milenyum çağında; böyle bir konu açmak istemezdim ama,
"çare" nin olmadığı yerde; nâsihata "doktor" denirmiş.
+ Şifayı veren Allah'tır.
diye açıyorum.
tabii, yöreme de torpil geçiim. bu âdetlern çoğu doğu karadenizden çıkma dır..
ilaçlar
hastalıkların günümüz imkanlarıyla çözümlenemediği zamanlarda, halk hakimleri ve kocakarı ilaçlarıyla deva olunmaya çalışılırdı.
geçmiş kültürlerden gelmekte olan bu tedavileri bu işlere uzmanlaşmış kendilerini kabul ettirmiş kişilerce yapılrdı.
hatta gerektiği anda cerrahi müdahaleye kadar gidebilenlerde çıkrdı.
biyolojik ve doğal yöntemler uygulandığı gibi boş inanış ve büyü yolunada gidildiği olurdu.
bazı tedavi yöntemleri bazı köylerde seyrekde olsa tedavi ettirile gelmektedir.
şimdi gelelim ilaç ve tedavilere:
göbek düşmelerinde :üç yol vardı.
1) kupa vurulurdu.
2) karın açık sırt üstü yatılırken hastanın göbek çukuru, küçük parmakla uygulanan basınçla döndürülürdü.
3) su dolu bardağa konan bir ğneylebatıl bir uygulama yapılırdı.
koça (siğil) : iki yol vardı.
1) siğilin köküne sokulan iğnenin dibi ısıtılırdı. böylce ısıtılan iğnenin ucuyla dağlanırdı.
2) bir iplik ile batıl bir uygulama yapılırdı.
yanıklarda : üç yol vardı.1) tükürülürdü.
2) bal, zeytinyağı ve eritilmiş mumdan yapıaln bir karışım sürülürdü.
3) zeytinyağı ile kireçten veya kirecin suyundan yapılan bir karışım sürülürdü.
kötek (darbe) ve ağrılarda :
1) tartılmamış et sarılırdı.
2) mısır ununun yağla kavrulup, tuz eklenmesiyle yağlı hamur denilen bir karışım hazırlanır ve sıcak iken bir lahana yaprağına konarak sarılırdı.
3) zeytin, zeytinyağı, soğan ve tuzdan yapılan bir karışım sarılırdı.
dil doğurduğunda : batıl bir tedavi yöntemi uygulanırdı. "dili doğuran", anasına, "ana dilim doğurdu" dediğinde,
anası da, " tukur da at oni" diyerek karşılık verdiğinde,
dili doğuranda "tu" diye tükürdüğünde ve bunu üç defada tekrarlarsa dili iyileşir.
çuban (çıban) : dört yol vardı.
1) çıbanı temizlemek için soğan ve maydonozun kavrulmasından elde edilen bir karışım sürülürdü.
2) ateşte pişirilmiş soğan sürülürdü.
3) reçine sürülürdü.
4) sülük oturtulurdu.
kulak ağrılarında : beş yol vardı.
1) çocuk emziren kadının sütünden kulağa damlatılrdı.
2) közde pişirilmiş sarmusak konulurdu.
3) pırsa suyu damlatılırdı.
4) yağlı hamur sarılırdı.
5) kiremit ısıtılıp sarılırdı.
karın ağrılarında : dört yol vardı.
1) baldan veya şekerden yapılan şerbet içirilirdi.
2) karın ısıtılırdı
3) isıtılmış tuğla ayakların altına konulurdu.
4) karın üstü yatılırdı.
iltihaplı yaralarda : iki yol vardı.
1) yörede damar yaprağı denen bir tür bitki sarılırdı.
2) reçine sürülürdü.
vücutta şişlerde : toplanan kırk bir çeşit ot pişirilir ve sarılırdı.
bağırsak kurtlarında : hastaya çiğ kabak çiviti yedirilirdi.
kabakulaklarda : kara kabak pişirilip bölgeye sarılırdı.
baş yarılmalarında : şeker konurdu.
baş ağrılarında : iki yol vardı.
1) bir bezle sıkılırdı.
2) sirke sürülürdü.
kesiklere : tütün ve kartuli bastırılırdı.
bademcik ve boğaz ağrılarında :
1) karamış yaprağı ısıtılır va sarılırdı.
2) yörede havaciya denilen bir bitki tereyağı ile ısıtılıp içilirdi.
zehirlenmelerde : sarmısaklı yoğurt içirilirdi.
arı sokmalarında : bölgeye soğuk cisimler değdirilirdi.
uçuklarda : ucu yana odun veya ucu kızarılmış bir bıçakla batıl bir yöntem uygulanırdı.
çipa (göbek kordonu) kesilmelerinde : iki yol vardı.
1) güveli tahta tozu kullanılırdı.
2) kapı eşiği altında bulunan kuru toprak konulurdu.
inek zehirlenmelerinde : üç yol vardı.
1) sarmısaklı yoğurt içirilirdi.
2) sirke içirilirdi.
