Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’in misallerini düşünen kimseler için ibretler, emirlerini basiretini kullanarak görenler için bir hidayet kılmıştır. Kitabında farz olan hükümleri açıklamış, haram ve helali birbirinden ayırt etmiş, akılların anlayabilmesi için öğüt ve kıssaları tekrar etmiş, misaller vermiştir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Biz kitap da hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” Allah-u Teala Kur’an-ı Kerimde dostlarına hitap etmiştir. Onlar Allahın hayırlı ve seçkin kullarıdır. Allah’ın Kitabı’nı bilen kimseler, o kitabın nehiylerine riayet etmeye, o kitapta kendilerine yapılan açıklamalardan gereğince öğüt almaya, korkarak ve Onun gözetimi altında olduğunu bilerek Allahtan gerektiği gibi hayâ etmeye ne kadar da layıktırlar? “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı bilen ve öğretendir.”Bir topluluk kendi aralarında Allah’ın Kitabı’nı okuyup onu öğrenirse üzerlerine bir huzur, sükûn ve vakar iner.
Kuran-ı öğrenip durduğu halde, Kur’an’dan gafil olan kimsenin sorumluluğu, gereği gibi öğrenemeyen, bilemeyen kimsenin sorumluluğundan daha büyüktür. Kuran ilmini elde ettiği halde, Kur’an’dan yararlanmayan, yasak kıldığı şeylerden uzak durmayıp çekinmeyen, çirkin günahlar işleyen bir kimseye karşı Kur’an bir delil ve onun karşısına dikilecek bir davacı olacaktır.”Ayetlerini düşünsünler, akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz çok mübarek bir kitaptır.”
Kur’an-ı Kerim’in faziletine dair müminin ilk bilmesi gereken husus, bunun Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın yaratılmış olmayan sözü, eşi ve benzeri bulunmayan kelamı, dengi ve benzeri olmayanın sıfatı olduğunu bilmesidir. Kur’an-ı Kerim’i gereği gibi düşünmek, ondan ibret almak, Kur’an-ı Kerimde yer alan ve O’na itaat ve ibadet ile ilgili buyrukları ibretle düşünmek, haklarını ve farzlarını gereği gibi yerine getirmek için kullarının kalplerine bütün bunları taşıyacak kuvveti vermemiş olsaydı, kalpler buna katlanamaz, onun ağırlığı altında ezilir giderdi. “Eğer Biz, Kuran’ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak ki o dağı Allah korkusundan başını eğmiş, dağılıp parça parça olmuş görürdün” Allah kullarına kendi katından bir lütuf ve bir merhamet olmak üzere bu Kur’an’ı yüklenebilmeleri için bir güç ihsan etmiştir.
Kuran-ı Kerim, Allah-u Tealanın bir ziyafetidir. Onun bu ziyafetinden gücünüz yettiğince öğrenin. Bu ziyafette hayır vardır. Ona sımsıkı sarılanın şifa kaynağıdır. Ona uyanların kurtuluşudur. Orada sizden öncekilere dair bilgiler vardır. Aranızdaki anlaşmazlıkların hükmü ondadır. Her kim ondan başka kaynakta hidayeti ararsa Allah, onu saptırır, ona dayanarak söz söyleyen doğruyu söyler. Onunla hükmeden adaletli olur. Onunla amel eden ecir kazanır. O, işittikleri zaman cinlerin: “Biz gerçekten şaşırtıcı, hayret verici bir Kur’an işittik, demekten kendilerini alamadıkları bir sözdür.” Onu okuyunuz. Kuran okuyan mü’minin misali kavun gibidir. Kokusu da hoştur, tadı da hoştur. Kur’an okumayan mü’minin misali ise hurmaya benzer. Tatlı olmakla birlikte kokusu yoktur. Kuran okuyan münafığın misali kokusu hoş tadı acı olan reyhana benzer. Kuran okumayan münafıkın misali ise Ebu cehil karpuzuna benzer. Tadı acıdır, kokusu da yoktur.
Kim Kur’an-ı Kerim’i okur, onda bulunanlara tabi olur ve onunla amel ederse Allah onu dalaletten hidayete iletir. Kıyamet gününde de onu kötü bir şekilde hesaba çekilmekten korur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:”Kim, Benim hidayetime uyarsa, o (dünyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz.”
Allahtan dileğimiz; Bizleri Kuran’a gereken önemi veren, onun üzerinde gereği gibi düşünen, onun gösterdiği doğru ve adil yolu izleyen ve hakkıyla bağlı olan, başka bir kaynakta doğruyu ve hidayeti aramaya kalkışmayan kimselerden kılsın. Bizleri Kuran’ın açık seçik işaretleriyle yol bulanlardan, kat’i hükümlerine uyanlardan kılsın. Şüphesiz O, kendisinden korkulmaya ve günahları bağışlamaya ehil olandır. Hidayete muvaffak kılan Allah’tır.
-İmam Kurtubî'nin 'El Camiu li Ahkami'l-Kur'an' isimli tefsirinden derlenmiştir-
Kuran-ı öğrenip durduğu halde, Kur’an’dan gafil olan kimsenin sorumluluğu, gereği gibi öğrenemeyen, bilemeyen kimsenin sorumluluğundan daha büyüktür. Kuran ilmini elde ettiği halde, Kur’an’dan yararlanmayan, yasak kıldığı şeylerden uzak durmayıp çekinmeyen, çirkin günahlar işleyen bir kimseye karşı Kur’an bir delil ve onun karşısına dikilecek bir davacı olacaktır.”Ayetlerini düşünsünler, akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz çok mübarek bir kitaptır.”
Kur’an-ı Kerim’in faziletine dair müminin ilk bilmesi gereken husus, bunun Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın yaratılmış olmayan sözü, eşi ve benzeri bulunmayan kelamı, dengi ve benzeri olmayanın sıfatı olduğunu bilmesidir. Kur’an-ı Kerim’i gereği gibi düşünmek, ondan ibret almak, Kur’an-ı Kerimde yer alan ve O’na itaat ve ibadet ile ilgili buyrukları ibretle düşünmek, haklarını ve farzlarını gereği gibi yerine getirmek için kullarının kalplerine bütün bunları taşıyacak kuvveti vermemiş olsaydı, kalpler buna katlanamaz, onun ağırlığı altında ezilir giderdi. “Eğer Biz, Kuran’ı bir dağın üzerine indirseydik, muhakkak ki o dağı Allah korkusundan başını eğmiş, dağılıp parça parça olmuş görürdün” Allah kullarına kendi katından bir lütuf ve bir merhamet olmak üzere bu Kur’an’ı yüklenebilmeleri için bir güç ihsan etmiştir.
Kuran-ı Kerim, Allah-u Tealanın bir ziyafetidir. Onun bu ziyafetinden gücünüz yettiğince öğrenin. Bu ziyafette hayır vardır. Ona sımsıkı sarılanın şifa kaynağıdır. Ona uyanların kurtuluşudur. Orada sizden öncekilere dair bilgiler vardır. Aranızdaki anlaşmazlıkların hükmü ondadır. Her kim ondan başka kaynakta hidayeti ararsa Allah, onu saptırır, ona dayanarak söz söyleyen doğruyu söyler. Onunla hükmeden adaletli olur. Onunla amel eden ecir kazanır. O, işittikleri zaman cinlerin: “Biz gerçekten şaşırtıcı, hayret verici bir Kur’an işittik, demekten kendilerini alamadıkları bir sözdür.” Onu okuyunuz. Kuran okuyan mü’minin misali kavun gibidir. Kokusu da hoştur, tadı da hoştur. Kur’an okumayan mü’minin misali ise hurmaya benzer. Tatlı olmakla birlikte kokusu yoktur. Kuran okuyan münafığın misali kokusu hoş tadı acı olan reyhana benzer. Kuran okumayan münafıkın misali ise Ebu cehil karpuzuna benzer. Tadı acıdır, kokusu da yoktur.
Kim Kur’an-ı Kerim’i okur, onda bulunanlara tabi olur ve onunla amel ederse Allah onu dalaletten hidayete iletir. Kıyamet gününde de onu kötü bir şekilde hesaba çekilmekten korur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:”Kim, Benim hidayetime uyarsa, o (dünyada) sapmaz, (ahirette de) bedbaht olmaz.”
Allahtan dileğimiz; Bizleri Kuran’a gereken önemi veren, onun üzerinde gereği gibi düşünen, onun gösterdiği doğru ve adil yolu izleyen ve hakkıyla bağlı olan, başka bir kaynakta doğruyu ve hidayeti aramaya kalkışmayan kimselerden kılsın. Bizleri Kuran’ın açık seçik işaretleriyle yol bulanlardan, kat’i hükümlerine uyanlardan kılsın. Şüphesiz O, kendisinden korkulmaya ve günahları bağışlamaya ehil olandır. Hidayete muvaffak kılan Allah’tır.
-İmam Kurtubî'nin 'El Camiu li Ahkami'l-Kur'an' isimli tefsirinden derlenmiştir-