıâ) anlattı:
Kendisi Rasûlullah'a geldi ve (fazla akan) kandan şikâyet etti. Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Bu bir damar (akıntısı)dır, âdet dönemin gelince bekle ve namaz kılma, âdet günleri sona erince temizlen, sonra diğer âdet günleri başlayıncaya kadarki arada namaz kıl!"[102]
37/841- Hz. Âişe annemizden (Radtyallaha anha):[103]
Fatıma bt. Ebû Hubeyş, Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: "Ben istihâze (âdet fazlası kan) gördüm." Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve şöyle buyurdu:
"Âdet günlerinde namazı bırak, sonra gusül al ve her namaz (vaktinde) abdest al (ve namazını kıl), isterse kan hasıra/sergiye damlasın."[104]
38/842- Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiaim anhâ):[105]
Rasûlullah döneminde bir kadının fazlaca kanı geliyordu. Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme durumu onun için Rasûlullah'a (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) sorunca[106], o buyurdu ki:
"Kendisine bu hastalık gelmeden önceki ayda gördüğü âdet geceleri ve günleri sayısınca yine beklesin ve bu aydaki (âdet) süresince de namazı terk etsin! Bu süre tamamlanınca gusül alsın, (kanın akmasını engellemek için) kumaş parçası bağlasın ve namazını kılsın!"[107]
39/843- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[108]
Ümmü Habîbe bt. Cahş, Abdurrahman b. Avf in karısıydı. Kendisi istihâze (âdet fazlası kan) görür ve hiç temizlenemezdi. Durumu Rasûlullah'a (SaUaUahü aleyhi ve seiiem) anlatılınca, o şöyle buyurdu:
"Bu hayız değildir, ama rahimdeki bir darbedir/rahatsızlıktır. Hayız günlerindeki âdet müddeti kadar beklesin ve namazı terk etsin, sonra (sürenin) bitmesini beklesin ve ardından her namaz vaktinde gusül alıp namaz kılsın!"[109]
Açıklama
önceki rivayetlerden farklı olarak burada istihâzeli kadının her namaz vaktinde gusül alması isteniyor ki bu da mendûb olarak tavsiye edilmektedir. Zira önceki rivayetlerde, âdet günleri bitince tek gusül ve her namaz vakti için de birer abdest emredilmektedir. Ancak Mâlikî ve Şâfiîler; 'bu durumdaki bir kadın, abdestiyle bir farz namaz eda edebilir' derken, Hanefî ve Hanbelîler; 'başka bir sebeple abdesti bozulmadığı sürece, o vakitte dilediği kadar namaz kılabilir' görüşündedirler. Bu ihtilaf hadisini farklı anlamadan kaynaklanıyor; Mâlikî ve Şâfiîler "her namaz için abdesi alY şeklinde anlarlarken, Hanefî ve Hanbelîler rivayetinden dolayı bu emrin 'her namaz vakti için abdest şeklinde olduğunu kabul ettiler.[110]
* Adet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzli Kadının Durumu
40/844- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[111]
Yedi seneden beri, Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümraü Habibe bt. Cahş'ın hayzı uzadı (kan hiç durmadı) ve durumu Rasûlullah'a bildirdi.[112] Rasûlullah (Saitaitahu aicyiu ve sdiem) şöyle buyurdu:
"Bu hayız değildir. Bu bir damar (akıntısı)dır. Âdet (günü) başladığında namazı bırak, süre tamamlanınca gusül al ve namazını kıl!"
Hz.Âişe ekledi:
"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın rengi (dökülen) suyun rengim değiştirirdi."
§Hz. Âişe annemizden başka senedle gelen rivayet:
Ümmü Habîbe bt. Cahş, Rasûlullah'tan fetva istedi ve
"Benden âdet dışı kanı (istihâze) geliyor" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Bu sadece bir damar (akıntısı)dır. Gusül al ve namazı kıl!" (Bu fetva üzerine) Ümmü Habîbe her namaz vaktinde gusül aldı. (Râvîlerden) İbn Şihâb dedi ki: "Hz. Peygamber her namaz vaktinde gusül almayı emretmedi. Sadece o (Ümmü Habîbe) bunu yaptı."[113]
* Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayıramayan İstihâzeli Kadının Durumu
41/845- Hamne[114] bt. Cahş (RadıyaiiahumM) anlatıyor:[115]
"Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadındım. Bu durumun fetvasını/hükmünü sormak ve anlatmak için Rasûlullah'a gittim, kendisini kız kardeşim Zeyneb bt. Cahş'm (Radıyaihhu anim) evinde buldum ve dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bir konuda sana ihtiyacım var!' Rasûlullah:
"Nedir o?" deyince ben şunu sordum:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadınım, bu konuda ne dersin? (Zira) bu durum beni namaz ve oruçtan engelliyor.'
RaSÛlullah (Sallaliahü aleyhi ve seüem) buyurdu ki:
"Pamuğu (tampon yapmanı) tavsiye ederim[116], zira o kanı tutar." Hamne:
'Bu kanama çok fazla (ona yetmez).'
'Ayrıca bir kumaş parçası bağla!'
'Şanl şarıl kanım akıyor.' Rasûlullah:
"O hâlde sana iki şey emredeceğim. Hangisini yaparsan diğeri için sana yeterli olur. İkisini de yaparsan, sen bilirsin. Bu (akıntı) şeytanın darbelerinden bir darbedir/rahatsızlıktır. Allah'ın bilgisine uygun olarak (her ay) altı ya da yedi gün hayız kabul et,[117] sonra da temizlendiğine (âdetin bittiğine) kanâatin geldiğinde gusül al ve (ayda) yirmi üç ya da yirmi dört gece-gündüz namazı kıl, orucu tut! Bu sana yeterlidir. İşte böylece her ay hayız ve temizlik dönemlerinde, hayız gören ve temizlenen kadınlar gibi hareket edersin.
(İkinci olarak) eğer öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (İlk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alırsın, sonra öğle ile ikindiyi bu şekilde beraber kılarsın. Ayrıca akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alır, sonra akşam ile yatsıyı bu şekilde beraber kılarsın. Sabah vakti de (tekrar) gusül alır ve namazı kılarsın. İstersen böyle yap! Buna gücün yeterse namazı böyle kıl ve orucu da tut!"
