Dr İyad ell Kuneybi’nin İslam Dünyasındaki Ahlaki durumu bir örnek ile ele aldığı makaleyi ilginize sunuyoruz.
CAHİLİYE DEVRİNDE BULUNMAYAN BİR AHLAK
Bir gün yeğenim şöyle demişti: “Tanıdığım bir grup genç karma yüzme havuzuna gitmek için düzenlemede bulunuyorlardı. Onlara Allahu teâlâ’yı hatırlattım ve onurunu harekete geçirmek için onlardan birisine şöyle dedim: “Kız kardeşinin erkeklerle birlikte yüzmesine razı olur musun?” O da şöyle dedi: “Normal, aslında kız kardeşimi de bizimle birlikte alacağız!”
***
Ülkemizdeki birçok çocuk buluğ çağına geldiğinde erkekliğini ispatlamak istiyor. Onlardan birisinin diğerine “Lanet olsun babana!” dediğini, babasına küfür edilenin de buna güldüğünü görürsün! Hatta namusuna, annesine veya kız kardeşine bile küfür ettiğine gülmektedir!
Bu kimselere karşı dil tutulur ve nasıl bir hitapta bulunacağını bilemezsin! Bunların problemleri, dine bağlılığın azlığından daha derindir. Zira bu kimselerde, genel olarak dini hitabın üzerine bina edileceği temeller bulunmamaktadır… Harekete geçecek bir onur ve hitap edilebilecek bir fıtrat bulunmamaktadır.
İslam, kendilerinde onur, şeref, haysiyet ve kıskançlığın bulunduğu bir topluma gelmiştir. Hatta kız çocuklarını diri diri gömme suçunun gerekçelerinden birisi, o kızın ileride bir fuhşa düşmesine karşı olan kıskançlıktır. Onlardan birisinin namusuna sövülecek olsa, kılıçlar çekilir ve başlar havalarda uçardı!
Sahih bir hadiste geçtiği üzere: Bir genç Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’e gelip: “Ey Allah’ın resulü, zina için bana izin ver!” dediğinde, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ona: “Bunu annen için ister misin?” (Kızın için, kız kardeşin için, halan için veya teyzen için ister misin?) demesi yeterli oluyor ve genç Ona şöyle karşılık veriyordu: “Allah’a yemin olsun ki, hayır ey Allah’ın resulü. Allah beni sana feda etsin!”
Sıradan bir insandan (veya Arap’tan) bunun dışında bir cevap beklenemezdi. İşte Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bu kıskançlık temeli üzerine yapısını kurdu.
Bu gün ise İslam’a intisap etmekle birlikte bu tür sorulara “Evet razı olurum!” şeklinde karşılık verenler bulunmaktadır! Bundan sonra o kimseye ne diyebilirsiniz ki?
Buhari’nin rivayet ettiği bir hadiste Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: “Büyük günahların en büyüklerinden birisi de, kişinin anne-babasına lanet etmesidir.” Bunun üzerine sahabeler şaşırarak şöyle derler: “Ey Allah’ın resulü, bir kimse anne-babasına nasıl lanet edebilir?” (Zira o zaman bunun bir insandan sadır olabileceğini düşünememişlerdir.) Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle cevap verir: “Bir kimsenin babasına söver, o da onun babasına söver. Annesine söver, o da onun annesine söver.”
O zaman düşünülen hal, kişinin annesine ya da babasına kızgınlıkla sövülmesi, bunun üzerine diğerinin de kızgınlıkla onun annesine ya da babasına sövmesidir.
Sahabelerin, -İslam’a intisap ettikleri halde- gülerek birbirlerinin babalarına söven toplulukların geleceğini anlayacaklarını hiç zannetmiyorum.
Ey baba ve ey anne! Çocuklarınla birlikte utanma duygularını yerle bir eden dizilerin başına oturduğunuzda…
Ey anne! Allah’ın senin için razı olduğu şekle uymadan dışarı çıktığında…
Onların şeref, onur, izzet ve kıskançlık üzere eğitilmelerini ihmal ettiğinizde ve onları tembellik, boşluk ve basitlik üzere terk ettiğinizde…
İyi bilin ki, evlatlarınızdaki temel fıtri değerleri tahrip etmektesiniz. Bundan ötürü de tabiatları cahiliye ahlakının da aşağılarına düşmektedir!
İşte o zaman:
Tabiatlar kötü tabiat halini aldığında;
İşte o zaman ne edep ne de edebiyatçının bir yararı olmaz!
İyad Kuneybi