Kafirler hiçbir zaman, hiçbir yerde müslümanlarla gerçek manada dost olmamışlardır.
Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.(Maide 51)
Allah (c.c)’ın bu ayetteki hitabı, hem Medine’de bulunan müslümanlara hem de yeryüzünde bulunan tüm müslümanlara yapılan bir çağrıdır.
“Yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin!”
Allah (c.c), müslümanlara şöyle buyuruyor:
“Ey Allah’a, rasulüne ve İslam dinine gerçek manada iman edenler! Yahudi ve hristiyanları sakın dostlar edinmeyin! Müslümanlar aleyhine onlarla anlaşma yapmayın ve onlara canla, bedenle, malla, kalple, dille yardım etmeyin! Müslümanların sırlarını onlara kesinlikle vermeyin! Onların size dostluk ve sevgi göstermelerine aldanmayın! Şunu iyi bilin ki; onlar, size karşı hiçbir zaman dürüst ve samimi değildirler. Çünkü onlar aslında size düşman olan kimselerdir. Bu düşmanlıkları, şahsınızdan dolayı değil, dininiz sebebiyledir. Bu yüzden dininizden vazgeçmedikçe ve o dini terketmedikçe sizinle asla gerçekten dost olmaz, size karşı dürüst ve samimi davranmazlar.”
Vela kavramı ve bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi Ali İmran: 28 ayetinde genişçe açıklanmıştır.
“Onlar birbirlerinin dostudurlar.”
Allah (c.c) müslümanlara, kafirleri dost edinmeyi yasakladıktan sonra onlara bir gerçeği bildiriyor: kafirler ancak birbirlerinin dostudur.
Bu gerçek, her zaman ve mekanda görülen bir gerçektir. Kafirler hiçbir zaman, hiçbir yerde müslümanlarla gerçek manada dost olmamışlardır. Tarihe bakıldığında yahudiler yahudileri, hristiyanlar hristiyanları dost edinmişlerdir. Buna rağmen her iki taife ve bütün kafirler müslümanlara karşı birleşmişlerdir.
Bu, tarihte görülen bir gerçektir ve bu gerçek kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
“Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.”
Allah, yahudi ve hristiyanların birbirinin dostu olduğu gerçeğini bildirdikten sonra bir gerçeği daha bildiriyor:
Kim yahudi ve hristiyanlarla veya onlar gibi kafir olan kimselerle dost olur, onlarla müslümanlar aleyhine anlaşma yapar ve onlara yardım ederse o da onlar gibi kafirdir.
Her kim böyle yaparsa işte o, hem nefsine hem Allah (c.c)’ın dinine hem de müslüman cemaate ihanet ve zulüm etmiştir. İşte bu zulmü sebebiyle Allah (c.c) o kimseyi yahudi ve hristiyan veya onlar gibi kafir olan kimselerin topluluğuna sokar. Çünkü o, yahudi ve hristiyanları veya onlar gibi kafir olan kimseleri dost edinerek müslümanları terk etmiş ve haktan bile bile ayrılmıştır. Bu sebeble böyle bir kimse her ne kadar müslüman olduğunu iddia etse ve kafirlerle dostluğunun İslam’ın maslahatı için olduğunu söylese bile farketmez, kafir olur.“Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.”
İslam cemaatini terkederek yahudi ve hristiyanları veya onlar gibi kafir olan kimseleri dost edinen, müslümanlara karşı onlara yardım eden, böylece hem nefsine hem Allah (c.c)’ın dinine hem de insanlara zulmeden kişiyi Allah hakka ve dolayısıyla İslam cemaatine döndürmez. Çünkü bu kimseler, haktan bilerek ayrılmıştır.
Ey iman edenler! Yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır. Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.(Maide 51)
Allah (c.c)’ın bu ayetteki hitabı, hem Medine’de bulunan müslümanlara hem de yeryüzünde bulunan tüm müslümanlara yapılan bir çağrıdır.
“Yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin!”
Allah (c.c), müslümanlara şöyle buyuruyor:
“Ey Allah’a, rasulüne ve İslam dinine gerçek manada iman edenler! Yahudi ve hristiyanları sakın dostlar edinmeyin! Müslümanlar aleyhine onlarla anlaşma yapmayın ve onlara canla, bedenle, malla, kalple, dille yardım etmeyin! Müslümanların sırlarını onlara kesinlikle vermeyin! Onların size dostluk ve sevgi göstermelerine aldanmayın! Şunu iyi bilin ki; onlar, size karşı hiçbir zaman dürüst ve samimi değildirler. Çünkü onlar aslında size düşman olan kimselerdir. Bu düşmanlıkları, şahsınızdan dolayı değil, dininiz sebebiyledir. Bu yüzden dininizden vazgeçmedikçe ve o dini terketmedikçe sizinle asla gerçekten dost olmaz, size karşı dürüst ve samimi davranmazlar.”
Vela kavramı ve bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi Ali İmran: 28 ayetinde genişçe açıklanmıştır.
“Onlar birbirlerinin dostudurlar.”
Allah (c.c) müslümanlara, kafirleri dost edinmeyi yasakladıktan sonra onlara bir gerçeği bildiriyor: kafirler ancak birbirlerinin dostudur.
Bu gerçek, her zaman ve mekanda görülen bir gerçektir. Kafirler hiçbir zaman, hiçbir yerde müslümanlarla gerçek manada dost olmamışlardır. Tarihe bakıldığında yahudiler yahudileri, hristiyanlar hristiyanları dost edinmişlerdir. Buna rağmen her iki taife ve bütün kafirler müslümanlara karşı birleşmişlerdir.
Bu, tarihte görülen bir gerçektir ve bu gerçek kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
“Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.”
Allah, yahudi ve hristiyanların birbirinin dostu olduğu gerçeğini bildirdikten sonra bir gerçeği daha bildiriyor:
Kim yahudi ve hristiyanlarla veya onlar gibi kafir olan kimselerle dost olur, onlarla müslümanlar aleyhine anlaşma yapar ve onlara yardım ederse o da onlar gibi kafirdir.
Her kim böyle yaparsa işte o, hem nefsine hem Allah (c.c)’ın dinine hem de müslüman cemaate ihanet ve zulüm etmiştir. İşte bu zulmü sebebiyle Allah (c.c) o kimseyi yahudi ve hristiyan veya onlar gibi kafir olan kimselerin topluluğuna sokar. Çünkü o, yahudi ve hristiyanları veya onlar gibi kafir olan kimseleri dost edinerek müslümanları terk etmiş ve haktan bile bile ayrılmıştır. Bu sebeble böyle bir kimse her ne kadar müslüman olduğunu iddia etse ve kafirlerle dostluğunun İslam’ın maslahatı için olduğunu söylese bile farketmez, kafir olur.“Muhakkak ki Allah, zalim bir kavme hidayet etmez.”
İslam cemaatini terkederek yahudi ve hristiyanları veya onlar gibi kafir olan kimseleri dost edinen, müslümanlara karşı onlara yardım eden, böylece hem nefsine hem Allah (c.c)’ın dinine hem de insanlara zulmeden kişiyi Allah hakka ve dolayısıyla İslam cemaatine döndürmez. Çünkü bu kimseler, haktan bilerek ayrılmıştır.
