Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Mevlid Kandilini Kim Yaktı?

KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
MEVLİD KANDİLİNİ KİM YAKTI?

Bismillahirrahmanirrahim

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Allah’ın kulu ve rasûlü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)‘in, ailesinin, ashabının ve onun öğrettiği ile yetinen mü’minlerin üzerine olsun.

Osmanlılar döneminde padişah 2.Selim (1566-1574) zamanından başlayarak minarelerden kandiller yakılarak duyurulduğu ve kutlandığı için bu geceler kandil ismiyle anılır olmuştur. Bu gecelerin ismi kandil olmazdan evvel yine kutlanıyorlardı fakat bu kutlamalar rasulullah'dan üç yüz yıl sonra başladı. (Şamil İslam Ansiklopedisi 'Kandil' bölümüne bakınız.)

Mevlid doğum demektir. Mevlid kandili demekle ise Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in doğduğu günün kutsiyeti kastedilmiş olur. Bu cümle yüzyıllardır kullanılır ve bu isim altında bazı dini merasimler yapılır. Son yıllarda ise hem şemsî hem de kamerî olmak üzere (iki takvime göre de ) bir yılda iki defa kutlanmaktadır. Bu kutlamalarda ; camilerde ve tv.lerde Süleyman Çelebi’nin yazdığı; Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in doğumunu anlatan ve onu öven mevlid şiiri okunmakta, ilahiler söylenmekte ve Kur’an tilavet edilmektedir. Bunları hepimiz biliyoruz.

Peki biz bu işi Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in arkadaşları olan, sahabelerin yaptığı gibi yapsak daha iyi olmaz mı ? Elbette daha iyi olur.

Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir tarihi araştırmayla görüyoruz ki; sahabeler peygamberin doğum gününü kutlamamışlardır. O güne özel merasimler tertib etmemişlerdir. O güne özel oruç tutmamışlardır. O gece daha sevap olur diye onlarca rekat namaz kılmamışlardır. Ya ondan sonraki asırda ? Onlar da böyle bir şeyden habersiz yaşamışlardır. Ne mezhep imamlarının, ne de diğer müctehid alimlerin doğum günü kutlamasından haberleri yoktur.
Mevlid şiirini yazan Süleyman Çelebi de, insanlar bu şiiri Peygamberin doğum gününde okusunlar diye yazmamıştır, ya da –ne alakası varsa- ölülerin ardından okunsun diye ! Hal böyleyken; Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp; bizim peygamberimiz doğum günü kutlanmaya daha layıktır, demeleri neticesinde, bu mevlid kandili dinimize bulaşmıştır. Sanki şiir okumakla yücelttiklerini sandıkları Peygamber: “Hrıstiyanların Meryem oğlu İsa’yı övmede aşırı gittikleri gibi, beni övmede aşırı gitmeyin, sadece Allah’ın kulu ve Rasûlüdür deyin” (Buhari, Enbiyâ, 48) dememiş gibi ! Şimdilik bu kadar aşırı gidiyorlar.

Hrıstiyanlar da İsa’nın doğumunu kutlamaya içki içerek başlamamışlardı, fakat zaman nelere şahit oldu. Daha birkaç yıldan beri, mevlid kandili senede iki kere kutlanır olduğu gibi birçok değişmeler olacak ve insanlar asılsız hurafe işlerle uğraştırılacaktır. Dinimizin gerçek emir ve yasaklarından ve sevap kazanma yollarından habersiz yaşadığımız ve önümüze din diye ne konursa onunla yetindiğimiz acı bir gerçektir. Allah’ın emrettiği işlerle, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in emrettiği işlerle uğraşmadığımız ve hatta asılsız işlerle zaman harcadığımız için; huzur-u İlâhi’de amel defterlerimiz başımıza çalınıp da eyvah demek istemiyorsak; en kolay inandığımız sözler ve işler din adına herkesin söyledikleri olmamalı. Çünkü dinde olmayan birçok hurafe ve bid’atları din diye satanlar var. Bir karpuzu seçmeye gösterdiğin titizliği, din adına duyduğun bir sözü tahlil etmeye de gösteriyor musun ? Hani bir üçgen parça kestirirsin karpuzdan, madem olgun ispatla dersin ya, onun gibi. Din adına kapalı kutuları almadan önce içindekinin isbatını istemelisin.

