M.emin Akın = "Hadis kur'ana göre arzedilerek hadis midir? değil midir? anlaşılamaz. ümmet böyle bir şeyi reddetmiştir. Zayıf hadisler yada çok zayıf, mevzu hadisler içindir.
3. Kur'anla uyuşan hadisler ya da uyuşmayan hadisler meselesi bizim meselemiz değildir. Kadiyanilerin meselesi, Kurancıların, mısırdaki ahmed meselesi, şahdın meselesidir vs.
Müslümanlar bir hadis kendilerine sahih bir şekilde sıhhat şartlarını içerin bir şekilde adil sika zabt olan imam ve alimlerden Rasulullah'a iktisab edinceye kadar, ulaştıktan sonra sahih olan bir hadisi inkar eden Suyutinin fetvasıdır, selahın , hazmın, kesir, hanbelin fetvasıdır, kafirdir, müslüman değildir.""[yukarıdaki videodan alınmıştır].(not: imamların isimleri yazarken düzgün yazamamış olabilirim)
Allah razı olsun paylaşan arkadaştan ve konuşmacı hocalardan. Bende hadisleri Kur'ana arzetmenin ilim ehli olmayan kişilerin bunu yapmalarını doğru bulmuyorum. Hocanın dediği gibi hangi akılla.
Fakat alimlerin hadisleri Kur'an'a arz etmesi meselesinde yukarıdaki sözlerde bazi alimler fetva verdiğini belirtiyor. Yani;
bir hadis sihhat şartlarını taşıyorsa, ravileri sika(güvenilir) ise bu hadisi inkar etmek küfürdür. Şimdi ben burada bu hoca tekfir ediyor, filan tekfir etmiyor meselesine hiç girmek istemiyorum. Onu bir kenara bırakalım ilim ehli kendi arasında konuşsun. Biz avam tabakasına lazım olan kısmıyla ilgilenelim o da şöyleki;
1. Hadislerin sıhhat şartları: Bu şartlar tüm alimlerce aynı mıdır? Sıhhat şartları alimlerin icma ettiği bir mesele midir? Yoksa ihtilaf ettikleri maddeler var mıdır?
2. Sika (güvenilir) raviler. Bir ravinin güvenilir olması için gerekli şartlar tüm alimlerce aynı mıdır? Bu şartlar üzerinde alimler icma etmiş midir? Yoksa ihtilaf edilen şartlar var mıdır?
Eğerki bu şartlar üzerinde icma yoksa ister istemez, bir imama göre sahih olan bir hadis, diğer imamın şartlarına göre zayıf olmakta, dolayısıyla bir konuda hüküm verirken o hadisi (zayıf kabul ettiğinden) göz önünde bulundurmaması sebebiyle farklı hükümler oluşmaktadır.
Bu durumda bu sebeplerden dolayı (inkar etmesi değil) böyle hüküm veren alimlere biz avam (halk) tabakası nasıl bakmalıdır? Bu şekilde hüküm verilen alimlere itibar edilmeli midir? Yoksa itibar edilmemeli midir?
Şimdi burayı kapatayım. Ayrı bir hususu yazmak istiyorum.
Yukarıdaki imam suyutinin, ibn Hazm, Ahmed b.Hanbel'in fetvası iddia edilen fetva üzerinde icma var mıdır? Yoksa bu konuda da alimler ihtilaf etmiş midir?Zira ben başka yerlerde okuduğumda Mütevatir, meşhur olmayan fakat sahih derecesinde olan hadisleri inkar edenlerin "küfre girmez fakat dalalet ehli, sapık ehli olarak bakılır" hükmü verildiğini okuyorum.
En önemli soru şu ki; Mezheplerin meşhur alimlerinden, yine meşhur hadis imamlarından her imamın kendine göre sıhhat şartları tamam olduğu halde, Kur'an'daki açık ayetlere ters gibi gözüktüğü için bu anlamdaki sahih hadisleri kabul etmediği görülmüş müdür?
