Soru "İslâm'a Giriş İnkâr Etmekle Başlar" Görüşü Doğru mudur?

Selamın aleyküm.
Tevhid ehlinde bu görüş hakimdir. Çünkü bu görüşlerini kelime-i tevhidin ilk cümlesine dayandırmaktadırlar. Kelime-i tevhidin ilk cümlesini söylerken "la ilahe" diyoruz, yani "ilah yoktur" diyoruz, sonra sonuna "Allah'tan başka" cümleciğini ekliyoruz. Önce tüm ilahları, daha doğrusu tağutları reddediyoruz, sonra Allah'a iman ediyoruz.

1- Bu görüş bana biraz duygusal ve ideolojik düşünme gibi geliyor. Her şeyden önce Allah'ı tanımamız, ona iman etmemiz gerekmez mi?
2- Tamam, tağutları reddedelim, reddedeceğiz tabi, Müslüman olmanın şartıdır bu; oysa biz tağutları kimin hürmetine reddediyoruz?
3- Allah'ın hürmetine reddediyoruz. E Allah'a iman etmeyen, Müslüman olmayan birisi tağutları niye reddetsin ki?
4- Reddetmek onun ne işine yarayacak?
5- Allah'a ve ahiret gününe inanmayan birisinin tağutu reddetmesinin kıymeti harbiyesinin olmadığını düşünüyorum. Yani gayrimüslimlere tebliğ, davet yaparken önce onlara kendi dinlerinin batıl olduğunu mu ispatlamalıyız, onlara kendi dinlerindeki çelişkileri mi göstermeliyiz, sonra mı İslam'ı anlatmalıyız?
6- Bu yöntem sağlıklı mıdır?
7- Tüm peygamberler böyle bir metot mu izlemiştir?
8- Çünkü "İslâm'a giriş inkâr etmekle başlar" görüşünden bu mana çıkıyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Aleyküm selam,

bu belli bir grubun tevili olmaktan ziyade tevhidin künhünde yatan bir durumdur. Jan Assman'ın Yahudi monoteizmi üzerinde yaptığı analizde de aynı olgu karşımıza çıkıyor. Peygamber Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) davetine bakarsak muhatapları müşrik Araplardı ve onlar Allah'ı biliyor, tanıyor, ama onun yanında başka varlıkları telih ediyor onlara tapıyorlardı. Dört numarada Allah'a inanmayan birinden bahsetmişsiniz. Tabi ki de o inkar etmekle yetinemez. Şüreka'yı inkar edip Allah'ı tevhid etmeli. Bu ikisinin birbirinden ayrılması söz konusu değil. Evet, başka ilahları inkar etmesi Allah'a olan imanından geliyor, bu açıdan iman mukaddemdir, önce gelir, tevhid de zaten imanın bir semeresidir. Firavun'un sihirbazları kıssasına bakarsak ilk önce Musa'nın rabbine iman ediyor, sonra Firavun'a başkaldırıyorlar. Burada bir çelişki yok. İman tevhitle kaim olduğu, tevhitsiz sahih olmadığı için kelime-i tevhit şirkten ari bir imanı temellendirir. Müşrikler mümin değildir, çünkü Allah'la beraber başka varlıkları telih ederler.