Her kritik dönemde ortaya çıkıp şeriat isteyen garip bir örgüt bu Hizbuttahrir. Üç bildiri, iki gösteriyle Türkiye'ye şeriatı getirecekler! Bir tarafı Viyana'ya bir tarafı Çin'e dayanan, İspanya'yı da kapsayan büyük hilafet kuracaklar! En büyük güçleri de kameralar kayıttayken attıkları sloganlar. Öyle sloganlar ki bunlar, bütün dünyayı sağdan hizaya getirecek, yüreklere korku salacak, herkesin ödünü patlatıp ortalığı bunlara bıraktıracak sloganlar.
Aslında tam bir tiyatrocu gibiler. Her ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkıyorlar. Medyatik olsun diye izinsiz gösteri yapıp polisle dalaşıyor ve 'şeriat isterük' tarzında sloganlar atıyorlar. Bu tarz eylemler çok eskilere dayanıyor. 1950'li yıllarda Kemal Pilavoğlu isimli şahıs 'Ticaniler' adı altında bu tarz bir yapılanma yoluna gitmişti. Pilavoğlu'nun müritlerinin seçimler öncesi CHP'ye üye kayıtları bile yapılmıştı. Seçimlerde olanca güçleriyle DP aleyhine çalışan bu müritler, seçimlerden sonra DP'yi zor durumda bırakacak eylemlere girişmişti. Var güçleriyle büst ve heykelleri yıkmaya başladılar. Onlar heykel kırdıkça CHP'liler de dindarları ve iktidar partisini protesto eden mitingler düzenliyordu. Bu gösteriler sonucunda, Ticanilerin büst kırmalarının önüne geçebilmek için Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkartıldı. Ticaniler de CHP'nin dümen suyundaydı ama DP'yi zor durumda bırakmak için provokatif eylemlerde bulunuyordu.
Eskiden beri Hizbuttahrir'in eylemleri bize çok komik gelse de ortalama vatandaşlar için bir korku sebebiydi. Tarih boyunca 'şeriat isteriz, hilafet isteriz' diyen her çıkış sadece provokasyon ihtiva ediyordu. Osmanlı'nın yıkılışına kadar gidecek süreci başlatan, Selanik'in Hareket Ordusu'nun İstanbul'da darbe yapmasına zemin hazırlayanlar da 'şeriat isteriz' sloganlarıyla ortalığa dökülenlerdi. Gayri resmî tarih bu 'şeriat isteriz'cilerin elebaşlarının birer tiyatrocu provokatör olduğunu bize gösterdi. Tıpkı Menemen'dekiler gibi, tıpkı Ticaniler gibi...
Neredeyse yüz yıldır 'şeriat isteriz' oyunu oynanıyor bu ülkede. Ceberut bir yönetim ile ülkeyi yönetmek isteyenler, önce elebaşları tiyatrocu olan 'şeriat isteriz'ci toplulukları ortaya döküyordu. Ama işler bugün eskisi gibi kolay olmuyor. Bugün bu şeriat isteyen tiyatrocuların bağlantıları çok daha kolay çözülüyor. Hizbuttahrir örgütünün Ergenekon ve İsrail bağlantıları teknolojinin sunduğu imkânlarla bütün çıplaklığıyla göz önüne döküldü. Artık bütün bu Hizbuttahrir gibi örgütler tiyatrocu olmaktan öteye gidemiyor.
Korkarım bundan sonra bu ülkede psikolojik harp uygulamak isteyenlerin işleri hiç de kolay olmayacak. Her şeyden önce şebekelerin üzerine giden, elindeki teknolojik imkânlarla onların işledikleri suçları anında deşifre eden bir emniyet teşkilatı var artık. Hem daha da önemlisi, bu tür suçların dava sürecinde hâkim ve savcıların HSYK operasyonlarıyla görevlerinden uzaklaştırılması da mümkün görünmüyor. Çünkü bundan sonra bütün kamuoyunun gözü HSYK'nın üzerinde ve atamalarında olacak. Türkiye hızla çağdaş, demokratik bir ülke haline geliyor. Psikolojik harp çetelerinin bu ülkede işleri çok zor artık.
