Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Iman Rüzgâri Esince - Abdul Mennan Joulha -

S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Arkadaşlar paylaşacağım şeylerin özelliği -İnşeallah- hepsinin seçme olmasıdır. Ben bahsi geçen kitaptan -seçme/güzel- şeyleri kitabın sonuna gelene kadar -taktir engel çıkarmazsa- paylaşmaya devam edeceğim İnşeallah. Dualarınızda unutmayın.

Paylaşımlarda Abdul Mennan JOULHA İMAN RÜZGÂRI ESİNCE kitabından yararlanılacaktır İnşeallah.

Not: Paylaştığım şeylerin kaynaklarını ayrıntılarıyla isteyenler olursa bana ulaşsınlar İnşeallah.

MUKADDİME

Hamd ancak Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden amellerimizin kötülüklerinden O'na sığınırız. Allah kimi hidayete erdirirse, onu saptıracak yoktur; kimi de saptırısa, onu hidayete erdirecek yoktur. Allah'tan başla hakilah olmadığına şehadet ederim. O tektir ve ortağı yoktur. Ve şehadet ederim ki Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem O'nun kulu ve elçisidir. "Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşı şekilde korkun ve anca müslümanlar olarak can verin." (Al-i İmran, 102)

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin. (Böyle davranırsanız) Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzab, 70-71)

Şüphesiz sözlerin en doğrusu Allah'ın sözü, yolların en güzeli Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan uydurulandır. Sonradan uydurulup dine sokulan her şey bidat ve sapıklıktır. Sapıklık da cehennemdedir.

Bu kitabın içindeki makaleler, kıssalar, öğütler, anlamlı sözler ve bazı fıkhî meseleler çeşitli zamanlarda ve mekanlarda hazırlanmıştır. Kitabın içindekilerin bir kısmı geçmişte yayınlanmış olan Dua Dergisi'nin çeşitli sayılarından alınmıştır.

Bu yazılar kişinin, imanını güçlendireceğine, Müslümanı bilgilendireceğine ve şuurlandıracağına inandığımız için hepsini birkitap içinde toplamaya çalıştık.

Umarım ki İslam ve müslümanlar için yararlıolur ve kıyamet günü rabbimiz bizleri güzel bir ecirle ödüllendirir. Eğer bir hata olmuşsa benden ve şeytandandır. Eğer sahih ise Rahman olan Allah'tandır.

Son bir not olarak belirtelim ki; önemli olan kitabı okumak değil, okuduğunuz kitaptan yararlanmaktır. Allah bu kitaptan yararlanmayı hepimize nasip etsin!

Abdul Mennan JOULHA

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
Son düzenleme:
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

HOCA İLE TALEBESİ ARASINDA İLGİNÇ BİR SOHBET

Hocalardan biri, öğrencisine, "Yıllardan beri ilim tahsil etmek için benimle berabersin. Şu ana kadar benden neler öğrendin, söyleyebilir misin?" deyince, öğrenci, hocasına şu cevabı verdi:

"Sizden yalnızca sekiz konu öğrendim:

1- Baktım ve gördüm ki her insanın bir sevgilisi var. Fakat kişiyi kabre koyduktan sonra ondan ayrılıyor, onu yalnız bırakıyor... Sevgilimin benden hiç ayrılmaması ve kabirde de benimle olması için iyilikleri sevgilim kıldım!

2- Allah Teâlâ'nın "Nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için şüphesiz cennet yegane barınaktır." (Naziat 40) ayetini okuyunca, nefsimi kötülüklerden kormak için çalıştım.

3- Baktım ve gördüm ki mutlaka her insanın kendisine göre değeri olan bir eşyası vardır. Fakat Allah Teâlâ'nın "Sizin yanınızdaki (dünya malı) tükenir, Allah katındakiler ise bakidir." (Nahl, 96) ayetini okuyunca değerli bir şey elime geçer geçmez Allah'ın yanında kalması için onu Allah yolunda harcadım.

4- Baktım ve gördüm ki insan; malına,mülküne ve soyuna göre değerlendiriliyor. Fakat "Hiç şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileri olanınızdır." (Hucurat, 13) ayetini okuyunca Allah'ın katında en üstün olabilmek için takva ehlinden olmaya çalıştım.

5- Baktım ve gördüm ki insanlar birbirini kıskanıyor. Fakat Allah Teâlâ'nın "Dünya hayatında olanların geçimliklerini aralarında Biz paylaştırdık." (Zuhruf 32) ayetini okuyunca kıskançlığı (haseti) bıraktım.

6- Baktım ve gördümki insanlar birbirine düşman oluyorlar. Fakat Allah Teâlâ'nın "Gerçek şu ki şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse sizde onu düşman edinin." (Fatır 6) ayetini okuyunca insanlara düşmanlığı bırakıp şeytanı düşman edindim.

7- Baktım ve gördüm ki inasanlar dünya malını elde etmek için çalışıyorlar. Ben Allah Teâlâ'nın "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın." (Hud, 6) ayetini okuyunca ahiret işeriyle daha fazla uğraşmaya çalıştım.

8- Baktım ve gördüm ki insanlar ya ticaretlerine ya sanatlarına ya da bedenen sağlıklarına güveniyorlar. Ben Allah Teâlâ'nın "Kim Allah'a güvenirse, O ona yeter." (Talak 3) ayetini okuyunca bunları bırakıp Allah'a güvendim, O'na tevekkül ettim."

Hocası bütün bunları işittikten sonra talebesini taktirle karşıladı, en gerekli konuları öğrendiğini söyledi ve tebrik etti.
----------------------------------------
Not: Bu güzel kıssayı döküman halinde dükkan, iş yeri, ev vesaire yerlere asabilirsiniz.
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

KISSADAN HİSSE

Arap ülkelerinin birinde ve üniversite meydanında öğrencilerden biri, gücünün yettiği kadar bağırarak şöyle diyordu: "Eğer Allah varsa beni bir saat içinde öldürsün." Bu söz bütün üniversite öğrencileri ve öğretmenlerinin önünde söyleniyordu. Bu olay gerçekten dehşet verici ve ürpertici bir davranıştı.

Oradaki bazı öğrenciler bu olay ve öğrenci hakkında çeşitli düşünceler ileri sürdüler. Bazıları, "Allah bunu öldürmeye kadirdir, ama ona fırsat tanıyor." dediler. Bazıları da onun deli olduğuna kanaat getirdiler. Bazı öğrenciler ise bu olay karşısında tereddüt içinde kaldılar.

Bu sözü sarf eden genç gururlu bir şekilde ve böbürlenerek üniversiteden ayrıldı. Sanki Allah'ın var olmadığını hiçbir kimsenin ispat edemediği aklî bir delille ispat etmişti! Ona göre insan başı boş, hedefsiz ve gayesiz yaratılmıştı. Fakat eve vardığı zaman annesi öğle yemeğini hazırlamıştı. Herkes sofradaki yerini almış onu bekliyorlardı. O da sofraya oturmadan önce elini yıkamak için lavaboya gitti. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra havluyla kuruladı. İşte tam bu sırada, düşmesine hiçbir neden yokken yere düştü ve Allah onun canını alıverdi. O artık ölmüştü.

Doktor, ölüm nedenini şöyle açıklıyordu: "Onun kulaklarına giren su ölümüne sebep olmuştur."

Bu konuyu Dr. Abdurrazak Nevfel şöyle yorumladı. "İlmî gerçeklere göre eşeğin kulağına su girdiği taktirde ölüverir. Bu, kendisine meydan okuyan öğrenciyi de Allah, eşeğin ölmesi gibi öldürdü."
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

"'LAİLAHE İLLALLAH' DİYEN CENNETE GİRER"

Zamanımızda, dilleriyle "Lâilâhe illallah..." deyip de kafirolarak yaşayanların sayısı az değildir. "Lâilahe ilallallah" dedikleri halde içkiyi, kumarı, zinayı, teseddürsüzlüğü, İslâmî yaşantının dışındaki bir hayatı... savunanlar az mıdır? Bunlar dilleriyle söylediklerini kalblariyle, kalıplarıyla tastik etmiyorlarsa böylelerine nasıl mü'min denir?!

Başlıkta zikrettiğimiz söz, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin hadis-i şeriflerindendir. Bu hadis hakkında Hasan-ı Basri Hazretleri şöyle demiştir: "Bu hadis-i şerif, bu kelimenin muciplerini, sınırlarını bilen ve onun hakkını yerine getiren kimse hakkındadır. Yoksa herkesi içine almaz."
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

ATEŞE ATEŞ!

Dünyanın ateşiile ahiretin ateşi arasındaki fark büyüktür. İki ateşten korkan kimselerin durumları da farklıdır. Dünyanın ateşi ne kadar şiddetli olursa olsun, ahiret ateşinin yanında hiçtir. Fakat insanlar dünyanın ateşinden daha fazla korkup kaçmaktadırlar. Hatta mübalağasız olarak dünyanın ateşine düşmemek için ahiret ateşini ciddiye almayanla bile vardır. Nasıl mı?

Allah'a iman etmeyip kulluk yapmayarak ve O'nun yasakladığı şeyleri yaparak. Halbuki ateşten kaçtığımız gibigünahlardan da kaçmalıyız. Çünkü ahiretin ateşine düşmemize sebep olan şeyler günahlarımızdır.

Ey kardeşim! Şöyle bir şeyi kafanda canlandırmaya çalış. Yüksekbir binanı son katında yangın olduğunu düşün. Yangın çıkan katın sakilerinin kapıdan kaçmaları imkansızdır, çünkü karşılarında ateş vardır. O katta kalacak olsalar yanıp kül olacaklar. Acaba böyle bir durumda düşmemek için isteyerek ve tehlikeli olduğunu bilerek dünya ateşinde yanmamak için o yüksek yerden kendilerini atmaktan korkmamaları ilginç değil midir? Halbuki ahiret ateşi daha şiddetli ve korkunçtur. Halbuki dünya atşinin verdiği acı birkaç dakikadır; sonra o kimse ölecek ve o elemler sona erecektir. Ama cehennem atşi ebedidir, kalıcıdır ve oraya girenlere aslaölüm yoktur: Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir ki azabtan kurtulsun. Bundan ötede de daha şiddetlibir azab vardır." (İbrahim 17)

"Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkar olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir. O ise orada ne ölür, ne dirilir." (Taha, 74)

"Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri yakında bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, onların derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar." (Nisa, 56)

Kendi kendimize şu soruyu soralım: "Niçin ahiret ateşinden çoğumuz kaçınmıyor? Acaba görmediğimiz için mi? Yoksa bunun olacağına inanmadığımız için mi?
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

KRALLARIN ARMAĞANI

Kralın biri bir gün yolda giderken 10 yaşlarında çiftçi bir çocuğa rastlamış. Kral, çocuğa, "Okuma biliyor musun?" diye sormuş. Çocuk, "Evet, efendim." demiş.

Kral, "Öyleyse oku göreyim." demiş. Çocuk, Fetih suresinin ilk ayeti olan "İnnâ fetahnâ leke mubin" ayetini okumuş.

Bundan hoşnut olan kral, çocuğa armağan olarak 1 dinar vermiş. Ama çocuk bu parayı almayı reddetmiş. Kral, parayı niçin almadığını sorunca, çocuk, "Babam duyarsa beni döver." demiş. Bunun üzerine kral, "Babana sana dinarı kralın verdiğini söylersin." deyince çocuk, "Bu parayı bana kralın verdiğine inanmaz ki!" demiş. Kral, "Peki, niçin inanmaz?" deyince çocuk, "Bir dinar kralların cömertliğine yakışır armağan değildir de onun için!" demiş.
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
S Çevrimdışı

Seyyid Talha bin Asım

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
Banned
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

BUGÜN İSLÂM ALEMİ BÜYÜK BİR YANGIN İÇİNDEDİR... ÜZERİMİZE DÜŞEN, BU YANGINDAN BİRPARÇAYI SÖNDÜRMEKTİR...

Muhakkak ki İslâm düşmanları İslâm'ı kötülemek ve yok etmek için büyük bir uyum ve düzen içinde planlar hazırlıyorlar.

Durum böyle olunca şu soruya cevap bulma zarureti hasıl oluyor: Peki, bizler -Müslümanlar olarak- düşmanlarımızın bu uyumlu çalışmalarına karşı ne yapıyoruz? Onlara karşı neler hazırladık?

Aslında bizlere düşen görev; ağlayıp sızlamak yerine, İslâm'ın yücelmesiiçin çalışmak ve onu tüm hayatımıza hakim kılmaktır.

Bu konuda bir İslâm fikir adamının söylediği sözü düşündükçe her zaman çok etkilenmişimdir: "Bugün İslâm alemi büyük bir yangın içinde yanıp kavrulmaktadır. Bizden her birimizin üzerine düşen, bu yangından bir parçayı söndürmektir."

Ancak İslâm ümmeti doğru yol üzerinde yürümek istiyorsa dört şeye dikkat etmelidir:

1- İslam'ın, hayatın tümüne hakim kılması,

2- Çocukların İslâmî terbiye üzerine yetiştirilmeleri,

3- Düşmanla savaşırken gerekli hazırlığı yaparak eldeki tüm güçlerin hazır ola geçirilmesi.

4- İslâm uğruna tüm gücün/kuvvetin ve en kıymetli şeylerin feda edilmesi.

İşte burada biraz durup düşünmeliyiz, çünkü çok önemlidir. Doğal olarak bizlerden her birimiz gücünün, vaktinin ve malının bir kısmını Allah yolunda, yardıma muhtaçlara, mücahid kardeşlerine yardım için feda edebilmelidir. Ama ne yazık ki bunu bugün düşmanlarımız yapmakta, batıl davaları uğruna mallarıyla, nefisleriyle çalışmaktadırlar.

Bakın size 1972'de Fransa'da cereyan etmiş bir olayı aktaralım. O tarihte Fransa'da "müslümanlara ölüm" sloganlarıyla İsrail hesabına 4 gün gibi kısa bir sürede tam bir milyar Fransız frangı toplanmıştı.

Kafirler bunu yaparken bir hak üzere olduğumuz halde hiç nefsimize sorduk mu? Acaba bizler İslam için ne yaptık?
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

ÜÇ DÜŞMAN

Şu üç düşmanı alt etmek ne kadar zor ya Rabbi; Nefis, şeytan ve dünya.

Nefsim her şeyi, ama her şeyi istiyor. Şeytan cehenneme giden yolun kılavuzu. "Beni takip et, şu zevk u safayı görüyor musun?" diyor. Evet, zevk u sefa güzel görünüyor, ama ya arkasında gizlenmiş cehennem! Dünyayı sevenleri peşinden koşturuyor; ne nefsimiz, ne gözümüz, ne de gönlümüz doymak biliyor.

Benden önce bu mal-mülk kimindi? Ya ondan önce, ondan önce, daha önce? Ey nefsim, hep dünya için çalıştın, kazandın. Kazandıklarını yemeye ömür sermayen yetecek mi? Senden sonra bu mal-mülk kimin olacak? Ondan sonra, ya ondan sonra?

Öyleyse kimin için çalıştın? Hiçbir zaman senin olmayan, başkalarının eline geçen, fakat onlarından olmayan servetin, ahiretini kurtarabilecek mi? Hep başkaları için çalışmış oldun, peki, ya onlar seni kurtarabilecek mi?

Halbuki, şu dünya sevgisini kalbinden atabilsen, dünya senin için bir at, bir hizmetçi olmaz mıydı?

Ya Rabbi, Habibin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'den başka peygamber gelmeyecek. Ümmet bölündü, fırkalara ayrıldı. Kimi nefsine, kimi dünyaya, kimi şehvetine tapar oldu.

Bid'atler çoğaldı. Kimi der "darül harpte faiz helal," kimi der "cuma namazı kılınmaz."

Ya Rabbi! bizi Kur'an ve Sünnetten uzaklaştırma!
----------------------------------------
@Ümmü Yasir Bu kısa yazılar hoşuna gidecektir İnşeallah. Allah Razı olsun.
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
Son düzenleme:
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

YUMUŞAKBAŞLI OLMAK, SERTLİKTEN UZAK OLMAK

Aişe radıyallahu anha'nın rivayet ettiği bir hadise göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah refiktir, rıfkı sever. Sertlik ve daha başka şeylere vermediği sevabı yumuşaklığa verir." (Müslim)

* Yine Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah refiktir. Her işte yumuşaklığı sever." (Buhari, Müslim)

* Yine ondan rivayet edilen bir hadis de şudur: "Yumuşaklık, bulunduğu şeyi güzelleştirir. Yumuşaklığın olmaması ise o şeyi çirkinleştirir." (Müslim)

* Cerir b. Abdillah radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den şu hadisi işittiğini söylemiştir: "Yumuşaklıktan mahrum olan kimse, bütün hayırdan mahrum olur." (Müslim)

* Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Aişe'ye "Ey Aişe! Yumuşak ol. Zira Allah ehl-i beyte hayır istediği zaman, onlara yumuşaklığı gösterir." (Ahmed, 6/71) buyurmuştur.

* Ebu Hureyre raduyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yatsı namazını kılıyorduk. Namaz esnasında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem secdeye vardığında (torunları) Hasan ile Hüseyin sırtına binerler, Rasûlullah da sallallahu aleyhi ve sellem başını secdeden kaldırdığında onları alır, yumuşaklıkla yere koyardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazı tamamlayınca torunlarından birini bir yanına, diğerini de öbür yanına aldı. O esnada Rasulallah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim ve dedim ki: 'Ya Rasûlallah! Onları analarına götürsene!' Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem 'hayır' dedi. Tam o esnada bir şimşek çaktı ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem torunlarına, 'Haydi artık analarınıza gidin.' dedi. Hasan ile Hüseyin şimşeğin aydınlığında yürüyerek analarına vardılar. (Hakim, Müstedrek, 3/134)

* Selef-i salihînin hayatında konuyla alakalı güzel örnekler görmekteyiz: Bir gün hizmetçisi, Zeynelabidin'in eline bir testiden su döküyordu. Testi, Zeynelabidin'in ayağına düştü ve kırıldı. Ayağı da yaralandı. Hizmetçi hemen şunu söyledi: "Ey efendim! Yüce Allah şöyle buyurdu: 'Takva sahipleri öfkelerini yutarlar.' (Al-i İmran, 3/134)" Bunun üzerine Zeynelabidin, "Vallahi ben öfkemi yuttum." dedi. Hizmetçi, "Allah, 'Takva sahipleri insanları affederler.' (Al-i İmrani 3/134) buyurur." deyince Zeynelabidin, "Ben de seni affettim." dedi. Hizmetçi, "Allah, 'Allah iyilik eden ve güzel davranışta bulunanları sever.' (Al-i İmran, 3/134) buyurur." dedi. Buna karşılık Zeynelabidin de "Şu andan itibaren hürsün; seni Allah rızası için azad ettim." cevabını verdi. (Abdullah Ulvan, Terbiyetü'l-Evlad, 11/285)
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

İSLAM GERÇEKTEN GELİYOR!

Bunu sadece biz söylemiyoruz, Avrupa da söylüyor! Onlar korktukları için bunu söylüyorlar, biz ise Allah'ın va'dettiği şeye sevinerek söylüyoruz: "Müslümanlarla yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Bu savaşta Müslümanlar yahudileri öldürecektir. Öyle ki taşlar ve ağaçlar, 'Ey Müslüman! Ey Allah'ın kulu! İşte arkamda bir yahudi, gel ve onu öldür.' diyecektir." (Müslim)

* Peygamberlik devri vardır. Bu, Allah'ın kalmasını dilediği kadar yeryüzünde kalacak ve sonra kalkacaktır. Sonra acı verici sultanlık olacaktır. Bu da Allah'ın kalmasını dilediği kadar yeryüzünde kalacak ve sonra kalkacaktır. Sonra zorba yönetimler olacaktır. Bu da Allah'ın kalmasını dilediği kadar kalacak ve sonra kalkacaktır. Sonra peygamberlik yolu üzere olan raşid halifelik gelecektir." (Ahmed, Müsned)

Yahudilerle Savaşılması, Ağaçların ve Taşların Konuşması:
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Yahudilerle Savaşılması, Ağaçların ve Taşların Konuşması

* Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Siz Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz! Arkasında Yahudi’nin saklandığı taş:

−‘Ey Müslüman! Arkamda Yahudi var, gel onu öldür!’ der’ buyurdu.”

Buhari 2740

* Müslümanların Yahudilerle savaşması hakkında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

‘Müslümanlar Yahudilerle savaşmadan kıyamet kopmaz. O savaşta Müslümanlar Yahudileri kırıp öldürürler. Hatta bir Yahudi taşın yahut ağacın arkasına saklanır da taş ya da ağaç:

−Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu! Şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür, der. Ancak gargada ağacı müstesna, o Yahudi ağaçlarındandır.’

Müslim 2922/82

İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Hadiste, kıyametin kopmasına yakın, ağaç ve taş gibi cansız varlıkların konuşması gibi alametlerin zuhuru anlatılıyor. Bu hadisin zahir manasına göre, adı geçen cansız varlıklar gerçek manada konuşacaklardır. Yahudilere gizlenmeleri fayda vermeyecektir, şeklinde mecazi manası da muhtemeldir, ancak birinci mana daha doğrudur.”

Şeyh Hamud şöyle demiştir:

“Birinci mananın doğruluğu kesindir, burada mecaz ihtimali var demek uygun olmaz! Özellikle hadislerde cansız varlıkların ve hayvanların konuştuğu, Yahudileri gösterdikleri açıkça belirtilmiştir. Bu da mecaz ihtimalini ortadan kaldırır. Cansız varlıkların konuşmalarını mecaz manaya hamletmek, ahir zamanda Yahudilerle savaşılırken çıkacak olan mucizenin varlığını ortadan da kaldırmaktır.

Yahudilerle, Müslümanların savaştığı diğer kâfirleri eşit tutmaktır. Çünkü Yahudiler mutlaka ağaçların ve taşların arkasına saklanacaklardır. Bununla birlikte Yahudiler hakkında söylenen başkası hakkında söylenmemiştir. Müteakiben bu işaretle ve cansız varlıkların gerçek manada Müslümanlarla konuşup Yahudilerin yerini göstermeleriyle, Yahudilerle yapılan savaşın özelliği bilinmektedir.

Şeyh Yusuf Vabil şöyle demiştir:

“Yine gargada ağacının ‘Yahudilerin yerini haber vermeyecek’ diye diğer varlıklardan ayrı tutulması da buna işarettir. Çünkü bu ağaç, Yahudilerin ağaçlarındandır. Bu olay da konuşmanın hakikat olduğuna işaret eder. Şayet burada kastedilen, varlıkların mecazi anlamda konuşması olsaydı, gargad ağacını istisna etmede hiçbir mantık olmazdı!”

1.png


سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Nebilik Yolu Üzere Hilafet:
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Demokrasi İle Şeriat Gelmez!!!

Nebilik Yolu Üzere Hilafet

Huzeyfe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Sizin aranızda Allah’ın dilediği müddetçe Nebilik kalır. Sonra Allah onu kaldırmayı dilediği vakit kaldırır. Sonra Allah’ın dilediği müddetçe Nebilik yolu üzere hilafet olur. Allah onu kaldırmayı dilediği vakit kaldırır. Sonra Allah’ın dilediği müddetçe sıkıcı bir hükümdarlık olur. Allah onu kaldırmayı dilediği vakit kaldırır. Sonra Allah’ın dilediği müddetçe zorba bir krallık olur. Allah onu da kaldırmayı dilediği vakit kaldırır. Sonra tekrar Nebilik yolu üzere hilafet gelir.”

Ahmed bin Hanbel Müsned 18434


Burada bu hadisi zikretmemizdeki maksat, Abdullah oğlu Muhammed Mehdî’nin, Nebilik yolu üzere olan ikinci hilafet devri halifelerinden olmasıdır. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu ümmetin tarih sayfalarını şu kısımlara ayırıyor:


1) Nebilik yönetimi merhalesi: Bu merhale Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hayatı dönemidir.


2) Nebilik yolu üzere hilafet yönetimi merhalesi: Bu da raşid halifelerin yönetimi devridir. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın halife seçilmesinden Ali bin Ebi Talib (Radiyallahu Anh)’ın şehid edilmesine kadar geçen dönemdir. Bazı âlimler Hasan bin Ali (Radiyallahu Anhuma)’nın emîrliğini de buna dahil etmişlerdir. Bu şekilde hadiste vurgulandığı gibi hilafet otuz yıl sürmüş ve sonra hükümdarlık başlamıştır.


3) Baskıcı hükümdarlık yönetimi merhalesi: Bu hâkimiyet diğer hâkimiyete göre zalimlik derecesine ulaşmasa da içerisinde zulüm bulunan bir yönetimdir. Bu yönetim, Hasan (Radiyallahu Anh)’ın emîrliğinden sonraki Emeviler, Abbasiler, Memlukîler, Osmanlılar ve diğerlerinden ta ki yirminci asrın başlarında Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar olan dönemdir.

Bu yönetim, bu zaman sürecinde tarih dönemlerinin tamamında İslam âlemi üzerinde birbirini takip eden her devlete şamildir. Ancak yönetimi raşid halifelerin yönetimine benzeyen Abdullah bin Zübeyr ve Ömer bin Abdulaziz (Rahmetullahi Aleyh) gibi insanlar bu hükümden istisna edilir. Onlar Kureyş’ten bu ümmetin idare işini üstlenenlerden sayılmışlardır.


4) Zorba krallık yönetimi merhalesi: Osmanlı devletinin düşmesinden şu anda ki asrımıza kadar devam eden dönemdir. Allah (Azze ve Celle)’den fazlı ve ihsanıyla bu dönemi bitirmesini diliyoruz.

Bu zorbalık; İslam âleminde hükümran olan her yönetim şeklini kapsar. İster krallık olsun, ister sultanlık olsun, ister particilik olsun! Bu zorbalık, birinci dünya savaşından sonra olduğu gibi kâfirlerin Müslümanlar üzerine yönetici olması gibi de olabilir…

Ya da cumhuriyet, demokrasi veya Allah’ın hakkı olan hâkimiyet ve kanun koymada O’nunla çekişen başka bir yönetim şekli de olabilir, bunların hepsi aynıdır…

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), İslam ümmetinin geçireceği bu devirleri zikrederken onları yönetim şekline göre sınıflandırmıştır. Onlar; Nübüvvet yolu üzere olan yönetim, içerisinde zulüm olan yönetim, şu anda olduğu gibi zorbacı yönetim şekilleridir.


5) Nebilik yolu üzere hilafet yönetimi merhalesi: Elbette bu merhale için çalışmak, hazırlık, Allah’ın yolunda kurban vermek, ilmi yaymak, Kur’an’a, Sahih Sünnete ve selefin yoluna uymak gerekir. Hiç şüphe yok ki bu ümmetin ilkleri ne ile salih kimseler oldularsa sonları da aynı şeyle salih kimseler olacaklardır.

İmam Malik bin Enes (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:

“Bu ümmetin evveli ne ile ıslah olduysa, sonra gelenleri de öyle ıslah olur! O gün dinde olmayan şeyler, bugün de dinden değildir!!!”

Din, Mekke’de tebliğe başlanıldığında oranın efendileri, köleleri, güçlüleri, zayıfları, kadınları, küçükleri arasında garipti ve o, garip hale tekrar dönecektir.

Günümüzde nübüvvet yolu üzere yönetim merhalesinin başlangıcı, bu dini taşıyan gariplerdir. Onlar bu dini öğrenmekle, idrakle ve tatbikle taşıyacaklar. Bu din uğruna en şiddetli bela ve musibetlere tahammül gösterecekler. Onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:

“Benim sünnetime ve yol gösterici raşid halifelerin sünnetlerine uyun! Onlara azı dişlerinizle yapışın! İşlerin sonradan uydurulanlarından sakının! Her sonradan uydurulan şey bid’attır! Her bid’at dalalettir! Her dalalet ateştedir!”

Vasiyeti üzere sebat gösterirler. Bu garipler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in sünnetinden insanların ifsat ettiği şeyleri düzeltirler. Onlar, düşmanlarına ve kendilerine muhalefet edenlere üstün olarak Allah’ın yolunda cihad ederler. Onları terk eden ve yardımsız bırakan onlara zarar veremez! Allah’ın emri gelinceye kadar onlar bu durumda devam ederler.

Allah-u Teâlâ’dan bizi en şerefli Nebi’nin yolunda, ashabının yolunda ve din gününe kadar onlara güzellikle uyanların yolunda sabit kılmasını dileriz.

Abdurrahman Keylanî Kıyametin Alametleri Sayfa 119-123

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لآ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

ANNE-BABAYA KARŞI GELMEK BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR!

* "Üç kimse cennete giremez:

1- Anna-babasına karşı gelen,

2- Deyyus (namusuna sahip olmayan kimse),

3- Erkeklere benzeyen kadın." (Nesai)

* "Allah bütün günahlardan dilediğini kıyamet gününe tehir eder. Ancak anneye-babaya karşı gelmenin cezasını ölmeden önce hayattayken verir." (Hakim)

Deyyusluk/Karısını Kıskanmayan:
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
Deyyusluk/Karısını Kıskanmayan

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Üç sınıf insana Allah cenneti haram kılmıştır:

1) İçki mübtelası,

2) Anne ve babasına kötülük eden ve

3) Âilesinde fuhşa göz yuman deyyus’ buyurdu.”

Ahmed Müsned 2/69, Albânî Sahihu’l-Cami 3533

Deyyusluğun çağımızdaki bir örneği de evden bir kadının veya kızın, yabancı bir erkekle telefonlaşarak kur yapma olarak adlandırılan karşılıklı konuşmalarına göz yummaktır. Evindeki kadınların birinin mahremi olmayan yabancı bir erkekle yalnız kalmasına razı olmaktır.

Ayrıca, âilesinden bir kadının yalnız başına şoför vb. bir yabancıyla arabaya binmesine izin vermek ve şer’i tesettürleri olmadan dışarı çıkmalarına, gelip-geçenin onları seyretmesine razı olmaktır. Kötülüğü ve hayâsızlığı yayan dergi ve filmleri getirip, bunları eve sokmaktır.

Muhammed Salih el-Müneccid
1.png


سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
Devlet-i 'Aliyye Çevrimdışı

Devlet-i 'Aliyye

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
----------------------------------------
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

ANNE-BABAYA KÜFRETMEYE SEBEP OLMAK DA BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "Kişinin anne-babasını lanetlemesi, büyük günahların en büyüklerindendir." buyurdu. Dinleyenler akıllı ve mümin bir insanın kendisini yaşamasına vesile olan anne-babasını lanetlemesini çok garip görerek şöyle dediler: "Adam, anne-babasını nasıl lanetleyebilir?" Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem cevaben şöyle buyurdu:

"Kişi başkasının anne-babasına küfreder, o da dönüp onun anne-babasına küfreder. Böylece kişi kendi anne-babasına küfretmiş olur...." (Buhari, Müslim)
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
Üst Ana Sayfa Alt