Mesela bu kandiller niye kutlanıyor. Peygamber böyle bir şey öğretmiş midir ? “Aslı olmasa yapılır mıydı” derler. O halde hangi hadis kitabında ve sahih mi ? demelisin. Mahiyetini bilmediğin her mesele için sahih kaynaklardan delil sormalısın. Bilmelisin ki Kur’an ve sahih sünnetten başka sevap kazanma ve ibadet tarzı öğreten bir kaynak olamaz. Bu hususlarda kim ne yazmış veya söylemişse sözünü Kur’ana ve sahih sünnete dayandırmalı, ispatlayabilmelidir.

Muhterem kardeşim; sana Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bir hadisini nakledeyim, ilk defa duyacak olanların bilmesi için de bir kelimeyi dipnotta açıklayayım. Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İşlerin en şerlileri dine sonradan sokulanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır. Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemliktir.”(Nesâî (1578)

VE SELAMÜN ALE’L MÜRSELİN VE’L HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

BİD’AT:

Allah (Azze ve Celle)’nin ve onun izniyle Rasulünün emrettiği veya tavsiye ettiği dışında, sahih sünnette delili bulunmayan bir ameli sevap kazanmak niyetiyle yapmak, demektir. Kesinlikle haramdır, bunun iyi bid’at, kötü bid’at gibi kısımlara ayrılması da yine bid’attır. Çünkü Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) “dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at sapıklıktır, her sapıklık da cehennemliktir,'' buyurmuş, bunda bir istisna göstermemiştir. İyi bid’at (bid’atı hasene !) için örnek gösterilen çatal, kaşık, tesbih, minare vs. sözlük manasında bid’at olup, dini ıstılahta mübah olan eşyalardır. Bunları kullanmakta hiçbir beis yoktur ve yasaklanan bid’at bunlar değildir ve bunlar sevap kazanmak için ibadet de değildir.

Fakat bazı kimseler bid’atın tarifi hususunda Rasulullah’ın ve ashabının anlayışını gözardı ettiklerinden veya bilmediklerinden; sözlük manası ile dini ıstılahtaki manayı birbirine karıştırmaktadırlar. Bazı kimseler de, birtakım ilavelerde bulunmak suretiyle İslam dinini bozmak ve müslümanları peygamberin sünnetinden uzaklaştırıp farklı gruplara ayırmak gayesiyle bunları örnek gösterip ardından uydurma ibadetlere kapı açmaktadırlar. Dolayısıyla bu yolla bid’atları dine sokanlara karşı da uyanık olmak ve peygamberin öğrettiği ile yetinmek gerekir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında sevap kazanmak için yapılmayan bir merasim bu gün de yapılamaz. Bu ancak günah kazanma sebebi olabilir, çünkü her bid’at dini bozmaktadır ve cehennemliktir.

Allah (Azze ve Celle) Kitabında “Bu gün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım” (Maide Suresi Ayet 3) buyurmaktadır. Yani Peygamberin öğrettiği din kemale ermiş dindir ve bu dinin öğretilmesi gereken bir eksiği yoktur. Allah (Azze ve Celle) ’nin razı olduğu, işte bu tamam olan dindir. Hal böyleyken kim kendisini peygamberin yerine koyup din adına bir ibadet ihdâs edebilir ?! Haşâ aklı başında hiç kimse buna cür’et etmez, bu ancak hidayetten uzak dalâlet ehlinin işidir, belki onlara aldanan bilgisiz insanlar o amellerle uğraşır.


Eklenme Tarihi: 07-03-2005

Yazarı: TasavvufaSon
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Tevhid yolunda Çevrimdışı

Tevhid yolunda

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Diyanet İşleri islam ansiklopedisi cilt 24 sayfa 301
Mevlid Kandili Hz Peygamberin doğumu münasebetiyle kutlanır Mevlüt kutlamalarını ilk uyduran zatın Erbil atabeyi muzafferüddin gökböri ölümü 630/ 1233 olduğu kabul edilir Bu kutlama için toplananlara Mevlit kıssaları okumayı ilk başlatan kişinin ise Mısır Çerkez hükümdarlarından biri veya Mısır fatimileri olduğu söylenir Cafer Murtaza El-amili sahife 20

makrizi nin Fatımi bayramları ile ilgili yazdıkları bu konuda onların önceliğini teyit eder mahiyettedir el Hıttat 1, 490

Soru 1 , sonradan uydurulan bir şey din olurmu
Soru 2, bizler ehli sünnetiz, neden fatımi fırkasının amelini aldık
Soru 3, bu ülkenin diyanetinin kitabında bunların ehli sünnetin ameli olmadığı yazarken ve bidat olduğu yazarken, bidatinde sünneti bozan sebebler olduğunu bilinirken, hala hutbelerde bu bidatlare ciddi bir davet var
Bunların hesabı bu işleri yapanlara sorulacak da, onlar nasıl cevap verecek
Soru 4 , cuma hutbelerinde tek önderimiz Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söyleyen kişiler ,neden o öndere bir çok yerde muhalefet ediliyor?

