Esselamü Aleyküm,
Mervan kardeşim, Allah razı olsun, bunu paylaşmakla hepimizin konuyu daha engin bir ufukla anlamamıza vesile oldun..
İslam’ın ve müslümanların yücelmesi de İslam’ın ahkamı çerçevesinde yapılacak olumlu ikaz ve eleştirilerle gerçekleşebilir.. O yüzdendir ki ISI/ISIL’ın bugünkü konumu ve 2005’den bu yana stretejik noktada yaptığı hatalar, elbette ki mücahidlerin ileride yapacaği hataların bertaraf edilmesine vesile olacaktır..
Diğer bir nokta da şu: neden bu ve diğer konu başlıkları ISI/ISIL’ın başarıları değil de hatalarından bahsediyor? Acaba ISI/ISIL’ın hiç mi başarısı yok? Eğer varsa, ki bunların Irak’taki varolan statü noktasından bakıldığında, neden o başarılar önem arzetmiyor? Bu soruya ilaveten, eğer ISI/ISIL “İslami mikroskop” altına yatırılırsa gerçek başarıları nelerdir?
Daha önce bu konu hakkında Şeyh Makdisi’nin değerlendirmelerinden bahsetmiştik.. ISI’nin Zerkavi zamanında yaptığı hataları ve bunların ne derece Bağdadi tarafından uygulandığını tekrarlamakta fayda var: Şeyh Makdisi Zerkavi ve ISI’nin yaptığı şu hataların cihadi hareketi başarısızlığa sürüklediğini söylemişti:
Yukaridakilere ek olarak diyebiliriz ki, Bağdadi’nin NC-ISIL bağlamındaki Şeyh Zevahiri’ye olan isyanı, aslında El Kaide’nin küresel cihad stratejisinin, misyonun şubelere havale edilerek “fast food” türündeki bir yaklaşımdan ötürü merkezin zayıflatılarak şube müdürlüklerinin birden fazla merkez kurmak teşebbüslerinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz.. Bu bağlamda Muhtar Ali Zübeyr’in İbrahim El Afgani and Şeyh Muallim Burhan’ı öldürtmesi biraz önce dediğimiz şube-merkez ve şube-şube arasındaki büyük anlaşmazlıkların ne derece vahim olduğunu göstermektedir..
Şube ve merkez arasındaki güç dengelerinin hassasiyetine ilaveten, bu anlaşmazlıkların Peygamber Efendi’mizin (sav) mesajının özünün terk edilmesine bağlamak daha doğru olacaktır.. Bağdadi’nin Irak’taki başarısızlığı ve Suriye’de yol açmış olduğu ve olacağı başarasızlık da, aslında İslam’ın özünün ve Peygamber’in mesajının bertaraf edilmesinden kaynaklanmaktadır.. Hz. Muhammed (sav)’in “Bir Müslümanın kanını dökmek, Kabe'yi yıkmaktan daha büyük bir cürümdür'' hadisinin anlam ve önemini kavrayamamış bir lider veye liderler, sonu başarısızlık ve hezamet olan bir yolun takipçileri olmaktan öteye gidemeyeceklerdir..
Mervan kardeşim, Allah razı olsun, bunu paylaşmakla hepimizin konuyu daha engin bir ufukla anlamamıza vesile oldun..
İslam’ın ve müslümanların yücelmesi de İslam’ın ahkamı çerçevesinde yapılacak olumlu ikaz ve eleştirilerle gerçekleşebilir.. O yüzdendir ki ISI/ISIL’ın bugünkü konumu ve 2005’den bu yana stretejik noktada yaptığı hatalar, elbette ki mücahidlerin ileride yapacaği hataların bertaraf edilmesine vesile olacaktır..
