İstihare namazında işlenen hatalar
63/1: Yaygın hatalı kanaate göre bazı insanlar, istiharen in, ancak bir takım insanların dua etmesi ve uykuda rüya görülmesi durumunda söz konusu olabileceğini sanmaktadırlar. Bu, Allahu Teala’nın emretmediği ve Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetinde de yeri olmayan bir aşırılıktır. Bu husus, Müslümanlar için mutlak anlamda gerekli olmayan bir zorlamada n kaynaklan mış olup, bu durum kendileri ni, Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetlerinden biri olan büyük bir sünneti tahrif etmelerin e ve onun sevabından, bereketin den ve nimetleri nden mahrum kalmalarına yol açmıştır.
63/2: Müslüman kardeşim! İstihareden sonra gönlünün huzur bulacağı şeyi yap. Daha önce isteyip arzuladığın bir meseleye gönlüm huzur buluyor diyerek itimad etme. İşin en başında, karar verilecek hususla ilgili olarak bir tercihin söz konusu ise önce bundan kurtulman gerekir. Yoksa bu durumda, neyin hayırlı olup olmadığı konusunda Allah’a müracaat etmiş olmayacağın gibi, maazallah kendi heva ve arzuna muracaat etmiş olacağın sonucu ortaya çıkar.
İşte, insanların birçoğu, teşvik edilen ve dinin özüne uygun olan istihared en haberdar olmadıkları için onu terketmiş, buna mukabil Kitapta ve sünnette yeri olmayan, selefi salihinde n hiç kimsenin nakletmed iği birçok bidat ihdas etmiş ve dine sonradan yamanan bu türedi inançlara sıkı sıkıya bağlanmışlardır. Şayet bir kimse, Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetine uyarak bu kimseleri n ortaya koyduğu bidati kabul etmeyecek olsa, kendisini sert bir dille, acımasızca eleştirirler ve bu kişiyi dine karşı gelmekle, din düşmanı olmakla, inatçılıkla ve (kanaatler inde) aşırı olmakla suçlarlar.
- Bidat olan istiharel er
63/3: Biraz önce, zikrettiğimiz uyku şartına gelince; Sanki bu, kişinin niyet ettiği bir konuda hayır olup olmadığını anlaması için uykuda bunu görmeyi şart koşar. Veya kişi, rüyasında yeşil veya beyaz görürse, bu, kendisi için hayırlı; kırmızı veya siyah görürse bu da hayırsız ve uğursuz anlamına geldiğini zanletmes i Kur’an ve Sünnetten hiçbir asla dayanmadığı için butür şeylerin şart koşulması bid’attır.
63/4: Tespih istihares i: Bunu ya ihtiyaç sahibinin kendisi yapar veya onun adına başkası yapar.
Yapılışı: Kişi tespihi eline alır ve ihtiyacı olan şeyi bu tespihe okur veya söyler. Sonra tanelerin in bazısını önüne toplar ve bunları saymaya başlar. Eğer saydığı tespihler in adedi tek sayı ise niyetinde n vazgeçer, çift sayı ise niyetinin hayırlı olduğu kanaatine ulaşır.
Allah aşkına bu uygulamanın, kuşu serbest bırakıp, eğer kuş sağa uçarsa bunun hayırlı, sola uçarsa hayırsız olduğu sonucuna ulaşan Cahiliye dönemi Araplarının batıl inançlarından ne farkı vardır? Halbuki İslam, “Kuşlar aracılığıyla bir şeyin uğurlu veya uğursuz olduğuna karar verme” anlamındaki bu faaliyeti yasaklamıştır.
63/5:Fincan istihares i: Bunu genellikl e ihtiyaç sahibi için bir erkek veya kadın yapar.
Yapılışı: İhtiyaç sahibi, kendisine ikram edilen kahveyi içtikten sonra fincanı ters kapatır. Bir süre sonra fincanı, falcıya uzatır. Falcı da, bütün tortulu maddeler gibi, kahve telvesini n birbirine benzer şekilde oluşturduğu çeşitli resim ve şekillere bakmak suretiyle dilediği şeyleri hayal eder ve ihtiyaç sahibi kişiye bir çok hikayeler anlatmaya başlar. İhtiyaç sahibi de, bu kişinin yanından aslı astarı olmayan birçok hikaye dinlemiş olarak ayrılır.
