“İbrahim ve beraberinde olanlarda sizler için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: “Biz, sizden ve sizin Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Bizimle sizin aranızda, bir olan Allah’a iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve kin başlamıştır.” (Mumtahine: 4)
“İbrahim babasına ve milletine demişti ki: “Şüphesiz ki ben, sizin taptığınızdan uzağım. Beni yaratan ise hariç. Öyle ki O, beni doğru yola muhakkak iletecektir.” Böylece (İbrahim) onu ardında, belki (akledip) dönerler diye kalıcı bir kelime olarak bıraktı.” (Zuhruf: 26-28)
Bu ayetlerden anlaşıldığına göre İbrahim (a.s), sadece Allah (c.c)’a dost olmayı ve O’ndan başka ibadet edilenlerden beri olmayı ifade eden La ilahe illAllah sözünü, kendisinden sonra gelecek olan nebiler ve onlara tabi olanlar için devamlı kalacak bir miras olarak bırakmıştır.
Miras olarak bırakılan bu söz öyle bir sözdür ki yerler ve gökler onunla kaimdir, Allah (c.c) bütün kainatı ona bağlı kalan bir fıtrat üzere yarattı, İslam milletinin temeli olan kıble onun için ortaya kondu, kılıçlar onun için çekildi, o Allah (c.c)’ın kulları üzerindeki hakkını gösteren, kanı ve malı koruyan, cehennemde ebedi kalmaktan kurtaran, gerekleri yerine getirildiği taktirde kendisiyle cennete girilebilen, Allah (c.c)’a ancak onunla ulaşılabilen İslam’ın sözü ve cennetin anahtarı kılındı.
İnsanların mutlu veya mutsuz olmaları ancak onunla belirlendi. Yerilmiş ve kovulmuş kimse ile kendisinden razı olunmuş kimse ancak onunla ayırt edildi. Yine dar’ul İslam ile dar’ul harbin sınırları onunla çizildi.