Bu sorulara cevap verecek birileri umarım çıkar. Zira hangi alimlere itibar edilecek, hangi alimlere itibar edilmeyecek konusunu belirleyebilmek için bu soruların cevabını bilmemiz biz Avam (halk) tabakası için çok gerekli görüyorum.
Avama düşense Esere, yani Hadis Ehli'nin yoluna tutunmaktır, dini talim etmektir. Her konuda laf yapıpta fıkhta "Ben avamım" diyenler ise yalancıdır. Ancak kötürüm, aklı basmayan yaşlı kimselerin imamları mutlak takliti caizdir. Diğer kimseler için taklit caiz değildir. Ancak delil sorarak ittiba etmek caizdir. Zira bunu İbn Abdilberr ve İbn Kayyım çok güzel şekilde açıklamıştır.
Benim kınadığım nokta senin okuyup araştırman değil, araştırman ve sorgulaman sırasında bazı meseleler hakkında kesinmiş gibi konuşman. "Yani öyle bir durum oluyor ki Ebu Hanife, Ebu Yusuf gibi imamlar dahi sahih derecesine ulaşan bir hadisi şaz yönü nedeniyle kabul etmeyebiliyorlar" demen. Alim sahih derecesinde olduğuna inansa neden onunla amel etmesin?
Yani ne Ebu Hanife nede talebesi Ebu Yusuf sahih kabul ettikleri halde hadisle ameli terk etmiş değiller. Kendi usullerindeki hadisin sıhhat şartları yerine geldiği takdirde o hadisle amel etmişlerdir. Senin yukarıda aktardığın rivayete bakan bir insan Ebu Yusuf'un ahad haberi şaz kabul ettiğini zanneder. Halbuki durum böyle değildir. Ahad haber Hanefi ulemasına göre şartlar yerine geldiği zaman ilim ifade eder.
Madem işi çözmüşsün neden soruyorsun? Amacın laf yarıştırmak mı anlamış değilim her şeye laf yetiştirme derdindesin.
Daha ilk yazından adamın birinin yazısını yapıştırıp altına "Yukarıda da görüldüğü gibi her yönden sahih dahi olsa tek kişiden gelen bir hadisin bu konuda desteklediği başka hadisler olmadığı yerde İmam_ı Azam'a göre şaz olarak değerlendirilip hüküm verilirken dikkate alınmıyor." demişsin.
Hadis, imamın yanında her yönden sahih olacak ama bu hadisi destekleyen başka hadisler olmadığı için İmam Ebu Hanife o hadisi şaz olarak değerlendirecek öylemi?
Bak arkadaşım sana laf yetiştirmek için söylemiyorum. Bu forumlarda gerçekten öğrenmek amacıyla yazan adam azdır. Madem Hanefi mezhebini takip ediyorsun o zaman o mezhebin usulünü bir hanefi aliminden oku. Ama onun dizinin dibine otur. Böyle ordan burdan parça parça nakille bir mezhebin usulünü öğrenemezsin. Ebu Yusuf öyle demiş o zaman böyle.. gibi bir şey yok. Önce mezhebin usulünü öğrenirsin sonra o mezhebin kitaplarını okuyup alimlerin kasıtlarını anlarsın. Yoksa eline bir kitap alırsın der ki kitapta:"Ebu Hanife'ye göre bu mekruhtur" ama sen o mekruhu kerih görülen helal sanarsın. Halbuki Ebu Hanife'nin fıkhında mekruh haram manasında kullanılır. Bunların hepsi usulü fıkıh konusudur ve bunu da ancak Hanefi mezhebinin usulünde mütemekkin bir alimden veya ilim talebesinden öğrenebilirsin.
Neyse sen zaten kimin nasıl ne şekilde yapması gerektiğine dahi vakıfmışsın şu durumda sana bir şey anlatmanın da bir manası yok.