F
Çevrimdışı
Bu Müjdeye Fatih Sultan Mehmet ve Ordusu nail olmuştur
Fetih hadisi olarak şöhret bulan hadisin orijinal metni ve anlamı şu şekildedir:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ قَالَ ثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ قَالَ حَدَّثَنِي الْوَلِيدُ بْنُ الْمُغِيرَةِ الْمَعَافِرِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بِشْرٍ الْخَثْعَمِيُّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ
قَالَ فَدَعَانِي مَسْلَمَةُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ فَسَأَلَنِي فَحَدَّثْتُهُ فَغَزَا الْقُسْطَنْطِينِيَّةَ
Muhammed b. Ebî Seybe, Zeyd b. el-Hubâb’dan, o, Velid b. Mugire el-Meâfirî’den işitmiş, Velid b. Mugîre Abdullah b. Bisr el-Has’amî’den o da babasından isittigine göre Nebi (a.s.) söyle buyurmustur:
“Kostantiniye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”
İstanbul’un fethini herhangi bir tereddüte yer bırakmayacak kesinlikte bir ifade ve üslûp ile haber veren bu hadîs, Kütüb-i Sitte (Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebu Davud, İbn Mâce, Nesâî) döneminde, hattâ öncesinde tasnîf edilmiş kaynaklarda yer almaktadır. Bilindiği gibi, hadîs kitapları ne hicrî üçüncü asır mahsulü olan Kütüb-i Sitte ile başlar, ne de onlarla sona erer. Bu çalışmalar onlardan en az bir asır önce başlamış ve iki asır sonraya kadar da devam etmiştir. Kütüb-i Sitte diye bildiğimiz altı önemli hadîs kitabında bulunmaması sebebiyle fetih hadîsinin olmadığı sanılmamalıdır. Zira usûl açısından, bir hadîsin sıhhati hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakleden kişilerin hallerine bakılarak tayin ve tespit edilir.
Sahâbe neslinden sadece Bişr el-Ganevî’nin rivâyet ettiği hadîsin özellikle tasnîf dönemi kaynaklarındaki senedi hemen hemen aynıdır. Senetteki râvilerin ayrı ayrı tetkikinden çıkan sonuç, senedin muttasıl, ricâlin de güvenilir olduğudur. Bilinen bir gerçektir ki, bir hadîsin Kütüb-i Sitte’de bulunmaması, onun mutlaka sahîh (senedinin başından sonuna kadar sika ravilerin birbirinden rivayet etmesi) olmadığı anlamına gelmez. Kütüb-i Sitte dışındaki kaynaklarda birçok sahîh hadîs bulunmaktadır. Fetih hadîsi de bunlardan bir tanesidir. Öte yandan hadîs diye uydurulmuş sözler, yani uydurma hadîslerle ilgili kitap yazmış alimlerden hiçbiri hadîsimiz hakkında “uydurmadır” dememiştir*.
Fetih Hadîsinin Kaynakları:
Hadîsin geçtiği kaynaklar kronolojik olarak şöyledir:
Buhârî (öl. 870), et-Târih’ul Kebîr
Ahmed b. Hanbel (öl. 855), Müsned
Taberânî (öl. 971), el-Mûcem’ül-Kebîr
İbn Kani (öl. 962), Mûcem’üs-Sahâbe
Hâkim en-Nisâbûrî (öl. 1014), el-Müstedrek Alâ’s-Sahihayn
Bezzâr (öl. 905), Müsned
Ayrıca İbn Abdilberr (öl. 1071), el-İstiâb’da,
İbn’ül-Esîr (öl. 1233), Üsd’ül-Gâbe’de,
İbn Hacer (öl. 1448), el-İsâbe’de,
Zehebî (öl. 1347), Telhîs’ül-Müstedrek’te,
Suyûtî (öl. 1505), el-Câmi’us-Sağîr’de hadîsi nakletmişler,
Hâkim, İbn Abdilberr, Zehebî ve Suyûtî “isnâdı sahîhtir” demişlerdir**
Artık (doğruysa)Albani'nin ne dediği bizce önemli değildir.O sahih hadisleri zayıf göstermekte meşhurdur.
