Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Korku ve Niyette Şirk Nedir? Nasıl Olur?

|FaraH| Çevrimdışı

|FaraH|

°
İslam-TR Üyesi
Es selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtûh.

Şirk çeşitlerini okumaya çalışıyorum.
İbadette Şirk çeşitlerinde;
Niyette (Gaye'de) Şirk'i tam olarak anlayamadım.

Bunlar ALLAH'a yapılan ibadeti, ALLAH için değilde, başka bir gaye ile yapılması anlamına mı geliyor?
Mesela; Namaz, Dua, Hac ibadeti gibi.

Birkaç misal verebilir misiniz?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtûh.

Şirk çeşitlerini okumaya çalışıyorum.
İbadette Şirk çeşitlerinde;
Niyette (Gaye'de) Şirk'i tam olarak anlayamadım.

Bunlar ALLAH'a yapılan ibadeti, ALLAH için değilde, başka bir gaye ile yapılması anlamına mı geliyor?
Mesela; Namaz, Dua, Hac ibadeti gibi.

Birkaç misal verebilir misiniz?
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;


İbadette Şirk'in birinci kısmı, Niyette (maksadda, gayede) Şirktir

Bundan maksad, kulun yaptığı ibadeti Allah’ın rıdası için değil de başka bir maksad için yapması veya aslında Allah için yapıp bununla birlikte başka bir gaye de beklemesidir. Bu itibarla bu şirkte iki ihtimal vardır.

a) Eğer kişi amelini tamamen Allah rıdası dışında bir maksad için yaparsa, dinden çıkar, kâfir olur. Bunun şirki büyük şirktir. Munafığın amelleri bu türdendir. Bu hususta Yüce Mevlâ şöyle buyurmaktadır:
Kim dünya hayatını ve onun ziynetlerini isterse, biz onlara dünyada yaptıklarının tam karşılığını veririz. Onların orada bir şeyleri de eksiltilmez. İşte bunlara, ahirette de cehennem ateşinden başka bir şey yoktur. Orada yaptıkları boşa çıkmıştır. Zaten işledikleri batıldır.” (Hûd, 15-16)

Kim ahiret menfaatini isterse, onun mukâfatını artırırız. Kim de dünya menfaatini isterse ona dünyada istediğinin bir kısmını veririz. Ahirette ise, hiçbir nasibi yoktur. Allah’ın gadabı onların üzerinedir. Onlar için şiddetli bir azab vardır.” (Şûra, 20)

Kim acele olan dünya hayatını isterse, bunlardan istediğimize dilediğimiz kadarını acele veririz. Sonra da ona cehennemi hazırlarız. Oraya perişan bir halde, Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.” (İsrâ’, 18)

Azıp, dünya hayatını tercih edenin, varıp kalacağı yer cehennemdir. Rabb’inin huzuruna çıkacağından korkup kendini şehevi arzulardan koruyana gelince, onun da varıp kalacağı yer mutlaka cennettir.” (Naziat, 37 - 41)


b) Aslında kişi, amelini Allah rıdası için yapar, bununla birlikte başka bir maksadı da olursa, işte bunun yaptığı küçük şirktir. Kendisini dinden çıkarmaz, fakat amellerini boşa çıkarır. Nitekim riyakâr Müslümanların ibadetleri bu türdendir. Bu hususta Rasûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem), daha önce de zikrettiğimiz şu hadisler rivayet edilmiştir:

Şeddad b. Evs (radıyallahu anh) diyor ki: Biz Rasûlullâh’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde riyakârlığı küçük şirk sayardık.
(Hâkim, Mustedrak, IV, 329. - Hâkim hadisin Sahih olduğunu söylemiş, Zehebi de ona katılmıştır.)


Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) diyor ki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Benim sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlu! Küçük şirk nedir?” Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Riyakârlıktır.”
(Musned, İmam Ahmed, V, 428. - el-İraki bu hadisin ravilerinin güvenilir olduklarını söylemiştir.)


