Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kamer Suresi İniş Sebebi

Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
54- KAMER SÛRESİ

Mekke'de ve Târik Sûresinden sonra nazil olmuştur.
Cumhur kavlinde sûrenin tamamı mekkîdir. Mukâtil ise "Yoksa onlar: Biz intikam almaya muktedir bir topluluğuz mu diyorlar?... O saat ne belâlı, ne acıdır." (âyet: 44-46 âyetlerinin medenî olduğunu söylemişse de Kurtubî bunun sahih olmadığı görüşündedir.[1]

1. (Kıyamet) Saati yaklaştı ve ay yarıldı.
2. Onlar bir âyet görürlerse yüz çevirirler ve "Süregelen bir büyüdür." derler
a) Abd ibn Humeyd kanalıyla Enes'den rivayette o şöyle demiştir: Mekkeliler Hz. Peygamber (sa)'den mucize göstermesini istediler de ay Mekke'de iki kere (ikiye) yarıldı ve bunun üzerine "Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı." âyet-i kerimesi nazil oldu.[2]
İbn Zeyd der ki: Ay yarıldığı zaman yarısı Ku'aykı'ân üzerinde, diğer yarısı da Ebu Kubeys (dağı) üzerinde görüldü. İbn Mes'ûd şöyle demiştir: Ay yarıldığı zaman Kureyş: "İbn Ebî Kebşe sizi büyüledi, yolculara sorun." dediler de (o gece) yoldan gelenlere sordular; onlar da: "Evet biz de gördük." dediler ve bunun üzerine Allah Tealâ "Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı."yı indirdi.[3] Kureyşliler Hz. Peygamber (sa)'i bazen "İbn Ebî Kebşe" adıyla çağırırlardı.
Ebu Nuaym'ın Delâil'de İbn Abbâs'tan rivayetine göre Hz. Peygamber (sa) Mekke'de iken müşrikler toplanıp O'na gelmişler. İçlerinde el-Velîd ibnu'l-Muğîra, Ebu Cehl ibn Hişâm, el-As ibn Vâil, el-As ibn Hişâm, el-Esved ibn Abdi Yağûs, el-Esved ibnu'l-Muttalib, Rabîa ibnu'l-Esved ve en-Nadr ibnu'l-Hâris de varmış. Hz. Peygamber (sa)'e: "Eğer davanda doğru isen bizim için ayı ikiye yar; yarısı Ebu Kubeys, yarısı da Ku'aykı'ân üzerinde olsun." demişler. Hz. Peygamber (sa): "Bunu yaptığım takdirde iman edecek misiniz?" diye sormuş, onlar da evet, demişler. O gece ay dolunay imiş. Hz. Peygamber (sa) istediklerini vermesi için Rabbine dua etmiş ve ay ikiye yarılıp yarısı Ebu Kubeys, yarısı da Ku'aykı'ân üzerinde görülmüş. Rasûlullah (sa): "Ey Ebu Seleme ibn Abdi'l-Esed, ey el-Erkam ibnu'l-Erkam şahid olunuz." diye seslenmiş.[4] Bu rivayette âyetlerin bunun üzerine nazil olduğu kaydı yoksa da yukarıda verilen olayın aynısıdır.
b) Yine Ebu Nuaym'ın Atâ' kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayetine göre Mekke müşrikleri Hz. Peygamber (sa)'e gelmişler ve: "Senin peygamber olduğunu anlayacağımız bir mucizen yok mu?" demişler. Hemen Cibril inmiş ve: "Ey Muhammed, mekkelilere söyle, bu gece toplansınlar, onlar bir mucize görecekler." demiş ve Hz. Peygamber de Cibril'in söylediklerini onlara haber vermiş. Gece olunca toplanıp çıkmışlar. Ayın da ondördü (yani ay dolunay) imiş. Ay ikiye yarılmış; yarısı Safa üzerinde, yarısı da Merve üzerinde imiş. Gözlerini ovuşturarak yine bakmışlar, tekrar gözlerini silip bir daha bakmışlar, üçüncü kez gözlerini silip yine bakmışlar ve hep aynı şekilde görmüşler de: "Bu olsa olsa bir büyüdür." demişler ve işte bunun üzerine Allah Tealâ "Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı." yi indirmiş.[5]
Ayrıca Hz. Peygamber (sa)'den Mekke müşrikleri tarafından ayın ikiye yarılması şeklinde bir mucize göstermesini istedikleri ve kendilerine bu mucizenin gösterildiği hadisi içlerinde Abdullah ibn Ömer, Huzeyfe, Cübeyr ibn Mut'im, İbn Abbâs ve Enes ibn Mâlik'in de bulunduğu bir cemaat tarafından rivayet edilmiş olup bunda bütün müfessirlerin de icmaı vardır.[6]
Ebu Halîm Ukayl ibn Muhammed el-Cürcânî kanalıyla Abdullah ibn Mes'ûd'dan rivayette o şöyle anlatıyor: Rasûlullah (sa) zamanında ay (ikiye) yarılıp ayrıldı. Kureyşliler: "Bu İbn Ebî Kebşe (Hz. Muhammed'i kastediyor-lar)'nin yaptığı bir büyüdür. Sizi büyüledi de ayı yarılmış gördünüz. Evet sizi büyüledi ama yolda olan yolcuları da büyülemiş olamaz ya. Onlara bir sorun bakalım ay gerçekten ikiye ayrılıp yarılmış mı?" dediler ve yoldan gelen yolculara sordular, onlar da: "Evet ayın ikiye yarıldığını biz de gördük." dediler ve işte bunun üzerine Allah Tealâ: "Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar bir âyet görürlerse yüz çevirirler ve süregelen bir büyüdür, derler." âyet-i kerimesini İndirdi.[7]
c) Taberânî'nin Ahmed ibn Amr el-Bezzâr kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayetinde o şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sa) zamanında ay tutulmuştu. "Ay büyülendi." dediler de bunun üzerine "Saat yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar bir âyet görürlerse yüz çevirirler ve süregelen bir büyüdür, derler." âyet-i kerimeleri nazil oldu.[8]

44. Yoksa onlar: "Biz, intikam almaya muktedir bir topluluğuz. " mu diyorlar? 45. Topluluk yakında bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar.
a) Mukâtil der ki: Bedir günü Ebu Cehil atını kamçılayıp saftan öne çıkmış ve: "Bugün Muhammed ve ashabı karşısında muzaffer olacak olan biziz." demiş.[9] Buna göre bu âyet-i kerimeler medenîdirler.
b) Ancak bu âyetlerin Mekke'de nazil olduğunu gösteren rivayetler de vardır. Bunlardan İbn Abbâs'tan gelen bir rivayette o bu âyet-i kerimenin inmesiyle Bedr arasında yedi sene olduğunu söylemiştir.
Saîd ibn Cübeyr'in Sa'd ibn Ebî Vakkâs'tan naklettiği bir haberde o: "Topluluk yakında bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar." âyeti nazil olduğu zaman hangi topluluğun bozguna uğratılacağını anlamamıştım. Bedr günü olup da Hz. Peygamber (sa)'in: "Ey Allahım, işte şunlar Kureyş; Sana ve Rasûlü'ne düşman olarak bütün övüncü ve kibriyle geldiler. Bugün onları helak eyle." diye dua edip sonra da yerinden zırhı içinde sıçrayıp "Topluluk yakında bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar." buyurduğunda bu âyetin te'vilini anladım." demiştir.[10]

46. Daha doğrusu onlara vaad olunan asıl saattir. O saat (kıyamet saati) ne belâlı, ne acıdır!
İbrahim ibn Musa kanalıyla Hz. Aişe'den rivayette o şöyle diyor: "Doğrusu onlara vaad olunan asıl saattir. O saat ne belâlı, ne acıdır." âyet-i kerimesi Muhammed'e nazil olduğunda ben henüz Mekke'de oyun oynayan bir kız çocuğu idim.[11]

47. Şüphesiz ki mücrimler dalâlet ve çılgın ateşler içindedirler.
48. O gün yüzleri üstü ateşe sürüldüklerinde "Tadın cehennemin tadını" denilir.
49. Şüphesiz ki Biz, herşeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır
Ebu Bekr ibn Ebî Şeybe ve Ebu Küreyb kanalıyla Ebu Hüreyre'den rivayete göre Kureyş müşrikleri kader konusunda Hz. Peygamber (sa)'le tartışmaya gelmişler de bunun üzerine "O gün yüzleri üstü ateşe sürüldüklerinde "Tadın cehennemin tadını" denilir. Şüphesiz ki Biz, herşeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır." âyet-i kerimeleri nazil oldu. [12]
Ebu Bekr ibn'l-Hâris kanalıyla Atâ'dan rivayette o şöyle anlatır: Necran piskoposu Hz. Peygamber (sa)'e gelmiş ve: "Ey Muhammed, günahların kaderle, denizlerin kaderle, gökyüzünün kaderle, olduğunu, bu işlerin hep kaderle cereyan ettiğini mi iddia ediyorsun? Günahlara gelince; onlar kaderle yapılıyor değiller." demiş. Hz. Peygamber (sa): "Sizler Allah'la haşarılaşmaya kalkışan hasımlarsınız." buyurmuş ve bunun üzerine Allah Tealâ da bu âyet-i kerimeleri indirmiş.[13]
Bu âyet-i kerimelerin Kaderiyye, ya da Muhammed ümmeti içinde kaderi inkâr edecek bir taife hakkında nazil olduğu rivayetleri varsa[14] da bunları "Kaderiyye veya kaderi inkâr edenler de bu âyet-i kerimelerin hükmü altına girerler." şeklinde anlamak doğru olacaktır.[15]

[1] Kurtubî, age. xvn,82.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/840.
[2] Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, Kamer, 54/2, hadis no: 3286.
[3] İbnu'l-Cevzî, age. vıh,88.
[4] Alûsî, age. xxvn,74.
[5] Alûsî, age. xxvn,75.
[6] İbnu'l-Cevzî, age. vni,88.
[7] Vahidî, age. s. 285.
[8] İbn Kesîr, age. VII.448.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/840-841.
[9] Kurtubî, age. xvn,95.
[10] Kurtubî, age. xvn,95.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/841-842.
[11] Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, Kamer, 54/7.
Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/ 842.
[12] Müslim, Kader, 19; Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, Kamer, 54/6, hadis no: 3290; Vahidî, age. s. 285; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 11,444, 476.
[13] Vahidî, age. s. 286.
[14] Vahidî, age. s. 286; İbn Kesîr, age. vn,458.
[15] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/842
 
Üst Ana Sayfa Alt