Sonra Rasûlullah ekledi:
"Benim iki işten en çok hoşuma giden budur (ikincisidir).'"[118]
Açıklama
Sürekli kanı gelen bir kadın âdet günlerini tesbİtte zorlanabilir; rnüctehidler bu konularda bazı ölçüler geliştirdiler:
1- Yeni kan görmeye başlayan kızın, kanı kesilmezse siyah renkli olduğu günleri âdet günlerinden sayılır.
2- Âdet günleri bilinen bir kadının kanı erken kesilse, sonra tekrar başlasa (mezheplerin İhtilâfına göre) hayızın son gününe kadar (on ya da on beş gün) devam etse ya da erken kesilse tümü hayız kanı sayılır. Ancak son hayız limitini geçerse âdeti kadarı hayız, fazlası istihâzedir.
3- Âdet günlerinde sarı ve bulanık renkli kanlar da hayız sayılır.[119]
§Yukandaki hadiste iki şeyden biri tavsiye edilmektedir.
1- Âdet dışı kan gören (istİhâzeli kadın) âdet günleri tahminî olarak bittiği zaman gusüİ alır ve her namaz vakti için abdest alıp namazlarını vaktinde kılar.
2- Ya da üğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem ederek beraber kılar ve sabahı da tek olarak kılar, ayrıca bu üç vakitte de birer gusül alır. Buradan yola çıkarak istihâzeli bir kadının gusül alarak namazları cem edebileceği görüşü Çıkmaktadır ki bu da İbn Abbas, Atâ' ve İbrahim en-Nehâî gibi âlimlerin görüşüdür. Ancak bazı rivayetlerden anlaşıldığı gibi buradaki cem sûrîdir, yani öğleyi son vaktine geciktirip, İkindiyi de ilk vaktinde kılmak şeklindedir.[120]
* Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar
42/846- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[121]
Seleme bt. Süheyl (bir rivayette; Süheyle bt. Seni) b. Amr istihâze (âdet dışı kan) görünce Rasûlullah'a (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) geldi ve bu durumu sordu. Rasûlullah da ona, her namaz (vaktinde) gusül almasını emretti. Bu emir ona zor gelince, Hz. Peygamber öğle ile ikindiyi cem ederek kılması halinde bir gusül, akşam ve yatsı(mn cem'i) için bir gusül ve sabah namazı için de bir gusül almasını emretti.[122]
43/847- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[123]
İstihâze (âdet dışı kan) gören bir kadın durumunu Rasûlullah aleyhi ve seüem) döneminde sormuştu, kendisine:
"Bu ancak inatçı/habis bir damar (akıntısı)dır" denildi ve öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve bunlar için bir gusül alması, akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve onlar için de bir gusül alması, ayrıca sabah namazı için de bir[124] gusül alması emredildi.[125]
44/848- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[126]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) buyurdu ki: "İstihâze (âdet dışı kan) gören kadın namazı kılar, isterse kan hasır/sergi üzerine dökülsün."[127]
45/849- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM anha):[128]
Rasûlullafr'la (Satiaiiahtı aleyhi ve seiiem) birlikte eşlerinden istihâzeli biri de itikâfa girdi. O eşi bu durumda gelen akıntıyı san ve kırmızı olarak görürdü. (Hattâ) o namaz kılarken biz (kanın fazlalığından dolayı) altına büyük kap[129] koyduğumuz da olurdu.[130]
46/850- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihha anhâ):[131]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), temizlik döneminde[132] kendisini şüphelendiren bir şey (kan) gören kadın hakkında şöyle dedi: "Bu ancak bir damar[133] (akıntısı)dır, (hayız değildir)."[134]
Açıklama
Âdet dışı kan gören (istihâzeli) kadın normal aile hayatına ve İbadetine devam eder; namaz, oruç, tavaf, itikâf ve kocasıyla cima kendisine yasak değildir. Âdet günleri bitince sarı ya da kırmızı akıntı gören kadının durumu hakkında ihtilâf edildi:
a- İmam Ebû Hanîfe; Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden onuncu güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları kaza etmez, tutmadığı oruçları kaza eder. Ancak bu akıntı on günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdei fun lerinden onuncu güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.
b- Mâlikî, Şâfıî ve Hanbelîlere göre hayzın en uzun müddeti on beş gündür. Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on beş günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden on beşinci güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları ve tutmadığı oruçları da kaza etmez. Ancak bu akıntı on beş günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdet günlerinden on beşinci güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.[135]
* Hayız Ve İlgili Hükümler. 2
* Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır. 4
* Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti. 5
* Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak. 5
* Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer Ve Hayızlının Artığı Temizdir. 8
* Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması Ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi 9
* Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni Ve Elbisesi Temizdir. 10
* Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli. 11
* Âdet Dışı Kan (İstihâze) Gören Kadının Hayız Ve Sonraki Hâli. 12
* Adet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzli Kadının Durumu. 14
* Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayıramayan İstihâzeli Kadının Durumu. 14
* Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar. 15
2- Nifas (Lohusalık). 16
* Nifas Müddeti Ve Hükümleri. 17
Fıkhı Hükümler. 17
Tablo II (Gusül). 19
K- HAYIZ, İSTİHÂZE VE NİFAS 1-HAYIZ VE İSTİHÂZE
İslâm, bazı ibadetlerde temizlik şartı koşar. Maddî temizlik yanında manevî temizlik de bu noktada çok Önemlidir. Abdest ve gusül gerektiren haller manevî kirliliktir. Söz konusu hallerin bir kısmı tabiî sebeplerden kaynaklanır, bunlar da hayız ve nifas[1] gibi kadınların özel halleridir. Bu durumda bir Müslüman kadın bazı ibadetleri terk eder ve kocası kendisiyle cinsel ilişkide bulunamaz. Bazı şeylerin bu dönemde terk edilmesi emredilerek birtakım keyfiliklerin önüne geçilmiştir. İslâm'ın sağladığı bu kolaylık, kadınların özel hallerinde biyolojik ve psikolojik sıkıntı içinde olmalarından kaynaklanmış olabilir. Ancak önemli olan Allah ve Rasûlü'nün emirlerine teslim olmaktır.[2]
* Hayız Ve İlgili Hükümler
Allah Teâlâ buyurdu:
'Sana hayzı sorarlar. De kî, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan (cinsel olarak) uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın! Temizlendiklerinde Allah'ın size emrettiği şekilde (meşru yoldan) onlarla beraber olun! Şüphesiz Allah tövbe edenleri sever, temizlenenleri sever' (Bakara 2/222).[3]
1/805- Enes b. Mâlik’ten (Radıyallahü anh):[4]
Yahudiler, bir kadın hayız gördüğünde evlerinde onunla oturup yemek yemezler ve cima etmezlerdi. Hz. Peygamber'in (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) ashabı durumu sorunca Allah şu âyeti indirdi:
'Sana hayzı sorarlar. De ki, o eziyet verici bir haldir, hayız döneminde kadınlarınızdan uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın!’
