Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makalatu’l-islamiyyin’in Eserinin “şîa” Ile Ilgili Bölümleri

E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
مقالات الإسلاميين واختلاف المصلين
مقدمة
بسم الله الرحمن الرحيم
الحمد لله ذي العزة والأفضال والجود والنوال. أحمده على ما خص
وعم من  نعمه. وأستعينه على أداء فرائضه وأسأله الصلاة على خاتم
رسله.
 أما بعد فإنه لا بد لمن أراد معرفة الديانات والتمييز بينها من معرفة
المذاهب والمقالات. ورأيت الناس في حكاية ما يحكون من ذآر المقالات.
ويصنفون في  النحل والديانات من بين مقصر فيما يحكيه. وغالط فيما
يذآره من قول مخالفيه. ومن بين  معتمد للكذب في الحكاية إرادة
التشنيع على من يخالفه ومن بين تارك للتقصي في روايته  لما يرويه
من اختلاف المختلفين ومن بين من يضيف إلى قول مخالفيه ما يظن أن
الحجة  تلزمهم به وليس هذا سبيل الربانيين ولا سبيل الفطناء المميزين
فحداني ما رأيت من  ذلك على شرح ما التمست شرحه من أمر المقالات
واختصار ذلك وترك الإطالة والإآثار  وأنا مبتدئ شرح ذلك بعون الله
وقوته.
اختلف الناس بعد نبيهم صلى الله عليه وسلم في أشياء آثيرة ضلل
فيها  بعضهم بعضاً وبرئ بعضهم من بعض فصاروا فرقاً متباينين
وأحزاباً متشتتين إلا أن  الإسلام يجمعهم ويشتمل عليهم. 
وأول ما حدث من الاختلاف بين المسلمين بعد نبيهم صلى الله عليه
وسلم  اختلافهم في الإمامة آانوا فيما نقموا عليه من ذلك مخطئين وعن
سنن المحجة خارجين  فصار ما أنكروه عليه اختلافاً إلى اليوم ثم قتل
رضوان الله عليه وآانوا في قتله  مختلفين فأما أهل السنة والاستقامة
فإنهم قالو ا: آان رضوان الله عليه مصيباً في  أفعاله قتله قاتلوه ظلماً
وعدواناً وقال قائلون بخلاف ذلك وهذا اختلاف بين الناس  إلى اليوم. 
88
ثم بويع علي بن أبي طالب رضوان الله عليه فاختلف الناس في أمره
فمن  بين منكر لإمامته ومن بين قاعد عنه ومن بين قائل بإمامته معتقد
لخلافته وهذا اختلاف  بين الناس إلى اليوم. 
ثم حدث الاختلاف في أيام علي في أمر طلحة والزبير رضوان الله
عليهما  وحربهما إياه وفي قتال معاوية إياه وصار علي ومعاوية إلى
صفين وقاتله علي حتى  انكسرت سيوف الفريقين ونصلت رماحهم
وذهبت قواهم وجثوا على الرآب فوهم بعضهم على بعض  فقال معاوية
لعمرو بن العاص : يا عمرو ألم تزعم أنك لم تقع في أمر فظيع
فأردت  الخروج منه إلا خرجت قال : بلى قا ل: فما المخرج مما نزل قال
له عمرو بن العاص :  فلي عليك أن لا تخرج مصر من يدي ما بقيت
قال : لك ذلك ولك به عهد الله وميثاقه  قال : فأمر بالمصاحف فترفع ثم
يقول أهل الشام لأهل العراق : يا أهل العراق آتاب  الله بيننا وبينكم البقية
البقية فإنه إن أجابك إلى ما تريده خالفه أصحابه وإن  خالفك خالفه
أصحابه وآان عمرو بن العاص في رأيه الذي أشار به آأنه ينظر إلى
الغيب  من وراء حجاب رقيق فأمر معاوية أصحابه برفع المصاحف وبما
أشار به عليه عمرو بن  العاص ففعلوا ذلك فاضطرب أهل العراق على
علي رضوان الله عليه وأبوا عليه إلا  التحكيم وأن يبعث علي حكماً
ويبعث معاوية حكماُ فأجابهم علي إلى ذلك بعد امتناع أهل  العراق عليه
أن لا يجيبهم إليه فلما أجاب علي إلى ذلك وبعث معاوية وأهل الشام
عمرو  بن العاص حكماً وبعث علي وأهل العراق أبا موسى حكماً وأخذ
بعضهم على بعض العهود  والمواثيق اختلف أصحاب علي عليه وقالوا :
قال الله تعال ى: " فقاتلوا التي تبغي حتى تفيء إلى أمر الله   " ملو ىلع تررقأو مهلاتق ىلإ تدع نإف ةاغبلا مهو مهومآاح لقي  كسفن ناوضر يلع لاقف كانلتاقو كانذبان لاإو ميكحتلا ىلإ مهتبجأ ذإ رفكلابللها  هيلع : اولأس ام ىلإ مهتباجإ لاإ متيبأف رملأا لوأ يف مكيلع تيبأ دق مهانبجأف  و لاإ اوبأف ردغلا انل غوسي سيلو قيثاوملاو دوهعلا مهانيطعأميكحتلاب هرافآإو هعلخ  ىلع اوجرخ مهنلأ جراوخ اومسف هيلع اوجرخوراصو هيلع للها ناوضر بلاط يبأ نب يلع  رآذنسو مويلا ىلإ ًافلاتخاانباتآ نم عضوملا اذه دعب جراوخلا ليواقأ . 
89
 هذا ذآر الاختلاف اختلف المسلمون عشرة أصناف : الشيع والخوارج
والمرجئة والمعتزلة والجهمية والضرارية__