- Hadisin diğer bir rivayetinde Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) şunları anlatmıştır:
Bir gün Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıp geldi ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Gizli olan şirkten kaçının.”
Orada bulunanlar: “Ey Allah’ın Rasûlu! Gizli olan şirk nedir?” diye sorunca
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi: “Kişi kalkıp namaz kılar, insanların kendisine bakmalarından dolayı namazını süslemek için elinden gelen gayreti sarf eder. İşte gizli şirk budur.
(Beyhaki, Sunenu’l-Kubra, II, 413, Hadis no: 3585; İbni Huzeyme, 938)


Ebû Hurayra (radıyallahu anh) diyor ki:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Benim ortak koşulanların ortaklığına asla ihtiyacım yoktur. Kim bir amel işler de o amelde benimle birlikte başkasını da ortak koşacak olursa onu şirki ile baş başa bırakırım” -başka bir rivayette- “Ortak koştuğu ile baş başa bırakırım.”
(Muslim, Zuhd, bab. 46, Hadis no: 2985; İbni Mâce, Fiten, bab. 21, Hadis no: 4202)


Ebû Hurayra’den rivayet edildiğine göre;
Bir kişi (Peygambere); Ey Allah’ın Rasûlu! Bir adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek istiyor(buna ne buyurursunuz), diye sormuş.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de “Onun için bir sevab yoktur. buyurmuştur.
İnsanlara bu cevab ağır gelmiş ve o adama (bu soruyu) Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) tekrarla, herhalde sen soruyu Rasûlullah’a anlatamadın” demişler.
Bunun üzerine o adam “Ey Allah’ın Rasûlu! Adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek arzu ediyor!” diyerek soruyu tekrarlamış.
(Peygamber de)Ona sevab yoktur. buyurmuştur.
(Orada bulunanlar) (sözü geçen) adama (soruyu)Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) bir daha tekrar et” demişler.
O da Peygamber’e (soruyu) üçüncü defa tekrarlamış.
(Peygamber yine) Ona sevab yoktur. cevabını vermiştir.”
(Ebû Dâvûd, Cihad, bab. 25, Hadis no: 2516; Musned, İmam Ahmed, II, 290, 366; Hâkim, Mustedrak, II, 85)
(Hâkim bu hadisin Sahih olduğunu söylemiş Zehebi de Hâkim’e katılmıştır.)


Ebû Umâme el-Bâhilî (radıyallahu anh) diyor ki:
Bir kişi Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve şöyle dedi: “Bir adam hem sevab kazanmak için hem de anılmak için savaşacak olursa buna ne vardır?
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Onun için hiç bir şey yoktur” buyurdu.
Adam sorusunu üç defa tekrarladı.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de her defasında sorana: “Onun için hiçbir şey yoktur buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah ancak samimi bir niyetle kendi rıdası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.
(Neseî, Cihad, bab, 24, Hadis no: 3089;

(Irakî, İhya’nın hadislerini çıkarırken bu hadisin Hasen olduğunu söylemiştir. IV, 384.
İbni Hacer el-Askalani de Fethu’l-Bari’de bu hadisin senedinin Hasen olduğunu söylemiştir. Bkz. VI, 28.)


Bütün bu hadisler gösteriyor ki, amellerde gösteriş yapmak, insanların hatırı için onları süslemeye çalışmak ve ameli Allah rıdasına ilaveten başka bir maksad için de yapmak, genelinde küçük şirktir. Yapanı kâfir etmez, fakat amellerini ibtal eder. Ancak büyük şirke düştüğü de olabilir. Allah’ı birleyen muvahhidin bunlardan kaçınması gerekmektedir.

Şeyhu'l İslam İbni Teymiyye (rahimehullah) niyetteki şirke işaret ederek diyor ki:
“Her kulun arzuladığı bir muradı vardır. O murat o kulun sevgi ve maksadının zirvesidir. Eğer kişinin taptığı, son derece sevdiği ve maksadı Allah olmazsa, onun Allah’tan başka bir maşuku, bir maksadı ve gayesi olur, ona tapar ve onun kulu olur. Bu şey mal ve servet olabilir, mevki makam olabilir, köşkler saraylar olabilir. Allah’ın dışında ilah edindiği ay, güneş, peygamberler, putlar olabilir. Rabb edindiği peygamberler, melekler olabilir. Hatta bazen peygamberlerin ve sâlih kulların kabirleri olabilir.

Eğer kul, Allah’a karşı samimi olmaz, O’na kul olmaz, kalbini yalnız bir olan, ortağı olmayan Rabbine bağlamaz, Allah’ı her şeyden daha fazla sevmez, O’na boyun eğip, kendisini O’na karşı zelil hissetmezse, böyle bir kişi kâinatın kulu olur. Kalbine şeytanlar hâkim olur, böylece azgın şeytanların kardeşi olur. Artık bunun ne kadar hayâsızlıklar ve kötülükler yapacağını ancak Allah bilir.” (
İbni Teymiyye, “Kulluk” Sf: 32)
(Hasan Karakaya , İslam Âkâidi, Sf: 194 - 197)
 
A Çevrimdışı

Amatullah Hanifah

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;


İbadette Şirk'in birinci kısmı, Niyette (maksadda, gayede) Şirktir

Bundan maksad, kulun yaptığı ibadeti Allah’ın rıdası için değil de başka bir maksad için yapması veya aslında Allah için yapıp bununla birlikte başka bir gaye de beklemesidir. Bu itibarla bu şirkte iki ihtimal vardır.

a) Eğer kişi amelini tamamen Allah rıdası dışında bir maksad için yaparsa, dinden çıkar, kâfir olur. Bunun şirki büyük şirktir. Munafığın amelleri bu türdendir. Bu hususta Yüce Mevlâ şöyle buyurmaktadır:
Kim dünya hayatını ve onun ziynetlerini isterse, biz onlara dünyada yaptıklarının tam karşılığını veririz. Onların orada bir şeyleri de eksiltilmez. İşte bunlara, ahirette de cehennem ateşinden başka bir şey yoktur. Orada yaptıkları boşa çıkmıştır. Zaten işledikleri batıldır.” (Hûd, 15-16)

Kim ahiret menfaatini isterse, onun mukâfatını artırırız. Kim de dünya menfaatini isterse ona dünyada istediğinin bir kısmını veririz. Ahirette ise, hiçbir nasibi yoktur. Allah’ın gadabı onların üzerinedir. Onlar için şiddetli bir azab vardır.” (Şûra, 20)

Kim acele olan dünya hayatını isterse, bunlardan istediğimize dilediğimiz kadarını acele veririz. Sonra da ona cehennemi hazırlarız. Oraya perişan bir halde, Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.” (İsrâ’, 18)

Azıp, dünya hayatını tercih edenin, varıp kalacağı yer cehennemdir. Rabb’inin huzuruna çıkacağından korkup kendini şehevi arzulardan koruyana gelince, onun da varıp kalacağı yer mutlaka cennettir.” (Naziat, 37 - 41)


b) Aslında kişi, amelini Allah rıdası için yapar, bununla birlikte başka bir maksadı da olursa, işte bunun yaptığı küçük şirktir. Kendisini dinden çıkarmaz, fakat amellerini boşa çıkarır. Nitekim riyakâr Müslümanların ibadetleri bu türdendir. Bu hususta Rasûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem), daha önce de zikrettiğimiz şu hadisler rivayet edilmiştir:

Şeddad b. Evs (radıyallahu anh) diyor ki: Biz Rasûlullâh’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde riyakârlığı küçük şirk sayardık.
(Hâkim, Mustedrak, IV, 329. - Hâkim hadisin Sahih olduğunu söylemiş, Zehebi de ona katılmıştır.)


Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) diyor ki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Benim sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlu! Küçük şirk nedir?” Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Riyakârlıktır.”
(Musned, İmam Ahmed, V, 428. - el-İraki bu hadisin ravilerinin güvenilir olduklarını söylemiştir.)


- Hadisin diğer bir rivayetinde Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) şunları anlatmıştır:
Bir gün Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıp geldi ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Gizli olan şirkten kaçının.”
Orada bulunanlar: “Ey Allah’ın Rasûlu! Gizli olan şirk nedir?” diye sorunca
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi: “Kişi kalkıp namaz kılar, insanların kendisine bakmalarından dolayı namazını süslemek için elinden gelen gayreti sarf eder. İşte gizli şirk budur.
(Beyhaki, Sunenu’l-Kubra, II, 413, Hadis no: 3585; İbni Huzeyme, 938)


Ebû Hurayra (radıyallahu anh) diyor ki:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Benim ortak koşulanların ortaklığına asla ihtiyacım yoktur. Kim bir amel işler de o amelde benimle birlikte başkasını da ortak koşacak olursa onu şirki ile baş başa bırakırım” -başka bir rivayette- “Ortak koştuğu ile baş başa bırakırım.”
(Muslim, Zuhd, bab. 46, Hadis no: 2985; İbni Mâce, Fiten, bab. 21, Hadis no: 4202)


Ebû Hurayra’den rivayet edildiğine göre;
Bir kişi (Peygambere); Ey Allah’ın Rasûlu! Bir adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek istiyor(buna ne buyurursunuz), diye sormuş.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de “Onun için bir sevab yoktur. buyurmuştur.
İnsanlara bu cevab ağır gelmiş ve o adama (bu soruyu) Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) tekrarla, herhalde sen soruyu Rasûlullah’a anlatamadın” demişler.
Bunun üzerine o adam “Ey Allah’ın Rasûlu! Adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek arzu ediyor!” diyerek soruyu tekrarlamış.
(Peygamber de)Ona sevab yoktur. buyurmuştur.
(Orada bulunanlar) (sözü geçen) adama (soruyu)Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) bir daha tekrar et” demişler.
O da Peygamber’e (soruyu) üçüncü defa tekrarlamış.
(Peygamber yine) Ona sevab yoktur. cevabını vermiştir.”
(Ebû Dâvûd, Cihad, bab. 25, Hadis no: 2516; Musned, İmam Ahmed, II, 290, 366; Hâkim, Mustedrak, II, 85)
(Hâkim bu hadisin Sahih olduğunu söylemiş Zehebi de Hâkim’e katılmıştır.)


Ebû Umâme el-Bâhilî (radıyallahu anh) diyor ki:
Bir kişi Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve şöyle dedi: “Bir adam hem sevab kazanmak için hem de anılmak için savaşacak olursa buna ne vardır?
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Onun için hiç bir şey yoktur” buyurdu.
Adam sorusunu üç defa tekrarladı.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de her defasında sorana: “Onun için hiçbir şey yoktur buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah ancak samimi bir niyetle kendi rıdası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.
(Neseî, Cihad, bab, 24, Hadis no: 3089;

(Irakî, İhya’nın hadislerini çıkarırken bu hadisin Hasen olduğunu söylemiştir. IV, 384.
İbni Hacer el-Askalani de Fethu’l-Bari’de bu hadisin senedinin Hasen olduğunu söylemiştir. Bkz. VI, 28.)


Bütün bu hadisler gösteriyor ki, amellerde gösteriş yapmak, insanların hatırı için onları süslemeye çalışmak ve ameli Allah rıdasına ilaveten başka bir maksad için de yapmak, genelinde küçük şirktir. Yapanı kâfir etmez, fakat amellerini ibtal eder. Ancak büyük şirke düştüğü de olabilir. Allah’ı birleyen muvahhidin bunlardan kaçınması gerekmektedir.

Şeyhu'l İslam İbni Teymiyye (rahimehullah) niyetteki şirke işaret ederek diyor ki:
“Her kulun arzuladığı bir muradı vardır. O murat o kulun sevgi ve maksadının zirvesidir. Eğer kişinin taptığı, son derece sevdiği ve maksadı Allah olmazsa, onun Allah’tan başka bir maşuku, bir maksadı ve gayesi olur, ona tapar ve onun kulu olur. Bu şey mal ve servet olabilir, mevki makam olabilir, köşkler saraylar olabilir. Allah’ın dışında ilah edindiği ay, güneş, peygamberler, putlar olabilir. Rabb edindiği peygamberler, melekler olabilir. Hatta bazen peygamberlerin ve sâlih kulların kabirleri olabilir.

Eğer kul, Allah’a karşı samimi olmaz, O’na kul olmaz, kalbini yalnız bir olan, ortağı olmayan Rabbine bağlamaz, Allah’ı her şeyden daha fazla sevmez, O’na boyun eğip, kendisini O’na karşı zelil hissetmezse, böyle bir kişi kâinatın kulu olur. Kalbine şeytanlar hâkim olur, böylece azgın şeytanların kardeşi olur. Artık bunun ne kadar hayâsızlıklar ve kötülükler yapacağını ancak Allah bilir.” (
İbni Teymiyye, “Kulluk” Sf: 32)
(Hasan Karakaya , İslam Âkâidi, Sf: 194 - 197)
Esselamu Âleykum we Rahmatullâhi we Berekâtuh

Konuyu dağıtmayacaksam ben de bir ara korkuda şirkle ilgili bir şey sormuştum, neler korkuda şirke girer ve girmez? ALLAH(C.C.) sizden razı olsun.
 
|FaraH| Çevrimdışı

|FaraH|

°
İslam-TR Üyesi
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh ;


İbadette Şirk'in birinci kısmı, Niyette (maksadda, gayede) Şirktir

Bundan maksad, kulun yaptığı ibadeti Allah’ın rıdası için değil de başka bir maksad için yapması veya aslında Allah için yapıp bununla birlikte başka bir gaye de beklemesidir. Bu itibarla bu şirkte iki ihtimal vardır.

a) Eğer kişi amelini tamamen Allah rıdası dışında bir maksad için yaparsa, dinden çıkar, kâfir olur. Bunun şirki büyük şirktir. Munafığın amelleri bu türdendir. Bu hususta Yüce Mevlâ şöyle buyurmaktadır:
Kim dünya hayatını ve onun ziynetlerini isterse, biz onlara dünyada yaptıklarının tam karşılığını veririz. Onların orada bir şeyleri de eksiltilmez. İşte bunlara, ahirette de cehennem ateşinden başka bir şey yoktur. Orada yaptıkları boşa çıkmıştır. Zaten işledikleri batıldır.” (Hûd, 15-16)

Kim ahiret menfaatini isterse, onun mukâfatını artırırız. Kim de dünya menfaatini isterse ona dünyada istediğinin bir kısmını veririz. Ahirette ise, hiçbir nasibi yoktur. Allah’ın gadabı onların üzerinedir. Onlar için şiddetli bir azab vardır.” (Şûra, 20)

Kim acele olan dünya hayatını isterse, bunlardan istediğimize dilediğimiz kadarını acele veririz. Sonra da ona cehennemi hazırlarız. Oraya perişan bir halde, Allah’ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.” (İsrâ’, 18)

Azıp, dünya hayatını tercih edenin, varıp kalacağı yer cehennemdir. Rabb’inin huzuruna çıkacağından korkup kendini şehevi arzulardan koruyana gelince, onun da varıp kalacağı yer mutlaka cennettir.” (Naziat, 37 - 41)


b) Aslında kişi, amelini Allah rıdası için yapar, bununla birlikte başka bir maksadı da olursa, işte bunun yaptığı küçük şirktir. Kendisini dinden çıkarmaz, fakat amellerini boşa çıkarır. Nitekim riyakâr Müslümanların ibadetleri bu türdendir. Bu hususta Rasûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem), daha önce de zikrettiğimiz şu hadisler rivayet edilmiştir:

Şeddad b. Evs (radıyallahu anh) diyor ki: Biz Rasûlullâh’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde riyakârlığı küçük şirk sayardık.
(Hâkim, Mustedrak, IV, 329. - Hâkim hadisin Sahih olduğunu söylemiş, Zehebi de ona katılmıştır.)


Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) diyor ki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: “Benim sizin için en çok korktuğum şey küçük şirktir.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlu! Küçük şirk nedir?” Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Riyakârlıktır.”
(Musned, İmam Ahmed, V, 428. - el-İraki bu hadisin ravilerinin güvenilir olduklarını söylemiştir.)


- Hadisin diğer bir rivayetinde Mahmud b. Lebid (radıyallahu anh) şunları anlatmıştır:
Bir gün Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıp geldi ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Gizli olan şirkten kaçının.”
Orada bulunanlar: “Ey Allah’ın Rasûlu! Gizli olan şirk nedir?” diye sorunca
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi: “Kişi kalkıp namaz kılar, insanların kendisine bakmalarından dolayı namazını süslemek için elinden gelen gayreti sarf eder. İşte gizli şirk budur.
(Beyhaki, Sunenu’l-Kubra, II, 413, Hadis no: 3585; İbni Huzeyme, 938)


Ebû Hurayra (radıyallahu anh) diyor ki:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Benim ortak koşulanların ortaklığına asla ihtiyacım yoktur. Kim bir amel işler de o amelde benimle birlikte başkasını da ortak koşacak olursa onu şirki ile baş başa bırakırım” -başka bir rivayette- “Ortak koştuğu ile baş başa bırakırım.”
(Muslim, Zuhd, bab. 46, Hadis no: 2985; İbni Mâce, Fiten, bab. 21, Hadis no: 4202)


Ebû Hurayra’den rivayet edildiğine göre;
Bir kişi (Peygambere); Ey Allah’ın Rasûlu! Bir adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek istiyor(buna ne buyurursunuz), diye sormuş.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de “Onun için bir sevab yoktur. buyurmuştur.
İnsanlara bu cevab ağır gelmiş ve o adama (bu soruyu) Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) tekrarla, herhalde sen soruyu Rasûlullah’a anlatamadın” demişler.
Bunun üzerine o adam “Ey Allah’ın Rasûlu! Adam Allah yolunda savaşmak istiyor ve aynı zamanda geçici dünya malından mal da elde etmek arzu ediyor!” diyerek soruyu tekrarlamış.
(Peygamber de)Ona sevab yoktur. buyurmuştur.
(Orada bulunanlar) (sözü geçen) adama (soruyu)Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) bir daha tekrar et” demişler.
O da Peygamber’e (soruyu) üçüncü defa tekrarlamış.
(Peygamber yine) Ona sevab yoktur. cevabını vermiştir.”
(Ebû Dâvûd, Cihad, bab. 25, Hadis no: 2516; Musned, İmam Ahmed, II, 290, 366; Hâkim, Mustedrak, II, 85)
(Hâkim bu hadisin Sahih olduğunu söylemiş Zehebi de Hâkim’e katılmıştır.)


Ebû Umâme el-Bâhilî (radıyallahu anh) diyor ki:
Bir kişi Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve şöyle dedi: “Bir adam hem sevab kazanmak için hem de anılmak için savaşacak olursa buna ne vardır?
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Onun için hiç bir şey yoktur” buyurdu.
Adam sorusunu üç defa tekrarladı.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de her defasında sorana: “Onun için hiçbir şey yoktur buyurdu ve şöyle devam etti: “Allah ancak samimi bir niyetle kendi rıdası gözetilerek yapılan amelleri kabul eder.
(Neseî, Cihad, bab, 24, Hadis no: 3089;

(Irakî, İhya’nın hadislerini çıkarırken bu hadisin Hasen olduğunu söylemiştir. IV, 384.
İbni Hacer el-Askalani de Fethu’l-Bari’de bu hadisin senedinin Hasen olduğunu söylemiştir. Bkz. VI, 28.)


Bütün bu hadisler gösteriyor ki, amellerde gösteriş yapmak, insanların hatırı için onları süslemeye çalışmak ve ameli Allah rıdasına ilaveten başka bir maksad için de yapmak, genelinde küçük şirktir. Yapanı kâfir etmez, fakat amellerini ibtal eder. Ancak büyük şirke düştüğü de olabilir. Allah’ı birleyen muvahhidin bunlardan kaçınması gerekmektedir.

Şeyhu'l İslam İbni Teymiyye (rahimehullah) niyetteki şirke işaret ederek diyor ki:
“Her kulun arzuladığı bir muradı vardır. O murat o kulun sevgi ve maksadının zirvesidir. Eğer kişinin taptığı, son derece sevdiği ve maksadı Allah olmazsa, onun Allah’tan başka bir maşuku, bir maksadı ve gayesi olur, ona tapar ve onun kulu olur. Bu şey mal ve servet olabilir, mevki makam olabilir, köşkler saraylar olabilir. Allah’ın dışında ilah edindiği ay, güneş, peygamberler, putlar olabilir. Rabb edindiği peygamberler, melekler olabilir. Hatta bazen peygamberlerin ve sâlih kulların kabirleri olabilir.

Eğer kul, Allah’a karşı samimi olmaz, O’na kul olmaz, kalbini yalnız bir olan, ortağı olmayan Rabbine bağlamaz, Allah’ı her şeyden daha fazla sevmez, O’na boyun eğip, kendisini O’na karşı zelil hissetmezse, böyle bir kişi kâinatın kulu olur. Kalbine şeytanlar hâkim olur, böylece azgın şeytanların kardeşi olur. Artık bunun ne kadar hayâsızlıklar ve kötülükler yapacağını ancak Allah bilir.” (
İbni Teymiyye, “Kulluk” Sf: 32)
(Hasan Karakaya , İslam Âkâidi, Sf: 194 - 197)
Misal;
1. Bir insanın namazı sadece bir şahıs istediği ve onu memnun etmek için kılması.

2. Namazı ALLAH için kılıyor ama kılarkende insanların kendini Takvâlı olarak bilmesini/ görmesini istiyor.

Birincisi büyük Şirk, ikincisi küçük şirk mi oluyor?
 
Son düzenleme:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Esselamu Âleykum we Rahmatullâhi we Berekâtuh

Konuyu dağıtmayacaksam ben de bir ara korkuda şirkle ilgili bir şey sormuştum, neler korkuda şirke girer ve girmez? ALLAH(C.C.) sizden razı olsun.
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

Korkuda Şirk
Allah'dan başkasının zarar ve yarar verdiğine inanmak veya korkuda başkalarını Allah'a denk görmektir.

Allah dedi ki: ‘İki ilâh edinmeyin. O, ancak tek bir ilâhtır. Öyleyse Benden, yalnızca Benden korkun.’ Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Din de (itaat ve kulluk da) sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah’tan başkasından mı korkup sakınıyorsunuz?” (Nahl, 51-52)

Allah, kuluna yeterli değil mi? Seni O’ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir yol gösterici yoktur.” (Zumer, 36)

İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını (veya, sizi kendi dostlarından) korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, Benden korkun.” (Âl-i İmrân, 175)


Ölülerin, sağ olanlara zarar vermesinden korkmak yahud vâcib olan amelleri terk etmeye neden olacak kadar bir otoriteden korkmak da şirktr. Ancak doğal olan korkmaya gelince, yırtıcı bir hayvan gibi veya bir zalimden korkmak Şeriat'ta caizdir (Şirk değildir.) Çünkü Allahu Teala, Nebisi Musa'yı (Aleyhisselam) şu ayette korkmakla vasfetmiştir.

“Etrafını kollayarak, korkuyla oradan ayrıldı. ” (Kasas 21)"
Burada, meşru olan korku, insanın Allah'dan korkmasıdır. Esas korku da budur.



Allah’tan Başkasından Korkmanın Çeşitlerine Misaller:

1- İnsanın mahlûktan muktedir olmayacağı bir şeyden ötürü korkması:
Yani insanın diğer bir canlının yaratılışı itibariyle güç yetiremediği bir şeyi ona yapmasından korkması. Mesela, bir insanın veya cinin veya hayvanın ondan hidayeti, bereketi veya saadeti men etmesinden veya neslini kesmesinden korkması gibi. Buna ancak Allah azze ve celle’nin kudreti yeter. Bu tür korku büyük şirktir ve insanı İslam’dan ihraç eder.

2- İnsanın, ölünün ona zarar vermesinden korkması:
Bu da büyük şirktir ve insanı İslam’dan ihraç eder. Zira o korktuğu ölünün fiile muktedir olduğunu ve ayrılmış olduğu dünya âleminde etkili olduğunu itikat etmektedir. Böylece ölüyü beşer üstünde bir varlık olarak itikat etmektedir ve muktedir olmadığı bir şeyde ondan korkmuş olur.

3- İnsanın taş ve benzeri “cansız” eşyadan yaratılışı itibariyle muktedir olmadığı bir şeyde ondan korkması:
Mesela belirli yıldızların veya taşların veya ağaçların vesaire eşyaların onun geleceğini olumsuz belirlemesinden veya neslini kesmesinden veya uğursuzluğa düşürmesinden korkması gibi. Bu korku da büyük şirktir ve insanı İslam’dan ihraç eder.

4- İnsanın bir mahlûkun zararını kendisinden uzak tutmak için ona ibadet etmesini sağlayacak korku:
Mesela kişinin cinin kendisine vereceği zarardan korktuğu için ona dua etmesi veya onun için kurban kesmesi gibi. Bu da büyük şirktir ve insanı İslam’dan ihraç eder. Veya kişinin rızık, makam veya itibar kaybetme korkusundan dolayı efendisinin haramı helal kılmasında veya helali haram kılmasında itaat etmesi ve tabi olması gibi veya onun için namazı terk etmesi (yani hiç kılmaması) veya ramazan ayında oruç tutmaması gibi. Bu durumlarda muteber ikrah hali hariç İslam’dan çıkar muşrik, kâfir olur. Fakat muteber ikrah halinde hüküm farklı olur. Korku ve ikrah elbette aynı değildir.

5- İnsanın bir canlının korkusundan dolayı vâcib olanı terk etmesi veya haram olanı işlemesi:
Mesela kişinin insanlar tarafından ayıplanacağım korkusuyla sakal kesmesi veya şeran emredilmiş tesettüre girmemesi gibi. Veya işimi kaybedeceğim korkusuyla Cumua namazına gitmemesi gibi. Veya içki, faiz ve benzeri açık haramların bulunduğu yerlerde işimi kaybedeceğim korkusuyla haramları dille inkâr etmemesi gibi. Bu tür korku sahibinin hükmünde ihtilaf vardır. Bazı âlimler bu korku için haram derken bazıları da küçük şirkten sayarlar. Râcih olan ikincisidir. Allahu âlem. Her halde de bu tür korku en azından haramdır ve insanı fâsık yapar. Ama İslam’dan ihraç etmez.

6- İnsanın mahlûkattan yaratılışı itibariyle muktedir olduğu şeylerde korkması:
Bu insanın doğasında var olan tabii bir korkudur. İnsanın düşmandan veya yılandan veya köpekten korkması gibi. Bu korku mubah ve câizdir. Allah subhanehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Bunun üzerine korku ile etrafı gözeterek (Musa aleyhisselam) o şehirden çıkıp “Rabb'im beni zalimler topluluğundan kurtar” dedi. (Kasas 21)
Burada, meşru olan korku, insanın Allah'dan korkmasıdır. Esas korku da budur.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Misal;
1. Bir insanın namazı sadece bir şahıs istediği ve onu memnun etmek için kılması.

2. Namazı ALLAH için kılıyor ama kılarken de insanların kendini Takvâlı olarak bilmesini/ görmesini istiyor.

Birincisi büyük Şirk, ikincisi küçük şirk mi oluyor?
Allah'ın emri olan Namazı, Sadece insan(lar)ı memnun etmek için kılıyorsa bu en düşük ifadeyle haramdır, duruma göre küçük şirk te olabilir.

Kişi namazı Allah için kılıyor da, kılarken de birilerinin rıdasını, memnuniyetini almak, yahud isteğini yerine getirme amacı var ise bu haramdır.
 
Üst Ana Sayfa Alt