Evet, genel olarak her iki yoruma da açık deliller/tezler var. Normalde dünya düz olabilir mi, olabilir, neden olmasın; ve bu:
Bu sınırın ötesinde görmemizi istemedikleri bir şeyleri saklama çalışması sebebiyle olabilir.
Bununla birlikte, belki de dünya küre olduğu halde, bu bölgeye özel bir karargâhları vardır ve oranın görülmesini istemiyor olabilirler.
Yani iki kesim de "olabilir" halinde. Bununla birlikte, ben aşı karşıtı bir grup içinde çalışmaktayken ve bize temel kaynak sunan lider hesapları incelerken şunu fark ettim:
O aşı, kesinlikle zararlıydı ve bu insanların yaşadıklarından ötürü ortadaydı. Biz bunları azimle yaymaya çalışırken, araya bizlerin fark etmediği kimi yalan haberler atıldı ve bu güvendiğimiz kanallardan geldiği için biz incelemeden aldık paylaştık. Ardınca ne oldu derseniz, bizim başkasına güvenerek paylaştığımız gibi bize güvenerek paylaşanlar, haberin yalan olduğunu sonradan görünce, bizden genel olarak işkillendi. Sadece yalan haberi reddetseler iyi, paylaşımlarımızın komplesine "acaba" denilmeye başlandı. Ve sonuç olarak ne oldu, genel olarak paylaşım/insanları etkileme kapasitemiz düştü.
Ve, bu düz dünya konusunu da o zamanlar temel aldığımız kanallarda gördüm ben. Yalan mı değil mi bilmem, ancak bunu görenler "bunlar uçmuş" diyerek kaçtı mı kaçtı.
Ve şu an burada, bizim genel olarak durumumuza bakarsak (tevhid ehli), aşıdan bağımsız olarak, bunları gören, bizim diğer anlattığımız tevhid konularına da aynı muameleyi yaparsalar, yani "bunlar uçuk" deyip, bizim ayet ve hadislerle sabit kesin delilli tevhid çağrımıza da kulak tıkarsalar, işte zararın alası burdan ötürü olur.
Kısaca, belki arka planda net bilinmeyen bir sebepten bu küre dünya yalanı ortaya atılmış olabilir;
Ancak sadece "güvenilirliğimizi zedelemek için", bazı hassasiyetlerimiz kullanılabiliyor da olabilir. Ki ayet ve hadis deyince biz duruyoruz ve bizim gibilerin bilime özel bir garezi var, dolayısı ile bizi bu alana çekmek kolay hale geliyor. Ancak bunun sonuçları? Tebliğimize verdiği zararlar?
Bu açıdan etraflıca düşünmek şart, kâr zarar hesabı çok ciddi analiz edilmeli ve toplumun zıttına gidilecekse bu kesinlikle etkin bir kâr/zarar hesabı sonucu olmalı. Delillerin iki tarafa birden çekilebileceği bir durum ve tahminden ziyade, ciddi anlamda net deliller olmalı.
Bu arada küre dünyanın sahte görselleri kadar, düz dünya tezini savunanların da sahte görsel kullanmış olma olasılığı var. Teknoloji her iki taraf için de hizmete hazır nitekim.
Abla bizim bilimle derdimiz yok esasen. Bilim şuan zındıkların elinde olduğu için teyakkuzda olmalıyız. İlim elbette almalıyız ama bu nakillere zıt düşmemeli. Her türlü yalanı karıştırmaları mümkün. Bir misal vereyim Türkiye'de en çok bilinen bilim insanı belki Şengördür.
Bir konuşmasında dağlar depreme engel olmaz Kur'an yanlış söylüyor diye eleştiri yapıyor. Öbür konuşmasında İstanbul depremi mevzu bahisken, depremden korunmak isteyen tepelere çıksın diyor. Bilim böyle zındıkların elinde şuan.
Mesela ilaç ve aşı demişsiniz. Şuan yapay ilaçlar ile üzerimizden geçiniliyor, her şeyin şifası tabiatta var ve eski alimler bunları tek tek aktarmış. Kanserden göz bozukluğuna her şeyin çözümü tabiatın içinde bitkilerde besinlerde var. Bunları bize unutturdular ve yapay ilaç ticaretine muhtaç ettiler.
Neden böyle oldu, çünkü bilim bizim elimizde değil.
Müslümanlar kendi rasathanelerini, kendi global tıb kurumlarını, nasalarını, kendi 'her şeylerini' kurana kadar (darbı mesel) : Din ile amel etmeyen kimsenin havada uçtuğunu da görseniz itibar etmeyiniz'