Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Manası Gârib - Tuhaf Gelen Hadisler ve Sahihliği ?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ebu Zerr radıyallahu anh’den: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün: “Bu güneş nereye gider biliyor musunuz?” buyurdu. Sahabeler:
“Allah ve Rasulü bilir” dediler. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
“O, arşın altındaki karargâhına varıncaya kadar gider ve orada secdeye kapanır. Kendisine: “Kalk, geldiğin yere dön!” denilinceye kadar o halde kalır. Bunun üzerine geri döner ve sabahleyin doğduğu yerden tekrar doğar. Sonra yine Arş'ın altındaki karargâhına varıncaya kadar akıp gider ve (yine) secdeye kapanır. Kendisine: “Kalk, geldiğin yere dön!” deninceye kadar o halde kalır. Ve tekrar dönerek sabahleyin doğduğu yerden doğar. Daha sonra artık insanlar onun hiç bir halini yadırgamaz olarak Arş'ın altındaki o karargâhına varıncaya kadar akıp gider. Nihayet kendisine: “Kalk, yarın sabah battığın yerden doğ!” denilir; o da battığı yerden doğar.” buyurdu ve sözüne Ģöyle devam etti:
“Bu ne zaman olacak biliyor musunuz? Bu: daha önce iman etmeyen yahut imanında bir hayır kazanmayan hiç bir kimseye, o günkü imanının fayda vermeyeceği zamandır.



Sahîh Muslim (159,205).

ayrıca bknz
Sahîh al-Bukhârî (3199, 7424). Ve fethulbari şerhine

Bu hadis sahihtir. Fakat dünyanın düzlüğüyle alâkası yoktur!
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ya tabi tabi bu hadis dünyanın düz olduğuna delil getiriliyor. Dünya sabit güneş ise hareket halinde olduğuna delil kabul ediliyor.

senin tevilini merak ediyorum sen nasıl yorumluyorsun bu hadisi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ya tabi tabi bu hadis dünyanın düz olduğuna delil getiriliyor. Dünya sabit güneş ise hareket halinde olduğuna delil kabul ediliyor.

senin tevilini merak ediyorum sen nasıl yorumluyorsun bu hadisi?
Bu nasıl beyin ya Rabbi! Dünya sabit ise, Güneş, 24 saatte dünyanın çevresini mi dolaşıyor da gece gündüz oluşuyor?
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
[MENTION=15555]Abdulmuizz Fida[/MENTION]Ebu muazın bu konudaki kitabını bir oku hele ne deliller zikr ediyor tabiri caizse aklın şaşar
Ben akla değil delillere bakarım Kuran ve sünnet ne demişse o
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin

ــ وعن أبى ذرّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال
: ] كُنْتُ مَعَ النَّبىِّ # في الْمَسْجِدِ عِنْدَ غُرُوبِ الشَّمْسِ فَقَالَ: يَاأبَا ذَرٍّ أتَدْرِى أيْنَ تَذْهَبُ الشَّمْسُ؟ قُلْتُ: اللّهُ وَرَسُولُهُ أعْلَمُ، قَالَ: تَذْهَبُ تَسْجُدُ تَحْتَ الْعَرْشِ فَتَسْتَأذِنُ فَيُؤذنَ لَها، وَيُوشَكُ أنْ تَسْجُدَ فََ يُقْبَلُ مِنْهَا، وَتَسْتَأذِنُ فََ يُؤذن لَها فَيُقَالُ لَهَا، اِرْجِعِى مِنْ حَيْثُ جِئْتِ فَتَطْلُعُ مِنْ مَغْرِبِهَا. فذَلِكَ قَولُهُ تعالى: وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا اŒية. قالَ: أتَدْرُونَ مَتَى ذلِكُمْ؟ ذلِكَ حِينَ َ يَنْفَعُ نَفْساً إيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمنتْ مِنْ قَبْلُ [. أخرجه الشيخان والترمذى .

Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte, mescidde idim, o sırada güneş batıyordu.
Bana: "- Ey Ebu Zerr, biliyor musun güneş nereye gidiyor?" diye sordu.
"- Allah ve Rasûlu, daha iyi bilir" dedim.
"- Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: "Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ" denir. İşte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilâhî bir âyettir ki) mustekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Yâ-Sîn, 38).
Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ilâve etti: "- Bu
(durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imânının fayda vermeyeceği, artık inançsız hâle geldiği zamandır."
(Buhârî, Tefsir, Yâsin, 1, Bab 251, Hadis no : 324, Bed'u'l halk 4, Tevhid 22, 23; Fethu'l Bâri, Kur'an Tefsiri, Yasin suresi, Bab 1, Hadis no : 4802; Muslim, İmân 250 (159); Tirmizî, Tefsir, Yâsin, (3225)

