1 - Şeri ilimleri öğrenmek, öğretmek ve şer-i ilimlerin derslerine katılmak.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kulları içinde ise Allah’tan ancak alim olanlar ‘içleri titreyerek’ korkar." (Fatır: 28)
Şeri ilimler; imanı kuvvetlendirmede en büyük vesiledir. Zira şeri ilimler vesilesiyle müslümanın Allah, isimleri, sıfatları, sınırları, farzları, haramları, Allah’ın sevdiği ve sevmediği meseleler hakkındaki bilgi ve ilmi artar.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in söylemiş olduğu şu söz, şeri ilimleri öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir:
"Kim bir ilim öğrenmek için bir yola girerse Allah-u Teâlâ bu sebeble cennete girmesinin yolunu ona kolaylaştırır." (Müslim)
Hadiste belirtilen "ilim" Kur’an’a, sahih sünnete ve selefis’salihin yoluna dayalı sahih olan şeri ilimdir.
2 - Manasını düşünerek Kur’an okumak.
Allah-u Teâlâ Kur’an’ı, bir hidayet olarak ve her şeyi açıklamak için indirmiştir. O halde her kim Kur’an’daki hükümlere bağlanırsa muhakkak o kimse doğru yoldadır. Ayrıca Kur’an, mü’minler için bir şifadır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz." (İsra: 82)
Evet… Kur’an mü’minler için şifa ve rahmettir. Zira mü’minler, Kur’an’ın ayetlerini okuduklarında; ibret almak ve hayatlarına tatbik etmek için düşünerek okurlar. Böylece Kur’an onlar için bir şifa ve rahmet olur.
Kur’an’ı düşünerek okuma konusunda bize en büyük örnek Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’dir.
Abdullah b. Mes’ud radiyAllahu anh şöyle dedi:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bana:
"Kur’an oku" dedi.
Ben ona: "Ey Allah’ın rasulü! Kur’an sana indirilmiş olduğu halde ben mi sana okuyayım?"
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bana: "Evet, oku" dedi.
Abdullah b. Mes’ud radiyAllahu anh sözlerine şöyle devam etti: :
"Ben ona Nisa suresini okumaya başladım. "Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz ve onların üzerine seni şahit olarak gösterdiğimiz zaman nasıl olacak?" (Nisa: 41) ayetini okuyunca; Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bana:
"Tamam, tamam" dedi.
O esnada ona baktım. İki gözünün yaşla dolduğunu gördüm." (Buhari)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile ilgili bu hadiseyi ibretle ve düşünerek okumak gerekir. Çünkü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, geçmiş ve gelecek günahları affedilmiş olmasına rağmen Kur’an’ı dinlediği zaman gözleri yaşla dolmuştur. Öyleyse çokça günahın sahibi olan bizler ne yapmalıyız?!
3 - Allah-u Teâlâ’yı çokça zikretmek.
Allah-u Teâlâ’yı çokça zikretmek; imanı tazeleme ve kuvvetlendirmede en büyük etkendir.
İbni’l Kayyım bu konuda şöyle diyor:
"Allah-u Teâlâ'yı zikirde yüz fayda vardır. Bunlar;
a - Allah-u Teâlâ zikredildiğinde, yapılan zikir şeytanı kovar ve onu yener.
b - Yapılan zikir vesilesiyle Allah-u Teâlâ'nın rızası kazanılır.
c -Yapılan zikir; kalpten üzüntü ve sıkıntıyı giderir.
d - Yapılan zikir vesilesiyle kalbte sevinç, huzur, rahatlama ve mutluluk oluşur.
e - Yapılan zikir; kalbi ve tüm bedeni kuvvetlendirir.
f - Yapılan zikir; yüzü ve kalbi nurlandırır.
Sonra İbn’il Kayyım diğer faydaları zikretti ve bunları zikrettikten sonra şöyle dedi:
"İbni Teymiye’nin şöyle dediğini duydum:
"Kalbin zikre olan ihtiyacı, balığın suya ihtiyacı gibidir. Balık sudan ayrıldığında acaba hali nasıl olur?"
İbni Kayyım devamla şöyle diyor:
"Bir gün fecr namazının kılınması sonrası İbni Teymiye’nin zikir için oturduğuna şahid oldum. Öyle ki fecr namazından, gündüzün yarısına kadar zikir yaptı. Zikirini bitirince bana baktı ve şöyle dedi:
"İşte bu, benim gıdamdır. Eğer bunu yapmazsam kuvvetim gider." (Elvabil Ettayyib s: 83-84)
Ebu’d Derda radiyAllahu anh’dan Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediği rivayet edildi:
"Allah-u Teâlâ katında amellerinizin en hayırlısı, en temizi, derecenizi en çok yükselten, altın ve gümüşü harcamaktan, düşmanla karşılaşıp onların sizin boynunuzu vuramayıp, sizin onların boynunu vurmanızdan daha hayırlı bir ameli size haber vereyim mi?"
Sahabeler: "Evet" dediler.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Allah-u Teâlâ’yı zikretmektir." (Tirmizi sahih senedle rivayet etti.)
İbni Teymiyye bu hadisi zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Zikrin en azı Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’den rivayet edilen duaları belli vakitlerde devamlı söylemektir. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in günün başlangıcı ve sonunda söylediği, yatarken, uykudan uyandığında, namazı bitirdikten sonra, yemek yerken, su içerken, elbise giyerken, cima yaparken, eve, mescide, tuvalete girerken, tuvaletten çıkarken, yağmur yağdığında, gök gürültüsü olduğunda söylediği zikirler gibi… Bu zikirlerle ilgili kitablar yazılmıştır. Bu kitabların isimleri; "Gündüz ve Gecenin Zikirleri"dir. Zikrin en faziletlisi ve en yüksek olanı ise; "La ilahe illAllah" sözüdür." (El vasiyyel Camia Li Hayri Dünya ve’l Ahira s: 6)
Allah-u Teâlâ’yı, zikrin manalarını düşünerek zikretmek kalbin kirini ve pasını giderir, kalbe yapışmış olan günah ve masiyetlerin kötü etkisini siler, kulu Allah-u Teâlâ'ya daha çok yaklaştırır ve Allah-u Teâlâ korkusunu artırarak, kulu günah işlemekten uzaklaştırır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İman edenlerin, Allah’ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin "saygı ve korku ile yumuşaması" zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitab verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar." (Hadid: 16)
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Kur’an’dan mü’minler için şifa ve rahmet olan şeyleri indiriyoruz." (İsra: 82)
Allah-u Teâlâ, Allah-u Teâlâ'yı zikretmemenin ya da çok az zikretmenin münafıkların sıfatlarından olduğunu Kur’ an’da haber vermiş ve o kimseleri kötülemiştir.
Allah-u Teâlâ, mü’min kullarının kalblerine yaptığı imtihanda başarılı olabilmeleri için onlara kesin ve etkili bir ilacı haber vermiştir. Bu ise; Allah-u Teâlâ'yı zikretmektir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur." (Ra’d: 28)
4 - Vakti, Allah-u Teâlâ'ya itaatle, O’na yaklaşmakla ve O’nun farz kıldığı amelleri yapmakla geçirmek.
Kur’an ayetleri okunduğunda imandan hemen sonra salih amel geldiği görülür.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır." (Bakara: 82)
Müslüman bir kimsenin vaktini Allah-u Teâlâ'ya taatle ve salih ameller işleyerek değerlendirmesi imanını kuvvetlendirmesine vesile olur.
Ebu Hureyre radiyAllahu anh’den şöyle rivayet edilmiştir:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle sordu:
"Bugün hanginiz oruçlu olarak sabahladı?"
Ebu Bekir radiyAllahu anh:
"Ben ya Rasulullah" dedi.
Rasulullah: "Bugün hanginiz bir cenazeyi takib etti?" diye sordu.
Ebu Bekir radiyAllahu anh: "Ben ya Rasulullah" dedi.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
"Bugün kim bir miskini yedirdi?" diye sordu.
Ebu Bekir radiyAllahu anh:
"Ben ya RasulAllah" dedi.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
"Bugün kim bir hastayı ziyaret etti?" diye sordu.
Ebu Bekir radiyAllahu anh:
"Ben ya RasulAllah" dedi.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem dedi ki:
"Bu ameller her kimde bulunursa mutlaka cennete girer." (Müslim)
Evet… İşte cennete girebilmenin yollarından birisi! Vakitleri salih amellerle değerlendirmek… Vakitleri salih amellerle değerlendirmenin mükafatı cennete girmektir.
O halde vaktini Allah-u Teâlâ'nın razı olduğu amellerle değerlendirmek isteyen müslümanın şu kaidelere riayet etmesi gerekmektedir:
a - Salih bir amele başlamışsa, başlanan amel az olsa bile, o amele devam etmelidir.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah-u Teâlâ'nın en sevdiği ameller az olsa bile devamlı yapılan amellerdir." (Müslim)
b - Salih amelleri işlemek için bir an önce harekete geçmeli, bu konuda gevşeklik göstermemeli ve erteleme yapmamalıdır.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Acele etmemek, ahiret amelleri hariç, her konuda hayırdır." (Ebu Davud, Hakim sahih senedle rivayet ettiler.)
Salih amellerin bir an evvel yapılması çok önemlidir. Zira insan ne zaman öleceğini bilemez. Bu sebeble salih amel yapma imkanı bulunduğu anda, hiç vakit kaybetmeden o salih amelin işlenmesi müslüman kul için efdaldir.
c - Yapamamış olduğu salih amellerin telafisini yapmalıdır.
Şayet vitr namazı kılmadan uyumuş ve vitri kılmak için gece uyanamamışsa onun telafisi için gündüz bolca nafile namaz kılması gibi…
Bu konuda Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bizim için büyük bir örnektir.
Aişe radiyAllahu anh şöyle dedi:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, uykunun ona galib gelmesi ya da bir hastalık sebebiyle kıyamul leyl yapamamışsa gündüz on iki rekat nafile namaz kılardı." (Müslim)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Geceleyin Kur’an okumadan uyuyan bir kimse, şayet fecr namazı ile öğlen namazı arasında Kur’ an okursa aynen geceleyin Kur’an okumuş hükmündedir." (Müslim)
d - Salih amelleri yapan veya yapmaya devam eden müslüman asla bu amellerine güvenmemeli, Allah’a karşı acziyetini hissetmeli, Allah-u Teâlâ ona rahmet etmezse, işlemiş olduğu salih amellerle cennete giremeyeceğini düşünmeli ve devamlı Allah-u Teâlâ'nın azabından korkmalı, rahmetini ummalıdır.
İbni Ebi Muleyke şöyle diyor:
"Otuz tane sahabeye yetiştim. Hepsi nifaktan korkuyordu. Hiçbirisi Cebrail ve Mikail’in imanı gibi imana sahib olduğunu (Bu hadiste kastedilen; herkesin iman etmesi gereken temel meseleler değil, imanı arttıran amellerdir.) söylemiyordu." (Buhari)
e - Yapma fırsatını kaçırdığı ameller sebebiyle üzüntü duymalıdır.
İbrahim b. Edhem şöyle dedi:
"İbadetkar bir müslümanı hastalığı sırasında ziyarete gittik ve ayaklarına bakarak ağladığını gördük. Ona: "Niçin ağlıyorsun?" diye sorduk. O, şöyle cevab verdi:
"Bu ayaklarla Allah-u Teâlâ yolunda cihad yapmayı kaçırdığım günler sebebiyle ağlıyorum."
Bir başka kimse ağladı. Ona şöyle denildi:
"Niye ağladın?" O da şöyle cevab verdi.
"Oruç tutmayıp da geçirdiğim günler ve gece namazını kılmayı geçirdiğim geceler sebebiyle ağlıyorum." (Leftetül Kebid İla Nasihatil Veled s: 38-39-İbni’l Cevzi)
5 - Kalbi temizleyen, onu yumuşatan amelleri öğrenmek için Kur’an ve sünnete bakmak.
Allah-u Teâlâ Kur’an’da, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem hadislerinde bu amelleri haber vermiştir ve bu ameller çokçadır.
O amellerden bazıları şöyledir:
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun…" (Tevbe: 103)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kalbin yumuşaması ve ihtiyacını elde etmesini ister misin? Yetime rahmet et, başını okşa, yediğinden ona yedir. Böylece kalbin yumuşar ve ihtiyacını elde edersin." (Sahih el-Cami s: 80)
6 - Allah-u Teâlâ'ya boyun eğerek, acziyetini itiraf ederek, küçüklüğünü göstererek Allah-u Teâlâ'ya dua etmek ve hacetini gidermesini istemek.
Allah-u Teâlâ için secdeye kapanmak insanın Allah-u Teâlâ'ya karşı küçüklüğünü gösteren en belirgin ameldir. İnsan secde ettiğinde en şerefli olan alnını ve burnunu Allah-u Teâlâ için, Allah-u Teâlâ'ya küçüklüğünü göstermek için toprağa kor.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurdu:
"Kulun, Allah-u Teâlâ'ya en yakın olduğu anı, secde ettiği anıdır. Onun için secdede iken çokça dua edin."(Müslim)
Rabiate b. Ka’b el-Eslemi radiyAllahu anh dedi ki:
"Ben Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile beraber geceliyordum. Hacetini gidermesi ve abdest alması için ona su getirdim. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi:
"Benden ne dilersen dile."
Ben şöyle dedim:
"Seninle beraber cennette olmayı istiyorum."
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
"Başka bir şey istiyor musun?" diye sordu. Ben:
"Sadece bunu istiyorum." dedim.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bana dedi ki:
"Öyleyse bu umudunu elde etmen için Allah’a çok secde ederek, Allah-u Teâlâ'ya senin için yapacağım duaya icabet edilmesi için bana yardımcı ol." (Müslim)
Secde halinde olan kul, Allah-u Teâlâ'ya karşı küçüklüğünü hissederek, ihlaslı bir şekilde Allah-u Teâlâ'ya dua ederse, elbette kalbinde imanı daha çok artar ve kuvvetlenir.
7 - Mü’minlere dost, kafirlere düşman olmak.
Mü’minlere dost, kafirlere düşman olmak ve onların adetlerinden uzak durmak kalbteki imanı kuvvetlendirir ve onu tazeler.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kavim bulamazsın ki, Allah’a ve rasulüne başkaldıran kimselerle bir sevgi bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Mücadele: 22)
Kalbin, Allah-u Teâlâ'nın düşmanı olan kafirlere yönelmesi halinde kalbte iman azalır, hatta zamanla tamamen yok olur.
Müslüman kul, Allah-u Teâlâ'nın düşmanlarına düşmanlık gösterir, Allah-u Teâlâ'nın mü’min kullarına yardımcı olursa kalbindeki imanı elbette kuvvetlenir ve tazelenir.
Allah-u Teâlâ bu sebeble Mücadele: 22 ayetinde bu kimseler hakkında:
"(Allah) kalplerine imanı yazmış" buyurmuştur.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem de, müşriklere benzemeyi yasaklamış ve onlara muhalefet etmeyi emretmiştir.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim bir kavme benzerse o da onlardandır." (Ebu Davud, sahih senedle rivayet etti.)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim Allah-u Teâlâ için sever, Allah-u Teâlâ için buğz-eder, Allah-u Teâlâ için verir, Allah-u Teâlâ için engellerse imanı tamamlanmış olur." (Ebu Davud, sahih senedle)
8 - Dünya sevgisi ve süsünden uzak durmak.
Mü’min kul, dünyayı düşünmez, dünyaya karşı hırslı olmaz, dünyanın basit olduğunu, dünya nimetlerinin geçici olduğunu, asıl kalıcı olanın ahiret ve ahiret nimetleri olduğunu düşünür, böylece sürekli olarak ahireti hatırlarsa kalbindeki imanı kuvvetlenir ve tazelenir. Böyle yapması halinde kalbi Allah-u Teâlâ'ya ve Allah-u Teâlâ katındaki ebedi nimet olan cennete bağlanır. Bu bağlılık ise onu, daha çok iyi amel işlemeye sevkeder.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Dünyanın Allah-u Teâlâ katında bir sivrisinek kadar değeri olsaydı, hiçbir kafire ondan bir yudum su içirilmezdi." (Tirmizi sahih senedle.)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah-u Teâlâ'nın zikri ve ona sevkeden ameller ile alim ve öğrenci olmak dışında dünya ve ondaki her-şey mel’undur." (İbni Mace, hasen senedle)
9 - Mü’minlere karşı Allah-u Teâlâ için alçak gönüllü olmak.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim Allah-u Teâlâ için mütevazi olursa Allah-u Teâlâ onun derecesini yükseltir." (Ebu Naim-Hılye’de sahih senedle rivayet etti.)
10 - Kalbteki imanı zayıflatan ve Allah-u Teâlâ'ya itaatten uzaklaştıran, meşgul eden amellerden uzak durmak.
Çok uyumak, çok yemek, çok içmek, dünya metaına dalmak gibi…
Bunlar mübah ameller olmasına rağmen, bunları çokça yapmak imanı zayıflatır.
El-Mikdam b. Ma’di Yekrib radiyAllahu anh’den Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
"Adem oğullarının en çok doldurduğu kab midesidir. Adem oğlu için ayakta dik durabileceği bir kaç lokma yemesi yeterlidir. Eğer daha fazla yemek istiyorsa midesinin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini hava ile doldursun." (Ahmed sahih senedle rivayet etti.)
Menavi şöyle dedi:
"Çok yemek yemek, sahibini haktan ayırır, tembelleştirir, ibadet etmesini engeller ve çok yemesi sebebiyle vücudunda zehirler artar. Bu sebeble de çabuk gazablanır, şehveti, hırsı artar ve ihtiyacından fazlasını taleb etmeye başlar." (Fethül Kadir c: 5 s: 502)
İbnu’l Kayyım şöyle dedi:
"Kalbi bozan amellerden bir tanesi de çok uyumaktır. Çok uyumak kalbi öldürür, vücuda zarar verir, vakti kaybettirir, gaflete ve tembelliğe sebeb olur." (Medaricus Salikin)
11 - Kur’an’ın mucizelerini tefekkür etmek.
Kur’an’ın her türlü mucizelerini, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’in gelecekle ilgili vermiş olduğu haberlerden özellikle olmuş olanları, Allah-u Teâlâ'nın yarattığı kainatı, bu kainat içerisindeki incelikleri, Kur’an’ın ilmi ve lügat icazını ve başka icazlarını düşünmek kalbteki imanı kuvvetlendirir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır." (Ali İmran: 190)
Allah-u Teâlâ'nın yarattığı varlıkları ve bu varlıkların ince yapılarını iyice
12 - Ölümü çokca hatırlamak.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Nefsin arzuladığını yok ettiren ölümü çok anın." (İbni Hibban sahih senedle rivayet etti.)
Ölümü sürekli hatırında bulunduran kimse, her an ölebileceğini düşünür. Böyle yapması onu bir an önce tevbe etmeye, iyi amel işlemeye ve insanlardan haksız yere aldığını iade etmeye sevkeder. Böylece kalbindeki iman kuvvetlenir.
13 - Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in, sahabelerin ve örnek alınacak tabiinlerin hayatlarını okumak.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in, sahabelerin ve örnek alınacak tabiinlerin hayatlarını okumak, onların İslam’ı yaşama konusundaki sabırlarını, kafirlere karşı mücadelelerini, maruz kaldıkları eziyet ve meşakkatleri öğrenmek, müslümanı imanlı bir hava içerisinde yaşamaya sevk-eder, onu dünyadan uzaklaştırır ve kalbindeki imanı daha da kuvvetlendirir.
Örneğin; Bilal b. Rebah’ın hayatını okuyan bir müslüman, onun başına gelen eziyetler karşısındaki tavrını, dininden taviz vermediğini, ikrah altında olduğu için kafirlerin kendisinden istedikleri kelimeyi söylemesi caiz olmasına rağmen kafirlerin istedikleri kelimeyi söylemediğini ve işkencelere sabrederek imanında sebat ettiğini görür, bu olayı düşünür ve böylece imanı kuvvetlenir.
14 - Örnek alınacak kişilerle haşir neşir olmak, onları ziyaret etmek, onların meclislerine katılmak.
Enes b. Malik radiyAllahu anh şöyle dedi:
" Biz Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in yanında oturduğumuz bir sırada Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Şimdi cennet ehlinden bir adam gelecek."
Bu sözün akabinde, aldığı abdest sebebiyle sakalından su damlayan ve ayakkabısını sol eliyle taşıyan ensardan bir adam çıkageldi. Ertesi gün Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem daha önceki söylediği sözü tekrar söyledi. Yine bu sözü üzerine önceki gün gelen adam, aynı hali üzere çıkageldi.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem meclisten ayrıldığı sırada Abdullah b. Amr b. As radiyAllahu anh ensardan olan bu adamı takib etti ve ona şöyle dedi:
"Ben, babamla tartıştım ve evde babamın yanında üç gün uyumayacağıma dair yemin ettim. Yeminimin süresi bitinceye kadar üç gün sana misafir olabilir miyim?"
Adam ona: "Olur" dedi.
Enes b. Malik radiyAllahu anh, Abdullah b. Amr b. As radiyAllahu anh hakkında, Abdullah b. Amr b. As radiyAllahu anh’ın kendisine şöyle anlattığına haber verdi:
"Bu adamla beraber aynı evde üç gün kaldım. Gece namazı kıldığını hiç görmedim. Sadece gece yatağında her dönüşünde, ta ki sabah namazına kadar Allah-u Teâlâ'yı zikrettiğini ve tekbir getirdiğini işittim."
Abdullah radiyAllahu anh sözlerine şöyle devam etti:
"Ben, bu adamın hayırdan başka bir şey konuştuğunu duymadım. Üç gün geçince yaptığı amel bana çok basit geldi ve ona şöyle dedim:
"Ey Allah-u Teâlâ'nın kulu!
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem üç sefer:
"Şimdi cennet ehlinden bir adam gelecek." diye bize söylediğini duydum ve her üçünde de sen geldin. Bu sebeble senin yanında kalarak ne yaptığını öğrenmek ve senin yaptığın gibi yapmak istedim. Fakat senin yanında üç gün kalmama rağmen fazla amel yapmadığını gördüm. Buna rağmen Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in senin hakkında söylediğini acaba nasıl hakettin?"
Adam bana şöyle dedi:
"Benim yaptığım amel gördüğün gibidir."
Ben adamdan ayrılıp döneceğim sırada adam beni geri çağırdı ve şöyle dedi:
"Ben, senin gördüğün gibiyim. Fakat Allah-u Teâlâ'nın müslümanlara verdiğine karşı kalbimde herhangi bir kıskanma ve hased duymuyorum. Hiç bir müslümanın malını hileyle elde etmeye çalışmıyorum." (Ahmed)