Rasülullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ashabına İslam’ın en büyük düşmanı olan Ebû Süfyân’ı öldürmek için çok büyük bir fırsat ele geçirmelerine rağmen “düşmanın kışkırtılmamasını” göz önünde tutarak izin vermemiştir!!! Bu olaydada yapılması icab eden Huzeyfe’nin yaptığı gibi Rasülüllah’ın emrine riayet etmek olmalıydı. Küffardan önemsiz birisinin bu şekilde öldürülmesi ve düşmanın kışkırtılması sadece kafirlerin işine yarar. Geçen bir hafta da bunu gösteriyor....
Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim hep bîrden Cerîr'den rivayet ettiler. Züheyr (Dedi ki) : Bize Cerîr, A'meş'den, o da İbrahim Et-Teymî'den, o da babasından naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Huzeyfe'nin yanında idik. Bir adam:
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e yetişsem onunla birlikte harp eder; kendimi gösterirdim! dedi. Bunun üzerine Huzeyfe şunları söyledi:
— Bunu sen mi yapacaktın? Vallahi ben kendimizi Ahzâb (harbi) gecesi Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi veSellem)'e birlikte görmüşümdür! Bizi şiddetli bir rüzgâr ve soğuk yakalamıştı. Derken Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Bana bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haşredecekHr!» buyurdu. Biz sustuk. Kendisine bizden hiç bir kimse cevâb vermedi. Sonra (tekrar) :
«Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haşredecektir!» buyurdular. Biz (yine) sustuk! Kendisine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Sonra (yine) :
«Bize bu kavmin haberini getirecek bir adam yok mu? Allah onu kıyamet gününde benimle beraber haffedecektir!» buyurdu. Biz (yine) sustuk. Kendilerine bizden hiç bir kimse cevap vermedi. Bunun üzerine:
«Kalk yâ Huzeyfe! Bize bu (düşman) kavmin haberini getir!» buyurdu. Çâre bulamadım; çünkü ismimle beni kalkmaya davet etmişti!..
«Git de bana" bu kavmin haberini getir! Ama onları aleyhime kışkırtma!» buyurdu.
Onun yanından çekildiğim zaman hamamda yürüyor gibi oldum. Nihayet düşmanlara vardım. Baktım ki, Ebû Süfyân sırtını ateşle ısıtıyor. Hemen yayın içine bir ok koydum ve ona atmak istedim. Fakat Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’ın:
«Ama onları aleyhime kışkırtma!» sözünü hatırladım. Atmış olsam onu mutlaka vururdum! Sonra döndüm ama yine hamamda yürüyor gibi idim. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e geldiğimde düşmanın haberini kendilerine iletip bitirdiğim vakit üşüdüm! Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) üzerinde bulunan ve içinde namaz kıldığı bir abanın artan yerini bana örttü. Artık sabahlayıncaya kadar uyudum kaldım. Sabahladığım zaman (bana): «Kalk ey uykucu!» buyurdular. (Sahih-i Muslim, Cihad ve Siyer, bab 36, Hadis no: 99, 1788)