Âyetin inzali bitince/okuyunca Rasûlullah (Saliaiiaha aleyhi ve sdiem) şöyle buyurdu:
"Cinse! birleşme dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz."[5]
2/806- Hz.Âişe annemizden (Radıyallahü anha):[6]
Mekke'ye girmeden önce Şerif[7] denilen yerde kendisi hayız görünce Rasûlullah (Saiiaiı'aha aleyhi veseiiem) ona şöyle dedi:
"'Beytullahı tavaf etmen dışında, bir hacının yapabileceği her şeyi yapabilirsin."[8]
3/807- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUaha anhâ):[9]
Yedi seneden beri,[10] Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümmü Habibe bt. Cahş'ın[11] istihâze hâli uzadı (kam hiç durmadı)[12] ve durumu Rasûlullah'a bildirdi.[13] Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seHem) şöyle buyurdu:
"(Devam eden) bu kan hayız değildir, ancak bir damar (akıntısı/sızıntısı) dır. Hayız (günü) başladığında namazı bırak, süre tamamlanınca gusül al ve namazını kıl!"
Hz.Âişe ekledi:
"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın kırmızı rengi (leğendeki) suyun yüzüne çıkar (ve rengini değiştirirdi)."[14]
4/808- Muâze'den;[15]
Hz. Âişe'ye (RadıyaUahu anhâ): "Hayızlı kadının orucu kaza ettiği hâlde namazı kaza etmemesinin sebebi nedir?" diye sorunca bana dedi ki:
“Sen Hancı mısın[16] yoksa?[17]
"Ben Haricî değilim, ancak soru soruyorum."
"Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dönemindeyken bu hal geldiğinde biriyle emrolunur, diğeriyle emrolunmazdık. Rasûlullah orucun kazasını emreder, (ama) namazın kazasını emretmezdi"
NOT: Hz. Âişe onun Haricî olmadığını bildiği hâlde "Sen Haricî misin?" şeklindeki sorusunda, her şeye itiraz eden Haricîlere benzememek gerektiğine ince bir işaret bulunmaktadır. Hz. Âişe, Muâze'nin sorusunda samimi olduğunu anlayınca "Rasûlullah bize böyle emrederdi" diyerek konunun iman ve teslimiyet boyutuna dikkat çekmiştir.[18]
* Hayız Günlerinde Cinsel İlişki Haramdır
5/809- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh):[19]
Rasulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) Şöyle buyurdu:
"Kim hayızlı karısıyla cinsel ilişkide bulunursa ya da karısına arkadan (dübüründen) yaklaşırsa veya kâhine (soru sormaya) gider de tasdik ederse Allah'ın Muhammed'e indirdiği (dinden/kurallardan) uzaklaşmış olur."
§Diğer rivayette: "Kâhinin dediğini tasdik ederse Allah'ın Muhammed’e indirdiğini inkâr etmiş olur" şeklinde geçmektedir.[20]
* Hayızlı Hâlde Yapılan Cinsel İlişkinin Keffâreti
6/810- İbn Abbas (Radıyaltaltü anhüma):[21]
Hz. Peygamber'in (Saiiaitaim aleyhi ve seikmy. "Karısıyla hayızlı hâlde cinsel ilişkide bulunan bir dinar ya da yanm dinar tasadduk edeceği" (sözünü) nakletti.
§İbn Abbas'tan (başka lafızla), Hz. Peygamber'in hayızlı iken karısıyla cinsel İlişkide bulunan kişi hakkında, "O kişi bir dinar tasadduk eder, eğer bulamazsa yarım dinar yeter" (sözü) nakledildi.
NOT: Hayızlı hâldeyken kişinin karısıyla cima etmesi haramdır ve bu. şekildeki cimânın büyük günah olmasında ulemânın ittifakı vardır. Bunun keffâreti ittifakla, söz konusu cima âdetin ilk günlerinde olursa 1 dinar (4,25 gr. altın), son günlerinde olursa yarım dinar tasadduk etmek müstehabdır.[22]
* Hayızlı Döneminde İzar Üzerinden Faydalanmak
7/811- Meymûne annemizden (Radtyaiiahu anhû):[23]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) hayızlı hâldeki eşlerine izar[24] üzerinden dokunurdu/favdalanırdı.[25]
8/812- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiahUanhâ):[26]
Rasûlullah (SaüaUaim aleyhi ve setiem) hayızlı hâldeki eşlerine izar üzerinden dokunurdu/faydalanırdı.[27]
9/813- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM anhâ):[28]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) birimize hayızlı hâldeyken izar kuşanmasını/bağlamasını emreder, sonra (izar üzeriden) ondan faydalanırdı.[29]
10/814- Hz. Âişe annemizden (Radıyailahu anha):[30]
Ben hayızlıyken Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) bana temas eder, ben hayızlıyken benimle birlikte yorganımın altına girer (yanımda yatardı). Fakat o, doğal ihtiyacı[31] konusunda, kendisine en çok sahip olanınızdı.[32]
11/815- Hz. Âişe annemizden (Radıyailahu anha):[33]
Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saitaiiaha aleyhi ve seiiem) bana izan kuşanmamı/bağlamamı emreder, sonra bana temas ederdi. Ben hayızlı olarak, o itikâftayken onun başını yıkardım.[34]
12/816- Hz. Âişe annemizden (RadıyaUahu anha):[35]
Ben hayızlıyken üzerimde elbise olduğu hâlde Rasûlullah'la aleyhi ve sel tem) aynı yatakta uyurdum.[36]
13/817- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiaha anha):[37]
Ben hayızlıyken Rasûlullah (Saiiaitaim aleyhi ve sellem) bana sarılır ve başımdan faydalanırdı (öperdi).[38]
14/818- Hz. Âişe annemizden (Radtyallahu anhâ):[39]
Rasûlullah (Saikına/m aleyhi ve seiiem) mescitte itikattayken bana başını uzatırdı ve ben de hayizlı olduğum hâlde onun saçını tarardım.[40]
15/819- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[41]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), hayızlı karısından faydalanmak isteyen adam hakkında şunu söyledi:
"Sadece izar üzerinden (faydalanma hakkı vardır)."[42]
