Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Hilafetin Kaldırılması Esnasında Müslümanlar Ne Yapıyorlardı, Bu Konu Hakkında Bir Kitap Önerebilir misiniz?

S Çevrimdışı

Salih63

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamın aleyküm kardeşler
Kurtuluş savaşı yıllarında ki olayları anlatan o dönemde müslümanlar savaştığı zaman herhalde biz kazanalım da halifelik kalksın karşısında kurşun sıktığı Batı'nın kanunları gelsin diye savaşmamıştir herhalde.Peki kardeşler o yıllarda ne oldu da halifelik böyle kalktı küfür nizami kuruldu da o zaman yaşayan insanlar hiç mi sesini çıkarmadı. Kıyam edenlerden tek bildiğim şeyh said. O dönemde yaşananları anlatan bir kitap bir yazı bir makale varmıdır.Neden o zamandaki bütün insanlar buna karşı olmamıştır kıyama kalkmamış
 
Bin Yusuf Çevrimdışı

Bin Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu sorunun cevabı Osmanlı'nın çöküşe karşı göstermiş olduğu reaksiyonlarda mevcuttur. Zira batıyı yakalamak adı altında yapılan ıslahatler yöneticilerin ve dahi bir takım ilim ehlinin fikren batıdan etkilenmesine sebep olmuştur. Devletin sinir damarlarına işleyen bu fikir sahipleri, önceleri dirilişi geçmişte ararken şimdi batılılaşmada bulduklarını düşünüyorlardı. Fikirde, kültürde ve eğitimde batılılaşma... 1800lü yıllarda başlayan süreç, zamanla gelişti, dallanıp budaklandı ve neredeyse taklitçiliğe evrildi.
Bu durum ve şartlar içerisinde büyük bir savaştan yenik çıkan halk üstüne birde istiklal savaşı vermiş, bitap düşmüş içeride ve dışarıda pek çok hainle de mücadele etmek zorunda kalmıştı. Bu durum batıcı düşünce sahiplerinin cesur adımlar atması ve düzensiz, merkezi ve bütüncül olmayan tepkileri şiddetli bir şekilde bertaraf etmesini sağlamıştır. İstiklal mahkemeleri boşuna kurulmadı yani.
 
S Çevrimdışı

Salih63

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Anladım. İnternette Mustafa Sabri efendinin bir kitabını gördüm bilmiyorum okuyan varmıdır Hilafetin kaldırılmasının arka planı diye
 
Muharrem Celik Çevrimdışı

Muharrem Celik

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamın aleyküm kardeşler
Kurtuluş savaşı yıllarında ki olayları anlatan o dönemde müslümanlar savaştığı zaman herhalde biz kazanalım da halifelik kalksın karşısında kurşun sıktığı Batı'nın kanunları gelsin diye savaşmamıştir herhalde.Peki kardeşler o yıllarda ne oldu da halifelik böyle kalktı küfür nizami kuruldu da o zaman yaşayan insanlar hiç mi sesini çıkarmadı. Kıyam edenlerden tek bildiğim şeyh said. O dönemde yaşananları anlatan bir kitap bir yazı bir makale varmıdır.Neden o zamandaki bütün insanlar buna karşı olmamıştır kıyama kalkmamış

Okadar cok ayaklanmalar olduki cok sehitler verildi bu konuda lakin gizli tutuyorlar, sanki halk ayaklanma yapmamis direnis olmamis gibi bir olgu bilincli olarak yapildi bu dersi dinle bütün detayla ayaklanmalarin hepsi delilleri ile kitap kaynak ne varsa burda var indir dinle

30362

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
direkli Çevrimdışı

direkli

Üye
İslam-TR Üyesi
belgelerle gerçek tarih sitesinde aradığınız manada pek çok dökümana ulaşabilirsiniz.
 
