Kur’an Tilaveti Ve Allah’ın Hükümlerini Tatbik Yerine, Yerine “Tanrı”ya (!) Şarkı Söylemeyi "Din" Zannedenler, Allah’ın Diniyle Alay Ediyorlar..
Es-Selamu aleykum
Kardeşlerim ve dostlarım, iki haftaya yakındır Yurt dışında olmam hasebiyle, sizlerle güncel meseleleri paylaşma imkanım olmadı. 15 Nisan günü, güya Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem) doğduğu bahanesiyle memlekette sergilenen manzaralar, Din ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünneti'nin ihyası adına; başta Diyanetin ve sonra diğer kimi kesimlerin “kutlu doğum” adı altında sergiledikleri manzara; tamamen Dini festivalleştirmeye ve İslamı Nasranileştirmeye yönelik faaliyetlerin bir parçası olarak devam etti.
Bu bid’atı ihya eden Diyanet ve ona ayak uyduran gafiller zümresi; Dinin törenlerden ibaret olmadığını bilmeliydiler. Allah’ın Rasulü (salllahu aleyhi ve sellem ) bize Kur’an’la çelişmeyen ve asla batıl dinlerden gelenek ve adetler devşirmeyen ve onlarla hiçbir dini birliktelik sergilemeyen bir Din hediye edip gitti. Bu Din’in adı tevhiddir bu Din’in adı islamdır.
Ama münafıklar, İslamı Nasranîlik ve Yahudilikle kardeş bir Din gibi görmeye başladılar. Bunun temel sebebi; bunların kalplerindeki hastalık ve Türkiye’de Kemalistlerden korkularıdır.
Zira AB’in ardına sığınmadan, Vatikanın ve Yahudilerin desteğini almadan Türkiye’de özgürleşmelerinin imkanı olmadığı kanaatine varan nifak ehli, İslamı Yahudilik ve Nasranilik gibi, şirk ve küfr içeren şeriatlerle kardeş Din ilan etmeye kalkışmaktalar.
Özellikle de namaz kılmayanların ve hayatında Kur’an ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünnetine asla iman ettiğine dair bir tek ameli ve eylemi olmayanların, Dinlerarası Diyalog meselesinde İslam adına Havarilik yapmaları;Haç,Hilal ve Davud yıldızının birlikte resmedilmesini üç Din’in (!) kardeşilği için çok önemli bir gelişme görenler, Allah yolunda Cihadı inkar edenler ve islamın Batı’nın yasaları ile kuşatılmasına ve iki şirk Dininin kurumlarının politikalarının potasında eritilmesini isteyenlerdir.
Dinlerarası Diyalog, gerçekte İslam'ın ehlileştirilmesi (!) ve eritilmesi projesidir. (Yahudilik ve Nasranilik kaynaklı bir kültür olarak)
Sayın Erdoğan, Allah’ın Dinine hakaret, ve Müslümanlar için zillet sayılabilecek olan eylemlere ev sahipliği yapan AKP’li adamlarını uyarmalı veya nereye götürüldüğümüzü görmelidir. Bu gidiş, Yahudilerin ve Nasranîlerin bu fetih toprakları üzerindeki haklarını (!) pekiştirirken İslam’ın ev sahipliği hakikatını yok etmektedir.
Daha önceleri de yazmıştım; “kutlu doğum hafta”sı adı altında iki yüzlü ve kimi gri projelerin gündemde olduğu Müslümanların gözünden kaçırılıyor.
Müslümanlar, ne yazık ki Haç’ın ve Yahudi Yıldızının şefaatine sığınarak ancak kendilerini laiklerin zulmüne ve zorbalığına karşı korumaya alıyorlar. Bu koruma karşılığında bizden aldıkları; ahlakımız, özgürlüğümüz ve Dinimizin izzetini açıkça ortaya koyabilme cesaretidir.
“kutlu doğum” haftaları son yıllarda PKK’ya karşı İslamcı bazı kesimlerin de işbirliği ile neden daha çok Diyarbekir’de bir gövde gösterişine dönüştürülüyor? Devlet ne kadar bu projenin başındadır ve ya değildir?
Rasulullah (salllahu aleyhi ve sellem) böyle törenleri yapmayı bilmeyecek kadar -hâşâ- cahil değil di.. Rasululullah (salllahu aleyhi ve sellem ) insanları Allah’ı tevhide ve O’nun kitabına imana ve kendi Sünnetine ittiba’ etmek ve şirkten beri olmayı ilan etmek için böyle davranışların ve törenlerin ne kadar faydalı olup olmayacağını bizden daha iyi bilen bir insandı. Eğer öyle olmasaydı, bu Dinin mübelliği, Allah’ın vahyinin emini olarak insanlığa gönderilmezdi.