63/6: Kehanet istihares i:
Yapılışı: Haftanın belirli bir gününde yapılan bu istihared e, su dolu bir fincan, el ayasında özel çizgiler bulunan ve bu işin uzmanı sayılan kişinin avucuna konur. Sonra falcı, anlaşılmaz bir ses tonuyla çeşitli kelimeler mırıldanır ve suçlu hırsızı getirmele ri için (ihtiyacı görülecek kişinin işini görmek üzere) bazı cinleri yardıma çağırır.
63/7: Kum istihares i:
Yapılışı: Kişi kumun üzerine kesik çizgiler çizer. Arkasından, kendileri nce bilinen bir metotla bu çizgileri sayar. Sayma işlemini kişinin burcunu belirleme siyle bitirir, sonra da yanında getirdiği kitap yardımı ile fal baktıran kişinin, zannınca geçmişini ve geleceğini kendisine anlatır. Burçları kendi burcu ile aynı olan kimselere söylediği şeyleri bu kimseye de söyler.
63/8: Avuç istihares i:
Bu istihare çeşidi, yukarıda zikredile n istihared en pek farklı değildir. Bu işin uzmanı, avuç içi çizgilerini okuyarak ve güçlü sezgileri ni kullanara k kişiye, gelecekte ki hayatıyla ilgili bilgiler verir.
63/9: ]Mushaf istihares i:
Eline Mushafı alır ve rasgele bir sayfa açar. Şayet gözünün iliştiği ilk ayet rahmet ayeti ise niyetlend iği işi yapar. Değilse, vazgeçer.[
63/10: Bazı hocalara ve saygın zatlara giderek, kendisi için istihared e bulunmala rını talep etmek!!
Bunlar tümüyle bidat olan işlerdendir. Bu işlerle uğraşan kimseler rezil rüsva olmayı haketmişlerdir. Çünkü onlar, yaratıp düzgün hale getiren, takdir edip hidayete ulaştıran Allahın yolundan ayrılmış kimselerd ir.
63/4: İnsanların İstihare hususunda işledikleri hatalar:
İstihare namazına ve duasına bir takım ilavelerd e bulunmak suretiyle istiare konusunda şeri ölçüleri aşmak; “İstiharenin yalnızca tereddüt konusu olan hususlard a veya mübah konularda yapılacağına inanmak, duanın namazdan sonra değil de secdede yapılması gerektiğine inanmak, istihare namazının iki rekatında belirli ayetlerin okunması gerektiğini düşünüp bunun da sünnet olduğunu düşünmek” gibi, hakkında delil olmayan birtakım şartların varlığına inanmak, yanlıştır.
İstihare namazı sonrasında, “istihare yaptık ama pek işe yaramadı” gibi, ilahi iradeye teslim olmama anlamı taşıyan bazı cümleler kullanmak da hatadır. İbn Kayyım, el-Fevaid (s.174) adlı kitabında şöyle demiştir:
“Çocuğundan zararlı kanın alınmasının maslahat olduğunu bilen şefkatli bir baba, nasıl çocuğunun cildini ve damarını kesmek suretiyle ona şiddetli bir acı veriyorsa; çocuğun şifasının bir uzvun kesilmesi nde gördüğünde –sırf kendisine merhamet ettiği için- nasıl o uzvu kesiyorsa; çocuğun bazı şeylerden mahrum kalmasının maslahat olduğunu gördüğünde, onun için tehlike ve kötülük arz eden bu şeyleri nasıl kendisine vermiyors a, aynı şekilde cimrilikt en dolayı değilde, onun iyiliği ve korunması için birçok arzularına mani oluyor ise, hükmedenlerin en iyisi, merhamet edenlerin en merhametl isi ve herşeyi en iyi bilen Allahu Teala da, insanlara bir takım musibetle r verdiğinde onlara bizzat kendileri nden, anne ve babalarından daha merhametl i davranmak tadır. Eğer bu kimselere, kendileri için tercih yapma imkanı verilmiş olsaydı, ilim, irade ve pratik bakımdan kendileri nin yararına olan şeyi seçmede başarısız olurlardı. Ancak Allah Teala, ister beğensinler ister beğenmesinler bu kimseleri n işlerini, ilmi, hikmeti ve rahmeti mucibince kendisi üstlenmiştir. Allah’ın isimlerin i ve sıfatlarını hakkiyle bilen kimseler bunun farkına varır ve Onun vermiş olduğu hükümlerin hiçbirisine itiraz etmezler. Ne var ki, Allah’tan, Onun isim ve sıfatlarından cahil kalan kimseler bunu anlayamaz ve bu yüzden de idaresine itiraz eder, hikmetini yerer, hükmüne boğun eğmez ve bozuk akılları, temelsiz görüşleri ve haksız tasarrufl arıyla verdiği karara karşı çıkarlar. Bu kimseler, hakiki manada ne Rablerini tanımışlar, ne de kendi çıkarlarına hasıl olmuşlardır.
Kul, bu bilgiyi ne zaman elde ederse, Ahiretten önce bu dünyada (nimetleri Ahirette ki cennet nimetleri ne benzeyen dünya cennetind e) sekinete kavuşur. Çünkü bu kişi her zaman Rabbinden razıdır. Rıza makamı ise, dünyadaki cennet ve ariflerin istirahat gahıdır. Çünkü rıza makamındaki kul, Allah Teala’nın bu dünyada kendisi için taktir etmiş olduğu her şeyden memnun ve (kendisine yüklediği) dini hükümler hususunda da mutmaindi r.
Bu da, Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Peygamber olarak da Muhammed (s.a.s)’den hoşnut olmak demektir. Ve bu hoşnutluğu tatmayan kimse, imanın tadına varmamış sayılır.
63/1: Yaygın hatalı kanaate göre bazı insanlar, istiharen in, ancak bir takım insanların dua etmesi ve uykuda rüya görülmesi durumunda söz konusu olabileceğini sanmaktadırlar. Bu, Allahu Teala’nın emretmediği ve Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetinde de yeri olmayan bir aşırılıktır. Bu husus, Müslümanlar için mutlak anlamda gerekli olmayan bir zorlamada n kaynaklan mış olup, bu durum kendileri ni, Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetlerinden biri olan büyük bir sünneti tahrif etmelerin e ve onun sevabından, bereketin den ve nimetleri nden mahrum kalmalarına yol açmıştır.
63/2: Müslüman kardeşim! İstihareden sonra gönlünün huzur bulacağı şeyi yap. Daha önce isteyip arzuladığın bir meseleye gönlüm huzur buluyor diyerek itimad etme. İşin en başında, karar verilecek hususla ilgili olarak bir tercihin söz konusu ise önce bundan kurtulman gerekir. Yoksa bu durumda, neyin hayırlı olup olmadığı konusunda Allah’a müracaat etmiş olmayacağın gibi, maazallah kendi heva ve arzuna muracaat etmiş olacağın sonucu ortaya çıkar.
İşte, insanların birçoğu, teşvik edilen ve dinin özüne uygun olan istihared en haberdar olmadıkları için onu terketmiş, buna mukabil Kitapta ve sünnette yeri olmayan, selefi salihinde n hiç kimsenin nakletmed iği birçok bidat ihdas etmiş ve dine sonradan yamanan bu türedi inançlara sıkı sıkıya bağlanmışlardır. Şayet bir kimse, Peygamber in (sallallah u aleyhi ve sellem) sünnetine uyarak bu kimseleri n ortaya koyduğu bidati kabul etmeyecek olsa, kendisini sert bir dille, acımasızca eleştirirler ve bu kişiyi dine karşı gelmekle, din düşmanı olmakla, inatçılıkla ve (kanaatler inde) aşırı olmakla suçlarlar.