Selam olsun Allah Resulunun sünnetine azı dişi ile sımsıkı bağlananlara..
 
Pangea Çevrimdışı

Pangea

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
MEVLİD KANDİLİNİ KİM YAKTI?

Bismillahirrahmanirrahim

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Allah’ın kulu ve rasûlü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)‘in, ailesinin, ashabının ve onun öğrettiği ile yetinen mü’minlerin üzerine olsun.

Osmanlılar döneminde padişah 2.Selim (1566-1574) zamanından başlayarak minarelerden kandiller yakılarak duyurulduğu ve kutlandığı için bu geceler kandil ismiyle anılır olmuştur. Bu gecelerin ismi kandil olmazdan evvel yine kutlanıyorlardı fakat bu kutlamalar rasulullah'dan üç yüz yıl sonra başladı. (Şamil İslam Ansiklopedisi 'Kandil' bölümüne bakınız.)

Mevlid doğum demektir. Mevlid kandili demekle ise Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in doğduğu günün kutsiyeti kastedilmiş olur. Bu cümle yüzyıllardır kullanılır ve bu isim altında bazı dini merasimler yapılır. Son yıllarda ise hem şemsî hem de kamerî olmak üzere (iki takvime göre de ) bir yılda iki defa kutlanmaktadır. Bu kutlamalarda ; camilerde ve tv.lerde Süleyman Çelebi’nin yazdığı; Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in doğumunu anlatan ve onu öven mevlid şiiri okunmakta, ilahiler söylenmekte ve Kur’an tilavet edilmektedir. Bunları hepimiz biliyoruz.

Peki biz bu işi Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in arkadaşları olan, sahabelerin yaptığı gibi yapsak daha iyi olmaz mı ? Elbette daha iyi olur.

Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir tarihi araştırmayla görüyoruz ki; sahabeler peygamberin doğum gününü kutlamamışlardır. O güne özel merasimler tertib etmemişlerdir. O güne özel oruç tutmamışlardır. O gece daha sevap olur diye onlarca rekat namaz kılmamışlardır. Ya ondan sonraki asırda ? Onlar da böyle bir şeyden habersiz yaşamışlardır. Ne mezhep imamlarının, ne de diğer müctehid alimlerin doğum günü kutlamasından haberleri yoktur.
Mevlid şiirini yazan Süleyman Çelebi de, insanlar bu şiiri Peygamberin doğum gününde okusunlar diye yazmamıştır, ya da –ne alakası varsa- ölülerin ardından okunsun diye ! Hal böyleyken; Hrıstiyanların kiliselerini kıskanıp camileri süsleyenler, onların; İsa (aleyhisselam)’ın doğumunu kutlamalarını da kıskanıp; bizim peygamberimiz doğum günü kutlanmaya daha layıktır, demeleri neticesinde, bu mevlid kandili dinimize bulaşmıştır. Sanki şiir okumakla yücelttiklerini sandıkları Peygamber: “Hrıstiyanların Meryem oğlu İsa’yı övmede aşırı gittikleri gibi, beni övmede aşırı gitmeyin, sadece Allah’ın kulu ve Rasûlüdür deyin” (Buhari, Enbiyâ, 48) dememiş gibi ! Şimdilik bu kadar aşırı gidiyorlar.

Hrıstiyanlar da İsa’nın doğumunu kutlamaya içki içerek başlamamışlardı, fakat zaman nelere şahit oldu. Daha birkaç yıldan beri, mevlid kandili senede iki kere kutlanır olduğu gibi birçok değişmeler olacak ve insanlar asılsız hurafe işlerle uğraştırılacaktır. Dinimizin gerçek emir ve yasaklarından ve sevap kazanma yollarından habersiz yaşadığımız ve önümüze din diye ne konursa onunla yetindiğimiz acı bir gerçektir. Allah’ın emrettiği işlerle, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in emrettiği işlerle uğraşmadığımız ve hatta asılsız işlerle zaman harcadığımız için; huzur-u İlâhi’de amel defterlerimiz başımıza çalınıp da eyvah demek istemiyorsak; en kolay inandığımız sözler ve işler din adına herkesin söyledikleri olmamalı. Çünkü dinde olmayan birçok hurafe ve bid’atları din diye satanlar var. Bir karpuzu seçmeye gösterdiğin titizliği, din adına duyduğun bir sözü tahlil etmeye de gösteriyor musun ? Hani bir üçgen parça kestirirsin karpuzdan, madem olgun ispatla dersin ya, onun gibi. Din adına kapalı kutuları almadan önce içindekinin isbatını istemelisin.

Mesela bu kandiller niye kutlanıyor. Peygamber böyle bir şey öğretmiş midir ? “Aslı olmasa yapılır mıydı” derler. O halde hangi hadis kitabında ve sahih mi ? demelisin. Mahiyetini bilmediğin her mesele için sahih kaynaklardan delil sormalısın. Bilmelisin ki Kur’an ve sahih sünnetten başka sevap kazanma ve ibadet tarzı öğreten bir kaynak olamaz. Bu hususlarda kim ne yazmış veya söylemişse sözünü Kur’ana ve sahih sünnete dayandırmalı, ispatlayabilmelidir.

Muhterem kardeşim; sana Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bir hadisini nakledeyim, ilk defa duyacak olanların bilmesi için de bir kelimeyi dipnotta açıklayayım. Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “İşlerin en şerlileri dine sonradan sokulanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid’attır. Her bid’at sapıklıktır ve her sapıklık da cehennemliktir.”(Nesâî (1578)

VE SELAMÜN ALE’L MÜRSELİN VE’L HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

BİD’AT:

Allah (Azze ve Celle)’nin ve onun izniyle Rasulünün emrettiği veya tavsiye ettiği dışında, sahih sünnette delili bulunmayan bir ameli sevap kazanmak niyetiyle yapmak, demektir. Kesinlikle haramdır, bunun iyi bid’at, kötü bid’at gibi kısımlara ayrılması da yine bid’attır. Çünkü Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) “dine sonradan sokulan her şey bid’attır, her bid’at sapıklıktır, her sapıklık da cehennemliktir,'' buyurmuş, bunda bir istisna göstermemiştir. İyi bid’at (bid’atı hasene !) için örnek gösterilen çatal, kaşık, tesbih, minare vs. sözlük manasında bid’at olup, dini ıstılahta mübah olan eşyalardır. Bunları kullanmakta hiçbir beis yoktur ve yasaklanan bid’at bunlar değildir ve bunlar sevap kazanmak için ibadet de değildir.

Fakat bazı kimseler bid’atın tarifi hususunda Rasulullah’ın ve ashabının anlayışını gözardı ettiklerinden veya bilmediklerinden; sözlük manası ile dini ıstılahtaki manayı birbirine karıştırmaktadırlar. Bazı kimseler de, birtakım ilavelerde bulunmak suretiyle İslam dinini bozmak ve müslümanları peygamberin sünnetinden uzaklaştırıp farklı gruplara ayırmak gayesiyle bunları örnek gösterip ardından uydurma ibadetlere kapı açmaktadırlar. Dolayısıyla bu yolla bid’atları dine sokanlara karşı da uyanık olmak ve peygamberin öğrettiği ile yetinmek gerekir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında sevap kazanmak için yapılmayan bir merasim bu gün de yapılamaz. Bu ancak günah kazanma sebebi olabilir, çünkü her bid’at dini bozmaktadır ve cehennemliktir.

Allah (Azze ve Celle) Kitabında “Bu gün size dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım” (Maide Suresi Ayet 3) buyurmaktadır. Yani Peygamberin öğrettiği din kemale ermiş dindir ve bu dinin öğretilmesi gereken bir eksiği yoktur. Allah (Azze ve Celle) ’nin razı olduğu, işte bu tamam olan dindir. Hal böyleyken kim kendisini peygamberin yerine koyup din adına bir ibadet ihdâs edebilir ?! Haşâ aklı başında hiç kimse buna cür’et etmez, bu ancak hidayetten uzak dalâlet ehlinin işidir, belki onlara aldanan bilgisiz insanlar o amellerle uğraşır.


Eklenme Tarihi: 07-03-2005

Yazarı: TasavvufaSon
Allah yazandan da iletenden de razı olsun. kandil kutlamalarına cevap olarak yolladım yazıyı belki okuyup anlayan olur.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt