I
Çevrimdışı
بســـم الله الرحمن الرحيم
Mezar Başındaki İbadetlerin Sevabı Ölüye Ulaşır mı?
Daha önce vurguladığımız gibi Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) mezarının mescid edinilmes ini, yanı başında namaz kılınmasını, bayram (tören) yeri haline dönüştürülmesini yasaklamış ve bir konuşmasında, mezarının tapınılan bir put (tapınak) haline gelmemesi için Allaha dua etmiştir.
Yine daha önce belirttiğimiz gibi; Peygamber imizin mezarını bayram (tören) yeri edinmek demek belirli zamanlard a oraya gidip ibadet veya başka bir hareket yapmak demektir.
Yine daha önce anlattık ki, Peygamber imiz, mezarı başında veya mezarına doğru namaz kılmayı özellikle yasaklark en, orayı selâmlayıp karşısında dua etmeyi emretmiştir.
Bu arada mezar ziyaretçisinin orada kendisi için dua etmesi ile sırf dua etmek için orayı ziyaret etmesi ve özel bir amaca dayanmaksızın oraya gitmişken dua etmesi arasında fark olduğunu belirtmiştik.
Bu konudaki sözlerimizi tamamlaya bilmek için mezar başında başka ibadetler yapmanın hükmü ile ilgili olarak bir kaç söz söylemeliyiz. Hemen belirteli m ki, mezar başında yapılacak diğer bütün ibadetler konusunda söylenecek söz, orada dua etmekle ilgili olarak söylediklerimizin aynısıdır.
Yani mezar başlarında Allah'ı zikretmek, Kur'an okumak, oruç tutmak ve kurban kesmek, bu ibadetler i başka yerlerde yapmaktan daha faziletli, daha çok sevap kazandırıcı değildir ve bu ibadetler i yapmak için yer olarak özellikle mezar başlarını seçmek müstahab (özendirilecek bir tutum) değildir.
Ben şahsen hiçbir İslâm aliminin “Mezar başlarında Allah'ı zikretmek veya Kur'an okumak, başka yerlerde zikretmek ten ve Kur'an okumaktan daha üstündür” dediğini hatırlamıyorum.
Yalnız bazıları tarafından söylenen:
“Ölü, kendi mezarı başında okunan Kur'an'dan, başka bir yerde okunacak Kur'ana göre daha çok yarar sağlar” sözüyle eğer:
“belirli bir mezar başında okunan Kur'anın sevabı özellikle o mezarın sahibi olan ölüye ulaşır” demek isteniyor sa hemen belirteli m ki, hiç bir tanınmış ilim adamı bu görüşü benimsemiş değildir.
Bunun yanında belli-başlı alimler tarafından bu meselede iki farklı görüş ileri sürülmüştür:
1 - Bu görüşlerden birine göre namaz kılmak, Kur'an okumak gibi bedenle yapılan ibadetler in sevabı ölüye ulaşır. Tıpkı alimlerin görüş birliği ile mali ibadetler den doğan sevapların ona ulaştığı gibi. Ebu Hanife ve Hanbelî ile Şafiî ve Malikî'nin bazı taraftarl arı bu görüştedirler.(Bkz. El-Muğnî ve El-Şerh ve El-Kebir, c. 2, s. 424,430; Şafii, El-Ümm, c. 4, s. 120.)
Bu görüş başka eserlerim izde açıkladığımız gibi ve çok sayıda delille de desteklen diği için daha doğru olan görüştür. (Bkz. Müellif, a.g.e., c. 24, s. 309, 313, 366, 367.)
2 - Bu mesele ile ilgili öbür görüşe göre de bedenle yapılan ibadetler in sevabı kesinlikl e ölüye ulaşmaz. Bu da Şafiî ile Malikî taraftarl arı arasında yaygın olan görüştür. (Şafii, a.g.e., c. 4, s. 120.)
Hemen belirteli m ki, bu alimlerde n hiç birisi, ölü adına yapılacak ibadetler in sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması konusunda, bu ibadetler in yapıldıkları yerin belirleyi ci bir faktör olduğunu ileri sürmemiştir.
Bu arada ölünün Kur'an okuma zikir ve dua seslerini işitebildiği doğrudur.
Fakat o, öldükten sonra Kur'an ve zikir dinleme gibi ibadetler karşılığında sevap elde edemez.
Başka türlü söylersek, o sadece dünyada yaşadığı sürece yapmış olduğu hareketle rden dolayı sevap kazanabil ir veya azaba çarpılabilir.
Onun hesabına geçecek başka bir sevab da, arkasından başkalarının yapacağı veya yaptıracağı iyilikler dir.
Bu böyle olduğu gibi, -alimler arasında tartışmalı olmakla birlikte- ölünün arkasından yapılan ağlamalar ile mübalağalı yas gösterileri yüzünden ölünün azab göreceği savunulmuştur.
Bunun yanında ölü için yapılan dualar, sevabı ruhuna bağışlanan ibadetler ve adına yapılan mali ibadetler alimlerin görüş birliği ile onun ruhuna ulaşır.
Yine bu arada Hanbelî mezhebine bağlı bir grup alime göre -ki bizzat İmam-ı Ahmed'in de aynı düşüncede olduğu belgeli bir biçimde söylenmektedir- “Ölü, yanı başında işlenecek olan günahlardan dolayı acı çeker.”
Bazılarının söylediklerine göre da işitmiş olduğu Kur'an'dan ve zikir seslerind en dolayı da sevap kazanır.
Mezar Başındaki İbadetlerin Sevabı Ölüye Ulaşır mı?
Daha önce vurguladığımız gibi Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) mezarının mescid edinilmes ini, yanı başında namaz kılınmasını, bayram (tören) yeri haline dönüştürülmesini yasaklamış ve bir konuşmasında, mezarının tapınılan bir put (tapınak) haline gelmemesi için Allaha dua etmiştir.
Yine daha önce belirttiğimiz gibi; Peygamber imizin mezarını bayram (tören) yeri edinmek demek belirli zamanlard a oraya gidip ibadet veya başka bir hareket yapmak demektir.
Yine daha önce anlattık ki, Peygamber imiz, mezarı başında veya mezarına doğru namaz kılmayı özellikle yasaklark en, orayı selâmlayıp karşısında dua etmeyi emretmiştir.
Bu arada mezar ziyaretçisinin orada kendisi için dua etmesi ile sırf dua etmek için orayı ziyaret etmesi ve özel bir amaca dayanmaksızın oraya gitmişken dua etmesi arasında fark olduğunu belirtmiştik.
Bu konudaki sözlerimizi tamamlaya bilmek için mezar başında başka ibadetler yapmanın hükmü ile ilgili olarak bir kaç söz söylemeliyiz. Hemen belirteli m ki, mezar başında yapılacak diğer bütün ibadetler konusunda söylenecek söz, orada dua etmekle ilgili olarak söylediklerimizin aynısıdır.
Yani mezar başlarında Allah'ı zikretmek, Kur'an okumak, oruç tutmak ve kurban kesmek, bu ibadetler i başka yerlerde yapmaktan daha faziletli, daha çok sevap kazandırıcı değildir ve bu ibadetler i yapmak için yer olarak özellikle mezar başlarını seçmek müstahab (özendirilecek bir tutum) değildir.
Ben şahsen hiçbir İslâm aliminin “Mezar başlarında Allah'ı zikretmek veya Kur'an okumak, başka yerlerde zikretmek ten ve Kur'an okumaktan daha üstündür” dediğini hatırlamıyorum.
Yalnız bazıları tarafından söylenen:
“Ölü, kendi mezarı başında okunan Kur'an'dan, başka bir yerde okunacak Kur'ana göre daha çok yarar sağlar” sözüyle eğer:
“belirli bir mezar başında okunan Kur'anın sevabı özellikle o mezarın sahibi olan ölüye ulaşır” demek isteniyor sa hemen belirteli m ki, hiç bir tanınmış ilim adamı bu görüşü benimsemiş değildir.
Bunun yanında belli-başlı alimler tarafından bu meselede iki farklı görüş ileri sürülmüştür:
1 - Bu görüşlerden birine göre namaz kılmak, Kur'an okumak gibi bedenle yapılan ibadetler in sevabı ölüye ulaşır. Tıpkı alimlerin görüş birliği ile mali ibadetler den doğan sevapların ona ulaştığı gibi. Ebu Hanife ve Hanbelî ile Şafiî ve Malikî'nin bazı taraftarl arı bu görüştedirler.(Bkz. El-Muğnî ve El-Şerh ve El-Kebir, c. 2, s. 424,430; Şafii, El-Ümm, c. 4, s. 120.)
Bu görüş başka eserlerim izde açıkladığımız gibi ve çok sayıda delille de desteklen diği için daha doğru olan görüştür. (Bkz. Müellif, a.g.e., c. 24, s. 309, 313, 366, 367.)
2 - Bu mesele ile ilgili öbür görüşe göre de bedenle yapılan ibadetler in sevabı kesinlikl e ölüye ulaşmaz. Bu da Şafiî ile Malikî taraftarl arı arasında yaygın olan görüştür. (Şafii, a.g.e., c. 4, s. 120.)
Hemen belirteli m ki, bu alimlerde n hiç birisi, ölü adına yapılacak ibadetler in sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması konusunda, bu ibadetler in yapıldıkları yerin belirleyi ci bir faktör olduğunu ileri sürmemiştir.
Bu arada ölünün Kur'an okuma zikir ve dua seslerini işitebildiği doğrudur.
Fakat o, öldükten sonra Kur'an ve zikir dinleme gibi ibadetler karşılığında sevap elde edemez.
Başka türlü söylersek, o sadece dünyada yaşadığı sürece yapmış olduğu hareketle rden dolayı sevap kazanabil ir veya azaba çarpılabilir.
Onun hesabına geçecek başka bir sevab da, arkasından başkalarının yapacağı veya yaptıracağı iyilikler dir.
Bu böyle olduğu gibi, -alimler arasında tartışmalı olmakla birlikte- ölünün arkasından yapılan ağlamalar ile mübalağalı yas gösterileri yüzünden ölünün azab göreceği savunulmuştur.
Bunun yanında ölü için yapılan dualar, sevabı ruhuna bağışlanan ibadetler ve adına yapılan mali ibadetler alimlerin görüş birliği ile onun ruhuna ulaşır.
Yine bu arada Hanbelî mezhebine bağlı bir grup alime göre -ki bizzat İmam-ı Ahmed'in de aynı düşüncede olduğu belgeli bir biçimde söylenmektedir- “Ölü, yanı başında işlenecek olan günahlardan dolayı acı çeker.”
Bazılarının söylediklerine göre da işitmiş olduğu Kur'an'dan ve zikir seslerind en dolayı da sevap kazanır.