Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kerbelaya Zamanda Yolculuk

A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
BİRİNCİ BÖLÜM

Yıl 2050! Zamanda yolculuk mümkün hale gelmiştir. Bizim kafadarlar da bu akşam bir araya gelip zamanda yolculuk yapmak için bir karar almak üzere sözleştiler. Yatsı namazını müteakip yolculuk merkezinde bir araya geldiler. Merkezde bir araya gelenler, Ahmet, Hüseyin, Cevad, Mahmud, ve Abdullah idi. Şimdi onların konuşmalarına kulak verelim. Ahmet söze başladı;
-Kardeşler, malumunuz zamanda yolculuk mümkün hale geldi. Şimdi yapmamız gereken şey, ilk yolculuğumuzu nereye yapacağımıza karar vermek.
Hüseyin söz aldı:
-Aslında ben buraya gelirken nereye gideceğimizi düşündüm ve gideceğimiz yer ve zamanı buldum. Şayet siz de uygun görürseniz ilk yolculuğumuzu oraya yapalım derim.
Herkesi bir merak almıştı. Ahmet merakla sordu:
-Anlat bakalım, merak ettik.
-Bence yolculuğu Kerbela’ya yapalım.
Hüseyinin bu fikri hepsi tarafından kabul gördü. Hep bir ağızdan:
-Evet çok isabetli bir fikir. Bizce de ilk yolculuğun oraya yapılması güzel olur.
Cevad söze girdi:
-Ne zaman yola çıkıyoruz?
-Kaç gün içinde hazırlığımızı tamamlarız?
-Sanırım iki gün yeter.
-O halde herkes hazırlığını yapsın Cuma günü Cuma namazını müteakip yola çıkarız. Yalnız bir mesele var.
-Nedir o mesele?
-Kim nereye gidecek?
-Görev taksimi yapalım. Bence merkezde sen kal. Teknik konuları senden iyi bilen yok. Bir aksilik olup da zamanda kaybolmayalım.
-Peki! Aslında ben de oralara gitmek isterdim ama Mahmud’un da dediği gibi teknik işlerden iyi anlamak çok önemli. En ufak bir aksilik istenmeyen sonuçlara neden olabilir.
-Peki kim nereye gidecek? Dedi Abdullah.
-Mahmud Mekke’ye gitsin. Hüseyin sen Hz. Hüseyin’i (ra) takip et. Cevad ırak senin. Abdullah sen de Medine ve diğer yerlere git. Herkes malzemelerini eksiksiz alsın. Telefonlar, uçan kaykaylar, kıyafetler, yani kısaca ne gerekiyorsa. Unutmayın bir iğne bile unutlmayacak. Evden almanız gerekenleri oradan diğerlerini de buradan alıp yola çıkarsınız inşallah. Sorusu olan var mı?
-Ne kadar kalacağız orada?
-Hz. Hüseyin (ra) ve diğer şehidlerin katilleri cezalandırılana kadar.
-Yani epeyce bir süre kalacağız anlaşılan.
-Kardeşler! Zaman zaman geri geleceksiniz. Yerinize gerekirse yeni elemanlar da gönderebiliriz. Ama şunu iddiayla söylüyorum ki oraları gördükten sonra geri gelmek istemeyeceksiniz.
-Aslında ben de bu şekilde düşünmüştüm, dedi Abdullah.
-Unutmayın ki gideceğiniz zaman Hz. Hüseyin (ra) dönemi. O zamanki dünya ile bu zamanki dünya arasında epeyce fark var. Efendimiz (sav) den hemen sonraki döneme gidiyorsunuz. Bazı sahabeleri (ra) görme imkanına da kavuşacaksınız inşallah. Hadi bakalım hazırlık yapmak üzere herkes dağılsın. Benim de yapmam gereken işler var.
Elemanlar hazırlık yapmak üzere dağıldılar. Cuma günü namaza kadar tüm hazırlıklarını yapıp cumayı da eda ettikten sonra merkezde bir araya geldiler. Son kontrolleri de yaptıktan sonra zaman makinesinin kabinine girdiler. Işınlama kabinlerinde herkes yerini aldıktan sonra…

BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
İKİNCİ BÖLÜM

Işınlama işlemi başladı. Yolculuk başarıyla gerçekleşti. Herkes görevlendirildiği yere varmıştı. Ahmet yolcular hakkında bilgi almak üzere hepsini teker teker aradı.
-Mahmud neredesin şu an?
-Kabe-i Muazzamanın yanındayım. Allahım ne muhteşem manzara.
-Anlaşıldı. Seninle tekrar bağlantı kuracağım inşallah.
-Hüseyin sende son durum ne?
-Mescidi Nebevinin avlusundayım. İkindi namazı için hazırlık yapılıyor Sahabe-i Kiram ve diğerleri tarafından.
-Peki, seninle de irtibat kuracağız tekrar inşallah.
-İnşaallah.
-Cevad sen neredesin?
-Kufe sokaklarında geziyorum.
-Pekala!
-Abdullah!
-Efendim Ahmet!
-Gerçi Hüseyinle aynı yerdesin ama ben gene de nerede olduğunu sorayım.
-Ben Medineye geldim ama nasılsa Hüseyin de burada diye Medine ile Irak arasında bir gezinti yapacağım inşaallah.
-Anladım. Ama sen gene de Medine’ye dön. Çünkü Hüseyin Hz. Hüseyin’i (ra) izliyor. Sana Medinede ihtiyaç duyulabilir.
-Tamam, hemen Medineye dönüyorum.
-Hemen dönmene gerek yok. Ama çok fazlada geç kalma.
-Anlaşıldı.
-Hüseyin, henüz vaktimiz var. Sen bize Hz. Hüseyinle ilgili elde ettiğin bilgileri aktar.
-Ahmet, ben de onu söyleyecektim. Hz. Hüseyin (ra) ile ilgili bir miktar bilgi elde ettim. Onu aktarayım inşallah daha sonra diğer bilgileri de aktarmaya çalışacağım.
-Tamam, seni dinliyorum.
-Hz. Hüseyin (ra) ile ilgili genel bilgileri vermeye çalışayım inşallah. Hz. Hüseyin (ra) kimdir, nesebi nereye dayanıyor önce o bilgileri aktarayım inşallah;
“Hüseyin (Ebû Abdillah el-Huseyn b. Ali b. Ebî Tâlib el-Kureşî el-Hâşimî eş-Şehîd)
Hz. Hüseyin (ra), 5 Şaban 4 hicri (10 Ocak 626 Miladi) yılında Medine’de doğdu. Hz. Peygamber’in, kızı Hz. Fâtıma’dan (ra) ikinci torunu, Hz. Ali’nin de (ra) ikinci oğludur. Hz. Hüseyin’e bu isim Efendimiz (sav) tarafından kulağına ezan okunarak verilmiştir.
Hz. Hüseyin’in (ra) doğumunun yedinci gününde Dedesi olan Efendimiz (sav) tarafından akika kurbanı kestirildi. Hz. Fâtıma (ra) annemiz tarafından da saçlarının ağırlığı tarafından para dağıtılması talimatı verildi ve bu talimatı yerine getirilerek yoksullara para dağıtıldı.
Hz. Hüseyin (ra) doğumunun yedinci gününde de sünnet ettirildi.
Hz. Hüseyin (ra), Kureyşin Haşimoğulları Kolu’ndan olup, “Reyhânetü’n-Nebi” “el-Kisâ Ehli”nin de beşincisi olarak bilinir. “Eş_Şehid” diye anıldığı gibi “el-İmâmü’ş-Şerîfi’l-Kâmil” de ona ait ünvanlardan biridir.
Hz. Hüseyin’in (ra) künyesi Ebû Abdullah idi.
Hz. Hüseyin (ra), Hz. Osman (ra) devrinde yapılan Horasan seferine katıldı. Ayrıca asiler tarafından kuşatılan Hz. Osman’a (ra) Ağabeyi Hz. Hasan (ra) ile muhafızlık da yapmıştır.
Babasının hilafeti döneminde Kûfe’ye gitti. Yine Babasının yanında Sıffin ve Cemel vakalarına katıldı.
Hz. Ali’nin Şehid edilmesini müteakip ağabeyi olan Hz. Hasan’ın (ra) hilafet dönemini yaşadı. Hz. Hasan’ın (ra) Muâviye lehine hilafetten feragat etmesini herne kadar uygun bulmadıysa da Ağabeyine olan saygısı nedeniyle sesini çıkarmadı.
Bu arada Muâviye oğlu Yezid’i veliaht tayin etti ve diğer Müslümanlarla birlikte Hz. Hüseyin’den (ra) de biat etmesi talebinde bulunuldu. Hz. Hüseyin (ra) ise Yezid’in veliahtlığına karşı çıktığı gibi biat ta etmedi.
-Cevad Irak’tan herhangi bir haber var mı?
-Var Ahmet!
-Nedir o haber?
-Hucr B. Adiyy (ra) MUaviye b. Ebi Süfyan tarafından katledildi.
-Hucr b. Adiyy kim?
-Iraklı Eshabın büyüklerindendi.
-Peki neden?

İKİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
JiHaD Çevrimdışı

JiHaD

Üye
İslam-TR Üyesi
Oldu bide hazır gitmişken Muaviye(r.a)'ye küfretseydiniz.İslam-tr hiç hayrı alemet değil..
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Öyle bir şeye hiç niyetim yok. Mahkeme-i Kübra'ya intikal etmiş konularda konuşmam. Fiemanillah.
 
Muaz ibni Cebel Çevrimdışı

Muaz ibni Cebel

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Oldu bide hazır gitmişken Muaviye(r.a)'ye küfretseydiniz.İslam-tr hiç hayrı alemet değil..

Hayr gormediginiz bi ortama nicin geliyor veya cevap veriyorsunuz?
Insan iki sebepten oturu soru sorar(veya yorum yapar)
1.ogrenmek icin
2.inkar etmek icin
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

-Hucr b. Adiyy Hz. Ali (ra) taraftarlarındandı. Muaviye onu kendi tarafına çekmek için Eş’as b. Amr’ın yerine onu Kindelerin başına getirmek istedi. Hucr da kabul etmeyince Ziyad b Ebih, Hucr ve bazı adamlar Şama gönderdi. Muaviye de onları katletti.
-Peki ne oldu bunun üzerine?
-Bu olay Kufelileri çok üzdü. Onlarda durumu Hz. Hüseyin’e (ra) bildirdiler.
-Anladım. Daha sonra sana döneceğim inşallah.
-Hüseyin beni duyuyor musun?
-Evet, buyur!
-Az önce Cevadla görüştük. Kufede bazı olaylar olmuş. Bu olayların Medineye yaznsıması nasıl oldu?
-Ahmet, sanırım Hıcr b. Adiyy olayını soruyorsun.
-Evet.
-Kufeden bazı şahıslar Medineye gelerek durumu Hz. Hüseyin’e (ra) bildirdiler.
-Peki Hz. Hüseyin (ra) ne yaptı?
-Henüz bir şey yapmış değil. Bu arada, Medine valisi Mervan b. Hakem de olaydan haberdar oldu. Buraya gelen Kufeliler üzerine durumu Muaviye’ye bir mektupla bildirdi.
-Peki sonra ne oldu?
-Bunun üzerine Muaviye Hz. Hüseyin’e biraz da tehdit kokan bir mektup gönderdi. Yaptığı biata sadık kalması için.
-Hz. Hüseyin’in (ra) tepkisi ne oldu?
-Hz. Hüseyin (ra) şu cevabı verdi: “Yazın bana ulaştı. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde sonuna kadar durucuyum.”
Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, Allah’a (cc) ulaştırır.
Benim seninle ne çarpışmak ve ne de aleyhine kalkışmak isteğim vardır.
Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka Allah (cc) katında benim için bir mazeret bulunduğunu sanmıyor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden daha büyük bir ibtila ve imtihan bulunabileceğini de bilmiyorum.”
-Cevad, Hz. Hüseyin’in (ra), Muaviye’ye mektup gönderdiğini biliyorsun sanırım.
-Ahmet, evet. Mektup Muaviye’ye geldi.
-Peki Muaviye ne dedi, bu konuda?
-Muaviye ; “Abû Abdullah’a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!” dedi.
-

ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM


-Ahmet beni duyuyor musun?
-Evet Cevad! Hayırdır yeni bir gelişme mi var?
-Evet, hem de çok önemli.
-İyice meraklandım şimdi. Nedir bu gelişme?
-Muaviye ölüm döşeğinde.
-Peki neler oluyor orada?
-Şu an Muaviye’nin odasındayım. Yanında oğlu Yezid var.
-Ne geçiyor aralarında?
-Muaviye Yezid’e vasiyette bulunuyor.
-Ne var bu vasiyette?
-Hz. Hüseyin (ra) hakkında vasiyette bulunuyor.
-Neler söylüyor peki?
-Muaviye aynen şunları söyledi az önce: “Irak’lılar, Hüseyin b. Ali’yi ayaklandırmadan bırakmazlar.
Eğer, o senin üzerine yürür de, sen ona galebe çalarsan, onu affet.
Çünkü O, akrabalık yönünden başkasına benzemeyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır.
Hüseyin’i kolla. Çünkü, O, insanların, insanlara en sevgilisidir.
Ona karşı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.
Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, Onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran Allah, sana kafî gelecektir!” dedi. Ve şu anda da vefat etti.
-İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Muaviye’nin bu vasiyeti iyi ama oğlu Yezid’i halife ilan etmesinin hesabını elbette ki Allah’a (cc) verecektir. Ve biz daha fazla bu konuya girmeyelim. Çünkü bu konu zaten Mahkeme-i Kübra’ya intikal etmiştir. Peki Şam’da neler oluyor, bu ölüm olayının üzerine?
-Şam’lılar camide toplanıp Yezid’e bey’at ettiler.
-Desene felaketin başlangıcındayız. Peki Yezid, en çok kimlerden çekiniyor?
-Yezid dört kişiden çekiniyor. Bunlar; Hz. Hüseyin (ra), Hz. Abdullah b. Zübeyr (ra), Hz. Abdullah b. Ömer (ra) ve Hz. Abdurrahman b. Ebî Bekir (ra).
-Neden bu dört sahabiden çekiniyor peki?
-Çünkü bu sahabiler, ileri gelenlerden ve sözleri de dinlenenlerdendir. Halk bunlarla birlikte olursa Yezid’in başı ağrır.
-Anladım. Sana sonra döneceğim inşallah.
-Abdullah, Medine’de durum ne?
-Yezid’den Medine valisine bir mektup geldi.
-Hangi konuda?
Mektupta aynen şunlar yazılmakta. “Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr’i buldur. Onların, bana bey’atlerini al.
Şayet beyât etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder. Halkın da bey’atını al.
Bey’attan kaçınanlar hakkında ise Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr’e uyguladığını uygula, vesselam.”
-Peki Medine valisi Velid b. Utbe ne yaptı?
-Velid b. Utbe bir fitne çıkmasından korktu ve araları olmamasına rağmen, Mervan’a adam gönderdi. Mervan geldiğinde, ona Yezid’in mektubunu göstererek, ne yapması gerektiğini sordu.
Mervan bunun üzerine;…


DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
BEŞİNCİ BÖLÜM

-Abdullah b. Ömer (ra) ile Abdurrahman b. Ebi Bekir (ra) bu hususta bir şey istemezler.
-Hüseyin b. Ali (ra) ilke Abdullah b. Zübeyr’e (ra) gelince, hemen adam gönderip onları çağırt ve Yezid’e bey’atlarını al.
Bey’at etmezlerse, Muaviye’nin ölüm haberi yayılmadan önce, onların boyunlarını vur!
Yoksa, onlardan her biri bir tarafa çekilir, muhalefete başlarlar!
-Hüseyin, Mervan ile Velid görüştüler ve Mervan Hz. Hüseyin (ra) ile Hz. Abdullah b. Zübeyr’i (ra) bey’at için çağırmasını önerdi. Hz. Hüseyin’e (ra) gelen oldu mu?
-Ahmet, Velid henüz yeni büluğ çağına ermek üzere olan Abdullah b. Amr b. Osman’ı gönderdi. Abdullah, Hz. Hüseyin (ra) ve Hz. Abdullah’ı (ra) mescide bularak Velid’in talebini iletti.
-Onlar ne cevap verdi peki?
-Sen git biz sonra geliriz diye cevap verdiler. Daha sonra da Velid’in neden kendilerini çağırttığı hususunda fikir yürüttüler.
-Ne dediler peki?
-Hz. Hüseyin (ra) “Muaviye ölmüştür. Bey’at için çağrılıyoruz” dedi.
-Hz. Abdullah’ın (ra) yorumu ne oldu?
-Hz. Abdullah (ra) da “Ben, bundan daha başka bir maksad bulunduğunu sanıyorum.” Dedi.
-Peki gittiler mi Velid’in yanına?
-Hayır, gitmediler. Velid birkaç kere yine adam gönderince, Abdullah’ın (ra) kardeşi Cafer, Velid’in yanına giderek adam göndermekten şimdilik vazgeçmesini, çünkü Abdullah’ın (ra) çekindiğini söyleyince Velid bir süreliğine adam göndermekten vazgeçti. Diğer yandan, Hz. Abdullah (ra) Hz. Cafer (ra) ile beraber Şaban ayına 3 gün kala, Cumartesi gecesi Mekke’ye hareket etti. Velid, onu arattıysa da bulduramadı. Ve onların Mekke’ye gittiklerini haber aldı.
-Velid, arkalarından adam gönderdi mi peki?
-Gönderdi ama Onlara yetişmeleri mümkün olmadı.
-Hz. Hüseyin (ra) ne yaptı bu arada?
-Hz. Hüseyin (ra) yanına , Köleleri ve Oğullarından bazılarını alarak Velid’in konağına gitti. Onlara kapıda kalmalarını, sesini işitir işitmez içeri dalmalarını tembihleyerek içeri girdi.
-İçeride kim vardı?
-İçeride Velid ve Mervan bulunuyordu.
-Velid ve Mervan’ın araları bozuk değil mi?
-Evet araları bozuk. Hz. Hüseyin (ra) onları böyle görünce Velid’in yanına oturdu ve :” Şimdi, siz, bir araya geldiğinize göre, her halde, Allah (cc), aranızı düzelitmiştir.” Dedi.
Onlar cevap vermeyip sustular.
-Velid ne yaptı?
-Velid, Yezid’in mektubunu okuduktan sonra, Hz. Hüseyin’i (ra), Yezid’e biat etmeye çağırdı.
-Hz. Hüseyin (ra) “Benim gibi bir adama gizli bey’at yakışmaz. Zaten halkın önünde yapılmayan bir bey’attan da sen razı olmazsın.
Sen çıkıp halkı bey’ata davet ettiğin zaman, bizi de çağırırsın.”
-Velid bunu kabul etti mi peki?
-Velid sulh-u selameti seven bir adam olduğundan, bu teklifi sevinçle kabul ederek, Hz. Hüseyin’e (ra) şimdi gitmesini daha sonra halk toplandığı zaman da gelip bey’at etmesini istedi.
-Mervan, ne tepki verdi?
-Mervan hain bir adam olduğundan, bu teklife karşı çıkarak Hz. Hüseyin’i (ra) göndermemesini, hapsedip bey’at almasını, bey’at etmezse boynunu vurdurmasını isteyince. Hz. Hüseyin (ra)…


BEŞİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ALTINCI BÖLÜM

Hz. Hüseyin (ra) yerinden sıçradı ve; “Ey mor suratlı adamın oğlu! Yalan söyledin! Vallahi, sen alçaklaştın. Günah işledin.
Benim boynumu vurmağa, ne sen kadir ola bilirsin, ne de, o kadir olabilir” dedi ve Velid’in yanından çıktı.
-Velid ne yaptı?
-Velid Mervan’a döndü ve; “Yazıklar olsun sana! Sen, bana Resûlullah Aleyhisselamın kızı Hz. Fatıma’nın (ra) oğlu Hz. Hüseyin’i (ra) öldürmemi mi telkin ediyorsun?!
Ey Mervan! Sen, benim dinimi yıkacak bir şeye teşlebbüs etmemi mi istiyorsun?!
Vallah,, Hüseyin’i (ra) öldürüp te, dünyanın her tarafına, üzerine güneşin doğup battığı bütün dünya mal ve mülküne malik olacağımı bilsem, yine, Onu öldürmeyi arzu etmem!
Sübhanallah! (Bey’at etmem!) dedi diye Hz. Hüseyin’i mi öldüreyim?!
Vallahi, bu işi yapmamaktan doğacak sorumluluk, Kıyamet gününde Allah (cc) katında Mizan’da Hüseyin’in (ra) kanına girmenin hesabını vermekten daha hafif, daha kolaydır! Hem onun kanı masundur, korunmuştur da!” dedi.
-Bravo Velid’e. İnşallah sonuna kadar bu sözünde durur da ahiretini heba etmez. Tabi Yezid bunu duyarsa, Velid’i öldürmezse de kesin azleder.
-Velid’in de dediği gibi, azledilmek, Kıyamet günü hesap vermekten daha kolay. İnşaalla Velid bu sözünde durur. Bakalım, göreceğiz inşallah.
-Peki, Mervan hiç tepki göstermedi mi?
-Mervan, onun bu konuşmasını beğenmediği halde; “ Senin bu husustaki görüşün ve yaptığın yerindedir!” dedi.
-Peki, Mervan, bu sözlerinde samimi mi?
-Sanmıyorum. Mervan’ın kesin hain bir planı vardır.
-Peki, Hz. Hüseyin (ra) cephesinde son durum ne?
-Hz. Hüseyin (ra) oradan ayrıldıktan sonra evine gitti. Bu esnada, yanına üvey kardeşi Hz. Muhammed b. Hanefiyye (ra) geldi. Ve ona şehirlerden uzak durmasını, halk gelir de ona bey’at ederse şükretmesini, şayet başkasına bey’at ederse sabretmesini, bu durumun Hz. Hüseyin’in (ra) şan ve şerefinden bir şey eksiltmeyeceğini ve bundan dolayı ona bir sorumluluğun olmayacağını bildirdi. Bunun üzerine Hz. Hüseyin (ra) ne yapması gerektiğini sorunca da ailesini alıp Mekke’ye gitmesini tavsiye etti.
-Anlaşıldı. Daha sonra sana döneceğim inşallah. Allah (cc) kolaylık versin.
-Allah (cc) razı olsun inşallah.
Bu esnada Ahmet, oradaki kadınlar hakkında bilgi almak üzere, oraya bir bayanın gitmesi gerektiğine karar vererek, daha önce bu göreve gönüllü olduğunu belirten Melal’e haber vermesi için Yunus’a haber gönderdi. Yunus geldi ve;
-Hocam buyurun, beni çağırtmışsın.
-Yunus, git Melal’e haber ver, ekipmanlarını alıp buraya gelsin.
-Tamam hocam, hemen gidiyorum!
-Yunus gittikten kısa bir süre sonra döndü ve…


ALTINCI BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
YEDİNCİ BÖLÜM

…Hocam Melal, gelmek üzere.
-Eyvallah! Sen de burada dur. Bu teknik konuları iyice öğren ki benim burada olmadığım zamanlarda kumandayı sen al.
-Peki Hocam!
Bir süre sonra, nefes nefese Melal girdi kapıdan.
-Hocam, Yunus geldi ve beni çağırdığınızı söyledi.
-Evet! Hoş geldin. Arkadaşları gönderdik ama oradaki kadınları izleyecek birini göndermedik. Sen de bu işe gönüllüsün. Hazırsan hemen kabine gir.
-Hazırım Hocam!
-Bir eksiğin yok değil mi?
-Hayır hocam!
-Peki o halde. Hadi Allah (cc) yâr ve yardımcın olsun.
-Allah (cc) razı olsun. Sizin de hocam.
-Hadi bakalım, kabine gir.
Melal kabine girdi. Işınlama işlemi başladı ve Melal gözden kayboldu. Bir süre sonra da sesi duyuldu.
-Hocam, beni duyuyor musun?
-Evet, gayet net duyuyorum. Neredesin şu an?
-Tam zamanında gelmişim hocam. Hz. Hüseyin (ra) Mekke’ye gitmeye karar vermiş. Ümmü Seleme (ra) annemiz de dudumdan haberdar olup Hz. Hüseyin’i (ra) vezgeçirmek için onun evine gelmiş.
-Ne dedi Annemiz?
-Annemiz, şunları söyledi: “Oğulcuğum, Irak’a gidip dertlendirme beni, çünkü ben, Allah (cc) Ona ve soyuna rahmet etsin, Dedenden duydum, Oğlum Hüseyin, Kerbela denilen yerde öldürülecek, derdi. Yanımda bir parçacık Kerbela toprağı var. Onu bir şişe içinde bana vermişti.”
-Hz. Hüseyin (ra) ne dedi?
-Hz. Hüseyin’de (ra) :” Anneciğim, and olsun Allah’a (cc), ben bunu, senden daha da iyi olarak biliyorum. Ve ben mutlaka öldürüleceğim. Irak’a gitsem de gitmesem de öldürürler beni. And olsu n Rabbime ki ben, ldürüleceğim yeri de, gömüleceğim yeri de, beni kimin öldüreceğini de, yakınlarımdan ve adamlarımdan hangilerini, kimlerin öldürüleceğini de biliyorum.”
-Ümmü Seleme (ra) annemizin tepkisi ne oldu?
-Ağlamaya başladı. Bunun üzerine Hz. Hüseyin: “Anne , Allah (cc) beni öldürülmüş, kesilmiş çoluk çocuğumu esir düşmüş, bağlanmış görmek istiyor.” Dedi ve bir miktar toprak çıkararark Ümmü Seleme (ra) annemize verdi.
-Peki sonra ne oldu?
-Ümmü Seleme (ra) annemiz bunun üzerine Hz. Hüseyin’le vedalaşarak, Onun verdiği şişeyi alıp evine döndü.
-Anlaşıldı. Sen kadınları izlemeye devam et.
-Tamam Hocam!
-Hüseyin, Hz. Hüseyin (ra) Mekke’den ayrıldı mı?
-Ahmet, Medinelilerin görüşmesi bitince Hz. Hüseyin (ra) yanına, Kız Kardeşleri Ümmü Gülsüm, Zeyneb, kardeşinin oğlu Ebu Bekir, Cafer, Abbas ve Medine’de bulunan tüm ev halkını alarak, Pazar günü akşam Medine’den ayrıldı.
-Peki siz onları ,izlemeye devam edin. Bu arada Melal’i de gönderdim. Kadınları izleyecek.
-Evet, bu çok iyi oldu. Çünkü kadınları izleyemiyorduk. Bu da sıkıntı meydana getiriyordu.
-Şu an neredesiniz?
-Mekke’ye doğru bir hayli yol aldık. Bu arada, o da ne?


YEDİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
SEKİZİNCİ BÖLÜM


-Ne var, ne oldu?
-Bir süvari geliyor.
-Kim olduğunu öğrenebildin mi?
-Evet. Abdullah b. Muti. Mekke’den geliyor Medine’ye gidiyor.
-Hz. Hüseyin’le (ra) neler konuşuyorlar?
-Aktarayım inşallah
“-Nereye gidiyorsun?
-Şimdilik Mekke’ye!
Allah (cc) hakkında hayırlı eylesin. Ben, sana başka bir görüşü işaret ve tavsiye etmek isterdim.
-Nedir o?
-Mekke’ye vardığında, oradan bazı memleketlere ve mesela Kufe’ye de, gitmek isteyeceksin. Sakın, oraya gideyim deme!
-Çünkü, orası uğursuz bir memlekettir. Baban orada şehid edildi. Kardeşin Hasan, orada yalnız bırakıldı, aldatıldı ve yaralandı.
Sen, Mekke Hareminden ayrılma. Hicaz halkı, sana, hiç kimseyi denk tutmaz.
Sen, sana bağlı olanları her taraftan oraya çağır. Gelip yanında toplanırlar..
-Allah (cc), dilediği şeyi takdir ve hükm eder.”
-Evet, aralarında aynen bu konuşma geçti. Hz. Hüseyin (ra) Mekke’ye, Abdullah ise Medine’ye doğru yola devam ettiler.
-Peki, sana tekrar döneceğim inşallah.
-Mahmud, neredesin şu an?
-Ahmet, Kabe’nin yanındayım.
-Hz. Hüseyin (ra) Medine’den ayrıldı. Bunun Mekke’ye yansıması nasıl oldu?
-Ahmet, Hz. Hüseyin’in (ra) Medine’den ayrıldığı haberi buraya da ulaştı. Mekke’liler dört gözle onları bekliyor.
-Mekke’de durum nasıl, bu arada?
-Malımun, daha önce buraya Abdullah b. Zübeyr (ra) gelmişti. Halk da onun etrafında toplanmıştı. Ancak, Hz. Hüseyin’in (ra) yola çıktığı haberi gelince, Mekke’liler de onun yolunu gözlemeye başladılar.
-Abdullah b. Zübeyr’in yanında pek kimse kalmadı yani?
-Evet, aynen öyle oldu.
-Anladım, sen izlemede kal.
-Hüseyin, şu anda neredesiniz?
-Mekke’ye varmak üzereyiz. Mekke evlerinin damlarını görüyoruz şu an. Ve bir kalabalık bize doğru geliyor.
-Tamam, Mekke’ye vardığınızda beni haberdar et.
-Anlaşıldı!
-Cevad, Kufe ne durumda?
-Ahmet, Hz. Hüseyin’in (ra) Medine’den ayrıldığı haberi bize de ulaştı. Burada toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Halkın ileri gelenleri harıl harıl Hz. Hüseyin’e (ra) mektup yazıyorlar.
-Peki, Kufe’liler Hz. Hüseyin’e (ra) gerçekten sahip çıkar mı?
-Daha önce olan olaylara bakıldığında, bu pek de mümkün görünmüyor? Çok az bir kesim belki verdiği sözde duracak ama diğerlerinden pek de umudum yok açıkçası.
-Ahmet, beni duyuyor musun?
-Evet, Mahmud, ne var ne oldu?
-Burada, çok önemli bir gelişme oldu. Şöyle ki…


SEKİZİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
DOKUZUNCU BÖLÜM


-Ne gelişmesi?
-Yezid, Mekke valisi Yahya b. Hakim’i azletti.
-Sanırım, en acımasız kişileri göreve getirmeye çalışıyor?
-Maalesef, öyle!
-Hüseyin, Cevad, Kufe’den elçiler geldiğine dair bilgi verdi. Elçiler Mekke^ye ulaştı mı?
-Elçilerin ardı arkası kesilmiyor. Evet, mektubu alan Mekke’de soluğu alıyor.
-Neler diyorlar peki bu mektuplarda?
-Birsini aynen aktarayım inşallah; “BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hüseyin b. Ali’ye
Süleyman b. Sured, Müseyyeb b. Necebe, Rifaa b. Şeddad ve Habib b. Müzahir’le Kufeli Mümin ve Müslümanların Hüseyin’e taraftar olanlarından!
Selamun aleykum!
Biz, Allah’a (cc) hamd ederiz ki O’ndan başka ilah yoktur.
İmdi, Allah’a (cc) hamd olsun ki düşmanını öldürmüştür…
Bizim İmamımız, Önderimiz yoktur. Hemen gel!
Umulur ki: Allah (cc) bizi, Senin sayende hak üzerinde toplar.
Numan b. Beşir, Vali köşkünde oturmaktadır.
Biz, onunla ne cumada toplanıyoruz, ne de, bayram namazına çıkıyoruz.
Yanımıza geleceğini haber alacak olursak, Seni karşılamağa çıkar, Sana Şam’da kavuşuruz inşallah.
Allah’ın (cc) selam ve rahmeti üzerine olsun.”
-Mektubun, içeriği güzel. Ama, acaba bu yazılanlara ne derece sahip çıkacaklar?
-Doğrusunu istersen, benim hiç umudum yok.
-Peki, bu elçilere, Hz. Hüseyin (ra) ne cevap verdi?
-Hz. Hüseyin’in (ra) mektubu da şöyle:
“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hüseyin b. Ali’den,
Kufe’de bulunan Mümin ve Müslüman cemaatine!
İmdi, bana, mektuplarınızla en son gönderdiğiniz elçileriniz Hâni ve Saîd geldiler.
Andığınız, anlattığınız her şeyi anladım.
Sözlerinizin özü olarak: (Bizim için bir İmam ve Önder yok. Sen, hemen gel. Umulur ki: Allah (cc), Senin sâyende, bizi, hidayet ve hak üzerinde toplar.) diyorsunuz.
Kardeşim ve Amcamın oğlu olan, ailem halkından güvendiğim Müslim b. Akil’i size gönderiyorum.
Sizin hal ve gidişinizi, işinizi ve görüşünüzü inceleyip bana yazmasını kendisine emr ettim.
Eğer, o, sizin bütün ileri gelenlerinizin, fazilet ve üstün akıl sahibi olanlarınızın görüşlerinin de, yanıma gelen Elçilerinizin görüşlerinin aynı ve yazılarınızdan okuduğum şekilde olduğunu bana yazacak olursa, inşallah, hemen hazırlanır, yanınıza gelirim.
And olsun ki: Kitabullah’la amil olmayan, adalet terazisini elinde tutmayan, hak ve gerçek dine göre hareket etmeyen, nefsini Allah’a (cc) bağlamayan kişi, gerçek mânâda, İmam ve Önder olamaz! Vesselam.”


DOKUZUNCU BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONUNCU BÖLÜM

-Cevad, Kufe’de durum ne?
-Ehl-i Beyt taraftarları, günlerce Abdulkays oğulları kadınlarından Mariye’nin evinde günlerce toplandılar. Hz. Hüseyin’e (ra) bey’at hususunda konuşmalar yaptılar.
-Ubeydullah b. Ziyad ne yaptı?
-Basra’daki vali vekiline mektup yazarak, yollara gözcü dikilmesi ve tüm yolların tutulmasını istedi.
-Başka, neler oldu?
-Yezid b. Nubayt, iki oğlu ile birlikte Hz. Hüseyin’in (ra) yanına gitmek üzere yola çıktılar.
-Hüseyin, Mekke’de durum nasıl? Hz. Hüseyin (ra) neler yaptı?
-Hz. Hüseyin (ra), daha önce yazdığı mektupta da belirttiği gibi Müslim b. Akil’i Kufe’ye gönderdi.
-Müslim b. Akil’in yanında kimler var?
-Kays b. Müshir-üs’Saydavi, Umare b. Ubeyd ve Abdurrahman b. Abdullah-ul’Erhabi’yi gönderdi. Ve işlerini çok gizli tutmasını tembihledi.
-Abdullah!
-Efendim, Ahmet!
-Hz. Hüseyin (ra), Müslim b. Akil, başkanlığında bir heyeti Kufe’ye gönderdi. Sen, onları takip etmeye başla.
-Tamam, hemen gidiyorum.

Bir Süre Sonra

-Ahmet, Müslim b. Akil ve yanındakileri buldum.
-Ne durumdalar?
-Kays Kabilesinden iki kılavuz kiralayarak yola koyulmuşlar. Ancak, kılavuzlar gece yollarını şaşırdılar. Saatlerce yürüdüler susuzluktan yürüyecek takatleri kalmayınca da Müslim b. Akil’e “Sana şu yana gitmeni tavsiye ederiz” deyip ayrıldılar.
Müslim b. Akil ve yanındakiler, onları orada bırakıp yollarına devam ettiler. Tam susuzluktan bitkin bir hale geldikleri anda…


ONUNCU BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONBİRİNCİ BÖLÜM

…nihayet bir su başına vardılar. Müslim b. Akil ve yanındakiler bir müddet dinlendikten sonra, Müslim, oradan Hz. Hüseyin’e (ra) bir mektup yazdı.
Bütün olan bitenleri anlatıp, bu işte hayır olmadığını, kendisini Elçilikten af edip, yerine başka birisini göndermesini diledi.
-Abdullah, mektubu kim götürdü?
-Müslim b. Akil, mektubu yazarak Kays’a verdi. Kays alıp gitti.
-Anladım.

Birkaç Gün Sonra

-Hüseyin, Müslim b. Akil, bir mektup yazıp Kays ile Hz. Hüseyin’e gönderdi. Mektup Hz. Hüseyin’e ulaştı mı?
-Evet Ahmet, mektup dün geldi.
-Hz. Hüseyin ne yaptı, bunun üzerine?
-Hz. Hüseyin, cevabi bir mektup yazıp, bu sabah gönderdi.
-Neler yazıyordu mektupta?
-Şunlar vardı mektupta: “İmdi, göndereceğim yere gitmekten seni tereddüde düşüren, alıkoyan şey, kanaatimce, senin korkaklığındır.”
-Peki, sana döneceğim inşallah?
-Melal, kadınlar cephesinde son durum ne?
-Hocam, kadınlar olacakları bekliyor. Yani tam bir teslimiyet içerisindeler. Son sözü Hz. Hüseyin söyleyecek, onlar da itaat edecek.
-Yani hiçbir itirazları yok?
-Hayır yok.
-Efendimiz’ın (sav) ailesine de elbette ki bu yaraşır. Allah (cc) yâr ve yardımcıları olsun.
-Amin, inşallah.
-Sen izlemeye devam et. Gerekirse sana bir yardımcı gönderirim inşallah.
-Hocam, ihtiyaç duyarsam söylerim.
-Allah (cc) kolaylık versin.
-Allah (cc) razı olsun inşallah.


Bir Süre sonra

-Abdullah, Kays geri döndü mü?
-Evet, Kays geri dönerek mektubu Müslim b Akil’e verdi. Mektubu okuyan Müslim; “Ben kendim için korkmuş değilim.” Diyerek yola koyuldu.
-Anladım. Kufe’ye varınca haber ver.
-Arayacağım inşallah.
-Cevad, neredesin şu an?
-Kufe’deyim.
-Abdullah, Müslim b. Akil ve yanındaki ekiple oraya geliyor. Sen Şam’a git. Yezid neler yapıyor, onu ve Şam’dakileri izle inşallah.
-Tamam, hemen gidiyorum.


ONBİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONİKİNCİ BÖLÜM

-Ahmet, Kufe’ye vardık.
-Neler oluyor Kufe’de. Müslim b. Akil ve yanındakiler ne yaptılar?
-Müslim ve yanındakiler, Muhtar b. Ebi Ubeyd-üs Sakafi^nin evine varıp durumu ona bildirdiler.
-Muhtar, kim?
-Ehl-i Beyt taraftarlarından.
-Kufe’liler ne yaptı peki?
-Kufe’liler, Müslim’in geldiğini duyunca, akın akın Muhtar’ın evine geldiler. Müslim, onlara Hz. Hüseyin’in mektubunu okuyunca, hepsi ağladı.
-Sadece ağladılar mı?
-Hayır, bazıları söz alarak, şayet Hz. Hüseyin Kufe’ye gelecek olursa, onun yanında çağrışacaklarına dair sözler sarfettiler.
-İnşaallah dediklerini yaparlar.
-Allah (cc) izin verirse göreceğiz ama benim umudum yok.
-Peki, Müslim b. Akil’in Kufe’ye vardığını başka duyan olmadı mı?
-Olmaz mı. Vali Numan b. Beşir de duydu.
-Ne yaptu Numan?
-Numan, yumuşak huylu birisi. Mimbere çıkıp, insanların tefrikaya düşmemeleri hususunda bir hutbe irad etti.
-Halkın tepkisi ne oldu?
-Mesciddekilerden, Abdullah b. Müslim-ki kendisi Yezid taraftarıdır-ona tepki gösterdi ve daha sert olması gerektiği konusunda kendisini uyardı. Numan da Allah’tan (cc) korktuğunu, zulmetmektense Allah’a (cc) itaat etmeyi tercih ettiğini belirtti.
-Desene, Yezid, Numan’ı en kısa zamanda görevden alır.
-Ben de aynısını düşünüyorum. Çünkü, Abdullah b. Müslim, Yezid’e mektup yazdı bile.
-Bu konuda, başka mektup yazan oldu mu?
-Evet, Umare b. Ukbe ve Ömer b. Sa’d b: Ebi Vakkas da birer mektup yazarak Yezid’e gönderdiler.

Bu Esnada Şam’da

-Cevad, Kufe’den, Yezid’e üç mektup gönderildi. Mektuplar Yezid’e ulaştı mı?
-Evet, az önce mektubu getirenler, Yezid’in huzuruna vardılar.
-Yezid, ne tepki gösterdi?
-Yezid, Sercn b. Mansur’u yanına çağırdı ve durumu ona açtı. Ne yapması gerektiğini sordu?
-Kim bu Sercun?
-Kısaca şöyle diyebiliriz, Yezid’in, katibi, en yakın adamı ve içki arkadaşı.
-Neuzu Billah bir adam yani?
-Aynen öyle. İyi adamın, Yezid’in yanında işi ne?
-Ne akıl verdi Yezid’e bu akıl fukarası?
-Basra valiis Ubeydullah b.Ziyad’ı Kufe’ye vali olarak tayin etmesini istedi.
-Yezid ne yaptı?
-Aslında Yezid, Ubeydullah’ı pek sevmez. Sürekli kendisini azarlardı. Ama Sercun, ağzından girdi, burnundan çıktı, Yezid’i bu işe razı etti.
-Başkalarına da danıştı mı, Yezid?
-Evet, Yezid bazı Şam’lılara da danıştı bu vali meselesini. Hepsi sözbirliği etmişçesine, Ubeydullah’ı tavsiye ettiler.
-Şeytan üçgeni kurulmuş yani orada.
-Evet, aynen öyle olmuş.
-Bu danışma sonrasında ne yaptı Yezid?
-Yezid…………


ONİKİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM


Numan b. Beşir’e bir mektup yazarak onu görevden azletti. Ayrıca, Yezid bir mektup ta İbni Ziyad’a yazdı.
-Ne diyordu o mektupta?
-Bu mektubu alır almaz, kanatlan ve Kufe’ye uç. Müslim b. Akil’i bul, ya öldür ya da sürgün et diye talimat verdi.
-Abdullah, Yezid, Numan b. Beşir’i görevden alıp yerine İbni Ziyad’ı görevlendirdi. Neler oluyor orada?
-Evet, Yezid’in mektubu buraya ulaştı. Numan b. Beşir görevden ayrıldı. Bu arada Hz. Hüseyin, Müslim b. Akil ile bir mektup göndermişti. O mektubun detayları ortaya çıktı.
-Neler yazmıştı, Hz. Hüseyin?
-Şunlar yazılıydı mektupta: “ BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hüseyin b. Ali’den.
Malik b. Misma, Ahnef b. Kays, Münzir b. Cârud, Mesud b. Amr ve Kays b. Heysem’e!
Size selam olsun.
İmdi, Yüce Allah (cc) Muhammed Aleyhisselam’ı insanlar arasından seçerek Peygamberlikle şereflendirmiştir.
Sonra, Allah (cc) O’nu kullarına nasihat ve getirdiği şeyleri tebliğ ettikten sonra manevi huzuruna aldı.
Biz ise, O’nun Ehl-i Beyt,i, Velileri, Vasileri ve Veresesi bulunuyoruz. Onun yerine geçmeğe de, insanlar arasında en layık ve haklı biziz.
Biz, tefrikadan hoşlanmadık. Sulh ve müsalemet istedik.
Biz, biliyoruz ki; bu hakka, onu ellerinde bulunduranlardan daha layık ve müstehak olan Ben’im.
Allah; ihsan ve ıslahta bulunanları, hakkı araştıranları rahmetle esirgesin. Bizi de, onları da, yarlığasın.
Size, Elçimi bu yazı ile gönderdim.
Ben, sizi, Allah’ın (cc) Kitabına ve Allah’ın (cc) Peygamberi olan Muhammed Aleyhisselam’ın Sünnetine davet ediyorum.
O Sünnete ki öldürülmüş, yok edilmiş, onun yerine bidatler ihdas edilmiştir.
Sözlerimi dinleri, emrime itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz.
Vesselamu aleykum ve rahmetullah.”
-Mektup yazılanlar ne yaptılar?
-Diğerleri mektubu gizlediler ama içlerinden biri mektubu İbni Ziyad’a haber verdi.
-Kimmiş o hain?
-O hain…


ONÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM


…Münzir b. Carud.
-Sebep ne peki?
-Münzir, kızını İbni Ziyad’la evlendirmiş.
-İbni Ziyad ne yaptı?
-İbni Ziyad, Basra’lıları Ulu Camide topladı ve onlara gözdağı verdi. Şayet, Hz. Hüseyin (ra) tarafını tutarlarsa onları perişan edeceğine dair yemin etti.
-Başka neler yaptı?
-İbni Ziyad, Basra’nın ileri gelenlerini de-kimini zor kullanarak-kendi tarafına çekmeyi başardı. Bu eşraftan kişiler, Hz. Hüseyin’in, İbni Ziyad’dan daha önce Kufe’ye varacağını umuyorlar. Ama İbni Ziyad Şeytan gibi biri.
-Anlaşılan, İbni Ziyad Basra’dan ayrılıyor.
-Evet, yerine kardeşini vekil olarak bıraktı, şu anda da yola çıkıyor.


Bir Süre Sonra

-Cevad, İbni Ziyad, Basra’dan ayrılmıştı, Kufe’ye ulaştı mı?
-Maalesef, İbni Ziyad, Hz. Hüseyin’den daha önce Kufe’ye varmayı başardı.
-Ne yaptı peki?
-İbni Ziyad çok kurnaz biri, Yemen işi bir elbise giydi, başını da Yemen işi siyah bir tülbentle sararak Kufe sokaklarında dolaşmaya başladı. Onu görenler Hz. Hüseyin zannederek “Hoş geldin ey Resûlullah’ın (sav) oğlu” diyerek etrafında toplanmaya başladılar. İbni Ziyad onlara cevap vermedi. Etrafındakilerle birlikte Valinin Köşkünün önüne geldiler.
-Numan b. Beşir, orada mı daha?
-Evet, henüz burada, ve o da İbni Ziyad’ı Hz. Hüseyin sanarak, valilik köşkünün kapılarını sıkı sıkıya kapattırdı.
-Neden?
-Numan b. Beşir, yumuşak huylu olduğundan, Hz. Hüseyin’e herhangi bir zarar vermek istemiyor. Nu yüzden köşke girmesine engel olmak istiyor ki başına bir iş gelmesin.
-İbni Ziyad ne yaptı?
-Aralarında şu konuşma geçti:
“-Aç kapıyı!
-Açmam!
-Gecen uzasın!”
-Bu arada, İbni Ziyad’ın arkasındaki halktan bazıları şüphelenerek: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a (cc) and olsun ki; bu, Mercane’nin oğludur” diye bağırdılar. Bazıları ise; “Yazıklar olsun size! O, muhakkak ki Hz. Hüseyin’dir!” dediler.
-Peki, sonra ne oldu?
-İbni Ziyad , “Uykun uzasın ey kör adam!” diyerek ağız ve burnunu açınca, Numan b. Beşir de halk ta onu tanıdı. Bunun üzerine orada toplananlar…



ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONBEŞİNCİ BÖLÜM

…-“Â! Mercanenin oğlu imiş!” diyerek onu taşladılar.
-Öldürebildiler mi bari?
-Maalesef! Numan kapıyı açtı ve İbni Ziyad içeri girince de tekrar kapattı.
-İbni Ziyad daha sonra ne yaptı?
-Bu sefer de halku Kufe Ulu Camiinde topladı. Onlara, buraua yeni vali olarak atandığını ve kendi emrine karşı gelmeleri halinde onlar hakkında kesinlikle acımasız olacağını belirterek onları tehdit etti.
-Muslim b. Akil, ne yapıyor şu anda?
-Muslim b. Akil, Numan’ın görevden alınıp yerine İbni Ziyad’ın atandığını ve göreve başlayarak halkı tehdit ettiğini duyunca kalmakta olduğu Muhtar’ın evinden ayrılarak eşraftan Hani b. Urve’nin evine gitti ve avlusuna girdi. Hani’ye:
“-Beni koruyasın ve konuklayasın diye sana geldim.” Dedi.
-Sen bu ağır işi bana yükledin. Şayet gelip evime girmiş olmasaydın, seni kendimden geri çevirmek isterdim.
Sen bu koruma ve barındırma isteğinle, beni bağladın. Seni barındırmak ve korumak bana borç oldu!” diyerek Müslim’i evine aldı.
-Allah (cc) Hani’ye rahmet etsin. İnşallah sonuna kadar bu halinde sebat eder.
-İnşaallah. Allah (cc) izin verirse göreceğiz.
-Sonra ne oldu?
-Kufe’liler oraya gelip Müslim2in yanında toplanmaya başladılar.
-Eşraftan kimse geliyor mu?
-Evet! Şerik b. Aver onlardan biri. Şerik de Hani’nin evine gelerek Müslim b. Akil’le görüştü. Şerik, Basra Ehl-i Beyt taraftarlarının büyüklerindendir.
-Neler konuştular peki?
-Şerik, Hani’nin evindeyken hastalandı. Ve bu hastalığı fırsata çevirmek istedi.
-Nasıl?
-Şöyle ki, Şerik, Müslim b. Akil’e bir teklifte bulundu.
-Nasıl bir teklif?
-Şerik, Müslim’e “Ben hastalandım ve vali İbn-i Ziyad beni yoklamaya gelecek. Sen karanlık bir odada saklan, İbni Ziyad gelince kılıcınla üzerine atlar onu öldürürsün!” dedi.
-Müsliam ne dedi?
-Müslim b. Akil’den önce Hani söze girdi ve; “Ben, İbni Ziyad’ın evimde öldürülmesini hoş bulmam!” dedi.
“-Ne için hoş bulmuyorsun? Vallahi, onu öldürmek, Allah’a (cc) yakınlıktır.dedi ve Müslim’e dönerek: “Sen, bu hususta kusur etme! Dedi ve bu konuda anlaşmaya vardılar. Daha sonra da bir plan yaptılar.
-Ne planı?
-İbni Ziyad’ı öldürme planı.
-Nasıl bir plan?
-Şerik, dediki: “Sen bir odaya saklan, ben, İbni Ziyad içeri girdikten bir süre sonra su isteyeceğim, sen kılıcınla gel ve onu öldür!”
-Sonra ne oldu?
-İbni Ziyad içeri girerek Şerik’in yanına oturdu. Hal hatırını sordu. Bu esnada Şerik: “Bana su içiriniz!” dedi. Ve bunu birkaç kez tekrar etti. Ayrıca, durumu Müslim’e duyurmak için de birkaç beyit okudu.
-Ne oldu peki?
-Hani’nin bire cariyesi, tam Şerik’e bir bardak su getirirken…



ONBEŞİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONALTINCI BÖLÜM


…Müslim b. Akil’i gördü ve su getirmekten vazgeçti.
-İbni Ziyad yalnız mı geldi?
-Hayır, yanında azadlı kölesi Mihran’la beraber geldi.
-Nasıl biri?
-Tilki gibi bir suratı var?
-Peki ne oldu sonra?
-Mihran durumu sezdi ve İbni Ziyad’ı alarak çıktı oradan.
-Paçayı kurtardı yani?
-Evet ama şimdilik. Yakayı er geç ele verecek Biiznillah!
-Ona hiç şüphe yok.
-Peki, Müslim b. Akil, kendisini cariye gördüğü için mi, İbni Ziyad’ı öldürmedi, cariye ne yapabilirdi ki ona?
-Hayır asıl sebep bu değil. İbni Ziyad gittikten sonra, Şerik ile Müslim b. Akil, arasında şu konuşma geçti;
“-Har halde, onu öldürmekten seni ancak korkaklık alıkoymuştur?
-Onu öldürmekten beni iki mühim şey alıkoymuştur. Onlardan birincisi, Hanin’nin evinde öldürmeyi hoş ve uygun görmeyişim, ikincisi de: Resulullah Aleyhisselam’ın (İman, ansızın adeam öldürmek için fırsat kollamayı engeller. Mü’min ansızın adam öldürmek için fırsat kollamaz) Hadisidir.
-Fakat, vallahi, sen onu öldürmüş olsaydın, işin düzelir, kuvvet ve kudret sende derlenip toparlanırdı.”
-Şerik, hastaydı durumu nasıl oldu?
-Bu olaydan birkaç gün sonra vefat etti.
-İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Allah (cc) Şerik’e rahmet etsin.
-Amin.

Bir Süre Sonra

-Cevad, şu anda Kufe’de neler oluyor?
-O olaydan sonra, Müslim b. Akil, 18.000 ila 30.000 arasında sayıları değişen miktarda kişiden bey’at almayı başardı.
İbni Ziyad ise, azadlı kölesi Mâ’kıl’ı çağırarak, ona üç bin dirhem verdi ve Müslim b. Akil ile adamlarını arayıp bulmasını istedi.
-Parayı niye verdi?
-Ma’kıl kendisini, Hz. Hüseyin taraftarı olarak bildirecek ve bu parayı da Yezid’e karşı savaş yapıldığında kullanılmasını isteyecekti.
-Ne oldu peki?
-Maalesef, Ma’kıl dediğini yaptı.
-Nasıl?
-Ma’kıl, Ulu Camiye gitti. Orada uzun uzadıya namaz kılan bir zatı gördü. Zaten Hz. Hüseyin taraftarları uzun namaz kılarlar. Diğerlerinin ise namaz pek umurlarında değil. O zat namazı bitirince, Ma’kıl Şamdan geldiğini, yanında bir miktar para olduğunu ve bunu Hz. Hüseyin taraftarlarına vermek istediğini, yemin ederek söyleyince, o zat da , adının Müslim b. Asvece olduğunu, ertesi sabah gelmesini ama bu işi de gizli tutmasını söyleyerek, oradan ayrıldı.
-Müslim, tuzağa düştü yani?
-Maalesef öyle oldu.
-Feraset eksikliği nelere yol açıyor görüyorsun.
-Evet, Allah (cc) hiçbir mü’mini ferasetten alıkoymasın.
-Amin. Peki ertesi gün ne oldu?
-Ma’kıl, Müslim’in evine gitti. Onunla birlikte doğruca Müslim b. Akil’in olduğu eve vardılar ve….


ONALTINCI BÖLÜMÜN SONU
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ONYEDİNCİ BÖLÜM

Müslim b. Akil’in yanına girdiler. Ma’kıl, parayı Müslim b. Akil’in önüne koyup, Şamdan geldiğini ve Ehl-i Beyt taraftarı olduğuna dair de yalan söyleyerek onları ikna etti.
-Sonra ne oldu?
-Ma’kıl, her sabah yanlarına gidip ne yaptıklarını öğreniyor ve öğrendiklerini gidip İbni Ziyad’a aktarıyor.
-Peki, bu casustan hiç şüphelenmediler mi?
-Ortalık o kadar karışık ki kimin ne olduğu belli değil.
-Bu Ma’kıl casusu Müslim b. Akil’le birlikte Hani’nin başını da belaya sokar desene.
-Maalesef Hani’nin başı belaya girdi bile.
-Sahi mi? Ne oldu peki?
-Ma’kıl’ın tüm olan biteni, İbni Ziyad’a haber verdiğini aktarmıştım. Bu arada, Kufe eşrafından Muhammed b. Eş’as ile Esma b. Harice, İbni Ziyad’ın yanına gittiler. İbni Ziyad onlara, Hani’yi kendisine getirmesini söyledi.
-Neden kendi adamlarını göndermiyor da onlardan getirmelerini istiyor?
-Çünkü Kufe’de henüz egemenlik sağlamış değil. Hani’nin de kabilesi oldukça geniş ve İbni Ziyad, şu aşamada onlarla karşı karşıya gelmek istemiyor.
-Sonra ne oldu?
-O iki şahıs Hani’ye eman verildiği takdirde getirmeye çalışacaklarını söylediler. Kendileri de Hani’ye eman verdiklerini söylediler. İbni Ziyad da gidip getirmelerini tekrarladı. Onlar da Hani’ye gidip durumu aktardılar. Ve o kadar ısrar ettiler ki Hani gitmek zorunda kaldı.
-Hani, gitti mi, İbni Ziyad’ın yanına?
-Evet gitti.
-Aralarında ne geçti?
-Şu konuşma geçti:
“-Ey Hani, Neden Müslim b. Akil’i evine sokup, Yezid’e muhalefet ediyorsun?
-Müslim evimde değil.
-Evet, evinde.
-Hayır, değil”
-Konuşma bu şekilde uzayınca, İbni Ziyad, Ma’kıl’ı çağırdı. Ma’kıl gelince Hani, söyleyecek söz bulamadı.
-Peki, sonra?
-Bu sefer de aralarında şu konuşma geçti:
“-Şimdi ne söyleyeceksin?
-Ben, Müslim’i evime davet etmedim. Kendi geldi, ben de evime aldım.
-Git onu bana getir.
-Hayır, vallahi getirmem.
-Vallahi, onu bana getireceksin.
-Vallahi, getirmem.
-Konuşma böyle uzayınca, o esnada orada bulunan, Şam’lı Müslim b. Amr-ü Bahili Validen izin alarak, Hani’yi tenha bir yere götürdü ve:
-Ey Hani, böyle yapmakla hem kendini öldürtecek hem de kavminin başını belaya sokacaksın. Gel Müslim’i teslim et.
-Vallahi onu İbni Ziyad’a teslim etmem.
-Bunun üzerine, İbni Ziyad, Hani’yi bana yaklaştırın dedi ve:
-Vallahi, ya onu bana getirirsin, yahut boynunu vuracağım.
-Hani kavminin onu koruyacağını sanarak, İbni Ziyad’a:
-Eğer, sen beni öldürecek olursan köşkünün çevresine kılıçlar şakırdar.
-Vay, sen beni kılıç şakırdamaları ile mi korkutuyorsun? Yaklaştırın yanıma, dedi.
-İbni Ziyad, Hani’ye zara veri desene.
-Evet, öyle oldu. Hani, onun yanına yaklaştırılınca elindeki değnekleHani’nin burnuna ve yüzüne vurdu ve yüzünü parçaladı.
-Vay zalim adam. Hani ihtiyar biri değil mi?
-Zalim için, ihtiyar, çocuk, kadın fark etmiyor ki.
-Öldürdü mü Hani’yi?
-Öldürmedi ama bir odaya hapsetti.
-Peki Hani’i getirip ona eman veren o iki kişi ne yaptı?
-Esma b. Harice, ayağa kalkıp: “Sen bize ona karışmayacağına dair eman vermiştin. Biz de onu getirince vurup burnunu kırdın.
-Sen bizden yana mısın ondan mı, diyen İbni Ziyad, onu da çok fena dövüp bir odaya hapsetti.
-Hani’nin kabilesi olaydan haberdar olmadı mı? Hani geniş bir kavme sahipti.
-Hani’nin başına gelenleri kavmi duyunca…


ONYEDİNCİ BÖLÜMÜN SONU
 
Üst Ana Sayfa Alt