Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

11 Eylül Hiroşima, Nagazaki Ve Kızılderililerin Intikamı Mı? A.şen (çok Güzel Bir Yazı)

farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
11 Eylül Hiroşima, Nagazaki ve Kızılderililerin İntikamı mı?

Abdulkadir Şen

Her şey 11 Eylül 2001 tarihinde küresel bir İslam devleti kurmayı amaçlayan bir örgütün o zamana kadar barış içersinde yaşayan ve dünyaya da barış ve esenlikten başka bir şey sunmayan ABD’ye büyük bir saldırı yapmasıyla başladı. El Kaide isimli dünyada hilafet devleti kurmak isteyen bu örgütün ABD’ye durduk yerde düzenlediği bu vahşi saldırı sonrasında ABD ve Batı devletleri İslam âlemine saldırılar düzenlemeye başladılar.


Pardon! Her şey 20 Ağustos 1998 tarihinde ABD’nin Sudan’da ülkedeki halkın ilaç ihtiyacı karşılanmak için zengin milyarder ve eski prens Usame Bin Ladin’in kurduğu Şifa ilaç fabrikasına uçaklarla saldırması sonucu başlamıştı. Saldırıda ilaç fabrikası yıkılmış, bu olayın unutulmaması için müze yapılmış ve birçok sivil yaşamını kaybetmişti.


Aslında her şey Bin Ladin isimli bir teröristin 1997’de Kenya ve Tanzanya’daki ABD elçiliklerine saldırmasıyla başlamıştı. Ama o ABD’nin Körfez savaşının, BM rakamlarına göre 500 bin çocuğun sadece ilaçsızlıktan öldüğü ve yine on binlerin savaşta yıkıcı bombalarla öldüğü savaş ve ölümümüzün her çeşidinin her an CNN ekranlarından canlı yayınlandığı vahşetin sorumlusu olduğunu iddia ediyordu.


Dolayısıyla her şey 1991 tarihinde ABD’nin Körfez savaşında Irak’ı bombalayarak binlerce sivil ve askeri öldürmesi ve halkın milyonlarcasının açlıktan ve ilaçsızlıktan ölmesine neden olan acımasız bir ambargo uygulamasıyla başladı.


İşin aslı her şey Lübnan’da 1981 tarihinde Amerikan elçiliğinin bombalanmasında tam 70 ABD askerinin öldürülmesiyle başlamıştı.


Daha geriye gidersek her şey ABD’nin Lübnan’ı işgal etmesiyle başlamıştı.


Tabi ABD’nin Somali’deki askeri güçlerine ait iki Blackhawk helikopterinin Bin Ladin’in adamları tarafından düşürülmesi de bu çatışmada etkiliydi. Bu adamlar (Şebab Hareketi) şu anda Somali’de devlet kurdular ve ABD yine onlarla savaşıyor. Ama onlar da ülkelerini işgal eden ABD’ye haklı bir vatan savunması ile tepki vermişlerdi. ABD bunun üzerine Ogaden’i işgal eden Etiyopya’ya karşı savaşan direnişçileri ağır bombardımana tutmuştu.


Doğrusunu söylemek gerekirse aradaki düşmanlık daha da eskilere dayanıyordu.


Kimi insanlar her şeyin ABD ve İngiltere’nin İsrail isimli bir devleti Filistinlilere ait topraklarda yasal olmayan bir şekilde kurmasıyla başladığını düşünüyordu.


Japonya’ya atılan atom bombaları da 11 Eylül’ün bir sebebi olabilirdi.


İkinci dünya savaşında Japonya’ya iki atom bombası atarak 300.000 sivili öldüren ABD’ye öfkelenen ve mazlumun dini sorulmaz diyen İslamcı teröristler 11 Eylül’de bunun intikamını almışlardı.


İslamcılar, pardon terörist İslamcılar, ayrıca 1898’de Küba ve İspanya’nın, 1921 yılında Nikaragua’nın 1965’te Dominik’in ve 1950’lerde Kore gibi ülkelerin işgal edilmesine ve Kızılderililerin acımasızca soykırıma uğratılmasına da misilleme olarak yapmışlardı 11 Eylül saldırılarını. Yerimiz biraz dar olduğu için 11 Eylül’ün gerçek nedenlerine dair ABD’nin diğer ülkelerdeki saldırılarını kronolojik olarak gösteren 44 sayfalık listeyi buraya alamıyoruz. Listeye ulaşmak için tıklayınız (http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_military_operations)


Evet evet bence de 11 Eylül Kızılderililerin intikamıdır. Hatta buna bile yeterli değildir. Zira milyonlarca Kızılderili üzerine bina edildi beyaz adamın “New Jarusalem’i”


Bilinen tanımlamayla “Amerika soyguncular, hapishane kaçkınları, köle tacirleri, kaçakçılar, hazine avcıları, korsanlar ve püritenler tarafından kurulmuştur.” Diğer tüm unsurların Kızılderililere ve insanlığa yaptıklarını anlamak mümkün ama püritenlerin de daha pure olabilmek için Kızılderililerin ve masum dünyanın kanını akıttıklarını anlamak mümkün değil.


