Kardeşim, kandil günleri zaten Rasulullah (s.a.v)'e değil Fatımilere ve Osmanlılara dayanır. Hatta ismini bile kandil lambalarından almıştır. -Kadir gecesi haricinde- kandil günlerine dair hiç bir sahih delil yoktur.Bugün'ün bid'at olmadığını insanlar ne zaman algılayacaklar onu düşünüyorum. Öyleyse Minarenin de Bid'at olduğunu, hatta günümüz teknolojisiyle minare gerekmeden hoparlör ile sesin duyurulabileceğini, bu yüzden hoparlörün icadından sonra yapılan tüm minareleri yıkmamız gerektiğini, hatta dünyadaki bütün minareleri yıkır yerine hoparlör bağlamamız gerekiyor mu diye düşünüyorum. Allah beni hidayete ulaştırsın.
Bunun dışında, ezan Rasulullah (s.a.v) zamanında da yüksek yerlerden okunurdu. Günümüzdeki minareler de aynı amacı taşıyor. Biz buna kafamıza göre bid'at diyemeyiz.
Alimlerin çoğunluğuna göre , tasavvufçuların "bid'at-i hasene" kapsamına soktukları şeyler, haddi zatında bid'at değildir. Onlara bid'at ismini vermek yanlıştır. Çünkü bu gibi şeylerin Kur'ân ve Sünnet'te dayanakları vardır. Bunlara sonradan çıkmış şeyler nazariyle bakılamaz.
Rasûlullah (s.a.v.), şu hadislerinde bid'atin tarifini yapmışlardır:
"Sonradan ortaya çıkan herşey bid'attir; her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık insanı ateşe sürükler.
"(Muslim, Cumua, 43; Ebû Davud, Sünnet 5; Nesâî, lydeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7).