Kâfirlerin Irak’tan Çekilmesi Şunları Düşündürmelidir

Katil ABD askerlerinin Irak'tan çekilişi, Türkiye medyasınca normal bir olay gibi gösterildi. Neymiş: Savaş bitmiş, olan olmuş, ölen ölmüş, ABD askerleri de Kuveyt'e geçmiş...

Sanki biri manava elma almaya gitti, elmaları aldı, parayı ödedi sonra çıktı. Oh ne ala memleket. Halbuki bu durum, biz Müslümanların ne kadar aciz ve berbat durumda olduğunun kanıtıdır. Kâfirler elini kolunu sallaya sallaya dünyanın öbür ucundan geliyor, yakıyor-yıkıyor, katlediyor, tecavüz ediyor ve gidiyorlar.

"ABD Irak'tan çekildi" demek ve böyle inanmak gaflettir. ABD Irak'tan çekilir mi hiç?

Burada gündeme gelmesi gereken şeyler şunlardır:

Birincisi: ABD'nin rahat rahat 2 milyon Müslümanı, bölgedeki rejimlerin yardımını almadan katledemeyeceğidir ki, bunların ilk üçü Türkiye, İran ve Suriye rejimleridir. Türkiye yöneticileri direk öldürmeseler de lojistik destek verdiler.

Kendisine İslâm Cumhuriyeti diyerek insanlarla alay eden İran rejimi ise tıpkı bugün Suriye'li Müslümanların kanlarını akıtan kâfirlere yardım ettiği gibi, Irak'lı Müslümanları öldüren kâfir ABD'ye de yardım etti. Bizzat gönderdiği katillerle Irak'lı Müslümanları öldürdüler. Hatta bu katiller ABD askerleriyle beraber savaştılar. İran tağutları Afganistan'da, Irak'ta yedikleri naneleri örtbas etmek ve arapça bilmeyen Müslüman halkları aldatmak için her yıl numaradan İsrail'e kükrüyorlar.

Bugün Suriye'li Müslümanların kanlarını akıtan kâfir, putperest-satanist Esad rejimini anlatmaya gerek duymuyoruz. Allah onların hepsinden intikamını alacaktır.

İkincisi: Askeri üniformalı katiller gitti, onların yerine sivil katiller gelecek. Yani "Özel Güvenlik Şirketi" adı verilen terörist oluşumlar görevi devradılar. Nerede eroyin kaçakçısı, katil, hırsız, kadın pazarlayıcısı varsa bunlar askeri eğitimden geçirilip Irak'a gönderiliyorlar.

Üçüncüsü: Türkiye ve İran rejimleri başta olmak üzere çevredeki tağuti rejimler inşaat-enerji gibi sektörlerde yeni yatırımlar yapmak ve işgal sonrası kan pastasından pay koparmak için sıraya dizileceklerdir.

Dördüncüsü: Yine ABD askerleri çekilirken Türkiye'yi kullanacaklardır ki bu, Türkiye yöneticileri için ne kadar büyük bir vebaldir. Hatta gitmeden Türkiye'de deniz kenarında tatil de yapacaklardır. Ne de olsa turizm önemli gelir kaynağı (!). Para gelsin de nerden gelirse gelsin, değil mi?

Beşincisi: Irak'tan çekilen işgalci ABD teröristleri Türkiye üzerinden veya Basra körfezinden Afganistan'a geçebilirler.

Altıncısı: ABD'nin, askerlerini Irak'tan çekmesinin ve savaşı özelleştirmek istemesinin sebebi Mücahidlerin operasyonlarıdır, yoksa aleni olarak geri çekilmezdiler. Medyada gündeme gelmese de Mücahidler 8 yıldır hiç durmadan, her gün operasyonlar düzenliyorlar ve hâlâ devam ediyor ve Irak'a yeniden sahip olana kadar devam edecektir Allah'ın izniyle.

Sömürgeci kâfirlere karşı mücadele eden, onların güçlerine, teknolojilerine aldırmadan meydanları onlara dar eden Irak'lı Mücahidler yeryüzünün en şerefli ve onurlu insanlarıdırlar. Yaklaşık 100.000 kâfir işgalciyi cehenneme göndermeyi başarmışlardır. O boylu-poslu, gözlüklü, karizmatik ABD askerlerinin çatışma esnasında tankların altına gizlenerek kadın gibi nasıl ağladıklarını biliyoruz.

Velhasıl: Irak yerle bir edilmiştir. Bu dünyada kazananlar (daha doğrusu istediklerini elde edenler, ki istedikleri öldürmek, Irak'taki İslami büyümeyi bitirmek ve yağmalamaktı) kâfirler ve münafıklar olmuştur, kaybedenler Müslümanlar olmuştur. Ahirette de kazananlar Müslümanlar, kaybedenler ise kâfirler ve münafıklar olacaktır. Hem dünyadaki onurlu duruşlarıyla kazanan ve ahirette de inşaAllah yüksek derecelere sahip olacak olanlar ise kâfirlere karşı Allah'ın yardımıyla savaşan Mücahidlerdir.

İşte gündeme gelmesi gereken şeyler bunlardır.

Amerika'nın çekilirken Irak'ta bıraktığı Nuri El-Maliki rejiminin de zulümde, fesadda Amerika'dan farkı yoktur. Bugün Irak'ta Sünnilere zulüm aynen devam etmekte hatta Rafızilerin zulmü tarihi düşmanlıktan kaynaklandığı için daha kesif olmaktadır.

Bir hikaye vardır: Amerika'da eskiden Zenci kölelere daha çok çalıştırmak amacıyla beyazlarca dayak atıldığında Zenciler birleşir, bu yapılana ortak olarak karşı durarlarmış, bunun üzerine bir patron beyazların zencilere dayağının, zencilere geçmişi, kimliklerini hatırlattığını fark edip dayak atanları da zencilerden seçmiş, bunun üzerine dayak yiyenler bunu en fazla şahsi bir mesele olarak görmüşler ve birlikleri dağılmış.

Bu hikayedeki gibi, bu gün Irak'ta Ebu Gureybler aynen işlemeye devam ediyor, yer yer Amerikalıların yaptıklarını dahi geçen zulümler yapıyor hapishane mahkumlarına ve Irak'ın açık hava hapishanesi haline getirilmiş coğrafyasında yaşayan tüm Müslümanlara işbirlikçi Rafızi-Safevi Maliki rejimi tarafından, fakat bu zulüm bilinmiyor bile çoğumuzca.

Bugün İslam'a savaş açanlar, Müslümanlara karşı tek başlarına mücadele cesareti gösteremediğinden her zaman işbirlikçilerle birlikte, hatta onları kendilerinden daha çok öne sürerek savaşlarını sürdürüyorlar.

Bugün Irak'ta bu böyledir.

Kafkasyada da, Afganistanda da, Somalide de...

Allah tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Onlara yardım etmek, en azından onlar için dua etmek boynumuzun borcudur, bu borca sahip çıkalım.