Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kafir Koca İslam'a Dönünceye Kadar Evlilik Devam Eder mi?

C Çevrimdışı

caca9896

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
IMG_2010.png
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَجُلًا جَاءَ مُسْلِمًا عَلَى عَهْدِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ جَاءَتْ امْرَأَتُهُ مُسْلِمَةً بَعْدَهُ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّهَا قَدْ كَانَتْ أَسْلَمَتْ مَعِي فَرُدَّهَا عَلَيَّ
İbn Abbas'dan rivayet olunduğuna göre,
Nebi (s.a.v.) zamanında bir adam müslüman olup (Nebi'nin huzuruna) gelmiş sonra müslüman olarak karısı da (çıkıp) gelmiş (adam): Ey Allah'ın Rasûlu, bu da benimle beraber müslüman oldu, deyince (Nebi) kadını ona iade etmiştir.
(Ebu Davud, Talak, Bab , Hadis no: 2238)


حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ أَخْبَرَنِي أَبُو أَحْمَدَ عَنْ إِسْرَائِيلَ عَنْ سِمَاكٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ أَسْلَمَتْ امْرَأَةٌ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَتَزَوَّجَتْ فَجَاءَ زَوْجُهَا إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي قَدْ كُنْتُ أَسْلَمْتُ وَعَلِمَتْ بِإِسْلَامِي فَانْتَزَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ زَوْجِهَا الْآخَرِ وَرَدَّهَا إِلَى زَوْجِهَا الْأَوَّلِ
İbn Abbas (r.anhuma)'dan; demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bir kadın müslüman olmuş da evlenmişti.
İlk kocası Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve; Ey Allah'ın Rasûl'u, ben müslüman olmuştum. (Bu da) benim müslüman olduğumu biliyordu (böyleyken gidip bir başkasıyla evlendi) dedi.
Bunun üzerine; Rasûlullah (s.a.v.) o kadını sonraki kocasından ayırıp ilk kocasına iade etti."
(Ebu Davud, Talak, Bab , Hadis no: 2239)

Muşrik karı-koca birlikte müslüman olurlarsa eski nikahları geçerli olarak kalır. Neseben veya süt yoluyla kardeşlik gibi nikahı ibtal eden bir durum yoksa onların eski nikahlan geçerli sayılır. Bu nikahın, şartlarına uygun olarak kıyılıp kıyılmadığını araştırma yoluna gidilmez.

Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki eğer muşrik karı-koca birlikte müslümanlığı kabul edecek olurlarsa eski nikahları geçerli olur. Yeniden bir nikah kıymak gerekmez. Karı-koca beraberce müslüman oldukları halde kadın gidip de bir başkasıyla evlenecek olursa, bu evlilik bâtıl olduğundan geçersiz sayılır ve kadın yeni kocasından ayrılarak eski kocasına iade edilir.
Muşrik karı-koca islâmiyeti zifafa girip cinsi munâsebette bulunduktan sonra kabul etmiş bile olsalar, yine de kadın yeni kocasından ayrılır ve eski kocasına iade edilir. Bu mevzuda ittifak vardır.

Hanbeli ulemâsından İbn Kudâme bu mevzuda şunları söylüyor:
"Karı-kocadan birisi cinsi munâsebette bulunduktan sonra müsîüman olduysa, bu mevzuda imam Ahmed'den iki görüş rivayet edilmiştir:

1. Kadının iddeti bitinceye kadar, kocası da müslüman olursa eski nikahlan geçerli olur. Fakat eğer bu iddet süresi içerisinde diğeri müslümanlığı kabul etmezse nikahları sona erer. Dinlerinin ayrıldığı andan itibaren evlilik hayatlarının da sona erdiği kabul edilir. Dolayısıyla kadının yeniden evlenmek için yeniden bir iddet beklemesine de gerek kalmaz, ez-Zuhrî ve el-Leys, el-Evzaî, eş-Şâfiî, İshak ve îmam Muhammed, bu görüştedirler:

2. Dinleri ayrıldığı andan itibaren nikahlan bozulmuş olur. Hasen, Tavus, İkrime ve Katâde bu görüştedirler.
Hanefî imamlarından imam Muhammed diyor ki, kadın müslüman olup kâfir olan kocası da İslâm memleketinde olursa, önce kocasına İslâmiyeti kabul etmesi teklif edilir. Eğer müslüman olursa kadın kendisinin karışıdır. Şayet koca müslümanhğı kabul etmeyip reddederse, kadın kendisinden alınır ve bu ayırma kesin boşanma hükmündedir. Ebu Hanife ve İbrahim en-Nehafnin görüşleri de budur. (
Ebu’l-Ulâ Muhammed Abdurrahmân b. Abdirrahîm el- Mubârakfurî, Tuḥfetu’l-Aḥveẕî şerḥu Câmiʿi’t-Tirmizî, IV, 296)

İmam Mâlik'e göre ise eğer erkek karısından önce müslüman olmuşsa karısına müslümanlık teklif eder, eğer kadın müslümanlığı kabul ederse eski nikahlan devam eder. Aksi takdirde nikahları fesh edilir. Eğer kadının nerede olduğu bilinmiyorsa, erkeğin islâmiyeti kabul ettiği anda nikah bozulmuş olur. Eğer kadın erkekten önce müslümanlığı kabul etmişse, eski nikah kadının iddeti sona erinceye kadar devam eder, iddet süresi sona erince nikah da sona erer.
Bir kadınla kocanın nikahlı oldukları malum iken, kadın nikahlarının bozulduğunu, erkek de aksini iddia etse, erkeğin sözüne itibar edilir. Kadının sözü ise reddedilir. Muşriklerden bir karı-kocanın ikisi birden müslüman olması halinde de hüküm böyledir. Bu mevzuda ulema görüş birliği içerisindedirler.
Eğer kadın kocasıyla zifaf olup cinsi munâsebette bulunduktan sonra müslüman olursa, iddet süresi bitinceye kadar bekler, eğer bu süre içerisinde kocası da müslüman olursa, eski nikahları devam eder. Aksi takdirde nikahları feshedilir. ez-Zuhri ile Şafiî, Ahmed ve İshak bu görüştedirler.
İmam Mâlik'e göre ise, "Eğer muşrik bir erkek, muşrike olan karısından önce müslüman olursa, karısına müslüman olmayı teklif eder, eğer kabul ederse eski nikahları devam eder aksi takdirde nikâhları bozulur. Bu mevzuda Sufyân es-Sevrî de şunları söylüyor: "Eğer muşrike bir kadın, muşrik kocasından önce müslüman olursa kocasına müslümanlık teklif eder. Kocası bu teklifi kabul ederse eski nikahları devam eder, aksi takdirde nikahları feshedilir. Sözü geçen karı-koca dâr-ı islâmda olmaları şartıyla Hanefi uleması da Sufyan es-Sevrî'nin bu görüşünü savunmaktadırlar. Fakat kadın müslüman olur da kocası dâr-i harb'e kaçar giderse, aralarında din farkı bulunduğu için kadın ondan ayrılmış olur. Muşrik bir karı-koca dar-ı harbde iken kadın müslüman olur ve ikisi de orada kalmaya devam edip dar-ı İslam'a gelmezlerse, veya sadece birisi dar-ı İslâma gelip diğeri yine dar-ı harbte yaşamaya devam ederse, kadının iddet süresi bitinceye kadar beklenir, bu süre içerisinde erkek müslüman olursa, o zaman karısına dönme hakkı vardır, aksi takdirde dönme imkânı yoktur.
(Ahmed b. Abdirrahmân b. Muhammed el-Bennâ es-Sââtî , el-Fetḥu’r-Rabbânî li-tertîbi Musnedi’l-İmâm Aḥmed b. Ḥanbel eş-Şeybânî, XVI, 202. Hattabî'den naklen)




حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ ح و حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو الرَّازِيُّ حَدَّثَنَا سَلَمَةُ يَعْنِي ابْنَ الْفَضْلِ ح و حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ الْمَعْنَى كُلُّهُمْ عَنْ ابْنِ إِسْحَقَ عَنْ دَاوُدَ بْنِ الْحُصَيْنِ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ رَدَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ابْنَتَهُ زَيْنَبَ عَلَى أَبِي الْعَاصِ بِالنِّكَاحِ الْأَوَّلِ لَمْ يُحْدِثْ شَيْئًا قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو فِي حَدِيثِهِ بَعْدَ سِتِّ سِنِينَ وَقَالَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ بَعْدَ سَنَتَيْنِ
İbn Abbas (r.anhuma)'den; demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.) kızı Zeyneb'i Ebu'l-As b. er-Rebi'a önceki nikahı ile geri verdi, yeniden nikah kıymadı.
(Ebu Davud, Talak, Bab , Hadis no: 2240)

(Râvi) Muhammed b. Amr bu hadisi, (Rasul-u Ekram kızı Zeynebi Ebu'l-As'a Zeyneb'in Medineye hicretinden) altı sene sonra geri verdi diye rivayet etti. el-Hasen b. Ali (ise, bu hadisi Rasûlullah , Zeyneb'i müslüman hanımların muşriklerle evlenmesini yasaklayan âyetin inmesinden) "iki sene sonra (iade etti)" diye rivayet etti.
Zeyneb, Muhammed (s.a.v.)'in kızlarının en büyüğü ve ilk evlâdıdır. Hatice'den dünyaya geldiği vakit Efendimiz henüz 30 yaşlarında idiler. Rasûlullah (s.a.v.) O'nu kendi teyze oğlu, yani Hatice'nin kız kardeşi Hâleh bint Huveylid'in oğlu Ebul-As b. Rabi ile evlendirmişlerdi. Ebu'l-As Lekît b. Rabi' Bedir savaşında müslümanlar tarafından esir edilmiş ve Zeyneb'in fidye olarak gönderdiği gerdanlık karşılığında serbest bırakılmıştı. Lekit b.Rabi Mekke'ye dönünce Zeyneb'i serbest 'bırakarak" Medine'ye gönderdi.

Mekke'nin fethinden az önce kendisi de müslüman oldu. Musannif Ebu Davud'un Şeyhlerinden Muhammed b. Amr'in rivayetinde Rasûl-u Ekram'in Zeyneb'i Ebul-As'a, Zeyneb'in Medine'ye hicretinden altı sene sonra gönderdiği ifade edilirken, el-Hasen b. Ali'nin rivayetinde müslüman kadınların muşriklerle evlenmesini yasaklayan "eğer Onların (gerçekten) inanmış olduklarını anlarsanız, Onları kâfirlere geri göndermeyin" (Mumtehine 10) âyetinin inmesinden iki sene sonra gönderdiği ifade edilmektedir. Bu iki ifadeden çıkan netice aynıdır. Çünkü bu âyet-i kerime hicretin altıncı yılında Hudeybiye musâlahasından sonra nazil olmuştur. Bu âyetin nuzûluyle Ebu'l-As'ın müslümanlığa girişi arasında iki yıl vardır. Zeyneb'in Medine'ye dönmesinden Ebu'l-As'ın müslümanlığa girişi arasında ise, altı yıl vardır. Binaenaleyh bu iki rivayet arasında herhangi bir çelişki söz konusu değildir. [Nûraddin el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevaid, IX, 213]
 
Üst Ana Sayfa Alt