“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla…
”MAKALÂTU’L-İSLAMİYYÎN’İN ESERİN “ŞÎA” İLE İLGİLİ BÖLÜMLERİ VE FIRKALARIN ANLATILMASI

MUKADDİME

Hamd, izzet, üstünlük, cömertlik ve iyilik sahibi olan Allah'a aittir. Gerek az gerekse çok, verdiği bütün nimetler için O'na hamd eder; farzlarını yerine getirme konusunda O'ndan yardım diler ve elçilerinin sonuncusuna salât etmesini isterim/dilerim.

Din mensuplarını ve aralarındaki farkları öğrenmek isteyenlerin; mezhepleri ve fırkaları (makâlât) bilmesi gerekir. Mezhepler ve fırkalarla ilgili eser yazanların ve onların görüşlerinden söz eden insanların, eksik anlatımlarda bulunduklarını, hasmının sözünü anlatırken mugalâtaya saptıklarını, düşmanlarını kötülemek niyetiyle naklettiğinde kasden yalan söylediklerini, ihtilaf edenlerin görüş ayrılıklarını rivayet ederken doğru hareket etmeyip, sözlerine onların delillerini çürütecek ilaveler yaptıklarını gördüm. Hâlbuki bu, ilim sahiplerinin ve doğru ile yanlışı ayırt edebilen kimselerin metodu değildir. Bu gördüğüm şeyler beni, tanıtmak istediğim mezhepleri doğru bir şekilde açıklamaya, kısa tutmaya ve uzatıp çoğaltmamaya sevk etti. Allah'ın yardım ve desteğiyle bunun açıklamasına başlıyorum.

İnsanlar, Peygamberlerinden (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra birçok hususta ayrılığa düştüler; bu hususlarda birbirlerini sapıklıkla suçladılar/itham ettiler, birbirlerinden uzaklaştılar ve bu şekilde birbirlerine zıt fırkalar ve dağınık hizipler haline geldiler. Oysaki/halbuki İslam, onları birleştiriyor ve dairesi içine alıyordu.

