İnsanların En Çok Müptela Olduğu Tağutlar
Tagut lafzının, Allah-u Teâlâ'nın kitabında sekiz yerde zikredildiğini belirtmiş ve bununla ilgili ayetleri zikretmiştim. Bu ayetleri inceleyen bir kimse, Allah-u Teâlâ'nın, özellikle tagutun iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durduğunu görür. Zira insanların çoğu tagutun bu iki türüne bağımlı olmuşlardır.
İşte Allah-u Teâlâ, insanların Allah-u Teâlâ katında hiçbir mazeretleri olmaması için tagutun bu iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durmuştur.
Müslüman olabilmek için tagutun bu iki türünü tafsilatlı bir şekilde reddetmek gerekir.
Allah-u Teâlâ'nın, üzerinde özellikle durduğu bu iki tür tagut şunlardır:
1- İbadet Tagutu
2- Hüküm Tagutu
_____________________________
1-İBADET TAĞUTU
ِبِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)
"... taguta tapanlar; işte bunlar, yerleri kötü olan ve doğru yoldan sapan kimselerdir." (Maide: 60)
"Şüphesiz ki biz her ümmete Allah’a ibadet edip taguttan kaçınmaları için rasuller gönderdik." (Nahl: 36)
_____________________________
2-HÜKÜM TAĞUTU
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmak isterler." (Nisa: 60)
Hüküm tagutunun zamanımızdaki çağdaş şekliyse şöyledir:
a- Teşri Sıfatı Yönünden:
Bunlar, Allah-u Teâlâ'nın indirdiğinin dışında teşride bulunan tagutlardır. Devlet reisleri, parlemento, millet vekilleri ve bunlar gibileri...
Bunlar, kanunları tartışır, tasdik eder ve teşride bulunurlar. Yasama sultasının üniteleri kanun koyma, yürütme sultası hükümetin oluşturduğu kanunlara işlerlik kazandırma ve yargı sultası teşrileri uygulama yönünden her biri bir taguttur.
b- Hüküm Verme Bakımından:
Bunlar; devlet reisleri, hakimler ve mahkemelerin azalarıdır. Bu tür tagutun yardımcıları ise; onları koruyan, onlara bakıcılık yapan, onları ve hükümlerini kabul etmeleri için insanları zorlayan ve onlar için çarpışan kimselerdir. Daha açıkçası, Allah-u Teâlâ'nın kanunları dışındaki kanunları ve bu kanunları tatbik eden sistemleri, bu sistemlerin mahkeme ve hakimlerini koruyan kimselerdir.
Ve bilinsin ki; taguta iman da edilir, küfür de edilir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Cibte ve taguta iman ederler." (Nisa: 51)
Taguta ibadet de edilir, ondan beri de olunur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)
Bu söylenenleri daha iyi anlayabilmeniz için:
Uluhiyyet tevhidi adı verilen ibadet tevhidi, hem "nüsuk" , hem "hüküm", hem de "velayette" Allah-u Teâlâ'yı birlemektir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat: 56)
"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin!" (Bakara: 21)
İbadetin rükunları olan "nüsuk" , "hüküm" ve "velayet" , Allah-u Teâlâ'ya ortak kılınmaksızın yapıldığında Allah-u Teâlâ tam olarak birlenmiş ve dille söylenen şehadet pratikte gerçekleştirilmiş olunur.
Bu rükunlardan herhangi birisi şayet Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapılırsa, Allah-u Teâlâ'dan başkasına ibadet edilmesi sebebiyle Allah-u Teâlâ'ya eş koşulmuş ve bu rükunların kendisine yapıldığı kimse de, o kimseye ilah ismi verilmese bile, ilah edinilmiş olunur. Zira bu, uluhiyyetin ve ibadetin gerçeğidir. Bunun ibadet olmadığına inanmak gerçeği değiştirmez. Tıpkı Adiy b. Hatem radiyallahu anh’in durumu gibi....
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler. Oysa tek olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından münezzehtir." (Tevbe: 31) ayetini okuduğu sırada yanına giren Adiyy b. Hatem ona: "Biz onlara ibadet etmedik" diyerek itiraz etti. Fakat onun bu itirazı gerçeği değiştirmedi.
Hristiyan ve yahudiler, helalleştirme ve haramlaştırma konusunda din adamlarına itaat etmenin, onlara ibadet etmek olduğunu bilmemekteydiler. Buna rağmen Allah-u Teâlâ onların bu yaptıklarını ibadet olarak isimlendirerek onları müşrik, din adamları ve rahiplerini de Allah-u Teâlâ'dan başka rabler olarak isimlendirdi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem da onların bu yaptıklarına ibadet ismini verdi. Öyleyse ismi değiştirmek gerçeği değiştirmez ve hükmü de etkilemez.
Buna göre Allah-u Teâlâ'nın "Zümer: 17" ayetinde belirttiği "taguta ibadet etmek" ile
"Nisa: 51" ayetinde belirttiği "taguta iman":
Bir kulun, ibadetin açıklanan rükunlarından herhangi birisini Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapmasıdır.
Daha açıkçası zikredeceğimiz tagutlardan herhangi birisine yapmasıdır. Zira ibadet sadece Allah-u Teâlâ'nın halis hakkıdır ve Allah-u Teâlâ bu konuda asla ortak kabul etmez.
Namaz, secde, rüku, kurban, adak, sığınmak, korkmak, umut, tevekkül vs gibi nüsuk ibadetlerinden herhangi birisi tagutlardan birisine yapılırsa bu tagut "nüsuk tagutu" veya "ibadet tagutu" olmuş olur.
Şayet bu tagutlardan herhangi birisine hüküm hakkı veya teşri hakkı verilirse işte bu tagut "hüküm tagutu" olmuş olur.
Aynı şekilde velayetin herhangi bir türü bağımsız olarak sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılması gerekirken, herhangi bir taguta yapılırsa bu tagut "velayet ve tabi olma tagutu" olmuş olur.
Allah-u Teâlâ'nın reddetmemizi emrettiği taguta ibadetin türleri işte bunlardır.
ZİYAEDDİN EL-KUDSİ
Tagut lafzının, Allah-u Teâlâ'nın kitabında sekiz yerde zikredildiğini belirtmiş ve bununla ilgili ayetleri zikretmiştim. Bu ayetleri inceleyen bir kimse, Allah-u Teâlâ'nın, özellikle tagutun iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durduğunu görür. Zira insanların çoğu tagutun bu iki türüne bağımlı olmuşlardır.
İşte Allah-u Teâlâ, insanların Allah-u Teâlâ katında hiçbir mazeretleri olmaması için tagutun bu iki türü üzerinde çok açık bir şekilde durmuştur.
Müslüman olabilmek için tagutun bu iki türünü tafsilatlı bir şekilde reddetmek gerekir.
Allah-u Teâlâ'nın, üzerinde özellikle durduğu bu iki tür tagut şunlardır:
1- İbadet Tagutu
2- Hüküm Tagutu
_____________________________
1-İBADET TAĞUTU
ِبِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)
"... taguta tapanlar; işte bunlar, yerleri kötü olan ve doğru yoldan sapan kimselerdir." (Maide: 60)
"Şüphesiz ki biz her ümmete Allah’a ibadet edip taguttan kaçınmaları için rasuller gönderdik." (Nahl: 36)
_____________________________
2-HÜKÜM TAĞUTU
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmak isterler." (Nisa: 60)
Hüküm tagutunun zamanımızdaki çağdaş şekliyse şöyledir:
a- Teşri Sıfatı Yönünden:
Bunlar, Allah-u Teâlâ'nın indirdiğinin dışında teşride bulunan tagutlardır. Devlet reisleri, parlemento, millet vekilleri ve bunlar gibileri...
Bunlar, kanunları tartışır, tasdik eder ve teşride bulunurlar. Yasama sultasının üniteleri kanun koyma, yürütme sultası hükümetin oluşturduğu kanunlara işlerlik kazandırma ve yargı sultası teşrileri uygulama yönünden her biri bir taguttur.
b- Hüküm Verme Bakımından:
Bunlar; devlet reisleri, hakimler ve mahkemelerin azalarıdır. Bu tür tagutun yardımcıları ise; onları koruyan, onlara bakıcılık yapan, onları ve hükümlerini kabul etmeleri için insanları zorlayan ve onlar için çarpışan kimselerdir. Daha açıkçası, Allah-u Teâlâ'nın kanunları dışındaki kanunları ve bu kanunları tatbik eden sistemleri, bu sistemlerin mahkeme ve hakimlerini koruyan kimselerdir.
Ve bilinsin ki; taguta iman da edilir, küfür de edilir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Cibte ve taguta iman ederler." (Nisa: 51)
Taguta ibadet de edilir, ondan beri de olunur.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Taguta kulluk etmekten kaçınarak..." (Zümer: 17)
Bu söylenenleri daha iyi anlayabilmeniz için:
Uluhiyyet tevhidi adı verilen ibadet tevhidi, hem "nüsuk" , hem "hüküm", hem de "velayette" Allah-u Teâlâ'yı birlemektir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat: 56)
"Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin!" (Bakara: 21)
İbadetin rükunları olan "nüsuk" , "hüküm" ve "velayet" , Allah-u Teâlâ'ya ortak kılınmaksızın yapıldığında Allah-u Teâlâ tam olarak birlenmiş ve dille söylenen şehadet pratikte gerçekleştirilmiş olunur.
Bu rükunlardan herhangi birisi şayet Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapılırsa, Allah-u Teâlâ'dan başkasına ibadet edilmesi sebebiyle Allah-u Teâlâ'ya eş koşulmuş ve bu rükunların kendisine yapıldığı kimse de, o kimseye ilah ismi verilmese bile, ilah edinilmiş olunur. Zira bu, uluhiyyetin ve ibadetin gerçeğidir. Bunun ibadet olmadığına inanmak gerçeği değiştirmez. Tıpkı Adiy b. Hatem radiyallahu anh’in durumu gibi....
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler. Oysa tek olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından münezzehtir." (Tevbe: 31) ayetini okuduğu sırada yanına giren Adiyy b. Hatem ona: "Biz onlara ibadet etmedik" diyerek itiraz etti. Fakat onun bu itirazı gerçeği değiştirmedi.
Hristiyan ve yahudiler, helalleştirme ve haramlaştırma konusunda din adamlarına itaat etmenin, onlara ibadet etmek olduğunu bilmemekteydiler. Buna rağmen Allah-u Teâlâ onların bu yaptıklarını ibadet olarak isimlendirerek onları müşrik, din adamları ve rahiplerini de Allah-u Teâlâ'dan başka rabler olarak isimlendirdi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem da onların bu yaptıklarına ibadet ismini verdi. Öyleyse ismi değiştirmek gerçeği değiştirmez ve hükmü de etkilemez.
Buna göre Allah-u Teâlâ'nın "Zümer: 17" ayetinde belirttiği "taguta ibadet etmek" ile
"Nisa: 51" ayetinde belirttiği "taguta iman":
Bir kulun, ibadetin açıklanan rükunlarından herhangi birisini Allah-u Teâlâ'dan başkasına yapmasıdır.
Daha açıkçası zikredeceğimiz tagutlardan herhangi birisine yapmasıdır. Zira ibadet sadece Allah-u Teâlâ'nın halis hakkıdır ve Allah-u Teâlâ bu konuda asla ortak kabul etmez.
Namaz, secde, rüku, kurban, adak, sığınmak, korkmak, umut, tevekkül vs gibi nüsuk ibadetlerinden herhangi birisi tagutlardan birisine yapılırsa bu tagut "nüsuk tagutu" veya "ibadet tagutu" olmuş olur.
Şayet bu tagutlardan herhangi birisine hüküm hakkı veya teşri hakkı verilirse işte bu tagut "hüküm tagutu" olmuş olur.
Aynı şekilde velayetin herhangi bir türü bağımsız olarak sadece Allah-u Teâlâ'ya yapılması gerekirken, herhangi bir taguta yapılırsa bu tagut "velayet ve tabi olma tagutu" olmuş olur.
Allah-u Teâlâ'nın reddetmemizi emrettiği taguta ibadetin türleri işte bunlardır.
ZİYAEDDİN EL-KUDSİ