Abla ilk defa sizin gibi birisi görüyorum. Genelde böyle hayat ve felsefe mevzularını ateistler ve deistler yapar bu devirde. İlk defa islami çevreden birisinin böyle yaptığını görüyorum. Aslında bize terörist damgası vurup cahil bıraktılar. Dış dünyayla bağlantımızı kesmeye çalıştılar. İslam devletleri gelişmekte zorluk çekti. Sizin gibi yeniden böyle faydalı şeyleri yapan birisini uzun zaman sonra görmek beni şaşırttı ve sevindirdi. Umarım gelişiriz
Elhamdülillah faydalı olabiliyorsa ne mutlu bana ahi. Esasen bu konular, Tevhid ehli kardeşler dahil olmak üzere, herkesin yaşadığını gözlemlediğim konular, ki ben de çok uzak değilim bunlara.
Bununla birlikte, saydığınız kesim bu konuyla psikoloji ilmi dolayısı ile ilgileniyorken, bizlerin genel durumu ise:
Kendimizce İslam'ın bize sundukları ile yetinmeye çalışıyoruz ancak bu bize yetmiyor, çünkü İslam'daki ilgili konuların tam farkında değiliz.
Dediklerimi şu şekilde izah etmeye çalışayım; yukarıdaki psikolojiye dair yazının terimlerini "İslami terimlere" çevirirsek eğer:
"Nefs terbiyesi",
"Akletme" ve
"Şeytan vesveselerine karşı yapılacaklar" konularına ulaşırız.
Ve normalde İslamla ilgili kesimler içinde de bu alanlarda çalışanlar var. Ancak:
Nefs Terbiyesi konusuna ağırlıklı tasavvuf kesimi değinmiş, ancak malumunuz üzere bu alanı şirk ve bid'at işlerle doldurduğu için buradan ilim alınmaz hale gelmiş durumda.
Akletme konusunu tevhid ehli çok iyi biliyor. Ancak bu farkındalığını şirk, küfür, bid'at konularını sentezlemede kullanıyor.
Ve "Şeytan vesveselerine karşı yapılacaklar" konusunda da, yine farkındalık halimiz var, ancak sadece din ile ilgili vesveselere karşı uyanığız.
Ve işte bu durumlardan ötürü, genel farkındalığımız olmadığı için, bizler bu alandan darbe almaya açığız.
Sonuç olarak: Dünyanın içinde, hayatımızın arasında -ki dünya hayatımız ve ölümümüz de alemlerin Rabbi olan Allah içindir- yaşadığımız günlük uğraşlar arasında da şeytanın olduğu gerçeğini tam anlamı ile fark edersek, işte bunlara karşı da uyanık olduğumuz gibi, şeytanın bu tuzaklarından da kurtulabiliriz. Ki şeytanın bu tuzakları, ademoğluna düşmanlığının eseri. Üzmeyi, yormayı, tüketmeyi, zaman kaybettirmeyi; başka dallarda ara bozmayı, parçalamayı, bölmeyi vb seviyor ve bu şekilde bizlerin "bu uğraşlardan başka, hayırlı şeylere" gücümüzün kalmasını engelliyor.
Öyle ya, hayatımızın çoğunu kapsayan günlük işlerimizi huzurla ve tıkırında yürütebilseydik, daha sakin olur, kendimizi geliştirmeye, sosyalleşmeye vs daha çok istekli olurduk. Bunun ardınca ise, güzellikler ardı ardınca gelirdi. Tevhid ehli bu huzurun ardınca gücünü ikiye, üçe, beşe katlar elhamdülillah ve işte şeytan bunu ister mi? İstemez.
Bu tuzağı gördüm işte ve ilk olarak kendim ve ailem için uyguladım. Ve şu anda da ulaşabildiğim kadar kişiye ulaştırmaya çalışıyorum, ki ahiretteki hedeflerimiz için köprü olan dünya hayatımızı daha etkili yöneterek güzel işlere daha çok fırsat bulabilelim. Farkındalıklı Müslüman = Daha çok şükreden, huzurlu, haliyle daha çok etkili ve daha çok hayırlı iş yapabilen Müslümandır. Müslüman olmayanlar bu farkındalıkları edinip dünyalarını güzelleştirirken, Müslümanlar ise dünyalarını ve beraberinde ahiretlerini güzelleştirebilirler.
Ezcümle, konu dünyalıktan ziyade ahiretlik bir konu benim gözümde. Ve konuya bu gözle bakınca herkesin ilgisini çekeceğini umarım inşaAllah.
Çevrimdışı
