Serimize devam ediyoruz Allah'ın izniyle.
Kuran'ı Kerim'in mucizelerini araştırırken, -ki bunların hiçbiri benim buluşum değil, üzerine çalışan, emek veren tüm müminlerden Allah razı olsun,- en şayan-ı hayret noktalarından biri mucizelerin bize
bağlamıyla birlikte verilmesidir. Birazdan sunacağımız örnekte de bunu göreceğiz.
Kuran'ı Kerim'de
demirin erime ve kaynama derecesine,
gümüşün erime derecesine,
suyun kaynama derecesine,
güneşin yüzey sıcaklığına,
tuzun erime noktasına işaret edildiğini biliyor muydunuz?
Bugün sizlere Kuran'ı Kerim'in
altı mucizesini birden sunacağım inşallah. Bu mucizeler benzer yapıda ve aynı yöntemle elde edildiği için altısını birlikte anlatmak daha doğru olur diye düşündüm.
Kuran'da
Demir kelimesi (Hadid) ilk kez
İsra suresi 50. ayette geçer.
"De ki: İster taş olun, ister demir." 17/50
Bu Ayet-i Kerime
Kuran'ın baştan 2079. ayetidir.
Ve bu ayetten tam
1538 ayet sonra, yani
Kuran'ın baştan 3616. ayetinde Allah-u Teala
Davud peygamberden bahsederek şöyle der:
"Ve biz ona
demiri yumuşattık." 34/10
İki ayet arasında (
Ayetlerin kendisi dahil) 1538 ayet olduğunu vurgulamamın sebebini anlamışsınızdır. İlk görseldeki tabloda da görebileceğiniz gibi,
demirin erime derecesi 1538'dir.
Yüce Allah ilk demir kelimesi geçişinden sonra
adeta her bir ayeti bir derece olacak şekilde yerleştirerek 1538 ayet sonra "Ve demiri ona yumuşattık" ifadesini kullanıp, demirin erime derecesine işaret buyurmuş.
2 ayet arasında çok fazla ayet olduğu için video olarak da hazırladım:
Arama motoruna (Iron's Melting Point/Demirin Erime Noktası) yazarsanız sonucun kendiliğinden Celcius değeri olarak verildiğini göreceksiniz. Zira evrensel olarak kullanılan değer bu.
Bu tercihin bile mucize olduğunu birazdan daha net anlayacağız.
Konunun başında da dediğim gibi mucizelerin en dikkat çekici noktalarından biri, bağlamını da içinde barındırması. Sadece iki demir kelimesi geçişini arasında bile 1538 ayet olsaydı bunu mucize kabul ederdik (ihtimalin düşüklüğüne binaen) ancak burada bir de bağlam var. Allah-u Teala "Davud'a
demiri yumuşattık" buyuruyor. Davud A.S'ın ordusu
demirin eritilip şekil verilmesiyle elde edilen çeşitli saldırı ve savunma silahlarını kullanıyordu.
Kuran'ı Kerim'de Enbiya suresinde Allah şöyle buyuruyor:
"Bir de sizi savaşınızın şiddetinden koruması için ona (Davud),
zırh yapma sanatını öğrettik. 21/80
Ve Seb'e suresinde ise şöyle diyor:
"(Ey Davud)
geniş zırhlar yap, onları dokurken ölçülü ol" 34/11
Şimdi gelelim ikinci mucizeye. Eriyen bir nesneyi ısıtmaya devam ederseniz ne olur? Tabii ki
kaynar. Az önce Allah-u Teala'nın adeta her bir ayeti bir derece olarak kullandığını ve nihayet 1538 ayet sonra "demiri yumuşattık" diyerek erime derecesini işaret ettiğini gördük. Şimdi bir
üst katmana çıkıyor yani demiri kaynatıyoruz. O halde sayımda da
alt katmana inip bu kez ayet değil harf sayıyoruz.
34/10'da Allah-u Teala "Demiri ona yumuşattık' ifadesini kullanmıştı. İşte bundan sonra büyük bir mucize daha gerçekleşiyor ve bu
cümleden sonra surenin sonuna kadar tam olarak 2862 harf bulunuyor.
Ki bu da
demirin kaynama noktasıdır.
Şimdi aynı yöntemi,
Gümüş kelimesi üzerinden yapalım. Kuran'da
Gümüş kelimesi (Fidda) 6 yerde geçer. Bunların yalnızca ilk ikisinde gümüş kelimesi geçişinde El Takısı (Harf-i Tarif) almış halde (
El-Fidda) bulunur.
Bunlar 3. Sure'nin (Al-i İmran) 14. ayeti ile 9. Sure'nin (Tevbe) 34. ayetidir.
İlki Kuran'ın baştan
307. ikincisi ise
1269. ayetleridir.
Ve iki ayet arasında
961 ayet vardır.
Ve ardından Allah-u Teala şöyle buyurur:
"Bu toplanıp saklanan altının,
gümüşün cehennem ateşinde
kızdırılıp, onların alınlarının, böğürlerinin ve sırtlarının
dağlanacağı gün..." 9/35
Allah-u Teala,
Tevbe 34'de gümüşten bahsediyor. (Önceki gümüş kelimesi geçişi ile arasında
961 ayet var) Ve bir sonraki ayette de (
Tevbe 35) gümüşün
kızdırılmasından ve bununla insanların
dağlanmasından bahsediyor. Yine bir bağlam...
Burada büyük bir
incelik var. Zira gümüşün erime noktası tam olarak
961,8 derecedir. Yani virgülü saymayınca
961 kabul etsek bile sayının, yani gümüşün erime noktasının kendisi
962 dereceye daha yakın. Ve Allah-u Teala da gümüşten 961 ayet sonra, kızdırılmasından da bir sonraki ayette bahsederek
961'i 962'ye tamamlıyor.
Sıra
suyun kaynama derecesinde...
Kuran'ı Kerim'de "
kaynar" (Yağli) kelimesi ilk ve tek
44/45'te geçer.
Kaynar kelimesi Arapça çeviri
Mealler için tıkla
"(Suçluların yemeği)
erimiş maden gibi karınlarında
kaynar."
Ve
47/15'te şöyle buyrulur:
"Takva sahiplerine vaat edilen cennetin misali: İçinde bozulmayan sudan, tadı değişmeyen sütten, şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar... (bulunur) Orada onlar için meyvelerin her türlüsü ve rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç, ateşin içinde ebedi kalan ve bağırsaklarını parça parça koparan
sıcak sudan içirilen kimse gibi mi?
Kuran'da ilk ve tek
kaynar kelimesi geçişinden
sıcak su geçişine kadar tam
100 ayet var ki bu da
suyun kaynama derecesidir.
Şimdi gelelim
Güneşin Yüzey Sıcaklığına...
Herkesin malumudur ki Güneş’in yüzey sıcaklığı doğrudan ölçülemez, Güneş'e fiziksel sensör göndermek mümkün değildir. Bunun yerine,
spektroskopi ve
kara cisim ışıması yasaları kullanılarak hesaplanır.
Ölçüm yollarından biri
Wien Sabitidir. Wien Sabiti, siyah bir cismin (elektromanyetik enerjiyi mükemmel yayan bir nesne) termodinamik sıcaklığı ile radyasyon yoğunluğunun en büyük olduğu dalga boyu arasındaki ilişkiyi tanımlamakta kullanılan fiziksel bir sabittir. max = b/t formülüyle gösterilir. burada b sabiti yaklaşık 2.897×106 nm·k'dir.
Güneş’in en fazla ışık yaydığı dalga boyu
500 nm civarındadır (Görünür ışığın yeşil-sarı bölgesi). Bu formülle Güneş'in etkin sıcaklığının
5778 Kelvin yüzey sıcaklığı olduğu hesaplanır.
Diğer ölçüm yolu da bir nesnenin sıcaklığı ile yaptığı ışınım arasındaki ilişkiyi veren bir fizik yasası olan
Stefan-Boltzmann Yasasıdır. Detaylara girmek istemiyorum ama hem Wien Kayma Yasası hem de Stefan-Boltzmann Yasası Güneş'in Yüzey Sıcaklığını
5778 Kelvin olarak ölçmektedir.
Kısacası Güneş'in ısısı (sıcaklığı)
yaydığı ışınım aracılığıyla ölçülür. Güneş, elektromanyetik radyasyon yayarak enerji salar ve bu radyasyonun spektrumu, sıcaklığını belirlemede kullanılır.
Kuran'da ilk kez Güneş kelimesi Bakara suresinin 258. ayetinde geçer. Ayet şöyle:
"Allah kendisine hükümdarlık verdi diye, İbrahim'le Rabbi hakkında tartışmaya gireni görmedin mi? İbrahim: "Benim Rabbim dirilten ve öldürendir" dediğinde "Ben de diriltir ve öldürürüm" demişti. Bunun üzerine İbrahim: "Allah
güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir bakalım" deyince o inkar eden şaşırıp kaldı. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez." 2/258
Ve
Güneş adı verilen (Şems) 91. surenin ilk ayetinde şöyle buyurulmaktadır:
"
Ant olsun güneşe ve ışığına" 91/1
Az önce de değindiğimiz gibi, Güneş'in ısısı
yaydığı ışığınım aracılığıyla ölçülür. Tıpkı
ayette üzerine yemin edildiği gibi...
Kuran'da
ilk kez güneş kelimesi geçişi, Kuran'ın baştan 265. ayetinde geçer. (2/258)
"Güneşe ve ışığına ant olsun" denilen
91/1 ise Kuran'ın baştan 6044. ayetidir.
İkisi arasında tam olarak
5778 ayet vardır. Yine aynı şekilde video olarak hazırladım.
Not: Görüldüğü gibi Kuran-ı Kerim burada
Celcius değil Kelvin cinsinden veriyor değeri. Bu da bir mucizedir. Zira güneş, ampul veya diğer ışık yayan cisimlerin sıcaklığı Kelvin cinsinden ölçülür zira bunlar
kara cisim radyasyonu olarak modellenir.
Kelvin ölçeğinde negatif sıcaklık yoktur. Celsius veya Fahrenheit gibi ölçeklerde ise negatif değerler olabilir. Termodinamik hesaplamalar için ise mutlak sıfırdan başlayan bir ölçek kullanmak daha mantıklıdır. Güneş’in yüzey sıcaklığı gibi
büyük ölçekli sıcaklıklar ölçülürken, Stefan-Boltzmann Yasası ve Wien Kayma Yasası gibi fiziksel yasalar
Kelvin birimi üzerinden çalışır. Bu yüzden astronomide, termodinamikte ve bilimsel hesaplamalarda Kelvin kullanılır.
Not 2: Güneş gibi geniş yüzeye sahip bir gezegende elbette
farklı noktalarda farklı sıcaklıklar ölçülür. Ancak etkin sıcaklığın ölçülmesi için bazı yasalar ve sabiteler kullanılır. Bu yüzden farklı farklı sayılar verilse de en yaygın formüllerde hep
5778 Kelvin sonucu alınır.
Kuran'da güneş kelimesinin ilk kez geçtiği ayetten (2/258) bahsetmişken... Allah şöyle buyuruyor bu ayette:
"Allah kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim ona 'Benim rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür' dediği zaman, 'Ben de diriltir ve öldürürüm' demişti. İbrahim 'Allah
güneşi doğudan getiriyor,
hadi sen de onu batıdan getir' deyince o inkarcı şaşırıp kaldı. Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez."
Görüldüğü gibi ayette
doğu ve batı kelimeleri kullanılıyor.
Küresel bir nesnenin doğu ve batı kısmı arasındaki fark onun çapını verir.
Ayette, güneşi doğudan getirenin
Allah olduğu vurgulanıyor. İnsanın onu batıdan getirmesinin mümkün olmadığı, bunu yalnızca
Allah'ın yapacağına işaret ediliyor.
Kısacası
Güneş belirtiliyor,
doğu ve batı diyerek çapına işaret ediliyor ve
Allah'ın gücü vurgulanıyor.
Not:
Kuran'ın tamamında Allah kelimesi 2699 kez geçer.
2/258 ayeti ile Kuran'daki Allah kelimesi geçişlerini çarptığımızda bakın ortaya ne çıkıyor:
2*258*2699 =
1.392.684
Bu sayı tam olarak
güneşin çapıdır.
Not: Yuvarlama ile birçok kaynakta 1.392.000 yazsa da tam sayı
1.392.684'dür.
Son olarak
Tuz...
Kuran'da deniz (
tuzlu su) ve
su yalnızca iki ayette birlikte geçmektedir. Bunlar 25/53 ile 35/12'dir.
25/53'te şöyle buyurulur:
"İki denizi birbirine salan odur. Bu tatlı ve
susuzluğu giderici, bu da
tuzlu ve acıdır. O ikisinin arasına bir perde ve aşılamayan bir sınır koymuştur."
35/12'de ise şöyle:
"İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlı,
susuzluğu giderici ve içilmesi kolaydır, beriki
tuzlu ve acıdır..."
Görüldüğü gibi iki ayette de su ve tuz kelimeleri geçmektedir. İki ayet arasında (İlkinden ikincisine kadar sayılırsa)
764 ayet (İki ayet de sayıma dahil edilirse)
765 ayet vardır.
Su ve tuzun toplam moleküler ağırlığı 764,45'tir.
Gelelim
tuzun erime noktasına.
Kuran'da
tutuşturma anlamında (Kökü: Secere) kelimesi 3 ayette geçer. İlk geçiş 40/72, son geçiş 81/6'dır.
40/72'de ayetinde cehennemliklerin uğrayacağı azaplardan biri şöyle anlatılır:
"Kaynar su içindedirler... Sonra
tutuşturulurlar."
81/6'da ise kıyamet yaklaştığı vakit dünyada olacaklardan birinden şöyle bahsedilir:
"
Denizler tutuşturulduğu zaman..."
Bu iki ayet arasında tam olarak
1602 ayet bulunur. Az önce bahsettiğimiz gibi
2 deniz ve su yalnızca
2 ayette birlikte geçmektedir. Bu nedenle
sonucu ikiye bölüyoruz.
1602/2=
801
Tuzun erime noktası 801 derecedir.
Not: Kıyamet yaklaştığında Allah
denizlerin tutuşturulacağından bahsediyor. Normal şartlar altında
saf su yanmaz,
ısıtıldığında kaynar ve buharlaşır.
Tuzlu su ise belirli enerji kaynaklarıyla (elektroliz veya radyo frekansları) hidrojen açığa çıkarırsa,
hidrojeni yanabilir. Denizlerin tutuşturulması hadisesinin nasıl yaşanacağını ise en iyi Allah bilir.
Kulu ve elçisi Muhammed'e (S.A.V) sayısız mucizeler içeren kitabını vahyeden Allah'ın şanı yücedir. Her şeyi bilen ve
bildiğinin bir kısmını da bizlere böylece bildiren Rabbimizin bizleri
gerçeğe şahitlik edenlerden kılmasını niyaz ederiz.