Rasulullah SallAllahu Aleyhi Ve Sellem'den Başkasının Yolunun Rasulullah SallAllahu Aleyhi Ve Sellem'in Yolundan Daha İyi Olduğunu Veya Ondan Başkasının Hükmünün Onun Hükmünden Daha Güzel Olduğunu Söylemek
Her kim böyle yaparsa kafir olmuştur.
Tâgutların hükmünü Muhammed aleyhisselam'ın hükmüne tercih edenler gibi...
Her müslümanın Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sözünün, fiilinin ve ikrarının Allah-u teala'dan bir vahiy olduğuna inanması gerekir. Zira sünnet de Kur'an gibi Allah-u teala'nın tarafından gelen bir vahiydir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"O, hevadan konuşmaz. Muhakkak ki o, ancak vahyedilen bir vahiydir." (Necm: 3-4)
Bu ayete göre Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem den ortaya çıkan her söz, fiil veya ikrar, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bunları yaparken veya söylerken bunların Allah-u teala tarafından geldiğini her defasında belirtmemiş olsa bile, aslında Allah-u teala tarafından Cibril aleyhisselam vasıtasıyla bildirilmiş birer vahiydir..
El-Hatib, Kifaye kitabında Ahmed bin Zeyd b. Harun'dan şöyle rivayet etti:
"İyi (den), salihten rivayet etmiştir.
Salih ise tabii'den rivayet etmiş,
Tabii ise sahabeden rivayet etmiş,
Sahabe ise Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem den rivayet etmiş,
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ise Cebrail aleyhisselam dân rivayet etmiş,
Cebrail aleyhisselam ise Allah-u teala'dan getirmiştir."
İşte yukarıda bildirilen senet Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şeriatinin senedidir. Buna göre Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem din konusunda kendinden bir şey getirmez. O'nun için selefi salih, Kur'an ve Sünnet hakkında; iki vahiy, derler. İşte bu, ehl-i sünnet ve'l-cemaatin inancıdır.
Buhari sahihinde tevhid kitabında şöyle bir bab zikretmiştir:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in rabbinden rivayet ettikleri babı."
Bu konuda; Dâremi, Ebu Davud-Merasil'de, El-Hatib- Kifaye'de ve El-Fakih Ve'l-Muteffakih, İbn Abdilber-el-Câmi'de,El-Meruzi-Sünen'de, Evzâi'den, o da Hassan b. Atiyye radiyAllahu anh'den şöyle dediğini rivayet ettiler:
"Cibril aleyhisselam Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e Kur'an-ı Kerim'i bildirdiği gibi sünneti de bildirmiştir".
Buna göre kim sabit olan sünneti reddeder veya inkar ederse Kur'an-ı Kerim'i reddetmiş ve inkar etmiştir. Kim sünnete karşı gelirse Kur'an-ı Kerim'e karşı gelmiştir. Çünkü bunların ikisi Allah-u teala'dan gelen birer vahiydir. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sünneti, hidayet yollarının en hayırlısıdır."
Cabir radiyAllahu anh'den Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"En hayırlı söz Allah'ın kitabıdır. En hayırlı hidayet Muhammed'in yoludur." (Müslim)
İki vahiy olan Kur'an ve sünnet bütün şeriatleri neshetmiştir. Bunlar Allah-u teala'ya ulaşmak için uyulması gereken yegâne şeriattir.
İbn Abbas radiyAllahu anh'den şöyle rivayet edilmiştir:
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e şöyle soruldu:
"Allah-u teala'nın en sevdiği din hangisidir?"
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:
" Kolaylaştırılmış hanif dinidir." (Ahmed)
Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in şeriatı eksiksiz ve mükemmel olan bir şeriattir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'dan razı oldum."(Maide: 3)
"Kim İslam'dan başka bir din ararsa bilsin ki (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o kimse ahirette kaybedenlerden olacaktır." (Al-i İmran: 85)
Her kim başka şeriatlerin Muhammed sallAllahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeriatten daha doğru yola eriştirici, insanlar için daha faydalı, hayatları ve maişetleri için en uygun ve daha elverişli olduğuna inanırsa işte o kimse alimlerin ittifakıyla İslam milletinden çıkmış ve kafir olmuştur.
Allah-u teala'nın hükmüne boyun eğmek, Allah-u teala'ya ve Rasulü sallAllahu aleyhi ve sellem'e imanın bir gereğidir.
Allah-u teala'ya ve rasüllerine iman; sadece Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in getirdiği şeriati uygulamayı, sadece onun emrine rıza göstermeyi ve inanç, söz ve fiillerde sadece onun hükmüne bağlanmayı gerektirir.
Kan, mal ve diğer hukuk meselelerindeki ihtilaf konusunda sadece Allah-u teala'nın kitabına ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sünnetine başvurmak gerekir. Bu, Allah-u teala'nın hükmüne karşı hüküm verilmemesini gerektiren bir hükümdür. Allah-u teala'nın şeriatinden başka kanunlara muhakeme olmamayı ve o kanunlarla hüküm vermemeyi gerektirir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Hüküm vermek yalnız Allah'a aittir. Kendisinden başkasına değil, sadece O'na ibadet etmenizi emretti. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf: 40)
"Cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar. Yakinen (şeksiz, şüphesiz) inanan bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır." (Maide: 50)
- Hükmeden kimselerin sadece Allah-u teala'nın hükmü ve şeriatiyle hükmetmeleri gerekir.
- Hükmedilenlerin ise sadece Allah-u teala'nın kitabına ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sünnetine muhakeme olmaları gerekir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Ey Muhammed! Sana ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâguta muhakeme olmak istiyorlar. Oysa onu reddetmekle emrolunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister."(Nisa: 60)
Ayetteki " يَزْعُمُونَ " yani "iddia ediyorlar" ın manası; Allah-u teala'nın indirdiklerine iman ettiklerini söylemeleri konusunda yalancıdırlar demektir. Çünkü bu mananın gerekleriyle amel etmemiş, aksine bu manaya zıt olan şeylerle amel etmişlerdir. Tâguta, yani; Allah-u teala'nın indirdiği kanunlardan başka kanunlara muhakeme olmayı istiyorlar, bu ise Allah-u teala'nın indirdiklerine muhakeme olmanın zıttıdır.
Sonra Allah-u teala, kendi yüce zatına iman ile Allah-u teala'nın indirdiklerinden başkasına muhakemenin bir arada bulunmayacağına yemin etti.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar. Sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar." (Nisa: 65)
Allah-u teala bu ayette, indirdiklerine muhakeme olmayan ve muhakeme olduktan sonra hükmüne rıza göstermeyen ve hükme tam teslimiyet göstermeyenlerin iman etmiş olmayacağını yeminle tekid ederek beyan etti.
Allah-u teala'nın indirdiklerine muhakeme olmayan veya muhakeme olduktan sonra hükmü kabul etmeyen, rıza göstermeyen ve tam teslim olmayan kişiden imanın kalkması, insanlar arasındaki ihtilafı çözmek için Allah-u teala'nın indirdikleriyle hükmetmenin imandan olduğunu ve Allah-u teala'ya yaklaştırın bir amel olduğunu gösterir. İşte bundan dolayı Allah-u teala'nın kanunlarına, hükümlerine; insanlara en iyi, en uygun kanun olması niyetiyle değil, bir ibadet ve dinin gerektirdiği bir amel niyetiyle uymak gerekir.
Bu gösteriyor ki; Allah-u teala'nın şeriatini insanlara tatbik etmeyen, şer-i kanunları uygulamayan kimse büyük küfür işlemiştir.
Allah-u teala'nın indirdikleri ile hükmetmek, sadece Allah-u teala'nın şeriatine muhakeme olmak ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hükmünün diğer hükümlerden daha iyi olduğuna inanmak, Kelime-i tevhid olan Lâ ilahe illAllahşahedetinin gereğidir.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hükmünden başka hükümlerin Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hükmünden daha iyi olduğunu iddia eden kişi Lâ ilahe illAllah'ın manasını bilmemektedir. Onun iddiası Lâ ilâhe illAllah'ı bozan bir ameldir. Çünkü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hükmüne bağlanmak Lâ ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah şehadetinin gereğidir.
Bu öyle bir şehadettir ki gökler ve yerler onunla kaim olmaktadır. Onun için rasuller gönderildi, kitaplar indirildi ve onun için cihad farz kılındı. Bu şehadet sebebiyle insanlar mutlu ve mutsuz olmak üzere iki kısma ayrıldılar. Kim onun manasını bilir, bütün şart ve rükunlarına riayet ederek onunla amel ederse Allah-u teala ve Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hükmünün dışındaki bütün kanunlardan beri (uzak) olmuş olur.
İnsanların kafalarından uydurdukları kanunlarla hükmeden veya ona muhakeme olan kişi tâgutun hükmü ile hükmetmiş ve ona muhakeme olmuştur. Kim böyle yaparsa Lâ ilahe illAllah Muhammedun Rasulullah şehadetini bozmuş, yüce Allah-u teala'yı inkar etmiş ve tâguta iman etmiştir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Allah ve Rasulü bir şeye hükmettiği zaman inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve Rasulüne başkaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur." (Ahzab: 36)