Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

'İslamcı' kültür düşmanları!

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mali de nereden çıktı diyeceksiniz şimdi! Suriye meselesi varken, Türkiye her gün yeni bir gündemle sarsılırken, sınırlarımızda hararet giderek artarken..

Belki son günlerde haberlerde, gazetelerin dış haber sayfalarında görmüşsünüzdür. İç savaş yaşayan Mali, tarihte özgürlüklerine düşkün millet olarak bilinen Tuareg'lerle İslamcı Ensar örgütü arasındaki çatışmalara sahne oluyor. Önce birlikte hareket eden bu iki grup, şimdi birbiriyle savaşıyor.

Elbette Tuareg'ler üzerine, Mali üzerine, Ensar örgütü üzerine çok şey söylenebilir. Buraya kadar olan, Yemen'de ya da Afrika'nın çok dinli, çok etnik yapılı biri çok ülkesinde tanık olduğumuz şeyler.

Ancak iç savaş, yeni devlet kurma gibi siyasi gelişmelerin ötesinde çok daha endişe verici bir durum gelişti: Ülkenin bir bölümünde bağımsızlık arayan Ensar örgütü, İslam medeniyetinin şaheser örneklerinden Timbuktu'yu adeta yok ediyor.

Dünya kültür mirasında önemle bir yere sahip olan, İslam şehirlerinin, özellikle eğitim geçmişinin zengin mirasını barındıran, yüzyıllara dayanan eğitim/üniversite geçmişi olan, yazılı eserlerle dolu kütüphaneleriyle bilinen Timbuktu, Ensar örgütü tarafından kıyıma uğratılıyor.

Sufizmin kalıntıları temizleniyor, türbeler yıkılıyor. İslam'ı sığ bir ideoloji olarak algılayan bu yapı, silah ve güce ulaşır ulaşmaz, keskin kurallar koyup, yüzyılların mirasını yok ediyor. Altı yüz yıllık bir türbenin traktörlerle yıkılması çok acı. Camilerin içindeki türbelerin birer birer yıkılması ürkütücü.

"Şirk", "haram" sözleriyle hareket ediliyorsa, bu şehrin büyük bölümü yıkılacak demektir. Bu kavramların böylesine dar yorumlanması, böylesine sığ bir İslam anlayışı yakın gelecekte çok daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Bu miras, İslam mirası, UNESCO tarafından korunuyorsa, uluslararası mekanizmalar bu yıkımları "savaş suçu" kabul ediyorsa, "333 evliya şehri" kültürel soykırıma uğratılırken Müslümanların, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın susması akıl alır bir şey değil.

Şu ana kadar dört türbe yıkıldı ve devam ediyor. Bunlardan biri altı yüz yıllık Şeyh Mahmud Türbesi. Mesela 1327 yılında yapılan Djingareyber Camsi'nin içindeki türbe, tekbirler eşliğinde kazmalarla yıkıldı.

"Biz şeriatı tanırız" diyor ve örgüt yetkilisi. "yıkım Allah'ın emridir. Peygamberimizin mezarı üzerine inşa edilen şeylerin de yıkılması gerekiyor" diyor. Mekke ve Medine ellerine geçse, Bağdat, Şam, İstanbul ellerine geçse bütün bu şehirler çorak bir araziye dönüşecek demektir.

Bu bakışın, Moğolların Bağdat'a yaptığından ne farkı var!

Aklıma Mekke'deki yıkımlar geldi. Tarihi mekanlar yıkılırken, Cenk Kalesi yıkılırken, İslam'ın öncülerine ait mezarlar yok edilirken yerine gökdelenler inşa eden, Starbuks açan zihniyet geldi. "Haram ve şirk" olduğu gerekçesiyle yıkılanlar ve yerlerine inşa edilenler geldi. O ürpertici çarpık zihniyet geldi.

Bu bir insanlık suçudur. Bir kültür katliamıdır.

Müslüman dünya böylesine tehlikeli bir dalga ile nasıl başa çıkar, bilinmez. Ancak Batılı kurumlar İslam kültür mirası örneklerini kurtarmak için seferber olurken, Müslüman dünyanın sessizliği, bu kıyımdan çok daha büyük bir suçtur.

İbrahim Karagül

Kaynak
 
Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbrahim Karagül siyasi yorumlarıyla Müslümanlarca bilinen bir isim. Mali’deki Ensar Cemaatı’nın türbeleri yıktığından yakınıyor ve onları “İslamcı” kültür düşmanları olarak niteliyor.

Benim sayın Karagül’e söyleyeceğim şudur: Aslında “kültür”ü dinin yerine koyan sizsiniz ve şirk ile tevhidi iman ile küfrü birbirine sizler karıştırıyorsunuz.

Bugüne kadar yazılarında İslam’dan ve akideden ve İslam’ın çözümlerinden asla söz etmemiş olan Karagül; velev ki Ensar örgütü siyasi bir hata olarak bunu yapsa da Allah’ın hükümleri ve Rasulullah’ın (salallahu aleyhi ve sellem) Sünneti gereği o Müslümanları kınayabilecek tek bir hüccete sahip değildir.

Karagül Ensar örgütünü “şirk” mahalleri haline gelen yerleri yıkmasını Moğolların yıkım ve barbarlığına benzetiyor. Aslında Moğol geleneğini sürdürmek isteyen türbelere insanların perestij etmesine sebebiyet veren ve onların türbelerde bir çok şirki koşmalarına da vesile olanlardır. Kur’an’ın ve Sünnet’in ilmini ve hükümlerini uygulamayı Moğolluk olarak niteleyen Karagül, aynı zamanda emperyalizme karşı canları pahasına savaşan ve gevezelik etmek yerine iş yapan bu Müslümanları eleştirmesi kabul edilemez bir saldırı ve Allah’ın Rasulü’nün (salallahu aleyhi ve sellem) Sünneti’ni en azından bilmezliktir..

Asıl Moğolluluk; İslam beldelerinde türbe geleneğini yayan ve bunu yaşatan zihniyettir Zaten şirkin birçoğu da buradan gelmektedir. Türkiye’de Din’i festivaller dinine çeviren zevat ve cemaatlerin benliklerinin derininde yatan bu Şamanist Milliyetçilik ve Moğolcu gelenekselciliktir. Ki bu Moğol geleneği, İslam içinde şirki adet ve gelenek göstererek, İslam içinde söz sahibi olmak istiyor.

Karagül ve Moğol geleneğini İslam sananlara Allah’ın Rasulü’nün (salallahu aleyhi ve sellem) şu hadisi üzerinde düşünmelerini tavsiye ederim:

أن عليا قال لأبي الهياج الأسدي أبعثك على ما بعثني به النبي صلى الله عليه وسلم أن لا تدع قبرا مشرفا إلا سويته ولا تمثالا إلا طمسته

“Ali, Ebu’l-Hayyac’a el-Esedî’ye dedi ki:

Seni Allah’ın Nebisi’nin beni görevlendirdiği görevle göndereyim mi? Hiç yüksek bir kabir görmeyesin ki onu düzlememiş olasın ve hiç bir put görmeyesin ki onu tanınmaz hale getirmeyesin.”

(et-Tirmizi:Kitabu’l-Cenaiz,Babu Ma Cae Fî Tesviyeti’l-Kubûr:1049)

Kabirlerin yükseltilmemesi ve üzerine bina yapılmaması Allah’ın Rasulü’nün (salallahu aleyhi ve sellem) emridir. Bütün İslam mezhepleri bunda müttefiktirler. Şia’nın kaynaklarında dahi kabirler ile ilgili sünnetlerden söz edilirken, kabirlerin yükseltilmemesi gerektiğinden söz edilir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezheplerinin tamamının görüşü budur sonradan ortaya çıkan ihtilaflar, ilk âlimlerin ihtilaflarından değildir.

Bunun için Karagül’e bir dost tavsiyesi; Allah’ın Rasulü’nün (salallahu aleyhi ve sellem) sünneti dururken, kalkıp da insanları Din ve akideyle ilgili hususlarda kendi zannınızca aydınlatmaya kalkışmayın ve bu vesileyle de kanlarını bu ümmetin kurtuluşu için verenlere dil uzatmayın. İslam beldelerinde kabirlerin üzerine türbe yapma geleneği bir şirk geleneği ve Moğollardan kalma bir adettir Müslümanlardan önceki kâfir ve müşrik toplukluların kabirler ve türbelere verdikleri önemi herhalde İslam’ın Sünneti ve geleneği sanıyorsunuz.

" وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا

“Allah’ın Rasulü size neyi getirmişse onu alınız ve neyin de işlememenizi ondan da kaçının!”

(Haşr:7)

Siz Allah’ın Rasulü’nden (salallahu aleyhi ve sellem) daha mı iyi bu dini ve Müslümanların akidelerinin ıslahı için gerekeni biliyorsunuz?

Siyasi yorumlarınıza çoğu kez katılanlardan birisiyim; ama bu konuda konuşmaya gelince bunda söz söylemek en son İbrahim Karagüle düşer. Sizleri eleştirmek istemezdim, fakat her şeyin bir haddinin olduğunu hepimiz bilmeliyiz.

Karagül böylece dünya sistemi eleştirdiği ve bunun için mesai sarfettiği kadar; İslamî hareketlerin karakteri ve nasıl bir fıkıhla hareket ettiklerini araştırmaması, bununla ilgili fıkhı bilmediğini de ortaya koymuştur.

Cihad fıkhından haberi olmayanların Cihad ve ehli hakkında söz söylemesi sakıncalıdır ve Müslümanların düşmanlarının işlerine yarar. BM ve Unesco’nun İslami dedikleri bazı eserlere gösterdiği ilgi acaba neyle ilintilidir? Onlar bizden daha mı iyi Allah’ın dinini ve Müslümanların dinleri ile ilgili maslahatı bilmiş oluyorlar?

Karagüle göre, Ensar Cemaatı Moğolların yaptığı gibi bir yıkımı yapmakta ve İslam kötülük etmektedir. İslam’a gerçek kötülüğü yapanlar; türbeciler ve bundan rant sağlayanlardır. İşte bu vesileyle de saltanat diniyle Muhammedin’in dini arasındaki savaş hala devam etmektedir. Ensar Cemaatı ve onlar gibi düşünenler şirke ve küfre götüren vesileleri yok etmekle kendilerini yükümlü görüyorlar.

Peki Unesco’ya ne oluyormuş da türbelerimizi korumuş oluyor? Bu Unesco aynı zamanda İsrail’i de koruyor. Buna ne diyeceğiz?

Şimdi Türkiye’de devlet ricali dahi Celaluddin Rumi’nin öldüğü günü bir düğün gecesi gibi kutluyorlar. Bir kezinde Kur’an okuyan hafız; Bakara suresinin son ayetindeki (286)أنت مولانا ibaresinin olduğu ayeti sırf `Mevlana` diye adlandırılan Celaluddin’ Rumi’ye atıfta bulunmak için okudu. İnsanın inanası gelmiyor.

Kur’an’daki ayette Allah’a “Mevlana” deniyor. Koca görkemli toplantıda “Mevlana” kelimesi geçen ayeti sayın hafızın niçin okuduğuna dair koca Türkiye’den bir âlimin sesi çıkmadı, neden? Nedeni belli.. Moğol geleneğini İslamî gelenek sanma cehaleti ve gafleti.

İşte türbeleri ve içinde yatanları kutsama geleneği buna sebep olmaktadır. Halis tevhid ehli bu şirklerin hiç birisini tasvip edemez.

Karagül bu durumda neyi savunuyor İslam fıkhını mı, İslam akidesini mi, İslam’da mübah olan bir meseleyi mi?

06.07.2012 Cuma, 14:10

Mehmet Emin Akın
 
M Çevrimdışı

mustafa_mardin

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
işin tuhafı, ırak işgali sırasında kütüphaneler müzeler yağmalanırken tarihi eserleri batıya kaçırılırken ne türk medyası ne de -doğal olarak- batı medyası iyi bi sınav vermedi.

batılı kuruluşların insan hakları demokrasi özgürlük gibi sihirli argümanlarından biri de tarihi ve kültürel mirası koruyup sahip çıkma edebiyatıdır. batının bu samimiyetsiz sloganı tarih sever laikler ve tasavvufçu çevrelerce istismar ediliyor. "tarihin katledilmesine karşı ele verelim kampanyası" başlatmış durumdalar. esed'in katliamlarına ses çıkarmayanlar iran dostumuz diye yırtınanlar yeri gelmidi sufilerle de işte dost oluyorlar. mustafa islamoğlu da buda heykellerinin yıkılmasını insanlık dışı vahşet gibi kelimelerle tanımlamıştı.

bizim bu adamlarla her şeyden önce "usul" sorunumuz var. daha din kelimesinin ne olduğunda bile anlaşamyoruz.
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
işin tuhafı, ırak işgali sırasında kütüphaneler müzeler yağmalanırken tarihi eserleri batıya kaçırılırken ne türk medyası ne de -doğal olarak- batı medyası iyi bi sınav vermedi.

batılı kuruluşların insan hakları demokrasi özgürlük gibi sihirli argümanlarından biri de tarihi ve kültürel mirası koruyup sahip çıkma edebiyatıdır. batının bu samimiyetsiz sloganı tarih sever laikler ve tasavvufçu çevrelerce istismar ediliyor. "tarihin katledilmesine karşı ele verelim kampanyası" başlatmış durumdalar. esed'in katliamlarına ses çıkarmayanlar iran dostumuz diye yırtınanlar yeri gelmidi sufilerle de işte dost oluyorlar. mustafa islamoğlu da buda heykellerinin yıkılmasını insanlık dışı vahşet gibi kelimelerle tanımlamıştı.

bizim bu adamlarla her şeyden önce "usul" sorunumuz var. daha din kelimesinin ne olduğunda bile anlaşamyoruz.

doğru bir tespit kesinlikle.

günümüzdeki "insanlık" lafını takmamamız lazım,adamların işlerine gelen şeyler insanlığın içinden yani bir sebebi var,işine gelmeyen şey tü kaka.
 
Üst Ana Sayfa Alt