Burada Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) gaybî ve mustakbel hakikatleri bazı teşbihlerle muhatabın anlayıb merâkını tatmin edeceği bir uslubla izah etmiş bulunmaktadır. Şöyle ki:
Güneşin izin istemesini, güneşe muvekkel meleklerin izin istemesinden mecâz olarak anlamışlardır. İnancımıza göre, herşeyin muvekkel melâikesi vardır, tâbi olduğu kanun dairesinde vazife-i fıtriyesini ifâya nezâretcidir, gökten inen her yağmur damlası bile bir muvekkel melâikeye sahibse, elbette güneş gibi pekçok vazifelerle muvazzaf büyük ve muhim mahlûkatın da muvekkel melekleri vardır. Hem fıtrat kanununa uygun şekilde hizmetinin devamını ve hem de bu fıtri vazifenin ifasıyla husule gelen ibâdetinin Hâlık-i Zulcelâl'e takdimini sağlar.
Maamafih, bizim anlamıyacağımız bir şekilde güneşin Cenab-ı Hakk'tan tekellumen izin isteyebileceğini, zira cemâdata bile hayat vermenin Cenab-ı Hakk'ın kudretinden olduğunu söyleyen âlim de olmuştur, İbnu Battâl gibi...
Güneş'in Mustekarı Meselesi:
Âyet-i kerimede geçen
والشمس تَجْرى لمستقر لها ibâresini:
"Güneş mustekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir" diye tercüme ettik. Ayette geçen mustekâr kelimesi Arab dili yönünden üç mânaya gelir.
1- Mimli mastar (mastar-ı mîmî): "Durmak", "istikrâr bulmak" demektir.
2- İsm-i zaman: "Durmak zamanı" demektir.
3- İsm-i mekân: "Durmak yeri" demektir.

Öyle ise âyet-i kerime üç ayrı mânâ ifade eder:

1- "Güneş, mustekârrı, yani "durması, istikrarı", "istikrar bulması" için döner."
2- "Güneş mustekarrına kadar, yani "durup istikrar bulacağı zaman"a kadar cereyan eder."
3- "Güneş mustekarına doğru, yani "duravağı yere doğru" gitmekte, yol almaktadır."
Bu ihtimallere mufessirler dikkat çekmiştir.

Âyetten mezkur manalara ulaşmada, tecrî (cereyan eder) kelimesinin, akmak, yürümek, yol almak, hareket etmek, cereyan etmek gibi muhtelif manalara geldiğini de bilmek gerek. Ve keza mustekar kelimesinin başındaki "li" harf-i cerrinin Arabca'da, duruma göre, ilâ harf-i cerrinin yerine de kullanıldığını bilmek gerek.

Sözü uzatmadan ve Arabca bilmeyenlerin anlamakta güçlük çekeceği açıklamalara girmeden şunu söylemek istiyoruz:
وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا Âyet-i kerimesi Kur'an-ı Kerîm'in ilmî mucizelerinden biridir. Üç kelimeden ibaret olan bu kısa âyet, güneşle ilgili nazariyeleri ifade etmektedir.
Şöyle ki, mustekar kelimesi:
1- Mastar mimi olunca: "Güneş, istikrar bulmak, (seyyârelerinin merkezindeki yerini sabit, mustekar tutmak) için ekseni etrafında döner" demek olur.
2- İsm-i zaman olunca: "Güneş, kendisine takdir edilen durma zamanına (ecel-i mukadderine) kadar harekete, cereyana, doğup batmaya devam eder. Mutlaka bir sona erecektir."
3- İsm-i mekân olunca: "Güneş duracağı mekâna, yere doğru yürümektedir." Bu durum, güneş hakkında en son ortaya atılan nazariyeye uygundur.
Bilindiği üzere güneşin kendi etrafındaki dönüşünden başka bir hareketi daha mevzubahistir:
Etrafındaki seyyareleriyle birlikte dahil olduğu galaksi içerisinde belli bir istikamete doğru hızla yol almaktadır. Galaksinin uçsuz bucaksız genişliği bu hareketi kolayca, bir iki nesilde muşahedeye imkân bırakmamaktadır. (Allahu a'lem bi's sevab).
Sadedinde olduğumuz hadis-i şerifte Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ebu Zerr'e sual uslubuyla açıklama yaparken mustekar kelimesini, ism-i zaman mânasında kullanmıştır, bu sebeble biz de âyetin tercumesini maksada uygun yaptık. (Kutub-i Sitte)


Abdurrazzak İbn Hemmam, Vehb ve Câbir kanalıyla Abdullah ibn Amr'ın bu ayet hakkında şöyle dediğini nakletmemiştir:
Güneşin mustekarrından maksad şudur : Doğması ve insanların günahlarının onu geri döndürmesidir. Güneş batıdan selam verir ve secde eder. Yeniden doğmak için izin ister. Kendisine izin verilmez. İşte o zaman "İlerlemek uzak bir ihtimal oldu, şayet bana izin verilmezse, artık ulaşamam/doğamam" der.
Allah'ın dilediği bir süre alıkonulur. Sonra kendisine: "Haydi battığın yerden doğ" denir. İşte o günden kıyamete kadar hiç kimseye, edeceği iman fayda vermez."
Güneşin Arş'ın altına gelmesi, onun hizasında olması şeklinde izah edilmiştir.

"Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu." (Kehf 86) ayeti ile çelişmez. Çünkü burada güneşin batışı sırasında gözden uzaklaşması kastedilmiştir. Onun Arş'ın altında secde etmesi ise batışından sonra gerçekleşmektedir.
Bu hadiste mustekar kelimesi ile güneşin çıkacağı en yüksek noktanın kastedildiğini söyleyenlere bir red söz konusudur. Güneşin en yüksek noktaya çıkması, yılın en uzun gününde olur. Mustekar kelimesi dünyanın sonu gelince güneşin varacağı nokta olarak da açıklanmıştır.
Hadisten ilk başta akla gelen manaya göre; güneşin karar kılması, secde etmesi sırasında her gün ve her gece meydana gelmektedir. Karar kılmanın zıddı ise
جْرِى akmak kelimesi ile anlatılan sürekli hareket etmektedir.
Doğrusunu en iyi Allah bilir.

(Fethu'l Bâri, Kur'an Tefsiri, Yasin suresi, Bab 1, Hadis no : 4802)



Ebû Zerr (r.anhuma)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Güneş battığı bir sırada mescide girdim.
Rasûlullah (s.a.v.), oturuyordu, "Ey Ebû Zerr" buyurdu: "Şu güneş nereye gidiyor biliyor musun?"
Ben de: "Allah ve Rasûlu en iyisini bilir" dedim.
Bunun üzerine buyurdular ki: "Secde etmek için izin almaya gidiyor ve kendisine izin veriliyor, ve sanki günlerden bir gün geldiğin yerden doğ denilecek bunun üzerine güneş battığı yerden doğacaktır.
Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Yasin sûresinin 38. ayetini okudu: “… O da kendine ait bir yörüngede akıp gider…
(Tirmizi, Fiten, Bab 22, Hadis no : 2186; Muslim, Fiten: 13; İbn Mâce, Fiten: 32)
Bu okuyuş şekli Abdullah b. Mes’ûd’un okuyuş şeklidir.
Tirmizî: Bu konuda Safvân b. Assâl, Huzeyfe b. Esîd, Enes ve Ebû Musa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hadisin orjin arabca metnini ve mealini koydum. Bundan da dünyanın düz olduğuna zerre kadar anlamadım! Sen hem hadisi hem ilmi ketmettiğini önce itiraf et! Sonrada öteki başlıktaki dünya düz diyenlere sorduğumuz suallere cevab ver çok istiyorsan!

Hadis inkar eden senin gibi sapıktır. Hadisten dünyanın düzlüğünü hangi ifadeden çıkarttın? Böyle bir ifade de yoktur. Hadisi aşağıdaki ayetlere göre anlamaya çalışırsan, hadis dünyanın küreliğine delildir:

Dünyanın yuvarlak olduğunu haber veren diğer ayetler:

1 — “Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin kuturlarından geçmeye gücünüz yetiyorsa haydi çıkın. Çıkamazsınız, ancak bir imkan ile çıkabilirsiniz.”(Rahman: 33)

Ayetteki ‘kuturlar’ tabiri bilindiği gibi "çaplar" demektir. Çap, yuvarlak bir şekil olduğuna göre, hem göklerin, hem dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılır.

2 — “Bundan sonra da yeryüzünü yapıp döşedi; , ondan suyunu ve otlağını çıkardı.” (Nâziât: 30-31)
Allah geceyi gündüze dolar, gündüzü de geceye dolar” (Zumer: 5).

Ayetlerindeki "dehaa" 'fiili yapıp düzenlemek’ anlamına geldiği gibi ‘deve kuşunun yumurtlama yeri, udhiyye, uhuvve, yuvarlak taş ve ceviz atmak’ anlamına gelen dahu’ mastarıyla da alakalıdır.
Arabca’da bir fiilin iki değişik anlama gelebilmesi özelliğinden faydalanılarak, Dünya’nın yuvarlak olduğu anlatılmaktadır.
İkinci ayette “dolamak” diye tercüme edilen Arabca ‘tekvir’ kelimesi, yuvarlak şekilde sarmak manasına gelir.
Bu ayette de, gece ve gündüzün oluşmasına, Dünya’nın yuvarlak olması ve dönmesinin sebeb olduğu kastedilmektedir.

3 — “Gece de bir alamettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız”(Yâsîn: 37.)
“Soyup çıkarmak” fiilinin Arabca’sı olan ’sehl’ kelimesinin “yuvarlak bir şeyi soymak”tır.
Türkçe’de de hayvanların derilerinin soyulduğu yere ’salhane’ (selhhane) denir.