MEHMET KAMIŞ - ZAMAN
[email protected]
Aslında tam bir tiyatrocu gibiler. Her ihtiyaç duyulduğunda ortaya çıkıyorlar. Medyatik olsun diye izinsiz gösteri yapıp polisle dalaşıyor ve 'şeriat isterük' tarzında sloganlar atıyorlar. Bu tarz eylemler çok eskilere dayanıyor. 1950'li yıllarda Kemal Pilavoğlu isimli şahıs 'Ticaniler' adı altında bu tarz bir yapılanma yoluna gitmişti. Pilavoğlu'nun müritlerinin seçimler öncesi CHP'ye üye kayıtları bile yapılmıştı. Seçimlerde olanca güçleriyle DP aleyhine çalışan bu müritler, seçimlerden sonra DP'yi zor durumda bırakacak eylemlere girişmişti. Var güçleriyle büst ve heykelleri yıkmaya başladılar. Onlar heykel kırdıkça CHP'liler de dindarları ve iktidar partisini protesto eden mitingler düzenliyordu. Bu gösteriler sonucunda, Ticanilerin büst kırmalarının önüne geçebilmek için Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkartıldı. Ticaniler de CHP'nin dümen suyundaydı ama DP'yi zor durumda bırakmak için provokatif eylemlerde bulunuyordu.
Eskiden beri Hizbuttahrir'in eylemleri bize çok komik gelse de ortalama vatandaşlar için bir korku sebebiydi. Tarih boyunca 'şeriat isteriz, hilafet isteriz' diyen her çıkış sadece provokasyon ihtiva ediyordu. Osmanlı'nın yıkılışına kadar gidecek süreci başlatan, Selanik'in Hareket Ordusu'nun İstanbul'da darbe yapmasına zemin hazırlayanlar da 'şeriat isteriz' sloganlarıyla ortalığa dökülenlerdi. Gayri resmî tarih bu 'şeriat isteriz'cilerin elebaşlarının birer tiyatrocu provokatör olduğunu bize gösterdi. Tıpkı Menemen'dekiler gibi, tıpkı Ticaniler gibi...
Neredeyse yüz yıldır 'şeriat isteriz' oyunu oynanıyor bu ülkede. Ceberut bir yönetim ile ülkeyi yönetmek isteyenler, önce elebaşları tiyatrocu olan 'şeriat isteriz'ci toplulukları ortaya döküyordu. Ama işler bugün eskisi gibi kolay olmuyor. Bugün bu şeriat isteyen tiyatrocuların bağlantıları çok daha kolay çözülüyor. Hizbuttahrir örgütünün Ergenekon ve İsrail bağlantıları teknolojinin sunduğu imkânlarla bütün çıplaklığıyla göz önüne döküldü. Artık bütün bu Hizbuttahrir gibi örgütler tiyatrocu olmaktan öteye gidemiyor.
Korkarım bundan sonra bu ülkede psikolojik harp uygulamak isteyenlerin işleri hiç de kolay olmayacak. Her şeyden önce şebekelerin üzerine giden, elindeki teknolojik imkânlarla onların işledikleri suçları anında deşifre eden bir emniyet teşkilatı var artık. Hem daha da önemlisi, bu tür suçların dava sürecinde hâkim ve savcıların HSYK operasyonlarıyla görevlerinden uzaklaştırılması da mümkün görünmüyor. Çünkü bundan sonra bütün kamuoyunun gözü HSYK'nın üzerinde ve atamalarında olacak. Türkiye hızla çağdaş, demokratik bir ülke haline geliyor. Psikolojik harp çetelerinin bu ülkede işleri çok zor artık.
MEHMET KAMIŞ - ZAMAN
[email protected]