Aleykümselam,
Selefi akidesi dediğiniz akide nihayetinde selef'in yani Peygamberimiz(aleyhiselatüvesselam) e biat edip İslam'ı ilk kaynaktan öğrenenler ve öğrendiği gibi inananlar, anlaşılması gerektiği gibi anlayan insanların akidesidir. Bu akidenin kaynağı başta Allah'ın kelamı Kur'an ve sonrasında Peygamberimizin sünnetleri, sözleri, uygulamalarıdır. Ardından o'na tabi olanların dini nasıl anlayıp yaşadıklarıyla haşır neşir olup dosdoğru İslam yolunda ilerlemektir. Kafirler/gavurlar/gayrimüslimler buna fundamentalizm diyor. Farklı dinlerde ve anlayışlarda da fundamentalist, ilk kaynaklara geri dönme eğiliminde olan anlayışların olduğunu bilmek gerekir. Dinimizde bidat eleştirisi, bidatlardan sakındırma olduğu için fundamentalist yaklaşıma sahip olmak zaruridir. Nitekim temel kaynaklardan beslenmeyi terk eden bazı topluluklar dinde olmayan inançları, anlayışları ve uygulamaları dindenmiş gibi göstererek İslami anlayışı bozucu faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kimileri bunu kasten yapmışlardır -ki Allah onlara lanet etsin-, kimileri de kalplerinde hastalık bulunduğu için yapmışlardır. Her ne niyetle olursa olsun dini bozucu faaliyetleri, inanç ve anlayışları yaygınlaştırma faaliyetlerini reddedip saf ve temiz bir şekilde Allah'a yönelmemiz gerekir. Bu gereklilikler dolayısıyladır ki dünyada ve ahirette Allah'ın rızasını uman müslümanlar bu yoldan gitmek gayretinde olmuşlardır ki en doğrusu da budur. Çevremizi ve çevreyle olan ilişkilerimizi dinimize göre şekillendirmemiz gerekir. Nefsimize hoş gelmese de dine uygun olanın bizim için daha hayırlı olacağına inanıp bu doğrultuda yaşamamız gerekir.
Örnek olarak şu ayeti okuyunuz:
Hoşunuza gitmese de size savaş yazıldı (farz kılındı). Bazen hoşlanmadığınız bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşlandığınız bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Diğer bilinmesi gereken ise ilmin yaşı yoktur. Nitekim Kur'an'da cehalet eleştirilmiştir:
Bir zamanlar Mûsâ kavmine: “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar: “Sen bizimle alay mı ediyorsun?” dediklerinde ise Mûsâ: “Câhillerden olmaktan Allah'a sığınırım” demişti.
(Bakara Suresi / 67.ayet)
Onların yüz çevirmeleri sana ağır geldi ise, yapabilirsen, yeri yarıp inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki, onlara bir mûcize getiresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!
(En'am Suresi / 35.ayet)
Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.
(Araf Suresi / 199.ayet)
Allah buyurdu ki: “Ey Nûh! O senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı iyi olmayan bir iştir. Sakın hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
(Hûd Suresi / 46.ayet)
Yûsuf Allah'a yönelip şöyle yalvardı: “Rabbim! Zindan bana, onların benden yapmamı istedikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer sen onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, belki onlara meyleder ve câhillerden olurum.
(Yusuf Suresi / 33.ayet)
Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
(Furkan Suresi / 63.ayet)
Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve “Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size. Esen kalın. Bizim cahillerle işimiz yok” derler.
(Kasas Suresi/55.ayet)
De ki: “Ey cahiller! Bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi teklif ediyorsunuz?”
(Zümer Suresi / 64.ayet)
Bu ayetlere baktığımızda cehalet, Allah'a gerektiği gibi inanmayanların, O'nun şanını yüceltmekten uzak, inançlarına şirk ve sapıklık karıştırmış insanların sıfatı olarak görüyoruz. İlmi bunun zıddı olarak değerlendirirsek ilimle amelin kardeş olduğunu unutmadan iman ve akide konularında bilgiyi ilerletmek ve bu bilgiyi temiz tutmaktır.
İlim öğrenmenin farziyeti ve faziletiyle ile ilgili şu hadisi şerifleri okumanızı öneririm:
Enes İbni Malik r.a dan.Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : İlim öğrenmek bütün Müslümanlar üzerine farzdır. }
İbni Mace : 1.c.224.n – Camiu’s Sahih : 3808.n
{ … Ebu’d Derda r.a dan : Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular : Ey insanlar ! öğreniniz. İlim ancak öğrenmek ile kazanılır…… }
Buhari Talik : 1.c. 228.s – Camiu’s Sağir : 2.c.1417.n
“Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, Allah Teâlâ ona cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler, ilim öğrenenlerden hoşlandıkları için onlara kanat gererler. Göklerde ve yerde bulunan varlıklar, hatta sudaki balıklar bile âlimlerin bağışlanması için Allah’a yalvarırlar. Bir âlimin sadece ibadetle uğraşan bir kimseye üstünlüğü, on dördüncü gecesinde ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler altın gümüş değil, sadece ilmi miras bırakmışlardır. İşte bu ilim mirasına konan kimse, çok büyük bir kısmet kazanmış olur” (Ebû Dâvûd 3641, Tirmizî 2682, İbn Mace 223).