Ibn Teymiyye Sohbeti ( ? ) - Ebubekir Sifil Hoca

J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
youtube altına yazdığımız yorumları silmişler.Sileceklerini bildiğim için yazdığım kısımları saklamıştım

Allah a cisim isnad ettiği iftirası:

İbn teymiyye;

Şerh Hadis-i Nüzul” adlı kitabında diyor ki : “Şeraite göre bir peygamberden, bir sahabeden, bir tabi’den veya bir seleften Allâh’ın cisim olup olmadığını bildiren bir nakil yoktur. Ancak ispatlamak veya inkâr etmek bu şeraitte bir bid’attir.

Ebubekir sifil bunu delil getirip ibn teymiyye nin Allah a cisim isnad ettiğini iddia ediyor oysa ibn teymiyye bu konuda konuşulmadığını söylüyor


“Minhacussune ve beyan telbisulcehmiyye” adli eserinde ve yine baska eserlerinde, (islam’da) ilk Allah’a cisim isnad eden kisinin Şii’lerin kelamcilarindan olan Hisam bin hakem adli kisi oldugunu soylemistir.

Der-i tearudu el-akli ve en-nakl adli eserinde; “Kim Allah’in cisim oldugunu soylerse, ama insanlarin cisimlerine benzemidigini iddia ederse, onun muşebbihe oldugunu soylemektedir“.


Dediki; “Ehli sunnet ve Hadis Ehli ise soyle demistir: (Allah) cisim degildir. Ona hic birsey benzemez. Kendinden haber verdigi gibi Arş‘ının uzerindedir…(Beyan Telbisu El-cehmiyye 1.clt. 400.s.).

Yine ayni kitapta soyle demistir yaratan Allah’in c.c. Cisim olmadigini soyleyenler, iki kisima ayrilmislardir.Birinci kisim: Demistir ki; Allah Alem’in ustundedir. Ars’ininda uzerindedir. Bununla birlikte o cisim degildir ve bir yer ile temas halinde degildir (birlesik degildir). Bunu soyleyenler ise: Kullabiyye, Kerramiyye, Es-ariyye akidelerine nisbet olunan bir grup, dort mezhep mensuplarindan bir grup, Hadis ehli, Sufiler ve bu akideyi (yani Allahin Alem’in ustunde olmasini) imam El-esari Hadis ve sunnet ehlinin akidesi olarak zikretmistir.


Allah ın peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellemi yanına oturtma hadisi

İbn teymiyye buna benzer birçok hadisin zayıf mucahidden gele rivayetin ise sabit olduğunu söylüyor .Keza bu rivayetten birçok ehli sünnet alimi bahsetmiştir.Rivayetin anlaşılma şekline gelirsek ibn teymiyye sapik mucessime firkasina reddiye yaparken, bu konudaki mucessimenin gorusunun (haşa) Allah Arşının icinde oldugu ve Arş’ta biraz bir bosluk oldugu, o bosluguda (haşa) peygamberimiz icine girip oturarak kapatacagini soylemislerdir.
Imam ibni Teymiyye bu gorusu zikrettikten sonra Ehli Sünnet’in gorusunu zikrederek Mucessimlere reddiye yapar. Bu konudaki Ehli Sunnet’in gorusunun Allah’in Kuran’da dedigi gibi Arşına istiva ettigi ve Arşına dokunma halinda olmadigi ve buna benzer butun sapikca fikirlerin dogru olmadigini aciklamistir (telbisu el-cehmiyye).
Bu son olan kitabindaki sozunun özetini zikretmemin sebebi ise; kesinlikle ibni Teymiyye’nin bu Hadisi alarak sapik mucessimeler gibi dusunmedigini ortaya koymak içindir.
 
J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Imam Darimi'nin "Eger Allah isterse sinegin ustune istikrar eder" sozu hakkinda

Imam Darimi'nin sozu su sekildedir: Eger isterse kudreti ve Rububiyyeti ile bir sinegin kanadina bile istikrar edebilir. Peki eger boyle ise cok yuce olan bir Ars'in uzerine nasil olmasin ki?(yani nasil Ars'in uzerine istikrar edemesin ki? Allah'in her seye kudreti yezmezmi?)

Derim ki: ilk once bu sozu imam Darimi, munazara babinda istegini aciklama amaci ile zikretmistir. Yani bir misal ile aciklamaya calismitir.

Ayrica kesinlikle burada Allah'in sinegin kanadina istikrar etmesini kasd etmiyor. Imamin kasdi eger isterse yapar manasindadir. Halbuki Allah c.c. eger isterse her sey yapamazmi? Elbette yapar. O zaman isterse Ars'a istiva edemezmi? Elbette eder. Iste imamin kasd ettigi budur.

Ayrica Kuran'da da munazara babinda "eger soyle olsaydi boyle olurde" seklinde de ayetler vardir. Mesela Allah c.c. soyle buyurur: ((De ki: Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!))(Zuhruf suresi).
Peki ben sorarim: Rahmanin bir cocugu varmi? Hasa yok. Ama Allah c.c. "farzedersek" babindan
zikretmistir. Ayni sekilde sorarim: Allah c.c. sinegin kanadina istikrar etmismidir? Hasa etmemistir. Ama imam Darimi bunu sadece "farzedersek" babindan zikretmistir.
Ve hatta diyelim ki bu misali vermek ile imam Darimi hata yapti, bu sadece bir hata sayilir ve onu Ehli
sunnet cizgisinden asla cikarmas. Cunku imam sadece Allah'in istivasini aciklama adina bir misal
vermektedir.

3 Imam allame Osman bin Said Ed-darimi, ve mudafasi, ve yeni tureme Cehmiyye’lerin imam uzerindeki suphelerinin cevabi | ehliilm
 
J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
abi güzel söylüyorsun...hoş söylüyorsun da .... cehmiyye ismi pek hoş durmuyor...onlar hiç bir zaman istiva yı inkar etmiyorlar ki...yine dönüp dolaştığımız yer MUVAFFİDA...

ben yazıyı yazan akhinin sitesini ekledim.o kevserilere cehmiye uzantısı diyor.ebubekir sifil ,murat yazıcı gibiler tefvid fikrindeler anladığım kadarıyla
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İmam Kevserî’ye Atılan İftiralara DâirOsman Akyıldız.
Bazı internet sitelerinde meydanı boş gören cühelâ takımı asrımızın büyük âlimi Muhammed Zahid el-Kevserî rahimehullah’a iftiralar atan yazılar neşrediyorlar. Bu müfteriler iftiralarını desteklemek için kaynak göstermekten de çekinmiyorlar. “Ne de olsa kimse gidip kaynaklara bakmaz” diye düşünen müfteriler, bakalım yalan ve iftiraları açığa çıkınca ne yapacaklar?
İmam Kevserî’nin yerle bir ettiği son asırdaki mücessime ve müşebbihe artıkları, günümüzde mevcut cehalet ortamından faydalanarak, insanları Kevseri’nin eserlerinden uzak tutmak maksadıyla işbu iftiraları atmaktadırlar. Çünkü Kevseri’nin eserleri çağdaş Mücessime fırkasını son derece rahatsız edici, susturucu ve müdellel bir mahiyete sahiptirler. Önce Arab dünyasından Kevseri’ye dair yazılmış iftira dolu bir yazı, Türkiye’deki Mücessime fırkası mensuplarınca tercüme edilmiş ve birtakım sitelerde neşredilmiştir,[1] bundan sonra da çeşitli internet sitelerinde dolaşır olmuştur. İşte bir internet sitesinde yayınlanan bir yazı ve attığı iftiralara cevaplarımız:
İmam Kevseri Büyük Sahâbî Enes İbnü Malik’e ‘Bunak’ mı Dedi?
Müfterî: “Zahid el-Kevseri'nin Makâlâtında sahabe hakkında söylediği sözler ile başlayalım mı? El-Kevseri, Peygamber sav'in sahabelerine dil uzatan, hakaret eden birisidir; büyük sahabi Enes İbni Malik (ra)'e “bunak” diyor. Büyük sahabi Enes'in fıkıh bilmediğini, fakih olmadığını iddia ediyor (et-Te'nib, s.117; et-Terhib, s.332)”
“Enes, en çok hadis rivayet eden sahabelerdendir. En alim ve en fakih olan sahabelerdendir. Bütün ümmet bunda ittifak etmistir. Oysa Kevseri kalkmış Enes'e “bunak” diyor, “fakih değildi” diyor. Selef imamları da der ki; eğer sahabelere dil uzatan birini görürseniz bilin ki, o, bid'at ehlidir, sapıktır. Allah Rasulü de (s.a.v), sahabelere dil uzatanlara la'net etmiştir.
CEVÂB:
“Bunak” ne demektir? [“BUNAMAK: Çağatay (lehçesi) –lâzim- bön, yani şaşkın ve sersem olmak. Bunamak; ihtiyarlayıp, ma’tûh (aklı kıt) ve fertût (Bunak’ın Fârîsîcesi) olmak, ateh (akıl noksanlığı) getirmek, fersûdeleşmek (eskimek, aşınmak, yıpranmak, Lüğat-i Nâcî) ”Hüseyin Kâzım Kadri Bey, Türk Lüğatı:2/800]
Enes radıyallahu anhu’ya “bunak” diyene de, İmam Kevserî’ye bu iftirayı atana da Allah celle celâlühû adaletiyle muâmele etsin. Meydanı boş bulunca nasıl da Kevserî’ye iftira atıyorsunuz. Siz hitâb ettiğiniz câhil kitlenin verilen kaynakları okuyamayacağını, ufak tefek okuyanların da maslahat icabı iftiraya sessiz kalacağını nasılsa biliyorsunuz. Ama biz belki iyi niyetli birinin işine yarar maksadıyla o kaynakların basılmış halini ve bir kısmını tercümeleriyle vereceğiz:
Kevseri, Te’nîb (s.117)’de şöyle diyor:
“Enes yaşlılığı zamanında rıdh’ı/belli olan paydan başka bir mal vermeyi rivâyet etmekte tek kalmıştır. Nitekim O, Katade rivâyetinde deve sidiklerini içme rivayetinde ve Uranilerin cezalandırılması hikayesini rivâyet etmekte tek kalmıştı. Ebû Hanîfe’nin görüşünden biri de Sahabe âdil (Allah celle celâlühû’dan korkan, dindar ve yalan söylemeyen) kimseler ise de okur-yazar olmamaktan kaynaklanan zabtı az olmak ve yaşlılık gibi şeylerden masum değillerdir. Rivâyetlerin çelişmesi halinde, yanılmış olmak zan mahallinden uzak kalmak için, Sahabe’nin fakih olanının rivâyeti fakih olmayanının rivayetine, yaşlı olmayanın rivayeti de yaşlı olanın rivayetine, tercîh edilir.” (Bkz. Resim 1)
Kevserî, et-Terhîb, s.332’de de Yemânî’nin et-Tenkîl’inde “Kevseri Enes radıyallahu anhu’ya ve Hişâm İbni Urveye tanetmekle haddi aştı.. Hatta O’na yalan isnad etti.” şeklindeki sözü münasebetiyle şöyle diyor:
“Bu sözü, Onun/Yemânî’nin, yolunda olduğu da'vâda en açık iftirâları söylemekten (bile) kaçınmayacağının en açık delillerindendir. Çünki bu, iki tarafıyla da diğer iftirâları gibi apaçık bir batıldır. Zîrâ benim Enes radıyallahu anhu hakkında en çok yaptığım, Ebû Hanîfe’nin mezhebinin O’nun rivayetlerinden bazılarını seçmek olduğunu nakletmektir. Bu da ilim sahiblerinin kitablarında meşhûrdur. Bunda Enes’e bir ilişme yoktur. Yaşın büyük olması yaşayacak olanlar için kaçınılamayacak bir husustur. Yaşlılık, kişinin hafızasını gençlik zamanında olduğu gibi bırakmasa da Allahın nimetlerindendir…” (Bkz. Resim-2)
Bu sözlerden ‘bunak’ sözünü anlayabilmek için harbi bunak veya hâin bir iftirâcı olmak gerekmez mi?
Evet, biz dahî, Enes ve Ebû Hureyre de dâhil olmak üzere Sa hâbeye dil uzatan alçakların bid’at çı ve mel’ûn olduğuna inanıyor, ilâ ve olarak da Allahın laneti onların ve yalancı iftirâcıların üzerine olsun, diyoruz. Aynı zamanda kasıdlı olarak Mü’minleri kandıranlara da.
İmam Kevserî Sahâbî Muâviye İbnü’l-Hakem’e Hakaret mi Etti?
Müfterî: “Aynı el-Kevseri: büyük sahabi, Mu'aviye İbnü Ebi'l-Hakem (ra)ya da dil uzatır, o'na hakaret eder. Bu sahabi için, o'nun fakih olmadığını söyler, o'nun namazda konuşacak kadar (cahil) olduğunu(!) söyler, belasını bulmuş biriydi, kafayı yemiş, hadisleri ma'na ile rivayet ederdi, der (Ta'likat, s. 421; Tebdil ez-Zalam, s.94; Makalat, s.349).
CEVÂB:
Evvela sahabinin ismini düzeltelim: “Mu'aviye ibni ebi'l Hakem” değil, “Mu'aviye İbnü’l-Hakem.”
Hangi “talikât”? Papağan gibi konuştuğunuz besbelli ve bir yerlerin dolduruşuna geldiğiniz zâhir… Kevserî gösterilen yerlerde (s.94)’de “Câriye Hadîsi” diye bi linen rivâyetin sened ve metin bakımından Muztarib/çelişik bir rivâyet olduğunu, büyük bir Muhaddis dirâyetiyle ortaya koymaktadır. Cesaretiniz varsa buranın metnini o “kafasını bulandırmayalım” bahanesiyle uyutmaya çalıştığınız adamlarınıza doğru bir şekilde tercüme edin de kararı onlar versinler, olmaz mı? Resim-3’te yer alan 94. sayfaya bir bakın bakalım ne göreceksiniz? (Bkz. Resim-3)
Kevserî, Tebdîdü’z-Zalâm’ının 95. sayfasında üstü çizilen satırlarda Muaviye hakkında sadece şöyle diyor (Bkz.Resim-4):
“Hâdiseyi anlatan/Muâviye Sa hâbe’nin fakihlerinden değildi. Tahkikte bu hadisden başka rivâyeti de yoktur. Aksine O, namaz hakkında konuşan bir A’râbî idi.” Bununla O’ndan çok daha ileri olan Sahâbe’nin mekân bildirmeyen rivâyetlerinin O’nun rivâyetine tercîh edileceğini, değilse “eyne”/nerede sözünün “hangi makamda ve rütbededir” manasında olduğunu söylemektedir. Bunda hangi hakaret vardır?. Bir mü’min böyle bir iftirâya nasıl cesaret edebilir?
Yine, el-Makalât (s.349)’da bu iftirâlardan hiçbirisi bulunmadığı gibi Muâviye hakkında da tek bir söz söylenmemiştir. Bu kaynakta sadece şöyle denilmektedir:
“Eyne”/nerede süâli hakkında gelen Câriye Hadîsi’ne gelince… Senedinde ve metninde Iztırâb vardır. Nitekim ben bu ıztırâbı İbnü’l-Kayyim’in en-Nûniyye’sinin Reddinin (es-Seyfu’s-Sakil’in) Tekmilesinde (s.90-95) ve el-Esmâ ve’s-Sıfât üzerine yaptığım Tâ’lik’de şerhettim.” (Bkz. Resim-5)
Burada şu iddiâların hangisi var behey müfterî!..
Müfteri: “Bütün bunları onun rivayet ettiği Müslim hadisini inkar etmek için yapar. Çünkü Mu'aviye ibni Ebi'l Hakem, Müslim'de gelen cariye hadisinin sahibidir. Bu hadiste, cariye, Allah'ın gökte olduğunu söyler ve Allah rasulu sav onu tasdik eder. O cariye icin "bu, mu'minedir" der. (sahih muslim, kitab'ul mesacid) ki ehl-i Sunne vel cemeat itikad olarak Allah cc'ın gökte olduğunu kabul etmektedir. Zahid el-Kevseri ise Tc'nin klasik akidesinin görünümündedir ve Allah cc'ı ''zamandan ve mekandan münezzeh''tir gibi yuvarlak cümleleri sarfedenlerin akidesindedir...
CEVÂB:
Allah celle celâlühû’ya adres arayıp göstermek ve O’nun Mekân manasında olarak göklerde olduğu inancı, Ehl-i Sünnet’in değil, Firavun ve yolundakilerin inancı idi. Bu husustaki sapıklığınızı en iyi bir Şekilde Muhaddislerin İmâmı Ebû’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Def’u Şübehi’t-Teşbîh’inde sergilemektedir. İsterseniz onu bir okuyun, olmaz mı?
Hem, Kevserî, sizin iddiâ ettiğiniz gibi bu hadîsi temelden inkâr etmiyor, mekân manasında olmayan lafızlarını kabûl edip mekân manasında olanları şâzz kabûl ediyor ve bu vasfıyla Allah celle celâlühû’nun sıfatlarında delîl olamayacağını söylüyor, o kadar. Şâzz olmanın isnâdın sahîhliğine mânî' olmayacağını öğrenip de gelin, olmaz mı?..
İmam Kevserî İbnü Teymiyye’yi Tekfir mi Etti?
Müfterî: “Sizi bilmem ama el-Kevseri'nin İbn. Teymiyye rh'a karşı sanki anadan doğma bir kini var sanki.. Bugün Hanefi-Maturidi-Sofi olanların, İbni Teymiye'ye ve İbni Kayyim'a kafir demeleri de, Kevseri'nin papağanlığını yapmalarından dolayıdır. Kevseri'nin, İbni Teymiye'ye kafir demesi, sahabelere dil uzatması cürmünün yanında nedir ki?!!!
CEVÂB:
Yanlış biliyor ve yanlış konuşuyorsunuz. Kevseri İbnü Teymiyye’ nin eserlerini okuduktan sonra ona Allah için buğzetmiştir ve -Allahu a’lem- ecir sâhibi de olmuştur. Yoksa İbnü Teymiyye, size göre masum mu idi? Kevseri O’na kâfir de dememiştir. En çok söylediği, Ehl-i Sünnet âlimlerinin Cumhûruna göre, -O bunu lafta kabûl etmese de- sâhib olduğu tecsîm ve teşbîh inancının küfür olduğudur. O’nun Sahâbe’ye dil uzattığı iddiası adi bir iftirâdır. Sahabe’ye dil uzatana da, bilerek Mü’minlere bühtân edenlere de lâ'net olsun…
İmâm Kevserî Fakih Olmayan Sahâbîlerden Hadis Almıyor muydu

Müfterî: “Aynı el-Kevseri, Ebu Hureyre gibi, Enes gibi bazı büyük sahabelerden hadis almaz. Onların fakih olmadığı, sadece muhaddis olduğu gerekçesi ile (et-te'nib, s.223).”
CEVÂB:
Burada da âdî bir iftirâ var. Kevserî, verilen kaynakta sadece, fakih olan ravinin rivâyetinin, fakih olmayan ravinin rivâyetine, veya daha fakih olanın az fakih olanın rivâyetine tercîh edileceğini söylemektedir. Bu hususta Hatîb el- Bağdâdî’nin el-Fakih ve’l-Mütefakkıh’ine -bakabiliyorsanız- bir bakınız. Kevserî verdiğiniz kaynakta Enes’den hiç bahsetmemekte, Ebû Hureyre’den de fakihliği rivâyetinden öne alınarak şöyle söz edilmektedir (s.223-224):
“Ebû Hanîfe’nin usûlünden biri de, (rivâyetin kabûl edilmemesinin sebeblerinden birinin) râvînin yaptığı rivâyetle amel etmemiş olmasıdır. Ebû Hureyre’nin, köpeğin sudan içmesi sebebiyle kabın yedi defa yıkanacağına dâir olan rivâyeti gibi. Çünki bu rivâyet O’nun fetvâsına terstir.” (Bkz. Resim 6-7)
Şimdi bu Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz iftiracıya soruyoruz: Burada şu iftirâlarınızdan hangisi vardır? Tam aksine, bu kaynakta Ebû Hureyre’nin fakihliği ön plana çıkarılmaktadır…
İmam Kevserî Selef İmamlarına Dil mı Uzattı?
Müfterî: el-Kevseri, selef imamlarına ve onların kitaplarına da dil uzatır, onları sapık olmak, cehmiyye ve mücessime olmakla suçlar. Bunlardan bazıları şunlardır;
1-İmam Ahmed'in oğlu Abdullah, babasına sorular sorar, bu soruları ve aldığı cevapları bir kitapta toplar. bu kitabın adı "es-Sunne"dir. bu kitab, akide ve menhecde, ehli sunnetin temel kaynaklarındandır. Kevseri, bu kitabın, sapıklığın, Mücessime'nin ve Müşebbihe'nin kitabı olduğunu söyler. bu kitapta yazılanların, putçuluğun satırları olduğunu söyler. (makalat, s.320, 324, 301, 307, 325, 329, 332, 338)
CEVÂB:
(1)Kevserî, (s.320, Bkz. Resim-8) de Abdullah İbnü Ahmed’den hiç bahsetmez. Sadece İbnü Teymiy ye’nin bozuk fikirlerinden söz eder. Yoksa siz hulûliyyeden olup İmam Ahmed’in İbnü Teymiyye’nin içine girdiğini veya İbnü Teymiyye’nin onda eridiğini, dolayısıyla İmam Ahmed’in İ. Teymiyye, İ. Teymiyye’ nin Ahmed olduğuna mı inanıyorsunuz?!...
(2) Kevserî (s.324, Bkz. Resim-9)’de, Ahmed İbnü Hanbel’i her bakımdan över, ölmeden on üç sene evvel, Müsned’ini tehzîb etmeden (ihtiyarlığın getirebileceği unutkanlıktan dolayı) hadîs rivâyet etmeyi bıraktığını, kelâm ilminde kitâb yazmak şöyle dursun talebelerini fetvalarını kitablaştırmak’tan nehyettiğini Zehebî’ye de dayandırarak ifade eder… Sonra, oğlu Abdullah’ın babasından kalma bir hatırının olduğunu Kütüb-i Sitte sahiblerinden yalnız Nesâî’nin O’ndan iki hadîs rivâyet ettiğini, yalınız, kendini alakadar etmeyecek hususlara dalmamak hususunda babasının yolunda gitmediğini, babasının ölümünden sonra Haşevîlerin/müşebbihe ve mücessime’nin baskısı altında bu es-Sünne kitabı’nı te'lîf ettiğini, kitabına -maalesef- Allah’ın dininden uzak ve Allah celle celâlühû’ya imana zıt olan şeyleri soktuğunu, ilim ehlinin bu kitabı gizlediğini ama Müsteşriklerin onu bulup ortaya çıkardığını…. söylemiştir ve doğru da demiştir.
Müfterinin Ehl-i Sünnet’in temel kitaplarından olduğunu söylediği es-Sünne kitabında neler denmiştir? Belki merak edenler olur. İşte bazıları:
-“İstivâ, oturmaktan başka bir şeyle mi olurmuş?(s.5)
-“Rab Kürsî’ye oturduğu vakit, Kürs’î’nin yeni bir eğerin zırzır diye ses çıkarması gibi ses çıkardığı duyulur.”(s.70)
-“Kürsî’de oturduğu vakit kenarında dört parmak yer kalır.”(s.71)
Zehebî bu iki haberde yer alan Abdullah İbnü Halîfe hakkında az kalsın tanınmayacak birisidir, dedi. Ebû İshak aklı karışan biridir, dedi.
-“Onu, biri adam suretinde bir melek, diğeri arslan suretinde bir melek, diğeri öküz suretinde bir melek, diğeri de kerkenes kuşu suretinde bir meleğin taşıdığı altından bir kürsînin üstünde, yeşil bir bahçede ve altından bir yatak olduğu halde gördü.”(s.35)
-“ ‘Allah Mûsâ aleyhisselâm’a nasıl konuştu?’ ‘Ağız ağıza’ dedi.” (s.64)
-“Benî İsrâîl Mûsâ aleyhisse lâm’a, ‘Rabbin sana konuştuğunda sesi yaratılanlardan neye benziyor du’? dediler. O, ‘dönmeyeceği za man gök gürültüsüne’ dedi.” (s.63)
-“Günün başında müşrikler kalktığı vakit, Rahmân Arşı taşıyanlara ağır geliyordu, tesbîh edenler kalktığında da Arşı taşıyanların yükü hafifletilir.”(s.142)
-“Allah celle celâlühû Tevrât’ı sırtını kayaya dayayarak eliyle dürrden levhalara yazdı, kalemin cızırtısı duyuluyordu. Onunla Allah arasında perdeden başka bir şey yoktu.”(s.67)
-“Allah celle celâlühû eliyle Âdemden başkasına dokunmadı. Onu eliyle yarattı. Cennet’e ve Tevrat’a da dokundu. Tevrat’ı eliyle yazdı. Allah celle celâlühû bir inci tanesini eliyle sert ve düz yaptı ve onda bir dal dikti ve ona ‘benim râzı olmama kadar uza ve iznimle içindekini çıkar’ dedi. O da nehirleri ve meyveleri çıkardı.”(s.68)
-“Bir parçasını ortaya çıkardı”(s.149), “Diğer eli boştur, onda bir şey yoktur,” “Nihayet elini eline koydu.” (s.164), “Bir kısmına dokunur”, “donuma tut.” (s.165), “Nihâyet bir kısmını bir kısmı üzerine koydu.”, “Ve nihâyet ayağına tutar.”(s.167)
-“Allah celle celâlühû dağlara, ‘sizden birinin üzerine ineceğim’ diye vahyetti. Bunun üzerine dağlar uzandılar. Tûr-i Sînâ tevazu edip, ‘benim için bir şey takdîr edildiyse, bana gelir’ dedi. Allah celle celâlühû da ‘tevazuun ve kaderime râzı olman sebebiyle senin üzerine ineceğim’ diye vahyet-ti.”(s.149)
-“Rabbin yer yüzünde dolanmaya başladı.”(s.156)
-“Sonra yürüyerek bize gelir.”(s.48)
İşte Ehl-i Sünnetin Akıdesinin kaynağı(!)..
Kevserî Muharref Tevrât’ın şu İsâiliyyat hurafelerine ne diyecekti? Evet, bu haliyle şu kitabın Şirk kitabı olduğuna biz de inanıyoruz. Bize tevâtürle veya şöhret yoluyla, yâhud da sahîh isnâdlarla gelen hangi Sünnet kaynağımızda bu şirk inançları vardır?...
Bizim ağırlıklı kanaatimiz, bu kitabın Abdullah İbnü Ahmed’e iftirâ edildiğidir. Kevserî merhûm da za ten, Onun zâtına değil, söylenilenlere karşı çıkmaktadır.
İmam Kevserî, İbnü Huzeyme’nin Kitabu’t-Tevhid İsimli Eseri İçin Ne Dedi?
Müfterî: Yine el-Kevseri, büyük imam ibni Huzeyme'nin, "et-Tev hid" adlı kitabına dil uzatır. Oysa bu kitap da Ehli Sünnet’in akide ve tevhidde en büyük kaynak kitaplarındandır. Hep hadislerle yazılmıştır. Kevseri, bu kitabın, tevhid kitabı değil, bilakis şirk-Allah'a ortak koşmanın kitabı olduğunu soyler. bu kitabda yazılanların, putçuluğun görüşleri olduğunu söyler. (makalat, s.330)
CEVÂB:
İmam Kevserî, o kitabda yazılan yorumlar ve çıkartılan putperest akideler bakımından yerden göğe kadar haklı idi. Kevserî, Sahîh sahibinden başka birisi olan bu İbnü Huzeyme’nin büyük bir fakih ve muhaddis olmakla beraber sahasının dışına çıkıp konuştuğunu ve battığını söylemekle hakkı söylemiştir. (El-Esmâ ve’s-Sıfât Tâ’lîk’i: 340-341, “Okumakla okunanın arasındaki fark Bâbın”da yakın olarak onuncu sayfada. İlmiyye baskısı.)
İbnü Huzeyme emâneti ehline vermesini bilemedi. Halbuki O, Kelâm ilminden anlamadığını kendisi de i'tirâf etmiştir. Onun kitabında pek çok tevhide aykırı yorum ve akide varsa da biz burada nakletmeye gerek görmüyoruz.
Müfteri yazar “Kevseri, kelamcı-felsefeci Razi'nin bu kitab için, şirk'in kitabı, dediğini nakleder. (et-te'nib, s.108)” demekle de yine bir aldatmaca da bulunuyor. Çünkü -verilen kaynakta böyle denilmemiş olmakla ve bu husustan hiç bahis olmamakla beraber- Kevserî, Râzî’den bu sözü bir başka yerde nakleder ve doğru söyler. Şu iftira ve iddiaların kopya olduğu ne kadar da belli değil mi?
Müfterî: Kevseri İbni Huzeyme'yi cahil olmakla suçlar, bu cehaleti ile böyle bir kitab yazmaması gerektiğini söyler. (ta'likat, s.267)
CEVÂB:
Bu da O’na yapılan bir iftirâ. Yukarıda da geçtiği gibi Kevserî İbnü Huzeyme’nin büyük bir Fıkıh ve Hadîs âlimi olduğunu itirâf eder; lâkin, onun İlm-i Kelâmı iyi bilmediğini itirâf ettiğini Muhaddislerin imâmlarından İmam Beyhakî’nin isnâdıyla yaptığı rivâyete dayanarak söyler. (El-Esmâ ve’s-Sıfât: 340)
Şu Vehhâbî bozuntusu sahte Selefîlerin ne kadar müfterî ve mübtezel olduklarını görebilmek için birazcık aklı ve insâfı olanlara -ilimleri olmasa bile- bu kadarı yeter de artar bile…
[1] Bkz. http:// ebumuaz. blogspot. com/ 2008/01/kevserinin-iyz.html

 
A Çevrimdışı

ammar huseyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
HAMD ALEMLERIN RABBI OLAN ALLAH’A MAHSUSTUR

Es-ari’ler ve Maturidi’ler serisi:5


MUHAMMED ZAHID EL-KEVSERI, “GORUSLERI” VE “ALIMLERIN BU KISIYI DEGERLENDIRMELERI”


Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve Selam Muhammed’in s.a.v. ve Aalinin ve ashabinin ve yolu uzerinde gidenlrin uzerine olsun. Bundan sonra:

Muhammed Zahid El-kevseri, zamanimizin buyuk ilim sahiplerinden birisidir. Osmanli’nin en son Seyhulislami olmustur. Kendisi bir yonden kör bir sekilde Hanefi ulemasini taklid etmekte iken, baska bir yonden ise(gizli ve zeki bir uslup ile, kurnazca) kendisini muctehid ilan etmis ve Ehli sunnet ulemasina ve hatta sahabeye kadar dili uzanmistir. Bununla birlikte kalmayip alimlerin irzina kadar dili uzanmis birisidir. Gorulecegi gibi, bu kisinin alimlere ve Selefe dil uzatmada haddi hesabi yoktur. Utanmadan sonuna kadar butun iftiralari kendi gorusune uymayan herkesin uzerine atmistir.

Bizler bu kisa risalemizde bu adamin gercek yuzunu Turkiye’deki muslumanlara sunacagiz. Umulurki bu kisiden uzak dururlar. Ayrica bu kisi hakkinda Arapca cok fazla kitap yazilmis ve cokca alim bu kisiden sakindirmistir. Ama Turkiye’de hala bu kisiyi savunanlar mevcuttur.

Ayrica bildigim kadari ile bu kisinin sapikliklarini ortaya koyan kimse olmamistir. Bu durum ise gercekten buyuk bir tehlikedir. Cunku Turkiye’deki bazi cemaatlerde hala Kevseri adli kisi bir alim gibi tanitilip sahabeye ve alimlere dil uzatmasi gormemezlikten gelinmektedir.

Bende bu tehlikeyi gordukten sonra Allah’a dua ederek elimdeki bu kisi hakkindaki bilgileri vakit darligi oldugu icin kisaca aciklamak istedim. Umarim Allah c.c. muvaffak kilar.

Ayrica sayfa numaralarini verirken hata yapmamaya calistim, eger hata gorurseniz umarim beni uyarirsiniz Allah beni ve okuyanlari ve butun muslumanlari affetsin.

Ayrica ben bazen Kevseri’nin kitaplarinda sayfa adi verdigimde, ve o sayfada verdigim nakiller bulunamazsa, bilin ki baska bir baskiyi kasd etmisimdir. Hepsi olmasada nakillerin bir kisminda Kevseri’nin kitaplarina donup muracaat etmeye calistim.

KEVSERI’NIN SAHABE VE TABIIN VE TEBEI TABIIN VE IMAM BUHARI’NIN ZAMANINDAKILERE KADAR YAPTIGI IFTIRALAR

SAHABEYE DIL UZATMASI:

Et-terhib adli eserinde soyle demistir: rivayetlerde teferrud eden sahabelerden imamin(yani Ebu Hanife’nin Allah ona rahmet etsin) yuzcevirmesi, iste bu sadece onun Rivayetlerdeki asiri derecedeki dikkatini gosterir. Buda Ebu hanife’nin akilli birisi oldugunun delilidir(no:24)(bunu Et-tenkil adli eserden naklettim no:193).

Derimki: Iste burada guya imam Ebu hanife rh. bazi sahabelerden hadis almadigini soyluyor. Sebebininde bu sahabelerin hata ettiklerinden kaynakladigini iddia ediyor. Halbuki bizler imam Ebu hanife’nin boyle bir sey yapmadigindan eminiz. Yani bu imam gidipte bile bile asla bazi sahabelerin gorusunden yuzcevirecek biris degildir. Bu sadece hem sahabeyi hemde Ebu hanife’yi kucumeyen bir sozdur. Ebu hanife eger bir hadisin muhalifine gore bir hukum verdi ise bu sadece hadisin ona ulasmamasindan kaynaklanir. Bu konuda alimerin cokca sozleri vardir. ben uzatmak istemiyorum.

Yani dedigine gore, bazi sahabelerde fikhi yonden hatalar varmis. Iste bu nedenle Ebu hanife onlarin bu rivayetlerini kabul etmemis. Yani Kevseri’ye gore imam Ebu hanife sahabeden daha ustun bir mertebede. Sahabenin sozunu bile, hatta rivayet ettikleri hadisleri bile sahabeden daha iyi anladigi icin, oyle her sahabenin rivayetini kabul etmemistir.

Et-talia adli eserinde ise, “eger Ebu hanife’nin bir gorusu ile bir sahabe’nin gorusu muhalefet ederse Ebu hanife’nin sozu takdim edilir. Imam Ebu hanife’nin gorusunu bir suru sahbenin gorusunun onune gecirmek icin bir sahabeden bir rivayet gelmesi yeterlidir” manasinda garip seyler soylemistir. Buda acik bir sapikliktir. Hic bir alim tarih boyunca her hangi bir muctehid alimin sozunu sahabe’nin sozunun onune gecirmeyi caiz gormemislerdir(no: 105-106).

Enes bin malik’e rh. dil uzatmasi:

Seyh Abdullah El-gumari soyle demistir: … Bundan daha da beteri ise Enes bin Malik’i r.a. bunamakile suclamistir. Sebebide Ebu hanife’nin mezhebine muhalif bir hadis rivayet etmesidir(Bide-u et-tefsir no:181).

Derimki: Seyh Abdullah’in gorusleride Kevseri’ye cok yakin olmasi ile birlikte, en yakin arkadaslarindan birisidir. ama yinede dayanamamis ve kendi arkadasinin sapikliklarini aciklamistir.

Iste gizlice kapali bir sekilde cok belli etmeden ve hile yaparak sahabalere saldirmistir. Iste boyle bir adamin kitaplari asla okunmamasi gerekir.

Abdullah bin Abbas’a rh. dil uzatmasi:

En-nuket adli eserinde, Hz. Muaviye’nin r.a. bir rekat ile vitir kildiginda, ve ibni Abbas’ta bir rekat kilmasi hakkinda soruldugunda su cevabi verdigi icin: “Sunnet’i yapmistir”.

Bunun uzerine Kevseri soyle demistir: Eger ibni Abbas’tan bu soz sahih bir sekilde rivayet edildi ise(ve zatende sahih), bu yaptigi sey takiyyeden kaynaklanmistir. cunku(ibni abbas) Hz. Ali’nin payragi altinda(Hz. Muaviye’ye karsi) savasmistir. Boylelikle genel olarak kurdugu meclislerinde dikkatli bir sekilde olmus olabilir(yani Hz. Muaviye’nin duyabilecegi bir yerde takiyye yapmasi mumkundur)…

Takiyye: Batil ve yanlis olarak gordugun bir seyi, dogru gibi gostermektir.

Bu sozun ustune imam Ahmed El-gumari(yukarida zikrettigimiz Abdullah’in kardesi) “Beyan Telbisu el-mufteri” adli eserinde soyle demistir: Ve Abdullah bin Abbas’a …(ima Ahmed El-gumari burada uzunca sahabeyi over ardinda soyle devam eder) Takiyye nisbet etmistir. Allah’in dininde kafasina gore takildigini nisbet etmistir. Ve Seria’tin hakikatlerini degistirdigini nisbet etmistir. Ve Allah Rasulune s.a.v. yalan soyledigini nisbet etmistir. Ve boyle sozleri birakin Abdullah bin Abbas r.a. gibi birisinden cikmasini, Allah’tan korkan bir muminin agzindan asla cikamaz.(sonrada yukarida zikrettigimiz Kevseri’nin sozunu nakleder, ardindan soyle devam eder) yani: (kevseri’nin iddiasina gore) ibni abbas ra.) Allah Rasulune s.a.v. ve Seriatine ve dinine yalan soylemis, ve Muaviye sunneti yapti derken boyle itikad etmedigini iddia etmis. Ve hatta sunnetin buna muhalif oldugunu iddia etmis. Ve(Kevseri’ye gore sunnet oda Ebu hanife’nin gorusu olan vitir’in uc rekat olmasidir. Iste boylelikle insanlari bile bile Peygamberimiz’in s.a.v. sunnetinden uzaklastirmaya gayret etmistir. Ve Peygamberimize s.a.v. yapmadigi bir seyi nisbet etmistir.

Iste bu dini az olan cerimet sahibine bak(Kevseriyi kasd ediyor), nasil Allah Rasulu’nun bir sahabesini ve amca oglunu kucumsuyor. Yapmadigi bir seyi ona nisbet ediyor. Hatta ayni sey her hangi bir multezim bir muslumana nisbet edilse Kabul etmez. Ve Sahabe oldugunuda hic dikkate almiyor. Nede(peygamberimiz s.a.v. ile) akraba olmasini dikkate aliyor(no:63)…

Ebu Hureyre’ye rh. dil uzatmasi:

Peygamberimiz s.a.v. bir hadiste soyle buyurmaktadir: Hic kimse kendi kardesinin(komsusunun) kendi duvarina bir tahta koymasina izin vermemezlik yapmasin(yani tavan yapmak icin)(buhari ve muslim rivayet etmistir). Bu hadisten sonra Ebu hureyre rh. soyle demsitir: Ben neden sizleri buna yuz cevirmis olarak goruyorum ki? Vallahi ben onu sizlerin iki omuzunun arasina atacagim.

Iste bu Ebu hureyre’nin ra. bu sozunde sonra, Kevseri “En-nuket” adli eserinde soyle demistir: Ebu hureyre, Mirvan zamaninda arada sirada Medine’de kadilik yapiyordu… ve (Ebu hureyre’nin ra.) su sozu ise: “Ben neden sizleri buna yuzcevirmis olarak goruyrum ki?” Ebu hureyre’nin konustugu kisiler boyle yapmayi vacip olarak gormediklerine delalet eder. Ve onlarda Sahabe ve tabiinler idi. Ve kendileri bu hadisi bilmemeleri imkansizdir. Ebu hureyre’nin soz karsisinda susanlar Ebu hureyre’ye muvafakat etti manasina gelmemektedir. Cunku kadi bazen mendub olan seydede asiriya kacabilir. Eger insanlarin mendub bir seyden uzaklastiklarini gorurse. iste Ebu hureyre’nin sozude bu ana hamledirlir.

Derimki: Iste boyle hileli bir sekilde manayi haktan uzaklastirmaktadir.

Seyh Ahmed El-gumari soyle demistir: (kevserinin dedigine gore guya, mana soyle olur) yani(ebu hureyre) mendub bir seyde asiriya kacti ve peygamberimizin s.a.v. demedigi bir seyi ona nisbet etti ve boylelikle yalan soyledi. Bu sahabe Peygamberimizin s.a.v. “kim bana bilerek yalan soylerse cehennemdeki yerini hatirlasin” hadiisni rivayet edenlerin arasindadir. Ve(Kevseri’nin iddiasina gore) sahabenin hepsi hakki soylememesine razi olup hakki soylemekten korkmuslardi. Ve hakkin kadilik yapan veasiriya kacan Ebu hureyre’nin dediginin tersi oldugunu bildikleri halde korkudan sustular. Ve zulumunden korktuklari icin hicte bir sey demediler. Yani Peygamberimiz’den s.a.v. hadiside Ebu hanife’nin sozune muhalif oldugu icin Kabul gormediler. (iste bunlarin hepsi sadece kevserinin asiriligindan kaynaklanmaktadir) Allah bir kisiyi bu kadar ileriye goturen bu taklide lanet etsin(no:64).

Derim ki: iste Kevseri, yavas yvas hileli ve cok gizli bir sistem ile sahabeye olan kinini bu gecmis nakillerde kustugunu gormekteyiz. Guya imam Ebu hanife’nin mezhebini savunuyor. Tarih boyunca hic bir Hanefi alimi hic bir sahabeye dil uzatmamistir ve bu Kevseri’nin dediginin yarisini dememistir. Peki buna ne oluyorda bu kadar asiriya gidiyor? Hani bu Kevseri iddiasina gore hanefi alimlerinin mensubu idi? O zaman neden hic bir Hanefi aliminin demedigi bu suclamalri ve iftiralari sahabelerin uzerine atiyor ki?

Bu adamin ic yuzunude sadece Allah c.c. bilmekte…

MEZHEP ULEMASINA DIL UZATMASI:



Imam Malik:

Imam Malik hakkinda, genel olarak kitaplarinda hep asagilayici sekilde zikretmistir. Kevseri kendi kitaplarinda Ebu hanife hakkinda kotu bir sey ifade eden zayif senedli rivayetlerin senedini belli edip, boyle zayif rivayetleri alimlerin kitaplarinda almamasini tavsiye ederken, baska bir yonden imam Malik hakkinda kotu hikayeler zikredip senedi zayif oldugu halde belli etmemistir(et-tenkil adli esere bak).

Imam Malik’in Ebu hanife hakkindaki bir sozu hakkinda, “Et-tenib” adli eserinde soyle demistir: … ve bunlardan su ortaya cikti ki, nisbet edilen kisilere bu sozler eger sahih ise, bunu soyleyen kisi Mucrim(cerimet sahibi) olur, ve boylelikle Cerimeyi yapan kisi cerimesinde nasl takip edilebilir ki?(no:116 Ahmed El-gumari’nin Beyan Telbisu El-mufteri adli eserinde naklettigine gore).

Ayni sekilde Kevseri kendisinin bazi raviler hakkinda isine gelmedigi yerde zayif derken, isine geldigi yerde de zikrettigi hikayeler ile ihticac edip kendine delil getirmektedir(beyan telbisu el-mifteri – ett-enkil adli eserden naklen).

Imam Malik sahabe torunlarindan olurken, imam Malik’in kole oldugunu zikretmistir. Buda aslinda perde altindan sahabeye dil uzatmaktir.(Et-tenib 100syf.)

Iste bu yaptigi sapikliklar nedeni ile imam Ahmed El-gumari, Kevseri’yi “Allah disinda Hanefileri kendine ilah edindigini” zikretmistir(beyan telbisu el-mufteri 70.syf.).

Imam Safii:

Et-tenib adli eserinde yine soyle demsitir: Safii kendisi icin Kureysli dedigi icin kim onun bu gorusunu Kabul ederse edebilir, ama bu ozellik onun ilminin daha ustun oldugu anlamina gelmez…(no:4)

Derim ki: Iste boyle insanlari imam Safii’den sogutmaya calismaktadir. Yani imam Safii kureysli bile olsa, Ebu hanife ondan daha ilimlidir demek istiyor…

Bundan sonra utanmdan Imam Safii’nin guvenilir birisi olmadigini iddia ediyor…

Yine 165. Sayfada soyle demistir: Ve ilginc olanida, mesela bin tane ravi ibni muin’den Safii’nin guvenilir olmadigina dair rivayet bulundugu halde bu rivayletlerin hepsine yalan denilirken, Ebu hanife’den veya onun ashabindan her hangi birisi hakkinda sadece bir ravi rivayet ettiginde Kabul edilmektedir(et-tenkil adli eserin 643. Sayfasina bak, orada kevseriye uzunca reddiye vardir).

Derim ki: Bizler sadece ibni muin’in imam Safii hakkinda guvenilir degil diye bir tane rivayet isteriz. Cunku Kevserinin bu dedigi yalandir ve boyle bir sey yoktur.

Burada Kevseri baska bir oyun oynamaktadir. Kevseri burada Ibni Muin diyerek, herkesin bildigi selefin buyuklerinden olan imam Yahya bin Muin’I kasd etmis gibi kendini gostermeey calismistir. Halbuki dedigimiz gibi bu imam oyle bir sey soylememistir. Sadece ibni Veddah diye bilinen Cerh tadil’de daha kendisinin mustakim olmayan birisinin bir sozudur. Iste nasil kevseri insanlari imam ibni Muin dedi diye kandirmaktadir? Acaba hic mi Allah’tan korkmuyordu?

Imam Ahmed bin Hanbel’e dil uzatmasi:

Et-tenib adli eserin 141. Sayfasinda Fukahadan az olmayan bir grup imam Ahmed’in fakih olmayip sadece hadis bildigini ve boylelikle fukahanin fikihini bilmeyen birisi fikihta bir sey soyleyemeyecegini zikretmistir.

Imam Ahmed Kevseri’de kafir birisi:

Imam Ahmed El-gumari soyle demistir: Ve o Ahmed bin Hanbel’i kufur ile itham etmistir. Bunu hileli bir sekilde zikretmistir. Ve bunuda imam Ahmed’in bir sozunden ilzam olarak almistir(yani mesela birisi derki: Allah goktedir: bidatci derki: sen Allah cisimdir dedin, bizde bunun uzerine sorariz: Biz Allah goktedir dedik cisim demedik. Cisim’i nereden cikardin? Der ki: gokte demek cisimdir demek, ve sizler cisimdir dediniz, ve Allah’a cisimdir diyen kafirdir, boylelikle sizde kafirsiniz. Iste ilzam bu sekilde olur. Yani soyle tarif edebiliriz: Muhalifin kabul etmedigi bir seyi onun sozlerinden o seyi kabul etmek zorunda birakmaktir. Ayrica yine bilinmesi gerekir ki kimi ilzam dogrudur ve kimi ilzam ise yanlistir)… ve onceden de dedigimiz gibi: Sen(kevseri) eger Peygamberimiz s.a.v. gelse ve sana Ebu hanife’nin hatalarini soylese, peygamberimizi bile tekfir etmeye tam manada hazirsin(Beyan Telbisu El-Mufteri no:80).

Sonrada, imam Ahmed bin Hanbel’in, imam Ebu hanife’nin sozlerini “Sidik”e benzettigini iddia ediyor(Et-tenib 143.s.). Halbuki bu sadece acik bir yalandir. Iste bu adam utanmadan boyle buyuk alimlerin sozlerini pis sokak agzi ile konusan terbiyesiz kisiler gibi gostermeye calismaktadir. Amacinin ne oldugunuAllah c.c. biliyor, ama gorunen: insanlar kalan mezheplerden sogusun ve Ebu hanife’nin mezhebne gecsin…

Selef zamanindaki buyuk alimlere dil uzatmasindan bir kac ornek:

Imam Sevri ve Evzai hakkinda terbiyesizce sozler soylemis ve zikrettkleri bir rivayet hakkinda, eger ikisi onu gercekten soyledilerse… diyerek alay etmistir(Et-tenkil adli eserin 471. Sayfasina bak, ve ardindan muellifin kevseriye verdigi reddiyeye bak).

Imam Ahmed’in oglu Abdullah’i yalan ile itham etmistir. Halbuki imam Abdullah’in bir imam olup guvenilir birisi oldugunu butun alimler soylemis ve icmaetmislerdir. Hic biri bu imam hakkinda kotu bir sey soylememistir(Et-tenkil 503).

Uzerinde icma edilen, imam Ebu Zur-a Er-razi’ye “dili uzun” ifadesini kullanmistir(et-tenkil no:560).

Imam Osman bin Said Ed-darimi’yi tecsim ile itham etmistir(Et-tenkil’e bak). Ben bu imam’in mudafasi hakkinda bir risale yazmistim. Orada butun alimlerin imam Darimi’nin Ehli sunnet’ten oldugunda icma ettiklerini isbat ettim.

Ibni Huzeyme’ye cok agir ifadeler kullanmistir. Halbuki ibni Huzeymenin alim ve imam oldugunda icmavardir (Et-tenkil no:657).

Buyuk imam Buhari’yede saldirmadan duramamistir. Ve imam Buhari’nin Ebu hanife hakkindaki bir sozu icin soyle demistir: Ebu hanife’yi tanimayan bir kisi ya haricidir… veya mutezilidir(bunu Et-tenib adli eserinde zikretmistir 48.s.). Yani imam Buhari’yi haricilik ve mutezilelik ile suclamis oluyor(Et-tenkil 657). Ama bilinmesi gerekir ki Kevseri’nin kendisi imam Beyhaki’nin Hasiyesinde aksine imam Buhari’yi savunuyor gibi kendini gostermeye calismistir. Ve Allah’in kelami hakkindaki harf ve ses meselesinden bahsederekn bunu yapmistir. Iste Kevseri’nin boyle yapmasi “ben imam Buhari’ye dil uzatmiyorum” diyerek kacmak icin bir acik kapi birakmak gibi bir seydir. Ama bizler Allah’in izni ile onun acik biraktigi kapiyida kapatiriz…

Meshur alim Muhammed bin Ebi Seybe hakkinda soyle demistir: Yalanci mucessim. Bir den fazla kisi yalanlamistir. Derim ki: Halbuki buyuk imamlar ibni Ebi seybe’nin guvenilir oldugunu ve Ehli sunnet imami oldugunu zikretmislerdir. Hic bir mutemed alim onu yalanlamamistir…(Et-tenkil).

Simdi ise bizler, Ehli sunneti mudafa etmek adina Kevseri’nin takipcilerine soralim: Eger dogru soyledi ise o cok fazla kisilerden sadece bes tanesini bizlere siralayin. Veya hocanizin yalanci oldugunu itiraf edin. sustuklari muddetce cevaptan aciz olduklarini gormus oluruz.

Buyuk imam Nuaym bin Hammad icin mucessim oldugunu soylemistir, halbuki bu imam hadiscilerin en buyuklerindendir(Et-tenkil).

Imam ibni hibbanhakkinda “Cerh ve tadilcilerin filazofudur” diye dalga gecmistir(kevseri bunu et-tenib adli eserinde zikretmistir no:132) ve 316. Sayfada ise “haktan uzaklasan birisi” oldugunu ifade etmistir.

Imam Ebu bekir El-mervezi ile imam El-berbehari’yi mucessimelik ile suclamistir(et-tenib no:205).

Imam Darukutni’nin “akide de dalalete dustugunu” soylemistir (et-tenib no:244).

Imam Ebu nuaym El-asbahani’nin “yalanci ve cahil” oldugunu bildirmistir.

Hatib bagdadi’yi “emanetinde ve diyanetinde kotu bir sekilde itham etmistir”, ve kendi “heva ve heveslerine uydugunu” soylemistir(et-tenib no:22).

Derim ki: iste bu sapik kisi, bu sozleri ile selefin hemen hemen buyuk ulemasinin cogunu silip atmistir. Bilinmesi gerekir ki, bu sapigin buyuk imamlar hakkinda kullandigi bu ifadeler sadece Cehmiyye firkasinin onde gidenlerinden cikabilir. Veya islamdinine kufurleri ve sirkleri ve sapikliklari sokmaya calisan bir “ingiliz Casusundan ve Ajanindan” cikabilir… en dogrusunuda Allah c.c. bilir.

PERDE ARKASINDAN BIR SURU SELEF ULEMASINA BIR ANDA AGIR BIR SEKILDE DIL UZATMASI:

Buyum imam Allame Muhaddis 168.hicri yilinda vefat eden “Hammad bin Seleme” hakkinda Musebbiholdugunu soylemistir(Et-tenib 186).

Ve yine Kevseri soyle demistir: Hammad bin Seleme’yi savunmak sadece ne dedigini bilmeyen birisinden cikabilir. Islam’i putlastirmaya calisan bir Akila yaziklar olsun, ve zayif kisileri mudafa etmeye calisanlarada yaziklar olsun.(Esma ve sifata yaptigi tahkikin 444.sayfasina bak).

Imam Allame Sefer El-havali (Allah onu korusun), Kevseri’nin bu sozlerini zikrettikten sonra soyle demistir: Halbuki bu imami Ibni Mubarek ve Ibni Muin ve Ahmed bin Hanbel ve Ali bin El-medini ve baska baska bir suru Sunnet imamlari mudafa etmisler ve savunmuslardir.

Abdullah bin Mubarek’in sozlerinden mesela: Basra’ya girdim ve oncekilerin izinden gidip onlara benzeyenler arasinda “Hammad bin Seleme” gibisini gormedim(Tehzibu el-kemal — tehzibu et-tehib).

Ibni Muin ve Imam Ahmed ve Ibni El-medini soyle demistirler: Eger bir kisiyi “ikrime” ve “Hammad bin Seleme” hakkinda dili uzattiklarini gorursen, o kisiyi dininde itham et(yani dininde bir sorun vardir) (Tehzibu et-tehizb – Tezkiretu el-huffaz).

Imam Ahmed onun hakkinda: Bid-at ehline karsi ondan daha fazla rivayet eden birisi bilmioyrum(Tehzibu el-kemal), diyerek sehadet etmistir(buyuk birisi oldugunu belirtmistir).

Seyh Sefer El-havali soyle devam ediyor: Peki o zaman Ibni Mubarek ve Ibni Muin ve Ahmed bin Hanbel ve Ibni El-medini vb. gibileri bu imam hakkinda mudafa edenler…

hepsi ne dediklerini bilmiyorlarmiydi?

Ve hepside islami putlastirmayami calisiyorlardi?

Ve hepside zayif kisileri mudafami etmeye gayret ediyorlardi?

Ey basiret sahipleri, biraz ibret alin.

Kevseri’nin (imam Hammad hakkinda) Musebbih dedigi sozleri, ibni Mubarek’in ayni kisi hakkinda oncekilerin izinden giden birisi olarak gormesi ile birlikte, nasil dogru olabilir ki?

Iste bu El-Cerkesi(Kevseri’yi Cerkesli olarak vasiflandirmistir) El-kevseri’ye gore Sahabelerdemi musebbih idi?

Ve ilginci, aralarinda Kevseri’de bulunmak uzere Hanefiler Ibni mubarek’i ve Ibni Muin’i Hanefilerden sayarlar. Ve gordugun gibi bu ikiside Hammad bin seleme’nin Kevserinin zikrettigi seylerden beri olduguna sehadet ettiler.

Hatta bizlere Ahmed bin Hanbel’in ve Ibni Muin’in ve Ibni El-medini’nin, Hammad hakkinda yaptiklari sahitlikten, Kevseri’nin islam dininde itham edilen birisi oldugunu anlamis olduk. Cunku Sifat hadiserini rivayet eden imam’a dil uzatti. Belkide bu Cerkesi(kevseri’yi kasd ediyor) islam’in icine girip islami bozmaya calisanlardandir(mason olma ihtimali olduugnu belirtiyor)(Talikatu Muhammed bin Mani adli eserin 111s. bak).


Derim ki: Ayrica o zamanlarda, heleki Turkiye’de Misyoner ajanlarin cok fazla cogaldigi bir zamandi. Misyonerler islami bozma adina ilim talebeleri yetistiriyorlardi. Masonlar bu yonde islama karsi cok buyuk bir mucadele vermistiler.

Iste burada da Kevseri’nin yine zekice hileli bir sistem kullanarak buyuk islam alimlerine dil uzattigini goruyoruz. Cunku kim “Hammad bin Selemeyi” overse o kisi… gibi sozleri, aslinda direk imam Ahmed bin Habel ve benzerlerine yoneltilmistir. Yani aslinda sunu demek istiyor: Imam Ahmed bin Hanbel ve ibni Mubarek ve… hepsi bu kisiyi ovdukleri icin islamda musebbiheligi ve putculugu yaymaya calisanlardandir.

Devamına bamak için:
http://ehliilm.wordpress.com/2012/0...-alimlerin-bu-kisiyi-degerlendirmesi/#more-68


Şeyhulislam İbni Teymiyye müdafası (bütün iddiaların cevapları burada) :
http://ehliilm.wordpress.com/category/seyhulislam-ibni-teymiyye-mudafasi-2/



 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İmam Birgivi tassavvufçudur ve ibni kayyım la ibni teymiyyenin görüşlerine katılmaz
bknz;Tarikatı Muhammediyede bayramiliğe katıldığını ama daha sonra Şeyhinin ona hocalığa geri dön demesiyle ayrıldığını yazar
 
Said El Ensariyy Çevrimdışı

Said El Ensariyy

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Hayır İbni Teymiyye'nin selefi olmadığına dair bir eser.

Müslümanlara durmadan bid'atlardan kurtulup selefin(Rasulullah'ın ashabı ve sonraki ve diğer sonraki nesil) yolundan gitmeyi tavsiye eden İbn Teymiyye'mi selefi değil...?
İbn Teymiyye selefi cihad önderlerindendir hayatı boyunca Selef-i Salihin üzere yaşadı ve de ümmete bu davada savunuculuk yaptı...
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bir şey sorucam bu forumda düşüncelermiz yüzünden yasaklanma ve ya atılma gibi birşey varmı birde neden her gördüğümüz bu gibi videoları paylaşanlar yasaklı üye oluyor ?? merak ettimde
 
Said El Ensariyy Çevrimdışı

Said El Ensariyy

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
bir şey sorucam bu forumda düşüncelermiz yüzünden yasaklanma ve ya atılma gibi birşey varmı birde neden her gördüğümüz bu gibi videoları paylaşanlar yasaklı üye oluyor ?? merak ettimde

Kardeşim şöyle söyleyeyim İnşaAllah;

Kendi düşüncemize, fikrimize vs göre değil de tamamen saf İslam Akidesine(Kur'an'a) ve Rasulullah(s.a.s)'a karşı olanlar, bid'at çıkaranlar, fitne çıkarnalar, İslam akidesinden uzak olanlar tüm deliller ile yanlış bilgileri düzeltilmeye çalışılsa da hala inat ettikleri için fitneleri devam etmesin diye forumdan atılıyorlar...
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bence bu gibi şeyler bu forumda pek tartışılmamalı çünkü bu gün islamı ve ehli sünneti tehtid eden daha büyük tehlikeler var örneğin kaderiyye mutezile rafızilik 19 culuk ateizm gibi fırkalara reddiye yapmalıyız
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
bence bu gibi şeyler bu forumda pek tartışılmamalı çünkü bu gün islamı ve ehli sünneti tehtid eden daha büyük tehlikeler var örneğin kaderiyye mutezile rafızilik 19 culuk ateizm gibi fırkalara reddiye yapmalıyız

Çok haklısın, böyle şeyleri konuşmayalım, ama en sonunda bir gözümüzü açalım ki bakalım ki amerika'ya satılmışız, analarımıza bacılarımıza tecavüz ediyorlar, bebekler daha süt içemeden öldürülüyor.

Böyle mantık mı olur ya, ne dalaletse o konuşulmalı, ne bidatse o konuşulmalı, ne hak yerine bize batılı kaktırmaya çalışılıyorsa o konuşulmalı...

Size en güzel örnek olarak Said Nursi'yi verebilirim. Yıllarca kitaplarıyla uyutulduk, Allah'ın ve resulünün yerine onu daha çok anar olduk. Ve en sonunda birgözümüzü açtık baktık ki dalaletteymişiz...
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
sen benim dediğimi anlamamışsın galiba bugun bu sayfada edip yüksel'e ihsan eliaçık'a mustafa islamoğlun'a hayreddin karaman'a abdülaziz bayındır'a kaç tane reddiye yapıldı ve neden hep ehli sünnet arası itilaflar bu forumda ana konu oluyorda bu şahıslara reddiyeler yapılmıyor
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Öncelikle senin "ehli-sünnet arası" kavramını anlamak lazım. Çünkü şiaları da, tasavvufları da ehli sünnet çerçevesinden değerlendirenler oluyor.

İslamoğlu, ihsan eliaçık vb. gibi kişilerin zaten ne oldukları ortadadır. Eğer öyle bir reddiye yazılmasını isterseniz başka bir konu altında yazın da biz de bildiklerimizi paylaşalım.
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Öncelikle senin "ehli-sünnet arası" kavramını anlamak lazım. Çünkü şiaları da, tasavvufları da ehli sünnet çerçevesinden değerlendirenler oluyor.

İslamoğlu, ihsan eliaçık vb. gibi kişilerin zaten ne oldukları ortadadır. Eğer öyle bir reddiye yazılmasını isterseniz başka bir konu altında yazın da biz de bildiklerimizi paylaşalım.

benim için bir sorun yok benim reddiyeye ihtiyacımda yok
 
A Çevrimdışı

ahmetelhanefi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Öncelikle senin "ehli-sünnet arası" kavramını anlamak lazım. Çünkü şiaları da, tasavvufları da ehli sünnet çerçevesinden değerlendirenler oluyor.

İslamoğlu, ihsan eliaçık vb. gibi kişilerin zaten ne oldukları ortadadır. Eğer öyle bir reddiye yazılmasını isterseniz başka bir konu altında yazın da biz de bildiklerimizi paylaşalım.

birde neden ne oldukları ortadaysa bu gün edip yüksel 3.000 kişi mustafa islamoğlu 10 binlerce ihsan eliaçık binlerce abdülaziz bayındır binlerce kişi tarafından takip ediliyo
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
birde neden ne oldukları ortadaysa bu gün edip yüksel 3.000 kişi mustafa islamoğlu 10 binlerce ihsan eliaçık binlerce abdülaziz bayındır binlerce kişi tarafından takip ediliyo

Doğru söylüyorsun, neden bu kadar insan bunları takip ediyor?

Herkes hakka tabi olacak diye bir kural mı var? Sen istediğin kadar reddiye yaz ama gözler kör kalpler kapalı olduktan sonra ne yapabilirsin? Oysaki Allah onların çoğu zanna tabidirler, onların çoğu bilmezler, çoğu kördürler, çoğu duymazlar gibi söylemişken bu kişiler arkasında koşanların çokluğu hiçbirşey ifade etmez. Çünkü bu onların demokratik hakkıdır.
 
Üst