Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kızılderili Masalı

S Çevrimdışı

Serdar Yıldırım

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Evvel zaman içinde küçük bir oğlu olan bir Kızılderili reisi varmış. Bu Kızılderili reisi oğlunu usta bir avcı olarak yetiştirmek istediğinden her gün ormana avlanmaya götürürmüş. Günlerden bir gün ormanda avlanırlarken Kızılderili reisin oğlunu maymunlar kaçırmış. Kızılderili reisi daldan dala atlayarak kaçan maymunları uzun süre takip ettikten sonra izlerini kaybetmiş. Daha sonraki birkaç gün oğlunu arama çabalarını sürdüren Kızılderili reisi, umudunu kaybetmiş ve üzgün bir şekilde kabilesine geri dönmüş.

Aradan günler geçmiş. Fakat geçen günler gideni geri getirmediğinden üzüntüsü artan Kızılderili reisi, oğlunu bulmadan rahat olamayacağını anlayarak, en güvendiği adama kabilenin yönetimini bırakmış, oğlunu aramaya çıkmış. Kızılderili reisi yıllarca dağlarda, ormanlarda oğlundan bir iz bulmak umuduyla dolaşmış, durmuş. Oralarda gördüğü avcılara maymunların kaçırdığı oğlunu anlatmış. Oğlunun akıbeti hakkında bir şey bilip bilmediklerini sormuş. Avcılar böyle bir durumdan haberleri olmadıklarını söylemişler. Kızılderili reisi yılmadan, usanmadan arayışlarını sürdürmüş. Dağlarda, ormanlarda yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş. Pek çok vahşi hayvanla gırtlak gırtlağa gelerek hayatını savunmuş. Yaralarını kendisi tedavi etmiş.

“ Reis biliyorum, oğlunu arıyorsun. Merak etme, yakında oğluna kavuşacaksın.oğlunu maymunlar sultanı kaçırmıştı. Çok yaşlanmıştı. Tahtını bırakacağı bir varisi yoktu. Diğer maymunları ise
sultan olabilecek yeterlilikte görmüyordu. Senin oğlunu görünce çok beğendi. İşte maymunların yeni sultanı dedi. Yaşlı sultan birkaç yıl sonra öldü. Senin oğlun maymunların sultanı oldu. Yaşı küçüktü ama çok cesurdu, çok yetenekliydi. Hiçbirimiz onun gözlerine bakmaya cesaret edemiyorduk, ondan korkuyorduk. Bu korku, ona duyulan saygının bir nedeni olsa gerek. Ayrıca çok da adaletliydi. Maymunlar arasındaki ilişkilerde olsun, maymunlarla diğer ormanlılar arasındaki ilişkilerde olsun haksızlık olmasına, hak yenmesine izin vermezdi. Doğruluk onun temel prensibiydi. Bu nedenlerden dolayı ona birer köle gibi itaat ettik. Şimdi on sekiz yaşında ve genç bir insan oldu. Uzun boylu, yakışıklı ve hayli güçlü. Birkaç gündür bu ormanda bulunuyor. Nedenini bilmiyorum. Güneşin battığı yöne doğru git. Onu yerde değil, ağaç dalları arasında ara. Ararken de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı. Ben geldim, baban geldi “ diye ara sıra bağırırsın. O, senin çağrına uyarak yanına gelir. Benim adım Bonte’dir. Daldan dala atlarken yere düştüm. Sıradan bir maymun sayılırım. Ölümüm fark edilmez bile. Bunlar son sözlerimdir. “

Kızılderili reisi Bonte’yi gömdükten sonra güneşin battığı yöne doğru uzun süre gitmiş. Arada bir de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı. Ben geldim, baban geldi “ diye bağırmış. Nihayet ağaç dalları arasında genç sultan gözükmüş ve aşağı inerek babasının yanına gelmiş. Baba oğul daha sonra hasretle kucaklaşmışlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Kızılderili reisi oğluna; “ Gel oğul, kabilemize dönelim. Ben orada, sen de benim yanımda gereksin. Kabileden güzel bir kız seçer, evlenirsin, bana bir torun verirsin “ deyince oğlu da “ Baba hakkın var, söylediklerin olacak. Fakat hemen seninle dönmemi isteme benden. Nedenini de sorma. Sadece sen kabileye döndükten sonra benim de geleceğimi bil yeter. “

Kızılderili reisi oğlundan ayrıldıktan iki ay sonra kabilesine geri dönmüş. Döner dönmez de kıskıvrak yakalanıp işkence direğine bağlanmış. Gün dönmüş, akşam olmuş. Tamtamlar çalmaya başlamış. Orta yere yakılan ateşin çevresinde Kızılderili savaşçılar toplanmışlar ve reisin gelerek töreni başlatmasını bekliyorlarmış. Az sonra büyük çadırdan reis çıkmış ve tören alanına doğru yürümeye başlamış. İşte tam bu sırada korkunç bir çığlık duyulmuş, çığlığı atanın bir sarmaşığa tutunarak alana indiği ve reisin üstüne atıldığı görülmüş. Maymunların sultanı reisi etkisiz hale getirip ayağa kalktıktan sonra bir ıslık çalarak yüzlerce maymunun alana gelmesini sağlamış. Ne olup bittiğinin farkına varamayan ve şaşkın şaşkın bakınıp duran Kızılderili savaşçıları maymunlar sultanının “ Ben işkence direğinde bağlı olan reisin oğluyum. Bir çoğunuz beni hatırlarsınız. Maymunlar beni kaçırmıştı. Sonra ben maymunların sultanı oldum. Burada yüzlerce maymun var, ormanda ise binlerce. Hemen silahlarınızı atın ve teslim olun. Hiçbirinize bir şey olsun istemem. Babam yine reisiniz olacak ve kabilede eskisi gibi her şey çok güzel olacak “ demesi üzerine silahlarını atıp teslim olmuşlar. İşkence direğinde bağlı bulunan babasını kurtaran maymunların sultanı, daha sonra babasının yıllar önce kabileden ayrılırken yönetimi bıraktığı en güvendiği adamı ve birkaç Kızılderili’yi bir çadırda bağlı olarak bulmuş ve kurtarmış.

Maymunların sultanı iki yıl önce kabilesine geri dönerken ormanda çocukluk arkadaşlarından birkaçına rastlamış. Onlardan kendisi kaçırıldıktan sonra babasının onu aramaya çıktığını ve kabilenin yönetimini en güvendiği adama bıraktığını öğrenmiş. Fakat altı ay önce bir komplo ile yönetim değişikliği olduğunu ve şimdiki reisin yönetimi ele geçirdiğini söylemişler. Hiç mi hiç memnun değillermiş yeni reisten. Bunun üzerine maymunların sultanı kabileye gitmekten vazgeçmiş ve babasını aramaya çıkmış. Sonunda babasına kavuşan maymunların sultanı babasını kabileye geri dönmeye ikna ettikten sonra maymunlarıyla birlikte babasını takip etmiş. Babasının hiçbir şeyden haberi olmaması lazımmış, çünkü hazırladığı planında zorba reisin şüphelenmemesi ve onu kabilenin gözü önünde alaşağı etmek varmış. Maymunların sultanı babasına verdiği sözü tutarak kabileden güzel bir kızla evlenmiş. Doğruluk ve adalet ilkelerinden ödün vermeden yaşamını sürdürmüş.



Serdar Yıldırım
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Evvel zaman içinde küçük bir oğlu olan bir Kızılderili reisi varmış. Bu Kızılderili reisi oğlunu usta bir avcı olarak yetiştirmek istediğinden her gün ormana avlanmaya götürürmüş. Günlerden bir gün ormanda avlanırlarken Kızılderili reisin oğlunu maymunlar kaçırmış. Kızılderili reisi daldan dala atlayarak kaçan maymunları uzun süre takip ettikten sonra izlerini kaybetmiş. Daha sonraki birkaç gün oğlunu arama çabalarını sürdüren Kızılderili reisi, umudunu kaybetmiş ve üzgün bir şekilde kabilesine geri dönmüş.

Aradan günler geçmiş. Fakat geçen günler gideni geri getirmediğinden üzüntüsü artan Kızılderili reisi, oğlunu bulmadan rahat olamayacağını anlayarak, en güvendiği adama kabilenin yönetimini bırakmış, oğlunu aramaya çıkmış. Kızılderili reisi yıllarca dağlarda, ormanlarda oğlundan bir iz bulmak umuduyla dolaşmış, durmuş. Oralarda gördüğü avcılara maymunların kaçırdığı oğlunu anlatmış. Oğlunun akıbeti hakkında bir şey bilip bilmediklerini sormuş. Avcılar böyle bir durumdan haberleri olmadıklarını söylemişler. Kızılderili reisi yılmadan, usanmadan arayışlarını sürdürmüş. Dağlarda, ormanlarda yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş. Pek çok vahşi hayvanla gırtlak gırtlağa gelerek hayatını savunmuş. Yaralarını kendisi tedavi etmiş. Kızılderili reisin akıllara durgunluk veren varolma savaşını ve oğlunu bulmak için gösterdiği sonsuz gayreti sürekli olarak izleyen Manitu, sonunda, onun oğluna kavuşması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak yardımcı olmaya karar vermiş. Bir gün, bir ormanda Kızılderili reisi oğlunu ararken yerde yatan yaralı bir maymun görmüş. Kızılderili reisi maymuna biraz su içirince maymun gözlerini açmış ve Manitu’nun izniyle dile gelmiş.

“ Reis biliyorum, oğlunu arıyorsun. Merak etme, yakında oğluna kavuşacaksın.oğlunu maymunlar sultanı kaçırmıştı. Çok yaşlanmıştı. Tahtını bırakacağı bir varisi yoktu. Diğer maymunları ise
sultan olabilecek yeterlilikte görmüyordu. Senin oğlunu görünce çok beğendi. İşte maymunların yeni sultanı dedi. Yaşlı sultan birkaç yıl sonra öldü. Senin oğlun maymunların sultanı oldu. Yaşı küçüktü ama çok cesurdu, çok yetenekliydi. Hiçbirimiz onun gözlerine bakmaya cesaret edemiyorduk, ondan korkuyorduk. Bu korku, ona duyulan saygının bir nedeni olsa gerek. Ayrıca çok da adaletliydi. Maymunlar arasındaki ilişkilerde olsun, maymunlarla diğer ormanlılar arasındaki ilişkilerde olsun haksızlık olmasına, hak yenmesine izin vermezdi. Doğruluk onun temel prensibiydi. Bu nedenlerden dolayı ona birer köle gibi itaat ettik. Şimdi on sekiz yaşında ve genç bir insan oldu. Uzun boylu, yakışıklı ve hayli güçlü. Birkaç gündür bu ormanda bulunuyor. Nedenini bilmiyorum. Güneşin battığı yöne doğru git. Onu yerde değil, ağaç dalları arasında ara. Ararken de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı. Ben geldim, baban geldi “ diye ara sıra bağırırsın. O, senin çağrına uyarak yanına gelir. Benim adım Bonte’dir. Daldan dala atlarken yere düştüm. Sıradan bir maymun sayılırım. Ölümüm fark edilmez bile. Bunlar son sözlerimdir. “

Kızılderili reisi Bonte’yi gömdükten sonra güneşin battığı yöne doğru uzun süre gitmiş. Arada bir de “ Sultan…Sultan…Maymunların sultanı. Ben geldim, baban geldi “ diye bağırmış. Nihayet ağaç dalları arasında genç sultan gözükmüş ve aşağı inerek babasının yanına gelmiş. Baba oğul daha sonra hasretle kucaklaşmışlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Kızılderili reisi oğluna; “ Gel oğul, kabilemize dönelim. Ben orada, sen de benim yanımda gereksin. Kabileden güzel bir kız seçer, evlenirsin, bana bir torun verirsin “ deyince oğlu da “ Baba hakkın var, söylediklerin olacak. Fakat hemen seninle dönmemi isteme benden. Nedenini de sorma. Sadece sen kabileye döndükten sonra benim de geleceğimi bil yeter. “

Kızılderili reisi oğlundan ayrıldıktan iki ay sonra kabilesine geri dönmüş. Döner dönmez de kıskıvrak yakalanıp işkence direğine bağlanmış. Gün dönmüş, akşam olmuş. Tamtamlar çalmaya başlamış. Orta yere yakılan ateşin çevresinde Kızılderili savaşçılar toplanmışlar ve reisin gelerek töreni başlatmasını bekliyorlarmış. Az sonra büyük çadırdan reis çıkmış ve tören alanına doğru yürümeye başlamış. İşte tam bu sırada korkunç bir çığlık duyulmuş, çığlığı atanın bir sarmaşığa tutunarak alana indiği ve reisin üstüne atıldığı görülmüş. Maymunların sultanı reisi etkisiz hale getirip ayağa kalktıktan sonra bir ıslık çalarak yüzlerce maymunun alana gelmesini sağlamış. Ne olup bittiğinin farkına varamayan ve şaşkın şaşkın bakınıp duran Kızılderili savaşçıları maymunlar sultanının “ Ben işkence direğinde bağlı olan reisin oğluyum. Bir çoğunuz beni hatırlarsınız. Maymunlar beni kaçırmıştı. Sonra ben maymunların sultanı oldum. Burada yüzlerce maymun var, ormanda ise binlerce. Hemen silahlarınızı atın ve teslim olun. Hiçbirinize bir şey olsun istemem. Babam yine reisiniz olacak ve kabilede eskisi gibi her şey çok güzel olacak “ demesi üzerine silahlarını atıp teslim olmuşlar. İşkence direğinde bağlı bulunan babasını kurtaran maymunların sultanı, daha sonra babasının yıllar önce kabileden ayrılırken yönetimi bıraktığı en güvendiği adamı ve birkaç Kızılderili’yi bir çadırda bağlı olarak bulmuş ve kurtarmış.

Maymunların sultanı iki yıl önce kabilesine geri dönerken ormanda çocukluk arkadaşlarından birkaçına rastlamış. Onlardan kendisi kaçırıldıktan sonra babasının onu aramaya çıktığını ve kabilenin yönetimini en güvendiği adama bıraktığını öğrenmiş. Fakat altı ay önce bir komplo ile yönetim değişikliği olduğunu ve şimdiki reisin yönetimi ele geçirdiğini söylemişler. Hiç mi hiç memnun değillermiş yeni reisten. Bunun üzerine maymunların sultanı kabileye gitmekten vazgeçmiş ve babasını aramaya çıkmış. Sonunda babasına kavuşan maymunların sultanı babasını kabileye geri dönmeye ikna ettikten sonra maymunlarıyla birlikte babasını takip etmiş. Babasının hiçbir şeyden haberi olmaması lazımmış, çünkü hazırladığı planında zorba reisin şüphelenmemesi ve onu kabilenin gözü önünde alaşağı etmek varmış. Maymunların sultanı babasına verdiği sözü tutarak kabileden güzel bir kızla evlenmiş. Doğruluk ve adalet ilkelerinden ödün vermeden yaşamını sürdürmüş.



Serdar Yıldırım
Serdar kardeşim; Romanını hızlıca bir göz geçirdim, gel yapma etme, sen bu kızılderili kabileyi gel müslüman yap ve öyle yaz. İçerisindeki sıkıntılı ifadeleri de meşru şekile tebdil eyle. (48 saat mühlet)
 
S Çevrimdışı

Serdar Yıldırım

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selam.
Mesajlarınıza teşekkür ederim. Bu masal benim 26 yıl önce yazdığım bir eserdir. 10 yılı aşkın bir zamandır pek çok site ve forumda okunmaktadır. Bir masal, hikaye veya şiir yazarım. Yakınlarıma okurum. Güzel derler. İnternete verdiğimde değişik düşünce ve fikir yapısına sahip okurlar, konuyu kendilerince değerlendirirler. Yüzde 96 anlayış açısından insanlar hemfikirdir. Ama az bir okur kitlesi de kardeş, hikaye güzel de şurası olmamış. Sonuç bölümünde yanlışlık var, gibisinde eleştirirler. Tabi ki eleştiri olacak, yönlendirme olmalı. Ben bunları dikkate alır ve o istenmeyen bölümü silerim. Bu forumda silinmiyor. Site Admini siz o bölümü silin olsun bitsin.

Sıradışı yayınları 2011 de benimle irtibata geçip hikayelerimi yayınladı. İlk şartı, bazı yerlerinde hafif değişiklik yaparım, dedi. Ben de tamam dedim. Daha sonra hikayelerim yayınlandı.

http://www.panka.net/kitaplar/serdar-yildirim-gokten-uc-elma-dustu--altin-kalpli-leylek/

Benim Konuşan Leylek oldu Altın Kalpli Leylek..

Böyle konular anlatmakla bitmez. Ama o arkadaşın dediği gibi o bölümde şirk yoktu. Kızılderililer de Allah'a inanıyor. Manitu diyorlar. Öldükten sonra Manitu'nun yeşil çayırlarında at koşturacağız diyorlar. Yani Cennet'te. Genelde Hristiyanların Tanrı dediği gibi. Müslümanlar Allah der, Rab der, Hak der, Rabbim der. . Hepsi aynı: Hepsi Yüce yaradan Allah'ı anıyor.

Yine de üzülmekten kendimi alamadım. Sizleri üzdüysem özür dilerim.

İsterseniz hikayeyi silebilirsiniz.
 
HCT Çevrimdışı

HCT

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Masal, hikaye ya da şiirleriniz den ziyade belki biraz bakış açınızı değiştirebilir misiniz diye bir kaç kelime yazmak istedim.

Ama o arkadaşın dediği gibi o bölümde şirk yoktu. Kızılderililer de Allah'a inanıyor. Manitu diyorlar. Öldükten sonra Manitu'nun yeşil çayırlarında at koşturacağız diyorlar. Yani Cennet'te. Genelde Hristiyanların Tanrı dediği gibi. Müslümanlar Allah der, Rab der, Hak der, Rabbim der. . Hepsi aynı: Hepsi Yüce yaradan Allah'ı anıyor.

Bir yaratıcının olmadığını iddia etmek insan fıtratına aykırı bir şeydir. Tapma, tapınma ya da taptırma insan yaratılışında zaten verilmiş olan şubelerdir. Bu manada siz kendilerine ateist olarak adlandıran insanları düşündüğünüzde onların dipleri boş fikirler peşinde koşan hayalperestler olarak bulursunuz.

Şirk kelimesi biliyorsunuz arapça bir kelime olup gramer olarak çok detaylandırmadan "şerik" yani eş,ortak kökünden gelip bir fiil halidir. Yani eş koşmak, ortak koşmak gibi. Şirket kelimesi de buradan gelmektedir zaten.

Bu 2 paragrafı mutala edersek siz İslam dininde şirk koşan olarak yani müşrik ismini alanların sözüm ona ilahi varlıkları tümden inkar değil, uydurmuş oldukları ilahları Allah Subhanehu ve Tealanın bize Kuran ve Sünnette öğretmiş olduğu isim ve sıfatlarına eş koşanlar olarak görürsünüz.

Tarih kitaplarına baktığınızda mekke müşrikleri olarak adlandırılan kavmin bir yaratıcıyı inkar ettiklerini göremezsiniz. O halde niçin bu insanlar müşrik olarak anılmaktadır iyi düşünülmesi gerekir.
 
H Çevrimdışı

Hatve

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bir tanede ben anlatıyım inşaAllah : )


Kış başlamak üzeredir. Kızılderili topluluğu şefin etrafına toplanmış, kışın sert mi yoksa yumuşak mı geçeceğini öğrenmek isterler.
Geleneksel yeteneklerini dedelerinden bu yana çoktan kaybetmiş bulunan şef, işi sağlama almak için kışın sert geçeceğini ve mümkün olduğunca fazla
odun toplamalarını söyler kabilesine.
Akıllı bir adam olan şef birkaç gün sonra yakınlardaki meteoroloji istasyonuna telefon eder:
"Bu kış soğuk mu geçecek sizce?"
Meteorolog cevap verir: "Evet, oldukça sert geçeceğe benziyor'
Bu cevabı alan şef derhal kabilesine döner ve kışın çok sert geçeceğini, daha çok odun parçası toplamaları gerektiğini söyler.
Bir süre sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar ve sorar:
"Kış hala soğuk mu geçeceğe benziyor ?"..
"Evet" der karşıdaki: "Oldukça soğuk geçeceğe benziyor."
Şef kabilesine döner ve sadece odunları değil bulabildikleri her çalı çırpıyı toplamalarını ister.
Birkaç gün sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar:
"Kışın sert geçeceğinden gerçekten emin misiniz?".
Adam: "Kesinlikle. Bugüne dek yaşanan en sert kışlardan birini yaşayacağız gibi görünüyor."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ?" diye sorar şef.
Meteorolog yanıtlar: "Kızılderililer çılgınlar gibi odun topluyor!" : ))
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bir tanede ben anlatıyım inşaAllah : )


Kış başlamak üzeredir. Kızılderili topluluğu şefin etrafına toplanmış, kışın sert mi yoksa yumuşak mı geçeceğini öğrenmek isterler.
Geleneksel yeteneklerini dedelerinden bu yana çoktan kaybetmiş bulunan şef, işi sağlama almak için kışın sert geçeceğini ve mümkün olduğunca fazla
odun toplamalarını söyler kabilesine.
Akıllı bir adam olan şef birkaç gün sonra yakınlardaki meteoroloji istasyonuna telefon eder:
"Bu kış soğuk mu geçecek sizce?"
Meteorolog cevap verir: "Evet, oldukça sert geçeceğe benziyor'
Bu cevabı alan şef derhal kabilesine döner ve kışın çok sert geçeceğini, daha çok odun parçası toplamaları gerektiğini söyler.
Bir süre sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar ve sorar:
"Kış hala soğuk mu geçeceğe benziyor ?"..
"Evet" der karşıdaki: "Oldukça soğuk geçeceğe benziyor."
Şef kabilesine döner ve sadece odunları değil bulabildikleri her çalı çırpıyı toplamalarını ister.
Birkaç gün sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar:
"Kışın sert geçeceğinden gerçekten emin misiniz?".
Adam: "Kesinlikle. Bugüne dek yaşanan en sert kışlardan birini yaşayacağız gibi görünüyor."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ?" diye sorar şef.
Meteorolog yanıtlar: "Kızılderililer çılgınlar gibi odun topluyor!" : ))
Allah da seni güldürsün kardeşim epey güldük :)
 
Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bir tanede ben anlatıyım inşaAllah : )


Kış başlamak üzeredir. Kızılderili topluluğu şefin etrafına toplanmış, kışın sert mi yoksa yumuşak mı geçeceğini öğrenmek isterler.
Geleneksel yeteneklerini dedelerinden bu yana çoktan kaybetmiş bulunan şef, işi sağlama almak için kışın sert geçeceğini ve mümkün olduğunca fazla
odun toplamalarını söyler kabilesine.
Akıllı bir adam olan şef birkaç gün sonra yakınlardaki meteoroloji istasyonuna telefon eder:
"Bu kış soğuk mu geçecek sizce?"
Meteorolog cevap verir: "Evet, oldukça sert geçeceğe benziyor'
Bu cevabı alan şef derhal kabilesine döner ve kışın çok sert geçeceğini, daha çok odun parçası toplamaları gerektiğini söyler.
Bir süre sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar ve sorar:
"Kış hala soğuk mu geçeceğe benziyor ?"..
"Evet" der karşıdaki: "Oldukça soğuk geçeceğe benziyor."
Şef kabilesine döner ve sadece odunları değil bulabildikleri her çalı çırpıyı toplamalarını ister.
Birkaç gün sonra Meteoroloji istasyonunu tekrar arar:
"Kışın sert geçeceğinden gerçekten emin misiniz?".
Adam: "Kesinlikle. Bugüne dek yaşanan en sert kışlardan birini yaşayacağız gibi görünüyor."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ?" diye sorar şef.
Meteorolog yanıtlar: "Kızılderililer çılgınlar gibi odun topluyor!" : ))


yenı Cevher kesfedıldı :)

Guzel olmus kardesım
 
mefhum Çevrimdışı

mefhum

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Son üç mesajı destekliyorum. Ekleyecek bir sözüm yoktur efendim.
 
Üst Ana Sayfa Alt