3) kulağı kertilir kan akıtılırdı.
dualar
temru için dua : yüzde ve elde bulunan temrular için, şifa allah'dan beklenerek,
bir kopya kalemi aşağıdaki dua her okunuşta az bir miktar işaretlenmek üzere 7 defa okunurdu.
okunuş tamamlandığında temru'nun etrafı dönülmüş olurdu.
eğer elde bir çok temru varsa her biri için ayrı ayrı yapılırdı.
eldeki boya yıkanmamak şartıyle kendiliğinden silindiğinde temrular giderdi.
bu arada bu duayı okuyan gayet yumuşak bir ruh halinde olmalı, hastaya temrularından kurtulacağını artık,
onları düşünmemesini söyler. bir de öğüt verir.
bu temruların bir daha oluşmaması için, gökyüzüne bakıp, bir daha yıldızları saymaması tembih edilirdi.
romatizma hastalığı :
ipliği yedi kat yapıp bir düğüm atarken üç kulhuvellahu okunur, bu işlem yedi düğüme kadar tekrarlanır. i
nanılarak yapılırsa romatizmal hastalıklara iyi geldiği söylenir.
göze hal geldimi duası : elistane, kepistane, tora, fora, tepistane, sandukhane, haknedurusu kokuç
boğaz ağrısı okuması : ele hurma, çivit yani, mizakoli, atiçi katiçi, filingur filingur, iç çami
yürümeyen çocuğun tedavisi : çocuğun annesi yürüyemiyen çocuğunu,
bir de anne siftahı olan birini (annesinin ilk çocuğu olan biri) yanına alıp, cuma ezanı okunan bir yere gelir.
hoca ezanı okumaya başlayınca anne siftahı olan kişi euzu besmele çekerek çocuğu yukarı atar ve
derki "efendi minareye, allah derman eyleye,
bir daha cumaya kadar benim oğlum yürüye" bu sözler ezan bitene kadar devam eder ve
çocuğun bir daha ki cumaya kadar yürüyeceğine inanılır.
karın ağrısı duası :
karnım karnım, içine yılan yavrusu, aldım eğri tahrayı, gittim eğri meşeye, ettum eğri sepeti, eğri sepet su tutmaz,
fatmanın karnı ağırmaz, karnı ağırmaz, uğruç uğruç
yılan bağlama duası : bu dua okununca yılan hareket edemez. yılan yılan afiye, yılan gider kafiye, kerpetilen kel dişi , bağladım yılan dişi
nazar duası : elemtere fiş, fiş, koltık altı sokulmuş. her kim göz etmişse gözüne bir şiş
ekşiden alıntıdır.
"çare" nin olmadığı yerde; nâsihata "doktor" denirmiş.
+ Şifayı veren Allah'tır.
diye açıyorum.
tabii, yöreme de torpil geçiim. bu âdetlern çoğu doğu karadenizden çıkma dır..
ilaçlar
hastalıkların günümüz imkanlarıyla çözümlenemediği zamanlarda, halk hakimleri ve kocakarı ilaçlarıyla deva olunmaya çalışılırdı.
geçmiş kültürlerden gelmekte olan bu tedavileri bu işlere uzmanlaşmış kendilerini kabul ettirmiş kişilerce yapılrdı.
hatta gerektiği anda cerrahi müdahaleye kadar gidebilenlerde çıkrdı.
biyolojik ve doğal yöntemler uygulandığı gibi boş inanış ve büyü yolunada gidildiği olurdu.
bazı tedavi yöntemleri bazı köylerde seyrekde olsa tedavi ettirile gelmektedir.
şimdi gelelim ilaç ve tedavilere:
göbek düşmelerinde :üç yol vardı.
1) kupa vurulurdu.
2) karın açık sırt üstü yatılırken hastanın göbek çukuru, küçük parmakla uygulanan basınçla döndürülürdü.
3) su dolu bardağa konan bir ğneylebatıl bir uygulama yapılırdı.
koça (siğil) : iki yol vardı.
1) siğilin köküne sokulan iğnenin dibi ısıtılırdı. böylce ısıtılan iğnenin ucuyla dağlanırdı.
2) bir iplik ile batıl bir uygulama yapılırdı.
yanıklarda : üç yol vardı.1) tükürülürdü.
2) bal, zeytinyağı ve eritilmiş mumdan yapıaln bir karışım sürülürdü.
3) zeytinyağı ile kireçten veya kirecin suyundan yapılan bir karışım sürülürdü.
kötek (darbe) ve ağrılarda :
1) tartılmamış et sarılırdı.
2) mısır ununun yağla kavrulup, tuz eklenmesiyle yağlı hamur denilen bir karışım hazırlanır ve sıcak iken bir lahana yaprağına konarak sarılırdı.
3) zeytin, zeytinyağı, soğan ve tuzdan yapılan bir karışım sarılırdı.
dil doğurduğunda : batıl bir tedavi yöntemi uygulanırdı. "dili doğuran", anasına, "ana dilim doğurdu" dediğinde,
anası da, " tukur da at oni" diyerek karşılık verdiğinde,
dili doğuranda "tu" diye tükürdüğünde ve bunu üç defada tekrarlarsa dili iyileşir.