- Bidat olan istiharel er
63/3: Biraz önce, zikrettiğimiz uyku şartına gelince; Sanki bu, kişinin niyet ettiği bir konuda hayır olup olmadığını anlaması için uykuda bunu görmeyi şart koşar. Veya kişi, rüyasında yeşil veya beyaz görürse, bu, kendisi için hayırlı; kırmızı veya siyah görürse bu da hayırsız ve uğursuz anlamına geldiğini zanletmes i Kur’an ve Sünnetten hiçbir asla dayanmadığı için butür şeylerin şart koşulması bid’attır.
63/4: Tespih istihares i: Bunu ya ihtiyaç sahibinin kendisi yapar veya onun adına başkası yapar.
Yapılışı: Kişi tespihi eline alır ve ihtiyacı olan şeyi bu tespihe okur veya söyler. Sonra tanelerin in bazısını önüne toplar ve bunları saymaya başlar. Eğer saydığı tespihler in adedi tek sayı ise niyetinde n vazgeçer, çift sayı ise niyetinin hayırlı olduğu kanaatine ulaşır.
Allah aşkına bu uygulamanın, kuşu serbest bırakıp, eğer kuş sağa uçarsa bunun hayırlı, sola uçarsa hayırsız olduğu sonucuna ulaşan Cahiliye dönemi Araplarının batıl inançlarından ne farkı vardır? Halbuki İslam, “Kuşlar aracılığıyla bir şeyin uğurlu veya uğursuz olduğuna karar verme” anlamındaki bu faaliyeti yasaklamıştır.
63/5:Fincan istihares i: Bunu genellikl e ihtiyaç sahibi için bir erkek veya kadın yapar.
Yapılışı: İhtiyaç sahibi, kendisine ikram edilen kahveyi içtikten sonra fincanı ters kapatır. Bir süre sonra fincanı, falcıya uzatır. Falcı da, bütün tortulu maddeler gibi, kahve telvesini n birbirine benzer şekilde oluşturduğu çeşitli resim ve şekillere bakmak suretiyle dilediği şeyleri hayal eder ve ihtiyaç sahibi kişiye bir çok hikayeler anlatmaya başlar. İhtiyaç sahibi de, bu kişinin yanından aslı astarı olmayan birçok hikaye dinlemiş olarak ayrılır.
63/6: Kehanet istihares i:
Yapılışı: Haftanın belirli bir gününde yapılan bu istihared e, su dolu bir fincan, el ayasında özel çizgiler bulunan ve bu işin uzmanı sayılan kişinin avucuna konur. Sonra falcı, anlaşılmaz bir ses tonuyla çeşitli kelimeler mırıldanır ve suçlu hırsızı getirmele ri için (ihtiyacı görülecek kişinin işini görmek üzere) bazı cinleri yardıma çağırır.
63/7: Kum istihares i:
Yapılışı: Kişi kumun üzerine kesik çizgiler çizer. Arkasından, kendileri nce bilinen bir metotla bu çizgileri sayar. Sayma işlemini kişinin burcunu belirleme siyle bitirir, sonra da yanında getirdiği kitap yardımı ile fal baktıran kişinin, zannınca geçmişini ve geleceğini kendisine anlatır. Burçları kendi burcu ile aynı olan kimselere söylediği şeyleri bu kimseye de söyler.
63/8: Avuç istihares i:
Bu istihare çeşidi, yukarıda zikredile n istihared en pek farklı değildir. Bu işin uzmanı, avuç içi çizgilerini okuyarak ve güçlü sezgileri ni kullanara k kişiye, gelecekte ki hayatıyla ilgili bilgiler verir.
63/9: ]Mushaf istihares i:
Eline Mushafı alır ve rasgele bir sayfa açar. Şayet gözünün iliştiği ilk ayet rahmet ayeti ise niyetlend iği işi yapar. Değilse, vazgeçer.[
63/10: Bazı hocalara ve saygın zatlara giderek, kendisi için istihared e bulunmala rını talep etmek!!
Bunlar tümüyle bidat olan işlerdendir. Bu işlerle uğraşan kimseler rezil rüsva olmayı haketmişlerdir. Çünkü onlar, yaratıp düzgün hale getiren, takdir edip hidayete ulaştıran Allahın yolundan ayrılmış kimselerd ir.
63/4: İnsanların İstihare hususunda işledikleri hatalar:
İstihare namazına ve duasına bir takım ilavelerd e bulunmak suretiyle istiare konusunda şeri ölçüleri aşmak; “İstiharenin yalnızca tereddüt konusu olan hususlard a veya mübah konularda yapılacağına inanmak, duanın namazdan sonra değil de secdede yapılması gerektiğine inanmak, istihare namazının iki rekatında belirli ayetlerin okunması gerektiğini düşünüp bunun da sünnet olduğunu düşünmek” gibi, hakkında delil olmayan birtakım şartların varlığına inanmak, yanlıştır.
İstihare namazı sonrasında, “istihare yaptık ama pek işe yaramadı” gibi, ilahi iradeye teslim olmama anlamı taşıyan bazı cümleler kullanmak da hatadır. İbn Kayyım, el-Fevaid (s.174) adlı kitabında şöyle demiştir:
“Çocuğundan zararlı kanın alınmasının maslahat olduğunu bilen şefkatli bir baba, nasıl çocuğunun cildini ve damarını kesmek suretiyle ona şiddetli bir acı veriyorsa; çocuğun şifasının bir uzvun kesilmesi nde gördüğünde –sırf kendisine merhamet ettiği için- nasıl o uzvu kesiyorsa; çocuğun bazı şeylerden mahrum kalmasının maslahat olduğunu gördüğünde, onun için tehlike ve kötülük arz eden bu şeyleri nasıl kendisine vermiyors a, aynı şekilde cimrilikt en dolayı değilde, onun iyiliği ve korunması için birçok arzularına mani oluyor ise, hükmedenlerin en iyisi, merhamet edenlerin en merhametl isi ve herşeyi en iyi bilen Allahu Teala da, insanlara bir takım musibetle r verdiğinde onlara bizzat kendileri nden, anne ve babalarından daha merhametl i davranmak tadır. Eğer bu kimselere, kendileri için tercih yapma imkanı verilmiş olsaydı, ilim, irade ve pratik bakımdan kendileri nin yararına olan şeyi seçmede başarısız olurlardı. Ancak Allah Teala, ister beğensinler ister beğenmesinler bu kimseleri n işlerini, ilmi, hikmeti ve rahmeti mucibince kendisi üstlenmiştir. Allah’ın isimlerin i ve sıfatlarını hakkiyle bilen kimseler bunun farkına varır ve Onun vermiş olduğu hükümlerin hiçbirisine itiraz etmezler. Ne var ki, Allah’tan, Onun isim ve sıfatlarından cahil kalan kimseler bunu anlayamaz ve bu yüzden de idaresine itiraz eder, hikmetini yerer, hükmüne boğun eğmez ve bozuk akılları, temelsiz görüşleri ve haksız tasarrufl arıyla verdiği karara karşı çıkarlar. Bu kimseler, hakiki manada ne Rablerini tanımışlar, ne de kendi çıkarlarına hasıl olmuşlardır.
Kul, bu bilgiyi ne zaman elde ederse, Ahiretten önce bu dünyada (nimetleri Ahirette ki cennet nimetleri ne benzeyen dünya cennetind e) sekinete kavuşur. Çünkü bu kişi her zaman Rabbinden razıdır. Rıza makamı ise, dünyadaki cennet ve ariflerin istirahat gahıdır. Çünkü rıza makamındaki kul, Allah Teala’nın bu dünyada kendisi için taktir etmiş olduğu her şeyden memnun ve (kendisine yüklediği) dini hükümler hususunda da mutmaindi r.
Bu da, Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan ve Peygamber olarak da Muhammed (s.a.s)’den hoşnut olmak demektir. Ve bu hoşnutluğu tatmayan kimse, imanın tadına varmamış sayılır.