Kur'an'ı tahriften İlahi garantiyle korunmuş bir kitap olması insanlık ve mü'minler için gerçekten büyük bir nimet. Ne ki bu nimeti elde bulunduruyor olmak müslümanların tahrif ve tağyirin her tütünden beri oldukları manasına gelmiyor.
Kur'an'ın metnini tahrif edemeyen Kur'an düşmanları ona inanıp, anlayıp, yaşayacak olan insanların duyma ve düünme yetilerini tahrife yöneldiler.
Bugün Kur'an'ın metninin tahrif edilmediği ne kadar kesin ve sevindirici bir hakikatse ona varis kılınan müslümanların duygu ve düşüncelerinin vahim boyutlarda tahrif ve tahribe muhatab oluşu da en az onun kadar kesin ve dehşet verici bir gelişmedir. Bu durumda Kur'an'ın korunmuş oluşunun müslüman fertler için pratik bir kıymeti kalmamakta. Farzı muhal onun tahrifi durumunda netice ne olacaksa bu ikinci durumdada netice aynı olmaktadır. Ne varki elde korunmuş bir kitabın bulunması her zaman için öze dönüşü mümkün kılan potansiyel bir güç olarak duruyor Müslümanların önünde.
Bu durumda müslümana şunlar düşmektedir: Kur'an'ı doğru anlayabilmek için tarhib ve tahrif edilmiş kalbini ve kafasını onarmak, böylesi bir tahribata uğramış kafaların mahsulü olan ve Kur'an'ın incilleştirilmesi anlamına gelen yorumlara karşı uyanık olmak. Bununla beraber Kur'an'ın hayattan dışlanması için resmi-dini yada resmi-ilmi kurumlar ve müesseseler tarafından desteklenip fena halde bir müsteşrik kopyası olan çevreler tarafından "bilimsellik" kisvesi altında başlatılan "hizmet" görünümlü saldırılara karşı koymak. Bunun için de zamanlar ve zeminler üstü Kur'ani anlayışın dinamiklerini "hayati" modellerini ve ölümsüz örneklerini toplumun istifadesine sunmak ve bunu geniş kitlelere ulaştırmak.
-Alıntı-
Kur'an'ın metnini tahrif edemeyen Kur'an düşmanları ona inanıp, anlayıp, yaşayacak olan insanların duyma ve düünme yetilerini tahrife yöneldiler.
Bugün Kur'an'ın metninin tahrif edilmediği ne kadar kesin ve sevindirici bir hakikatse ona varis kılınan müslümanların duygu ve düşüncelerinin vahim boyutlarda tahrif ve tahribe muhatab oluşu da en az onun kadar kesin ve dehşet verici bir gelişmedir. Bu durumda Kur'an'ın korunmuş oluşunun müslüman fertler için pratik bir kıymeti kalmamakta. Farzı muhal onun tahrifi durumunda netice ne olacaksa bu ikinci durumdada netice aynı olmaktadır. Ne varki elde korunmuş bir kitabın bulunması her zaman için öze dönüşü mümkün kılan potansiyel bir güç olarak duruyor Müslümanların önünde.
Bu durumda müslümana şunlar düşmektedir: Kur'an'ı doğru anlayabilmek için tarhib ve tahrif edilmiş kalbini ve kafasını onarmak, böylesi bir tahribata uğramış kafaların mahsulü olan ve Kur'an'ın incilleştirilmesi anlamına gelen yorumlara karşı uyanık olmak. Bununla beraber Kur'an'ın hayattan dışlanması için resmi-dini yada resmi-ilmi kurumlar ve müesseseler tarafından desteklenip fena halde bir müsteşrik kopyası olan çevreler tarafından "bilimsellik" kisvesi altında başlatılan "hizmet" görünümlü saldırılara karşı koymak. Bunun için de zamanlar ve zeminler üstü Kur'ani anlayışın dinamiklerini "hayati" modellerini ve ölümsüz örneklerini toplumun istifadesine sunmak ve bunu geniş kitlelere ulaştırmak.
-Alıntı-