O Rasul (salllahu aleyhi ve sellem ) öyle buyurmadı mı?
من أحدث فى أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد
“Kim bu Emr’imizde olmayanı ihdas ederse o reddedilmiştir.
Müslümanlar ise bugün, Rasullleri’nin kendilerine bıraktığı Sünneti reddetmekteler ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünneti’ne ittiba’a davet edenleri O’nun sünetinin ve dininni düşmanı görmekteler. Diyabekr’deki “kutluı doğum” törenlerinin Şiileştirme gelenekleriyle nasıl örtüşeceğini ve zamanla tamamen birer bid’ât merasimlerine döneceğini göreceksiniz. Çünkü bu törenlerde Mecusileri geleneği olan musiki ve müzik aletleri mübah kılınmakta ve ve Türkiye’de Şiilerin merasimlerine de bir nebze geçerlilik kazandırılmaktadır.
Gerçekten Diyanetin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduğunu anlatabilmek için kelime bulamıyorum.
Yine yazıyorum; bid’at kandilleriniz ve kutlu diye yüceltmeye çalıştığınız hiçbir töreniniz ve merasimiz "kut"lu (!)]-aslı Şamanist bir kavramdır- olmasın..! Allah, bid’atinizi helak eylesin ve Rasulü’lünün (sallallahu aleyhi ve sellem ) sünnetini ihya eden müminleri ve Müslümanları sizin şerrinizden emin eylesin.
Kutlu Doğum haftaları birkaç sahne dışında tamamen bida’tlere ve devletçilik mantığına hizmet etmektedir. Hatta hocalar ve imamlar bu törenlerde Mustafa Kemale saygı duruşuna davet edilmekte ve Mustafa Kemal’e Kur’an okutulmaktadır. Bunu yapan Müftülerin olduğunu duyuyoruz.
Evet, tekrarlıyorum, bid’atiniz mübarek olmasın.
“Kut”lu Doğum sebep olduğu dini ifsad ve fitne kapısını artık örtecek ve iman edeceğimiz bir tek Sünnet bırakılmayacaktır.
Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem )açık ve gün gibi parlak sünnetine rağmen ve O’nun bıraktığı siyret ve ahlakına inaden kutladığınız ve O’nun alsa bir benzerini yapmadığı bid’at kutlamalarınız kutlu olmasın..
Demek siz, Dini O’ndan daha iyi biliyorsunuz öyle mi?
26.04.2012 perşembe
MEHMET EMİN AKIN
Es-Selamu aleykum
Kardeşlerim ve dostlarım, iki haftaya yakındır Yurt dışında olmam hasebiyle, sizlerle güncel meseleleri paylaşma imkanım olmadı. 15 Nisan günü, güya Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem) doğduğu bahanesiyle memlekette sergilenen manzaralar, Din ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünneti'nin ihyası adına; başta Diyanetin ve sonra diğer kimi kesimlerin “kutlu doğum” adı altında sergiledikleri manzara; tamamen Dini festivalleştirmeye ve İslamı Nasranileştirmeye yönelik faaliyetlerin bir parçası olarak devam etti.
Bu bid’atı ihya eden Diyanet ve ona ayak uyduran gafiller zümresi; Dinin törenlerden ibaret olmadığını bilmeliydiler. Allah’ın Rasulü (salllahu aleyhi ve sellem ) bize Kur’an’la çelişmeyen ve asla batıl dinlerden gelenek ve adetler devşirmeyen ve onlarla hiçbir dini birliktelik sergilemeyen bir Din hediye edip gitti. Bu Din’in adı tevhiddir bu Din’in adı islamdır.
Ama münafıklar, İslamı Nasranîlik ve Yahudilikle kardeş bir Din gibi görmeye başladılar. Bunun temel sebebi; bunların kalplerindeki hastalık ve Türkiye’de Kemalistlerden korkularıdır.
Zira AB’in ardına sığınmadan, Vatikanın ve Yahudilerin desteğini almadan Türkiye’de özgürleşmelerinin imkanı olmadığı kanaatine varan nifak ehli, İslamı Yahudilik ve Nasranilik gibi, şirk ve küfr içeren şeriatlerle kardeş Din ilan etmeye kalkışmaktalar.
Özellikle de namaz kılmayanların ve hayatında Kur’an ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünnetine asla iman ettiğine dair bir tek ameli ve eylemi olmayanların, Dinlerarası Diyalog meselesinde İslam adına Havarilik yapmaları;Haç,Hilal ve Davud yıldızının birlikte resmedilmesini üç Din’in (!) kardeşilği için çok önemli bir gelişme görenler, Allah yolunda Cihadı inkar edenler ve islamın Batı’nın yasaları ile kuşatılmasına ve iki şirk Dininin kurumlarının politikalarının potasında eritilmesini isteyenlerdir.