çuban (çıban) : dört yol vardı.
1) çıbanı temizlemek için soğan ve maydonozun kavrulmasından elde edilen bir karışım sürülürdü.
2) ateşte pişirilmiş soğan sürülürdü.
3) reçine sürülürdü.
4) sülük oturtulurdu.
kulak ağrılarında : beş yol vardı.
1) çocuk emziren kadının sütünden kulağa damlatılrdı.
2) közde pişirilmiş sarmusak konulurdu.
3) pırsa suyu damlatılırdı.
4) yağlı hamur sarılırdı.
5) kiremit ısıtılıp sarılırdı.
karın ağrılarında : dört yol vardı.
1) baldan veya şekerden yapılan şerbet içirilirdi.
2) karın ısıtılırdı
3) isıtılmış tuğla ayakların altına konulurdu.
4) karın üstü yatılırdı.
iltihaplı yaralarda : iki yol vardı.
1) yörede damar yaprağı denen bir tür bitki sarılırdı.
2) reçine sürülürdü.
vücutta şişlerde : toplanan kırk bir çeşit ot pişirilir ve sarılırdı.
bağırsak kurtlarında : hastaya çiğ kabak çiviti yedirilirdi.
kabakulaklarda : kara kabak pişirilip bölgeye sarılırdı.
baş yarılmalarında : şeker konurdu.
baş ağrılarında : iki yol vardı.
1) bir bezle sıkılırdı.
2) sirke sürülürdü.
kesiklere : tütün ve kartuli bastırılırdı.
bademcik ve boğaz ağrılarında :
1) karamış yaprağı ısıtılır va sarılırdı.
2) yörede havaciya denilen bir bitki tereyağı ile ısıtılıp içilirdi.
zehirlenmelerde : sarmısaklı yoğurt içirilirdi.
arı sokmalarında : bölgeye soğuk cisimler değdirilirdi.
uçuklarda : ucu yana odun veya ucu kızarılmış bir bıçakla batıl bir yöntem uygulanırdı.
çipa (göbek kordonu) kesilmelerinde : iki yol vardı.
1) güveli tahta tozu kullanılırdı.
2) kapı eşiği altında bulunan kuru toprak konulurdu.
inek zehirlenmelerinde : üç yol vardı.
1) sarmısaklı yoğurt içirilirdi.
2) sirke içirilirdi.
3) kulağı kertilir kan akıtılırdı.
dualar
temru için dua : yüzde ve elde bulunan temrular için, şifa allah'dan beklenerek,
bir kopya kalemi aşağıdaki dua her okunuşta az bir miktar işaretlenmek üzere 7 defa okunurdu.
okunuş tamamlandığında temru'nun etrafı dönülmüş olurdu.
eğer elde bir çok temru varsa her biri için ayrı ayrı yapılırdı.
eldeki boya yıkanmamak şartıyle kendiliğinden silindiğinde temrular giderdi.
bu arada bu duayı okuyan gayet yumuşak bir ruh halinde olmalı, hastaya temrularından kurtulacağını artık,
onları düşünmemesini söyler. bir de öğüt verir.
bu temruların bir daha oluşmaması için, gökyüzüne bakıp, bir daha yıldızları saymaması tembih edilirdi.
romatizma hastalığı :
ipliği yedi kat yapıp bir düğüm atarken üç kulhuvellahu okunur, bu işlem yedi düğüme kadar tekrarlanır. i
nanılarak yapılırsa romatizmal hastalıklara iyi geldiği söylenir.
göze hal geldimi duası : elistane, kepistane, tora, fora, tepistane, sandukhane, haknedurusu kokuç
boğaz ağrısı okuması : ele hurma, çivit yani, mizakoli, atiçi katiçi, filingur filingur, iç çami
yürümeyen çocuğun tedavisi : çocuğun annesi yürüyemiyen çocuğunu,
bir de anne siftahı olan birini (annesinin ilk çocuğu olan biri) yanına alıp, cuma ezanı okunan bir yere gelir.
hoca ezanı okumaya başlayınca anne siftahı olan kişi euzu besmele çekerek çocuğu yukarı atar ve
derki "efendi minareye, allah derman eyleye,
bir daha cumaya kadar benim oğlum yürüye" bu sözler ezan bitene kadar devam eder ve
çocuğun bir daha ki cumaya kadar yürüyeceğine inanılır.
karın ağrısı duası :
karnım karnım, içine yılan yavrusu, aldım eğri tahrayı, gittim eğri meşeye, ettum eğri sepeti, eğri sepet su tutmaz,
fatmanın karnı ağırmaz, karnı ağırmaz, uğruç uğruç
yılan bağlama duası : bu dua okununca yılan hareket edemez. yılan yılan afiye, yılan gider kafiye, kerpetilen kel dişi , bağladım yılan dişi
nazar duası : elemtere fiş, fiş, koltık altı sokulmuş. her kim göz etmişse gözüne bir şiş
ekşiden alıntıdır.