Teberrük kelimesi, bereket istemek demektir.Bu ise bir şeyde iyiliğin sâbit olması ve ziyâdeleşmesidir.Bir şeyde iyiliğin sâbit olması ve ziyâdeleşmesi, ancak bu iyiliğe sahip olan ve ona güç yetiren kimse tarafından mümkündür ki bu da Allah Teâlâ’dır.Bereketi indiren ve onu sâbit kılan yalnızca O’dur.Yaratılan bir kimse bereket vermeye, onu yoktan yaratmaya ya da bereketin kalmasını sağlamaya ve onu sâbit kılmaya güç yetiremez.
Mekânlarla, zamanlarla ve ölü ya da hayatta olan şahıslarla teberrükte bulunmak, asla câiz değildir.Çünkü o şeyin bereket verdiğine inanılırsa, bu şirktir.Veya o mekânı ziyâret ederek oraya el-yüz sürmekle, Allah tarafından bereketin hâsıl olunacağına inanılırsa, bu şirke götürür.
Sahâbenin, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in saçı, tükürüğü ve teriyle teberrükte bulunmasına gelince, bu Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- hayattayken kendisine has olan bir davranıştı.Bunun en açık delîli, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefâtından sonra sahâbe, ne onun odası ve kabrinden bereket ummuş, ne onun namaz kıldığı yerlere yönelmiş, ne de oturduğu yerlerden bereket ummuşlardır. Bunu yapmadıklarına göre evliyânın makamından bereket ummamaları daha önce gelir.Sahâbenin en fazîletlileri olan Ebû Bekir ve Ömer gibi salih kimselerden ne hayatta ne de vefât ettikten sonra bereket ummuşlardır. Sahabe, namaz kılmak veya duâ etmek için Hirâ mağarasına da gitmemişlerdir.Aynı şekilde Allah Teâlâ’nın Musa-aleyhisselâm- ile konuştuğu Tûr dağına namaz kılmak veya duâ etmek için de gitmemişlerdir.Bundan başka evliyâ makamlarının olduğu söylenen dağlara veya herhangi bir peygamberin ayak izlerinin üzerine inşâ edilen bir türbeye gitmemişlerdir.
Ayrıca seleften hiç kimse, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in Mescid-i Nebevî’de devamlı olarak namaz kıldığı yeri, Mekke’de olsun, başka bir yerde olsun namaz kıldığı hiçbir yeri istilâm edip öpmemiştir.
Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in mübârek ayaklarını bastığı ve namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmek,ümmeti için câiz değilse, nasıl Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’den başkasının orada namaz kıldığı veya uyuduğu söylenebilir.
İslâm âlimleri,ayak bastığı veya namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmenin, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şeriatından olmadığını kur’an ve sünnetle sâbit olduğunu söylemişlerdir.
Mekânlarla, zamanlarla ve ölü ya da hayatta olan şahıslarla teberrükte bulunmak, asla câiz değildir.Çünkü o şeyin bereket verdiğine inanılırsa, bu şirktir.Veya o mekânı ziyâret ederek oraya el-yüz sürmekle, Allah tarafından bereketin hâsıl olunacağına inanılırsa, bu şirke götürür.
Sahâbenin, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in saçı, tükürüğü ve teriyle teberrükte bulunmasına gelince, bu Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- hayattayken kendisine has olan bir davranıştı.Bunun en açık delîli, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefâtından sonra sahâbe, ne onun odası ve kabrinden bereket ummuş, ne onun namaz kıldığı yerlere yönelmiş, ne de oturduğu yerlerden bereket ummuşlardır. Bunu yapmadıklarına göre evliyânın makamından bereket ummamaları daha önce gelir.Sahâbenin en fazîletlileri olan Ebû Bekir ve Ömer gibi salih kimselerden ne hayatta ne de vefât ettikten sonra bereket ummuşlardır. Sahabe, namaz kılmak veya duâ etmek için Hirâ mağarasına da gitmemişlerdir.Aynı şekilde Allah Teâlâ’nın Musa-aleyhisselâm- ile konuştuğu Tûr dağına namaz kılmak veya duâ etmek için de gitmemişlerdir.Bundan başka evliyâ makamlarının olduğu söylenen dağlara veya herhangi bir peygamberin ayak izlerinin üzerine inşâ edilen bir türbeye gitmemişlerdir.
Ayrıca seleften hiç kimse, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in Mescid-i Nebevî’de devamlı olarak namaz kıldığı yeri, Mekke’de olsun, başka bir yerde olsun namaz kıldığı hiçbir yeri istilâm edip öpmemiştir.
Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in mübârek ayaklarını bastığı ve namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmek,ümmeti için câiz değilse, nasıl Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’den başkasının orada namaz kıldığı veya uyuduğu söylenebilir.
İslâm âlimleri,ayak bastığı veya namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmenin, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şeriatından olmadığını kur’an ve sünnetle sâbit olduğunu söylemişlerdir.