Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hz Ebubekir'in (R.A.) Hayatı ve Halifelik Dönemi

Bay_Bars Çevrimdışı

Bay_Bars

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Ebubekir (R.A.) in tam adı Abdullah bin Osman bin Amir bin Amr bin Kab bin Sa’d bin Teym bin mera bin Ka’b bin Lui bin Galib el Kureyşi et Teymi’dir. Hz. Ebubekir (R.A.) in lakapları el Atik, es Sıddık, es Sahib, el Etka, el Evvah dır. Annesi ve babası sonraki yıllarda Müslüman olmuştur. 573 tarihinde Mekke’de doğmuştur. Babasının adı Osman bin Amr, annesinin adı Selma binti Sahr idi.Hz. Ebubekir (R.A.) açık tenli ve zayıftı. Sırtında hafif bir meyil vardı. Gözleri içe doğru ve kemer burunluydu. Alnı çıkıktı. Bacakları ince ama güçlüydü. Saçını ve sakalını kına ve çivit otuyla boyardı. Eşlerinden Katile binti Abdulizz’den cahiliye döneminde boşandı. Sonra sıra ile Ümmü Ruman, Esma binti Umeya ve Habibe binti Harice ile evlendi. Çocukları Esma ve Abdullah ( Katile binti Abdulizz’den), Abdurrahman ve Aişe ( Ümmü Ruman’dan) Muhammed ( Esma binti Umeys’den), Ümmü Gülsüm ( Habibe binti Harice’den).

İslam önceki cahiliye döneminde Mekke’de bir iş bölümü vardı. Bu işbölümü içinde Hz. Ebubekir (R.A.) ‘’el Eşnak’’ yani diyet ve ganimetlerden gelen mallardan sorumlu idi. Derin bir tarih bilgisine sahipti. Ticaretle uğraşırdı. Güzel ahlakı ve insanlara olan yapıcı yaklaşımı ile bilinen Hz. Ebubekir (R.A.) cahiliye döneminde içki içmemiş ve putlara tapmamıştır.Hz. Ebubekir (R.A.) in İslam’ı hemen seçmesinde, putperestliği kabul etmemesi önemli bir etkendir. Dahası sürekli ticaret amacı ile başka şehirlere gidip diğer dinler hakkında da (Hristiyanlık, Yahudilik ve Hz İbrahim’e uzanan tevhid inancı) bilgi sahibi idi. Hz. Muhammed (S.A.V.)’ i iyi tanıyor ve asla yalan söylemeyeceğini biliyordu. Hz. Ebubekir (R.A.) in Müslüman olması İslam’ ın Mekke’ de yayılması açısından çok önemli idi. Çünkü Hz. Ebubekir (R.A.) Mekke’ de sözüne güvenilen ve saygı duyulan bir kişi idi. İslamiyeti kabul ettikten sonra hem malı ile hem de canı ile müslümanlığı yaymaya çalıştı. Ağır bir şekilde dövüldü, eziyet gördü, başından aşağıya toprak döküldü. Ama hiçbir zaman pes etmedi. Çabaları sayesinde Osman bin Affan başta olmak üzere birçok kişi islamiyeti seçti. Mekke’ de hicretten önce geçen zorlu günlerde Kabe’ de Hz Muhammed (S.A.V.)’ e saldırdıkları sırada vücudunu siper edip O’ nu korudu. Aldığı darbeler sonucu bayıldı. Kendine geldiğinde ilk sorduğu ‘’ Rasulullah nerede, nasıl ? ‘’ oldu. Yine bu günlerde servetini Müslüman olan köleleri satın alıp özgürleştirmeye adadı.Müslümanların Medine’ ye hicreti başlayınca Hz. Ebubekir (R.A.) hicret için Peygamberimizden izin istedi. Rasulullah ‘’ Acele etme , belki Allah sana bir yol arkadaşı tayin eder ’’ dedi. Nihayet Hz Muhammed (S.A.V.)’ e hicret izni çıkınca Rasulullah normalde hiç gitmediği bir vakitte Hz. Ebubekir (R.A.)’ in evine gitti ve kendisine bu kutlu yolculukta yol arkadaşı olmasını istedi. Hz. Ebubekir (R.A.)’ in bu istek karşısında sevinçten ağladığı rivayet edilir. Mekke’den gizlice çıkıp Sevr mağarasında üç gün gizlendiler. Kendilerini arayan müşriklerin oldukça yaklaşması sonucu Hz. Ebubekir (R.A.) tedirgin olup ‘’ onların biri aşağıya baksa bizi görür’’ deyince Hz Muhammed (S.A.V.) ‘’ üzülme, çünkü Allah bizimledir’’ diyerek içini rahatlattı. Müşrikler mağara girişindeki örümcek ağlarını ve içeride yuvasında duran kuşu görünce mağarada kimse olmadığına kanaat getirdi. Bu kutsal yolculukta birçok doğa üstü olay yaşandı. Süraka adlı müşrik Onlar’ı bulunca atı kumlara battı. Hz Muhammed (S.A.V.)’ in duası ile kurtulunca Süraka İslamiyet’i seçti ve Onlar’a yardım etti.

Hz Muhammed (S.A.V.) ve Hz. Ebubekir (R.A.) Medine’ ye girince büyük bir kalabalık tarafından karşılandılar. Medine’ de Hz Muhammed (S.A.V.) sessizce yere oturdu, Hz. Ebubekir (R.A.) yanında ayakta duruyordu. Peygamberimiz ile tanışmaya gelen Medineliler Rasulullah sanıp Hz. Ebubekir (R.A.) e selam veriyorlardı. Güneş tepeye çıkınca Hz. Ebubekir (R.A.) kendisine gölge yaptı. İnsanlar işte o zaman Rasulullah’ ı tanıdılar. Peygamberimiz Ebu Eyub El Ensari’nin evince misafir olurken Hz. Ebubekir (R.A.) de Harice bin Zeyd’ in evinde kaldı. Medine’ de geçen ilk günlerde Hz. Ebubekir (R.A.) sıtma hastalığına tutuldu. Medine şehrinde yapılan her çalışmada Rasulullah’ ın yanında veziri konumunda yer almıştı.Bedir Savaşı’ nda hem savaştan önce hem savaş sırasında Rasulullah’ ın yanında bulundu. Yaptığı konuşma ile müminleri cesaretlendirdi. Oğlu Abdurrahman bu sırada iman etmemişti ve müşriklerin ordusunda idi. Çok iyi de ok kullanırdı. Müslüman olduktan sonra oğlu ‘’ Bedir’ de seni gördüm ama öldürmedim’’ deyince Hz. Ebubekir (R.A.) ‘’ o gün karşıma çıksaydın seni öldürürdüm’’ diyerek kararlılığını gösterdi. Peygamberimiz, Bedir Savaşı sonunda alınan esirleri Hz. Ebubekir (R.A.) in görüşü doğrultusunda fidye karşılığı serbest bıraktı. Uhud Savaşı’nda da Rasulullah’ ın yanında savaştı. Hendek Savaşı öncesinde şehrin önüne yapılan hendeğin kazılmasında çalıştı. Hz. Muhammed ( S.A.V.) sürekli O’ na fikrini soruyor, ilk önce O’ na danışıyordu. Eğer birçok kişiye danışıp farklı öneriler alırsa Hz. Ebubekir (R.A.) in fikrini hayata geçiriyordu. Bazen başkalarına hiç danışmayıp sadece Hz. Ebubekir (R.A.) e danıştığı da oluyordu.Hubeydiye Anlaşması başlarda Müslümanların alehine görünüyordu. Hz. Ebubekir (R.A.) hiç itiraz etmeden anlaşmayı onayladı. İtirazı olan Müslümanları da ikna etmeye çalıştı. Zaman ilerledikçe anlaşma Müslümanların lehine döndü. Hayber Savaşı’ nda Müslümanlar Yahudilere ait hurma ağaçlarını kesmek istediler ve Rasulullah başta bunu kabul etti. Fakat Hz. Ebubekir (R.A.) ağaçların kesilmesinin doğru olmadığını söyleyince Hz Muhammed (S.A.V.) O’ na hak verdi ve ağaç kesilmesini yasakladı.Mekke’ nin fethedildiği gün Hz Muhammed (S.A.V.)’ in yanında şehre girenlerdendi. Babası Ebu Kuhafe birçok Mekkeli gibi o gün Müslüman oldu. Oğlu Abdullah Taif Kuşatması’ nda okla yaralandı ve sonra vefat etti. Tebük Seferi’ nde ordunun en büyük sancağını Hz. Ebubekir (R.A.) taşıyordu.Hz Muhammed (S.A.V.) hastalığının ilerlemesi üzerine artık insanlara namaz kıldıramayacağını anlayınca bu görevi Hz. Ebubekir (R.A.)’ e verdi. Rasulullah vefat edince birçok kişi ya buna inanmadı ya da inanmak istemedi. Ama nasıl ki Peygamberin hastalığında namazda Müslümanlara önderlik ettiyse O’ nun vefatından sonra da cesaret ve kararlılığı ile dağılan Müslümanları bir araya topladı. Peygamberin vefatı sonrası oluşan siyasi kriz Hz. Ebubekir (R.A.)’ in ikna kabiliyeti ile ortadan kalktı ve ilk olarak Hz. Ömer (R.A.)’ in kendisine biat etmesi ile Hz. Ebubekir (R.A.)’ in halifelik dönemi başladı.Hz. Ebubekir (R.A.) halife olunca kendisine ailesini geçindirebilmesi için senelik 250 dinar ve günlük yarım koyun maaş bağlandı. Ama bu maaş yetmiyordu. Ailesinin geçimi için ticaret yapmaya başlayınca Hz. Ömer (R.A.) ve Hz Ali (R.A.) maaşını yıllık 300 dinar ve günlük 1 koyun olarak belirlediler. Bunun üzerine Hz. Ebubekir (R.A.) mescide gitti ve minbere çıkarak insanlara şöyle seslendi : ‘’ Ey insanlar ! Maaşım yıllık 250 dinar ve günlük yarım koyundu. Ama yetmiyordu. Ömer ve Ali maaşımı yıllık 300 dinara ve günlük 1 koyuna çıkardı. Razı mısınız ? ‘’ İnsanlar : ‘’ Razıyız ‘’ dediler. Hz. Ebubekir (R.A.) işte böyle hükmetti.

Doğu Roma ortadoğuda ciddi ve etkili bir güçtü. Bazı yerlerde kendi atadığı emirler vasıtası ile bazı bölgelerde de Romalı komutanlar ve valilerle idareyi eline almıştı. Doğu Roma’ nın kurduğu bu hegemonya nerede ise herkes tarafından kabul edilmişti. Araplarda Doğu Roma’ dan çekiniyor, onlarla savaş başlatmamak için gayret ediyordu. Müslümanlar Doğu Roma ile Hz Muhammed’ in sağlığında, Mute Savaşı’ nda karşılaştılar. Sonrasında yapılan Tebük Seferi’ nde herhangi bir savaş gerçekleşmemişse de Doğu Roma topraklarına girilmiş, oralarda yaşayanlara Müslümanlık anlatılmış, dine davet edilmiş ve Doğu Roma’ dan korkmadıklarını tüm bölgeye bildirmişlerdi.Peygamberimiz son günlerde Doğu Roma hakimiyetinde olan Şam bölgesine bir sefer hazırlığına girişti. Ordunun başına da Usame bin Zeyd’ i getirdi. Rivayet odur ki Usame bin Zeyd bu sefere komutanlık ederken henüz 19 yaşında idi. Peygamberimiz seferden önce vefat edince Müslümanların ileri gelenleri Medine’ ye saldırılar olacağını düşünüp seferi durdurmak ya da en azından daha sonraya ertelemek istediler. Sebebi bu sefere çok asker katılacağı ve şehri savunacak pek kimsenin kalmayacağı idi. Hz. Ebubekir (R.A.) halife olduktan sonra nerede ise herkesi karşısına alarak sefer emri verdi ve Peygamberin isteğini yerine getirdi. Haziran 632 de sefer başladı. 40 gün süren sefer sonunda Usame ordusu bol ganimetle geri döndü. Daha da önemlisi Müslümanlar tüm bölgeye Doğru Roma’ da dahil hiçbir güçten korkmadıkları mesajını verdiler.

Riddet Savaşları Dönemi


Riddet genel olarak dinden (İslam’ dan) dönme demektir. Bu eylemi gerçekleştirenlere ise mürted deniliyordu. Hz. Muhammed (S.A.V.)’ in hastalığı döneminde mürtedler ve yalancı peygamberler çıkmaya başlamış vefatı üzerine hız kazanmıştı. Bunun başlıca sebepleri arasında dini bağların henüz zayıf olması, İslamiyet’ i tam olarak anlayamama, cahiliye dönemine özlem, kabileler arası kıskançlık ( İslam’ı kabul etme birçok kişi için Kureyş kabilesinin hüküm ve iktidarını kabul etmek demekti) ve diğer dinlere mensup olanların etkisi sayılabilir.Riddete meyledenleri kabaca üç gruba ayırabiliriz; peygamberlik iddiasındaki yalancılar ile peşlerinden gidenler, cahiliye dönemindeki putperestliğe geri dönenler ve İslam’ da kalıp Halife’ye zekat vermeyi reddedenler.Hz. Ebubekir (R.A.) mürtetlere karşı bir ordu kurmaya başlayınca, aralarında Hz. Ömer (R.A.)’ in de bulunduğu bazı kişiler zekat vermek istemeyenlerle savaşılmamasını söylemişlerse de Hz. Ebubekir (R.A.)’ in kararlılığı karşısında çaresiz kaldılar. Hz. Ebubekir (R.A.)’ e göre Allah’ ın malında bulunan zekat hakkını inkar etmek demek, dolaylı da olsa Allah’ ın hükmünü inkar etmek demekti. Dahası zekat konusunda verilecek bir taviz, ileriki dönemlerde İslam Devleti’ nin üniter bir yapıya sahip olmasını engelleyecek ve bu toplumsal birliğin oluşması önünde engel olacaktı. Birçok kişinin göremediği bu gerçeği Hz. Ebubekir (R.A.) farketmişti.Usame ordusunun sefere çıkmasından güç bulan mürtedler Medine’ ye bir saldırı planladılar. Ama Hz. Ebubekir (R.A.) buna karşı şehri hazırlamıştı ve saldırı püskürtüldü. Usame ordusu seferden dönünce Hz. Ebubekir (R.A.) mürtetlere karşı kapsamlı bir hücuma geçti.İslam Ordusu onbir sancağa ayrıldı ve her bir sancağa birer komutan tayin edildi. Her sancak belli bir bölgeye gidecek ve oradaki isyanı bastıracaktı. Harekat merkezi Medine idi. Sancaklarda bulunan haberciler sürekli olarak Medine’ ye birliklerin durumu ile ilgili bilgi veriyordu. Dahası birlikler yine aynı haberciler sayesinde birbirlerinin durumu da sürekli takip ediyorlardı. Bu onbir sancağın genel komutanı Halid bin Velid idi.

Riddet olayları sırasında İslam Devleti’ ni en çok yoran ve bölgeye en fazla zararı veren 3 yalancı peygamber vardı: Esved Ül Ansi, Tuleyha bin Huveylid ve Müseylimet ül Kezzab.


Esved Ül Ansi
Asıl adı Abhala bin Ka’b bin Avf’ tır. Yemen bölgesindeki Avf kabilesindendir. Kahinlik ve çeşitli hokkabazlıklarla adından söz ettiren Esved, Hz. Muhammed (S.A.V.)’ in hastalığını öğrenince kendisini peygamber ilan etti. Yemen’ deki bazı kabilelerinde desteğini alınca bölgesindeki İslam Devleti’ nin hakimiyetini kırmak için harekete geçti. Hz. Muhammed (S.A.V.) hasta olmasına rağmen bu isyanı bastırmak için mücadele etti. Bölgedeki Müslüman Ebnalara Esvedle savaşmaları için elçi ve mektup gönderdi.Esved bölgedeki ileri gelen kabilelerin desteğini alınca Necran şehrini kuşattı. Kısa bir süre sonra şehri ele geçirdi. Daha sonra San’a şehrini deele geçiren Esved kısa sürede Hadramavt’ tan Taif’ e, Bahreyn’ den Aden’ e kadar olan bölgede hakimiyet kurdu ( Arap yarımadasının nerede ise tüm güney toprakları). Hakimiyet altına aldığı yerlere valiler atayan Esved, zaferlerinin verdiği gurur ve kibirle kendine taraftar olmayan herkese eziyete başladı. Öyle ki yakınındaki adamlar bile birgün öldürülecekleri korkusu ile yaşamaya başladılar. Hz Muhammed (S.A.V.)’ in emri ile bölgede Esved’e karşı mücadele eden Müslümanlar, Esved’e yakın konumdaki Firuz, Kays ve Dazaveyh gibi adamları aracılığı ile Esved’i öldürttüler. Böylece Yemen’ de İslam’a karşı oluşan ilk tehlike henüz Hz. Muhammed (S.A.V.) vefat etmeden bertaraf edildi. Bugün elimizde bulunan kaynaklar Esved ül Ansi’ nin hiçbir zaman Müslüman olmadığını söylemektedir. Bir diğer konu da Esved ardında ne bir din ne bir şeriat hükmü ne de kitap bırakmamıştır.Esved’ in ölümünden sonra Halife Hz. Ebubekir (R.A.) bölgeye Firuz’ u vali olarak atadı. Ama Esved’ e karşı Müslümanlarla birlikte mücadele eden Kays bin Maksuh al Muradi, Firuz’ un kendisinden üst bir göreve geçirilmesini kabullenemedi. Kays, Dazaveyh’ i bir komplo ile öldürttü. Firuz başına gelecekleri anlayıp kaçınca San’a şehrinin idaresi Kays’a kaldı. Hz. Ebubekir (R.A.) Tahir bin Ebu Hale komutasında bir orduyu San’a şehrine gönderdi ve bölgedeki ikinci isyanda bastırılmış oldu.


Tuleyha bin Huveylid
Asıl adı Talha olan Tuleyha ( Talhacık anlamında, küçümseme manasında) bin Huveylid, Necid’ deki Esed kabilesinin ileri gelenlerindendi.
Hicretin 5. Yılında (627) Hendek Savaşı’nda Mekkelilerle beraber Medine’yi kuşatan orduda idi. Hicretin 9. Yılında (631) kabilesinden bir heyetle Medine’ye gelip Müslüman oldu. Fakat Hz. Muhammed (S.A.V.)’ in hastalığı üzerine peygamberlik iddiasını ortaya attı. Tayy, Esed ve Gatafan kabilelerinin desteği ile güçlenen Tuleyha, Halife Hz. Ebubekir (R.A.) ile anlaşma yolu aradı. Teklifinde namazı kabul ediyor ama Halife’ye zekat vermeyi reddediyordu. Hz. Ebubekir (R.A.) bu teklifi kabul etmedi.
Hz. Ebubekir (R.A.), Halid bin Velid’ in emrine bir ordu verdi ve Tuleyha’nın üzerine yürümesini emrettti. Halid bin Velid, Zu’l Kassa denilen yerde Tulehya’nın ordusunu yendi. Tuleyha Şam bölgesine kaçtı. Hz. Ebubekir (R.A.) vefat edene dek burada kaldı. Hz. Ömer (R.A.) halife olunca Medine’ye gelip O’ na biat etti ve yeniden Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra Kadisiye ve Nihavend savaşlarına katılmış ve bu savaşlarda önemli işler yapmıştır.


Müseylimet Ül Kezzab
Bahreyn’in batısında ve Necid yaylasının güneydoğusundaki Yemame denilen bölgede Hanife kabilesi hakimdi. Kabilenin bir kısmı İslamiyet’ i benimsemiş ise de aralarında Hristiyanlar da mevcut olmakla birlikte putperestlik devam etmekteydi. Kabilenin lideri konumunda olan Hevze bin Ali ölünce yerine Müseylime geçmiştir. Müseylime’ nin kısa boylu, çok sarı benizli, basık ve kalkık burunlu bir görünüşü olduğu rivayet edilir. Müseylime hükmettiği toprakları Müslümanlardan korumak için kendisini peygamber ilan etti. Bazı tarihçiler Müseylime’nin önce Müslüman olduğunu sonra dinden döndüğünü yazsa da elde buna dair net bir kanıt yoktur. Müseylime’ nin Hanife kabilesinin ileri gelenleri ile birlikte Hz Muhammed (S.A.V.)’ i ziyaret amacı ile Medine’ye geldiği ama görüşüp görüşmediği ihtilaflı bir konudur. Kendisinin Hz Muhammed’e peygamberlikte ortak olduğunu iddia edip taraftar toplayan Müseylime, Hz Muhammed’ e yazdığı mektuba : ‘’ Allah’ ın elçisi Müseylime’den Allah’ın elçisi Muhammed’ e…’’ diye başlayarak ‘’ Ben peygamberlikte sana ortak edildim. Yeryüzünün yarısı bize yarısı Kureyş’e aittir’’ iddiasında bulundu. Cevap olarak Hz Muhammed : ‘’ Allah’ın elçisi Muhammed’ den yalancı Müseylime’ye…Yeryüzü yüce Allah’ındır. O, kullarından istediğini varis kılar ’’ cevabını vermiştir. Hz Muhammed’ in vefatı üzerine Müseylime çalışmalarını hızlandırdı ve taraftar sayısını arttırdı. Bazı kaynaklar 40 bin kişilik ordu topladığını yazar.Hz. Ebubekir (R.A.) halife olunca Müseylime’ ye önce haberci gönderdi. Müseylime haberciyi öldürttü. Hz. Ebubekir (R.A.) sonra başında İkrime’ nin olduğu bir birliği gönderdi. İkrime aceleci davranınca mağlup oldu ve geri çekildi. Arkasından Şurahbil bin Hasene emrindeki kuvvet yola çıktı. Onlarda plansız ve acelece Müseylime’ye saldırıp mağlup oldular. Nihayet Hz. Ebubekir (R.A.) Müseylime’ nin üzerine Halid bin Velid’ i gönderdi. Halid bin Velid çetin süren bir savaşın ardından galip geldi ve Müseylime savaşta öldürüldü. İbni Haldun, Ebu’l Fida ve İbni Sa’d gibi tarihçiler Müseylime’ nin, Uhud Savaşı’ nda Hz Hamza (R.A.)’ yı şehit eden Habeşli Vahşi bin Harb tarafından, yine aynı mızrakla öldürüldüğünü kabul eder.Müseylime, Hz Muhammed’ in yaptıklarını taklit ederek yaşadığı Yemame’yi ve kabilesi olan Hanifelileri Kureyş hakimiyetinden koruyabileceğini düşündü. Kurmayı planladığı din içkiyi yasaklama, oruç tutma, günde üç vakit namaz ve namaza ezan benzeri çağrı ile İslamiyet’ ten kopya edilmişti. Nihayetinde ölümü ile birlikte hepsi halk arasında unutuldu, gitti.

Secah
Riddet savaşları sırasında ortaya çıkan bir başka ilginç kişilik Secah’tır. Secah arap yarımadasına mezopotamyadan gelmiş olup Hz Muhammed (S.A.V.) vefat edince peygamberlik iddiasında bulunmuş Hristiyan asıllı bir kadındı. Beni Temim kabilesindendi. Beni Temim büyük bir kabile idi ve birçok dinden mensubu vardı. Secah önce kabile içinde birliği sağlamaya yönelik hamleler yaptı. Bu hamlelerinde başarılı olamayınca ve üstüne Halid bin Velid ordusu ile ona doğru hareket edince aynı dönemde ortaya çıkan bir başka yalancı peygamber Müseylimet Ül Kezzab ile anlaştı. Sonrasında evlendikleri de rivayet edilir. Bundan sonra Beni Temim kabilesi tekrar İslamiyet’e girmeye başladı. Tarihçiler bu zamandan Muaviye’nin halifeliğine kadar olan dönemde Secah’ın ne yaptığı hakkında bilgi vermez. Yalnız Secah’ ın Muaviye’ye biat ettiği ve bu dönemde Müslüman olduğu biliniyor. Hatta Muaviye, Secah’ı yakınları ile Küfe şehrine yerleştirmiştir. Genel kabul gören düşünceye göre Kufe’de Müslüman olarak ölmüştür.

Riddet Savaşları sonunda Arap yarımadasında birlik sağlandı ve İslam Devleti’ nin gerçekleştireceği diğer fetihlerin hazırlıkları başladı. Çünkü hem Doğu Roma hem de İran’daki Sasaniler Müslümanlara karşı ayaklanan mürtedleri maddi olarak desteklemişlerdi.Bir diğer önemli sonucu da bu savaşlarda çok sayıda Kur’an-ı Kerim hafızının şehit olması sonucu, Kur’an-ı Kerim, Hz. Ebubekir (R.A.)’ in emri ve Zeyd bin Sabit’ in gayretleri ile kitap haline getirildi.


Ridde savaşları sona erince Hz. Ebubekir (R.A.) Irak’ ın fethi için Halid bin Velid’ i ve İyad bin Gunm’ u gönderdi. Bu iki ordunun yanında Müsenna bin Harise’ de, daha önce Irak bölgesine akınlar düzenlediği için, Halid bin Velid’ in ordusuna katılmak üzere Hz. Ebubekir (R.A.)’ in emri ile yola çıktı (633).Hz. Ebubekir (R.A.), Halid bin Velid’ e Irak’ a güneybatıdan (Elbe’den), İyad bin Gunm’ a da kuzeydoğudan (Masih’ten) gürmeyi ve Irak’ ın en önemli ticaret merkezi olan Hire şehrinde buluşmalarını ve şehri birlikte fethetmelerini emrediyordu. Böylelikle Irak Müslümanların egemenliğine girecekti.Halid bin Velid ilk olarak Elbe komutanı olan Hürmüz’ ü ve birliklerini mağlup etti (Zatü’l Selasil Savaşı). Hürmüz, Karin adlı bir fars komutanından destek istemişti ama destek kuvvet yetişemeden savaşı kaybetti ve ikili mübarezede Halid bin Velid tarafından öldürülmüştü. Karin ordusu ile gelip Mizar denilen yerde ordugah kurdu. Halid bin Velid Mizar’daki bu orduyu da yendi. Karin’in ordusundan kalanlar gemilerle kaçtılar. Mizar’daki savaştan sonra Sasaniler Halid bin Velid’ in üzerine iki ordu gönderdi. Bu iki ordu Velce denilen yerde birleşti. Ne var ki Halid bin Velid önce merkezden saldırdı ve sonra diğer birlikler kanatlardan yüklenerek Fars ordusunu yendiler (Velce Savaşı).Halid bin Velid ilerlemeye devam etti ve Ulleys’te Hristiyan arapların desteğini alan Fars birliklerini de yendi (Ulleys Savaşı). Daha sonra İmğişiya’ya gelen Halid bin Velid burayı da fethetti. Kazandığı savaşlardan elde ettiği ganimetin bir kısmını askerlere dağıtıyor geri kalan kısmını Hz Ebubekir (R.A.)’ e gönderiyordu. Nihayet Halid bin Velid Hire’ye vardı. Hire valisi kaçmıştı. Şehir kendi başına direnmeyi denedi ama kısa sürede düştü. Çoğunluk Müslüman olmadı ve yıllık 190 bin dirhem cizye vermeleri karşılığı anlaşıldı.Halid bin Velid bir süre Hire’de kalıp bir düzen oturttuktan sonra Ka’ka bin Amr et Temimi’yi Hire şehrine vali tayin edip Irak’a kuzeyden giren İyad bin Gunm’a yardım etmek için yola koyuldu. Onları Enbar kalesini kuşatmış halde buldu. Farslılar kalenin önüne hendek kazmış kale içinde bekliyorlardı. Müslümanlar da kalenin etrafını kuşatmış bekliyordu. Halid bin Velid ordusundaki zayıf develeri kestirdi ve hendeğin dar bir yerini doldurdu. Böylece İslam Ordusu Enbar kalesini fethetti. Hemen ardından yola koyulan Halid bin Velid Aynu’t Temr kalesini de fethetti. Aynu’t Temr’ in fethinden sonra İyad bin Gunm’ un ordusu ile birlikte Devmetü’l Cendel fethedildi. Burası önemli bir kavşak noktası ve stratejik öneme sahip bir yerdi ve Devmetü’l Cendel ile birlikte Arap yarımadasının tamamı İslam Devleti’nin hakimiyetine girmiş oldu.Devletü’l Cendel’ in fethinden sonra müşrikler Halid bin Velid’ e karşı bir ordu oluşturmaya çalıştılar. Hire’ de bulunan Ka’ka bin Amr bunu öğrenince ordusu ile harekete geçti ve bu düşman birliğini Hasid denilen yerde yok etti. Bu olaydan sonra Halid bin Velid bu tür ani saldırılara maruz kalmamak için müşrik kabilelere baskınlar yaptı ve sonra Firaz’ a yöneldi. Firaz; Şam bölgesi, Irak ve Arap yarımadasının kesiştiği yerde, hudut konumundaydı. Farslılar burada müşrik arapların ve Doğu Roma’ nın desteği ile büyük bir ordu ile Halid bin Velid’ in karşısına çıktılar. Ama bu yenilmelerini önleyemedi. Yüce Allah’ ın izni ile Halid bin Velid, yine kazanmıştı.

Firaz’ ın fethinden sonra Hz Ebubekir (R.A.)’ in emri ile Irak’taki birliklere Müsenna bin Harise komutan olarak atandı ve Halid bin Velid Şam bölgesine gönderildi. Halid bin Velid Irak’tan Şam’a kimsenin bilmediği ve tahmin edemeyeceği bir yoldan, çöl üzerinden geçti.Hz Muhammed (S.A.V.)’ in sağlığında yaşanan Mute Savaşı’nda Müslümanlar ilk kez Doğu Roma ile karşı karşıya gelmişti. İslam Devleti Hz Muhammed (S.A.V.)’ in bizzat başında olduğu Tebük Seferi ile Doğu Roma topraklarına ikinci kez girmiş ve yine Hz Muhammed (S.A.V.)’ in planladığı ama ömrünün yetmediği, Hz Ebubekir (R.A.)’ e nasip olan Usame Ordusu seferi ile Doğu Roma topraklarından ganimet elde etmişti. Hz Ebubekir (R.A.) Ridde isyanlarının bastırılması ve Irak’ta fetihlerin tamamlanması üzerine Şam bölgesine ve bu kez bölgenin en güçlü devleti olan Doğu Roma’ya karşı savaşmaya karar verdi. Hz Ebubekir (R.A.)’ in Enes bin Malik ile Yemen’e gönderdiği davet mektubu karşılık buldu ve Yemen’den fetih ordusuna epey katılım sağlandı. Hz Ebubekir (R.A.) Şam bölgesinin fethi için dört ordu oluşturdu : Yezid bin Ebu Süfyan’ın ordusu, Şurahbil bin Hasene’nin ordusu, Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın ordusu ve Amr bin el As’ ın ordusu.Yezid bin Ebu Süfyan’ın ordusu önce 3000 kişi idi, sonra takviyelerle 7000 kişiye çıktı. Görevi; bölgeye ilk girecek, Şam Şehrini ( Dımaşk) fethedecek ve gerektiğinde diğer birliklere yardım gönderecekti. Şurahbil bin Hasene yaklaşık 4000 kişi ile önce Tebük sonra Belka ve en son Busra’ nın fethi ile görevlendirildi. Ebu Ubeyde bin Cerrah’ ta yaklaşık 4000 kişi ile yola çıktı. Görevi Humus’u fethetmekti. Amr bin el As yaklaşık 7000 kişilik bir kuvvetle Filistin’in fethi ile görevlendirildi.Doğu Roma, Müslüman seferlerini haber alınca harekete geçti. Harekat merkezi Şam bölgesinin başkenti olan Antakya belirlendi. Her bir İslam birliğinin üzerine çok daha kalabalık kuvvetler gönderildi. Doğu Roma ordularının kalabalık kuvvetlerle harekete geçmesi İslam Ordusu’nun strateji değiştirmesine neden oldu. Hz Ebubekir (R.A.) gönderdiği emirlerle bütün birliklerin Yermük’ te toplanmasını ve birleşerek Doğu Roma’ya karşı savaşmalarını emretti. Diğer taraftan Irak’ta bulunan Halid bin Velid’e Yermük’e geçmesini ve orada toplanacak olan birlikleri komuta etmesini iletti. Ebu Ubeyde Humus’tan, Şurahbil bin Hasene Ürdün’den ve Yezid bin Ebu Süfyan Dımaşk’tan ( günümüzdeki Şam şehri) Yermük’e hareket etti. Amr bin As, Doğu Roma birlikleri kendisine çok yaklaşmasına rağmen sayıları çok olduğu için saldırıya geçmedi. Halid bin Velid’in yardıma gelmesi üzerine saldırıya geçtiler ve Ecnadeyn denilen yerde Doğu Roma ordusunu bozguna uğrattılar. ( Ecnadeyn Savaşı – 634)


Yermük Savaşı (636)
Ecnadeyn savaşından sonra Müslümanlar strateji gereği Yermük’e çekildi. Doğru Roma birlikleri de bölgeye geldi. Savaşın başında Doğu Roma birlikleri üstün iken Müslümanların Romalı süvariler ile piyadeleri birbirinden ayırması sonucu, savaş, İslam Ordusu’nun galibiyeti ile sonlandı. Fakat Hz Ebubekir (R.A.) bu zaferi göremedi.

Hz Ebubekir (R.A.) hicretin 13. Yılında (635) yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefat etti. Vefatından önce, kendisinden sonra Hz Ömer (R.A.)’ i halife tayin ederek olası bir anlaşmazlığı engelledi. Hz Ömer (R.A.)’i seçmesi ile birlikte Arap toplumlarındaki kabilecilik düşüncesinin bir ürünü olan hilafetin de ( yönetimin babadan oğula geçmesi ya da akrabalar arasında aktarılması) önüne geçti.Halife olarak kaldığı 3 yılda, önce başlayan isyan ve dinden dönme hareketlerini bastırmış ve ardından Sasaniler ve Doğu Roma gibi iki köklü ve büyük devlete karşı cihat başlatmış ve günümüzdeki Irak ve Suriye bölgelerini fethetmişti. Bu savaşlar sırasında sürekli olarak haberciler vasıtası ile birlikleri yönlendirmiş ve birçok birliğin birbiri ile koordineli hareket etmesini sağlamıştı. Her zaman Hz Muhammed (S.A.V.)’ den öğrendiklerini uyguladı. Her zaman O’nun dostu ve arkadaşı oldu ve vasiyeti üzerine Hz Muhammed (S.A.V.)’ in yanı başına defnedildi. Allah (C.C.) O'ndan (R.A.) razı olsun.
 
Üst Ana Sayfa Alt