Diğer bir nokta da şu: neden bu ve diğer konu başlıkları ISI/ISIL’ın başarıları değil de hatalarından bahsediyor? Acaba ISI/ISIL’ın hiç mi başarısı yok? Eğer varsa, ki bunların Irak’taki varolan statü noktasından bakıldığında, neden o başarılar önem arzetmiyor? Bu soruya ilaveten, eğer ISI/ISIL “İslami mikroskop” altına yatırılırsa gerçek başarıları nelerdir?
Daha önce bu konu hakkında Şeyh Makdisi’nin değerlendirmelerinden bahsetmiştik.. ISI’nin Zerkavi zamanında yaptığı hataları ve bunların ne derece Bağdadi tarafından uygulandığını tekrarlamakta fayda var: Şeyh Makdisi Zerkavi ve ISI’nin yaptığı şu hataların cihadi hareketi başarısızlığa sürüklediğini söylemişti:
- Şiilere karşı tekfir yapılması. Diyor ki “Ben İbni Teymiyye’nin okuluna göre hareket ederim. O Şiileri tekfir etmedi... Bilakis, onları savaş ve buna benzer noktalarda Yahudi ve Hristiyanlarla eşleştirmek haramdır.”
[*]Camilerin bombalanması. Diyor ki " Camiyi hedef alan ya da camide patlatilan bombalama hareketlerini onaylamıyorum.”
[*]İntihar eylemi ve buna benzer yöntemlere başvurulması. Bununla beraber Iraklı sivillerin, kadın ve çocukların rastgele öldürülmesi.. Bu konuda “Eğer mücahid, düşmanı bir kalaşnikof veya tabancayla öldürebiliyorsa, o zaman kendini havaya uçurması haramdır.. 6 ay önce, hergün gazetelerde düzinelerce Iraklı sivil, kadın ve çocukların oldürüldüğü haberini okuyorduk, ama sadece bir ya da iki Amerikalı işgalci öldürülüyordu” demişti.
[*]Sivillerin kaçırılması ve haksız yere öldürülmeleri
[*]Asıl mücahidlerin imajının bombalama, yollara mayın döşenmesi, kalabalık yerlere ve pazarlara havan saldırısı gibi eylemlerle tahriş edilmesi. Şeyh demişti ki “Mücahidlerin ellerinin temiz kalması için, kendilerine kanlarının akıtılması haram olanların (Müslümanlar) öldürümesiyle kirletmemeliler, velevki bunlar asi günahkar (Müslümanlar) olsa da.”
Yukaridakilere ek olarak diyebiliriz ki, Bağdadi’nin NC-ISIL bağlamındaki Şeyh Zevahiri’ye olan isyanı, aslında El Kaide’nin küresel cihad stratejisinin, misyonun şubelere havale edilerek “fast food” türündeki bir yaklaşımdan ötürü merkezin zayıflatılarak şube müdürlüklerinin birden fazla merkez kurmak teşebbüslerinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz.. Bu bağlamda Muhtar Ali Zübeyr’in İbrahim El Afgani and Şeyh Muallim Burhan’ı öldürtmesi biraz önce dediğimiz şube-merkez ve şube-şube arasındaki büyük anlaşmazlıkların ne derece vahim olduğunu göstermektedir..
Şube ve merkez arasındaki güç dengelerinin hassasiyetine ilaveten, bu anlaşmazlıkların Peygamber Efendi’mizin (sav) mesajının özünün terk edilmesine bağlamak daha doğru olacaktır.. Bağdadi’nin Irak’taki başarısızlığı ve Suriye’de yol açmış olduğu ve olacağı başarasızlık da, aslında İslam’ın özünün ve Peygamber’in mesajının bertaraf edilmesinden kaynaklanmaktadır.. Hz. Muhammed (sav)’in “Bir Müslümanın kanını dökmek, Kabe'yi yıkmaktan daha büyük bir cürümdür'' hadisinin anlam ve önemini kavrayamamış bir lider veye liderler, sonu başarısızlık ve hezamet olan bir yolun takipçileri olmaktan öteye gidemeyeceklerdir..