Peygamberlerinden (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra Müslümanlar arasında meydana gelen ilk ihtilaf imamet konusundadır. Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın ruhu Allah tarafından kabzedilip Cennetine ve ikram yurduna nakledilince, Ensâr Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın Medine'sinde Benî Sâide Sakîfesı'nde toplanıp ve Sa'd b. Ubâde'yi imam yapmak istediler. Bu haber Ebû Bekir ve Ömer'e (r.a.) ulaşınca, ikisi de bir grup Muhacirle birlikte Ensâr'ın toplandığı yere gitti. Ebû Bekir onlara imametin, Kureyş dışından birine ait olamayacağını söyledi ve buna Peygamberin (sallallahu aleyhi ve sellem) İmamlar Kureyşten’dir" sözünü delil gösterdi. Bunun üzerine Ensâr, "Bizden bir emir, sizden bir emir olsun" dedi. Buna boyun eğip söz konusu teklifi kabul ettiler ve hakka döndüler. Buna rağmen Hubâb b. el-Münzîr kılıcını çekip, "Ben, onun (Ensâr) yükünü çeken bir direği ve asil bir ferdiyim. Kim bana karşı çıkabilir ki?" dedi ve Kays b. Sa'd da babası Sa'd b.Übâde'ye yardım amacıyla ayağa kalktı. Ancak Ömer b. el-Hattâb'ın onun sözüne gerekli cevabı vermesi üzerine Ebû Bekir'e (r.a.) biat ettiler ve onun imametinde birleştiler. Ebû Bekir'in hilafetinde ittifak ettiler ve ona itaat ederek boyun eğdiler. Ebû Bekir, dinden dönenlere karşı savaş açtı. Nitekim Resûlullah da (sallallahu aleyhi ve sellem) küfre sapmaları sonucu onlarla savaşmıştı. Allah, onlara karşı ona yardım etti ve bütün mürtetlere karşı onu destekledi; böylece bütün insanlar İslam’a döndüler. Allah bu şekilde açık gerçeği onunla ortaya koydu. Böylece Resûlullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) sonra ilk ihtilaf imamet konusunda ortaya çıkmıştı.


Ebû Bekir (r.a.) zamanından itibaren Ömer (r.a.)'in, Osman b. Affân (r.a.)’ı tayin edinceye kadar geçen sürede başka bir ihtilaf meydana gelmemişti. Bir grup son günlerinde, Osman'ın hata ettiğini ve doğru yoldan ayrıldığını ileri sürerek fiilî olarak ona karşı çıktılar. Karşı çıktıkları/tepki gösterdikleri husus ise günümüze kadar ihtilaf konusu olmuştur. Sonra Osman (r.a.) öldürüldü. Onun öldürülmesi konusunda da görüş ayrılığına düşüldü. Ehl-i sünnet ve'1-istikamet, Osman'ın (r.a.) yaptıklarında isabetli olduğunu, katillerinin onu zulüm ve düşmanlıkla haksız yere öldürdüklerini söyledi. Bazıları da bunun aksini söyledi. Bu, günümüze kadar insanlar arasında devam eden bir ihtilaftır.

Bundan sonra Ali b. Ebî Tâlib'e (r.a.) biat edildi. İnsanlar onun hakkında ihtilafa düştüler. Bazıları, onun imametini inkâr ederken, bazıları tarafsız kaldı. Bazıları ise hilafetini kabul ederek, onun imametinin geçerliliğine hükmettiler. Bu da, günümüze kadar insanlar arasında devam eden bir ihtilaftır.

Ali (r.a.) devrinde, Talha ve Zübeyr'in (r.a.) durumu ve Ali (r.a.) ile muharebeleri, Muâviye'nin Ali ile savaşı konusunda ihtilafa neden oldu. Ali ile Muâviye Sıffîn'de karşı karşıya geldiler. Ali, her iki ordunun kılıçları kırılıncaya, mızrakları parçalanıncaya, güçleri tükeninceye ve bitkin düşünceye kadar onunla savaştı. Bunun üzerine birbirlerini suçlamaya başladılar. Muâviye, Amr b. el-Âs'a : "Ey Amr! Sen içine düşüp de çıkmak istediğin her türlü sıkıntılı durumdan çıkmayı başardığını iddia etmedin mi?" deyince Amr, "Evet" dedi. Bunun üzerine, Muâviye "Öyleyse başımıza gelen bu sıkıntıdan çıkış yolu nedir?" diye sordu. Amr b. el-Âs ona şöyle dedi: "Hayatta kaldığım sürece Mısır'ın elimden çıkmaması konusunda bana söz verir misin?" O da, "Evet! Bu konuda, Allah adına sana söz veriyorum." dedi. Bunun üzerine Amr, Muâviye'ye "Mushafları yukarı kaldırmalarını emret ve sonra Şamlıların Iraklılara, 'Ey Iraklılar, aramızda Allah'ın Kitabı vardır' demesini söyle. Eğer bu isteğini kabul ederse, taraftarları ona muhalefet eder. İsteğine karşı çıkarsa, yine taraftarları ona muhalefet eder" dedi.

Amr b. el-Âs, ona bu görüşünü söylerken sanki ince bir perdenin arkasından gaybı görüyordu. Muâviye, taraftarlarına Mushafları yukarı kaldırmalarını ve Amr b. el-Âs'ın söylediği şeyi yapmalarını emretti. Onlar da bunu yaptılar. Bunun üzerine Iraklılar, Ali'nin (r.a.) işine karıştılar ve onu, Ali'nin bir hakem, Muâviye'nin de bir hakem göndereceği tahkime zorladılar. Iraklıların kendisine uymaktan kaçınmaları üzerine Ali bunu kabul etti. Ali'nin bunu kabul etmesi üzerine, Muâviye ve Şamlılar Amr b. el-Âs'ı, Ali ve Iraklılar da Ebû Musa el-Eş’ari’yi hakem olarak gönderdiler. Bunların birbirleriyle bazı anlaşmalar yapmaları üzerine, Ali taraftarları kendi aralarında ihtilafa düştüler ve "Allah Teâlâ, 'Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar onlarla savaşın diyor; azgınlara hakem tayin edin' demiyor. Eğer onlarla savaşmaya geri dönmez ve tahkime razı olman nedeniyle küfre girdiğini kabul etmezsen, sana karşı harp ilan eder ve seninle savaşırız" dediler. Bunun üzerine Ali (r.a.) şunları söyledi: "işin başında size karşı çıkmıştım. Siz ise onların istedikleri şeyi kabul etmem konusunda direttiniz. Bunun üzerine onların isteklerini kabul ettik ve onlara birtakım sözler ve güvenceler verdik. Dolayısıyla bizim verdiğimiz sözden dönmek suretiyle haksızlık yapmamız mümkün değildir; onlarla savaşmak için bir gerekçemiz yoktur.

Böylelikle Ali'nin azledilmesi ve tahkim sebebiyle kâfir sayılmasında ısrar ettiler ve ona karşı çıktılar. Bu yüzden onlara Havâric ismi verildi; çünkü onlar, Ali b. Ebl Tâlib'e (r.a.) karşı çıktılar. Bu da, bugüne kadar devam eden bir ihtilaftır. Havâric'in görüşlerini daha sonra kitabımızın ilgili bölümünde zikredeceğiz.

Müslümanlar ihtilaf ederek on sınıfa ayrılmıştır: Bunlar Şîa, Havâric, Mürcie, Mutezile, Cehmiyye, Dırâriyye, Hüseyiniyye, Bekriyye, Âmme, Ashab-ı Hadis ve Abdullah b. Küllâb el-Kattân’ın taraftarları olan Küllâbiyye'dir.

Devamı Gelecek inş...

 
Üst Ana Sayfa Alt