Hadîsin Senedi:
Bişr el-Ganevî ondan oğlu Abdullah b. Bişr el-Ganevî ondan öğrencisi el-Velid b. el-Muğîre el-Muâfirî ondan Zeyd b. el-Hubâb ondan Muhammed b. el-Alâ rivâyet etmişlerdir***.
SONUÇ
Görüldüğü gibi metnin, Hz. Peygamber ile mevcud yazılı kaynağı arasında 5 râvisi vardır. Senedi teşkil eden bu beş râviden her biri zaman içerisinde zincirleme birbirleriyle görüşmüş ve biri diğerine hadîs öğretmiştir. Bu durum senedin muttasıl (kesiksiz) oluşunu ortaya koyar. Ayrıca her râvi bir hadîs râvisinden aranan şartları haiz, güvenilir ve rivâyetlerine itimat edilir kimselerdir. Bu da senetteki râvilerin bütünü ile mevsûkiyetini ifade eder. Bu iki özelliği haiz bir senedle rivâyet edilen metin, hadîs ilmi yönünden sahîh kabul edilir. Sahîh hadîs ise, Hz. Peygamber’e ait oluşu kesinlik kazanmış söz demektir****.
Dipnotlar
*İsmail L. Çakan, “İstanbul’un Fethi Hadîsi”, Fetih, Fâtih ve İstanbul Sempozyum Bildirileri, (İstanbul 1992), s. 51.
**Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 117 ve 120; İsmail L. Çakan, “İstanbul’un Fethi Hadîsi”, Fetih, Fâtih ve İstanbul Sempozyum Bildirileri, (İstanbul 1992), s. 50-51.
***Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 118-119.
****Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 119. Ayrıca bknz, İmamzâde Mehmed Es’ad Efendi, Değeri ve Tesiri Açısından Fetih Hadîsi ve Feth-i Kostantîniyye, (haz. Necdet Yılmaz), İstanbul 2002.
Fetih hadisi olarak şöhret bulan hadisin orijinal metni ve anlamı şu şekildedir:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ وَسَمِعْتُهُ أَنَا مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ أَبِي شَيْبَةَ قَالَ ثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ قَالَ حَدَّثَنِي الْوَلِيدُ بْنُ الْمُغِيرَةِ الْمَعَافِرِيُّ قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بِشْرٍ الْخَثْعَمِيُّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ سَمِعَ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ
قَالَ فَدَعَانِي مَسْلَمَةُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ فَسَأَلَنِي فَحَدَّثْتُهُ فَغَزَا الْقُسْطَنْطِينِيَّةَ
Muhammed b. Ebî Seybe, Zeyd b. el-Hubâb’dan, o, Velid b. Mugire el-Meâfirî’den işitmiş, Velid b. Mugîre Abdullah b. Bisr el-Has’amî’den o da babasından isittigine göre Nebi (a.s.) söyle buyurmustur:
“Kostantiniye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.”
İstanbul’un fethini herhangi bir tereddüte yer bırakmayacak kesinlikte bir ifade ve üslûp ile haber veren bu hadîs, Kütüb-i Sitte (Buharî, Müslim, Tirmizî, Ebu Davud, İbn Mâce, Nesâî) döneminde, hattâ öncesinde tasnîf edilmiş kaynaklarda yer almaktadır. Bilindiği gibi, hadîs kitapları ne hicrî üçüncü asır mahsulü olan Kütüb-i Sitte ile başlar, ne de onlarla sona erer. Bu çalışmalar onlardan en az bir asır önce başlamış ve iki asır sonraya kadar da devam etmiştir. Kütüb-i Sitte diye bildiğimiz altı önemli hadîs kitabında bulunmaması sebebiyle fetih hadîsinin olmadığı sanılmamalıdır. Zira usûl açısından, bir hadîsin sıhhati hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakleden kişilerin hallerine bakılarak tayin ve tespit edilir.
Sahâbe neslinden sadece Bişr el-Ganevî’nin rivâyet ettiği hadîsin özellikle tasnîf dönemi kaynaklarındaki senedi hemen hemen aynıdır. Senetteki râvilerin ayrı ayrı tetkikinden çıkan sonuç, senedin muttasıl, ricâlin de güvenilir olduğudur. Bilinen bir gerçektir ki, bir hadîsin Kütüb-i Sitte’de bulunmaması, onun mutlaka sahîh (senedinin başından sonuna kadar sika ravilerin birbirinden rivayet etmesi) olmadığı anlamına gelmez. Kütüb-i Sitte dışındaki kaynaklarda birçok sahîh hadîs bulunmaktadır. Fetih hadîsi de bunlardan bir tanesidir. Öte yandan hadîs diye uydurulmuş sözler, yani uydurma hadîslerle ilgili kitap yazmış alimlerden hiçbiri hadîsimiz hakkında “uydurmadır” dememiştir*.
Fetih Hadîsinin Kaynakları:
Hadîsin geçtiği kaynaklar kronolojik olarak şöyledir:
Buhârî (öl. 870), et-Târih’ul Kebîr
Ahmed b. Hanbel (öl. 855), Müsned
Taberânî (öl. 971), el-Mûcem’ül-Kebîr
İbn Kani (öl. 962), Mûcem’üs-Sahâbe
Hâkim en-Nisâbûrî (öl. 1014), el-Müstedrek Alâ’s-Sahihayn
Bezzâr (öl. 905), Müsned
Ayrıca İbn Abdilberr (öl. 1071), el-İstiâb’da,
İbn’ül-Esîr (öl. 1233), Üsd’ül-Gâbe’de,
İbn Hacer (öl. 1448), el-İsâbe’de,
Zehebî (öl. 1347), Telhîs’ül-Müstedrek’te,
Suyûtî (öl. 1505), el-Câmi’us-Sağîr’de hadîsi nakletmişler,
Hâkim, İbn Abdilberr, Zehebî ve Suyûtî “isnâdı sahîhtir” demişlerdir**
Artık (doğruysa)Albani'nin ne dediği bizce önemli değildir.O sahih hadisleri zayıf göstermekte meşhurdur.
Hadîsin Senedi:
Bişr el-Ganevî ondan oğlu Abdullah b. Bişr el-Ganevî ondan öğrencisi el-Velid b. el-Muğîre el-Muâfirî ondan Zeyd b. el-Hubâb ondan Muhammed b. el-Alâ rivâyet etmişlerdir***.
SONUÇ
Görüldüğü gibi metnin, Hz. Peygamber ile mevcud yazılı kaynağı arasında 5 râvisi vardır. Senedi teşkil eden bu beş râviden her biri zaman içerisinde zincirleme birbirleriyle görüşmüş ve biri diğerine hadîs öğretmiştir. Bu durum senedin muttasıl (kesiksiz) oluşunu ortaya koyar. Ayrıca her râvi bir hadîs râvisinden aranan şartları haiz, güvenilir ve rivâyetlerine itimat edilir kimselerdir. Bu da senetteki râvilerin bütünü ile mevsûkiyetini ifade eder. Bu iki özelliği haiz bir senedle rivâyet edilen metin, hadîs ilmi yönünden sahîh kabul edilir. Sahîh hadîs ise, Hz. Peygamber’e ait oluşu kesinlik kazanmış söz demektir****.
Dipnotlar
*İsmail L. Çakan, “İstanbul’un Fethi Hadîsi”, Fetih, Fâtih ve İstanbul Sempozyum Bildirileri, (İstanbul 1992), s. 51.
**Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 117 ve 120; İsmail L. Çakan, “İstanbul’un Fethi Hadîsi”, Fetih, Fâtih ve İstanbul Sempozyum Bildirileri, (İstanbul 1992), s. 50-51.
***Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 118-119.
****Ali Yardım, “Fetih Hadîsi Üzerinde Bir Araştırma”, Diyânet Dergisi, XIII/2, (Ankara 1974), s. 119. Ayrıca bknz, İmamzâde Mehmed Es’ad Efendi, Değeri ve Tesiri Açısından Fetih Hadîsi ve Feth-i Kostantîniyye, (haz. Necdet Yılmaz), İstanbul 2002.