M Çevrimdışı

musab99

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Halifeligin kaldirilmasinin bir cok sebebi olabilir ama bana gore en onemlli nedeni, ingilizlerin halifelik makamanini kullanmak istemesi.
Duz bir mantikla baktigmizda halifelik makamini kontrol eden butun ummeti kontrol eder.
Bugun bile bati bu hayalinden vazgecmis degildir , feto gibi yapilari kullanarak kendine bagli bir halifelik sistemi olusturmak istiyor.
Bir baska onemli nedeni ise yeni kurulan Turk devletinde cift basliligin onune gecmek diyebiliriz. Hatta son halife Abdulmecid ile bazi sorunlar da cikmisti

Bu konudan bir cok baslik cikabilir , bu konulari tartisirken o zaman ki sartlari , olaylari , gelecekle ilgili tarftalrin planlarini iyi irdelemek lazim.
Benim dusuncem Turk devleti her yerde olmak istiyordu , batinin butun karanlik sokaklarina girmek istiyordu, bunun icin onlar gibi olacak zengini , bilim insanini ,kendi entelekuel tayfasini olusturup , onlarin arasina karismak istiyordu. Bu halifelik yada islami bir devlet yapisi ile mumkun olmayacagi dusuncesiydi.

Bu dusunceyi osmanlinin son donemlerine baktiginizda rahatlikla gorebilirsiniz. Bu olay cumhuriyet ile baslamis degil.

Son olarak bir yerde okumustum dogrulugu tartisilir , soyle yaziyordu. "Halifelik makam olarak kaldirildi fakat kurum olarak devam ettiriliyor ,bu kurum diyanettir"
 
Esad Çevrimdışı

Esad

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Halifeligin kaldirilmasinin bir cok sebebi olabilir ama bana gore en onemlli nedeni, ingilizlerin halifelik makamanini kullanmak istemesi.
Duz bir mantikla baktigmizda halifelik makamini kontrol eden butun ummeti kontrol eder.
Bugun bile bati bu hayalinden vazgecmis degildir , feto gibi yapilari kullanarak kendine bagli bir halifelik sistemi olusturmak istiyor.
Bir baska onemli nedeni ise yeni kurulan Turk devletinde cift basliligin onune gecmek diyebiliriz. Hatta son halife Abdulmecid ile bazi sorunlar da cikmisti

Bu konudan bir cok baslik cikabilir , bu konulari tartisirken o zaman ki sartlari , olaylari , gelecekle ilgili tarftalrin planlarini iyi irdelemek lazim.
Benim dusuncem Turk devleti her yerde olmak istiyordu , batinin butun karanlik sokaklarina girmek istiyordu, bunun icin onlar gibi olacak zengini , bilim insanini ,kendi entelekuel tayfasini olusturup , onlarin arasina karismak istiyordu. Bu halifelik yada islami bir devlet yapisi ile mumkun olmayacagi dusuncesiydi.

Bu dusunceyi osmanlinin son donemlerine baktiginizda rahatlikla gorebilirsiniz. Bu olay cumhuriyet ile baslamis degil.

Son olarak bir yerde okumustum dogrulugu tartisilir , soyle yaziyordu. "Halifelik makam olarak kaldirildi fakat kurum olarak devam ettiriliyor ,bu kurum diyanettir"

nasıl bir "müslüman" ki batinin butun karanlik sokaklarina girmek, onlarin arasina karismak istiyor ve bu yolda şeriatı ve halifeliği kaldırmakta tereddüt bile etmiyor.

"Halifelik makam olarak kaldirildi fakat kurum olarak devam ettiriliyor ,bu kurum diyanettir" diyen kişi ya diyanetin
ateistlere müslüman muamelesi yaptığını,
.
.
kendine peygamber/ vahiy geliyor diyene sadece " büyük günah işledi" dediğini,
.
.
Allah'ın hükümle ilgili ayetlerini okutmadığını tam aksine milletin egemenliğini destekleyici vaazlar verdiğini
.
. (bu listenin sonu yok)


bilmeyecek kadar cahil, ya da hakkı gizleyen bir alçaktır.
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Hilafetin yabancı tesir altına girmesi mümkün değildir, çünkü ümmetin vekaleti ile yürür. Ancak Ankara hükümeti hilafeti başından beri asıl işlevinden çıkararak, yürütme organı olan meclise ve cumhurbaşkanlığına paralel, ruhani bir önderliğe çevirdiği için ondan tamamen kurtulması zor olmadı. 1922-1924 arası hilafet sadece sembolik bir öneme haizdi, bunun ötesinde bir işlevi yoktu.

Hilafetin kaldırılması kendi başına belirleyici olmamıştır, belki daha önemli olan aynı gün Şeriye ile Evkaf vekaletlerinin kaldırılmasıydı, çünkü dini ve ulemayı etkisizleştiren asıl hamle buydu. Hilafet kaldırılırken, hilafet mefhumunun cumhuriyet ve hükumette gizli olduğu söylendi, ki bu tek başına yanlış bir söylem değildir çünkü hilafet yürütme organından ayrı olmaz; halife siyasi gücü elinde bulundurması gerekir. Ancak aynı cumhuriyet radikal bir biçimde ve zorbalıkla laikleşti, topluma da ulusallaşmış muharref (tahrif edilmiş) bir din dayatılmaya çalışıldı. Kendisinde hilafet mefhumu saklı olan reisicumhur Mustafa Kemal de dinden irtidat etmiş, veya önceden gerçekleşen irtidatını açığa vurmuş ve cumhuriyeti İslam dünyasından uzaklaştırarak, batıya yanaştırmayı hedefleyen bir politika yürütmüştür.

Hilafetin ilga edilmesi de bu politikanın önünü açmayı, daha doğrusu arkasını kollamayı hedeflemiştir. II. Abdulmecit ve ailesinin sürgüne gönderilmesiyle İslam dünyasına uzanan bağ kopartılmış ve potansiyel bir rakip devre dışı edilmiştir.

İnsanların laik inkilaba neden mukavemet etmediği sorusu ise daha karışıktır. Bunun geniş çaplı bir araştırması yapılmışmıdır bilmiyorum. Sanırım en önemli etken fikri karışıklıktır. İttihatçılar döneminde asker ve siyasiler arasında milliyetçilik yayılmış, hatta bu alimlere bile sıçramıştı. İslam ve modern dünyanın, gelişmenin (terakki) birbiriyle uyuşup uyuşmadıkları büyük bir tartışma konusuydu. Bu toplumun bilincini ortadan kaldırıp şüpheye yol açmış ve idareci tabakayı, siyaseti dinden üstün tutmaya itmiştir. Alimler geleneğe bağılılık, gericilikle suçlanmış ve dine bağlılık İslam dünyasının geride kalmışlığının illeti olarak gösterilmiştir. Tanzimat adamları ve kısmen İttihatçılar da bu sorun karşısında kesin bir tutum takınmayıp, dine doğrudan ilişmeden, dine muhalif olsun olmasın reform yaparken, dinsiz Kemalistler dini tamamen etkisiz hale getirmeye niyetlendiler.

Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı esnasında ün salmıştı ve milli kahraman olarak gözüküyordu. Üstüne bir de dine karşı tedrici bir siyaset izlediği için bir çok insanı kandırdı. Mesela 1924'de olanlara rağmen, devletin dini 1928 yılına kadar İslam olarak geçiyordu; millet meclisi "ahkâmı şer'iyenin tenfizi" ile yükümlüydü. Bu yüzden çoğu insan din karşıtlığının sebebini devletin kendisinde değil, hükumette görüyordu. Mesela Sebilürreşad dergisinde 1924 yılında vekil gelip geçer, sonunda milletin arzusu yerine gelecektir diye bir yorum yapılıyor. Diyanette yer alan Elmalılı, Mehmet Akif, Akseki gibi alimler de aynı şekilde isyan etmeden durumu islah edebileceklerine inanıyorlardı. Kemalistlerin gerçek yüzlerini gördükten sonra da tavırlarını değiştirmediler, çünkü artık hükumet yerine oturmuş ve İslami muhalefetin bir güç dayanağı kalmamıştı.

Şeyh Said yanında mukavemet gösteren başka bir şahsiyet de eski şeyhülislam Mustafa Sabri efendidir. İstanbul Kemalistlerin eline geçtikten sonra Batı Trakya'ya yerleşip orada Kemalistler aleyhine Türkçe yayın yapmıştır. Ancak Kemalistlerin baskısıyla Yunanistan tarafından kovulmuş, Mısır'a geçiş yapmıştır. Arapça yazdığı kitaplarında ülkesindeki duruma duyduğu üzüntüyü dile getirmeye devam etmiş ve Kemalistlere karşı barışsal davranan alimlere teessüfünü ifade etmiştir. (II. Meşrutiyet döneminde Elmalılı Hamdi Yazır ve Mustafa Sabri Efendi aynı dönem millet vekilliği yapmışlardır). Ne var ki neticede çare alamamış ve yeni ulusalcı Türk kimliği karşısında Türklükten istifa ettiğini açıklamıştır.
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt