Yavuz Sultan Selim, Memlükler'e karsi 1516 yilinda Misir'i fethetmek için askeri erkaniyla sefere çikar. Bu seferde Timur ve Cengiz Han'in geçmeye cesaret edemedigi vahsi bir çöl olan Sina(Tih vadisi) çölünü zamanin imkanlari ile onüç günde geçmesi tarih kitaplarinda bu seferden daha çok dikkat çekmistir. Hatta büyük bir askeri deha sayilan Napolyon bile, Yavuzdan 300 yil sonra Sina çölünden geçmeyi denemis ama geçememistir. Askerleri soguk ve susuzluktan telef olmustur.
Birinci Dünya Savasinda, yeni teknigin verdigi imkanlar içinde, tanklarla bu çöl yine ancak onüç günde asilabilmistir. Yavuz'un o günün imkanlariyla bu çölü nasil asabildigi ise anlasilamamistir.
Asagida anlatilanlar bu seferin sırrıdır.
Çöl gündüz cehennem gibi sicak, gece ise insanin kemiklerini donduracak kadar soguktur. Askerler ve binek hayvanlari perisan durumdadir. Yavuz, atiyla ordunun en önünde gitmektedir. Bir müddet sonra Yavuz, atindan inerek yürümeye baslar. Askerler hayretler içinde kalir. Sultan yürüken onlar at sirtinda gidemeyecegi için tüm askerler atlarindan inip yürümeye baslar. Atlarin bile kaninin kaynadigi, zor yüründügü bu çölde, Sultan niye atindan inipte yürüyor diye fisiltilar baslar. Askeri Pasalar, Yavuz'un can dostu olan, veziri ve yardimcisi Hasan Can'a;
- Ne olur Hünkar'a sorun, acep bu ne istir? Askerler telef olacak derler.
Hasan Can çekine çekine Padisah Yavuz Sultan Selim Han'a neden attan indigini sorar, Yavuz gür sesiyle şu cevabı verir;
- Hasan, Hasan görmüyor musun? Önümüzde Pegamber Efendimiz yürüyor, o yaya yürüken ben nasil ata binerim?...
Askerlerine moral vermek için,bir taktik olabilir Allahualem,ama geçmiş sonuçta