4 — Kur’an-ı Kerim, kıyametin ansızın, bir anda kopacağını, “Onlar hiç bilmedikleri bir zamanda aniden kıyametin gelmesini mi gözlüyorlar?” (Zuhruf: 66.)
ayetiyle ifade ederken, A’raf Suresinin 97. ve 98. ayetleri şöyle demektedir:
Kasabaların halkı, geceleri uyurken onlara gelecek baskınımızdan güvende midirler? Yahut kasabaların halkı, kuşluk vakti eğlenirken, baskınımızın kendilerine gelmesinden güvende midirler?

Kıyamet aniden gelecek ve geldiği zaman Dünya’nın bir tarafında gündüz, öbür tarafında gece olacaktır. Bu da küre şeklinden başka bir şey değildir.


DÜNYANIN DÜZ VE DÖNMEDİĞİNİ İDDİA EDENLERİN VERMESİ GEREKEN SORULAR

Bak ferbay ; Kralcıların (ebu Muaz vs) dünanın düz oluşuyla ilgili tevilleri hem pekçok ayete, mufessirlere ve gerçeklere (video-resim) aykırıdr.
İmam Gazali'nin de dediği gibi; yapmaları gereken, tevillerini gerçeklere- kesin bilgiye göre düzeltmeleridir. Şeriat, kesin bilgiye nasıl aykırı olur? hiç düşünmüyorlar mı? Bunu kendine nasıl izah edebiliyorsun?
Ayet ve hadisleri delil arayarak önceden karar vermiş olduğun neticeye göre nasıl yorumlanabilir? Hadi yorumluyorlar, kendisi gibi düşünmeyen , hatta yorumları hakikatlede uyum sağlamışsa nasıl suçlayabilirsiniz?

İnsanoğlunun aya çıktığını da kabul etmiyor musunuz?

Gördüğünüz Dünya resimlerine fotomontaj mı diyorsunuz? Yoksa nasıl bir yorum yapıyorsunuz?

Dünyanın düz olduğunu kabul ederken dikdörtken, kare nasıl bir düzlem-satıh diyorsunuz?

Kutubları nereye koyuyorsunuz?

Dünya düz ise, Kutublar neden olur?

Dünya düz ise, dünyanın her bölgesinde neden farklı mevsimler olur?

Dünya düz olursa, bir bölgede gece iken, bir başka bölgede nasıl gündüz olabiliyor?

Dünya düz olsaydı, uzaktan gelen gemi nasıl görünürdü?

Dünya düz olsaydı, "gün doğumu" ve "gün batımı" saatlerinin dünya'nın her yerinde aynı olması gerekmez miydi?

Dünya yuvarlak olsaydı; ufuk çizgisi olmayacağına göre yerine ne olurdu?

Dünyanın Düz Olduğuna İnanan Yerli Kralcılar; T.C. nin okullarındaki çeşitli derslerdeki Dünyanın Yuvarlaklığıyla ilgili mudahaleleri nelerdir?

Dünya düz iddiasında bulunanlar, Dünya yuvarlaktır diye işleyen "Google Earth" programını kullanmayı Küfür mü görüyorlar?


images
images
images


vs vs bitmez...
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ــ وعن أبى ذرّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]كُنْتُ مَعَ النَّبىِّ # في الْمَسْجِدِ عِنْدَ غُرُوبِ الشَّمْسِ فَقَالَ: يَاأبَا ذَرٍّ أتَدْرِى أيْنَ تَذْهَبُ الشَّمْسُ؟ قُلْتُ: اللّهُ وَرَسُولُهُ أعْلَمُ، قَالَ: تَذْهَبُ تَسْجُدُ تَحْتَ الْعَرْشِ فَتَسْتَأذِنُ فَيُؤذنَ لَها، وَيُوشَكُ أنْ تَسْجُدَ فََ يُقْبَلُ مِنْهَا، وَتَسْتَأذِنُ فََ يُؤذن لَها فَيُقَالُ لَهَا، اِرْجِعِى مِنْ حَيْثُ جِئْتِ فَتَطْلُعُ مِنْ مَغْرِبِهَا. فذَلِكَ قَولُهُ تعالى: وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا اŒية. قالَ: أتَدْرُونَ مَتَى ذلِكُمْ؟ ذلِكَ حِينَ َ يَنْفَعُ نَفْساً إيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمنتْ مِنْ قَبْلُ[. أخرجه الشيخان والترمذى .

Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte, mescidde idim, o sırada güneş batıyordu. Bana:
"- Ey Ebu Zerr, biliyor musun güneş nereye gidiyor?" diye sordu.
"- Allah ve Rasûlu, daha iyi bilir" dedim.
"- Arşın altında secde etmeye gidiyor. (Secde için önce) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettiği halde kendisinden bunun kabul edilmeyeceği zaman yakındır. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: "Geldiğin yere dön ve battığın yerden doğ" denir. İşte bunu şu ayet ifade etmektedir: "Güneş de (ilâhî bir âyettir ki) mustekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Yâ-Sîn, 38). Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ilâve etti:
"- Bu (durma hadisesi) ne zamandır, bilir misin? Bu, kişiye imânının fayda vermeyeceği, artık inançsız hâle geldiği zamandır."
(Buhârî, Tefsir, Yâsin, 1, Bab 251, Hadis no : 324, Bed'u'l halk 4, Tevhid 22, 23; Fethu'l Bâri, Kur'an Tefsiri, Yasin suresi, Bab 1, Hadis no : 4802; Muslim, İmân 250 (159); Tirmizî, Tefsir, Yâsin, (3225)

Burada Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) gaybî ve mustakbel hakikatleri bazı teşbihlerle muhatabın anlayıp merâkını tatmin edeceği bir uslubla izah etmiş bulunmaktadır. Şöyle ki:
Güneşin izin istemesini, güneşe muvekkel meleklerin izin istemesinden mecâz olarak anlamışlardır. İnancımıza göre, herşeyin müvekkel melâikesi vardır, tâbi olduğu kanun dairesinde vazife-i fıtriyesini ifâya nezâretcidir, gökten inen her yağmur damlası bile bir muvekkel melâikeye sahibse, elbette güneş gibi pekçok vazifelerle muvazzaf büyük ve muhim mahlûkatın da muvekkel melekleri vardır. Hem fıtrat kanununa uygun şekilde hizmetinin devamını ve hem de bu fıtri vazifenin ifasıyla husule gelen ibâdetinin Hâlık-i Zulcelâl'e takdimini sağlar.
Maamafih, bizim anlamıyacağımız bir şekilde güneşin Cenab-ı Hakk'tan tekellümen izin isteyebileceğini, zira cemâdata bile hayat vermenin Cenab-ı Hakk'ın kudretinden olduğunu söyleyen âlim de olmuştur, İbnu Battâl gibi...
Güneş'in Mustekarı Meselesi:
Âyet-i kerimede geçen والشمس تَجْرى لمستقر لها ibâresini:
"Güneş mustekarrına (duracağı zamana) kadar cereyan etmektedir" diye tercüme ettik. Ayette geçen mustekâr kelimesi Arab dili yönünden üç mânaya gelir.
1- Mimli mastar (mastar-ı mîmî): "Durmak", "istikrâr bulmak" demektir.
2- İsm-i zaman: "Durmak zamanı" demektir.
3- İsm-i mekân: "Durmak yeri" demektir.

Öyle ise âyet-i kerime üç ayrı mânâ ifade eder:

1- "Güneş, mustekârrı, yani "durması, istikrarı", "istikrar bulması" için döner."
2- "Güneş mustekarrına kadar, yani "durup istikrar bulacağı zaman"a kadar cereyan eder."
3- "Güneş mustekarına doğru, yani "duravağı yere doğru" gitmekte, yol almaktadır."
Bu ihtimallere mufessirler dikkat çekmiştir.

Âyetten mezkur manalara ulaşmada, tecrî (cereyan eder) kelimesinin, akmak, yürümek, yol almak, hareket etmek, cereyan etmek gibi muhtelif manalara geldiğini de bilmek gerek. Ve keza mustekar kelimesinin başındaki "li" harf-i cerrinin Arabca'da, duruma göre, ilâ harf-i cerrinin yerine de kullanıldığını bilmek gerek.

Sözü uzatmadan ve Arabca bilmeyenlerin anlamakta güçlük çekeceği açıklamalara girmeden şunu söylemek istiyoruz:
وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا Âyet-i kerimesi Kur'an-ı Kerîm'in ilmî mucizelerinden biridir. Üç kelimeden ibaret olan bu kısa âyet, güneşle ilgili nazariyeleri ifade etmektedir.
Şöyle ki, mustekar kelimesi:
1- Mastar mimi olunca: "Güneş, istikrar bulmak, (seyyârelerinin merkezindeki yerini sabit, mustekar tutmak) için ekseni etrafında döner" demek olur.
2- İsm-i zaman olunca: "Güneş, kendisine takdir edilen durma zamanına (ecel-i mukadderine) kadar harekete, cereyana, doğup batmaya devam eder. Mutlaka bir sona erecektir."
3- İsm-i mekân olunca: "Güneş duracağı mekâna, yere doğru yürümektedir." Bu durum, güneş hakkında en son ortaya atılan nazariyeye uygundur.
Bilindiği üzere güneşin kendi etrafındaki dönüşünden başka bir hareketi daha mevzubahistir:
Etrafındaki seyyareleriyle birlikte dahil olduğu galaksi içerisinde belli bir istikamete doğru hızla yol almaktadır. Galaksinin uçsuz bucaksız genişliği bu hareketi kolayca, bir iki nesilde muşahedeye imkân bırakmamaktadır. (Allahu a'lem bi's sevab).
Sadedinde olduğumuz hadis-i şerifte Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ebu Zerr'e sual uslubuyla açıklama yaparken mustekar kelimesini, ism-i zaman mânasında kullanmıştır, bu sebeble biz de âyetin tercumesini maksada uygun yaptık. (Kutub-i Sitte)

Abdurrazzak İbn Hemmam, Vehb ve Câbir kanalıyla Abdullah ibn Amr'ın bu ayet hakkında şöyle dediğini nakletmemiştir:
Güneşin mustekarrından maksad şudur : Doğması ve insanların günahlarının onu geri döndürmesidir. Güneş batıdan selam verir ve secde eder. Yeniden doğmak için izin ister. Kendisine izin verilmez. İşte o zaman "İlerlemek uzak bir ihtimal oldu, şayet bana izin verilmezse, artık ulaşamam/doğamam" der.
Allah'ın dilediği bir süre alıkonulur. Sonra kendisine: "Haydi battığın yerden doğ" denir. İşte o günden kıyamete kadar hiç kimseye, edeceği iman fayda vermez."
Güneşin Arş'ın altına gelmesi, onun hizasında olması şeklinde izah edilmiştir.

"Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu." (Kehf 86) ayeti ile çelişmez. Çünkü burada güneşin batışı sırasında gözden uzaklaşması kastedilmiştir. Onun Arş'ın altında secde etmesi ise batışından sonra gerçekleşmektedir.
Bu hadiste mustekar kelimesi ile güneşin çıkacağı en yüksek noktanın kastedildiğini söyleyenlere bir red söz konusudur. Güneşin en yüksek noktaya çıkması, yılın en uzun gününde olur. Mustekar kelimesi dünyanın sonu gelince güneşin varacağı nokta olarak da açıklanmıştır.
Hadisten ilk başta akla gelen manaya göre; güneşin karar kılması, secde etmesi sırasında her gün ve her gece meydana gelmektedir. Karar kılmanın zıddı ise جْرِى akmak kelimesi ile anlatılan sürekli hareket etmektedir.
Doğrusunu en iyi Allah bilir.
(Fethu'l Bâri, Kur'an Tefsiri, Yasin suresi, Bab 1, Hadis no : 4802)



Ebû Zerr (r.anhuma)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Güneş battığı bir sırada mescide girdim. Rasûlullah (s.a.v.), oturuyordu, "Ey Ebû Zerr" buyurdu: "Şu güneş nereye gidiyor biliyor musun?"
Ben de: Allah ve Rasûlu en iyisini bilir dedim.
Bunun üzerine buyurdular ki: Secde etmek için izin almaya gidiyor ve kendisine izin veriliyor, ve sanki günlerden bir gün geldiğin yerden doğ denilecek bunun üzerine güneş battığı yerden doğacaktır.
Sonra Rasûlullah (s.a.v.), Yasin sûresinin 38. ayetini okudu: “… O da kendine ait bir yörüngede akıp gider…”
Bu okuyuş şekli Abdullah b. Mes’ûd’un okuyuş şeklidir.
(Tirmizi, Fiten, Bab 22, Hadis no : 2186; Muslim, Fiten: 13; İbn Mâce, Fiten: 32)
Tirmizî: Bu konuda Safvân b. Assâl, Huzeyfe b. Esîd, Enes ve Ebû Musa’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir.





ahi bu çok makul bi şerh. müellifi kim?

- - - Updated - - -

Ben hadis hakkında şerhim bu mudur dedim? Hadisin orjin arabca metnini ve mealini koydum. Bundan da dünyanın düz olduğuna zerre kadar anlamadım! Sen hem hadisi hem ilmi ketmettiğini önce itiraf et! Sonrada öteki başlıktaki dünya düz diyenlere sorduğumuz suallere cevab ver çok istiyorsan!

Hadis inkar eden senin gibi sapıktır. Hadisten dünyanın düzlüğünü hangi ifadeden çıkarttın? Böyle bir ifade de yoktur. Hadisi aşağıdaki ayetlere göre anlamaya çalışırsan, hadis dünyanın küreliğine delildir:

Dünyanın yuvarlak olduğunu haber veren diğer ayetler:

1 — “Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin kuturlarından geçmeye gücünüz yetiyorsa haydi çıkın. Çıkamazsınız, ancak bir imkan ile çıkabilirsiniz.”(Rahman: 33)

Ayetteki ‘kuturlar’ tabiri bilindiği gibi "çaplar" demektir. Çap, yuvarlak bir şekil olduğuna göre, hem göklerin, hem dünyanın yuvarlak olduğu anlaşılır.

2 — “Bundan sonra da yeryüzünü yapıp döşedi; , ondan suyunu ve otlağını çıkardı.” (Nâziât: 30-31)
“Allah geceyi gündüze dolar, gündüzü de geceye dolar” (Zumer: 5).

Ayetlerindeki "dehaa" 'fiili yapıp düzenlemek’ anlamına geldiği gibi ‘deve kuşunun yumurtlama yeri, udhiyye, uhuvve, yuvarlak taş ve ceviz atmak’ anlamına gelen dahu’ mastarıyla da alakalıdır.
Arapça’da bir fiilin iki değişik anlama gelebilmesi özelliğinden faydalanılarak, Dünya’nın yuvarlak olduğu anlatılmaktadır.
İkinci ayette “dolamak” diye tercüme edilen Arapça ‘tekvir’ kelimesi, yuvarlak şekilde sarmak manasına gelir.
Bu ayette de, gece ve gündüzün oluşmasına, Dünya’nın yuvarlak olması ve dönmesinin sebep olduğu kastedilmektedir.

3 — “Gece de bir alamettir onlara. Ondan gündüzü soyar çıkarırız”(Yâsîn: 37.)
“Soyup çıkarmak” fiilinin Arapça’sı olan ’sehl’ kelimesinin “yuvarlak bir şeyi soymak”tır.
Türkçe’de de hayvanların derilerinin soyulduğu yere ’salhane’ (selhhane) denir.

4 — Kur’an-ı Kerim, kıyametin ansızın, bir anda kopacağını, “Onlar hiç bilmedikleri bir zamanda aniden kıyametin gelmesini mi gözlüyorlar?” (Zuhruf: 66.)
ayetiyle ifade ederken, A’raf Suresinin 97. ve 98. ayetleri şöyle demektedir:
“Kasabaların halkı, geceleri uyurken onlara gelecek baskınımızdan güvende midirler? Yahut kasabaların halkı, kuşluk vakti eğlenirken, baskınımızın kendilerine gelmesinden güvende midirler?”

Kıyamet aniden gelecek ve geldiği zaman Dünya’nın bir tarafında gündüz, öbür tarafında gece olacaktır. Bu da küre şeklinden başka bir şey değildir.



DÜNYANIN DÜZ VE DÖNMEDİĞİNİ İDDİA EDENLERİN VERMESİ GEREKEN SORULAR

Bak ferbay ; Kralcıların (ebu Muaz vs) dünanın düz oluşuyla ilgili tevilleri hem pekçok ayete, mufessirlere ve gerçeklere (video-resim) aykırıdr.
İmam Gazali'nin de dediği gibi; yapmaları gereken, tevillerini gerçeklere- kesin bilgiye göre düzeltmeleridir. Şeriat, kesin bilgiye nasıl aykırı olur? hiç düşünmüyorlar mı? Bunu kendine nasıl izah edebiliyorsun?
Ayet ve hadisleri delil arayarak önceden karar vermiş olduğun neticeye göre nasıl yorumlanabilir? Hadi yorumluyorlar, kendisi gibi düşünmeyen , hatta yorumları hakikatlede uyum sağlamışsa nasıl suçlayabilirsiniz?

İnsanoğlunun aya çıktığını da kabul etmiyor musunuz?

Gördüğünüz Dünya resimlerine fotomontaj mı diyorsunuz? Yoksa nasıl bir yorum yapıyorsunuz?

Dünyanın düz olduğunu kabul ederken dikdörtken, kare nasıl bir düzlem-satıh diyorsunuz?

Kutubları nereye koyuyorsunuz?

Dünya düz ise, Kutuplar neden olur?

Dünya düz ise, dünyanın her bölgesinde neden farklı mevsimler olur?

Dünya düz olursa, bir bölgede gece iken, bir başka bölgede nasıl gündüz olabiliyor?

Dünya düz olsaydı, uzaktan gelen gemi nasıl görünürdü?

Dünya düz olsaydı, "gün doğumu" ve "gün batımı" saatlerinin dünya'nın her yerinde aynı olması gerekmez miydi?

Dünya yuvarlak olsaydı; ufuk çizgisi olmayacağına göre yerine ne olurdu?
Dünyanın Düz Olduğuna İnanan Yerli Kralcılar; T.C. nin okullarındaki çeşitli derslerdeki Dünyanın Yuvarlaklığıyla ilgili mudahaleleri nelerdir?
Dünya düz iddiasında bulunanlar, Dünya yuvarlaktır diye işleyen "Google Earth" programını kullanmayı Haram mı görüyorlar?
images
images
images


vs vs bitmez...

bu da öyle..
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Osmanlı Hanefi Ulema'nın 17. asır Fetava kitaplarından birinde gördüm; Dünyanın yuvarlaklığına akli delil olarak "Deniz ufkunda giderek uzaklaşan bir gemi'nin gitgide daha az parçasının göze gözükmesi.." gibi okul kitaplarında da sıkça görmüş olduğumuz klasik delil yazılıydı..
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Osmanlı Hanefi Ulema'nın 17. asır Fetava kitaplarından birinde Dünyanın yuvarlaklığına akli delil olarak "Deniz ufkunda giderek uzaklaşan bir gemi'nin gitgide daha az parçasının göze gözükmesi.." gibi okul kitaplarında da sıkça görmüş olduğumuz klasik delil yazılıydı..

Evet tarih edebiyatına girersek karşımıza daha neler çıkar neler. Biz delilden bahsediyoruz. Ebu Muaz'ın Dünya ve Kubbesi adlı eserine bak delil nedir görürsün.

makul akla yatkın demek arapçada! Akılcı mısın sen
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ya tabi tabi bu hadis dünyanın düz olduğuna delil getiriliyor. Dünya sabit güneş ise hareket halinde olduğuna delil kabul ediliyor.

senin tevilini merak ediyorum sen nasıl yorumluyorsun bu hadisi?


kardeş bizler hadis mealcisi değiliz, tevil tefsir şerh evveliyatla alimlerin işidir..
kardeşe de o yüzden sordum; nereden bu şerh diye? Bizim muteber alimlerimizdense eyvallah.
Yok değil ise o zaman oturur tartışırız.. Ama görünüşte çok makul gibi.. ama menkul mü,
onu merak ediyorum yani Nakle göre konumu ne bu şerhin.
Yani Edillei Şeriyye de yeri nedir bu tür tevil ve tefsirlerin?
Selef veya Halef; Ulemadan benzer tefsirler şerhler vakı olmuş mudur?
Onu merak ediyorum.. Ayrıca, bazı hadisler müteşabihtir, mecazlıdır,
bazısı şerh tevl tefsir edilmesi de gerekmez ve caiz değildir demiş alimler;
ama kardeşin dediği gibi, düz olduguna da açık bir mana yok bu hadiste..
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
kardeş bizler hadis mealcisi değiliz, tevil tefsir şerh evveliyatla alimlerin işidir..
kardeşe de o yüzden sordum; nereden bu şerh diye? Bizim muteber alimlerimizdense eyvallah.
Yok değil ise o zaman oturur tartışırız.. Ama görünüşte çok makul gibi.. ama menkul mü,
onu merak ediyorum yani Nakle göre konumu ne bu şerhin.
Yani Edillei Şeriyye de yeri nedir bu tür tevil ve tefsirlerin?
Selef veya Halef; Ulemadan benzer tefsirler şerhler vakı olmuş mudur?
Onu merak ediyorum.. Ayrıca, bazı hadisler müteşabihtir, mecazlıdır,
bazısı şerh tevl tefsir edilmesi de gerekmez; ama kardeşin dediği gibi,
düz olduguna da açık bir mana yok bu hadiste..

Var var sen bi oku verdiğim o eseri edillei şeriyye'ye uyuyor mu uymuyor mu karar ver. Muasır ulemanın dediğine bu konuda bakılmaması gerekir çünkü çoğu dünya yuvarlaktır teorisini kabul ediyor hadiside ona göre yorumluyor. Taberinin ilgili ayetlerle yaptığı tefsire bi bak hele. Bide fethulbari olmak üzere klasik hadis şerhlerine bi bak nediyorlar
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Afakta ve Enfüste Gösterilecek olan Ayetler"den ne anlamak gerek ?
bu konuda ulemadan bir nakli olacak var mı? Bu ayetin tefsirinde ulema ne demişler?
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ayrıca, bazı hadisler müteşabihtir, mecazlıdır,
bazısı şerh tevl tefsir edilmesi de gerekmez ve caiz değildir demiş alimler;
ama kardeşin dediği gibi, düz olduguna da açık bir mana yok bu hadiste..

Kurandaki ayetler için müteşabih denir bu hadisler için denmez bunu hiç bir alimden duymadım ilk defa senden duyuyorum. Müteşabih benzer demek mecazi demek değil. (Istılah) Lügata bakınız
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş ben ihtisas sahibi veya az çok malumat sahibi oldugum meselelerde yazar çizerim..
Başka meselelerde iddia sahibi değilim, sadece sual ediyorum o kadar.. Anlamaya çalışıyorum..

Ha, Kraliyet telefilerini sevmem. Onların isabetinde bile art niyet,
Mücahidler ve cihadi alimlerin hatasında bile niyette ihlas oldugunun bilincindeyim..
 
A Çevrimdışı

Avukat Sıtkı

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Retorik soru sorma bence bu hoş bişey değil. Bilmiyorsan sorarsın birisinin acziyetini ispatlamak için değil öyle değil mi
 
Üst Ana Sayfa Alt