Dinlerarası Diyalog, gerçekte İslam'ın ehlileştirilmesi (!) ve eritilmesi projesidir. (Yahudilik ve Nasranilik kaynaklı bir kültür olarak)
Sayın Erdoğan, Allah’ın Dinine hakaret, ve Müslümanlar için zillet sayılabilecek olan eylemlere ev sahipliği yapan AKP’li adamlarını uyarmalı veya nereye götürüldüğümüzü görmelidir. Bu gidiş, Yahudilerin ve Nasranîlerin bu fetih toprakları üzerindeki haklarını (!) pekiştirirken İslam’ın ev sahipliği hakikatını yok etmektedir.
Daha önceleri de yazmıştım; “kutlu doğum hafta”sı adı altında iki yüzlü ve kimi gri projelerin gündemde olduğu Müslümanların gözünden kaçırılıyor.
Müslümanlar, ne yazık ki Haç’ın ve Yahudi Yıldızının şefaatine sığınarak ancak kendilerini laiklerin zulmüne ve zorbalığına karşı korumaya alıyorlar. Bu koruma karşılığında bizden aldıkları; ahlakımız, özgürlüğümüz ve Dinimizin izzetini açıkça ortaya koyabilme cesaretidir.
“kutlu doğum” haftaları son yıllarda PKK’ya karşı İslamcı bazı kesimlerin de işbirliği ile neden daha çok Diyarbekir’de bir gövde gösterişine dönüştürülüyor? Devlet ne kadar bu projenin başındadır ve ya değildir?
Rasulullah (salllahu aleyhi ve sellem) böyle törenleri yapmayı bilmeyecek kadar -hâşâ- cahil değil di.. Rasululullah (salllahu aleyhi ve sellem ) insanları Allah’ı tevhide ve O’nun kitabına imana ve kendi Sünnetine ittiba’ etmek ve şirkten beri olmayı ilan etmek için böyle davranışların ve törenlerin ne kadar faydalı olup olmayacağını bizden daha iyi bilen bir insandı. Eğer öyle olmasaydı, bu Dinin mübelliği, Allah’ın vahyinin emini olarak insanlığa gönderilmezdi.
O Rasul (salllahu aleyhi ve sellem ) öyle buyurmadı mı?
من أحدث فى أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد
“Kim bu Emr’imizde olmayanı ihdas ederse o reddedilmiştir.
Müslümanlar ise bugün, Rasullleri’nin kendilerine bıraktığı Sünneti reddetmekteler ve Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem ) Sünneti’ne ittiba’a davet edenleri O’nun sünetinin ve dininni düşmanı görmekteler. Diyabekr’deki “kutluı doğum” törenlerinin Şiileştirme gelenekleriyle nasıl örtüşeceğini ve zamanla tamamen birer bid’ât merasimlerine döneceğini göreceksiniz. Çünkü bu törenlerde Mecusileri geleneği olan musiki ve müzik aletleri mübah kılınmakta ve ve Türkiye’de Şiilerin merasimlerine de bir nebze geçerlilik kazandırılmaktadır.
Gerçekten Diyanetin ne kadar büyük bir yanılgı içinde olduğunu anlatabilmek için kelime bulamıyorum.
Yine yazıyorum; bid’at kandilleriniz ve kutlu diye yüceltmeye çalıştığınız hiçbir töreniniz ve merasimiz "kut"lu (!)]-aslı Şamanist bir kavramdır- olmasın..! Allah, bid’atinizi helak eylesin ve Rasulü’lünün (sallallahu aleyhi ve sellem ) sünnetini ihya eden müminleri ve Müslümanları sizin şerrinizden emin eylesin.
Kutlu Doğum haftaları birkaç sahne dışında tamamen bida’tlere ve devletçilik mantığına hizmet etmektedir. Hatta hocalar ve imamlar bu törenlerde Mustafa Kemale saygı duruşuna davet edilmekte ve Mustafa Kemal’e Kur’an okutulmaktadır. Bunu yapan Müftülerin olduğunu duyuyoruz.
Evet, tekrarlıyorum, bid’atiniz mübarek olmasın.
“Kut”lu Doğum sebep olduğu dini ifsad ve fitne kapısını artık örtecek ve iman edeceğimiz bir tek Sünnet bırakılmayacaktır.
Rasulullah’ın (salllahu aleyhi ve sellem )açık ve gün gibi parlak sünnetine rağmen ve O’nun bıraktığı siyret ve ahlakına inaden kutladığınız ve O’nun alsa bir benzerini yapmadığı bid’at kutlamalarınız kutlu olmasın..
Demek siz, Dini O’ndan daha iyi biliyorsunuz öyle mi?
26.04.2012 perşembe
MEHMET EMİN AKIN