16/820- RasûluIlah'ın eşi Meymûne annemizden (Radıyaiiaha anhâ):[43]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve sdiem) eşlerinden birine hayizhyken, eşinin üzerinde (avret mahallini örten) baldırlarının yarısına kadar ya da dizlerine kadar ayırıcı/engelleyici bir kumaş olduğu hâlde ona dokunurdu.[44]
17/821- İbn Kurayza es-Sadefî'den:[45]
Hz. Âişe'ye (Hadıyaitahü anhây, "Sen hayızlıyken Rasûlullah seninle beraber yatar mıydı?" diye sorunca şöyle dedi:
"Evet, üzerime izarımı bağladığımda (benimle yatardı). O dönemde ancak tek yatağımız vardı. İzzet ve celâl sahibi Allah bana bir yatak daha nasip edince Rasûlullah'tan ayrı yatmaya başladım."[46]
18/822- Cümey' b. Umeyret-Teymî'den:[47]
Halam ve teyzemle beraber Hz.Âişe'ye (Radıyaiiahü aniıâ) gittik ve ona; "Sizden biri hayız gördüğünde, Rasûlullah (Saiiaiiaim aleyhi ve seiiem) için ne yapardı?" diye sordum. Dedi ki:
"Bizden biri böyle olduğunda üzerine geniş bir izar bağlar, sonra Rasûlullah'a elleri ve boynu ile sarılırdı/ kucaklardı."[48]
19/823- Ümmü Seleme annemizden (Radıyaitaha anhâ):[49]
Rasûlullah'la (Saiiaiiahü aleyhi ve seiicm) aynı örtü altında yatarken ben hayız gördüm ve (yataktan) ayrıldım. Rasûlullah:
"Hayız mı[50] gördün?" diye sorunca şöyle dedim:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Kadınların gördüğü[51] şeyi gördüm."
Bunun üzerine Rasûlullah buyurdu ki:
"Bu, Âdem'in kızlarına takdir edilen bir şeydir."
Ümmü Seleme devamla şöyle dedi:
Sonra onun yanından ayrıldım, durumumu ayarladım, bir kumaşla kan mahallini kapattım/bağladım ve gelip Rasûlullah'la aynı örtü/yorgan altına girip (yattım)."[52]
20/824- Hz.Âişe annemizden (Radıyaitaha anha):[53]
Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve seitem) aynı yatakta yatarken ben hayız gördüm ve ondan geri çekildim. "Hayız mı gördün?" diye sorunca 'Evet' dedim. Rasûlullah: "Üzerine izar al/bağla ve geri gel!" dedi.[54]
21/825- Büdeyye'den:[55]
(Rasûlullah'ın hanımı) Meymûne bt. Haris (Radıyaiiahu anhâj, beni Abdullah b. Abbas'ın karısına (Radıyaiiahu animm) göndermişti, aralarında akrabalık vardı. Baktım ki onun yatağı kocasının yatağından ayrıydı. Bunun ayrılık için yapıldığını zannettim ve durumu sordum. Şöyle dedi:
'Hayır, ama ben hayızlıyım ve hayız günlerimde yatağıma kocam yaklaşmaz (yatmaz).'
Sonra Ümmü Seleme'nİn (Radıyaiiai™ anim) yanına döndüm, durumu anlatınca beni İbn Abbas'a gönderdi ve şunu söyledi:
'Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) sünnetini terk mi (eder)? Rasûlullah eşlerinden hayızlı birisiyle (aynı yatakta) yatarken aralarında ancak dizlerini aşan/geçen bir örtü bulunurdu (ayrı yatmazlardı).'[56]
Açıklama
Bu rivayetlerden, bir kişinin hayızlı hâldeki karısından izar üzerinden faydalanmasının meşru olduğunu anlıyoruz. Ancak müctehidier bu durumda kişinin faydalanma Ölçüsünde ihtilâf ettiler; İmam Ebû Hanîfe, Mâlik ve Şafiî'ye göre izar üzerinden faydalanması caizdir, ama göbekle diz kapağı arasından faydalanamaz/dokunamaz. Ancak İ. Ahmed'e göre cima dışında kişinin karısının diz kapağı ile göbeği arasından da faydalanması mubahtır. Müctehidlerin ihtilâfının sebebi, Rasûlullah'm; "Cima dışında onlarla her şeyi yapabilirsiniz"[57] sözü ile izar üzerinden faydalanma şeklindeki ameli arasında farktır. Cumhur, mutlak hadisin kayıtlanması şeklinde olan Rasûlullah'm uygulamasını esas olarak aldı. İ. Ahmed ise, mutlak söz ile amel etti ve kayıtlanan uygulamanın mendûb (fazilet) olduğunu belirtti.
'İzar üzerinden faydalanma' görüşü ihtiyaten alınmalıdır.[58]
* Kişi Hayızlı Eşiyle Yemek Yer Ve Hayızlının Artığı Temizdir
22/826- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaha anha):[59]
Rasûlullah'a (SaUaihhü aleyhi ve seiiem) bir kap getirildiğinde hayızh olduğum hâlde (önce) ben içerdim, sonra Rasûlullah onu alır, aynı yerden içerdi,[60] etli kemikten yediğimde ağzımı koyduğum yere Rasûlullah da ağzını kordu (aynı yerden yerdi).[61]
23/827- Abdullah b. Sa'd'dan (Radıyaitaha anh):[62]
Rasûlullah'a (Saitaüahu aleyhi ve seiicm), hayızlı bir kişiyle beraber yemek yemenin (hükmünü) sordum, şöyle buyurdu. "Onunla yemek yiyebilirsin!"[63]
* Erkeğin Hayızlı Karısına Yaslanarak Kur'ân Okuması Ve Hayızlı Kadının Mescide Girmesi
24/828- Menbûz, annesinin (şu sözünü) nakletti:[64]
Meymûne annemizin (Radıyaiiahu anim) huzurundayken, yanına İbn Abbas geldi. Ona dedi ki:
"Ey yavrum! Başının dağınıklığı da ne böyle?" İbn Abbas:
"Beni güzelleştiren (eşim)[65] Ümmü Ammar hayızlı" diye cevap verince, o şöyle dedi:
"Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?[66] Bizden birisi hayızlıyken Rasûlullah (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) onun yanına gelir, başını onun kucağına kor ve o, eşi hayızlı olduğu hâlde (ona bitişik olarak) Kur'ân okurdu. Bizden birisi hayızlıyken, Rasûlullah'ın seccadesini getirir ve mescide bırakırdı. Ey yavrum! Hayzın el ile ne alâkası var?"[67]
25/829- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitaha anh):[68]
Ben hayızlıyken, Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) başını kucağıma kor/ bana yaslanır[69] ve Kur'ân okurdu.[70]
26/830- İbn Ömer'den (Radıyallalıü anhüma):[71]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve settem) Hz. Aişe annemize (Radıyallahü anM) "Mescitten seccadeyi[72] bana al, getir!" deyince: 'Temiz değilim/hay izliyim" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde mi?"
§Bir rivayette: Ben: "Hayızlıyım" deyince: "Hayzın elinde değil..." buyurduğu nakledilir.[73]
27/831- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü auhâ):[74]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem): "Mescitten seccadeyi bana al, getir!" deyince ben:
"Hayızlıyım" dedim. Rasûlullah şöyle buyurdu: "Hayzın elinde değil."[75]
28/832- Hz. Âişe annemizden (Radıyallahü anhâ):[76]
Rasûlullah (SaitaUahu aleyhi ve seiiem) mescitteyken bir cariyeye dedi ki: "Bana seccadeyi al, getir!"
(Hz. Âişe ekledi: Rasûlullah seccadeyi serip üzerinde namaz kılmak istiyordu.)
Cariye: "Ben hayızhyim" deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Onun hayzı elinde değil."[77]
Açıklama
Hayızlı kadının mescide girmesi konusunda ihtilâf edildi:
a- Zeyd b. Sabit, Müzenî ve Zahirîler 'mescidin kirletilmesi söz konusu değilse hayızlı kadın girebilir1 dediler ve bu babdaki hadisleri delil getirdiler.
b- Hanefî ve Mâlikîler 'orada oturması ve oradan geçmesi caiz değildir* dediler ve Rasûlulfah'ın: "Mescide cünüp ve hayızlı olanın girmesini helâl kılmıyorum"[78] hadisini delil getirdiler ve bu babdaki hadisleri de "girmek" yerine, sadece "elini uzatıp almak/vermek" olarak anladılar.
c- Şâfiî ve Hanbelîler ""Cüniipde olduğu gibi sadece mescitten geçebilir,
ancak orada kalamaz' dediler ve âyetteki "...ancak yolcu/yolda giden" bölümü ile delil getirdiler, Hanefî ve Mâlikîlerin delil olarak getirdiği hadisin bu âyetle tahsis edildiğini iddia ettiler.[79]
* Hayızlı Kadının Kan Mahalli Dışında Bedeni Ve Elbisesi Temizdir
29/833- Huzeyfe b. el-Yemân'dan (Radıyallahü anh):[80]
Bir gece Rasûlullah'm (Saiiaihiıu aleyhi ve seüem) evinde kaldım.[81] Rasûlullah namaza kalktı; üzerinde yorganın bir tarafı ve hayızlı olup namaz kılamayan Hz. Âişe (RadıyaUaM aniıâ) annemizin üzerinde de diğer tarafı vardı, (aynı yorganda yatmışlardı).[82]
30/834- Abdullah b. Şeddâd'dan:[83]
Hz. Peygamber'in eşi olan Meymûne annemizin (Radıyaüaha anhâ) şöyle dediğini işittim:
"Ben yanında uyurken Rasûlullah (Saitatiaim aleyhi ve setiem) gecenin bir bölümünde namaza kalkar ve namaz kılardı. Secdeye gittiği zaman da elbisesi bana değerdi, hâlbuki ben hayızlıydım."[84]
31/835- Hz. Âişe annemizden (Radtyaitahu anhâ):[85]
Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sdtem) namaz kılarken kendisinin geceleyin hayız vakti gelmişti ve üzerinde kan olan (Hz. Peygamber'e ait) elbiseyi işaret edince Rasûlullah namazda ona 'yıkamasını' işaret etti. Hz. Âişe kan olan yeri yıkadı, daha sonra Rasûlullah o elbiseyi alıp (giydi) ve onunla namaz kıldı.[86]
32/836- Hz. Peygamber'in eşi Âişe annemiz (Radtyaiiahu anha):[87]
"Ben hayızlıyken Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aieyiu ve seiiem) aynı yorgan içinde gecelerdim/yatardım" dedi ve ekledi:
"Eğer benden ona bir şey (kan) bulaşırsa, başka yere taşırmaksizın[88] sadece o kısmı yıkar ve aynı elbiseyle namaz kılardı."
NOT: Yıkama ile ilgili bu tavsiyenin sebebi çölde su azlığı ve elbise yetersizliğidir. Çünkü bu gibi rivayetlerde temiz olan bir elbiseye bulaşan küçük lekeler yıkanmakla iktifa edilmektedir. Ancak dileyen elbisenin tümünü yıkayabilir.[89]
* Hayızlı ya da Nifaslı Kadının Gusül Alma Şekli
33/837- Hz. Âişe annemizden (Radiyallahu anhâ):[90]
'Bir kadın Hz. Peygamber'e (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) geldi ve dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! (Hayızdan) temizleneceğimde nasıl gusül alayım?" Rasûlullah:
"Kokulu/güzel bîr kumaş parçası al ve onunla temizlen!"
"Onunla nasıl temizleneyim?"
"Onunla temizlen!"
"Onunla nasıl temizleneyim?" Kadının tekrar sorması üzerine Rasûlullah 'Subhânallah!' dedi ve başka tarafa yönelerek:
"Onunla temizlen!" diye sözünü tekrarladı.'
Hz. Aİşe (Radıyaltahil aııhâ) del* kî:
'Ben Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) demek istediğini anlamıştım, hemen o kadını tutup kendime çektim, sonra da Rasûlullah'ın demek istediğini ona anlattım.'
§İkinci rivayet: İbrahim b. Muhacir'den:
Safiyye bt. Şeybe, Hz. Âişe'nin (Radıyaiiahuanhâ)şu sözünü nakletti: 'Esma[91] Rasûlullah'a {Saiiaiiaim aleyhi ve senem) hayızh kadının gusül alma konusunu sordu. Rasûlullah şöyle dedi:
"Sizden biri suyunu ve sidrini[92] alır, (onlarla) temizlenir, temizliğini tam yapar. Sonra başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Bunun peşinden üstüne (tüm vücûduna) su döker, (temizlenir) ve güzel/kokulu bir kumaş parçası alır, onunla da temizlenir." Esma:
"Onunla nasıl temizlenir" diye sorunca Rasûlullah tekrar:
"Subhânallah! Onunla temizle[93]" dedi.'
Hz. Âişe (Radıyattaimanhû) sözüne şöyle devam etti:
'Sanki o kadın, kanın izi ile ilgili konuyu öğrenmek için anlamazlıktan geliyordu ve Rasûlullah'a cünüp olan kişinin alması gereken guslü sordu, Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Suyunu alırsın, temizlenirsin, temizliğini tam yaparsın (fazlaca temizlenirsin). Sonra bu kişi başına su döker ve onu güzelce ovalar/sıvazlar ki su saç köklerine ulaşsın. Ardından üzerine (tüm vücuduna) su döker."'
Hz. Âişe annemiz ekledi:
'Ensarm kadınları ne iyi kadınlar! Onlardaki haya duygusu, dini öğrenmeye mani olmuyor.1
NOT: Bu rivayette müftî ve müsteftî (fetva soran) ile ilgili hükümlere işaret edilmiştir.
1- Fetva veren kişi, sorulara doğru cevap vermelidir, ancak yanlış anlaşılmayacaksa bazı şeyleri mutlak olarak ya da kinaye yoluyla ifade edebilir.
2- Her Müslüman dinî sorunlarını âlim/uzman bir insana sormalı ve doğrusunu öğrenmelidir.
3- Kadınlara has konularda bilgili/uzman kadınlar yetiştirilmelidir. Rasûlullah döneminde, özellikle kadınlara ait birçok problemi başta Hz. Âişe annemiz olmak üzere Hz. Peygamber'in eşleri hallediyordu.[94]
34/838- Hz. Âişe annemiz (Radıyatiaha anhâ):[95]
Ensann kadınlarından bahsedilince onlardan övgüyle bahsetti, onlar hakkında güzel şeyler söyledi ve dedi ki:
"Nur sûresi(indeki örtünme âyeti) inince, hemen izara (ya da etraflarındaki izarlara) yöneldiler ve onları kestiler, sonra başörtüleri olarak kullandılar.
(Ensardan) bir kadın Rasûlullah'm (Saiiaiiaitu aleyhi ve sdiem) huzuruna girdi ve:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Hayızdan temizlenme şeklini bana anlatır mısın?'[96] deyince Rasûlullah buyurdu ki:
"Evet, sizden biri su ve (kokulu madde) sidri alsın..." Hz. Âişe yukarıdaki hadisin benzerini nakletti."
NOT: Hz. Âişe annemiz bu rivayette ensar kadınlarının iki önemli vasfına dikkat çekmektedir:
1- Mutlak teslimiyet: Başörtüsü ile ilgili Allah'ın emri inince, hemen elbise veya kumaş cinsinden bir şey aradılar ki onu kesip başörtüsü yapabilsinler. Burada kadın sahabilerin kulluk ve teslimiyete verdikleri Önem göze çarpmaktadır. Allah ve Rasûlü'nün emirleri karşısında yorum yapmadan, dini sulandırmadan ve işlerine geldiği gibi te'vil etmeden kul olan/itaat eden bu insanların şuuruna bugün ne kadar muhtacız!..
2- Dini doğru öğrenme gayretleri: Kendi sorunlarını Rasûlullah'a ve onun temiz eşlerine anlatıyorlar, dinî konularda hiç çekinmeden ilgili sorular sorabiliyorlardı.[97]
* Âdet Dışı Kan (İstihâze) Gören Kadının Hayız Ve Sonraki Hâli
İstihâze, kanın âdet günlerinden kısa ya da daha uzun süre gelmesidir, meselâ (Hanefîlere göre) üç günden az ya da âdetini aşıp on günden fazla gelmesi ve nifaslı kadın için kırk günden fazla gelmesi hali gibi, buna hastalık kanı da denmektedir.[98]
35/839- Fâtıma bt. Ebû Hubeyş'ten:[99]
Hz. Aişe annemizin (RadıyaitaimanhUma) yanına geldim ve dedim ki:
"Ey mü'minlerin annesi! İslâm'dan benim bir hissemin olmamasından ve (ayrıca) cehennemliklerden olmaktan korkuyorum, (zira) istihâze günlerimde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyorum." Hz. Aişe şöyle dedi:
"Hz. Peygamber (Saiiatiaim aleyhi ve sellem) gelinceye kadar otur!"
Hz. Peygamber gelince Hz. Âişe ona dedi ki:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Bu, Fatıma bt. Ebû Hubeyş'tir. İslâm'dan kendisinin bir hissenin olmamasından ve cehennemliklerden olmaktan korkuyor, (zira) istihâze günlerinde Allah'ın dilediği kadar kalıyor/duruyor, izzet ve celâl sahibi olan Allah için namaz kılamıyor." Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Fatıma bt. Hubeyş'e her ay âdet günleri kadar durmasını, sonra gusül almasını, pamukla kan mahallini kapatmasını, kumaşla bağlamasını, bu şekilde temizlenip her namaz vaktinde abdest almasını ve namaz kılmasını emret/söyle! Bu (fazla kanama) şeytandan gelen bir darbedir ya da yaralanan bir damar veya ona arız olan bir hastalıktır."
NOT: Allah Rasûlü döneminde istihâze kanı gören kadınların sayısı dokuz olarak nakledilir:
1- Fâtima bt. Ebû Hubeyş (Radıyallahu anhâ),
2- Ümmü Habîbe bt. Cahş (Radıyallahü anhâ),
3- Hamne bt. Cahş (RadıyaUahu anhö),
4- Zeyneb bt. Cahş annemiz (RadıyaUahu anhâ),
5- Sevde annemiz (Radıyallahu anhâ),
6- Sehle bt. Seni (Süheyl) (RadıyaUahu anhâ),
7- Esmâ bt. Mersed el-Hârisiyye (Radıyallahü anhâ),
8- Zeyneb bt. Ebû Seleme (Radıyallahii anhâ),
9- Badine bt. Gaylan es-Sekafıyye (Radıyaliaha anM).[100]
36/840- Urve b. Zübeyr'den:[101]
Fatıma bt. Ebû Hubeyş (Radtyaiiaha aniıâ) anlattı:
Kendisi Rasûlullah'a geldi ve (fazla akan) kandan şikâyet etti. Rasûlullah (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:
"Bu bir damar (akıntısı)dır, âdet dönemin gelince bekle ve namaz kılma, âdet günleri sona erince temizlen, sonra diğer âdet günleri başlayıncaya kadarki arada namaz kıl!"[102]
37/841- Hz. Âişe annemizden (Radtyallaha anha):[103]
Fatıma bt. Ebû Hubeyş, Hz. Peygamber'e geldi ve dedi ki: "Ben istihâze (âdet fazlası kan) gördüm." Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve şöyle buyurdu:
"Âdet günlerinde namazı bırak, sonra gusül al ve her namaz (vaktinde) abdest al (ve namazını kıl), isterse kan hasıra/sergiye damlasın."[104]
38/842- Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme annemizden (Radıyaiiaim anhâ):[105]
Rasûlullah döneminde bir kadının fazlaca kanı geliyordu. Hz. Peygamber'in eşi Ümmü Seleme durumu onun için Rasûlullah'a (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) sorunca[106], o buyurdu ki:
"Kendisine bu hastalık gelmeden önceki ayda gördüğü âdet geceleri ve günleri sayısınca yine beklesin ve bu aydaki (âdet) süresince de namazı terk etsin! Bu süre tamamlanınca gusül alsın, (kanın akmasını engellemek için) kumaş parçası bağlasın ve namazını kılsın!"[107]
39/843- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[108]
Ümmü Habîbe bt. Cahş, Abdurrahman b. Avf in karısıydı. Kendisi istihâze (âdet fazlası kan) görür ve hiç temizlenemezdi. Durumu Rasûlullah'a (SaUaUahü aleyhi ve seiiem) anlatılınca, o şöyle buyurdu:
"Bu hayız değildir, ama rahimdeki bir darbedir/rahatsızlıktır. Hayız günlerindeki âdet müddeti kadar beklesin ve namazı terk etsin, sonra (sürenin) bitmesini beklesin ve ardından her namaz vaktinde gusül alıp namaz kılsın!"[109]
Açıklama
önceki rivayetlerden farklı olarak burada istihâzeli kadının her namaz vaktinde gusül alması isteniyor ki bu da mendûb olarak tavsiye edilmektedir. Zira önceki rivayetlerde, âdet günleri bitince tek gusül ve her namaz vakti için de birer abdest emredilmektedir. Ancak Mâlikî ve Şâfiîler; 'bu durumdaki bir kadın, abdestiyle bir farz namaz eda edebilir' derken, Hanefî ve Hanbelîler; 'başka bir sebeple abdesti bozulmadığı sürece, o vakitte dilediği kadar namaz kılabilir' görüşündedirler. Bu ihtilaf hadisini farklı anlamadan kaynaklanıyor; Mâlikî ve Şâfiîler "her namaz için abdesi alY şeklinde anlarlarken, Hanefî ve Hanbelîler rivayetinden dolayı bu emrin 'her namaz vakti için abdest şeklinde olduğunu kabul ettiler.[110]
* Adet Günlerini Bilen/Ayıran İstihâzli Kadının Durumu
40/844- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[111]
Yedi seneden beri, Abdurrahman b. Avf ile evli olan Ümraü Habibe bt. Cahş'ın hayzı uzadı (kan hiç durmadı) ve durumu Rasûlullah'a bildirdi.[112] Rasûlullah (Saitaitahu aicyiu ve sdiem) şöyle buyurdu:
"Bu hayız değildir. Bu bir damar (akıntısı)dır. Âdet (günü) başladığında namazı bırak, süre tamamlanınca gusül al ve namazını kıl!"
Hz.Âişe ekledi:
"O, önceden her namaz (vakti) için gusül alır, sonra namaz kılardı. Kız kardeşi Zeyneb bt. Cahş'a ait tekneye/leğene yıkanmak için oturduğunda kanın rengi (dökülen) suyun rengim değiştirirdi."
§Hz. Âişe annemizden başka senedle gelen rivayet:
Ümmü Habîbe bt. Cahş, Rasûlullah'tan fetva istedi ve
"Benden âdet dışı kanı (istihâze) geliyor" dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Bu sadece bir damar (akıntısı)dır. Gusül al ve namazı kıl!" (Bu fetva üzerine) Ümmü Habîbe her namaz vaktinde gusül aldı. (Râvîlerden) İbn Şihâb dedi ki: "Hz. Peygamber her namaz vaktinde gusül almayı emretmedi. Sadece o (Ümmü Habîbe) bunu yaptı."[113]
* Âdet Günlerini Bilemeyen/Ayıramayan İstihâzeli Kadının Durumu
41/845- Hamne[114] bt. Cahş (RadıyaiiahumM) anlatıyor:[115]
"Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadındım. Bu durumun fetvasını/hükmünü sormak ve anlatmak için Rasûlullah'a gittim, kendisini kız kardeşim Zeyneb bt. Cahş'm (Radıyaihhu anim) evinde buldum ve dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bir konuda sana ihtiyacım var!' Rasûlullah:
"Nedir o?" deyince ben şunu sordum:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben âdet dışı çok fazla kanı gelen bir kadınım, bu konuda ne dersin? (Zira) bu durum beni namaz ve oruçtan engelliyor.'
RaSÛlullah (Sallaliahü aleyhi ve seüem) buyurdu ki:
"Pamuğu (tampon yapmanı) tavsiye ederim[116], zira o kanı tutar." Hamne:
'Bu kanama çok fazla (ona yetmez).'
'Ayrıca bir kumaş parçası bağla!'
'Şanl şarıl kanım akıyor.' Rasûlullah:
"O hâlde sana iki şey emredeceğim. Hangisini yaparsan diğeri için sana yeterli olur. İkisini de yaparsan, sen bilirsin. Bu (akıntı) şeytanın darbelerinden bir darbedir/rahatsızlıktır. Allah'ın bilgisine uygun olarak (her ay) altı ya da yedi gün hayız kabul et,[117] sonra da temizlendiğine (âdetin bittiğine) kanâatin geldiğinde gusül al ve (ayda) yirmi üç ya da yirmi dört gece-gündüz namazı kıl, orucu tut! Bu sana yeterlidir. İşte böylece her ay hayız ve temizlik dönemlerinde, hayız gören ve temizlenen kadınlar gibi hareket edersin.
(İkinci olarak) eğer öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (İlk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alırsın, sonra öğle ile ikindiyi bu şekilde beraber kılarsın. Ayrıca akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılmaya gücün yeterse (onlar için) gusül alır, sonra akşam ile yatsıyı bu şekilde beraber kılarsın. Sabah vakti de (tekrar) gusül alır ve namazı kılarsın. İstersen böyle yap! Buna gücün yeterse namazı böyle kıl ve orucu da tut!"
Sonra Rasûlullah ekledi:
"Benim iki işten en çok hoşuma giden budur (ikincisidir).'"[118]
Açıklama
Sürekli kanı gelen bir kadın âdet günlerini tesbİtte zorlanabilir; rnüctehidler bu konularda bazı ölçüler geliştirdiler:
1- Yeni kan görmeye başlayan kızın, kanı kesilmezse siyah renkli olduğu günleri âdet günlerinden sayılır.
2- Âdet günleri bilinen bir kadının kanı erken kesilse, sonra tekrar başlasa (mezheplerin İhtilâfına göre) hayızın son gününe kadar (on ya da on beş gün) devam etse ya da erken kesilse tümü hayız kanı sayılır. Ancak son hayız limitini geçerse âdeti kadarı hayız, fazlası istihâzedir.
3- Âdet günlerinde sarı ve bulanık renkli kanlar da hayız sayılır.[119]
§Yukandaki hadiste iki şeyden biri tavsiye edilmektedir.
1- Âdet dışı kan gören (istİhâzeli kadın) âdet günleri tahminî olarak bittiği zaman gusüİ alır ve her namaz vakti için abdest alıp namazlarını vaktinde kılar.
2- Ya da üğle ile ikindiyi ve akşam ile yatsıyı cem ederek beraber kılar ve sabahı da tek olarak kılar, ayrıca bu üç vakitte de birer gusül alır. Buradan yola çıkarak istihâzeli bir kadının gusül alarak namazları cem edebileceği görüşü Çıkmaktadır ki bu da İbn Abbas, Atâ' ve İbrahim en-Nehâî gibi âlimlerin görüşüdür. Ancak bazı rivayetlerden anlaşıldığı gibi buradaki cem sûrîdir, yani öğleyi son vaktine geciktirip, İkindiyi de ilk vaktinde kılmak şeklindedir.[120]
* Gücü Yeten İstihâzeli Kadın Bir Gusülle İki Namazı Cem' Ederek Kılar
42/846- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[121]
Seleme bt. Süheyl (bir rivayette; Süheyle bt. Seni) b. Amr istihâze (âdet dışı kan) görünce Rasûlullah'a (SaiiaUahü aleyhi ve seiiem) geldi ve bu durumu sordu. Rasûlullah da ona, her namaz (vaktinde) gusül almasını emretti. Bu emir ona zor gelince, Hz. Peygamber öğle ile ikindiyi cem ederek kılması halinde bir gusül, akşam ve yatsı(mn cem'i) için bir gusül ve sabah namazı için de bir gusül almasını emretti.[122]
43/847- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[123]
İstihâze (âdet dışı kan) gören bir kadın durumunu Rasûlullah aleyhi ve seüem) döneminde sormuştu, kendisine:
"Bu ancak inatçı/habis bir damar (akıntısı)dır" denildi ve öğleyi geciktirip ikindiyi erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve bunlar için bir gusül alması, akşamı geciktirip yatsıyı erkene (ilk vaktine) alarak birlikte kılması ve onlar için de bir gusül alması, ayrıca sabah namazı için de bir[124] gusül alması emredildi.[125]
44/848- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihhü anhâ):[126]
Hz. Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seüem) buyurdu ki: "İstihâze (âdet dışı kan) gören kadın namazı kılar, isterse kan hasır/sergi üzerine dökülsün."[127]
45/849- Hz. Âişe annemizden (RadıyaiiaM anha):[128]
Rasûlullafr'la (Satiaiiahtı aleyhi ve seiiem) birlikte eşlerinden istihâzeli biri de itikâfa girdi. O eşi bu durumda gelen akıntıyı san ve kırmızı olarak görürdü. (Hattâ) o namaz kılarken biz (kanın fazlalığından dolayı) altına büyük kap[129] koyduğumuz da olurdu.[130]
46/850- Hz. Âişe annemizden (Radıyaihha anhâ):[131]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), temizlik döneminde[132] kendisini şüphelendiren bir şey (kan) gören kadın hakkında şöyle dedi: "Bu ancak bir damar[133] (akıntısı)dır, (hayız değildir)."[134]
Açıklama
Âdet dışı kan gören (istihâzeli) kadın normal aile hayatına ve İbadetine devam eder; namaz, oruç, tavaf, itikâf ve kocasıyla cima kendisine yasak değildir. Âdet günleri bitince sarı ya da kırmızı akıntı gören kadının durumu hakkında ihtilâf edildi:
a- İmam Ebû Hanîfe; Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden onuncu güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları kaza etmez, tutmadığı oruçları kaza eder. Ancak bu akıntı on günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdei fun lerinden onuncu güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.
b- Mâlikî, Şâfıî ve Hanbelîlere göre hayzın en uzun müddeti on beş gündür. Âdet günleri biten bir kadın yine sarı ya da kırmızı bir akıntı görür de bu on beş günü geçmezse hayız sayılır ve beyaz akıntı görünceye kadar gusül almaz. Bu sürede ibadet ve cima konularındaki yasak devam eder. Âdet günlerinden on beşinci güne kadar geçen sürede, kılmadığı namazları ve tutmadığı oruçları da kaza etmez. Ancak bu akıntı on beş günü geçerse hemen gusül alır ve namaz kılmaya başlar, zira bu akıntının istihâze olduğu anlaşılmıştır. Âdet günlerinden on beşinci güne kadarki namaz ve oruçlarını da kaza eder.[135]