Bugün Afganistan'da kadınların, çocukların, masum sivillerin ve ülkelerini işgale karşı savunan insanların katledilmesine, kadınların tecavüze uğramalarına ortak olmak suçunun sorumluluğunu taşımaktadır. Yarın hesap gününde kendisine Müslümanım diyen Ak parti hükümeti ülke çıkarlarını ve stratejik dengeleri gözettiklerini belirterek yahut "biz muharip güç değildik" diyerek kurtulacaklarını sanmasın. Şunu unutmamak gerekir ki;" zalimlerin yanında aktif ya da pasif yer almak, Cehennemdeki mevkilerinizin katlarını değiştirmekten başka hiçbir işe yaramaz"
2012-05-30
1950'den bu yana Türkiye ülke çıkarları ve günü birlik menfaatler uğruna, insanlığın katledilmesine, onursuzluğun egemen kılınmasına seyirci kalmıştır. Bugün Afganistan'da kadınların, çocukların, masum sivillerin ve ülkelerini işgale karşı savunan insanların katledilmesine, kadınların tecavüze uğramalarına ortak olmak suçunun sorumluluğunu taşımaktadır. Yarın hesap gününde kendisine Müslümanım diyen Ak parti hükümeti ülke çıkarlarını ve stratejik dengeleri gözettiklerini belirterek yahut "biz muharip güç değildik" diyerek kurtulacaklarını sanmasın. Dün Rus işgaline karşı direnen Afgan yiğitlerine "mücahid" diyerek methiyeler yağdıranlar, dizlerinin dibinde oturanlar işgalcinin adı ABD ve NATO olarak değişince neden mücahidlere "terörist" deme ihtiyacı hissetmişler? Neden bu Terör ülkelerinin yanında yer alarak tecavüzcüye taşeron olmuşlar bunu sorgulamamız gerekmektedir.
Bugün aklıselim sahibi herkes şunu bilmektedir ki; Nato'ya dâhil olmak, mazlum halkların kanına elini bulaştırmak, emperyalist ABD'ye ve onun çıkarlarına hizmet etmektir.
Şimdi gelinen nokta ise artık içler acısı. Artık tecavüzcüye taşeron olmaktan çıkarılmaya çalışılan Türkiye bizzat tecavüzcünün kendisi olmaya itilmektedir. Son yapılan 25'inci NATO zirvesinde Amerika Birleşik Devletleri, şimdiden Rasmussen'in halefi için arayışlara başladı. Amerika'nın eski NATO büyükelçisi ve Amerikan Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı Nicholas Burns da, dünyanın önde gelen gazetelerine verdiği mülakatlarda yakın bir gelecekte NATO Genel Sekreterliği görevine bir Türk'ün gelmesi gerektiğini söylüyor. Evet işte içler acısı olan da bu. Afganistan'da kardeşlerimizi öldüren, Irak'ta bacılarımıza tecavüz eden ve 5 milyon çocuğu yetim bırakan işgalci ve vahşi olan NATO'nun başına Türkiye'nin geçmesi. Üstelik kendisine Müslüman'ım diyen Abdullah Gül'ün elini Müslümanların kanına bulayan NATO'nun başına geçmesi. Bunun hesabını nasıl verecekler sormak isterim. NATO'nun içinde yer almanın bile büyük vebal olduğu ve cehenneme gitmek için yeterli sebebler taşıdığı günümüzde Küfrün başına geçmek de ne demek bunu sorgulamamız gerekmektedir.
Gelin! "mazlum bir halk yokedilirken ve milyonlarca masum aldatılırken ne yaptınız?" sorusuna cevap hazırlamaya çalışalım. Ve unutmayalım ki; zalimlerin yanında aktif ya da pasif yer almak, Cehennemdeki mevkilerinizin katlarını değiştirmekten başka hiçbir işe yaramaz…"
Hıdır APAK / Vahdethaber
2012-05-30
1950'den bu yana Türkiye ülke çıkarları ve günü birlik menfaatler uğruna, insanlığın katledilmesine, onursuzluğun egemen kılınmasına seyirci kalmıştır. Bugün Afganistan'da kadınların, çocukların, masum sivillerin ve ülkelerini işgale karşı savunan insanların katledilmesine, kadınların tecavüze uğramalarına ortak olmak suçunun sorumluluğunu taşımaktadır. Yarın hesap gününde kendisine Müslümanım diyen Ak parti hükümeti ülke çıkarlarını ve stratejik dengeleri gözettiklerini belirterek yahut "biz muharip güç değildik" diyerek kurtulacaklarını sanmasın. Dün Rus işgaline karşı direnen Afgan yiğitlerine "mücahid" diyerek methiyeler yağdıranlar, dizlerinin dibinde oturanlar işgalcinin adı ABD ve NATO olarak değişince neden mücahidlere "terörist" deme ihtiyacı hissetmişler? Neden bu Terör ülkelerinin yanında yer alarak tecavüzcüye taşeron olmuşlar bunu sorgulamamız gerekmektedir.
Bugün aklıselim sahibi herkes şunu bilmektedir ki; Nato'ya dâhil olmak, mazlum halkların kanına elini bulaştırmak, emperyalist ABD'ye ve onun çıkarlarına hizmet etmektir.
Şimdi gelinen nokta ise artık içler acısı. Artık tecavüzcüye taşeron olmaktan çıkarılmaya çalışılan Türkiye bizzat tecavüzcünün kendisi olmaya itilmektedir. Son yapılan 25'inci NATO zirvesinde Amerika Birleşik Devletleri, şimdiden Rasmussen'in halefi için arayışlara başladı. Amerika'nın eski NATO büyükelçisi ve Amerikan Atlantik Konseyi Başkan Yardımcısı Nicholas Burns da, dünyanın önde gelen gazetelerine verdiği mülakatlarda yakın bir gelecekte NATO Genel Sekreterliği görevine bir Türk'ün gelmesi gerektiğini söylüyor. Evet işte içler acısı olan da bu. Afganistan'da kardeşlerimizi öldüren, Irak'ta bacılarımıza tecavüz eden ve 5 milyon çocuğu yetim bırakan işgalci ve vahşi olan NATO'nun başına Türkiye'nin geçmesi. Üstelik kendisine Müslüman'ım diyen Abdullah Gül'ün elini Müslümanların kanına bulayan NATO'nun başına geçmesi. Bunun hesabını nasıl verecekler sormak isterim. NATO'nun içinde yer almanın bile büyük vebal olduğu ve cehenneme gitmek için yeterli sebebler taşıdığı günümüzde Küfrün başına geçmek de ne demek bunu sorgulamamız gerekmektedir.
Gelin! "mazlum bir halk yokedilirken ve milyonlarca masum aldatılırken ne yaptınız?" sorusuna cevap hazırlamaya çalışalım. Ve unutmayalım ki; zalimlerin yanında aktif ya da pasif yer almak, Cehennemdeki mevkilerinizin katlarını değiştirmekten başka hiçbir işe yaramaz…"
Hıdır APAK / Vahdethaber