Amerika kurucu unsurlarından en güçlü olan püritenler tarafından “The City on The Hill” “Tepedeki kutsal site devleti” hayalini, İncil’e göre yönetilen adalet temelli şeriat devletini, “Yeni Kudüs’ü” inşa edip tüm dünyaya Hıristiyanlığın ulvi değerlerini göstermek için kurulmuştu. Ama zulmün, çifte standardın, ahlaksızlığın, laikliğin, savaşın, ölümün ve vampirliğin merkezi oldu. Kötülüğün rumuzu oldu.


Son kararım 11 Eylül saldırılarının Kızılderililerin vahşice katledilmesine Müslüman kesimlerin itiraz ve intikamıdır. Dolayısıyla bütün ahlaki kuramları bir kenara bırakıp pragmatik bir biçimde baktığımızda ne Laiklerin ne de liberallerin milyonlarca kişinin intikamının kana karşılık kan olarak alınmasına kendi meşreplerine göre kızmalarının anlamı yok. Eğer adaleti gözeteceksek ABD’nin ve Batı’nın İslam Dünyasında ve tüm dünyada işlediği zulümlerin intikamını almak için 11 bin adet kadar daha 11 Eylül saldırısı olması lazım. Tabii ki 11 Eylül’ü düzenleyenler o gün kahraman ABD ise terörist oluverir daha çok öldürenin daha az terörist sayıldığı bu ikiyüzlü dünyada.


Küresel Cihad nedir bilir misiniz? Küresel Cihad işte bu küresel zulüm sistemine tepkidir. Çanakkale’de 130 ayrı vilayetten gelip şu anda kurulan sistemin atalarımızın cesedi ve mübarek topraklarımız üzerine İslam’ın da hilafına kurulmaması için cihad eden birbirini tanımayan rengi, dli, kültürü farklı Müslümanların Çanakkale’deki savunmasının aynısıdır Küresel Cihad. Onların kurulmaması için canlarını verdikleri sistemi yıkmak, muhafaza etmek için canlarını verdikleri Hilafet sistemini ise kurmak için yapılan mücadelenin ismidir. Yani benim dedemin mücadelesinin ismidir Küresel Cihad, Seyit Onbaşının mücadelesinin ismidir. Nene Hatun’un haykırışı, Sütçü İmam’ın duruşunun ta kendisidir.


Küresel Cihad’cılar defalarca kamuoyuna Batı’nın IMF ile halkları köleleştirdiğini, modern sömürü metotlarıyla hala ülkelerin zenginliklerini çaldığını, AIHM’in ve UCM’nin Batı’nın sopası olduğunu, kurdukları Yeni Dünya Düzeni’nin İslam dışı olduğunu, Batı medeniyetinin trafik kazası geçirdiğini ve ortada enkaz bıraktığını, Laiklik, Demokrasi, Liberalizm gibi kavramların halkları materyalistleştirdiğini açıkladılar. Batı liderliğindeki sistemin insanlığa sadece felaket ve acı getirdiğini ve kendilerinin İslam medeniyeti ışığında bir dünya düzeni kuracaklarını çok önceleri ilan etmişlerdi. Onlar bunun bir inanç savaşı olduğunu haykırıyorlardı.


Yani neyin, nerede ve ne zaman başladığı ve neden başladığı biraz karışık ama çok net olan bir şey var ki ABD bu saldırıyı çoktan hak etmişti. Yukarıdaki nedenlerden her biri bir adet 11 Eylül saldırısına meşru gerekçe sağlayacak nedenlerdir. 11 Eylül’e Hiroşima ve Nagazaki’den bakanlar bu gerçeği görür.


Bunca bilinmez arasında bilinen tek şey var o da


1-ABD’nin dünyanın ve özelde Müslümanların başına bela olması,

2-Dünya servetinin yarısını tek başına sömürerek kullanması,

3-Bozuk fikri anlayışını bütün dünyaya dayatması,

4- Müslüman ülkelerdeki hain yönetimlere her platformda destek vermesi,

5-Bu güne kadar İsrail aleyhine yapılan her BM oylamasında veto ederek kınama kararını bile engellemesi,

6-İslam Ümmetindeki İslami hareketlerin İslam devleti kurma projelerini her fırsatta baltalaması, (Son dönem Mısır, Libya ve Suriye örnekleri gibi)

7-İslam ülkelerindeki aşağılık kompleksli ılımlı ve muteber İslami anlayış ve hareketleri desteklemesi

8-Başımıza bela olan her nevi Laik, Demokratik ve hatta Monarşik batıl yönetimlerin satılık liderlerini desteklemesi,

8- 50 Hıristiyan ülkenin 500 bine yakın askeriyle Irak ve Afganistan’ı işgal etmesi, ırzları, canları ve mukaddesatları çiğnemesi


İşte bilinmezler içersinde bilinenler bunlar.


Böyle bir ahval ve şerait içinde eskiden muteber ve beyefendi bir prens olan, ülkelerle bile ticaret anlaşmaları imzalayan milyarder Usame Bin Ladin kendine bir tatil adası satın alıp her ülkeden bir kadını metres edinip gününü gün etmek yerine Afganistan’ın karlı dağlarındaki teröristlerle beraber günlerce aç kalacağı ve dünyadan izole edileceği bir mücadeleye tutuşup ABD’ye karşı savaşmayı tercih edince mi Hristiyan Batı İslam ülkelerini işgal etti? Hatta daha geriye gidersek geçmişteki haçlı savaşları ve İslam ülkelerinin işgallerinin tümü Bin Ladin yüzünden gerçekleşmiştir.



Milyarder Bin Laden’in asgari ücret karşılığında ABD’ye ajanlık yaptığını iddia eden şereften ve akıldan nasipsiz mağlupları bir yana bırakalım. Haçlı savaşlarını ve Osmanlı’yı unutup Bin Ladin yüzünden Hristiyanlar’ın Müslümanlara saldırdığını iddia eden izzetin dilinden anlamayan zavallıları bir yana bırakalım. Müslüman’ların kanaat önderleri bu savaşın Bin Ladin’den önce ilan edilmiş bir Haçlı savaşı olduğunu hala ilan etmiyorlarsa bu ya onların çok ahmak olduğundandır ya da bu ümmete açık bir ihanettir.


Yıkıcı bir savaşın içindeyiz. Ümmetin meydan okuyan yiğitleri yüz yıldan bu yana Müslüman’ı gayri Müslim’i bütün dünyanın başına bela olan Batı’ya, onların bereketsiz kapitalizmine, adaletsiz dünya düzenine, meşru olmayan otorite ve yasalarına, adil olmayan uluslar arası kurumlarına ve ikiyüzlü liberalizmine kısacası latlarına, menatlarına hubellerine yıkıcı bir darbe vurdu 11 Eylül’le. Bu saldırı’da 500’ü dünyayı sömüren tefeci kurum Dünya Ticaret Merkezi’nin mimarları Siyonist Yahudiler olmak üzere 4 bin kapitalist savaşçıyı öldürdüler.[1] 11 Eylül’ün maddi zararı ABD için 4 trilyon dolardır.[2] Batı’lıların muhtemel masraflarını 80 milyar dolar olarak belirledikleri Irak savaşı yine bu teröristlerin ABD askeri karargahlarında terör estirmeleri dolayısıyla 4.5 trilyon dolara yükseldi. Masum Batı(?)’yı hedef alan bu teröristlerin oluşturduğu güvenlik kaygıları nedeniyle ABD ulusal güvenlik bütçesi 11 yılda on kat arttı. İstihbarat harcamaları onlarca kat yükseldi. ABD tüm dünyaya çıkarlarını korumaları için rüşvet veren ve dolayısıyla ahlaki meşruiyetini de kaybeden müflis bir devlete döndü. 11 Eylül, Irak ve Afganistan savaşları ve hasta adamın dünyanın değişik bölgelerinde yürüttüğü eşkıya operasyonlarının ekonomik bedelleri ABD’yi ekonomik krize soktu ve müttefiki Batı’nın da elinde avucunda ne varsa aldı götürdü. Gelinen noktada düne kadar Hindikuş dağlarında savaşan küçük bir örgüt olan direniş artık tüm ümmet coğrafyasına yayılan küresel bir meydan okuyuşa dönüştü. Ama 11 Eylül’ün 13. yılında hala insanlar komplo teorileriyle uğraşıyor, saldırının gerçek nedenlerini anlamıyorlar. Her 11 Eylül’de itina ile karşılarına sunulan bol komplo teorili bol yalanlı Pentagon haberlerine inanıyorlar. Oysa bu çatışma onlar isteseler de istemeseler de direnişçiler bazı taktik hatalar yapmış olsa da bir hak-batıl savaşıdır. Bu savaş bir dünya nizamı içindir.[3] İnanmayan Bush’a sorsun.


Batı dünyayı iki kampa böldü. Ya bizdensiniz ya teröristlerden yana diyor. Biz kararımızı verdik. Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en terörist ülkesini terörize eden terörün kötü olduğunu kim söylemiş?





11 Eylül konusunda hazırladığımız dosyalarımız için:

http://www.incanews.com/manset/11018/11-eylul-ve-el-kaide-dosyasi-bolum-1
[1] http://www.pressmedya.com/?aType=haber&ArticleID=3126
[2] http://www.pressmedya.com/?aType=haber&ArticleID=3126
[3] Kafkas Emirliği müftülerinden Emir Seyfullah’ın makalesi

Kaynak
http://justpaste.it/h2a9
 
metin öztürk Çevrimdışı

metin öztürk

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
gerçekten harika ve insanların okuyarak değil düşünerek anlamasını sağlayan bir yazı olmuş
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt