Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Kemal'istlerin Kendi Eserlerinden Küfür Akideleri - Mason Pozu - (Ataput)

F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ata1.jpg

Ataturkdua.jpg


13.jpg


ataturk1rv.jpg


17.jpg


Sizin değiminizle "Bu kadar açıkca Müslüman olmayan" birisi avucunu açıp Allaha Milleti ve devleti için dua edermi?

Ataturkdua.jpg


17.jpg
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
bunlar savaş öncesi zamanlar..eğer böyle yapmasaydı ne asker kalırdı yanında nede vatandaş destek verirdi...üstelik gördüğün gibi atatürkün iktidarı eline aldıktan sonra astırdığı o hocalar,insanlara önderlik yapmıştır...atatürk iktidarı eline aldıktan hocaları astırdı...

cumhuriyet kurulduktan sonra böyle bir fotoğrafını yada namaz kılarken bir fotoğrafını göster?
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Ayrıca belirtmek isterimki Ölmüş birisinin arkasından konuşmak ne kadar Müslümanlıktır?

"Ölülerinize sövmeyiniz." (Buhari, Cenâiz 96.)

Abdullah b. Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)

Hazreti Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

Hazreti Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

Nisa/148: Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
bunlar savaş öncesi zamanlar..eğer böyle yapmasaydı ne asker kalırdı yanında nede vatandaş destek verirdi...üstelik gördüğün gibi atatürkün iktidarı eline aldıktan sonra astırdığı o hocalar,insanlara önderlik yapmıştır...atatürk iktidarı eline aldıktan hocaları astırdı...

cumhuriyet kurulduktan sonra böyle bir fotoğrafını yada namaz kılarken bir fotoğrafını göster?

Evet anladım Savaş öncesi Meclis açılışı,cumhuriyet ilanı ve şehir ziyareti :)
Zaten fotoğraf Cumhuriyet dönemine aittir ....
Birkaçı meclisin açılışı arada tirengarında olan fotoğraf yurt gezisinde çekilmiştir.
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bu arada sen namaz kılarken fotoğrafmı çektiriyorsun?

Hatırlatmak isterim fotoğraf dinen caiz sayılmaz.

Ayrıca Mehmet Akif Ersoy ve Kazım Karabekir Paşanın müslümanlığından bir şüpheniz varmı?
Bir çoğunuzun yoktur ancak onlarında namaz kılarken fotoğrafı yoktur çünkü ibadet belge istemez ibadet şov değildir Allaha yakınlaşmaktır.
Bu gün televizyona çıkıp namaz kılan şovmenler gibi değildi onlar.
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
fotoğraflar cumhuriyetin ilk yılları veya cumhuriyete gelirken farketmez...belli ki inkılaplar hayata geçmemişken çekilmiş..papyonlu şapkalı var mı böyle fotoğrafı...namaz kılarken abdest alırken bir fotoğrafını daha göster...bu nasıl müslümanlık...kurana arapların saçma sapan sözler diyor..peygamberlere utanmaz adamlar diyor...hz.muhammed e ahlaksız diyor..yüzlerce imam astırıyor...atalarımız maymundu diyor..bu mu müslümanlık???mezarı mason tapınağı şeklinde...????

bu arada napolyonda mısırı fethederken kendini müslüman olarak tanıtmıştı
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Beyfendi o belgenin adını hala bekliyorum sizden nerede demiş belgenin adını verin bana araştırayım bulayım.Atatürk hiç bir zaman darwin teorisine inanmamıştır saçmalamayın çamur atmayın.Belirttiğim gibi Mezarı Anıt mezardır ve eski uyagrlıklar geleneğine göre yapılmış Atatürkün haberdar olduğunu sanmıyorum çünkü o ara ölüydü :)

Bu arada Hz.Muhammed sav. türbesi ayaktaysa Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir izleyiniz.

 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bu arada astırdığı imam değildi haindi vatan haini..
Adamlar yunanlılarla ingilizlerle iş birliği yaptı Lawrence'yi unutmayın Arabsitanda ne yaptı? Dindar bir arap kılığında Osmanlıya karşı ayaklanma çıkartmadımı? Aynısını Derviş Mehmette yaptı diğerleride yaptı... Şehit Kubilayı unuttunuzmu?
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Yalandan safsatadan başka birşey konuşmuyorsunuz bir belge ismi sordum onu bile veremediniz.Sebebi belli böyle bir belge arşivlerde yok...

El yazısını nasıl teşhis ettiniz siz Grafologmusunuz?
 
F Çevrimdışı

FuatÖztürk Ataputist

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Burada anladığım bir şey var Atatürk çok hain astı ama sizin atalarınızı es geçmiş sanırım görmemiş...
Türk Milletini kandırıyorsunuz.Sizler Müslüman değilsiniz sizler casustan başka birşey değilsiniz abd nin israilin uşağı gerçek masonlarsınız.
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ata ata diye geberip gidecekler sonunda...münafık herifler...kaynak döküyoruz gözleri var görmez kulakları var duymaz
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Gerçek kemal !

Mustafa Kemal Atatrk

9094
İsrail yahudileri Kemali Niye sever?



Gökten İndiği Sanılan Kitap !
7281
Dogma : Asla değiştirilemez , sorgulanamaz görüş


 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Burada anladığım bir şey var Atatürk çok hain astı ama sizin atalarınızı es geçmiş sanırım görmemiş...
Türk Milletini kandırıyorsunuz.Sizler Müslüman değilsiniz sizler casustan başka birşey değilsiniz abd nin israilin uşağı gerçek masonlarsınız.
Allah (c.c.) seni taptığın Kafir Atanla birlikte haşretsin!


Mustafa Kemal bizi nelerden kurtardı




 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
525807_246737375426019_474304117_n.jpg


KAYNAK:

Atilla Oral, Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu, (80 Yıl sonra ilk kez, kendi el yazısıyla, sansürsüz!…),
Demkar Yayınevi / Tarih Dizisi, Istanbul 2011, 1. Basım, sayfa 61. Orijinal el yazısı; sayfa 75.




aba.gif


Kitabı İndir :

“Belgelerle Gerçek Tarih” isimli 792 sayfalık çalışmamızı ücretsiz indirebilirsiniz:

 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran tefsir ettirdi yalanı
Kemalizm’in ayakta kalabilmesi için bazı “sözde” tarihçiler, daha doğrusu kemalizm ideolojisinin sözcülüğünü üstlenen bazı kalemşörler, değişen konjonktüre göre yeni bir Atatürk profili çizmeyi adeta Milli bir vazife telakki ediyorlar.
Son dönemde gerek dünyada ve gerekse ülkemizde Islam’ın lehine gelişen konjonktüre paralel olarak M. Kemal Atatürk’ü “Islam’a hizmet eden lider” gibi takdim etme gayreti içerisine girildi. Bu anlamsız ve boş projeye hizmet edenler arasında, Yaşar Nuri Öztürk ve Sinan Meydan’ı görüyoruz.
Aslında M. Kemal Atatürk’ün Islam’a hizmet edip etmediğini onun inkılaplarında görmek mümkün… Ezan’dan “Allah” ismini çıkaran[1], Nutuk’ta, “Müslümanlığı bir yana bırakalım” diyen[2], “OKU” ayetine haşa “safsata” diyen[3], ayet okunduğunu sandığı halde bir söze “hezeyan” diyen[4] birisinin “neye” hizmet ettiği ortada.
Imam-ı Azam Ebu Hanife (radıyallahu anh) “Şeriat’a gerek yok diyen kafir olur” derken[5], M. Kemal Atatürk Şeriat’ı kaldırmıştır. Imam Gazzali (radıyallahu anh) “Hilafet farzdır” derken[6], M. Kemal Atatürk Hilafeti kaldırmıştır. Kur’an’da “Kur’an ile hükmedin” mealindeki ayetler açıkça ortada iken[7], M. Kemal Atatürk Kur’an’daki kanunlar yerine batılı kafirlerin kanunlarını tercüme ettirip zorla Müslüman millete dayatmıştır.
Zaten M. Kemal Atatürk tabiatın “herşey” olduğunu ve yalnızca tabiatı kutsal saydığını kendisi söylüyor.[8]
Sinan Meydan ise, Atatürk’ün 1923 yılında Balıkesir’de Camii’de minbere çıkıp hutbe okuduğunu “Allah birdir, Şanı büyüktür. Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir.” (salavat) dediğini her fırsatta dile getiriyor. Ancak orada M. Kemal Atatürk “Anayasa Kur’an’dır” da demiştir, fakat daha sonra Kur’an’ı Anayasa yapmamıştır. Demek ki o konuşmada samimi değildi.[9] Bu konuda Sinan Meydan’a yazdığımız cevabı okumak için şu konumuza bakabilirsiniz:
M. Kemal Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi’yle ilgili « Belgelerle Gerçek Tarih
***
Bu yazımızda Sinan Meydan’nın “Elmalılı Tefsirini ve Buhari-i Şerif’i M. Kemal Atatürk tercüme ettirdi” yönündeki iddiasına cevap verilecektir.
*



***
Sinan Meydan, Elmalılı Tefsirini ve Buhari-i Şerif’i M. Kemal Atatürk’ün tercüme ettirdiğini ve hatta parasını cebinden verdiğini iddia ediyor. Bu iddia o derece atmasyon ki, (hatta atmıyor, resmen fırlatıyor) Selanikte karga kovalayan ve Kurtuluş Savaşı’nda parasızlıktan yakınan M. Kemal’in bu parayı nereden bulduğunu sorma ihtiyacı bile hissetmiyorum.
Kaldı ki, Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Buhari-i Şerif’in ve dini kitapların Türkçe’ye çevrilerek yayınlanması; 1. Meclis’in “sarıklıları”arasında sayılan Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi’nin meclise verdiği 21.02.1341 tarihli takrir ile mümkün olabilmiştir. Bırakın M. Kemal Atatürk’ün Elmalılı Tefsiri ve Buhari-i Şerif’i tercüme ettirmesini, takririn altında 50 küsur Mebusun imzası bulunduğu halde M. Kemal’in takrirde imzası bile yok.[10]

Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Buhari-i Şerif’in ve dini kitapların Türkçe’ye tercüme edilmesi için takrir veren Eskişehir Mebusu“sarıklı Abdullah Azmi Efendi (Torun)
***





Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Buhari-i Şerif’in ve dini kitapların Türkçe’ye tercüme edilmesi için Eskişehir Mebusu “sarıklıAbdullah Azmi Efendi’nin Meclis’e verdiği takririn tutanağı***
Bu takrirden sonra Diyanet Işleri Reisliği, Meclis’in tahsisatına binaen Kur’an-ı Kerim’in Türkçe’ye çevrilmesi işini Mehmed Akif’e, tefsir kısmının yazımını Elmalılı Hamdi Yazır’a ve Buhari-i Şerif’in tercümesi işini de Babanzade Ahmed Naim’e havale etmiş, bazı siyasi saiklerle Mehmed Akif aldığı ücreti iade edince, ister istemez bu vazife de Elmalılı’nın üzerine kalmış, o da 1926′dan itibaren bu vazifeyi kemal-i itina ile yerine getirmeye başlamıştır.[11] 1934′de Babanzade’nin vefatı dolayısıyla, Buhari’nin tercümesini ikmal etmek vazifesi Kamil Miras’a verilmiştir.
Mukavele gereği tercüme için Mehmed Akif Ersoy’a 6000 TL, Elmalılı Hamdi Yazır’a da 6000 TL verilecektir. Her ikisine de 1000‘er lira avans verilir.[12]

Araştırmacı yazar Übeydullah Kısacık’ın ”Bir Istiklâl Aşığı Mehmed Akif” kitabından naklen 10 Ekim 1925 tarihini taşıyan orijinal belge. Diyanet Işleri Başkanlığı’nca, Mehmed Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır’a, hizmetlerine karşılık biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılacağına dair Beyoğlu 4. Noteri’nde yapılan sözleşme. Sözleşmede Mehmed Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır’ın yanı sıra Diyanet Işleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’nin imzaları bulunuyor. Hani M. Kemal Atatürk parayı cebinden vermişti?***
Lakin Mehmed Akif, ilk yıllardaki şartların değişip, daha sonra hazırladığı Kur’an çevirisinin istemediği bir maksad için kullanılacağını anlayınca, aldığı ücreti iade edip bu işten vazgeçmiş, tüm ısrarlara rağmen çevirisini yetkililere teslim etmemiştir. M. Kemal Atatürk’ün “Islam’ın Türkleştirilmesi Projesi” çalışmalarına katılan Sadettin Kaynak’ın hatıralarında aktardığına göre, 1932 Ramazanı’nda kullanılan Cemil Said’in Türkçe Kur’an-ı Kerim (Istanbul 1924) adlı çevirisinin hatalarla dolu olduğu anlaşılınca, M. Kemal Atatürk, “Bu tercümeyi bırakalım, Mehmed Akif’in tercümesini alalım” demiş ve fakat bütün aramalara rağmen, Akif’in Mısır’da bulunan tercümesi bir türlü ele geçirilememişti.[13]
M. Kemal Atatürk, Mehmed Akif Ersoy Türkiye’ye döndükten sonra da bu çabalarından vazgeçmemiş, hatta kendisine, farklı zamanlarda aracı olarak çeşitli kimseleri göndermiş, ancak bir netice alamamıştır.[14]
Mehmed Akif Ersoy, meali, M. Kemal Atatürk’ün “Islam’ın Türkleştirilmesi Projesi” ucubeliğine alet edeceğini anlayınca Prof. Ekmeleddin Ihsanoğlu’nun babası Mehmed Ihsan Efendi’ye mealin yakılmasını vasiyet etmiş. O da oğlu ve şimdiki İKÖ Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin Ihsanoğlu’ndan Mehmed Akif’in vasiyetini yerine getirmesini istemiş ve Mehmed Akif’in meali:
- Prof. Dr. Ekmeleddin Ihsanoğlu,
- Osman Saraç (El Ezher mezunu-Vaizlik ve Adalet Partisi Tokat milletvekilliği yaptı),
- Prof. Dr. Ibrahim Sabri Bey (Son Osmanlı Şeyhulislamı Mustafa Sabri Bey’in oğlu),
- Ismail Hakkı Şengüler (El- Ezher mezunu- Bu yakma işlemini hatıralarında nakleden kişi – Adalet Partisi Eski Malatya milletvekili- Yayınevi sahibi)
ve
Ali Ihsan Okur’un (Ankara Üniversitesi, Ilahiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi)
gözetiminde yakılmıştır.
Yakma işleminden sonra, Ibrahim Sabri Bey hemen orada, Yakılan Tercüme adlı bir dörtlük söyler:
“O bir eserdi ki yangın denilse lâyıktı
Eğer kalaydı yakar, kül ederdi imanı.
O bir ateşti ki sönmezdi etmeden ihrak.
Yakıldı, sönmesi kurtardı nass-ı Kuran’ı”[15]
Prof. Dr. Ekmeleddin Ihsanoğlu, Mehmet Akif’in Kur’an mealinin yakılmasını istemesinin sebebini, Sinan Meydan’ın iddiasının aksine, şu sözlerle anlatıyor:
“O dönem Türkiye’de Kuran’ın Türkçe okunacağı meselesi tartışmaya başlanmıştı. Ezan Türkçe okunuyordu. Bu durum Akif ve kendisi gibi düşünenler için kabul edilebilir bir husus değildi. Kendi yaptığı tercümenin bu yolda kullanılabileceği endişesiyle istemedi.”[16]
Sinan Meydan, Mehmed Akif’in meali yetersiz gördüğünden dolayı teslim etmediğini iddia ediyor. Oysa olayın tanıklarından Prof. Dr. Ekmeleddin Ihsanoğlu’nun açıklaması gayet net.

***


M. Kemal Atatürk’ün “Islam’ın Türkleştirilmesi Projesi”ne dair gelişmeler dönemin gazete sütunlarında***
Elmalılı Hamdi Yazır ise, hem çeviri, hem de tefsir kısmını deruhte etmek suretiyle üzerine düşen vazifeyi yerine getirmiş ve nitekim eser de 1935-1938 yılları arasında yayınlanmıştır. Ancak Elmalılı’nın meydana getirdiği bu eserin bilhassa çeviri kısmı, beklenenin tam aksine çıkmıştır. Elmalılı’nın Türkçesini takdir yetkisi olanların da teyid edecekleri üzere, kendisinin çeviri kısmında kullandığı Türkçe ile, diğer kısımlarda kullandığı Türkçe birbirinden farklıdır ve bunun nedeni de Akif’in gerekçesiyle aynıdır. Çünkü diğer yazılarında yok denecek kadar devrik cümleler kurmuş, adeta okuyuşu kolaylaştıracak unsurlara riayet etmekten alabildiğine kaçınmıştır. Nitekim çevirisindeki sözdizimini ve sözcük seçimlerini tedkik edecek olanlar, bu tesbitimizi teyid edecek bir neticeyle karşılaşacaklardır.[17]
Elmalılı Hamdi Yazır ve Mehmed Akif Ersoy, M. Kemal Atatürk’ün bu tercümeleri Türkçe ibadet ucubeliğine alet edeceğini fark etmişler ve haklı olarak bunun önüne geçmek istemişlerdir. Neticede Mehmed Akif meali teslim etmeyi reddetmiş ve Elmalılı Hamdi ise Türkçe ibadet projesini engellemek maksadıyla mealde kulağa hoş gelmeyecek şekilde devrik cümleler kurmuştur.
Nitekim M. Kemal Atatürk’ün “Islam’ın Türkleştirilmesi Projesi”ne bizzat katılan Sadettin Kaynak bunu şöyle itiraf etmektedir:
“Atatürk’ün arzusu; Kur’an’ın Türkçesinin de aslı gibi makam ve lahn (ezgi) ile okunması merkezinde idi. Fakat bu bir türlü olmuyordu. Çünkü tercüme nesirdi (düz yazı). Bununla beraber, iyi bir nesir de değildi. Kur’an’ın edaya gelmesi, lahn ile okunmaya uyması Arap dilinin medler, gunneler, idgamlar ve bunlara benzer hususiyetleri oluşundan başka, bir de Kur’an’ın kendisine has olan nefes alma için secaventleri (duraklama işaretleri), seci ve kafiye’ye benzeyen, fakat seci ve kafiye olmayan; şiire benzeyen, fakat şiir olmayan; nesre benzeyen, fakat nesir olmayan, sözün kısası herşeyiyle, her haliyle metni gibi okunmasının da bir mucize oluşundan ileri geliyordu. Türkçe tercümesinde bu vasıfların hiçbiri yoktu ve bir türlü olmuyordu, olamıyordu.”[18]
Elmalılı merhum, ilmi dirayetinin yanısıra siyasi dirayetini de tebarüz ettirmekten asla çekinmemiş ve “Haşa Türkçe Kur’an!” şeklinde sarfettiği bir ifadenin mukaddimeden çıkarılması istendiğinde, bu isteği kabul eder görünüp bilahare kemalist zihniyetlilere daha ağırını yazmıştır: “Türkçe Kur’an mı var behey şaşkın!?”[19]
Hak Dini Kur’an Dili 1936-1938 arasında tamamlandı ve 1935-1939 arasında dokuz cild olarak 10 bin takım bastırıldı. Iki bin takımı Elmalılı Hamdi Yazır’a verildi. Kalan 8 bin takım din adamları olmak üzere kamuoyunun önde gelen isimlerine ücretsiz olarak dağıtıldı. Dolayısıyla halk o dönem bu tefsirden istifade edememiştir.
Okullarda da bu tefsirin okutulduğuna dair bir kayıt yok.[20] Ancak Milli Eğitim Bakanlığı M. Kemal Atatürk’ün emriyle dinsiz Jean Meslier’in “Sağduyu, Tanrısızlığın Ilmihali” isimli kitabını “Akl-ı Selim” adıyla basmıştı.[21] Ateist Papaz Jean Meslier’in yazdığı “Sağduyu, Tanrısızlığın Ilmihali” isimli kitabı evvela Abdullah Cevdet eski yazıyla tercüme edip, 29 Aralık 1928′de “En büyük acizden, en büyük iktidara” diye Atatürk’e takdim etmişti.
548 sahife olan bu kitabı Atatürk dikkatle okuduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı tarafından devlet matbaasında basılmasını emretmiş ve kitap; “Aklı selim” adıyla yayınlanmıştı.
Tanrı tanımazlık ile “Aklı selim”lik nasıl bağdaşır?

Abdullah Cevdet’in 1928′de eski yazıyla tercüme ettiği ateist Jean Meslier’in“Tanrısızlığın ilmihali” mahiyetindeki “Sağduyu” isimli kitabı***[21] no’lu dipnota dair… Milli Eğitim Bakanlığı’nın M. Kemal Atatürk’ün talimatıyla bastığı dinsiz Jean Meslier’in “Sağduyu, Tanrısızlığın Ilmihali” isimli kitabı***
Farzedelim ki Kur’an’ı -haşa- M. Kemal Atatürk tercüme ettirmiştir. Bu, onun Islam’a hizmet ettiğini mi gösterir? O halde “Tanrısızlığın ilmihali” isimli ateist düşüncenin ürünü olan kitabı tercüme ettirmesi de M. Kemal Atatürk’ün “ateizme” hizmet ettiğini göstermez mi? Üstelik tefsir, sadece kamuoyunun önde gelen isimlerine dağıtılmış; buna karşılık “Tanrısızlığın ilmihali” ise Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmıştır!
www.arastiralim.com sitesinden naklen gizli ateist rahip Jean Meslier‘in kitabından bazı alıntı başlıklar:
“Bir Allah’a inanmak gereksizdir en doğrusu onu hiç düşünmemektir.
Şeytan da dinler gibi rahipleri zengin etmek için icat edilmiştir.
Dünya yaratılmamıştır ve madde kendi kendine hareket eder.
Güneşe tapmak, bir ruha tapmaktan daha az akla aykırıdır.
Ilk günah ve şeytan hakkında dini hikâyelerin saçmalığı.
Allah’a inanmak otomatik bir çocukluk alışkanlığıdır.
Din pandora kutusudur ve bu uğursuz kutu açılmıştır.
Allah’ın lütfu denilen şey boş bir kelimeden ibarettir.
Her varlık maddenin bağrından çıkmıştır.
Din, safdillik üzerine kurulmuştur.
Sözde mucizelerin saçmalığı.
Bütün dinler hoşgörüsüzdür.
Rahiplerin şarlatanlıkları.
Her din bir saçmalıktır.”
Yukarıdaki başlıklara günümüz aklı ile bakılırsa ne kadar çocuksu ve saçma oldukları görülecektir. Fakat yazılanların zamanında ne kadar mantıklı göründüğünü ve etkili olduğunu da görebiliriz.
***
Madem kemalistler Kur’an-ı Kerim’i anlamayı çok istiyorlar, o halde kemalistlere Elmalılı Hamdi Yazır’ın mealinden (sadeleştirilmiş) birkaç ayet meali takdim edelim. Ayet meallerini okuduktan sonra sizi, M. Kemal Atatürk’ün yaptıklarının bu ayetlerle ne kadar mutabık olduğunu düşünmeye davet ediyorum.

Işte Elmalılı mealinden birkaç Ayet meali:
Al-i Imran Suresi
23 – Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanlar,aralarında hüküm vermek için Allah’ın kitabına davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.
***
Nisa Suresi
60 - Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.
61 - Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve Peygambere gelin!” denince,münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.
62 - Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: “Biz sadece iyilik etmek ve arayı bulmak istedik.” diye Allah’a yemin ediyorlar.
***
Maide Suresi
44 - İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat’ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah’ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
49 - Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah’ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
50 - Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum içinAllah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?
***
Casiye Suresi
18 – Sonra (Ey Muhammed) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibikıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.
***
M. Kemal Atatürk’ün laik, kemalist Türkiyesi’nde “Allah’ın indirdiğiyle”, yani Kur’an ve Sünnet ile mi hükmediliyor?

**********

KAYNAKLAR:
[1] Kemal Atatürk’ün eseri: Kuran ve Ezan’ın yasaklanması:
Kemal Atatürk’ün eseri: Kuran ve Ezan’ın yasaklanması « Belgelerle Gerçek Tarih
[2] Müslümanlığı bir yana bırakmak ne demek ? – M. Kemal Atatürk Nutuk’ta ne demek istedi? :
Müslümanlığı bir yana bırakmak ne demek ? – M. Kemal Atatürk Nutuk’ta ne demek istedi? « Belgelerle Gerçek Tarih
[3] M. Kemal Atatürk: “Ikre, Bismi, Rabbi safsatası” (haşa) :
M. Kemal Atatürk: “Ikre, Bismi, Rabbi safsatası” (haşa) « Belgelerle Gerçek Tarih
[4] M. Kemal Atatürk’ten dinimiz Islam’a hakaret: “Hezeyan !” :
M. Kemal Atatürk’ten dinimiz Islam’a hakaret: “Hezeyan !” « Belgelerle Gerçek Tarih
[5] İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.a) Şeriat hakkında ne dedi? :
İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.a) Şeriat hakkında ne dedi? « Belgelerle Gerçek Tarih
[6] Imam Gazzali’nin (rh.a) Hilafet hakkındaki sözleri için bakınız; Kadir Çandarlıoğlu, Belgelerle Gerçek Tarih, kitabı üctetsiz indirebilirsiniz:
Belgelerle Gercek Tarih, Kadir Candarlioglu.pdf , sayfa 612, 613.
[7] Kur’an Nizamı (Hilafet/Şeriat/Hüküm/Kanun) ile ilgili bir kaç Ayet-i Kerime:
Kur’an Nizamı (Hilafet/Şeriat/Hüküm/Kanun) ile ilgili bir kaç Ayet-i Kerime « Belgelerle Gerçek Tarih
Ayrıca bakınız; Türkiye’de Laik Sistemden dolayı uygulanamayan bir Ayet:
Türkiye’de Laik Sistemden dolayı uygulanamayan bir Ayet « Belgelerle Gerçek Tarih
- Şeriat hükümleri ve hikmetleri – KISAS (Katilin hükmü) :
Şeriat hükümleri ve hikmetleri – KISAS (Katilin hükmü) « Belgelerle Gerçek Tarih
[8] Atatürk ve din – Atatürk ve Islam – Atatürk ateist mi? Kemal Atatürk müslüman mı? Atatürk tabiata mı tapıyor? :
Atatürk ve din – Atatürk ve Islam – Atatürk ateist mi? Kemal Atatürk müslüman mı? Atatürk tabiata mı tapıyor? « Belgelerle Gerçek Tarih
[9] M. Kemal Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi’yle ilgili:
M. Kemal Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi’yle ilgili « Belgelerle Gerçek Tarih
[10] TBMM Zabıt Ceridesi, Devre 2, Içtima Senesi 2, Içtima 61, cild 14, sayfa 222, 223. 21.02.1341 Cumartesi.
[11] Dücane Cündioğlu, Türkçe Kur’an ve Cumhuriyet Ideolojisi, Kitabevi Yayınları, 1. Baskı, Istanbul 1998, sayfa 56.
[12] Mehmet Karagözoğlu, M. Âkif’in Kur’an Meali ve Mealin Yakılması Olayı, Dil ve Edebiyat Dergisi, sayı 37, Ocak 2012.
[13] Sadettin Kaynak, Hatıralar, Osman Ergin, “Türkiye Maarif Tarihi” içerisinde, Istanbul 1943, cild 5, sayfa 1634,1635.
Ayrıca bakınız; Sadettin Kaynak, Atatürk Dolmabahçe’de ilk Türkçe Kur’an’ı Nasıl Okudu? [ - Niyazi Ahmet Banoğlu, Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk, Istanbul 1955, cild 3, sayfa 83.
- Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk: Siyasi ve Hususi Hayatı, Istanbul 1963, sayfa 178-180.
- Niyazi Ahmet Banoğlu, Atatürk’ün Istanbul’daki Hayatı, Istanbul 1974, cild 2, sayfa 351,352.
Sadi Borak, Atatürk ve Din, Istanbul 1997, 1. Baskı 1962, sayfa 76-78.]
[14] Mithat Cemal Kuntay, Ölümünün 50. Yılında Mehmet Akif, Ankara 1986, sayfa 195 – 198.
[15] Mehmet Karagözoğlu, M. Âkif’in Kur’an Meali ve Mealin Yakılması Olayı, Dil ve Edebiyat Dergisi, sayı 37, Ocak 2012.
[16] Akif’in Kuran’ını birlikte yakmışlar, Hürriyet Gazetesi 22 Haziran 2004.Hürriyet Arama Mobil
[17] Bu konudaki misallere kolay ulaşabilmek bakımından bakınız; Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili: Kur’an-ı Kerim ve Meali, (Hazırlayan Dücane Cündioğlu), Istanbul 1993.
[18] Sadettin Kaynak, Hatıralar, Osman Ergin, “Türkiye Maarif Tarihi” dahilinde, Istanbul 1943, cild 5, sayfa 1633, 1634.
[19] Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Istanbul 1960, cild 1, sayfa 15.
[20] M. Kemal Atatürk Din derslerini ve Imam Hatipleri kaldırmadı yalanı:
M. Kemal Atatürk Din derslerini ve Imam Hatipleri kaldırmadı yalanı « Belgelerle Gerçek Tarih
[21] Milli Eğitim Bakanlığı’nın M. Kemal Atatürk’ün talimatıyla bastığı dinsiz Jean Meslier’in “Sağduyu, Tanrısızlığın Ilmihali” isimli kitap:
Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali - Jean MESLIER | Günlük Kitap

30356
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ayrıca belirtmek isterimki Ölmüş birisinin arkasından konuşmak ne kadar Müslümanlıktır?

"Ölülerinize sövmeyiniz." (Buhari, Cenâiz 96.)

Abdullah b. Ömer'den rivayet edilen bir hadiste de "Ölülerinizin iyiliklerini, güzelliklerini anın ve kötülüklerini sarfı nazar edin." buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 33, c. II, s. 215; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 49, c. IV, s. 275.)

Hazreti Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

Hazreti Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."

Nisa/148: Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.

"Ölülerinize sövmeyiniz." (Buhari, Cenâiz 96.)
Hadiste, "Ölülerinize" diyor, yani sizden olan, sizin gibi şeriatçı olan ölülere diyor!

Tebbet suresinde Ebu Leheb'e kıyamete kadar lanet okur, söveriz.


Yaptığımız Gıybet mi?


Bizim yaptığımız; “Haram olmayan (Caiz) Gıybet”tir
Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir. Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Fakat istisnalar vardır…
Şuralarda gıybet câizdir:
İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır:
1 – Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmu engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.
2 – Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.
3 – Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak doğru bilgi (fetva) alma teşebbüsünde bulunabilir.
4 – Halkı korumak, onlar için hayırlı olacağı kanaatiyle ilgililere bildirmek için ayıplar ve günahlar açıklanabilir; bazı durumlarda bu caiz değil, gerekli (farz) olur. Mahkemede şahitlik edecek şahısların da “yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren” kusurları hakime bildirilir.
5 – Bir kimse diğeri ile evlenmek, ortak veya komşu olmak, ona bir şeyi emanet etmek, onunla bir iş yapmak, ondan din ilmi öğrenmek… istediğinde kendini korumak isteyen taraf, karşı tarafı tanıyan birisine “onun nasıl bir kimse olduğunu” sorarsa, bildiği kusurlarını açıklaması gerekir.
6 – Kamu görevinde istihdam edilen bir kimse ya buna ehil değilse veya görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren bir günahı ve ahlaki kusuru varsa, bunları bilen kimse, o şahsın amirine –kamuyu korumak maksadıyla- durumu bildirmekle yükümlüdür.
7 – Günahını ve kusurunu gizlemeyen, açıkça yapan ve gösteren kimsenin bu davranışlarını konuşmak, haram olan gıybete girmez.
8 – Bir kimsenin “topal, kel, kör, köse” gibi bir lakabı varsa ve o kimseyi anlatmak (tarif etmek, tanıtmak) için bunları zikretmek gerekiyorsa mesela “Topal Osman” denir ve bu haram olan gıybete girmez.
Bütün bu istisnaların ayetlerde ve hadislerde dayanakları vardır.
Örneğin bu hususta bir Hadis-i Şerif şöyle;
Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekiniyorsunuz? İnsanlar onları ne zaman tanıyacak? Onların kötü eylemlerini anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar, zarar görmekten korunsunlar. (Beyhaki)
***
Başka bir misal;
Muşriklerin ileri gelenleri, Ebû Talib’e gelerek;
Ey Ebû Talib; yeğenin putlarımıza ve dinî inançlarımızı kötüledi, akılsız olduğumuzu, babalarımızın, dedelerimizin yanlış yolda gitmiş olduklarını söyleyip durdu. Şimdi sen, ya onu bunları yapmaktan ve söylemekten alıkoy veya aradan çekil.” dediler.
Bu ve diğer haberler Peygamberimize (sallallahu aleyhi sesellem) ulaşınca:
Bunu bilesin ki, ey amca! Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm.” demiştir.
(Sîretu İbn Hişam, 1/266; İbnu Seyyid’n-nas,Uyunu’l-eser, 1/132; İbn Kesir, es-Sîretu’n-Nebeviye, 1/474; Beyhakî, Delail’u’n-Nübüvve-şamile- 2/63; Taberî, 2/218-220).



MUBAH OLAN GIYBET

Bilesin ki gıybet ancak, kendisine başka yolla ulaşmak mümkün olmayan sahih, şer'î bir sebeble mubah olur.
Gıybeti mubah kılan sebebler altıdır:

1. Tezallum. Zulme uğramış bir kimsenin, hükümdar veya hâkim gibi, zâlime karşı kendisine yardımcı olabilecek yetki ve kudrete sahib birine gidip "Falan bana şöyle şöyle haksızlık etti" demesi câizdir.

2. Bir kötülüğün önlenmesi veya bir asînin yola getirilmesini temin için yardım istemek.
Kişinin, güçlü olduğunu sandığı bir kimseye gidip sırf bir kötülüğü ortadan kaldırmak niyetiyle, "Falanca şu kötü işleri yapıyor, onu bundan alıkoy" demesi câizdir. Böyle bir niyet taşımazsa, bu yaptığı haramdır.

3. Fetvâ almak.
Bir kişinin mufti'ye gidip "Babam, kardeşim, kocam veya falan adam bana zulmetti. Bunları yapmaya hakları var mıdır? Bundan kurtulmamın, hakkımı almamın ve haksızlığı önlememin yolu nedir?" gibi sözler söylemesi, ihtiyaçtan dolayı câizdir.
Ancak, "Şöyle şöyle yapan bir kimse veya bir eş hakkında ne dersiniz?" diye üstü kapalı olarak durumu arzetmesi ihtiyata daha uygun ve fazilete daha muvafık olur.
Nitekim böyle bir uslubla da maksad hasıl olur. Bununla beraber, inşeAllah aşağıda zikredeceğimiz Hind'in rivayet ettiği hadiste olduğu gibi haksızlık eden şahsın açıkça söylenmesi de câizdir.

4. Müslümanları şerden sakındırmak ve iyiliklerini istemek (nasihat). Bunun çok çeşitli uygulaması vardır:
a) Hadis râvilerinden ve şâhidlerden kusurlu olanları cerhetmek. Bu, müslümanların icmâı ile câizdir. Hatta yerine göre vâcib bile olur.
b) Bir kimse ile dünürlük, ortaklık, komşuluk, alış-veriş vs. yapılmak, emânet bırakmak istenildiği zaman ve benzeri durumlarda kendisine danışılan kişinin bildiğini gizlememesi, aksine, büyük bir hayırhahlıkla bildiklerini olduğu gibi söylemesi gerekir.
c) Dini ve din bilimlerini öğrenmek isteyen birinin, bid'atçı veya günahkâr (fâsık) bir hocadan ders aldığına şâhid olup zarar göreceği endişesine kapılan kimsenin, o öğrenciye öğüt verip hocasının halini açıklaması gerekir. Bu da yine sırf öğüt vermek maksadına yönelik olmalıdır. Bu iş tehlikeli ve yanılgıya açıktır. Çünkü uyarıda bulunan kişi çekememezlik duygusuna kapılmış olabilir. Şeytan onu yanıltabilir. Bu noktada çok uyanık ve dikkatli olmak gerekir.
d) İster ehli olmadığı için, ister günahkâr olduğu için isterse başkaları tarafından yanıltıldığı için yahud daha başka bir sebebten dolayı üstlendiği görevi gerektiği şekilde yapmayan bir yetkilinin durumunu daha üst bir yetkiliye bildirmek suretiyle o görevlinin dürüst hareket etmesini sağlamasını veya onu görevden uzaklaştırarak lâyık olan bir başka kişiyi görevlendirmesini sağlamaya çalışmak, onu buna teşvik etmek câiz ve gereklidir.

5. Fıskı ve bid'atçılığı âşikar olan kimsenin, meselâ açıkta şarap içmek, insanların malına el koymak, haksız öşür almak, haraç kesmek, zorla baş olmaya, başa geçmeye çalışmak, kötü ve gayri meşrû işlere yönelmek gibi tavırlar gösteren kimsenin hakkında konuşmak câizdir. Çünkü kendisi kötülüğünü açığa vurmuştur. Ancak onun açığa vurduklarının dışındaki başka ayıplarının anılması -onların da söylenmesini gerektiren daha başka sebeb veya sebebler yoksa- haramdır.

6. Târif etmek. Bir insan şaşı, topal, sağır, kör ve buna benzer başka lakablarla biliniyorsa, onu sırf tarif edebilmek için bu lakabları kullanmak caizdir. Ancak bu lakabların, kişinin değerini düşürme amacıyla takılması haramdır. Böyle lakablarla bilinen kişilerin bu lakaplar söylenmeden târif ve tanıtımı mümkün olduğu sürece bunları kullanmamak daha doğrudur.
Gıybetin câiz olduğu yerler konusunda bu altı sebebi âlimler ortaya koymuşlardır. Bunların çoğunda da ulemanın görüş birliği vardır. Bu husustaki deliller, sahih ve meşhur hadislerdir.
Şimdi onlardan bazılarını görelim.

Hadisler

عَنْ عَائِشَةَ رضي اللَّه عَنْهَا أن رَجُلاً استأْذَن عَلى النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقَالَ : « ائذَنُوا لهُ، بئس أخو العشِيرَةِ ؟
متفقٌ عليه . احْتَجَّ بهِ البخاري في جَوازِ غيبةِ أهلِ الفسادِ وأهلِ الرِّيبِ
Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre bir adam, Peygamber'in yanına girmek için izin istedi.
Bunun üzerine Peygamber: - "Kabilesinin kötü adamıdır ama, izin verin ona" buyurdu.
(Buhârî, Edeb 38, 48; Muslim, Birr 73; Ebu Dâvûd, Edeb 5)

Açıklamalar
Hadisimize ait rivayetin tamamı, olayı iyice kavramamızı sağlayacak niteliktedir. Olayla ilgili anlatım özetle şöyledir:
Uyeyne İbni Hısn veya Mahreme İbni Nevfel olduğu tahmin edilen şahıs, Efendimiz'in huzuruna girmek için izin ister. Gelenin kimliği kendisine bildirilince Efendimiz, "Kabilesinin kötü adamıdır ama, izin verin ona, gelsin bakalım" anlamındaki sözünü söyler:
Efendimiz gelen kişi hakkında böyle bir beyanda bulunduktan sonra adamı huzuruna kabul eder ve kendisine yumuşak davranır, konuşur-görüşür ve adam memnun olarak ayrılır.
Efendimiz'in, gıyabında kötü olduğunu söylediği kişi ile normal birisiymiş gibi görüşüp konuşması Âişe'nin dikkatini çeker ve bunun hikmetini sorar.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
- "Ey Âişe! Kıyamet günü Allah katında en kötü durumda kalacak kişi, insanların şerrinden çekindikleri için kendisini terk ettikleri kimsedir."
Sahîhayn'daki bir rivayette de "sözle veya fiille haddi aşmasından, bir kötülük yapmasından korkulduğu için kendisinden uzak durulan kimsenin en kötü kişi olduğu" belirtilmektedir.
Efendimiz, Âişe'ye verdiği bu cevabla, bir taraftan, kendisini ziyaret eden kişinin zararını önlemek maksadıyla onu idare ettiğini ortaya koyarken, bir taraftan da "Ben ona yumuşak davrandım, eğer gıyâbında söylediğimi yüzüne karşı söyleseydim, benim kendisini inciteceğim endişesiyle beni terk ederdi, o takdirde ben de kötülerden olurdum" demek istemiş olabilir.

Önce Peygamber Efendimiz'in bu şahıs hakkındaki değerlendirmesinin tamamen doğru olduğunu bilmemiz gerekir. Nitekim Uyeyne İbni Hısn Ebu Bekir'in halifeliği döneminde irtidad etmiş, yani dinden dönmüş, müslümanlara karşı savaşmış, sonra tekrar müslüman olmuştur. Sert, katı ve cahil bir kişi olduğu, halifeliği döneminde Ömer'e gelip çok kaba davranmasından anlaşılmaktadır (358 numaralı hadis).

Efendimiz'in, kötülüğü âşikâr olan bir kişinin durumunu bildirmek suretiyle mûminleri ondan korumak istediği açıktır. Binaenaleyh onun böyle konuşması asla gıybet değildir. Öte yandan Peygamber Efendimiz'in, o kişiyi huzuruna kabul buyurduktan sonra ona yumuşak davranması yani mudârâ etmesi, asla bir mudâhane değildir. Mudârâ, dünyanın veya dinin veya her ikisinin birden ıslahı için dünyaya ait değerleri kullanmaktır. Mudâhane (yağcılık) ise, dünya ve dünyalıklar için dinden ve dinî esaslardan vazgeçmek demektir.

Hadisten Alınması Gereken Dersler:

1. Kötülüğü açık olan kimsenin durumunu söylemek gıybet değildir. Böyle bir kişinin henüz açığa çıkmamış yönlerini söylemek ise gıybettir. Bu inceliğe dikkat etmek gerekir.
2. Zararı önlemek maksadıyla mudârâ edilebilir. Bu konuda ruhsat vardır. Mudârâ mubahdır ama mudâhane aslâ câiz değildir. Yani dünya ve dünyalıklar hatırına din ve dince kutsal sayılan değerler kimseye peşkeş çekilemez.
3. Peygamber Efendimiz, müslümanları uyarmak için onlara olan şefkat ve merhametinin gereği olarak bazı kimselerin durumlarını açıklamıştır.

وعنْهَا قَالَتْ : قَالَ رسُولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَا أَظُن فُلاناً وفُلاناً يعرِفَانِ مِنْ ديننا شَيْئاً
رواه البخاريُّ . قال الليثُ بنُ سعْدٍ أحدُ رُواةِ هذا الحَدِيثِ : هذَانِ الرَّجُلانِ كَانَا مِنَ المُنَافِقِينَ
Yine Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Falan ve falanın dinimizden bir şey bildiklerini sanmam."
(Buhârî, Edeb 59)

Açıklamalar
Kutub-i Sitte içinde sadece Buhârî'nin Sahîh'inde yer alan bu hadisin ravilerinden Leys İbni Sa'd, hadiste kendilerinden bahsedilen bu iki kişinin munâfıklardan olduğunu bildirir. Onun bu görüşü sonraki âlimlerce tartışılmıştır.
Buhârî'deki ikinci rivayette de Efendimiz, "Falan ve falanın bizim üzerinde bulunduğumuz şu dinimizi bildiklerini sanmıyorum" buyuruyor.

Efendimiz'in bu beyanları, söz konusu iki kişi hakkında bir sûizan ve kötüleme değil, başkalarının onlara bakıp yanılmamaları için mevcud durumlarını bildirmekten ibarettir. Hadiste her ne kadar zan ifadesi geçiyorsa da zannın, bir çok yerde olduğu gibi burada da "kesin bilgi ve kanaat (ilm-i yakîn)" anlamına geldiğine işaret edilmiştir.
Nitekim dilimizde de "herhalde" kelimesi, bazan "şubhe" bazan da "mutlaka, şubhesiz" anlamında kullanılmaktadır. Böylece Efendimiz, "Falan ve falan'ın bizim şu dinimizi bilmediklerini, ondan bir şey öğrenmediklerini biliyorum" buyurmuş olmaktadır. Bu da onların sebeb olabilecekleri yanılgıları önlemek için gerekli bir açıklamadır. Buradan hareketle, günümüzde çokça rastladığımız gibi, yeterli bilgisi olmadığı halde din hakkında görüş açıklayan, ahkâm kesen kimselerin bu durumlarının kamuya açıklanmasının gıybet olmadığı, hatta onların müslümanlara verecekleri zararı önlemek için gerekli olduğu anlaşılır. Nitekim, Nevevî merhum da bu kanaatte olduğu için hadisi, mubah olan gıybet konusunda zikretmiş bulunmaktadır.
Her iki hadiste kendilerine işaret edilen şahısların kimler olduğu tesbit edilememiştir. Efendimiz'in kimleri kasdettiği zamanında anlaşılmış olmasına rağmen, sonraki dönemlerde açıklanmamış ve kaynaklarda isimleri yer almamıştır. Böylece o kişilerin sonraki dönemlerde çekiştirilmeleri önlenmiştir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Müslümanları uyarmak ve uğramaları muhtemel zararlardan korumak maksadıyla bazı kişiler hakkındaki bilgileri açıklamak gıybet değildir.
2. Peygamber Efendimiz, din hakkında bilgisi olmayanların halkı yanıltmalarını önleyici açıklamalarda bulunmuştur.

وعنْ فَاطِمةَ بنْتِ قَيْسٍ رضي اللَّه عَنْها قَالَتْ : أَتيْتُ النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فقلت : إنَّ أبا الجَهْمِ ومُعاوِيةَ خَطباني ؟ فقال رسول اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :« أمَّا مُعَاوِيةُ ، فَصُعْلُوكٌ لا مالَ له ، وأمَّا أبو الجَهْمِ فلا يضَعُ العَصا عنْ عاتِقِهِ »
متفقٌ عليه
وفي روايةٍ لمسلمٍ : « وأمَّا أبُو الجَهْمِ فضَرَّابُ للنِّساءِ » وهو تفسير لرواية : « لا يَضَعُ العَصا عَنْ عاتِقِهِ » وقيل : معناه : كثيرُ الأسفارِ
Fâtıma Binti Kays (radıyallahu anhâ) şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'e geldim ve:
- Ebu'l-Cehm ve Muâviye İbni Ebu Sufyân beni istiyorlar (ne dersiniz) dedim.
Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):- "Muâviye malı olmayan fakirin biridir. Ebu'l-Cehm ise, sopasını omuzundan indirmez" buyurdu.
(Muslim, Talâk 36; Ebu Dâvud, Talâk 39; Tirmizî, Nikâh 38; Nesâî, Nikâh 22)

Muslim’in bir rivâyetinde “Ebu’l-Cehm, kadınları çokca döven biridir” ifadesi bulunmaktadır.

Fâtıma Binti Kays

İlk muhâcir sahâbi hanımlardan olan Fâtıma Binti Kays, zekâsı, güzelliği ve olgunluğu ile tanınır. Kûfe emirlerinden Dahhâk İbni Kays'ın ablasıdır. Ömer'in şehid edilmesinden sonra şûra heyeti onun evinde toplanmıştır.
Eşi Ebu Hafs İbnu’l-Muğîre kendisini boşadıktan sonra Efendimiz'in emriyle âmâ sahâbi İbni Ummu Mektum'un evinde iddetini bekledi ve daha sonra da yine Efendimiz'in tavsiyesiyle Usâme İbni Zeyd ile evlendi. Peygamber'den 34 hadis rivâyet etti. Kendisinden de başta Şâbî olmak üzere Tâbiun neslinin büyüklerinden bazıları hadis rivayet etmiştir.
Allah ondan radı olsun.

Açıklamalar

Nevevî, bu hadisi Buhârî'nin de rivayet ettiğini belirtmektedir. Ancak hadis Buhârî'de rivayet olarak geçmemekte, sadece olaya atıfta bulunulmaktadır (Buhârî,Talak 41, 42)

Hadisimiz kısaca hayat hikayesini anlattığımız Fâtıma Binti Kays'ın kocası tarafından boşanması, iddet beklemesi için Peygamber'in kendisine yer tayin etmesi ve sonra da evlenmesi ile ilgili bir dizi olayın anlatıldığı uzunca bir rivayetin sadece bir kısmını bize yansıtmaktadır. Nevevî merhum konumuzla ilgili olduğu için dünürlük yapan kişiler hakkında bilinenlerin söylenmesi gerektiğini ve bunun asla gıybet sayılmayacağını gösteren kısmını buraya almış bulunmaktadır.

Peygamber Efendimiz, görüldüğü gibi Fâtıma Binti Kays ile evlenmek isteyen Muâviye ve Ebu'l-Cehm hakkında bildiklerini Fâtıma'ya açıkca söylüyor. Birincisi için "malı olmayan fakirin teki", diğeri için de "omuzundan sopasını eksik etmeyen yani kadınları çokça döven biri" olduğunu belirtiyor.
İşte Efendimiz'in bu sözleri, kurulacak bir yuva öncesinde fikri sorulan kişinin adaylar hakkında bildiklerini herhangi bir karalama gayesi gütmeksizin söylemesinin gıybet sayılmayacağını göstermektedir. Aksi halde kendisine bu konuda fikir danışan kimseye yalan söylemiş olmak veya ondan gerçeği gizlemek gibi iki durum söz konusu olur ki, her ikisi de haramdır.

Efendimiz, Fâtıma ile evlenmek isteyen bu iki kişi hakkında görüşlerini böylece açıkladıktan sonra ona Usâme İbni Zeyd ile evlenmesini tavsiye etmiştir. Fâtıma önce istememiş ama sonunda Efendimiz'in ısrarı üzerine evlenmeyi kabul etmiştir. Neticede kendisi, bu evlilikten çok memnun olduğunu ve hatta Usâme İbni Zeyd'in olgunluğuna hayran kaldığını itiraf etmiştir. Doğrudan konumuzla ilgili olmamakla beraber, hadiste geçtiği için dikkatimizi çeken bir hususa işaret etmek yerinde olacaktır. Efendimiz, Muâviye için "malı olmayan fakirin teki" derken onun durumunu belirtmiştir. Bu sözleriyle Efendimiz, fakirlerle evlenmemek gerektiğini söylemek istememiştir. Elbette fakirlik evliliğe mani olmamalıdır. Ancak erkeğin, alacağı hanımı, yöre şartlarına göre geçindirecek bir gelire sahib olması da ailenin huzuru bakımından ihmal edilmemesi gereken önemli bir husustur. Hadisimizde bu noktaya dikkat çekilmiş olmaktadır.

Ebu'l-Cehm'in kadınları çok dövmesi de yine kadın hakları ve aile saadeti noktasından önemli bir kusurdur. Efendimiz, önce böyle bir âdeti olan erkekleri sonra da onlarla evlenecek olan hanımları uyarmış olmaktadır.

Hadisten Alınması Gereken Dersler

1. Evlenmek söz konusu olduğu zaman, fikrine muracaat edilen kişinin bildiklerini olduğu gibi söylemesi gıybet değildir.
2. İstişâre ve nasihat niyetiyle bir kimseyi kusuru ile anmak câizdir.
3. Peygamber'i dinleyip onun tavsiyelerine uymak insanı mutlu eder.
4. Fazilet ve tecrube sahibi kimselerin tavsiyelerini dinlemek daima iyidir.
5. Fetvâ verecek olan kimsenin, fetvâ isteyen kadının sesini duyması, onunla konuşması câizdir.

وعن زيْد بنِ أرْقَمَ رضي اللَّه عنهُ قال : خَرجْنَا مع رسولِ اللِّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم في سفَرٍ أصاب النَّاس فيهِ شِدةٌ ، فقال عبدُ اللَّه بنُ أبي : لا تُنْفِقُوا على منْ عِنْد رسُولِ اللَّه حتى ينْفَضُّوا وقال : لَئِنْ رجعْنَا إلى المدِينَةِ ليُخرِجنَّ الأعزُّ مِنْها الأذَلَّ ، فَأَتَيْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم، فَأَخْبرْتُهُ بِذلكَ ، فأرسلَ إلى عبد اللَّه بن أبي فَاجْتَهَد يمِينَهُ : ما فَعَل ، فقالوا : كَذَب زيدٌ رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَوقَع في نَفْسِي مِمَّا قالوهُ شِدَّةٌ حتى أنْزَل اللَّه تعالى تَصْدِيقي: { إذا جاءَك المُنَافِقُون } ثم دعاهم النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، لِيَسْتغْفِرَ لهم فلَوَّوْا رُؤُوسَهُمْ
متفقٌ عليه
Zeyd İbni Erkam radıyallahu anh şöyle dedi:
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in maiyyetinde bir sefere çıkmıştık. Müslümanlar büyük bir yokluk ve sıkıntı içindeydi. Asker arasında bulunan Abdullah İbni Ubey, yandaşlarına:
- Allah'ın elçisinin çevresindekilere sakın bir şey vermeyin ki, onu terk etsinler. Eğer Medine'ye dönersek, güçlü olanlar güçsüzleri oradan mutlaka çıkarıp atacaktır, dedi.
Ben de gidip bu olayı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e haber verdim. Peygamber aleyhisselâm Abdullah'a adam gönderip durumu soruşturdu. O böyle bir söz söylemediğine dair yemin üstüne yemin etti. Bunun üzerine sahâbîlerden bazıları "Zeyd, Peygamber'e yalan söyledi" dediler.
Allah Teâlâ, benim doğru söylediğimi tasdik eden "Munâfıklar sana geldikleri zaman..." diye başlayan Munâfıkun suresi'ni Nebî sallallahu aleyhi ve selleme indirinceye kadar, onların bu sözlerinden dolayı son derece üzüldüm. Daha sonra, Peygamber kendilerine istiğfar etmek için onları davet etti, fakat onlar buna da yanaşmadılar.
(Buhârî, Tefsîru sûre (63),1; Muslim, Sıfâtu'l-munâfıkîn 1; Tirmizî, Tefsîru sûre (63)

Açıklamalar

Değişik anlatımlarıyla kaynaklara intikal etmiş bulunan olay, Munâfıkun suresinin nuzul sebebidir. Zeyd İbni Erkam radıyallahu anh'ın açıkça söylemediği sefer, meğâzî müelliflerinin büyük çoğunluğunun kabul ettiğine göre Mustalıkoğulları Gazvesi'dir.

Müslümanların bu gazvede çektikleri yiyecek sıkıntısı karşısında, Medineli münâfıkların reisi Abdullah İbni Ubey, kendi yandaşlarına ellerindeki imkânlardan müslümanlara vermemelerini tenbih etmiş, onların bu sıkıntıları bahâne ederek Peygamber'in etrafından dağılacaklarını hayal etmiş veya böyle bir sonucu hazırlamaya çalışmıştır.
Yandaşlarını cesaretlendirmek için de, Medine'ye dönüldüğü zaman güçlü olan kendilerinin, zayıf gördükleri müslümanları Medine'den çıkaracakları vâdinde bulunmuştur. Bu sözleri duyan Zeyd İbni Erkam, durumu Peygambere ulaştırmıştır. Aslında hadisin bizim konumuzu ilgilendiren yeri burasıdır. Munâfık olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinen İbni Ubey'in sözlerini ve geliştirmeye çalıştığı müslümanlar aleyhindeki planlarını gidip müslümanları koruma amacıyla Peygamber'e haber vermek asla gıybet değildir. Zaten Efendimiz de Zeyd'i bu davranışından dolayı ikaz etmemiştir. Durumu tahkik etmiş, munâfıkların yemin ederek olayı inkar etmeleri üzerine, Zeyd'in yanılmış olabileceği kabul edilmiştir. Zeyd ise, bu duruma düşmüş olmaktan dolayı çok üzülmüştür. Hatta bazı rivayetlerde çadırına kapandığı ve kimse ile görüşmek istemediği anlatılmaktadır. Yine başka bazı rivâyetlerde Peygamber'in Zeyd'e kulağının yanılmış olabileceğini söylediği, Zeyd'in bundan çok muteessir olduğu da yer almaktadır.
Zeyd'i tasdik eden ve munâfıkların kesin yalan söylediklerini ve Zeyd'in haber verdiği niyet ve sözlerini de aynen nakleden Munâfıkûn sûresi inzal buyurulunca, Peygamber Zeyd'i çağırıp mubârak elleriyle kulaklarını okşayarak, "Allah Teâlâ, kulağını doğruladı" buyurmuştur.
Bu sebeble daha sonraları olayı bilenler arasında Zeyd İbni Erkam, "kulağı Allah Teâlâ tarafından tasdik edilmiş kişi" diye anılmıştır.
Burada yeri gelmişken her ikisi de iki yüzlülük demek olan iki terimin, nifak ile riyânın farkına işâret edelim. Riyâ ibâdette, nifak itikadda iki yüzlülük demektir. Buna göre her munafık aynı zamanda murâîdir. Ancak her murâî, munâfık değildir. Çünkü imanı sağlam olanlar da amellerinde herhangi bir sebeble riyâ (gösteriş) yapabilir. Çünkü riyâ Allah'a yaptığı ibâdette halka dönük niyetler taşımaktır. Nifak ise, özünde iman bulunmadığı halde, sözde mûmin görünmektir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Nifâkı ve fıskı belli kişilerin sözlerini yetkililere ulaştırmak onların gıybetini yapmak demek değildir.
2. Zeyd İbni Erkam faziletli ve haklılığı vahiyle ortaya konulmuş bir sahâbîdir.
3. Cebhede İslâm ordusu aleyhindeki sözleri ve faaliyetleri komutana haber vermek gerekir.

وعنْ عائشةَ رضي اللَّه عنها قالتْ : قالت هِنْدُ امْرأَةُ أبي سُفْيانَ للنبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إنَّ أبا سُفيانَ رجُلٌ شَحِيحُ ولَيْس يُعْطِيني ما يَكْفِيني وولَدِي إلاَّ ما أخَذْتُ مِنه ، وهَو لا يعْلَمُ ؟ قال : « خُذِي ما يكْفِيكِ ووَلَدَكِ بالمعْرُوفِ
متفقٌ عليه
Âişe (radıyallahu anhâ) şöyle dedi:
Ebu Sufyân'ın hanımı Hind, Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem)'e:
- Ey Allah'ın Rasulu! Ebu Sufyân çok cimri bir adam. Onun haberi olmadan benim aldığım dışında bana ve çocuğuma yetecek derecede bir şey vermiyor. (Benim bu yaptığım doğru mu?) dedi.
Peygamber de: - "Örfe göre kendine ve çocuğuna yetecek kadar al!" buyurdu.
(Buhârî, Buyû' 95, Nafakât 4, Menâkıbu'l-ensâr 23; Muslim, Akdiye 7,8,9; Nesâî, Kuzât 31; İbni Mâce, Cihâd 13)

Açıklamalar

Kocası Ebu Sufyan'ın Mekke fethi öncesinde müslüman olmasının hemen ardından kendisi de müslüman olan Hind Binti Utbe İbni Rebîa, müslüman olduğu güne kadar azılı bir İslâm düşmanı idi. Bedir gazvesi'nde babası Utbe'nin Hamza tarafından öldürülmesi, yine aynı savaşta amcası Şeybe ve kardeşi Velid'in öldürülmüş olmaları onun müslümanlara diş bilemesine sebeb olmuştu.
Uhud harbinde Vahşi'yi özel olarak tutub Hamza'yı şehid etmesini sağlamış ve intikam almak için Hamza'nın ciğerini ağzına alıp çiğnemiştir.
Müslüman olduktan sonra kendisi de müslümanlara karşı duyduğu düşmanlığı itiraf etmiş ve Peygamber'e gelerek:
- Ey Allah'ın Rasulu! Allah'a yemin ederim ki şu dünyada senin hane halkın kadar zelîl ve perişan olmasını istediğim halk yoktu. Bugün ise, şu dünyada senin hane halkın kadar aziz ve mutlu olmasını istediğim kimse yoktur, demiştir.
Hind, bazı rivayetlere göre bu görüşme esnasında bazılarına göre de bir başka zaman Efendimiz'e kocası Ebu Sufyân'ın, son derece eli sıkı, cimri bir kişi olduğunu, kendisine ve çocuklarına yetecek derecede harcama yapmadığını şikayet etmiş, kendisinin ondan habersiz olarak malından bir şeyler alıp harcadığını, bunun kendisi için bir vebâli olup olmadığını sormuştur.
Hadisin bizi ilgilendiren yeri Hind'in, kocasını çok cimri, eli pek sıkı gibi vasıflarla zikretmesidir. Fetvâ almak için kişileri vasıflarıyla anmak gıybet değildir. Durumun belirlenebilmesi için zarûrîdir. Nitekim bu olayda da Peygamber, Hind'i böyle konuşmasından dolayı ikaz etmemiş, sorduğu soruya örfe uygun şekilde kocasının malından kendisi ve çocukları için harcama yapabileceği, bunun bir sakıncası olmadığı cevabını vermiştir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Fetvâ almak ve resmen şikâyette bulunmak için kişileri hoşlanmadıkları vasıflarıyla anmak câizdir. Bu gıybet değildir.
2. Koca, mahallin örfüne göre hanımının ve çocuklarının nafakasını temin etmekle yükümlüdür.
3. Ailesine karşı yükümlülüğünü yerine getirmeyen kocanın malından eşi, geçimlerini sağlamak için kocasının bilgisi dışında harcama yapabilir.
4. Dinen bir hükme bağlanmamış olan konularda örfe uyulur.
5. Gâib yani orada bulunmayan kimse hakkında fetvâ verilebilir. Hüküm verilip verilemeyeceği ise tartışmalıdır. Kazâ ile fetvâ bu noktada birbirinden ayrılır. Fetvâ kişilerin dindarlığına hitab eder. Kazâ ise, kanun gücüyle icrâ ve infâz edilir.




Mubah Olan Gıybet
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
1 – Mustafa Kemalpaşa Camii ile ilgili
2 – Tarih, M. Kemal Atatürk’ten Sultan Vahideddin’in intikamını alıyor
3 – M. Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele Dönemi Islamcılık Politikası
4 – M. Kemal Atatürk’le çok partili sisteme geçildi yalanı (7 bölüm)
5 – Çevik Bir: 28 Şubat Islam’a karşı ve Israil için yapılmıştır (Irtica kelimesinin “din” anlamına geldiğinin delili)
6 – Sultan Vahidüddin, M. Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı
7 – Şeyh-ül Islam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal ve Ingiliz oyununu deşifre ediyor
8 – Işte Kemalist rejimin gerçek Kahramanlara verdiği değer: Kara Fatma Özişçi dileniyor
9 – Kemalistlerin içinde bulunduğumuz durumu anlayamamaları
10 – M. Kemal Atatürk’ün eli başörtüsüne uzanıyor
11 – Adolf Hitler’in Milliyet’te manşet olan M. Kemal Atatürk ile ilgili sözü
12 – “M. Kemal Atatürk’ün son sözü Aleykumüsselam’dı” Yalanı
13 – Vahidüddin Enver paşanın itiraz mektubuna rağmen M. Kemal’i Anadolu’ya göndermiştir
14 – CHP’nin kapattığı Camiler ile ilgili Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı o belgeler
15 – M. Kemal Atatürk’ün Fazlullah Moral Hoca’ya anlattığı Hakikat
16 – M. Kemal Atatürk neyi kaldırmış? Türk Dil Kurumu cevaplasın
17 – İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.a) Şeriat hakkında ne dedi?

18 – Ezan’ı aslından M. Kemal Atatürk uzaklaştırmadı yalanı
19 – Haber: “Allahu Ekber demek, Atatürk inkılabına saygısızlıktır”
20 – Kemalist rejim din kitaplarını bile yasaklamıştır
21 – Tek parti döneminde satılan Camiler ile ilgili M. Kemal Atatürk imzalı birkaç belge
22 – Tavsiye edilen kitap: Kadir Mısıroğlu, İslam Dünya Görüşü, Sebil Yayınevi, 480 sayfa.
23 – M. Kemal Atatürk ve avanesinin Kur’an karşısındaki acziyetleri
24 – M. Kemal Atatürk’ten dinimiz Islam’a hakaret: “Hezeyan !”
25 – Neden Müslüman Milletin başına şapka geçirmek istediler?
26 – Kemal Atatürk’ün eseri: Kuran ve Ezan’ın yasaklanması
27 – Siz mi dine baskı yapmadınız? – Mustafa Armağan
28 – Atatürk ve din – Atatürk ve Islam – Atatürk ateist mi? Kemal Atatürk müslüman mı? Atatürk tabiata mı tapıyor?
29 – M. Kemal Atatürk’ün Şapka Zulmü ve Istiklal Mahkemesi’nde asılan alimler, hocalar
30 – Bir insan işte ancak bu kadar kandırılabilir: Sarıklı Kemalist
31 – M. Kemal Atatürk ve çetesi: Istiklal Mahkemeleri
32 – M. Kemal Atatürk: “Ikre, Bismi, Rabbi safsatası” (haşa)
33 – Atatürk olmasaydı ibadet edemezdiniz diyenlere: ESIR KAMPINDA YAPILAN CAMI
34 – Sahte, Yalancı Peygamber: M. Kemal Atatürk
35 – M. Kemal Atatürk’ün Yasakladığı, Kapattığı Gazeteler, Basın Sansürü
36 – Lozan Andlaşmasının 58. maddesi tam bir rezalet
37 – Yurtdışından getirilen M. Kemal Atatürk ve Inönü heykelleri ve resimleri
38 – Müjdat Gezen’e cevap: Atatürkçülük ve Tutarsızlıkları
39 – M. Kemal Atatürk tarafından aldatılan din adamlarının Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü
40 – M. Kemal Atatürk mason mu? Atatürk Mason localarını kapattı mı?
41 – Mason dergisi “Büyük Şark”ta M. Kemal Atatürk medhiyesi
42 – M. Kemal Atatürk’ün Balıkesir Hutbesi’yle ilgili
43 – Şeyh Said Ingiliz ajanı mıydı? Musul’u niçin kaybettik? Şeyh Said Isyanı Gerçeği
44 – Osmanlı’yı kim yıktı? Osmanlı’yı Atatürk yıkmadı yalanı
45 – Apartheid ırkçılığı ve Kemalizm faşistliği
46 – Emperyalist Batı neden M. Kemal Atatürk’ü övüyor ?
47 – “Kemal Atatürk olmasaydı baban kim olurdu, o namusumuzu kurtardı” diyenere ithaf olunur
48 – Osmanlı Devleti’nde Fabrikalar, Matbaa – Osmanlı geri kaldı yalanı
49 – Tavsiye edilen kitap: Kadir Mısıroğlu, Kurtuluş Savaşında Sarıklı Mücahidler, Sebil Yayınevi, 399 sayfa
50 – Araplar bize ihanet etti, bizi arkadan vurdu yalanı – Şerif Hüseyin meselesi
51 – M. Kemal Atatürk memleketi batırdıklarını itiraf ediyor
52 – M. Kemal’in adamları Mecliste cinayet işledi
53 – Sultan Vahidüddin: “M. Kemal bize ihanet etti”
54 – Atatürk “Bıyıklı Diktatörler” listesinde “ilk sırada”
55 – Beyni yıkanmış kemalist yobazların 3. Köprü muhabbeti
56 – Bir CHP rezaleti daha… (Ulus gazetesi)
57 – Ahmed Şevki gibi M. Kemal Atatürk’e övgü dolu şiirler yazan Arap şairler meselesi
58 – Ey Hilafeti yıkanları savunan gaflet uykusundakiler!
59 – Sabataycılık (Dönmelik) hakkında kısa bilgi
60 – Atatürk’ün yasakladığı Ezan-ı Muhammedi’yi Adnan Menderes serbest bıraktı
61 – Adnan Menderes’in yargılanmasıyla ilgili çarpıcı gerçekler
62 – Hürriyet Gazetesi’nin 27 Mayıs manşeti
63 – Osmanlı’ya sığınan yahudiler; Avrupa’nın “Truva Atı”ydı
64 – Türkçe Kur’ân olur diyen yaşar nuri ve zekeriya beyaz kafasındaki kemalist ilahiyatçılara Elmalılı’dan cevap
65 – Kâzım Karabekir – Nasıl Hıristiyan olacaktık?!
66 – Dr. Rıza Nur’a atılan iftiralara cevap (Sinan Meydan’a cevap. Yazıdaki Neron Sinan Meydan’dır)
67 – M. Kemal Atatürk’ün inkılâblarından biri olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ilgili bir karikatür
68 – M. Kemal Atatürk Batı Trakya’yı ve oradaki kardeşlerimizi düşmana bırakmış
69 – Filistin Cephesi’ndeki Hain M. Kemal Atatürk mü?
70 – Nasıl kazandık ve nasıl yediler?
71 – Atatürk milliyetçilerine ithaf olunur
72 – Aziz Nesin: “Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevemez. Seviyorsa ya ahmâktır ya sahtekâr”
73 – Atatürk olmasaydı halk düşmana karşı savaşmayacaktı yalanı (Izmir’in Işgali)
74 – Ey kemalistler, hani kadın hakları nerde ??
75 – Osmanlı Devleti’nde Vakıflar
76 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – TAADDÜD-Ü ZEVCAT (ÇOK EVLİLİK)
77 – Ibrahim Özdabak’ın kürtaj ile ilgili “Cahiliye – Laikiye” karikatürü
78 – Tavsiye edilen kitap: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Islâm Hukuku, Arı Sanat Yayınevi, 1. Bas., Istanbul 2006, 216 sayfa
79 – Amerikalı Profesör’den kemalistlere…
80 – Velkanlı Hoca Mehmed Efendi’ye yapılan kemalist zulüm
81 – İngilizler İstanbul’dan nasıl çıktı? (Bir yalana daha son)
82 – Alman Dergisi: “Türkler’in Babası Bir Yahudi Oğlu muydu?”
83 – Harf devrimi ile ilgili Kazım Karabekir Paşa’nın görüşü (Kemalistlere duyurulur)
84 – Muhteşem yüzyıl dizisine bir kapak daha (Yabancı yazardan)
85 – Batı Islam’a koşuyor, kemalistler ise kaçıyor – Bernard Shaw’ın Islam ile ilgili görüşü
86 – Yunanlılar Osmanlı’nın adaletini itiraf etti, darısı kemalistlerin başına
87 – Hollandalı Türkolog gözüyle M. Kemal Atatürk
88 – Türkiye “ne” memleketi olacak??
89 – Şapka takmanın kafir edeceğine dair (Iskilipli Atıf Hoca)
90 – Şeyhülislam’ın “şapka” fetvası
91 – Türkçe Ezan ile ilgili bir yazı
92 – Ankara’nın niyetini 1921 yılında anlayan Kemahlı Alim
93 – Ezan, anlaşılsın diye Türkçe’ye çevrildi yalanı – Basit hesap
94 – CHP’nin Çanakkale rezaletinin belgeleri (Kadeş rezaleti)
95 – Alman Profesör’ün müthiş itirafı
96 – Hatay’lıların şaşkınlıkları – Mustafa Armağan
97 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – ŞAHITLIK: BIR ERKEK IKI KADIN
98 – M. Kemal’in Sakarya Meydan Muharebesi’nden kaçmak istemesi
99 – Hz. Ali (kv) Şeriat ile hükmedilmesini emretti
100 – Tarihçi Mehmet Ö. Alkan: Atatürk dini kullandı
101 – Kemalistlerin sakat zihniyeti
102 – “M. Kemal Atatürk Türk Islam Birliği/Hilafet istiyordu” Yalanı
103 – Kaynaklarla M. Kemal Atatürk’ün dehşet verici ölümü
104 – Sultan Vahidüddin (rh.a.) : “M. Kemal bize ihanet etti”
105 – Kürtaj konusunda; “Bizim bedenimiz bizim kararımız” diyenlere cevap
106 – Tek Partili Rejim döneminde “Irtica” ile ilgili Gazete Haberi
107 – Kurtlar Vadisi’ndeki Elif ve biz…
108 – Halimizi Özetleyen Bir Karikatür
109 – Irfan Orga’nın ağzından M. Kemal Atatürk’ün yaptıkları
110 – Kemalistin dilinden Kamalizm Dini
111 – M. Kemal Atatürk’ün öldükten sonraki resimleri ilk kez yayınlandı
112 – Padişahı neden tahttan indirdiler? Işte cevabı
113 – Kemalizmin dinde reformu planında Besmele ve Fatiha
114 – İskoçya Kilisesi Şeriat mahkemelerine destek verdi – Ama bizim laikler hala Fransız
115 – Mason Üstadı itiraf etti: Sultan Abdulhamid’i biz devirdik
116 – Eski Diyanet Işleri Başkanı Ö.N.Bilmen ve Nisa Suresi 61,62
117 – Atatürk ve misyoner Avar
118 – Atatürkçü BABA bile itiraf etti
119 – Insanın; “hadi canım sizde…” diyesi geliyor
120 – M. Kemal Atatürk ve avenesinin Islam’a açtıkları savaşın sebep olduğu buhran
121 – Ikinci Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve Peygamberimizin üzüntüsü
122 – M. Kemal Atatürk; “Köylü Milletin Efendisidir” derken “Kadıköylü’leri kastetti galiba
123 – Başörtüsünü okula neden sokmak istemiyorlar? – Işte cevabı
124 – Kemalistlerin mi yoksa Allahu Teala’nın kanunları mı?
125 – Geldikleri gibi gitmediler: Lozan’ı anlamak (7 bölüm)
126 – M. Şevket Eygi: M. Kemal Az Zamanda Çok Şeyler Yapmıştır
127 – Başörtüsü ve çevre baskısı (Karikatür)
128 – Bu da geçer ey Kore’li ! Bizde de şapka muhaliflerine idam vardı
129 – M. Kemal Atatürk Halk ozanını isyan ettirdi
130 – M. Kemal’in Putlaştırılması ile ilgili Doç. Dr. Fikret Başkaya’nın mükemmel yorumu
131 – Hey gidi günler hey… Yabancıların gözüyle Osmanlı
132 – Tarihe ışık tutan Avni Paşa’nın hatıratı çıktı – Mustafa Armağan
133 – Engin Ardıç: Atatürk demokrat mıydı? – Sabah gazetesi
134 – Sultan Ikinci Abdülhamid’in (radıyallahu anh) merhameti
135 – Osmanlı hakimiyeti ve himayesi altında kalmış ülkeler ve süreleri
136 – M. Kemal Atatürk Din derslerini ve Imam Hatipleri kaldırmadı yalanı
137 – Fikret Başkaya’nın kemalist ideolojinin yasakçılığı hakkındaki yorumu
138 – Dr. A. Adnan Adıvar’ın Genç Cumhuriyet hakkındaki yorumu
139 – Ahmed Hamdi Başar da bizdeki laikliğe “dinsizlik” diyor
140 – Kemalist rejimin hakim olduğu Türkiye’de Hacca gitmek yasaktı
141 – Islam’ın dediğine geliyorlar – M. Kemal Atatürk ve zihniyetinin “Karma Eğitim Rezaleti”
142 – Necip Fazıl Kısakürek, kemalistleri baya kızdırmış
143 – Ecdad ne derdi acaba?
144 – Hürriyet gazetesinde çok şey anlatan bir Vefat İlanı: Mason General
145 – Abdülhamid çarşafı yasaklattı mı?
146 – Yabancı Gözüyle M. Kemal Atatürk Inkılapları
147 – Adnan Menderes: Hayatım pahasına yüksek İslam enstitüsünü açacağım
148 – O kiralık katil kimdi? Yoksa M. Kemal Atatürk müydü?
149 – Azerbaycan’daki kardeşlerimize M. Kemal Atatürk mü ihanet etti ?
150 – Cem Hakko kinini kustu

151 – Lozan ve boşuna dökülen kanlar
152 – Ittihat ve Terakki liderlerine: Efendiler nereye?
153 – Vahdettin Atatürk’e kaç para verdi? – Mehmet Altan yazıyor
154 – Yavuz Bahadıroğlu: “En büyük Türk”
155 – Dr. Ebubekir Sifil’in Şeriat ve Laiklik üzerine müthiş yorumları
156 – ATA’larının izindeler… “Huzurunuzda kemalist nesil”
157 – Sultan Vahidüddin zaferi Ayasofya’da kutladı – Hain diyenler utansın
158 – Atatürk ve Faşizm
159 – Bu, M. Kemal Atatürk’ün Islam düşmanlığının dışa vurumu değil midir?
160 – Cumhuriyet ve “Büyük Devlet” kompleksleri
161 – Insan Hakları Ihlali, Zulüm (Istiklal Mahkemesi tutanaklarından)
162 – Mustafa Armağan: Halifeyi İngilizler alıp gittiler de halifeliğini neden sürdürmediler?
163 – M. Kemal Atatürk’ün bu sözleri diktatörlük değil de nedir?
164 – “M. Kemal Atatürk, ‘vekil maaşları öğretmen maaşlarını geçmesin’ dedi” yalanı
165 – Tavsiye edilen kitap: Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967
166 – Atatürk olmasaydı ne olurdu ??
167 – M. Kemal dost mu, yoksa düşman mı ? Cevabı kendisi versin
168 – Milletimiz Kuran’dan tiksinir mi haşa ? Peki M. Kemal Atatürk ne diyor?
169 – Türk Tarih Kurumu: M. Kemal Atatürk Ingiliz Valisi olmak istedi
170 – Kim Ingiliz dostu? Vahidettin mi, yoksa M. Kemal Atatürk mü?
171 – Ayasofya Camisi’ni M. Kemal Atatürk mü ibadete kapattı?
172 – Neden Gavur Izmir? (Kaynağımız bir kemalist)
173 – Zamanında Ezan’ı neden aslından uzaklaştırdılar? Bence en iyi cevap burda
174 – “ATA’mıza kimse birşey dikte edemez” diyen laiklere Lozan anlaşmasından delil (Lozan 37. madde)
175 – Kadir Mısıroğlu’ndan İbretlik Hadise
176 – New York Times’tan Şeriat’a övgü (Bizim Laikler ne zaman anlayacak?)
177 – “Hakimiyet Milletindir” diyen M. Kemal Atatürk, Milletin vekillerini tehdit ediyor. (Nutuk’tan)
178 – Atatürkçü Düşünce Derneği ve Sabetaycılar
179 – Inkılâbın, milleti gavurlaştırmayı amaçladığına dair bir delil
180 – M. Kemal Atatürk’ün, “gökten indiği sanılan kitaplar” sözünü savunanların iddialarına Reddiye / Cevap
181 – M. Kemal Atatürk: “Ben Komünizm Taraftarıyım”
182 – Sabetayistler nerelerde ikamet ediyorlardı ? (Kemalist kaynaklı paylaşım)
183 – M. Kemal Atatürk Sabetayist miydi?
184 – Okullarda çocuklarımıza şirk merasimi mi yaptırıyorlar ?
185 – M. Kemal Atatürk, inkılâbı; “Milleti `din´ yerine `Türk milliyetçiliği´ etrafında toplamak” şeklinde tanımlıyor (Söylev’den)
186 – Kurtuluş Savaşı’nda Meclis, Ankara’dan Kayseri’ye naklediliyordu (Kaçıyorlar!)
187 – Masallara son: Işte M. Kemal Atatürk’ün Samsun’a gidebilmesi için Ingilizlerin verdiği izin belgesi
188 – Selanik: Bir Yahudi kenti (kemalist kaynaklı paylaşım)
189 – Acaba bu Ayetler, M. Kemal Atatürk’ün Islam aleyhinde yaptıklarını bize haber mi veriyor?
190 – M. Kemal Atatürk’ün öğretmeni Şemsi Efendi’nin gerçek ismi Şimon Zvi’dir (Kemalist kaynaklı)
191 – Mısır ve Sudan’ı, Lozan’da “verdik” – Lozan’a zafer diyenlere ithaf olunur (17. madde)
192 – Islam ne diyor, M. Kemal ne diyor ??
193 – M. Kemal: “Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra” (Hilafetin kaldırılması)
194 – Işte Putçuluğun resmî vesikası – Kamalizm Prensipleri
195 – 1982 Anayasa’sı ve Laik Kemalist darbecilerin oyunu
196 – Yıl 1925, Haber: “Güzel bacaklı hanımlar yarışması”
197 – Prof. Dr. Cemil Koçak resmi Tarih ile ilgili acı gerçeği açıklıyor
198 – Halifelere hakaret eden M. Kemal Atatürk (Söylev’den)
199 – Yahudi yazardan şok iddialar: “Atatürk Dönme’ydi”
200 – M. Kemal Atatürk, “Mustafa Kemal” ismini sevmediğini söylüyor
201 – Sahte, Yalancı Peygamber Müseyleme ve M. Kemal Atatürk’ün Laikliği
202 – Kur’an Nizamı (Hilafet/Şeriat/Hüküm/Kanun) ile ilgili bir kaç Ayet-i Kerime
203 – Bir yanda Iskilipli Atıf Hoca, bir yanda Vitali Hakko
204 – Kuran ve Lozan
205 – M. Kemal Atatürk’ün mal varlığı, serveti (Geniş kapsamlı)
206 – Yurtta Sus, Cihanda Sus
207 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – KISAS (Katilin hükmü)
208 – Yabancı Gözüyle Lozan ve Neticesi
209 – Askerî Cumhuriyet – Ahmet Altan
210 – Dönemin Meclis Kâtiplerinden Mahir Iz’in Hilafetin fedaisi Ali Şükrü Bey’e ilişkin yazdıkları
211 – Atatürk Inkılaplarının Amaçları
212 – Prof. Dr. Cemil Koçak: Toplum yakın geçmişin gerçeklerini öğrenirse çok şaşırır (Röportaj)
213 – M. Kemal Atatürk kendini ele veriyor – Cuma ve Pazar tatili konusunda… Bu kadar da olmaz
214 – Dinde zorlama yok meselesi (kesin cevap)
215 – M. Kemal Atatürk Ayetle Alay Mı Ediyor? Atatürk’ün Madam Corinne’e yazdığı mektup
216 – M. Kemal Atatürk’ün yolu, Müslümanların yolu mu?
217 – Şeriat, Hüküm, Kanun hakkında birkaç Hadis-i Şerif
218 – Türkiye’de Laiklik – M. Şevket Eygi
219 – Neden “Kurtulduk” diyorlar?
220 – Hasta Adam, Misak-ı Milli, Kurtuluş Savaşı, M. Kemal Atatürk ve Kemalizm afyonu
221 – Şeriat ile yönetilen Osmanlı’nın Gayr-i Müslimlere Hoşgörüsü
222 – M. Kemal Atatürk’ün ne zaman Islami söylemlere başvurduğu hakkında bir Analiz
223 – M. Kemal Atatürk’ün sorumsuz Hicaz önerisine Ilahi ikaz
224 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – HIRSIZLIK (Hırsızın hükmü)
225 – M. Kemal Atatürk’ün Padişah Vahidüddin’den Para ve Otomobil talebinde bulunduğuna dair Belge
226 – Tokyo Camii’ni Atatürk yaptırdı yalanı – Mustafa Armağan
227 – Bursa, M. Kemal Atatürk’ün emriyle çarpışılmadan boşaltıldı – Venizelos Osman Gazi’nin sandukasını tekmeledi
228 – Müslümanlığı bir yana bırakmak ne demek ? – M. Kemal Atatürk Nutuk’ta ne demek istedi?
229 – “Bu Cumhuriyet Temelden Yıkılmalı!” – Ahmet Altan
230 – Padişah Vahdettin Sevr’i imzaladı yalanı – Sevr Projedir
231 – Kemal Atatürk’ün; “Padişahlar gizli içerdi, ben açık içiyorum!” sözü hakkında
232 – M. Kemal Atatürk dini kullandığını itiraf ediyor (Türk Tarih Kurumu kaynaklı)
233 – Coca Cola’nın sır formülünden Alkol Çıktı! Coca Cola’da Alkol var
234 – Atalarımız kim?
235 – Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Değişim” vurgusu ve Kemal Atatürk’ün Takıyye Politikası
236 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – ŞAHITLIK: BIR ERKEK IKI KADIN
237 – Cumhuriyetin İlk Yıllarında Sünneti (hıtam) Yasaklama Teşebbüsü
238 – Necip F. Kısakürek’ten Atatürk’e: “ALLAHSIZ” (Tarih II, Ortazamanlar, 1931 yılının Lise Tarih kitabı)
239 – Sultan II. Abdülhamid Han’ı tahttan indiren Ittihat Terakki ve Hareket Ordusu Kumandanı Mahmud Şevket Paşa
240 – Ali Şükrü Cinayetinin Perde Arkası: Kemal Atatürk mü öldürttü?
241 – Prof. Dr. Ilber Ortaylı: Islam’da laiklik olmaz
242 – “Atatürk olmasaydı” ile aldatanlar
243 – Kâzım Karabekir, M. Kemal Atatürk ile ilgili Gerçekleri Anlatıyor
244 – M. Kemal Atatürk Osmanlı’ya darbe yapmıştır, Osmanlı Devleti’ni Kemal Atatürk yıkmıştır
245 – Kemalizm’in din oyunu: Mezhep ve Hadis-i Şerifleri inkar (13 Bölüm) Uydurma Hadis diyenlere cevap
246 – Lozan’da Ruhumuzu Sattılar
247 – Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, M. Kemal Atatürk’ün foyasını ortaya çıkardı
248 – Sultan Vahidüddin’in Mekke Beyannamesi
249 – Kadir Mısıroğlu Kurtuluş Savaşının perde arkasını anlatıyor
250 – Hilafetin kuvveti yok muydu? “Halifeliğin kuvveti, nüfuzu yoktu, Cihad-ı Ekber tesirsizdi” diyenlere cevap
251 – Çanakkale’de Neden Savaştık?
252 – Osmanlı Devleti’nin Dünya Medeniyetine katkılarını böyle anlattılar
253 – Tavsiye Edilen Kitap: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, Islâm Hukukunda Değişmenin Sınırı, Arı Sanat Yayınevi,Istanbul 2005,152 sayfa
254 – Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) Mezarını Yıkılmaktan Atatürk Kurtardı yalanı
255 – Çok Partili Sisteme M. Kemal Atatürk ile geçildi yalanı – Tek Parti Rejimi CHP
256 – Fatih Sultan Mehmed’in karadan yürüttüğü gemilerin belgesi bulundu
257 – Sarhoş Atatürk konusunda Yılmaz Özdil’e Cevap
258 – Yunanistan’da bile Müslümanlara Şeriat hükümleri tatbik ediliyor, Müslümanların yaşadığı Türkiye’de bunu istemek suç
259 – Tavsiye Edilen Kitap: Abdülgani Abdülhalık, Hücciyyetü’s- Sünne (Sünnetin Delil Oluşu)
260 – M. Kemal Atatürk’ün şapkası ve Amerikalıların çuvalı
261 – Sultan II. Abdülhamid Han’ın hanımlarından Behice Sultanla Altı Ay
262 – Türkiye’de Laik Sistemden dolayı uygulanamayan bir Ayet
263 – Sultan Abdülhamid düşmanından müthiş itiraf
264 – Fatih Sultan Mehmed’e isminin veriliş hikayesi
265 – CHP kadrosu Sultan 2. Abdülhamid’in tırnağı bile olamaz
266 – Kadir Mısıroğlu, Yunan Mezalimi (Türk’ün Siyah Kitabı), Sebil Yay., 9.Baskı, Istanbul 1976 (1.Baskı 1966), 409 sayfa
267 – Mısırlı Dr. Fehmi Şinnâvî’nin kaleminden Osmanlı Devleti’nin Adaleti
268 – Osmanlı Padişahları zevk-ü sefaya düşkündü, müsrifti diyenlere Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan cevap
269 – Sanatkâr Cennet mekan Sultan Ikinci Abdülhamid Han
270 – Tavsiye Edilen Kitap: Seyyid Ali Hoşafçı, Selefilik Adı Altındaki Görüşlere Selefice Cevaplar, Yasin Yayınevi, 1. Baskı, Istanbul 2012, 789 sayfa.
271 – Atatürk, Elmalılı Hamdi Yazır’a Kuran tefsir ettirdi yalanı
272 – Ittihat ve Terakki, Selanik Dönmeleri (Sabetayizm), Masonlar, Yahudiler ve Sloganları
273 – Milletin gönlü Osmanoğulları’nda, kemalistlerde değil
274 – Katili kim affetsin? – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
275 – Padişahlar Neden Hacca Gitmedi? – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
276 – Kemal Kılıçdaroğlu Yahudi Mi?
277 – Cennet mekan Sultan II. Abdülhamid Han’ın ABD’ye gönderdiği Osmanlı’yı tanıtan Albüm
278 – Laiklik, Siyonist-Haçlı ittifakın ilan edilmemiş gizli bir savaşıdır (Laiklik oyunu)
279 – Iskilipli Atıf hoca neden asıldı? Iskilipli Atıf hoca kurtuluş savaşına karşı çıktığı için idam edildi yalanı
280 – Atatürk’ün Güneş Dil Teorisi (Kalp krizi geçirenler olursa, sorumluluk kabul etmiyorum)
281 – Kadir Mısıroğlu Kimdir?
282 – Matbaa Osmanlı’ya Ne Zaman Geldi?
283 – Atatürk’ün demir ağlarını da yabancı şirketler örmüştü – Mustafa Armağan
284 – Atatürk 89 yıl önce bugünü gördü, Atatürk’ün Ortadoğu halkları kehaneti yalanı, Atatürk’ün Amerikalı Gazeteci Marcosson’a verdiği röportajın tam metni
285 – Atatürk ile ilgili bilinmeyenler
286 – Şeriat sistemine kavuşabilmek için bize göre Müslümanların yapması gerekenler
287 – Osmanlı’dan bize hiçbir şey miras kalmadı yalanı: Dârülaceze
288 – Şeriat hükümleri ve hikmetleri – Mirasta Erkeğe iki Kadın payı
289 – Bediüzzaman Said-i Nursi’nin (rh.a.) Deccal (Islam Deccalı / Süfyan) çalışması ve M. Kemal Atatürk
290 – Bu sözler, analarımıza, ninelerimize ve dinimize hakaret değil midir ?
291 – Şu “Din Dersleri” – Yavuz Bahadıroğlu
292 – Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletin mi, yoksa Atatürk’ün mü?
293 – Gülsüm, Lütfü ve Kemalizm
294 – Atatürk, Amerika’nın Türkiye’yi demir ağlarla örmesini istemişti – Mustafa Armağan
295 – Secretrality isimli sitenin davamıza ihaneti
296 – Kemalizm, Tarihe Siyonizm gözlüğü ile bakmaktır
297 – Çocukluğumun 19 Mayısları – Yavuz Bahadıroğlu
298 – Osmanlı Devletine Yapılan Komplo
299 – Arakan Gerçeği – Ömer Faruk Ünsal

300 – Beyrut Kasabı Ariel Şaron301 – Osmanlı – cumhuriyet farkı ve kemalizm – Kadir Mısıroğlu302 – Boraltan Katliamı (Belgelerle) Ismet Inönü Azeri kardeşlerimizi Ruslara teslim etti303 – 64.000 kişinin kafatasını ölçtüler304 – Şeytan’ın kurduğu düzenden Ilahi düzene305 – Laiklere birkaç soru…306 – Türkiye’nin uygarlaştırılmasında (!) Sabetayist rolü307 – CHP Devlet mi, yoksa bir Siyasi Parti mi?308 – Allah’ın selamını kaldıran da Atatürk – Selâmün Aleyküm yerine Merhaba Asker

309 – Osmanlı’dan bize hiçbir şey miras kalmadı yalanı: Şişli Etfal Hastanesi (Hamidiye Etfâl Hastanesi)
310 – Balyoz davasında 20 yıl hapse mahkum edilen Çetin Doğan ve yahudi damadı Dani Rodrik
311 – Atatürk dinin nasıl öğretilmesini istiyordu – Yavuz Bülent Bâkiler (iki bölüm birleştirildi)
312 – Peygamberimiz’e hakaret krizini Abdülhamid nasıl çözerdi? – Mustafa Armağan
313 – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, “Hadîs-i şerîfler nasıl yazılı hâle getirildi?
314 – Izmir Suikasti ve Kazım Karabekir Paşanın Istiklal Mahkemesi’ndeki sorgusu
315 – Istiklal Mahkemeleri
316 – Osmanlı’da Padişah’a kulluk ediyordunuz diyen kemalistlere ithaf olunur
317 – Atatürk’ün ismi Kemal mi Kamal mı ?
318 – Türkiye’de ve Avrupa’da Laiklik Anlayışı
319 – Müslümanlara uygulanan baskı: Kemalist Türkiye’de bir Öğretmenin Dramı
320 – Müslümanlara uygulanan baskı: Kemalist Türkiye’de bir hakim, kararından ötürü sanık oldu
321 – Kendi düşen ağlamaz…
322 – Aydın geçinen Süper Yobazlar
323 – Laiklik nedir? Cesur Bir Laikin Ağzından Laikliğin Gerçek Yüzü
324 – Osmanlının Sırrı Neydi? – İsmail Çolak
325 – Atatürk: “Filistin’e el sürülemez!” dedi yalanı
326 – Islamiyetle laiklik bağdaşır mı? – Babanzade Ahmed Naim
327 – CHP Zihniyeti, Laik Kemalist Zihniyet


328 – Türkiye’deki Müslümanlar neden tutuklanıyordu

329 – Anıtkabir’de Şok ! “Putlara tapmayın, Allah’a tapın”

330 – Osmanlıyı Tarihten kazımak istediler

331 – Sultan Ikinci Abdülhamid Han döneminde yapılan bazı Eserler

332 – Başörtüsü Bilime Engelmiş.!

333 – Milli Mücadele’de sadece Yunanlılara karşı savaştık (5 Bölüm)334 – Atatürk’ü tanımayan Atatürkçüler335 – Kemal Kılıçdaroğlu küfürlerinin tarihsel kökeni: Atatürk küfürleri

336 – “Ingiltere Kralı M. Kemal Atatürk’ün elini öptü” yalanı
337 – M. Kemal Atatürk şapka ile Sabetay Sevi’nin intikamını mı aldı?
338 – Atatürkçü Profesör’ün dinimize hakareti ve cevabımız
339 – Osmanlı’nın Borçları – Osmanlı Devleti’nin ne kadar borcu vardı?
340 – Kuran düşmanı Bay Necati’nin ibretlik ölümü
341 – Kemalist Sistem
342 – Şefaat Nedir? Ayetlerde ve hadislerde şefaat
343 – Atatürk dış borç almadı yalanı
344 – Ezanın yasaklanmasını protesto edenlere hapis cezası
345 – 19 Yıllık Yalan: Sivas Madımak Oteli Katliamı
346 – Sarığını çıkarmadı, Istiklal Mahkemesi’ne sevk edildi
347 – Cumhuriyet’in İlân şekli de tam bir rezalet idi – Kâzım Karabekir Paşa anlatıyor
348 – Cumhuriyet ve ilanı hakkında ne dediler?
349 – Cumhuriyet, demokrasi ve CHP – Yavuz Bahadıroğlu
350 – Atatürk Inkılapları Islam’a karşı yapılmıştır
351 – M. Kemal Atatürk’ün kaburga kemiği neden kırıldı? Gazilik ünvanını nasıl aldı?
352 – Osmanlı Devleti değil, Kemalist rejim geri kaldı
353 – Türkiye’nin Suriye politikasına nasıl bakmalıyız
354 – Gerçek Atasını Tanımayan, İt Peşinde Gezer!!
355 – 10 Kasım’da Atatürk’ü neden hayırla, saygıyla ve minnetle anmıyoruz?
356 – Atatürk’ü kimler anmak ister?
357 – Kemalizm’i halka soralım – Faruk Köse
358 – Atatürk’ün insana verdiği değer
359 – M. Kemal Atatürk’ten ne istiyoruz?
360 – Atatürk bizi Padişaha kul olmaktan mı kurtarmıştır?
361 – Atatürk’e verilen idam fetvasından dolayı Sultan Vahidettin’e hain denilemez - Dürrizâde Fetvası Ingiliz baskısıyla verilmiştir
362 – M. Kemal Atatürk’ü savunan “sözde” Hoca’ya Reddiye / Cevap
363 – Osmanlı ve Cumhuriyet arasındaki farkı gösteren iki belge
364 – Kuruluşundan bugüne İsrail’in katliam tablosu
365 – Milli Mücadele’yi M. Kemal Atatürk başlattı yalanı
366 – Sultan II. Abdülhamid’e darbe yapan Jön Türk ve Ittihatçılar kime hizmet ettiler?
367 – Osmanlı pasaportunun itibarlı olduğu günler! – Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
368 – Cennetmekan Sultan Ikinci Abdülhamid Han’ın Merhameti
369 – Atatürk’ü Samsun’a Vahdettin Gönderdi (Belgelerle)


Alıntı : www.belgelerlegercektarih.wordpress.com
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
daha önce keşfetmiş olmayı dilerdim. bugüne kısmetmış. Allah emeği geçenlerden razı olsun.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
30992


Atatürk'ün mason olduğu iddiasını doğrulayan elde hiç bir şey yok. Fakat şu soru zihinlerde Atatürk masonsa neden mason localarını kapattırdı? Türkiye'de ki masonların bile kabul ettiği gerçek. Atatürk 1935'te mason localarını kapattırdı. İsmet İnönü tarafından 5 Şubat 1948'de tekrar açıldı.

Ekli dosyayı görüntüle 346

 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt